uzun zamandır ortalıkta görünmeyen birtakım düşüncelerin çat kapı akla gelmesiyle daha da karmaşık ve can sıkıcı bir hâl alan durumdur. siz siz olun zihninizin ne zaman gevezelik yapacağını hissederseniz çok geç olmadan uyuyun. yoksa benim gibi uyuyamazsınız.
devamını gör...
birde bu konuya nerden geldim ben acaba diyip geriye dönüş başlıyor.
devamını gör...
konu birbirini açıyor , utanç verici anılar ortaya seriliyor , en sonda da öz eleştiriyi abartıp kendimle kavga edip sonra huzurlu bir uykuya dalıyorum.
devamını gör...
bide konu o kadar uzuyor ki bazen uyuyakalıyorum.
devamını gör...
üfff düşünüp düşünüp içinden çıkamıyorum.
hiç hoş değil o sohbet
sonra ne zaman uyuduğumu hatırlamıyorum
devamını gör...
bazen bu duruma geliyoruz sonra (bkz: abi geç oldu yat istersen) diyorum. sessizce dağılıyoruz.
devamını gör...
yatakta iyiyimdir. uzandigim gibi uyurum.
devamını gör...
bende genelde şöyle olur ağzım pır pır mırıl mırıl bi uykuya dalış uyanış nerede kalmıştık deyip tekrar devam. tüm gece böyle geçiyor.
devamını gör...
yahu bide kendi kendine sinir oluyosun.
devamını gör...
aaa biri benden bahsetmiş...
devamını gör...
başlığı açana, içerik dandik olsa da sırf bu başlığı açtığı için bile 10 oy verilir. şöyle kallavi sözlük ve sözlükçü başlıkları görmeyeli baya uzun zaman oldu. format , sözlük kuralları falan filan.
devamını gör...
sabahlamama sebep olan durumdur. bu muhabbetten daha koyu muhabbet tanımıyorum, kimse kimsenin sözünü de kesmiyor iletişim çok güzel akıyor.
devamını gör...
uyuyamama sebebidir. evet.
devamını gör...
kaçlara kadar konuşuyoruz bir bilseniz. *
devamını gör...
işte tam olarak buna kaygı bozukluğu diyoruz..
devamını gör...
hele ki bir insanla olacak bir diyalogsa düşünülen, hiç düşünmeden yatılması gereken durumdur. çünkü herkes bilir ki orada ne söyleyeceğim diye düşündüğünüz hiç bir şey diyalog esnasında aklınıza gelmeyecektir.
devamını gör...
kitap okurken olur bu bazen. moderatör rolüne bürünüp ciddi bir tavırla soru yöneltirsiniz kendinize. o soru üzerine maaşallah tam yarım saat konferans verirsiniz. bazen olur böyle şeyler. olmaz değil. hava meselesi biraz da.

bakın size ne anlatacağım. bunu iyi dinleyin. çünkü bana kalırsa hepimizi ilgilendiriyor...
bir keresinde uykuda konuşmacıydım. bülbüller gibi şakıyordum. seyirci koltuğundan kendi anlattıklarımı dinliyordum konuşmacı benim ama dinleyiciler arasında oturmuş yaptığım konuşmayı dinliyorum...
yahu o ne güzel, ne akıcı bir türkçedir yiğidim. nasıl şairane konuşmalar, nasıl bir hitabet.

uykuda olduğumun da az çok bilincindeyim lakin uyanıkken anlatamayacağım tarzdan şeyler anlatıyorum ve gerçekten çok haklıyım. yani hayran olmamak mümkün değil.. yani 1 ay boyunca bu şekilde uykuda kendimi dinleme şansım olsa herhalde çok geliştirmiş olurdum kendimi. bu hayret verici bir deneyimdi benim için. normalde kuramayacağım cümleleri, evvelden üzerine o kadar da düşünmediğim ve dolayısıyla anlatamayacağım meseleler hakkındaki bilgimi uyandıktan sonra epeyce sorguladım. nasıl olabilirdi bunlar? uykuda bile olsa ben nasıl böyle şeyleri. genellikle de bilgiye dayalı şeyleri anlatabiliyordum??

bence daha da enteresanı bir keresinde de senfoni orkestrasıyla klasik batı tarzı konser veriyordum. eserlerin hem bestecisi hem de orkestrayı yöneten şef konumundaydım. muhteşem bir salon ve her şey büyük bir titizlikle, ciddiyetle sergileniyor..
onlar ne büyülü, ne tılsımlı eserlerdi aman allahım. kusursuzluk içinde çok zengin çok büyük olarak tarif edilebilecek tarzda eserlerdi icra ettiklerimiz. basit bir şeyler icra etmiyorduk anlatabiliyor muyum? uzun eserler ve ahengine kapılabileceğiniz eserler, anca çok büyük bestekarlara nisbet edilebilecek türden eserler. bunu ben uykumda yaratabiliyordum! bu çılgıncaydı!

sonra anladım ki bunlar zihnimin gerisine attığım ve bir şekilde belleğime farkında olmadan kaydolmuş eserlerin özünden yeniden doğmuş şeylerdi. yaratıcı insanın sahip olduğu şey ve bizden farkı bu eserleri uyanıkken meydana getirebilmesiydi..

uyanıkken bir araya getirmemin pek mümkün olmayacağı tek tek parçalar uykuda ahenkli danslarını sergileyebiliyorlardı. aslında burada bile beynimizin ne derecede enteresan bir birleştirme ve üretme yeteneğine sahip olabileceğine tanıklık etmiş oluyoruz. keşke bunu uyanıkken de aynı biçimde ve kolaylıkla gerçekleştirebilsek. yani ben uyanıkken de kulağımda orkestrayı o canlılıkta işitebilip hayal edebilsem, gözlerim ve kulaklarım öylesi bir hayalin gerçekliğine şahitlik etse ve böylesi hayranlık uyandıracak güçlü ve sanat değeri yüksek bir şeyler üretebilmenin ayrıcalığına sahip olabilsem.

uykudaki bu deneyimler bana pek çok konuda bir aydınlanma yaşatmıştır açıkçası..
devamını gör...
yalnızlığın en muktedir seviyesi.
tavanla aranda seviyeli bir ilişki başladığında o sohbet bitmez.
ahahsss.
devamını gör...
bunu yaparken kendi kendime güldüğüm, kendi kendimi üzüp ağlamaya başladığım ya da kendi kendime şaşırdığım çok fazla an oluyor.
kendi kendime kaldığım süreçlerde eğlenceli biriyim aslında.
devamını gör...
yalnızlığı neden sevdiğinizi hatırlatır bu olay.

aptalca söylenmiş bir çift can acıtan söz de size aittir, kahkahaya boğacak kelimeler de. en iyi kendisiyle anlaşır zaten insan.
diğerleri sadece kalabalık.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yatakta kendi kendine düşünürken lafın lafı açması" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim