2 haftalık bir aradan sonra herkese tekrardan merhabalar sevgili yazarlar. bu hafta hem sizlere hem de biraz özüme dönüyorum.

bu akşam programımızda, 96&97 seneleri metallica'sı var.
sadece load&reload albüm zamanlarına, şarkılarına ve de tabii ki hikayelerimize değineceğimiz bir program olacak. benim için en özel olan müzik grubunun bu zamanlarını; şu sıralar kendi yaşadığım ve değişen hayatımla bağdaştırdığım için bu iki albümü sizlere anlatmaya çalışmak benim için özel olacak.

30 yıldır hala aynı müzik ateşi ile birlikte çatır çatır çalmaya devam eden bu adamların bütün kariyerini tek bir programda anlatmak mümkün olmayabilirdi benim için. o yüzden thrash ruhunu hala taşıyan genç arkadaşlar ve bu ruhu kaybetmemiş abilerim, ablalarım üzülmesin; sonraki programlarda bol bol dinleyeceğiz.

bu programda nothing else matters olmayacak sevgili yazarlar, baştan uyarayım...**
bu akşam, kıyıda köşede kalmış, cevheri pek de bilinmeyen metallica şarkılarını dinlerken, sizlerden de beklediğim anılar ve hikayelerle birlikte olacağız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
günlerden çarşambaysa akşama bay impoş sayesinde bir sanatçımızı enine boyuna öğreneceğiz, şarkılarını dinleyeceğiz demektir. hattaaaa, belkiiii, biziii biiir dee sürpriz bekliyordur? bilemeyiz.* sabırsızlıkla beklemedeyiz efenim.
o arada şuraya bir anı bırakalım:
hayli küçük bir tıfılken ezbere söylediğimi hatırladığım ilk şarkı, küpeli abiden dinlediğim akdeniz akşamları şarkısıdır. evimiz bahçe içinde müstakil bir evdi. bahçenin bir kısmında yerden yüksek, bazen havuz bazen su depolama amaçlı kullandığımız bi kısım vardı. kendi kendime oynadığım zamanlarda o havuzun kenarına çıkıp suya bacaklarımı sallandırıp “akdeniiiizzz akşamlarııı” şeklinde, o cırtlak sesimle şarkı söylemeyi çok severdim. normal zamanda da severdim şarkı söylemeyi, ama özellikle akdeniz akşamlarını o havuz kenarında söylemeyi daha çok severdim. bir iç anadolu bebesi olarak, yazın gittiğimiz tatillerden mütevellit akdenizi havuzla bağdaştırmam çok da garip değil sanki *.
bir de, en başta dediğim küpeli abi mevzusu var. isim hafızam tıfılken de pek fena olmalıymış ki, haluk levent’i dinlemek istediğimde “bana küpeli abiyi açar mısınız?” dermişim evde büyüklerime. o yüzden, biri bana sorsa ki haluk levent senin için ne demek? derim ona ki*, haluk levent demek küpeli abi demek.
devamını gör...
haluk levent*'ten ankara şarkısını çalan yayıncımıza selamlar.
(bkz: geceye cevabı olmayan bir soru bırak): neler yapıyorsun bensizken ankara'da?
devamını gör...
müzikle ilgilenen bu coğrafyadaki herkes için yeri ayrıdır haluk levent'in. dinlemeyi sevmek bir yana söylemeyi de severiz bu muhteremi. gitar çalmayı öğrenirken haluk levent çalmamışımız var mı? asla inanmam. florida'da değiliz arkadaşım hadi...

sevgili imperactus bal gibi, lokum gibi konsept bulmakla kalmamış her hafta çok çok iyi hazırlanarak bize çok güzel yayınlar yapıyor sağ olsun. ben kendi yayınlarımdan sonra baya bildiğin parkede falan sürünecek kadar düşük enerjili oluyorum. o yüzden benim çarşambalarım için ayrı bir güzel oldu bu yayın. çok teşekkür ediyorum^^
devamını gör...
#978116 sağolsun ne demek istediysem demiş.
haluk abimizin güzel şarkılarını dinleyeyim o halde şu köşede ben.
iyi yayınlar efenim.
devamını gör...
kardesim kücükken 'kıral çıtlak' sarkısını söylerdi. severek dinliyoruk.
devamını gör...
haluk levent benim için bir miktar umut, bir miktar gelecek, bir miktar da özgürce zıplamak *
arkadaşlarımla pandemi sonrası, konserinde özgürce zıplayıp şarkılarına eşlik edeceğimiz zamanların geleceği umudu ile yaşıyoruz.
devamını gör...
dolandırıcılıktan hüküm giymiş haluk levent sevdalılarını tatmin eden mükemmel yayın.
devamını gör...
şarkılarla sıkıcı geçen bir akşama resmen renk katan bir yayın daha. yatağımda uzanmış bazı şeyleri sorgularken hani böyle bir anda modunuz değişir ve durduk yere iyi hissedersiniz ya öyle işte.
haluk levent ise bana hep ablamı hatırlatır. ablam bir zamanlar hayranıydı kendisinin. yatıp kalkıp onu dinleyen ablam 10 yaşlarındayken onun eğlenceli bir konserine katılıyor. haluk levent bu konser bitiminde denize atlayan ilk 3 kişiyle yemek yiyeceğini söylüyor. ablam durur mu başlıyor denize doğru koşmaya. annem son anda yakalamış kolundan. hala anlatıp güler annem bacak kadar boyuna bakmadan atlayacak bir de sıpa diye.
belki ablamla özdeşleştirdiğimdendir şimdi yayında sesini duyunca kendimi bu kadar iyi hissetmem.
devamını gör...
aaa ama ben bilmiyordum. kaçırdığım için çok üzgünüm şu an. yalnız bundan sonrası için sıkı takipçilerinizden olacağıma söz veriyorum..
devamını gör...
hem dee haluk levent şarkılarını kaçırmışım inanamıyorum kendimee
devamını gör...
çarşamba gecelerimi rezerve etmiş program
devamını gör...
eveeet sayın yazarlarım, geldik 3. haftamıza*.

ilk hafta değerli büyüğümüz kazım koyuncu'yu anarak yayınlarımıza başlamıştık.
ikinci haftamız da bir diğer saygıdeğer büyüğümüz haluk levent'i konuştuk, andık.
üçüncü haftamızda ise sizlerle benim için çok özel bir yere sahip olan bir grubu konuşalım istiyorum: pilli bebek.

geçen hafta ankara'dan biraz bahsedince bu programda bol bol ankara, behzat ç. ve pilli bebek konuşalım istedim.
bir zamanlar gitmek için hayalini kurduğum şehirden temelli ayrılmama birkaç hafta kaldı. son ankara zamanlarımda, en sevdiğim grubu; sizlerle dinlemek, konuşmak, anıları paylaşmak istiyorum.
pilli bebek grubuyla ya da şarkılarıyla olan anılarınız varsa mutlulukla yayınımda paylaşmak isterim. ister buradan, ister mesaj kutusundan paylaşabilirsiniz. paylaşım yapacak yazarlarımıza, dinleyecek yazarlarımıza, hatta dinlemeyen yazarlarımıza da şiiimmmdiden teşekkürler.

bugün saatler gece yarısına 1 kala, 11'de radyoda sizi bekliyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
çarşambaları artık çok seviyorum ya hu!
önce brothers düğüm salonu radyo yayını, sonrasında şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını ile ha-ri-ka geçiyor çarşamba gecelerim.
bu hafta bay impoş* bize pilli bebek anlatacakmış. o zaman ben de şuraya bi anımı iliştireyim:

bilenler bilir, kızılay, ankara'daki yeraltı ulaşımın ortak noktasıdır. hat geçişleri vs. o duraktan yapılır. bu sebeple bazı bekleme yerlerinde sağ tarafta bir hat, sol tarafta başka bi hat vardır. genelde bu bekleme yerinin ortasında da oturaklar* olur. bu oturaklar da genelde sırt sırta olacak şekilde ikişer kişilik 2 taraflı olur.
mekan anlatımım bu kadar.

günün sakin saatlerinde olmalı ki bir gün metro beklerken bu oturaklarda, galiba metro bekleyen yaşı biraz ilerlemiş bi teyzeyle sırt sırta oturuyordum. kulağımda kulaklık uslu uslu dinliyorum. ama bi sorun var. dinlediğim şarkı sanki dışarıdan geliyor gibi. hafifçe yokluyorum kulaklığı. acaba sesini çok mu açtım da dışarı çıkıyor, diye. yok, benden değil ama dinlediğim şarkıyı başka bi yerden daha duyuyorum. o anda fark ettim ki, yandaki oturakta oturan, benim emsallerimde bi çocuk kendince bu şarkıyı söylüyor. adımın merdumkaptan olduğundan emin olduğum kadar eminim ki o çocuk o an orada bizimle değildi. yani cismen var kabul, ama ruhu başka yerde başka birinin yanındaydı. neyse, kulaklığın tekini çıkardım usulca dinliyorum söylediği şarkıyı * *.
şarkının özellikle bi kısmı var ki, ne şarkıcılar burayı söyleyemedikleri için rezil oldular; merak ediyorum o yüzden orayı nasıl söyleyecek? derkeeen bu arkadaş şöyle bi dikleşti ve "olsuuuuuuun" diye bi giriş yaptı amaaa gerçekten pek güzel söyledi. sesi de çok güzeldi ayrıca. aynı zamanda söylerken de ellerini falan iki yana açtı, kafayı yukarı kaldırdı; tammm modunda yani. yüzümde ufak bi gülümsemeyle hem izledim hem dinledim. kısa bi süre içinde de metro ve tramvay, aynı anda geldi. o anda yapılan anonslarla çocuk bi silkelendi. sanıyorum, sesli bi şekilde böylesine söylediğinin farkında değildi. hemen etrafına bakmaya başladı ve o arada denk geldik. hafifçe güldüm, o da biraz mahcup bi ifadeyle güldü. "bazen olsun demek gerekiyor" dedi. "olsun" dedim. sonra karşılıklı ufak bi asker selamı gibi selam verip karşı hatlara binip gittik.

önce kulaklığımla, peşi sıra duraktaki çocuktan dinlediğim şarkı pilli bebek-olsun şarkısıydı. çocuğun da dediği gibi, bazen olsun demek düşüyor bizim payımıza, bazen bi ayrılığa, bazen bi hastalığa, bazen bi dost kazığına, bazen de hayatın ta kendisine...
gönlümüzce ve huzurla tabi bi de detone olmadan "olsuuuuuuun" demekler olsun hepimizeee.
devamını gör...
aha kalbimden vurdu bu program bugün beni. ankara diyor, pilli bebek diyor, behzat ç. diyor, gel beni dinle diyor. dinlemem mi? kapının önündeyim şimdiden.
devamını gör...
ben hiç şarkı söyleyemem. beni tanıyanlar bilir. sesim filan öyle kötü olduğundan değil. sadece hiçbir şarkı sözünü ezberleyemedigimden. ama bunun tek bir istisnası vardır.

o da pilli bebek ten kızım şarkısı.

kendi kızımi da uyuturken hala söylerim.




gel kızım sokul bana
bir kez daha alayım kokusunu
benim küçük bahçemin
devamını gör...
girişe bak be.*
devamını gör...
ahh imperactus,
gitar çalıyorumdan sonra bir şüphe olmuştu ama harika olmuş bu yahu!
behzat ç. deyince şunu da şuraya bırakayım. *
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
eveet, heyecanla beklediğim bir yayın daha. pilli bebek dinleyeceğimizi öğrendiğimde şarkılar eşliğinde anılar denizime açıldım ve lise zamanlarıma ulaştım*. okulumuzun müzik grubu özel günler/haftalar için etkinlikler düzenlerdi. platonik olduğum bireyi izlediğim ilk etkinlikti ve "haram geceler" parçasını çalıyordu. duygularımı açıklamayı çok düşünmüştüm. ben hala düşüncelerimin arasında gezinirken, benden önce başka bir birey gidip ona olan hislerinden bahsetmişti ve reddedilmişti. 1 hafta sonra, bu hikayenin kahramanı, başka bir hanımefendi ile çıkmaya başlamıştı * sonra bir süre ben de geceleri, günlüğüme, "haram geceler" parçası eşliğinde ağlamıştım. * *

not: bu anımı hatırlamama vesile olan sevgili imperactus, çok teşekkür ederim. *
devamını gör...
çok iyi soru imperactus. keşke bir şekilde cevabına ulaşabilsek. böyle bir merağın içine beni de düşürdüğün için sevgiler sana.* takarım ben buna bir süre.
soru: pilli bebek, sakarya şarkısını yaptıktan sonra mı adını sakarya koymuşlar, yoksa baştan beri sakarya düşünülerek yapılan bir şarkı mıydı?*
devamını gör...
yayınlandığı dönemde yaşım ve bilincim yetmediğinden izlemediğim behzat ç'yi lise dönemlerimde tanımıştım. ve pilli bebek de behzat ç ile birlikte girdi hayatıma. behzat'ı bazen kahkahalarla bazen gözümde bir damla yaş ile izledim. pilli bebek şarkıları da aynı etkiyi yaratıyor. bir kediye şarkı yazmış olmaları gülümsetirken, kızım'la ince bir sızı katıyorlar yüreğe.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"şarkılarla geçtim aranızdan radyo yayını" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim