konya ile birlikte çomarlık ve cehalet konusunda liderliğe oynayan şehir. peygamberler şehri olarak bilinen bu şehirde %60 gibi bir oranda kaçak elektrik kullanılır.
devamını gör...
urfa siverek'te asker arkadaşım var sene 2013 te oraya gitmiştim. çok güzel ağırladı. teşekkürler canım kardeşim.
devamını gör...
dîvan şâiri nâbi'nin memleketidir. dünyada ilk üniversitenin kurulduğu yerdir. hz. ibrahim ve hz. eyyub peygamberlerin makamları ve balıklı göl rağbetle ziyaret edilir. ''peygamberler şehri'' olarak bilinir. ''göbeklitepe'' kalıntıları, dünya tarihi üzerine bilinenleri değiştirmiştir. dünyadaki ilk mâbed malta'da kabul edilirken bundan 5000 yıl önce göbeklitepe tapınağının mevcut olduğu anlaşılmıştır.

düzenli ordu olmamasına rağmen düşmana karşı halkının verdiği kahramanca mücâdele nedeniyle şehre ''şanlı'' ünvânı verilmiştir. biber yetiştiriciliği meşhurdur, işlenmiş biberlerden siyah renklisi ''isot'' tâbir edilir, kırmızı renklisi ''kebaplık'', mor renklisi ise ''yemeklik'' olarak bilinir.

sahtecilik, tefecilik gibi suçlar adliyesine en çok yansıyan suçlardandır. halkı çok misâfirperverdir. yaz ayları çok sıcak geçer. samimi müslümanı ve fakiri çoktur. düğünlerinde bayanların zılgıt çekmesi âdetten olduğu gibi merâsimleri çok şâ'şâalıdır. ''ciğer kebabı'' ve ''urfa kebabı'' adıyla bilinen et yemekleri pek lezzetlidir. mukım tahir, seyfettin sucu, bekçi bakır, kel hamza, tenekeci mahmut, kazancı bedih, kadri sema, ibrahim tatlıses gibi yanık sesli sanatçılarıyla kubbede hoş bir sadâ bırakmıştır.
devamını gör...
allah aşkına balıklıgöldeki balıklara yem atarken urfalıymış gibi hikaye atmayın.
devamını gör...
ne zaman bir gezi rotası için istanbul'dan ayrılıyorsam muhakkak bir şekilde yolumun düştüğü şehir.

sanki istanbul-kocaeli-sakarya değil de istanbul-urfa-kocaeli-sakarya gibi sıralanıyor şehirler bende.

defalarca git gel yapınca bir çevremiz de oldu haliyle orada. urfa, kendisini sevmek isteyene de istemeyene de yüzlerce sebep sunar. iki ucu keskin bıçaktır bu yönüyle.

arkadaşlarla dışarıda iki bira yuvarlayalım oradan meyhaneye fasıla geçeriz gece de oradan eve döneriz kafasında bir eğlence anlayışınız varsa urfa'da avcunuzu yalamanız mümkündür. 2 milyonu aşkın bir nüfusu olan hatta nüfus olarak güneydoğunun en büyük şehri olan urfa bu yönüyle geleni çok mutlu etmeyecektir.

diyeceksiniz bu şehirde alkol mü tüketilmiyor ¿ tüketiliyor elbette ama şehirde böyle bir kültür oluşmamış diyelim. tekelden nevalesini alan evlere kapanıp içiyor. tabii bunlar işin bilinçli tarafında. yoksa tek tük parklarda bahçelerde siyah poşetinde çaktırmadan yudumlayanı da var. he tabii arabaya doluşup mesire yerlerinde takılanı belki de hepsinden daha çok.

alkol kullanmıyor olmama rağmen bence gereksiz bu bilgi ama urfayı ilk buradan vuran kişilere denk geldiğim için yazmış bulundum.

he tabii konu sadece alkol konusu değil, ülkenin batısı tarzında bir gece hayatı arıyorsanız o konuda da hayal kırıklığına uğramanız olası urfa'da.

aslında ülkenin batısı kıvamında bir eğlence hayatı var şehrin ama çoğunlukla zenginin bir çeşit kendi içinde yaptığı eğlence denilebilir. zengin ile fakir arasındaki uçurumu da çok çok net bir şekilde göreceğiniz hatta en net görebileceğiniz şehirlerden urfa.

eğlence dedik. e hiç mi bir şey yok urfa'da bu anlamda derseniz, işte orada kendi eğlence anlayışları devreye giriyor.

düğün işleri urfa'da başka bir seviyede yaşanır. pek çok sebebi var bunun aslında. kısa kısa değinmek gerek. bir kere istisnaları olsa bile ciddi şekilde bir gösteriş merakı var urfa halkında. bunu çözemedim. zengini de aynı dar gelirlisi de. yerli nüfus olarak kürt ve arap kökenli vatandaşlarımızın sayısı ciddi seviyede urfa'da. gelen suriyelilerden ya da sonradan göç etmiş ıraklılardan falan bahsetmiyorum. kendilerinden galiba bu gösterişi urfa'nın kalan kısmı da almış. en azından tezim bu şekilde. darılmasın urfalılar bana.

tabii bu gösteriş düğünlere en sağlamından yansıyor. he bir de işin aşiret tarafı var ki feodalite ismen olmasa da cismen bu topraklarda hüküm sürüyor halen. aşiretlerin düğünleri ayrı bir entry konusu. ama gösteriş bambaşka bir seviyede düğünlerde. eğlence anlayışı da ona keza. siz düğününüze mahalle çalgısı getirirsiniz orada aşiretler televizyonda izlediğiniz sanatçıları falan getirebilir yani.

tabii bir de olmazsa olmaz sıra geceleri var. sıra gecelerinde alkol olmaz. bu kültürel bir öğe zira. şimdi uzun uzun bu sıra gecelerinin nereden geldiği, ne sebeple yapıldığı ve tarihsel kısmına girmeyeyim merak eden arar bulur.

yani özetle eğlence anlayışlarını düğünleri ve sıra geceleri oluşturur urfa'nın çoğunlukla. bir antepe bir diyabakıra gittiğinizde ülkenin batısında olana yakın alternatifler de bulmanız mümkünken urfa'da yok denecek seviyededir bu. kafe kültürü de yeni yeni oluşmaya başlamıştır urfa'da. çay bahçeleri boldur. bir de parklarda çimenler üzerinde maaile oturan insanları görürsünüz. he şehrin merkez ilçelerinden yeni şehirleşmeye başlayan karaköprü tarafına bir şeyler yavaş yavaş yapılmakta.

aşiretler demiştim yukarıda. bu şehirde devletten tanıdığın olacağına aşiretten tanıdığın olsun yeter. ne yazık ki böyle bir düzen mevcut. ve hem siyasilerin hem de halkın işine geldiği için kimse ses etmez buna. ülkenin çoğu yerinde liyakat ve torpil gibi kavramları çok defa kulağınız duyarken urfa'da bunları duyamazsınız neredeyse. ya da canı yanmış olanlar belki iki kelam ederler.

efendim bir de aşırı sıcaktır bu şehir. hani anlatılacak cinsten değildir. bayılacağınız cinstendir. bilfiil 81 şehri gezmiş ve sıcağı soğuğu görmüş birisi olarak nemli sıcakta boğuluyorum varsın kuru sıcak olsun ağaç gölgesinde serinlerim ben diyene urfa'da fantastik deneyimler önerebilirim.

birisi saunada boğulmak diğeri ise direkt fırına girmek. ben saunayı tercih ederim. yaşasın adana ve antalya sıcağı. urfa'nın insanına diğer tarafta cehennem falan yok bu dünya'da istedikleri günahı işleyebilirler. he bir de yazın belediye ne kadar dikkat ederse etsin bu sıcaklardan ötürü sokaklarda çöp kokusu olabiliyor.

öte yandan kalabalık aileler ve bu aşırı sıcak, şehre geniş evler ve her odada klima olarak geriye dönmüş. geniş derken sadece oda sayısından bahsetmiyorum. metrekare olarak da geniş. örneğin 3+1 bir ev bakacaksınız açtınız sarı siteyi. istanbul'da 3+1, 130 metrekare ev için top koştururum ben burada diyenlerimiz olabilir. urfa'da adam ben buraya nasıl sığacağım bunun şöyle 160 metrekare, 3+1 olanından istiyorum diyecektir muhtemelen.

diyeceksiniz yahu hacı abi bu urfalılar sana ne ettiler gömdükçe gömmüşsün diye. şimdi topu göğsümde yumuşatıp hücuma kalkıyorum o zaman.

sıcak demiştik ya, insanı da öyle sıcak urfa'nın. hele misafirseniz baş üzerindesiniz. ülkemizin her yerinde misafirperverlik gördüm ama urfa ve birkaç şehirde gördüğüm başka bir seviye.

yabancı olduğunuzu fark eden urfa'nın yerlisi ummadığınız bir anda sizi evindeki sofrasına kadar davet edebilir, eve gitmezseniz size yemek söyleyebilir, o da olmadı en kötü ihtimal bir çay içirmeden sizi hiçbir yere bırakmayabilir, size şehirde dolu dolu gezebilmeniz için gitmeniz gereken yerlerden tut görmeniz gerekenlere kadar en iyisini anlatır hatta isterseniz ve vakti varsa gelir size rehberlik de edebilir işini gücünü bırakıp. başınıza bir şey gelirse ya da yardıma ihtiyacınız olursa tanımadığınız, belki tanısanız yolda selam bile vermem ben bu adama diyeceğiniz insanlar yardımınıza koşarlar ve önyargınız için siz kendi vicdanınızla baş başa kalırsınız.

öte yandan her şeyden öte misafirsinizdir ve sizin özel hayatınıza karışmaya yeltenen pek olmaz, istisnası var mıdır ¿ elbet vardır. uzun saçınız, kulağınızda küpeniz var diye kimse size yardım etmezlik yapmaz örneğin, yine misafir muamelesi görürsünüz. özellikle orta yaş ve üzeri için geçerlidir bu. gençler yavaş yavaş farklılaşmaya başlamışlar.

bu şehirde en çok sevdiğim şeylerden birisi bu yardımseverliği kendi aralarında da uygulamaları. çok örnek verebilirim buna ama şu örnek hep ilk sıradadır benim için.

bu adamların mutfaklarında tepsi diye bir kültür var. kısa keseyim. o tepsinin içine herhangi bir şey girer standart değildir, fırınlarda pişer ve eve gelir. biraz karışık yazdım ama toparlamak gerekirse şöyle anlatabilirim sanırım.

ev sahibi bu tepsiyi ister kendisi yapar isterse de kasaba yaptırır. ister kendi tarifiyle yapar isterse de kasabın tarifine okey der. farklı et, sebze ve tavuk kombinasyonları ile yapılabilir(eskiden tavuk da girmezmiş pek) olsa da sadece sebze ile de yaparlar bu tepsileri. evet ismi tepsidir. yok şu kebabı yok bu kebabı falan değildir.

diyeceksiniz ki e hacı abi ne var bunda benzerlerini her yerde yapıyorlar diye. yukarıda yardımseverlikten bahsetmiştim asıl hikaye geliyor şimdi. gerek kasaba yaptırın bu tepsiyi gerekse de kendiniz yapın. her mahallede adım başı fırın bulursunuz. fırıncıya gider tepsiyi verirsiniz ve fırıncı size şu kadar zaman sonra gel al der. hatta yanına olmazsa olmaz urfa isotu da közletirsiniz fırında.

neyse fırıncının verdiği saatte gelirsiniz ve tepsinizle közlenmiş biberlerinizi alırsınız para sorarsınız kimse para almaz, olmaz öyle dersiniz yine aldıramazsınız. siz de madem öyle dersiniz koy şu tepsinin yanına 2 tane lavaş der ve lavaşın parasını ödersiniz. lavaş almak zorunda değilsinizdir tepsiyi alıp çıksanız da olur ama urfa halkı böyle ufak jestlerle birbirlerine karşılık verirler. çok dikkatimi çekmişti bu benim. bir çeşit kağıt üzerinde olmayan ama harfiyen uygulanan bir anlaşma gibiydi bu. gerçi şimdi ülkede kriz var ne kadar bunu başarabiliyorlardır bakmak lazım.

madem ufaktan yeme işlerine yanladık. gelelim ciğer işlerine. 7/24 ciğer yiyorlar şehirde. şaka gibi gelebilir alışık olmayana ama gerçekten öyle. şehirdeki ciğerciler sabah ezanından itibaren açılıyor. ertesi sabah ezanına kadar açık ciğerciler bulursunuz merkezde farklı yerlerde. sabahın köründe o makyajını yapıp afet-i devran olmuş hatun suratınıza yediği ciğerin soğanıyla konuşmaya başladığında yamulabilirsiniz. gerçi halkın çoğunda bu ve benzeri durumlar olduğundan birbirlerine o koku gelmez ya neyse ciğer diyorduk.

hani öyle bir şey ki; motorumla urfaya ilk kez gittiğim 2018 tarihinde şehir merkezine adıyaman üzerinden yaklaşırken uzaktan şehrin üzerinde bir sis bulutu gördüğümde havası çok pis herhalde demiştim ama yaklaşmaya devam edince o aslında sis bulutu değilmiş mangaldaki ciğerin dumanıymış. öyle seviyorlar ciğeri. he o ciğer yenir mi ¿ kamyonla yenir hem de. urfa'da her ne kadar her saat yeseler de usulü sabah kahvaltısıdır ciğerin. yanına da açık ayran tabii ki. he bir de o közlenmiş isot ile yaptıkları güzel bir soğan salatası var hepsi birlikte servis edilir. isot dedim ama öyle deli gibi bir acı değildir bu biber. öyle bir şey canlanmasın gözünüzde. acıdır ama dokunmaz yiyene kolay kolay.

he burada ufak bir dipnot alışık olmayan bünyeler için. şehirde küçükbaş hayvan yetiştiriciliği revaçta olduğundan bazı işletmelerde açık ayran bu küçükbaşın sütünden yapılabilmekte. hassas olan varsa sorup öyle almasında fayda var. ama tabii daha çok esnaf işi salaş yerler bahsettiğim.

bu tepsi ve ciğer işinden başka yemeği yok mu urfa'nın tabii ki de var. tabii tepsiyi evlerde yersiniz ciğeri ise dışarıda. ama ben sınavda sorulacak yerleri yazdım. he bir de her yerde bulamasanız da şıllık tatlısını sorun yemeğin ardından.

şehirde kaçak çay kültürü de hakim. dükkanlara falan koca puntolarla kaçak çay vardır yazılmış birçok yer görürsünüz.

halkı sıcak demiştim. özellikle merkezdeki haliliye ve eyyübiye ilçelerinde işhanlarının olduğu yerlerde esnaflarla sohbet edin mümkün mertebe. arapmeydanı tarafındakiler tavsiyemdir. şehrin size en güzel özetini onlar verirler. urfa'da neyi nerede bulabileceğinizi de nokta atışı öğrenirsiniz. hatta bazıları direkt rakiplerine yönlendirirler sizi. rakiptirler ama düşman değildirler.

he bir de yeşil altını olan fıstığı var urfa'nın. gerçi son yıllarda merkezdeki fıstık ağaçları yerlerine binalar dikilir olduysa da halen şehrin en çok para getiren gelir kalemlerindendir fıstık urfa ekonomisi için. ilçelerde fıstık yetiştiriciliği çok yaygın.

tabii bir yandan da gap projesi neticesinde suyu gören geniş ve verimli urfa toprakları pamuktan ve envai çeşit tarım ürününden nasiplendiler. bu arada şehirde sanayi namına pek bir şey yok. tarım ve hayvancılıkla(ağırlıkla tarımla) dönüyor şehrin çarkları.

biraz toprağı olan ve suyla bu toprağı buluşturmuş olan, urfa'da bir şekilde ihya olmuş. o aşiret paket passatların üretim tesisleri urfa'da falan demiştim bir ara. istemediğiniz kadar görürsünüz o passatlardan.

he ufaktan trafik kültürüne de dokunayım. öyle bir kültür yok. yani bildiğiniz yok. sadece ışıklara riayet ediliyor o da mecburiyetten. hatta o bölgede mobese olmadığını bilen varsa karşı taraftan araç falan da gelmiyorsa ışıklarda duran da yok.

asayiş tarafına da değinmeden olmaz urfa'nın. suriyelilerden önce ve sonra iki ayrı şekilde ele almak gerekiyor merkezdeki olayları. suriyeliler geldikten sonra olaylar artış göstermiş olsa da urfalı da boş değil. 2 milyon üzeri nüfus barındıran ve farklı kökenlerden insanlardan bahsediyoruz.

çoğunlukla şehir içinde güvenle gezersiniz tek başınıza ama gece belli bir saatten sonra bu ne kadar olur çok emin değilim hele ki de suriyelilerden sonra. ama tabii ki de bir istanbulun yanından geçemez her ne olursa olsun. yalnız kadınlar için gündüz genç erkeklerin bakışları can sıkabilir. bunu yazmadan olmaz. herkes bakmıyor tabii öküz gibi ama sayılarının az olmadıklarını ben bir erkekken fark ettiysem siz bir kadın olarak çok daha iyi fark edersiniz.

bir de şu var. daha ziyade urfa'nın köylerinden ve ilçelerinden gelmiş urfa'nın yerlisinin gundi dedikleri taşralı urfalılar için söylüyorlar bu bakışları. gerçi gundilerin isotçu dedikleri urfa yerlilerininde aynı şeyi yapma ihtimalleri gayet olası. yani kadınlar urfaya geliyorsanız tek başınızayken bu tacize varan bakışlar can sıkabilir. he yanınızda bir erkek varsa işiniz daha kolay ama öyle dekolte takılayım vs derseniz yanınızda değil erkek, hz.ibrahim olsa yine bakarlar.

hz.ibrahim demişken şehir peygamberler şehri olarak geçer. tabii işin bir de geyik kısmı vardır ki urfalılar kendi aralarında goygoyunu yaparlar bunun. bu şehrin adamından bir cacık olmaz. allah kaç tane peygamber göndermiş yine olmamışız derler. bir de yeni yeni urfalı gençlerde duyduğum, takıldığı arkadaşlarına bunun atası peygamber yakmaya yeltenmiş adam bir şey olmaz bundan diye duymuşluğum vardır.

şehrin terörle alakalı hafızası ekseriyetle birkaç ilçesindedir ki suruç bayrakla en önden koşar. hani suruç dediğimiz ilçede her türden suç olduğu için terör normal bile kalabiliyor kimi zaman. bir de terörist başının doğduğu yer olan halfeti var. halfeti, yılda karışırsa 1-2 defa o terörist başının doğum ve tutklanma günlerinde yapılan yürüyüşlerde karışır o da kısa süreli. onun dışında belki tek tük sınır ilçelerinde terör olayı varsa vardır.

urfa merkezde öyle bunlar kürtmüş yok arapmış yok burada az türk varmış bunlar terörü her türlü besler mantığıyla insanlara yaklaşmanız halinde ciddi ve haklı şekilde tepki alma ihtimaliniz olduğunu belirteyim. senden benden vatansever nice insanlarla karşılaştım. he tabii ki de hepsi aynı değil orada da yamuk adam var. ama ezici çoğunluğunun ülkenin bütünlüğü ile hiçbir dertleri yok. ve seni, kendilerine olan önyargıya rağmen bağrına basmaktan gram çekinmeyen insanlar. ilçelerde farklı durumlarla karşılaşma olasılığınız var ama. zaten urfa'da kaçak elektrik kullanımı incelendiğinde aynı ilçeler başı çekiyor ya neyse.

son olarak bir de merkezinde turistik olarak tercih edilen yerlere ufaktan dokunayım. çok yer var aslında görülecek ama en revaçta olan yerler balıklıgöl ve çevresindeki zanaat erbabı esnafların dükkanlarının içinde bulunduğu çarşılar diyeyim. tabii bir de göbeklitepe. şimdi ikisini de uzun uzun yazıp bir bu kadar daha uzatmayayım urfaya dair olanları. gidip kendiniz görün hiçbir önyargınız olmadan. mümkünse de ekim-aralık arası en güzel gezilecek zaman. ama tabii ki de havaların bu zaman diliminde erkenden karardığını unutmayın.

aklıma gelenler şimdilik bunlar. daha 5 ay evvel yaptığım türkiye turunun bir durağıydı burası. her gittiğimde başka bir şeyler keşfettim ve keşfermeye devam da edeceğim. en kısa sürede tekrar buluşmak dileğiyle urfa.
devamını gör...
antep'e gazi ünvanı verilip şehrin adı gaziantep olunca maraşlılar "bizim ne eksiğimiz var uleyn" deyip caz yaptılar. hadi siz de kahraman oldun bari denilip onlar da 1970'li yılların başında kahramanmaraş oldu.
tabi urfalılar buna çok bozuldu. dediler bizim başımız kel mi?
birisi " rastgele bir grup seçip gönderelim, incelesinler" dedi. akıllarına yattı. bir grup saçlı başlı adam gönderdiler ankara'ya. ankara'da etkili yetkili kişiler bunların saçlarını güzelce inceledi. "adamlar haklı, başları kel değilmiş" diye rapor şeettiler. bunlara da şanlı ünvanını verdiler. oldu mu sana bin yıllık urfa şanlı urfa.
tabi bağzı sorunlar çıkmıyor değil, özellikle müzik alanı sorunlu. "urfalıyam ezelden, gönül geçmez güzelden" türküsü "şanlıurfalıyam ezelden" diye söylenince prozodinin şakulü kayıyor.
aynı şey "urfanın etrafı dumanlı dağlar" için de geçerli ama pek önemsenmiyor. çünkü "şanlı"urfa'nın etrafında pek öyle dağlar yok. olanlar da dumansız, bildiğin tepe.
devamını gör...
o zaman eski otogar vardı yirmi yıl önce diyorum bakın. otogarın etrafı da o çatısız evler. ilk defa çatısız ev görüyordum. nasıl desem getto gibi duruyordu değil tabi öyle.
ben nereye geldim dedim . zaten antep'ten itibaren zeytin ağaçları işte antep fıstığı ağaçları yol boyu.
bulunduğum süre içinde çok keyif aldığım şehir olmuştur. hani eskiden yaşamak isterdim.
zengini çok zengin fakiri fakir bir şehir.

en egitimlisinde bile iki kişi bir araya geldi mi. hani urfa'ya özgü bir dil var. sie bie babaya rahmet gibi bir şive tarz var hatta bayağı bayağı ünlü bir erkek modaciyla bir erkek hakem o da bayağı ünlü urfa da bir araya gelmiştik. bunlar başladı şiveli konuşmaya şaşırdım. sonra bir radyocu geldi o da başladı. adamlar bu kadar iyi türkçe konuşup bunu nasıl beceriyorlardi valla bravo.

urfa işte nasıl desem her konuda çok farklı bir şehir. parayla bir işi halledemeyebilirsiniz asla. öyle rüşvet çok para vererek. ama bir selamla gidip her işinizi halledebilirsiniz. bunu yaşadım çok. hatta beni sınıfta bırakan takık hoca kendisiyle çalışmadım diye. bir kişinin selamiyla beni geçirdi şaşırdım.

urfa da bir mecburiyet caddesi var her şehirde vardır. ama urfa'nın mecburiyet caddesi ta karaköprü den şimdilerde başlayıp. o zaman yenişehir den başlayıp ta balıklıgöl e kadar giderdi. sağlı sollu baharatci ciğerci antikadan tut her şeyi satan dükkanlar. hiç sıkılmazdim. sürekli o yerlere gidip girerdim gezerdim. tek bir sorun yasamadim.
kendi memleketimde yaşadığım sorunları o sokaklarda asla yaşamadım. misafir önemlidir zaten urfa da.
uzun yazılar okunmuyor konu kayıyor devamını sonra yazayım.
devamını gör...
ortaokul yıllarımda bir yıl kadar kaldığım şehir.
sokaklardaki insanların kıyafetleri için kızkardeşim kağıt bebeğimin folklor kıyafeti gibi demişti.
at arabalarının sokaklardan geçişi hala aklımda.
şehrin yeni urfa tarafı ve eski urfa tarafı vardı.
aralarında, yaşam açısından uçurum vardı.
acı yiyebilme kapasitemi ben bu şehirde geliştirdim.
kurbanlık hayvanların balkonda bayramı beklediğini bu şehirde gördüm.
çok güzel insanlar tanıdım.
bir arkadaşım vardı mesela adı nurşendi.
çok sıcak bir kızdı.
günlük hayatta arapça kelime kullanılışını ilk defa bu şehirde gördüm.
öğretmen sınıftan çıkar çıkmaz herkes dilini değiştirirdi.
biber kurutmaları, nişasta hazirlamaları tam bir çatı serenomisi gibi idi.
ven orda iken daha atatürk barajı inşa aşamasındaydı.
barajın olduğu yere giderdik.
fırat nehri'nden avlanan dev balıkları yerdik.
kaçak çay, kaçak tabak çanak, vb. şeylerin bulunabileceği malum çarşısını gördüm.
daha kimsede alaaddin termos yokken o çarşıdan termos almıştık.
o termos hala duruyor.
çok sıcak insanları vardı, kapımıza kazanla peynir, yoğurt getirirlerdi. bir seferinde keçi getirmişlerdi. bir keçiye sabaha kadar bakıcılık yapmak zorunda kalmıştık. sonrasında keçinin mecburen etinden faydalanmak zorunda kalmıştık.
doğu şehirlerinden en sempatik duyduğum şehir olabilir.
benim orda olduğum dönem mektup kart dönemiydi. biz ona şanlıurfa değil, ş.urfa derdik.
ilk fırsatta gidip balıklı gölünü, kalesini, barajını, yakınındaki kayısı bahçelerini görmek istediğim şehir.
devamını gör...
kırılıyorum ama.

benim canım memleketim. bazen sıcaklığın etkisiyle enteresan şeyler yapıldığı vakidir ama siz yine de sözlükteki urfalılara sahip çıkın ve onları el üstünde tutun.*
devamını gör...
gitmesek de görmesek de o şehir bizim şehirimizdir.
yemekleri olmasa ne yapardım bilmiyorum.
devamını gör...
türkiye'nin pamuk başkentidir. ülkemizde üretilen 2.25 milyon ton pamuğun %40'ı bu ilimizde üretilir. bu da urfa'ya her yıl 90 milyar lira para girmesi anlamına gelir. daha önce haraptar köyüne ev sahipliği yapan urfa bugün tarım zengini bir ildir.
devamını gör...
15 ay yaşadığım şehir.
ilk günlerde belediyenin yanındaki meyhanelerde demlenirdim. daha sonra arkadaş edindik haliyle. bir arabaya dolusup beni karaköprü denilen muhite götürdüler. neyse arabada amele gibi içip sohbet ediyoruz. hepsi urfalı ben sadece yabancıyım. bir tanesi buralar ileride çok değerlenecek alabiliyorsan bir arsa al dedi. diğerleri hemen itiraz ettiler. hatta biri emlakciymis " oğlum her zaman bir şehrin batısına yatırım yapılır salak"dedi. "bataklık lan burası buradan arsa mı alınır" dedi öteki. neyse epey bir zaman geçirdim döndüm memlekete. yıllar yıllar sonra gittiğimde bambaşka bir şanlıurfa çıktı karşıma. eski dostları bulduk, seni karaköprü'ye içmeye götürelim dediler. bu sefer rezidansların arasında bira içtik. ne olmuş buraya lan, bataklık olmuş sana newyork. yani diyeceğim o ki; karaköprü'den arsa almayan kafama itler si.sin.
devamını gör...
peygamber yakan yaratıkların memleketi.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
(bkz: hotel el-ruha).
devamını gör...
ibrahim tatlıses'in doğduğu mağaranın bulunduğu şehir.
devamını gör...
son yılların en absürt seçim sonucunun çıktığı şehir olabilir.
devamını gör...
halk ilk defa ampule değil adaya oy verdi.
devamını gör...
eskiden urfa ile 2 farkli sehir sandigim sehir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"şanlıurfa" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim