sözlük yazarlarının yaşadığı son saçma olay

trafikte her allahın günü saçma bir olay yaşıyorum. dün de kekonun biri tam ışıklara geliyorum yol ortasında durmuş navigasyona bakıyor. dedim bu beklenmez yanından geçeyim. tam o anda üstüme kırdı geliyor. güç bela kurtardık. yemin ediyorum zeka testi olmadan ehliyet verilmemeli. yeter, bıktık. düşünsene, adam kenara falan çekmeden yol ortasında durup telefonuna bakabiliyor.

geçen gün metroda kulaklıkta hayko cepkinin denk geldiği bir an istasyonlardan birinde gitarlı gençler bindiler ve ilahi çalıp söylemeye başladılar. yanlış mı duydum diye kulaklığı çıkardım doğru duymuşum, 65 yaş üzerine ulaşım bedava olunca gençlerin repertuvarı değişmiş.
ilahilere sözüm yok da tramvayda hiç denk gelmemiştim.

sokakta süt mısır aldığım adama hayırlı olsun demiştim parayı verdikten sonra.

mv ile tanışmaya gidiyordum, yanlışlıkla kapıyı çalıp başka odaya dalıp pardon abla deyip çıktım, odadaki herkes erkekti ama…

bu sabah kahvemi yudumlamak isterken o anki dalgınlıkla küllüğümdeki külleri yudumladım.

neyse ki erken fark ettim kahve tadı gelmediğini.

bu bir olay değil, durum saçmalığı fakat bunun başlığı olmadığı için ve açmaya da üşendiğim için buraya yazdım.

ve artık içeceğimi ve küllüğümü yakın yerlerde tutmuyorum. içeceğim solumda, küllüğüm sağımda.

apocu ilan edildim dkfkglgl

zed's dead baby bir film fragmanı girmiş. #3740799

tıkladım ama laptop un sesi kısıkmış. açtım. fragman oynuyor ve '' dedublüman; sana güvenmiyorum '' çalıyor.

vay dedim bu filmde mi kullanmışlar şarkıyı iyi de ne alaka hiç uymamış ne biçim soundtrack konuşmalar bile anlaşılmıyor derken bir yandan da yok abi türk sineması bu kadar işte ukalalığındayım.

fragman bitti şarkı devam ediyor. puhhhh. heee dedim heee. diğer browser da meğer youtube açıkmış.

yolda karşılaştığım tanıdığıma ayak üstü yaşadığı sıkıntısı için bir öneride bulunmuştum. kişi sıkışınca bunu bana sntmntl yaptırdı diyip adıma şikayette bulunmuştu. uzun hikaye ama sonunda işleyişi aksatma yalan beyanda bulunma ve halkı galeyana getirip te*ör eyleminde bulunmaktan hakkımda soruşturma açılacaktı. ucundan döndüm. sadece 2 dakikalık kaldırım kenarında yapılan konuşmadan dolayı hayatım kayıyordu aq.

bizzat bana söylenmedi fakat bu kadarına da çüş dedirtti.
selçuk bey kürtmüş, adı sercuk imiş aslında. ser, baş demek falan biliyorsunuzdur belki. neyse işte insanın bir şeyler yapası gelmiyor. bir gün hasbel kader ünlü olursam kendimden habersiz kürt olurum diye korkuyorum. olursam haberim olmaz çünkü.
aslı astarı var mı diye tartışmaya tenezzül etmeyeceğim tabi ki.
dipnot: kürt olmaya lafım yok. anlatmak istediğim aşikar bence.

olay da değil de algı işte;
iş yerindeki bir kızın (sakız kız-gumgirl) kaşlarının bitimi çok havadaydı. ben de hem yapısal hem de kaşlarına şekil vermesi sebebiyle böyle göründüğünü düşünüyordum. izinden döndüğünde kaşlarının kenarlarında morluk veya siyahlık gibi bir şey vardı. onu da eyeliner sürüp iyi temizleyememiş diye yorumlamıştım. kız botoks yaptırıyormuş. allah kabul etsin. ben sadece saftiriklik yaparım böyle şeyleri anlayamam pek. satjyeri olduğum kişinin de burnunu allah vergisi sanıyordum, değildi muhtemelen.
bi de bu botokslu kaş çok gergin bir insan görünümü katıyor ama onun da gözü vardır, aynaya baksın.
işlemlere lafım yok da böyle duruyor kaşları==> \/

düşünüyorum...
son zamanlarda saçma bir olay yaşamadım...
en son yaşadığım saçma olayı çok detaylı anlatmam olmaz, insanların da hayatını ifşa etmiş olurum ama genel olarak bipolar olmam bi tık bana karşı kullanılabiliyor.

antalya'da sarhoş oldum. bizim kaplumbağa projesinin sponsor firması (bkz: mavi jeans) her yıl çalışanlarından bir grupla kampı ziyarete geliyor. bizim ekip de davetli idi btw. kalktık gittik. havalı *fotilerimi paylaştım zaten. ama kezo kudurtmak için anımsatmak isterim yine de emo pozumla oaudkeo:


neyse işte. içtik falan. gecenin sonunda da insanlarla sohbet ediyorduk. herkes yatmıştı ve 5 kişi falan kalmıştık. bu mavi çalışanları da zeyno'mla bana tospaa hakkında sorular soruyorlardı. tabi konu üremeye de geldi falan. bir şeyler konuştuğumuzu hatırlıyorum.

sonra sabah bir arkadaşım "insanlarla seks konuşuyordun" diyerek yüreğime indiriyordu. dernek imajını zedeleyecek kadar seks konuşmuşum havası vardı. bazen alkol beni tetikler ve çok da anımsamam ne yaptığımı. bu kez hatırlıyordum ama insan daha önce abuk sabuk şeyler yaşayınca kendi beyniyle "lan?!" diye şüpheye düşüyor. tam panik oluyordum ki zeyno cengaver bi şekilde atıldı ve "hayır kimse seks konuşmadı, biz orda canlıların üremelerinden konuşuyorduk, bize sordular!" diyerek sağ olsun hafızamı doğruladı.

bu belki bir yanlış anlaşılma ve kötü niyetli değildi ama ben artık çok sıkıldım bu aklımla oynanması durumundan. ya ortalıkta "aman allahım, bipolarım, çok bipolarım, bipolar olduğum için hayat çok zor ühü" diye ağlamadığım için sanırım, bu konuda hiç empati göremiyorum. ayrıca bence bazen bazı insanlar bozuluyor da buna :d.

ya geberseniz de bu konuyu dramatize etmeyeceğim kardeşim. bence yok çünkü dramatik bir yani. zaten sekko sekko şeyler yaşıyorum, yaşarken de zor oluyor. bi de kendime acıyarak her şeyi daha zor, daha depresif bir hale sokmadığım için özür dileyecek değilim.

bu kezo kudurtma işine de değinmek istiyorum. deli kezolar dışında hiç kimsenin ilgisine mazhar olmak istemiyorum. buradaki pek çok insan için* de şunu söylemek isterim, booook gibi insanlarsınız zaten...

kezolar konusunda tek hedefim de sözlük popülasyonu değil. çok uzun yıllar kendimi vasat buldum hatta vasat altı. şimdi hiç de öyle bulmuyorum. zeki birisiyim, canım isterse başarılı birisiyim, öz güvenim var, ayrıca da herhalde havalı birisiyim.* bu durum sosyal yaşantımda da biraz insanların bana bilinmesine neden olabiliyor. stalkerlarım varmış canım kardeşim sljdjd. hem sözlükte hem gerçek yaşamımda.

tabii ki hayatım dört dörtlük değil, kendimi eleştirdiğim pek çok nokta da var. ama hayatımın en zor en savunmasız yıllarımda utanmadan bana bilenen sözde kadın arkadaşlarıma,ve hatta erkek arkadaşlarıma, çarpık zihinlerinde üretip kıskandıkları "ben süperim" pozunu kesmekte hiçbir sakınca görmüyorum. diplerden çıktık canım kardeşim. hayatında seni tatmin edecek hiçbir şey yapamayacak kadar beceriksiz ve sığsan bu benim sorunum değil. senin de sorunun değil, seçimin.

zaten bu manyaklar bir nebze mantık sahibi olup gördükleri şeyi bütünlüklü olarak değerlendirebilse tüm insanlar gibi benim de 50 tane derdim olduğunu ve bunlarla boğuşurken de zorlandığımı görür. gizlemiyoruz tüm bunları.

sadece var olduğun için tehdit altında hissetmek de bok gibi bir şey. bunlar benim güven duygumu çok sarstı. bu ruh hastalarına sadece öfkeli değilim, aynı zamanda kırgınım çünkü benim güvenli arkadaşlık balonumun içine sıçtılar.** bunu hırçın bi şekilde gösterince insanlar çok "ego" ile alakalı ya da "öfke" ile alakalı sanabiliyor. bizim de bir kalbimiz var, zırlamıyoruz diye kırılmıyor değiliz...

sonuç olarak sözlerime şöyle son vermek isterim: qudurun deliler...

dün iş yerinde iki kişi toki muhabbeti ile birbirine girmek üzereydi. birisi diyor ki ben de başvurmak isterim, yatırım olsun isterim; diğeri diyor ki e böyle benim hakkıma ne olacak bana niye çıkmıyor?
başvuru kategorileri farklı.
ikisinin de şartları uyumsuz yani başvuruda bulunamazlar-bulunsalar da kabul edilmez.
ortada toki yetkilisi yok, kimseye hak teslimi gerçekleştirilmeyecek.
öyle saçma 1 kavga çıkıyordu ki yani
geçen aylarda da aynı ikili bankaya para koyup faiz işleterek kar elde etmek haram para gibi bir tartışma yaşadı. faizi okeyleyen diğerine dedi ki o zaman sen de kredi karti kullanma, kredi çekme, o da faiz. diğeri yükseldi aynı şey mi
bilmem ne de bilmem ne

hep böyle saçma yükselmeler oluyor
ortada konu bile yok
yoktan var edip. . .
bi dakkaaaaaa.....
.........

kolumda dövme gözler geceden kalma kırmızı dışarıdan hafif tehlikeli az da cahil duruşuma aldanıyorlar .
konuştuktan sonra sen hiç göründüğün gibi değilsin .
mevlana mıyım len ben
ya olduğun gibi görüncem yada göründüğüm gibi olacam .
ben kafama göreyim siz ön yargılısınız .
tehlikeli degilim demiyorum şartlar gerektirmedikce .
akıllıyım da demem sık sık deliyim derim .
oda laf olsun diye değil belgeli deliyim .

adam binbeşyüz öncesine ait bilindik (ipliği pazara çıkmış bayat) masallar anlatıyor. ki onu dahi yanlış anlatıyor. yanlış anlattığını, masalın ne/nasıl olduğunu gerekçe ve kanıtlarıyla yazıyorsunuz.. "siz inanmayabilirsiniz ama saygı duyun.." diye de saçmalıyor..
kardeş olay masal zaten, masala ne saygısı. "bari masalı doğru öğrenesin diye sana nezaket gösterilmiş. saygı dilenip aleme akıl satacağına olay gerçeğini kavramaya çalışsana.."

ben makul bir adamım kardeşim. öyle saçma sapan olaylar beni bulmaz. benimkisi en fazla tek attığım atın starttan 10 boy geç çıkması olur. bu kadar yani.

ben saçmalıkları çok severim.. gün içerisinde birden fazla saçmalığa bilerek ve isteyerek imza atıyorum. adamlar bağıra çağıra kavga ediyor ben odamda itfaiye dinliyorum. kimse kusura bakmasın en doğrusunu yapıyorum. kafama taktığım, strese girdiğim her an için niye bir saçmalık yapamadım diye kendime öfkeleniyorum.
çok saçma bir gün dilerim..

yaşadığım derken bi şey gördüm onu anlatacağım
şimdi evden metroya doğru yürüyordum. yol üzerinde yere bir şeyler sıralamış ve satış yapan bir adam vardı. böyle zeytin gibi şeyler mesela. daha önce de görmüştüm. bugün de aynı yerden geçerken uzaktan baktığımda bir tane küp koyduğunu gördüm. üzerinde yunanca bir şeyler yazıyordu. gözlerimi kıstım ve yunanca bilmesem de anlamaya çalıştım. adam dedim bunu bulmuş olabilir mi ama tarihi eser olsa ve alenen sergilese çok tuhaf olabilirdi. illa ki bir şekilde bir farkeden olurdu ve adam en mantıklı şekilde hareket edip bunu el altından satardı. yani gelip burda içine peynir zeytin koyup satış yapmazdı.
yaklaştıkça yazı daha belirgin hale geldi.
büyük harflerle ve siyah bir kalemle kırşehir yazıyormuş.

biraz önce sözlükte yaşadığım olaydır;

15 sene abd de yöneticilik yaptığını iddia eden yazar sonra onu 20 sene türkiye ye çevirdi.

toplamda 20 sene deneyimi varsa nasıl 15 sene abd de 20 sene türkiye de yöneticilik yapmış açıklasın. açıklayamaz ikisinden biri yada ikisi birden yalan.

edit: aşağıda yanıtlamışta yanıt vereyim kendin bilfiil tek bir abd şirketinde yöneticilik yaptığını yazdın sonra da yerli yabancı şirketlerde toplam 20 sene yöneticilik yaptığını yazdın tutarsızlığın burada. dolayısı ile de ben inanmıyorum ya yabancı bir şirkette yöneticilik yapmadın ki yaptım desen de ben inanmıyorum, yada 15 sene bilfiil bir şirkette yöneticilik yapmadın ortası pek yok bu işin. iddialarımın temeli senin yazdıkların. sana sinirlendiğimi düşündüren nedir?

bilgin yok cevap veremiyor ad hominem yapıyorsun, zeka desen oda yok, bu kadar üst düzey yöneticilik yapmış biri e-ticaret işi peşinde koşuyor sonra da gelip bana diyor ki ben yöneticilik yaptım. yazdıkların ve yaptıkların tutarsız ya söylediklerin yalan yada uyduruk bir web tasarımcısından başka bir şey değilsin onu yöneticilik diye kaktırmaya çalışıyorsun.

maaşımdan kesinti yapılmış. neden diyorum. asgariden yüksek alınan maaştan devlet vergi dilimi kesintisi yapar bunu çalışanın maaşımdan yapar dedi sevgili muhasebe mi ik mı anlamadığım kadın. bişi diyemedim. sonra 43. buçuk saat mesai açığın var dedi. nası lan ben hiç çalışmadım mı e ben niye 1 yıldır yorgun uykusuz koştur koştur çalışıyorum sanıyorum. dedim nasıl nöbet listemi 1 yıllık çıkarıp önlerine koydum. elinde bir hesap makinasıyla ağzının içine içine konuşarak. adanacım kebapcım çok tatlısın öncelikle, şimdi yaptığım hesaba göre (ne olur bunu okurken o gıcık ,sessini bir tarafından çıkaran kadın sesi gibi hayal edin) yanlış yapılan nöbet planlaması yüzünden sen her hafta bla bla bla.....
paşa paşa tutacağız mı bu fazla mesai yi evet . verin listeleri ben gidim dedim.
bunlar bir yerde bir yanlış yapıyor ama ben bu zekayla çözemediğim için usul usul 4 hafta neye benzeteceğimi şaşırdığım bir mahluk gibi çalışacağım.

benim yaşadığım her şey saçma ama bir ara konuştuğum bir adam her anımdan o kadar haberdardı ki kesin telefonumun kamerasından beni izliyor bu diye düşünüp telefon elimdeyken kamerayı kapatıyordum, üstümü değiştirirken telefonu dolabın içine saklıyordum falan.

şimdi düşünürken komik geliyor ama o zaman beni çok korkutuyordu.