3421.
dünyanın en bahtsız insanı olabilirim
devamını gör...
3422.
olmuyor, bitmiyor, susturamıyorum kafamın içindeki bitmek bilmeyen sessiz çığlıkları. kalbim daralıyor, sanki bu hissi hiç içimden silemeyecekmişim gibi peşimi bırakmıyor.
devamını gör...
3423.
normal bir zaman olsa yardım vesaire nin adı anilmaz der yazmazdim. sabah sekizden beri yoğun telefon trafiği belli organizasyonlar yapmaktan imanım gevredi.

sabah 8 deprem haberini aldım işlerimden biri ihracat ve lojistik dolayısı ile tır vesaireye erisimim var. dolayısı ile oldugu kadar malzeme gönderelim gerekirse parasını basıp alalım kafasindayiz. ortaklarım olsun, yurtdışında mal tedarik ettiğimiz kişiler olsun oldukça güzel şeyler oldu ve ben tabii ki bundan bahsetmeyeceğim.

yurdum insanı olan tedarikçilerden (şu hengame bitsin artık "eski" tedarikçilerimiz olacaklar.

sabahtan beri belli malzemeler (powerbank, jeneratör, ilk yardim malzemesi,konserve, ped, hasta bezi, çocuk bezi, ateşsiz ısınabilen konserve yemek türevleri vb...) tedarik etmeye çalışıyoruz el feneri aldığımız tedarikçi azerbaycan dan gelmiş bir abimiz adamdan el feneri istedik tirda jeneratörluk yer varmı diye sordu var dedik faturaya ekleyin dedik adama adam bu devirde ne parası dedi. türk tedarikcilerimizi ariyoruz dün üç birime aldigimiz mal 10 birim olmuş bir tanesi utanmadan fırsat bu fırsat dedi telefonda tabii yeni tedarikci aramaktansa zaman kaybetmemek için aldık.

normalde 3 tır ayırmıştık 7 tirlik mal çıktı ve bunların sadece 1.5 tır i zam yapan tedarikçilerden aldığımız mallar kalanları ise hibe, destek, yurtdışında ürün tedarik ettigimiz firmaların hibeleri adamlar ödemesini yapıp aynı mali siparis etti.

tır şoförleri orta asyalı bir tanesinin mazot alacak parası olmadığı için mazot parası istedi o kadar.

ama ürün tedarik ettiğimiz serefsizler afeti fırsata çevirdi. işte anadolu feraseti, işte yeni turkiye...


yayında yapımda emeği geçen herkesin anasını avradını irkini dinini mezhebinin taaa.......
devamını gör...
3424.
öyle bir şey düşün ki tüm ülke cenaze evi ve o evdekilerin bazısı ağlarken bazısı kirli çıkar içinde.
devamını gör...
3425.
kafayı yemek üzereyim…
devamını gör...
3426.
suçlu hissediyorum. bedensel güç sağlayamam belki ama bir çocuğu bile battaniyeye sarığ kucağımda oturtabilirim. orada yemek yedirebilirim, ilgilenebilirim onlarla. çocuklarla ilgilenirim. yaşlılarla. büyüklerle. yemek yediririm, giydiririm. çocukları oynatırım. bakımlarını yaparım insanların. belki bir hemşire veyahut sağlıkçı gibi değil ama işe yararım gibi hissediyorum yahu.
çeviri yapabilirim. yemek yapabilirim. koşarım, bir şeyler taşırım. orada olmayı öylesine çok isterdim ki. şu an yatağımdayım diye çok ama çok suçlu hissediyorum. üstelik şu yaşıma kadar doğma büyüme istanbullu biri olarak her gece başımı yastığa deprem bilinci ve deprem korkusu ile koyan bir insandım. insanım. bazı geceler olurdu deprem olsa göçük altında olsam diye düşünüp uykularım kaçardı. şimdi bunları bir bir yaşayanları gördükçe o kadar kahroluyorum ki.. kefen istediler yâhu kefen. yardım kolilerinize kefen de koyar mısınız dediler. orada bittim.
allah azze ve celle. bir daha böyle bir şey yaşatmasın. uzun hayırlı ömürler, ölümün de acısız ve hayırlısını versin.
devamını gör...
3427.
çaresizlik hissi... sanki bitmek bilmeyen bir kabus görüyorum. işin kötüsü kabusun içinde olduğumun farkındayım ama uyanamıyorum.
devamını gör...
3428.
günlerdir ne düşüneceğimi, ne yapacağımı bilemiyorum. kelimeler boğazımda düğümlenmiş bir şekilde anlamsızca evin içinde dolanıyorum. sosyal medya kullanmayan biri olarak sadece elimde bir kumanda ile takip ediyorum yaşadıklarımızı. ülkemiz çok acı, çok korkunç ancak önlenebileceği ya da en azından yıkımın daha az olabileceği ama maalesef olmadığı bir zamandan geçiyor. herkese güç ve sabır diliyorum.

bir de artık lark'tan iyi haber gelsin lütfen.
devamını gör...
3429.
insanlar canıyla uğraşırken sıcakta oturmak, haber izlemek ve gerekli yerlere bilgi ulaştırmak dışında elimden hiç bir şeyin gelmemesi, günlük hayata dalıp gülümsemek bile canımı yakıyor, aldığım nefes akciğerime batıyor. ben hiç bu kadar güçsüz, çaresiz hissetmemiştim. iki sabahtır kötü bir kabus gördüğümü düşünerek uyanıyorum. ama olmuyor. sadece bitsin istiyorum, kimsenin canı yanmasın artık.
devamını gör...
3430.
sevdiğime
yüreğine sesleniyorum sana yüreğimin feryadını duyuyormusun ey sevgili her an hasretinle boğuşuyorum gel artık gel bahar sensiz gelmiyor güneş sensiz doğmuyor yüzüm sensiz gülmüyor hasretinle yandı gönlüm o artık hiç sönmüyecek
gecenin en kuyu karanlığında herkesin uykuda olduğu anlarda nemli gözlerimle zamana sesleniyor seni özlüyor ve seni düşünüyorum kendimle dertleşiyorum yapayalnız odanın içinde sen olmalıyışının hüzününü taşıyorum içimde. üzerinde hep seni anlattım kendi kendime konuşurken ne vakit seni düşünsem kalbim ve aklım sorarlar bana nerede kaldı o sanki parmakların hala saçlarımda geziniyor ve kokun sinmiş kıyafetlerime her yerime . her yerimden de öte yüreğime . bana tebesüm edip seni seviyorum diyecektin kısmet değilmiş . bende dünyanın en mutlu insanı olacaktım .sen yoksun şu anda belki yanımda ama sana ait her şey burada ya sen sen nerdesin
devamını gör...
3431.
telefondan gözlerimi ayıramıyorum. kabusmuş uyanıyormuşum.. biri de desin ki saçmalama. her şeyin aslında hiç de öyle olmadığını söyleyen bir haber arıyorum mesela. yok yok yok...
devamını gör...
3432.
bu gün yaklaşık 16 yıllık arkadaşımı, evcil hayvanımı kaybettim.
o kadar acının üstüne dostumu kaybetmek.

avucumda can verdi.
teşekkür ederim bana kattığın huzur ve mutluluk için.
acımı paylaşmak istedim.
devamını gör...
3433.
anladım ki anlamıyorlar..

toplumsal seferberlik denilince ne kastediliyor
insanlar
anlamıyorlar..

organizasyonlar, erk sahiplerince, boş vakti olanın yardım, fazladan parası olanın bağış yapması şeklinde ayarlanıyor..

seferberlik, işi gücü bırakıp, bir işe ya da bir oluşa, tam kapasiteyle iştirak etmektir.
böyle bir şeyi vatandaşlar organize edemezler. ancak, küçük gruplar halide örgütlenip dayanışmalara katılabilirler..

şu an -bence- , tüm toplumun, bilimsel ve teknik bir şekilde, işi gücü bırakıp, tarihin gördüğü en korkunç felaket olan bu olay ile meşgul olması gerekiyor..

ben karaladım
her zaman aynı sosyalist
şimdilerde da ha bir de komünist..

siz
varın
saf deyin
salak deyin..
devamını gör...
3434.
geceki başlayan sallantıda uyku mahmurluğundan mıdır yoksa amann ne olacak sanki diye düşündüğümden mıdır pek hissetmedim depremi. ancak ikincisinde il yerinde ansızın yakalanıp kendimi dışarı zor atıp yere kapaklanıp alnımı yere çarpınca durumun vahimliği dank etti sanırım. sonrasında başlayan her an sallanıyoruz korkusu, teker teker çöken binalar, sesleri gelen ama ulaşılamayan insanlar, çaresizce yardım isteyenler... gitmek istiyorum, bir taş kaldırmak, insanları kurtarmak istiyorum. ama ne öyle bir vasfım tecrübem var ne de imkanım. çalistigim için bir yere kıpırdayamıyorum. bu kadar kötü bir zamandayken tahammül seviyem sıfıra inmiş sanırım. bugün kaç kişiyle tartıştıgımı hatırlamıyorum bile. ki görüp görebileceğiniz en sakin insanımdır. belki de insanlarla tartışmakla yanlış yapıyorum bir kuru canla uğraştıgımız bir vakitte..
devamını gör...
3435.
atlatamıyorum. o kadar tedavi, o kadar ilaç, hava olaylarını, jeolojik olayları ve deprem de ne yapacağımı bilmeme rağmen korkuyorum. geceleri rüzgar sesi bile beni ürkütüyor. o uğultu kulağımdan hiç gitmedi, sarsıntı anında yerin nasıl dalgalandığını unutmadım ( 99 depremi dalgalı bir sismik hareketti). depremden 1 gün önce marmara denizinin nasıl ısındığını, kıyıya vuran deniz hayvanlarını, köy de yılanların, akreplerin, karıncaların nasıl toprak üstüne çıktıklarını unutamıyorum, bolu depreminden önce köpeklerin ulumalarını unutmuyorum. bilim, doğa, hayvanlar ve tarih olanları ve olacakları bize anlatmak istiyor ancak biz göremiyoruz . daha kaç felaket yaşamamız lazım ölmemek için. ailem güvende, yapılar sağlam ama yine oh tamam diyemiyorum. bilemiyorum psikolojim çok kötü.
devamını gör...
3436.
dur durak bilemediğimiz günlerin duraksayan saatlerindeyim. tam da şimdi bir şeyler düşünme zamanı. ne düşünecektim ki… beni saran kronik yalnızlığımı mı yoksa toplumsal çürümenin bende yarattığı ruhani sıkıntıları mı konuşacaktım içimde? ne yapmalı? bilmiyorum. bilememek hali de, bir süre sonra üstü çizilip aklımın uğramadığım köşesindeki tozlu rafına kaldırılıyor. o halde düşünmeli. fakat düşünmeye değer bir durum veya oluş var mı? sanmıyorum. işte bu raddede insan bir nefes dolusu yılgınlığı içine çekiyor hava diye. biliyorum. bilmiyorum. öyleyse yokum. var arası bir yokluk. bütün bu karışıklık beni bir yere götürmüyor. bu akşam bana gelsene? kim? ben. benimle beni düşünüp beni bilmek istiyorum. nedir ben? ben…
devamını gör...
3437.
hayatımdan çok kolay insan silebiliyorum. eğer hayatımın önemli bir yerinde değillerse tek bir yanlışları yetiyor gözümden düşmeleri için. bunun adı tahammülsüzlük.
devamını gör...
3438.
benim insanlığım öldü artık. benden bir canavar yarattınız. kinimiz de boğulacaksınız. göğsümde gürül gürül yanan bir ateş gibi... o ateşle yakacağım. çevrem de artık düşüncesine saygı duyduğum insan kalmadı. kimsenin aptal fikirlerine saygı duymuyorum. insanları uyarmak zorundayim çünkü artık fiziksel zarar verebilirim. kendimden korkuyorum, sabırlı biri olmama rağmen öfke kontrolü konusunda çok başarılı olmama rağmen kendimden korkmaya başladım artık. kimse bana savunmasın bana bir şey demesin gerçekten karşımda ki insana fiziksel zarar verip hasar bırakacak durumdayım. göreceksiniz bugünlerin yarınları bizim.
devamını gör...
3439.
her gün yeni bir kaygısal davranış ekleniyor bünyeme. sanıyorum ne ben ne de depremzedeler uyurken çorapları çıkarmak konusunda eskisi kadar rahat olamayacak. böyle minicik şeyler dahi rahatsız edecek. 30 ekimden beri pijama ne unutmuştum. şimdi çorap konusunda da aynı durum başladı. gece kabuslar görüyorum. dua ediyorum yaşananlar gerçek olmasın diye. uyanıyorum, gerçek. enkaz başında plastik sandalyede hissiz bir şekilde bekliyorum kabuslarda. sanki her şey benim başıma gelmiş. kafadaki her şey silindi. bir yere taşınsam yeni bina olmasına önem veririm diyordum. 2016 2017 tarihli binaların yerle bir olduğunu gördüm. müteahhit veya firma araştırayım dedim. ilkokul mezunu olanın da yıkık dökük yüksek mühendis yüksek mimar olanın da. eski köklü firmanın da yıkılmış yeni firmanın da. hükumete ters görüşlü ve onlarla fotoğrafı olmamasına mi dikkat etmeliyim dedim. yok muhalif olup denetimden geçebilip yıkılan da var. hatta biri denetimden geçmek için belediyeye rüşvet verdiğini kendi ağzıyla demiş. biz insanlar yeni bina deyip kendimizi güvende sanarken olanlara bak. zemini sağlam işçilik ve malzeme kötüyse de sıkıntı. bir yere kiraya çıkarken bile ev ilanı yok ki en iyisini araştıralım. eski mi yeni mi, dogalgazi var mı diye bakıp yetinen milletiz. düştüğümüz duruma bak. muhit seçerken veya işe yakınlık durumu gözetirken şimdi zemin sağlam mı yapı nasıl diye düşüneceğiz. bina raporları boşa çıktı. yapı denetim görüyorum ki hileli hurdalı. ahlak bitmiş mühendislik ve mimarlık başka bir düzene evrilmiş. her önüne gelen her şeyi yapabilme yetisinde. mühendislik ve mimarlık eğitimleri de sınırlandırılmalı bana göre. en iyi egitimcilerden eğitim alınmıyorsa risklerin veya analizlerin iyi tahlil edilebileceğini düşünmüyorum. elit bir zümre yetiştirmeli. uygulamalı eğitime ağırlık verilmeli. mesleki eğitim çok zayıf ve içi boşaltılmış. dersi geçen mühendis oluyor. formül kağıdı hazırlanıp öyle girilen sınavlar bile bana saçmalık olarak gelmiştir. formüller veya neden önemli oldukları öğretilmezse mantığı verilmeden yap geç metoduna dönülürse unutulur, teorikte kalır. tolore edilen her birimin bile bir sorgulanması lazım, nedeni ne etkisi ne. eğitim verilen üniversitelerde dahi sorgulama yasak sanki. soru sordurmayan binlerce akademisyen. eğitimcinin bilgisini ilimini inatla öğretmemek için ekstra çaba sarfettigini düşünüyorum. meslek lisesi çıkışlı değilseniz, ki bu liseden çıkıp mühendislik lisans puanını tutturabilmek bir mucizedir, daha da gönülsüz davranıyorlar öğretmeye. dersi geçenin mühendis olabildiği bir ülke olmak acı. seni geliştirmeye zekandan faydalanabilmeye çalışmak yerine köreltmeye çalışmak da acı. ülkenin en büyük sorunu ahlak, cehalet, eğitimdir. devletin mekanizması tek yönlü olmamalı. gerekirse 10 müfettiş tutarım hepsi firmaları da denetler kendi içinde çürük elma olanı da bulur ayıklar. şahsın kendi belediye ile olan raporuna da güvenmez en az 3 farklı denetime sokar. benim mantığım, işleyişi çok uzatsa bile aşırı güvenli bir düzen. güvenlik düzen kontrol en en en üst seviyede olmalı.
devamını gör...
3440.
hayat küs kalmak için çok kısa, hem de çok...
hayatın, sevdiklerinizin, ailenizin kısacası değer verdiğiniz herkesin değerini bilin. her şey çok geç olmadan.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"normal sözlük yazarlarının karalama defteri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim