81.
müzik eşliğinde resim çizmek.
devamını gör...
82.
nutelle ve yemek kaşığı.
devamını gör...
83.
hiçbir şey yapmıyorum öylece oturuyorum elim kolum bağlanıyor dizlerim tutmuyor resmen. şu tırı vırı şeyler yapıyorum diyenlere de ayrı sinir oluyorum öyle üzülmek mi olur
devamını gör...
84.
çikolata kavanozuna kaşıkla dalmak.
devamını gör...
85.
kadınlar için makyaj yapmak
devamını gör...
86.
genelde bu acı coğrafyada üzgün olduğunuzda "çivi çiviyi söker" mantığıyla acıyı başka bir acı yahut demoralize edici nitelikteki etkinliklerle bastırmaya çalışırsınız. sona eren bir beraberliğiniz vardır, berbat ve hüzünlü müziklerle alkol eşliğinde götü başı dağıtıp teskin edildiğiniz zannına kapılırsınız. paket paket sigara tüketip, yüzünüzü biraz daha kırıştırırsınız. yani bok olan hayatınızı iyice bok edersiniz. insanımız ciddi manada mazoşist, acı çekmeye bayılıyor. birileri bir tekme vurduğu zaman, kendi de bir tekme atıyor kendi kıçına. en kötü darbe de budur ya! kendine uzatacak bir el olmazsan, kim seni çekip kurtarabilir? üstelik kendi kıçına ulaştırdığın tekmenin acısından bile zevkten dört köşe olmuşken. zavallılar...
devamını gör...
87.
perdeyi açıp, gökyüzüne bakarak söylene söylene ağlamak, sonra da uyumak.
özellikle geceleri gökyüzü üzüntümü dağıtıyor, gündüzleri keyfimi artırıyor.
bana bir pencerelik gökyüzü verin ve gidin lütfen
özellikle geceleri gökyüzü üzüntümü dağıtıyor, gündüzleri keyfimi artırıyor.
bana bir pencerelik gökyüzü verin ve gidin lütfen
devamını gör...
88.
kahvaltı hazırlamak.
devamını gör...
89.
giriş: kahve-sigara-müzik.
gelişme: ağlayarak -kahve-sigara-müzik.
sonuç: ağlayarak uyumak.
gelişme: ağlayarak -kahve-sigara-müzik.
sonuç: ağlayarak uyumak.
devamını gör...
90.
iki tane bira alıp sahilde denize karşı içmek.
devamını gör...
91.
karanlıkta bira eşliğinde son ses metal müzik açıp dinlemek. adeta antidepresan ilacı gibi. test edildi onaylandı.
devamını gör...
92.
hava kararmak üzereyken dışarı çıkıp katatonia eşliğinde yürüyorum.
devamını gör...
93.
bir müzik açıp kafana göre dans etmek.
devamını gör...
94.
kafayı yastığa gömüp yatmak. uyumak zor tabii ama illa bir noktada sızıyorum. sabah olur illa.
devamını gör...
95.
spora gidiyorum söve söve spor yapıyorum.
devamını gör...
96.
yalnız kalmak için fırsat kolluyorum, bir an önce evime/odama gitmeliymişim gibi hissediyorum. sebebini de anlamıyorum bu isteğin. sanki yalnız kalınca dizilerdeki gibi "hığaaaaa" diyerek masanın üstündekileri yere devirip duvarı falan yumrukluyorum. aptal aptal uzanıp müzik dinliyorum.
devamını gör...
97.
üzgünken uyumak istiyorum ama üzgün olduğum için uyuyamıyorum. bu nedenle dolapta acil durum şarabım bulunur. yarım kadeh yuvarlayıp, mışıl mışıl uyuyorum.
devamını gör...
98.
en sevdiğiniz yemeği yiyin sonra, üstüne en sevdiğiniz tatlıyı gömün, güzel bir çay söyleyin ve bir sigara yakın. hiçbir şeyiniz kalmayacaktır.
devamını gör...
99.
işi gücü bırakıp gemileri görmeye giderim.
devamını gör...
100.
üzgün olma durumunu ortadan kaldırmaya yaramasa bile en azından bir süreliğine unutmayı sağlayacak eylemlerdir.
üzgün olduğum zaman ilk olarak otomatik bir şekilde elim sigara paketine gider. bu yılların getirdiği bir alışkanlıktır bende. paketten çıkardığım dalı önce elimde bir süre tutarım, sonra derin bir nefes alıp dudağıma koyar yakarım. ilk dumanı dışarı verdiğimde o kadar de üzgün değilimdir artık. ya da bana öyle gelir. ki bana öyle gelmesi de yeterli bir yanılsamadır benim için.
üzgün olduğum zaman müzik dinlemek de seçenekler arasındadır. öyle çok entelektüel bir adam sayılmam. ama çok üzgün hissedersem vivaldi iyi gelir bana. bazen de rachmaninoff. hatta iyice kötü hissediyorsam kendimi tchaikovsky de düşünülebilir. son çare için ise alan silvestri’nin forrest gump filmimin açılış sahnesinde çalan müziğini tercih ederim.
üzgün olduğum zaman belli yazarlara ait belli kitaplara da başvurduğum olur. mesela mark twain, kazuo ishiguro, jonathan swift, franz kafka gibi yazarlar çok olumlu etkiler bırakır bende.
üzgün olduğum zamanlar yazı yazmak nihai kurtuluş yolumdur. yazdıkça üzgün olduğum şeyleri anlatır rahatlarım. sanki hiç yokmuş gibi olurlar yazdıkça. çok yazma nedenim belki de bundandır. uzun yazdığım için beni okumayanlara hak veriyorum ama benim de kendime göre nedenlerim var.*
unutmadan eklemem gereken bir şey daha var üzgünken yaptığım. rüzgarda hışırdayan çiğdemlerin sesi ve kokusu.
üzgün olduğum zaman ilk olarak otomatik bir şekilde elim sigara paketine gider. bu yılların getirdiği bir alışkanlıktır bende. paketten çıkardığım dalı önce elimde bir süre tutarım, sonra derin bir nefes alıp dudağıma koyar yakarım. ilk dumanı dışarı verdiğimde o kadar de üzgün değilimdir artık. ya da bana öyle gelir. ki bana öyle gelmesi de yeterli bir yanılsamadır benim için.
üzgün olduğum zaman müzik dinlemek de seçenekler arasındadır. öyle çok entelektüel bir adam sayılmam. ama çok üzgün hissedersem vivaldi iyi gelir bana. bazen de rachmaninoff. hatta iyice kötü hissediyorsam kendimi tchaikovsky de düşünülebilir. son çare için ise alan silvestri’nin forrest gump filmimin açılış sahnesinde çalan müziğini tercih ederim.
üzgün olduğum zaman belli yazarlara ait belli kitaplara da başvurduğum olur. mesela mark twain, kazuo ishiguro, jonathan swift, franz kafka gibi yazarlar çok olumlu etkiler bırakır bende.
üzgün olduğum zamanlar yazı yazmak nihai kurtuluş yolumdur. yazdıkça üzgün olduğum şeyleri anlatır rahatlarım. sanki hiç yokmuş gibi olurlar yazdıkça. çok yazma nedenim belki de bundandır. uzun yazdığım için beni okumayanlara hak veriyorum ama benim de kendime göre nedenlerim var.*
unutmadan eklemem gereken bir şey daha var üzgünken yaptığım. rüzgarda hışırdayan çiğdemlerin sesi ve kokusu.
devamını gör...