sözlük yazarlarının yaşadığı son saçma olay

tekele girip, bir kısa windows alayım demiştim (gece boyu format ile uğraşmıştım)...adam hiç tepki göstermeden verdi. xp mi, 10 mu diye sormamıştı.

yanyana park halinde duran bmw ve mercedese denk gelince durup fotoğrafını çekerken* bir yandan “mercedes dururken bmw ne abi ya şu asilliğe bak” diye sesli bir şekilde yanımda arkadaşada bmw yi gömüyordum, bu raddeye kadar bir problem yoktu ta ki yan tarafımda ki sigara içen adamın benim laflarım sonrası bana ters ters bakıp sigarayı söndürüp gidip bmw’ye binmesi,

not: özür dilerim abi senin duyacağını bilsem sövmezdim

sabah kan alınırken acemi olduğunu daha kapıdan girmeden anladığım görevli abinin, iğneyi kolumda petrol boru hattı döşermişçesine sağa sola çevirip bir türlü damarı bulamaması, en sonunda bayılacak gibi olup 'ya abi allah aşkına mahvettin beni, bırak' dememle diğer hemşirenin müdahale etmesi, tepki göstermemem için saçma sapan muhabbet açmaları, burcumu sormaları, yorum yapmaları, muhabbetin sarması...* en son boğa burçlarının alınganlığına geldi adam da abi kolumu morarttın ya daha alınmayayım mı akdjfh

yangın söndürme tatbikatı sırasında yangın söndürme tüpünü iş arkadaşlarının üzerine tutan yüce yürekli, yurdum insanı. beyazlar içinde koşarak kaçmaya çalışan insanlar.. gibi'nin bir sahnesi gibi..
saçmalıklar olmasa yaşamam..

kendisiyle ilgili güya çaktırmadan anlattıklarının hepsinin yalan olduğunu bildiğim bir arkadaşım var. kendini övünmeye o kadar kaptırıyor ki ne anlattığını unutup her seferinde başka şekilde anlatıyor. yabancı ortamlarda attığı yalanlar iyice ayyuka çıkıyor. konservatuarda dans bölümünde okuyup bıraktığı -ön muhasebeci-, bakımına düşkün olduğu -esmer olmasına rağmen saçında sarı kaynaklar var ve haftada bir bile yıkamıyor, kışın kokuyordu şimdi nolcak bilmem-, yabancı dil bildiği bu alanda çalıştığı ve yurtdışı işlerini organize ettiği için sıkça yurtdışına çıktığı -pasaportu bile yok ve dil bilmiyor- gibi konular işte...neyse sonuçta onu hiç bozmadım hiç de yüzleştirmedim. sadece onun adına utanıp göz teması kuramayıp başka taraflara bakmakla, ilgilenmemekle geçiştirdim. niye işine taş koyayım, hikayesini bozayım değil mi. hah işte bu nitelikli arkadaşım bu aralar bana hava(!) atıyor. başkalarıyla görüştüğünü , hamama gittiğini, dans kursuna başladığını, görüştüğü adamları, benim arkadaşlarımı beğenmediğini falan anlatıyor boyuna. ben de çok özenerek ve kıskanarak ve de içlenerek dinliyorum kendisini her seferinde.
hey allah'ım, nasıl da çeşit çeşit kulların var.

bırada tiroro geziyor diye jandarmaya ihbar edilmek, babandır lan tiroro!

düzeltmeye çalışırken tanımımı sildim.

bence çok saçma.

dün bile bile bile çocuk yağmurlu aldım.. bilyordum adam yok dedikçe adama inanmak istedim..inandım da..

mini etek elbise gibi duruyor.. atacaktım.. yeğenime götürmeye karar verdim.

sözlük yazarlarının kılı tüyü vs. benzeri başlıklar yanında nihayet sözlüğe yakışır bir başlık olmuş.
umarım yeter derecede saçmalar okuyabiliriz.

şimdi az önce tuvalete gitmiştim. tam çıkacakken birisi geldi. dedim o girsin tuvalete de öyle çıkayım şimdi. çünkü tuvalette selamlasmak biraz komik geliyor bana. neyse, kadın telefonla konuşuyordu. dedim şimdi kapatır.
şimdi kapatmadı.
kışlık konserve tarifi verdi kızına. malzemeleri hangi marketten aldığını da anlattı. bir de az önce hastaneden gelmiş, sonuçlarını göstermiş doktora bundan da bahsetti. ben de ha kapattı ha kapatacak diye düşünürken bir çıkmaza girdim. bir yanım hadisene eppur, çıksana derken diğer yanım o kadar bekledin, nasıl yapılıyormuş konserve dinle bakalım dedi. bir de çıkmadıkça daha çok çıkamadım. çünkü bu kadar saat tuvalette duran ruh hastası insanın ben olduğumu görmesini istemedim.
ne zorsun ahir zaman

sevgilimin(eski sevgilimin) benden ayrılma sebebi.

karne günü diye insanlar çocuklarını alıp işe gelmiş. birisi bana dedi ki ilgilensene şu çocukla sen nasıl misafirperversin?
ben misafirperver değilim ve çok şükür ki beni ilgilendirmiyor kardeşim
beni ilgilendirmiyor

karşımda duran adam önündeki kadını çok pis kesiyordu. çok kuruldum adama çünkü baştan aşağı süzüyor ve gözünü ayırmıyor. sonra kadın adama doğru gitti ve konuşmaya başladılar meğer sevgililermiş.
ben ne bileyim yani
çok sevgili gördüm de bu kadar süzen sevgili görmemiştim.
kadına söylesem kesin çok mutlu olurdu ama imkanımız yoktu okuyamadık

dün bir bankta oturuyordum. yakınımdan da bir adam geçiyordu ama geniş bir yol ve dibimden geçti. sonra adam bana kitlendi ve baktı. normalde görmezden gelirim ama dedim ki bakalım hangimiz daha manyak ve ben de kitlendim baktım ona çünkü ne alaka yani tepeme dikilmiş bakıyorsun.
nihayetinde ilk o pes etti ve ben kazandım yyyessss

konserde ses yaptığım alanın çökmesi. bacağımın kırılması, omzumun çatlaması ve yaklaşık iki ay boyunca işsiz kalmam.
içmediğim tek sahneydi lan. merdivenden düşsem, ayağım kaysa neyse de olduğum yer çöktü olum ya.
sonrasında yasadigim seylerin hepsi sacma zaten

yaklaşık bir buçuk hafta önce iş çıkışı eve geldim ve yemek yapmakla uğraşmayayım diye noodle yapayım dedim. paketi açtım, tam kaynamış suyun içine atacaktım ki kardeşim mutfak kapısından kafasını uzatıp 'ben türlü yapacağım sakın yapma noodle' dedi. büyüğü benim ama o büyüğüm sayılır yani korktum ve tamam dedim.
sonra ertesi gün oldu yine bir seyler yaptı
sonra yine bir yemekler sonra yine
hep bir şeyler yaptı durdu
haftasonu şehir dışına gitti ve yine bana yemek yapıp bıraktı
bugün yapacaktım ve yine dedi ki ben sana makarna yapacağım noodle zararlı yeme
paket duruyor orda lanetlenmiş gibiyim bir daha asla noodle yiyemeyecek gibi bir lanet

kemeraltında atölyem var, kemeraltının işhanlarını bilen bilir nereden girilir nereden çıkılır alışkın değilseniz karışıktır neyse bir hanımefendi yanıma geldi

-şey karşı taraftan çıkış var mı acaba

-evet karşı taraftan çıkış var, düz gidin sağa dönün çıkarsınız

-ama ben oradan çıkmak istemiyorum

-??? tamam çıkmayın o zaman

-iyi günler

-iyi günler

valla bir bok anlamadım olaydan.

bugün plaza da kahve içmekten dönerken bir tane takım elbiseli angut yerleri süpüren ablaya bağırıp çağırıyorsun adımlarımı hızlandırdım tam yanlarına gelmiştim ki elindeki dolu plastik kültablasını ablaya doğru fırlattı;

- birader haddini bil sen kimseye bağıramazsın.
- baksana üstüm toz oldu hem sen ne karışıyorsun?
- o kültablasını yerden al topla! (sert bir tonda.)
- ne olur toplamazsam?
-g.tüne sokarım!

adam topladı ve gitti. toplamasaydı muhtemelen karakol savcılık falan uğraşıyordum.

normalde çoğunluk gibi kitapları daha ucuza geliyor diye internetten alsam da geçenlerde gördüğüm bir paylaşım sonrası biraz da nostalji olsun diye dost kitabevi’ne gittim. girmişken de dar koridor diye bir kitap aldım. daron acemoğlu ve yabancı biri yazmış. * kasadaki, asla tanımadığım diğer müşteri:
- ermeni o
+ efendim?
- israil
+ ney? anlamadım?
- yanlış yapıyorsun dedi ve gitti.
.....

buradan bir arkadaşa numaramı verdim geçenlerde. gayet düzgün aklı başında birine benziyordu ama herhalde numaramı verdim diye kişilik haklarımı da verdim zannına kapıldı kendisi. hocam hitabıyla konuşan birisiyle sevgili olduğunu düşündü sanırım. rahatsız olduğumu, görüşmek istemediğimi, flört düşüncesinde kesinlikle olmadığımı söylediğimde haddini aşmayacağını, dikkat edeceğini, bana ilgisi olmadığını, sadece arkadaş olacağımıza söz verdiğini söyledi. tamam dedim ama eşeklik ettim. başladı sesini ne zaman duyacağım bilmem neler. bak dedim ki yine aynı şeyi yapıyosun. bu sefer önce görüntülü, sonra da ısrarla, açmamama rağmen ısrarla sesli aradı. senin dedim derdin ne, ne yapmaya çalışıyorsun? sen benden ne saklıyorsun diye hesap sormaya başladı bu sefer. kardeşim hasta mısın, ben seni tanımıyorum daha yahu, kim olduğunu bilmiyorum. yolda görsem tanımam seni, senden ne saklayabilirim? tabii numaramı verdim ya o telefonu açmak zorundayım, ne zaman isterse konuşmak zorundayım. öyle düşünüyor herhalde.

paronaya mı, hastalık mı, manyaklık mı ben de bilmiyorum. ama büyük bir hayal kırıklığı oldu. burada konuştuğum arkadaşlar bilirler, ısrar etseler de değil numaramı ismimi bile paylaşmak istemem. çok az kişiye numaramı verdim ama bu arkadaş sağolsun bu sondu. bi daha da asla buradan kimseye ne numaramı veririm ne de bi yakınlık kurarım. çünkü kimin gerçek hayatta nasıl çıkacağını kestirmek ne yazık ki pek mümkün olmuyor.