301.
garibin yüzü gülür mü lan
devamını gör...
302.
beş altı kilo fazlam var. bugünden itibaren dedim akşam az yiyeyim ekmeksiz yaşayayım salata,ot, çöp...eve geldim ve şunu duydum: "bı çay koyalım, kara da pişi yapar ohh" pişi benim iradem dahilinde bir şey değil,duymam yetiyor. herkes iki tane yedi ben on iki.doyduk cok şükür.
devamını gör...
303.
uzun uzun anlatmam gerekiyor sanki. ama uygun kelimeleri yan yana getiremiyorum bu defa.

kendimden başka ne diyebilirim ki? korkunç bir duyarlılığa sahip olan duyularım, derin bir bilinç içinde olan duygularım var. yalnızca beni yok eden keskin bir zihne, eğlenmemi sağlayan, düşler kurma konusunda olağandışı bir kapasiteye sahibim. cansız bir istek ve onu canlı bir çocuk gibi beşikte sallayan bir düşünce geziniyor içimde.
ve bu hal beni mutsuz kılıyor her an her saniye..
devamını gör...
304.
zamanin gecmemesi
devamını gör...
305.
bugün, yarın her daim aynı sebepledir aslında. geçti sanarız geçmez. bilinçaltına süpürülür ve gün gün açığa çıkar. hiç beklemedik bir anda yakalar bizi. sonra cebelleş dur.

şu görsel. ve bana anımsattıkları.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu tarz konular hakkında yazmak pek istemiyorum aslında. bırakın yazmayı gördüğüm an bile tüm vücudum reaksiyon gösteriyor.

evet geçen haftanın gündemi o zaman da yazmadım. yazamıyorum, konuşamıyorum bu konuları ben.

çevremde böyle şeylere maruz kalmış çok insan var. biri şuan 28 yaşlarında. 6 yaşındayken babasının arkadaşı yapmış bu rezilliği. şuan bu kadın çok farklı bir yapıda. tanısanız muhattap olmazsınız. insanları özellikle erkekleri kırmaktan zevk alıyor. onları kullanmak, kandırmak onun için bir sanat olmuş.

ben yapım gereği hep soğuk dururum insanlara. bir arkadaş grubu aracılığıyla tanıştım onunla da. çok neşeli gibi duran ama hayatı hep uçlarda yaşayan bir kadın. benim için hiç mahsuru yoktu. bir kulüp ortamında tanımıştık ve devamında sokak hayvanları olsun müzisyen camiası olsun bir şekilde çok fazla denk düştük. hep anlatıldı onun yaptıkları o ortamlarda. hep konuşuldu o yokken. ağızlarını yaya yaya eleştirdiler hep. bu gruplardaki eski nişanlım - kendileri gitar eğitmeni ve müzik dehasıdır- dışındaki herkesle seviyeli bir ilişki kurdum. neyse çok uzatmayalım işte. tam nasıl oldu bilmiyorum ama baş başa kaldık bir gün bu arkadaşla, biraz yürüyelim dedik. önce benden açıldı konu. aslında imreniyorum sana kimseyle sıkı fıkı değilsin ne güzel dedi. - ah ah bir bilsen ne zordur bu durum kuzu diyemedim.- sonra konu ona geldi. ağzından çıkanları duymak çaktı beni oraya. ben de bir yara bu dedi. neden bana anlattı bilmem belki de serinliğim ona güven verdi.

ara ara yine denk geldik ama hiç bir zaman yakın olmadık. aslında isterdim çok isterdim. şöyle kocaman bir sarılayım, bağrıma basayım, hiç ayırmayayım yanımdam ama olmuyor işte.

o yara şekillenmiş ve hayatına girecek giren her insana karşı bir silaha dönüşmüş. kimi zaman onların nefeslerini kestiğini gördüm bu silahla. bu bir savunmamı bilmiyorum? bu nedir adını koyamıyorum? hatta onu suçlayamıyorum bile. hayatının kıyısından yürüyüp gidiyorum.

acıları gözlerine oturmuş. hayata nefretle bakıyor. o kocaman gülümseyişinin ardında iğrenerek bakıyor dünyaya. zayıf buldumu birini söküp atıyor köklerinden bir tarafa. en çok onlarla eğleniyor en çok acılarına tuz bastığı insanlar onda bir haz uyandırıyor.

o işkence ediyor evet ama işkence edilen de keyif alıyor gibi görünüyor. önceleri hayretle izledim bu olayları. sonrasında üzülmenin ötesine geçemedim.

bakın bu yaraların tedavisi yok. bu acıların merhemi yok. bu insanların bir çoğu kayıp insanlar. hallerine üzülsenizde, acısanızda, eleştirsenizde, merhem olayım el uzatayım desenizde nafile.

bu sadece birinin hikayesi. o kadar çoklar ki. duydukça içime kaçıyor umutlarım.

'şimdi bu çocuğa ne olacak?'diyorum. bu çocukta kaybolacak hem de gözümüzün önünde. derin travmalar yaşayıp ne kendine ne çevresine huzur vermeyecek. huzur onun için artık sadece içi boş viran bir ev olacak. ruhunu kemiren bir acı olacak umut.
devamını gör...
306.
az önce uzak bir akrabadan sünnet düğünü davetiyesi geldi. çocuğun babası yukarı çıkıp davetiyeyi teslim etti. pantolonunun arka cebi davetiye doluydu. daha sonra balkona çıktım. davetiyeyi veren adam eşinin ve sünnet olacak çocuğunun elinden tutarak yoluna devam etti. büyük ihtimalle işten yeni çıkmıştı. bu saatte araba olmadan ailesiyle birlikte davetiye dağıtıyordu. o ailenin gece yarısı karanlıkta gözden kayboluşunu izledim. nedense inanılmaz üzüldüm. ben kuzenlerimin düğününde arabayla davetiye dağıtmaktan bile şikayet ederken bu adam işten çıktıktan sonra yorgun haliyle gece yarısı hevesle davetiye dağıtıyordu. keşke araba insanımız için daha ulaşılabilir bir şey olsaydı. keşke o sünnet çocuğu babasını sokakta değil de arabanın ön koltuğunda müzik dinlerken bekleseydi.
devamını gör...
307.
ara sıra mutlu olmanın da hakkım olmadığı tokadı yine suratımda patladı.
devamını gör...
308.
kime güvenmeye kalksak sıkıntı oluyor bundan sonra yok kimseye bulaşmayı düşünmüyorum. kendi kendime çok mutluyum geri kalan geride kalsın.
devamını gör...
309.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
310.
havanın sıcaklığı.
devamını gör...
311.
türkiye'de yaşıyor olmak. bugün yine buna üzüldüm.
devamını gör...
312.
dürtülerim ile savaş çok şiddetlendi.
devamını gör...
313.
dışarısı cıvıl cıvıl. içeride bunalıyorum. benim dışımda herkes çok eğleniyormuş gibi hissediyorum.
devamını gör...
314.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
315.
bugün o kadar fazla istemiyorum kelimesini kullandım ki istediklerim yok oldu gitti. geriye derin bir keder kaldı.
devamını gör...
316.
sen 8 ay boyunca bu kalemi bekle. paranı biriktir. günlerce hesap tut. sonra yüce devletimiz tl'nin ayarlarıyla oynasın. 200 liraya alacağın kalem 400 lira olsun.
yazıklar olsun.
*ruh halim ektedir.
devamını gör...
317.
yaşlandığımı daha çok anlıyorum. speedcube'le uğraştığımı söylemiştim. algoritmaları tutamıyorum aklımda kolay kolay.
devamını gör...
318.
kurban bayramının varlığı. bana eziyet gibi geliyor. yorucu.
devamını gör...
319.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
320.
bu çağda yetişiyor, bu çağda nefes alıyor, bu çağda yaşamak için çabalıyorum fakat bu çağa ait değilim. bu çağa ayak duyduramıyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim