#2363456 yanlış bir düşünce çünkü bu mantıkla istanbul'da oturup itü, boun, marmara, istanbul; ankara'da oturup odtü, ankara, gazi kazananların hepsi varoş oluyor. eğer başlık "aile yanında kalmak için şehrindeki üniversiteye gitmek" olsaydı doğru olabilirdi.

t: keyif olması doğrudan ailenizle aranızdaki uyuma bağlı olan durum. maliyet yükü az olduğundan elbette rahatlık sağlar ancak özgürlük açısından her şekilde daha kısıtlı bir ortam sunar.
devamını gör...
gözümü karartırsam bir de böylesini deneyimleyeceğim keyiftir.
ama ben ne olursa olsun üniversiteyi imkanlar el veriyorsa aileden uzak okuma taraftarıyım. ilk üniversitemi öyle okudum. iyi ki öyle de olmuş. tabii bazı avantajları var, ama hepsini lisede deneyimledik zaten bu avantajların değil mi? ekstra neyi olabilir mesela?*
devamını gör...
ekonomik durumlar sebebi ile bir çok gencin içinde olduğu durum ..
bir keyfi olduğunu zannetmiyorum , cüzdanının rahatlığını psikoloji'n ile ödüyorsun.
devamını gör...
param yok demiyor da "keyfi" diyor.
devamını gör...
ay hiç güzel değil. hele aileniz her şeye karışıyorsa üstüne de yaşadığınız şehir küçükse allah yardım etsin. bi avazda bitirtsin okulunuzu skwkdjjw
devamını gör...
ailenizin biraz batılı formatta olması lazım. haftasonu kır evine gidip evi size bırakıyor, yazın da bir iki ay yazlığa göçüyor olması lazım. o zaman kralsınız. hayvan gibi masraf çıkartıp vasat takılacağınıza hayvan gibi harçlığınız, belki arabanız olur. yoksa 7/24 ana baba evde bayar. hele o saatte geldin, bu saatte kalktın bunaltıyorlarsa çok fena.

ha şu da var, standart yurtta o saatte girilir bu saatte çıkılır yarı hapis hayatı yaşayıp "özgürüm" sanan da çok. ya da parasız öğrenci evinde makarna- batak takılıp "ya hayatı yaşıyoruz" sanan da.

sonuçta para meselesidir o keyif. aileniz hususi ev tutup yağdırmıyorsa, ilk seçenek idealdir.

burada da yazılmış: #2363448
devamını gör...
açık cezaevindekilerin kendini özgür sanmasıyla eşdeğerdir.
üniversite sizi "hayata" hazırlayan en temel yapıdır.
uzaklık, yokluk, açlık, türlü türlü zorluklar...
bunlarla başa çıkabilmenizin bir testidir.

aile yanında hayata hazırlanılır mı ulan?
sizden fazla mesai bekleyen patronunuzu,
akşam odanıza kek getiren annenize mi şikayet edeceksiniz?*
devamını gör...
memleket de bayburt ise, değme keyfine köftehorun.
devamını gör...
olmayan keyiftir. hele bir de benim gibi istanbul da yaşıyorsanız ve günde git gel minimum üç saat yol çekiyorsanız.
devamını gör...
ben ikisini de denedim allaha çok şükür. olaya aksiyon heyecan katıp sorumluluk reddi beyanına giricem diyen şehir dışında okusun zaten sjsjsj.

ama öyle her il dışında manitacılık kolay olmuyor hele ki ben gibi istanbul'dan gidince sjsj
devamını gör...
değil anca keyifsizliği olur çoğunlukla.
evden ve çevreden biraz kurtulmak için şehir dışında okumuşum.
bir bakayım kendi başıma ne kadarım, neler yapabiliyorum, neler yapamıyorum vs. aileye olan bağlılığın biraz kopması lazım ki tam bir birey hâline gelelim. bir de yeni yerler, farklılıklar görme kafasındaydım. ailemin çevresini(akrabaları) hiç sevmiyorum. zırt pırt bizde olurlardı. 5 amcamla aynı apartta olmak yetmiyormuş gibi annegilde 10-15 dk yürüme mesafesindeydi. çoğu zaman kalabalık ve gürültülü olan yerde sınav sürecimi bile doğru düzgün geçirememiştim. "anneee, yavru(kuzen) sürüsünü eve sokma dememiş miydim, gürültüleri yetmiyormuş gibi odamı karıştırıyorlar!"
balkona çıkarım "heyy, yavru sürüsüüü kamyonlarınızı, yüksek ve iğrenç ses çıkaran oyuncaklarınızı susturun biraz. şimdi benim saatim haydi eve." 5-10 dk sonra "hafif sürünce sesi gelmiyor sanıyorsunuz ama yanılıyorsunuz. oyuncaklarınızı kırmaya gelmek üzereyimm ha."
denemeye otururum "asra kızım misafir geldi yetişemiyorum yardıma gelir misin?"
"anne denemedeyim biliyorsun değil mi? yetişemiyorsan yetişebildiğin kadarını al eveee." 5-10 dk sonra yavru sürüsü kapıya vurup kaçar. sonralarda yengem/halam kapımı çalar birkaç kez, ben "ne varrr neee?!" diye yükselip açardım kapıyı. karşımdaki korkmuş bir şekilde "oturuyoruz hiç bizi görmeye gelmiyorsun." demişti, sinirden "boş vaktimi bile harcayacağım insanlar değilsiniz. -yüksek sesle bağırarak- bir daha beni rahatsız edeni bu evden tek parça hâlinde çıkarmayacağım haberiniz olsun, herkes veletini dibinde tutsun!!! anneme de yardım edin!" kapıyı çarpmıştım. 15 dk sonra süreyi başlatıp devam ettim. artık odamın yakınana geldiklerinde dahi adım sesleri yavaş, sessiz geliyordu. içten içe keyiflendim ama 15 dk'm gitmişti.
kabalık olarak algılanacak şey aslında birikimdi ve ben en başta onları sevmediğimi söyledim. gelecek, lanet sınavlara bakarken onların beni etkilemesine, ki olumsuz etkilemesine izin mi vereceğim?
kışta soba döneminde tek oda salon. ve misafir gelirse kovuyordum. kış olmuş hâlâ bu evde sınav öğrencisi olduğunu bilemeyip saçma sapan saatlerde geliyorsan ya da geldin mi kalkmak bilmiyorsan geçmeyeceksin. böyle yapınca annemler beni azarlamıştı ama "rakiplerim harıl harıl çalışırken ben burada onlara ikram servisleriyle allah bilir kaç gün kaybetmişimdir, bir de aşırıya kaçan gürültülerle kaç saat? bir de onların gereksiz sohbetleri benim geleceğimden daha mı önemli? ben istediğim puanı alamazsam bu daha 1 yıl demek. kimsenin buna hakkı yok, sizin bile. onlarla uygun bir şekilde konuşun yoksa hepsiyle ben konuşacağım. migrenim var diye çalışırken ne kadar işkence çektiğimi görmüyor musunuz cidden? destek ve yardımlar için teşekkürler (!)." deyince anca yola gelmişlerdi.
kaç denemeyi baş ağrılarım yüzünden yarıda bıraktım ya da başlarında ağladım sinirden. çünkü gözüm yükseklerdeydi ve istediğimi almam lazımdı.
her öğrencinin sağlığı farklı şekildeyken aynı belirleme ölçütüne tâbi tutulmaları sinir bozucu. geleceği emekler değil, o kadar yıl dönem ortalamaları değil aptalca bir gündeki aptalca birkaç saat belirliyor. 12 yıllık dönem = birkaç saat.
kendi yarattıkları eğitim sistemlerini (!)kendileri geçemez. herkes okumadan diploma alacak kadar şanslı(!) da olmuyor. (:
kaç milyon insanın geleceğinin içine ettiler, ediyorlar da. eğitim zorlaşıyor bir yandan da ekonomik sıkıntılar başlıyor. işsizlik artışta, normal insanın çalışma kriterini karşılayan veya üstünde olan nadiren işler var. son yıllarda üniversitedeki intiharların artışını hâlâ göz ardı edebiliyorlar. sen o kadar yıl zorla, zorla ama bir gelecek vaad edeme? sen bizle dalga mı geçiyorsunun daha kabası var...
çocuğa baskı veya zorlama yapmayın. eğitim normal bir eğitim şeklinde değil. fen liselerinin ayrıcalığı da kalmadı zaten. meslek liselerinde meslek öğrenenler daha avantajlı.
üniversite kazanmanın da prestiji kalmadı o kadar. çünkü herkes gidebiliyor. evet herkes kazanamıyor ama herkes gidebiliyor. bu da ne demek, kazanamadığı hâlde parası var diye sürekli çalışıp emek veren çocuğunun önüne geçilebilecek demek. senin çocuğun 1 yıla kalırken o parasıyla prestijli üniversitelere 1 yılını kaybetmeden geçiyor demek.
neyse. ileri zekayla (!) hazırlanan sistemin akıllı yetiştirdiği de yok zaten...
devamını gör...
günümüzün ekonomik koşullarında diğer ihtimalin pek de mümkün olmadığı ortamda alınan keyiftir.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"üniversiteyi kendi şehrinde ve evinde okumanın keyfi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim