sadece askerde karşılaşılan olaylar

cezalı kedi.
19 mayıs anma töreninde (katılımcı sayısı komutanlarla beraber 30 kişi) karakolun kedisi atatürk portresini devirince teğmen kediyi kuyruğundan tutup fırlatıyor ve bir daha karakola bu kedinin giremeyeceğine dair emir veriyor. kedi hudut duvarından suriye tarafına atılıyor.

nasıl olduysa geri geliyor. kediyi sevmek kesinlikle yasak. bir tek ben sevebilihordum. karakol komutanı da tayin olunca kediyi bana emanet etmişti.

biraz patlatayım.
pazar günü zulada ki votkayı sarı gazozla karıştırıp kıvama getirdik, kışla ile ordu komutanının köşkü arası taş bir yol var 100 mere kadar ,alt tarafı çim ve seyrek ağaç var , ağacın altında votkayı içiyoruz.

aaa bir baktık ordu komutanı ile kurmay başkanı tüm general arkalarında grup komutanı tombiş albay yürüyorlar ,biz ayağa kalktık tatil günü
kep yok kafada yerde,hazırol, tümgeneral eliyle oturum dedi biz votkaya devam.

geçen yazdım berberde takılıyoruz ,lak lak çamaşırhaneye geçip demleneceğiz ölüyü bekliyoruz(ölü kıyma oluyor ,yumurta kırıp meze yapacağız) rakılar zulada ,kimse yok muhafız bölüğüyüz her yer bizde anında telsiz tıklar, kimimiz fanilalı yada içlikle ,yada iç çamaşırı üstüne parka giymiş hava soğuk gibi..
ulan bir anda omzunda defne ay ve dört yıldız kafada iki defneli şapka köşeden hafifçe çıktı,durdu .surat gözükmüyor burun biraz ama omuz apoleti parlıyor şapka siperi ile ,malafatı yedik bizde renk falan kalmadı arkasından biliyoruz tüm general ve albay ve altı çıkacak ,göbekte köşeden gözüküyor ..
kaçsan yer yok tam çıkmazda berber ve çamaşırhane
arkadaş o 5-10 saniye yedi beni tabi arkadaşları da köşeden çıktıbaktık başçavuş lakaplı destek kıtası çayhane sorumlusu ,arkadaşımız bizden yaşlı ibne bize oyun yapmak için kuru temizlemede olan ordu komutanını üniformasını giymiş ,tamda olmuş zaten baba adamdı çayçı 28-29 yaşında geç gelmiş göbeği de var.
ulan oç.ler dedi bana haber vermeden lolo ha .
inanın ömrümüzden ömür gitti.

bir ara muş'ta askerlik yaptım 2 ay ,dünya güzeli yerdi murat nehri kıyısı ,galiba 49. tuğaydı. 45 sene önce .
ben asker halimle ekmek arası bir şeyler alır birde su matarada ,murat nehri kıyısında otururdum( bazende 500 metre uzakta tam kıyıda lokanta vardı oraya giderdim .)
çiftçiler ekermiş buraları kimse yok ,masmavi nehir kıyı tamamen yeşil huzur süper bir anda uyurdum arkadaşla ,fazla kalmadım orduya geri döndüm. hiç unutmam muş'u ,insanını hiç yazmamayım yaza yaza bitiremem dünya iyisi güzel insanlardı ,lokantacı çaycı parayı zorla alırdı askerden paramı alınır derdi çoğu mekan esnafının.


daha var bir ara yine yazarız.,başlık hotlarsa.

yan ranzada yatan elemanın yat içtimasından sonra esrar çekip sabaha karşı omzundan bileğine kadar kendini jiletleyip ortalığı kan gölüne çevirmesi.

terhisine 50 gün kalan salak piyadenin firar edip nişanlısın yanına kaçması. ulan say say bitmiyor. tuvaletlerdeki “bulduğun gibi bırak” yazsını söküp yerine “düğün gibi ırak” yazılması.

vanlı bir çocuğun kolundaki kılları tırnak makasıyla kesmesi. fena kıllıydı eleman.

"yanan ateşe elimi sokmayacağım"

ben bu cümlenin de içerisinde yer aldığı, "emniyet ve kaza önleme kılavuzu" gibi bir belgeye imza attım.

hayatımda ilk kez askerde gay çift gördüm. homofobik bir insan değilim ama insan bi şok geçiriyor.

80/1 devrelere selam.
urfalı arap bir çocuk vardı. banyo yapmıyordu yani asla yapmıyordu ve korkunç derece de pis kokuyordu.
bir hafta sonu koğuştan 4 arkadaş bunu tutup döve döve banyoya götürdük ve döve döve yıkadık. araba yıkama fırçasıyla yıkadık yarım saat. simsiyah su akması geçene kadar deterjanladık felan anca temizlendi. benim hayatımda gördüğüm en kirli insandı. sonra önüne iki tane de permatik jilet atıp çıktık banyodan.
bu askerlik denen şey gerçekten garip, çok garip bir yer.