william shakespeare

öncelikle elit entelektüel ayakları bir geçelim,
adam olacak çocuk şekspir okur diyip konuyu noktalayalım.

shakespeare harika bir şairdir. bu kabul. dünyanın gördüğü en şair olabilir mi? hayır diyemem. şu daha iyidir diyemem. bilmiyorum. ancak shakespeare okuyan her şeyi okumuş olur falan çok garip laflar.

hayır, shakespeare denilen adam olabildiğince basit öyküleri harikulade bir dille yeniden yazan kişidir. yazdığı eserler hem kurgusal anlamda sıkıntılıdır hem de dönemine göre bile özgün olmayan öykülerdir.

doctor who’nun 3. sezon 2. bölümünde konu alınmış kült yazar. shakespeare’in gündelik hayatına dair izler taşıdığından izleyince daha yakından anlaşılabilecek edebiyatçı.

bazen bir bulut gözümüzde bir ejderha oluverir;
bir duman, bakarsın, bir ayı oluvermiş, ya da bir aslan,
derken kuleli bir hisar, bir korkunç kayalık,
inişli çıkışlı bir dağ, masmavi bir yarımada,
üstünde ağaçlar, dünyamıza baş sallayan,
gözlerimizde havayı deve yapan ağaçlar.
kapıldığın olmuştur senin de bu görüntülere;
alacakaranlığın gölge oyunlarıdır bunlar.

antonius ve kleopatra

“inanma istersen yıldızların yandığına
güneşin döndüğüne inanma
doğrunun ta kendisini yalan bil
ama seni sevdiğime inan” hamlet
çok basit ama bir o kadar da naif

incilden sonra kitabı en çok basılan yazar

hanna hathaway ile evliliğinden hamnet shakespeare ve judith shakespeare adında ikiz çocukları vardır.
ancak bunlardan sadece hamnet yaşamıştır.

türk olsaydı, "olmak ya da olmamak, işte bütün mesele bu." sözünü muhtemelen "ölmek ya da ölmemek, işte bütün mesele bu." şeklinde söylemesi gerekirdi.

"yarayla alay eder yaralanmamış olan." kafamın içerisinde kazınmış halde duruyor.

modern ingilizce'nin mimarı.

önce hayaller ölür, sonra bedenler.

bugün tarihi itibariyle iş bankası hasan ali yücel klasikler dizisinden çıkan 404 klasik eserin 42 tanesi william shakespeare'e aittir.

zamanında hemen hemen bütün eserlerini okuduğum, ama içlerinden yalnızca sonelerini pek bi sevdiğim, tabiri caizse ingilizceyi şahlandırıp, takriben 3000 kelime katarak bugünkü zengin yapısını kazanmasını sağlayan kişidir.

en sevdiklerim ise, 10. ve 66. soneleridir.

insanın iç yüzünü ve davranışlarını dile getiriş gücünü en iyi işleyen yazardır.

ey aşk, beni yağmala. ateş et arka arkaya, beni tara.

lügata "makyavelist" tanımını sokmuş büyük edebiyatçı. yaşayıp yaşamadığı belli değildir. bir sürü varsayım söz konusudur.

var mıdır yok mudur yoksa sayın ingilizlerin dünyaya edebiyat dayatmasıdır halen tartışılan o güzelim sonelerin yazarı

dünya üzerinde en çok tartışılan ingiliz yazar olması muhtemel olan yazar. torunları kendisinin kitaplarını okuyamadığı için shakespeare dersi alırlar. ne yazık ki samuel johnson isimli zat, ingilizleri bir gecede cahil bırakmıştır.

(bkz: dictionary of the english language)

dini görüşü ülkemizde de malum şahıs tarafından çok tartışılır olmuştu.

ama adamın dini görüşü de kendisi gibi muallak.

vasiyetini ingiltere kilisesi normlarına göre hazırlamış. anne hathaway ile evliliği sebebiyle aslında katolik olduğu da söyleniyor. hatta hamlet'te araf kavramına yer vermesi de oyunu katolik bakış açısıyla yazdığını gösteriyor. ama bu elbette tarihsel bir durum da olabilir. neticede oyunlarındaki olaylar ile viii. henry arasında epey bir zaman farkı var.

öte yandan kendisinin tıpkı masonlar gibi, dini inançları ezoterik bir öğreti olarak ele aldığını söyleyenler de var.

hatta en güçlü görüş ateist olduğu yönünde ki, ben de şahsen bu görüşe katılıyorum. adam hakkında yazılanlara göre yaşayış biçimi pek de dindar bir kişi olduğunu göstermiyor.

kendisi elbette islam'dan da haberdardı. ama muhtemelen islam hakkındaki düşünceleri de entelektüel bir ilgiden öteye geçmemiştir. çünkü kuran'ın batı dillerine tercümesi bile 19. yüzyılı buluyor. haliyle adam avrupalı kaynaklardan öğrendiği kadarıyla islam'ı öğrenmiştir. adam oyunlarına anakronik bir biçimde müslümanları dahil etti diye müslüman olarak görülüyorsa lully'yi ne yapacağız?

bu arada hakikaten bize ne adamın inancından? ne geçecek elimize? adam budist olsa ne olacak mesela?

işte bunlar blaise pascal'ın da belirttiği gibi hep can sıkıntısından kaynaklanıyor...

(1564-1616) yılları arasında yaşamış , oyunlarında ve şiirlerinde insanın tüm ruhsal durumlarını dile getiriş gücünü yansıtır. eserleri birçok kişinin başucunu süslerken hayat felsefesi önemi taşıyacak kadar değerli noktalar vardır eserlerinde. yaklaşık 400 yıldır insanların kitaplığında yaşar.

çoğu küçük yaşta insanın okumadığı halde okuyormuş gibi yaptığı, anlamsız triplere girmesini sağlayan önemli şahsiyet.