yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi
başlık "persona" tarafından 02.12.2020 00:17 tarihinde açılmıştır.
1441.
hiç param kalmadı. sıfır.
devamını gör...
1442.
maaş kesintisi. hasta da olmayalım ölelim.
devamını gör...
1443.
her güne ayrı mutsuzluk sebebi bulamamak.
devamını gör...
1444.
vah rahmetli vecihe hanım teyze. hayatı boyunca maddi imkansızlıklarla imtihan edilmiş. sanatında mükemmelliyeçti fakat sanatını kullanıp para kazanabilme konusunda sınıfta kalmış.
kanunda virtüozite bir hanımefendidir, rahmetli vecihe hanım teyzemiz.
hem hüzzam, hem de peşrev.
kanunda virtüozite bir hanımefendidir, rahmetli vecihe hanım teyzemiz.
hem hüzzam, hem de peşrev.
devamını gör...
1445.
dünkü konuşulan planlar değişmiş, kardeşim kendi kendine değiştirmiş. haber verselerdi şu an daha yeni uyanmış olabilirdim.
devamını gör...
1446.
ulan abi, bu yaptığını çorumlu yapmaz.
ne güzel doktor sana " bu diyet listesini uygula " dediğinde " peki " deyip konuyu kapatacaktın!
niye " aha bu da benim kardeşim, bu benden de beter" diyorsun?
evet, bugün diyetin 1. haftası bitti. çok mutsuzum valla.
ne güzel doktor sana " bu diyet listesini uygula " dediğinde " peki " deyip konuyu kapatacaktın!
niye " aha bu da benim kardeşim, bu benden de beter" diyorsun?
evet, bugün diyetin 1. haftası bitti. çok mutsuzum valla.
devamını gör...
1447.
anlatacağın biri olmaması. mutlu ya da mutsuz herhangi bir yaşanmışlığı koşa koşa anlatma hevesin olan biri olmaması. bakın bu yalnızlık değil. mutlaka birileri vardır etrafında seni dinleyecek. ama anlatma hevesi taşıdığın biri yoksa yaşadıkların da yarım hissettiriyor. her neyse.
devamını gör...
1448.
dün.
devamını gör...
1449.
tooarrr
“lan? allah allah bu kız niye en şey yerde toarrr diye ses çıkarıyo ki” diyerek uyandım uykumun en tatlı yerinden. ortada kız mız yoktu tabii. sabah ışıkları odama girme teşebbüsünde bulunuyorlarken ama henüz ortada gözle görülür bir tecavüz yokken dışarıdan gelen bir sesti bu. hemen ardından
biip biip biip
diye evrensel kamyon geri alma sesini duyunca düştü uyku sersemi yamuk jeton. çöpçü. çöpçü ve her sabah karşı komşunun citroen ami’si ile yaşadığı olağan çatışmasına denk gelmişti benim rüyam. mahallede o kadar yer varken amisini çöpçünün en dolanamadığı yere koyuyordu ısrarla. yav araba küçük, utanmasa asansörden çıkarır salona koyar - ama hayır. çöp kamyonunun ısrarla dokanacağı yere itinayla yerleştirilen bir arabaydı komşumuzunki. hayır evli barklı kadın, çöpçülerden birine yazıyo diyeceğim, öyle bir durum da yok. o da en sinir dingildemesiyle çıkıyor sabah sabah
yaa yine mi?
serzenişleri ile. nitekim fazla değil beş dakika sonra olay tatlıya bağlanmış, çöp kamyonu nazlı bir gelin arabası edasıyla fıt fıt geçmişti. peşinde de “ağbi bize para” diye koşuşturan çocuklar yerine çöpçüler…
tamam da uykum kaçmıştı benim. sabah atraksiyonlarına girildi. haftasonu, iş güç de yok. tuvalet, banyo, sakal makal derken karnım
hacı be, bizi de gör be
sinyalini çaktı bana. e tamam, midesiyle inatlaşan gecenin dördünde menemen yapar hunharca. buzdolabını açtım. yumurtalar bana baktı. her yumurta aldığımda keyifle kendilerine göz ve surat çizerdim. hakikaten bi bakış vardı yani. somurtkan ile zırtlan yumurtayı aldım, diplerini delip yumurta makinasına koydum. komik bi aletti yumurta makinası. suyunu koyuyordun, ayarını yapıyordun, kayısı kıvamına gelince bibip ötüyordu. bibip ötmesi gerekiyordu da, ya ben suyun ayarını tutturamıyordum, ya da makina - benim evdeki her makina gibi - hafiften manyaktı. ya tam pişmiş oluyordu yumurtalar, ya da rafadan.
lan bunun neresi kayısı, çinliler sana kayısı göstermedi mi it!
desem de çok oralı olmuyor ben de makinanın keyfine göre pişirdiği yumurtaları gömüyordum. protein önemliydi.
akabinde haberlere bakıp mutsuz kalkılan günü daha da mutsuz hale getirdim. hayır mazoşist miyim ne, niye bakıyosun haberlere daha bünyeye kahve zerketmemişken di mi? sanki hemen zart diye telefon çalacak
efenim bu konuda ne yapalım
diye icazet istenecekti. benden icazet isteyen kurumun kimseye faydası da olmazdı o saatte. kahvaltımı olaysız bitirdim, biraz peynir, biraz salam, biraz kola falan filan ile mideyi tatmin etmiştim bile.
günün planı 12’ye kadar uyumakken 10’da pırıl pırıl, bir elimde kahve, diğer elimde pipo salak salak mahalleyi izler buldum. mahallenin muhtarıymışım gibi
yeaa bu sokağın da boku çıktı anasını satayım
diye hayıflandım. bazı komşularımız vardı, ısrarla yaptığım takiplere rağmen izlerini sürememiştim, çöpçü kamyonunun gelişini ve gidişini
aa çöpleri karşı apartımanın köşesine koyma vakti
olarak bellemişlerdi. ulan hamster olsa, tavşan olsa, tavuk olsa günü şaşar, iki gün alışkanlığını yapsa üçüncü gün erken eyleme geçer di mi? sözümüz bile var “erken öten horozu keserler” diye. yok, bunlar sinsi sinsi ellerinde çöpler - ihtimalen apartman girişinde bekleyerek
hah, gitti. hadi hanım!
diyerek itinayla yerleştirirlerdi. tamam yerleştirsinler, ben üçüncü kattayım bana ne? zemin kattaki düşünsün diycem, sinek yapıyo artı görünüm kötü. zemin kattakilerin canına minnet olacak ki hiç ses ettiklerini duymadım. bi ben mahallenin delisi gibi bağrınıyorum yakaladıklarıma, onlar da en turist gözlerle bakıyo “e zaten çöp vardı biz koyduk” dercesine. kediler de ganimeti parçalayarak sokağa en komünist biçimde yayıyorlardı zaten.
ulan piçkuruları, sizi her gün ellerimle besliyorum - çöpe niye mihnet ediyonuz götler!
diye serzendim bir gün kediye, kedi bana baktı ben kediye baktım. etrafta o anda peydah olan insanlar da cıklayarak imlediler benim bu diyalog olmaya çalışan monoluğumu.
böyle bir sabahtı işte.
“lan? allah allah bu kız niye en şey yerde toarrr diye ses çıkarıyo ki” diyerek uyandım uykumun en tatlı yerinden. ortada kız mız yoktu tabii. sabah ışıkları odama girme teşebbüsünde bulunuyorlarken ama henüz ortada gözle görülür bir tecavüz yokken dışarıdan gelen bir sesti bu. hemen ardından
biip biip biip
diye evrensel kamyon geri alma sesini duyunca düştü uyku sersemi yamuk jeton. çöpçü. çöpçü ve her sabah karşı komşunun citroen ami’si ile yaşadığı olağan çatışmasına denk gelmişti benim rüyam. mahallede o kadar yer varken amisini çöpçünün en dolanamadığı yere koyuyordu ısrarla. yav araba küçük, utanmasa asansörden çıkarır salona koyar - ama hayır. çöp kamyonunun ısrarla dokanacağı yere itinayla yerleştirilen bir arabaydı komşumuzunki. hayır evli barklı kadın, çöpçülerden birine yazıyo diyeceğim, öyle bir durum da yok. o da en sinir dingildemesiyle çıkıyor sabah sabah
yaa yine mi?
serzenişleri ile. nitekim fazla değil beş dakika sonra olay tatlıya bağlanmış, çöp kamyonu nazlı bir gelin arabası edasıyla fıt fıt geçmişti. peşinde de “ağbi bize para” diye koşuşturan çocuklar yerine çöpçüler…
tamam da uykum kaçmıştı benim. sabah atraksiyonlarına girildi. haftasonu, iş güç de yok. tuvalet, banyo, sakal makal derken karnım
hacı be, bizi de gör be
sinyalini çaktı bana. e tamam, midesiyle inatlaşan gecenin dördünde menemen yapar hunharca. buzdolabını açtım. yumurtalar bana baktı. her yumurta aldığımda keyifle kendilerine göz ve surat çizerdim. hakikaten bi bakış vardı yani. somurtkan ile zırtlan yumurtayı aldım, diplerini delip yumurta makinasına koydum. komik bi aletti yumurta makinası. suyunu koyuyordun, ayarını yapıyordun, kayısı kıvamına gelince bibip ötüyordu. bibip ötmesi gerekiyordu da, ya ben suyun ayarını tutturamıyordum, ya da makina - benim evdeki her makina gibi - hafiften manyaktı. ya tam pişmiş oluyordu yumurtalar, ya da rafadan.
lan bunun neresi kayısı, çinliler sana kayısı göstermedi mi it!
desem de çok oralı olmuyor ben de makinanın keyfine göre pişirdiği yumurtaları gömüyordum. protein önemliydi.
akabinde haberlere bakıp mutsuz kalkılan günü daha da mutsuz hale getirdim. hayır mazoşist miyim ne, niye bakıyosun haberlere daha bünyeye kahve zerketmemişken di mi? sanki hemen zart diye telefon çalacak
efenim bu konuda ne yapalım
diye icazet istenecekti. benden icazet isteyen kurumun kimseye faydası da olmazdı o saatte. kahvaltımı olaysız bitirdim, biraz peynir, biraz salam, biraz kola falan filan ile mideyi tatmin etmiştim bile.
günün planı 12’ye kadar uyumakken 10’da pırıl pırıl, bir elimde kahve, diğer elimde pipo salak salak mahalleyi izler buldum. mahallenin muhtarıymışım gibi
yeaa bu sokağın da boku çıktı anasını satayım
diye hayıflandım. bazı komşularımız vardı, ısrarla yaptığım takiplere rağmen izlerini sürememiştim, çöpçü kamyonunun gelişini ve gidişini
aa çöpleri karşı apartımanın köşesine koyma vakti
olarak bellemişlerdi. ulan hamster olsa, tavşan olsa, tavuk olsa günü şaşar, iki gün alışkanlığını yapsa üçüncü gün erken eyleme geçer di mi? sözümüz bile var “erken öten horozu keserler” diye. yok, bunlar sinsi sinsi ellerinde çöpler - ihtimalen apartman girişinde bekleyerek
hah, gitti. hadi hanım!
diyerek itinayla yerleştirirlerdi. tamam yerleştirsinler, ben üçüncü kattayım bana ne? zemin kattaki düşünsün diycem, sinek yapıyo artı görünüm kötü. zemin kattakilerin canına minnet olacak ki hiç ses ettiklerini duymadım. bi ben mahallenin delisi gibi bağrınıyorum yakaladıklarıma, onlar da en turist gözlerle bakıyo “e zaten çöp vardı biz koyduk” dercesine. kediler de ganimeti parçalayarak sokağa en komünist biçimde yayıyorlardı zaten.
ulan piçkuruları, sizi her gün ellerimle besliyorum - çöpe niye mihnet ediyonuz götler!
diye serzendim bir gün kediye, kedi bana baktı ben kediye baktım. etrafta o anda peydah olan insanlar da cıklayarak imlediler benim bu diyalog olmaya çalışan monoluğumu.
böyle bir sabahtı işte.
devamını gör...
1450.
1451.
kötü bir haber aldık, zaten bir noktada beklediğimiz bir şeydi. ama bilmiyorum ortak noktada buluşmadığın, duygusal bir paylaşımının da olmadığı ve belki ayda yılda bir denk gelip iki kelam ettiğin biri de olsa bir yakınını kaybetmek çok garip ve buruk bir his. hem bunu sindirmek zor hem de annenin, babanın ve en sevdiğin insanların üzülmesine şahit olmak da zorluyor insanı. tüm bunlar olurken, neden buraya yazıyorum diye düşünülebilir çünkü ben burayı günlük gibi kullanıyorum çoğu zaman, hissettiklerimi çokça yazıyorum buraya. bir de bu hisle şuanda tek başımayım. kendimle kaldığım her anda da bir şeyler karalarım, bu iyi geliyor bana. bir de şunu tekrar hatırladım, en azından ilk gençlik yılları için "iyice yaşadım" diyebilmeli insan çünkü şuan herkesin onu anarken "ama güzel yaşadı, çok deliydi" dediğini biliyorum. biraz da beni ona benzetiyorlardı, o da gençken kaçıp istanbul'a gitmiş ve yıllar sonra geri dönmüş. ben de içten içe kaçmıştım bir şeylerden ve rota yine istanbul, sonra ben de geri döndüm. hikayelerimiz çok benzer, kırılganlığımız da öyle. bilmiyorum öyle işte, buruk hissediyorum kendimi.
devamını gör...
1452.
tezime hala başlayacak motivasyonu bulamamam, ülkemdeki yangınlar, kendinden baska kimseyi düşünmeyen amiplerin cimere şikayet ettiği hayvanlar, sabahları çöpten aluminyum teneke toplayan amca, yaşindan dolayi ayakta duramayan da hala calismak zorunda olan meydancı abi, kendinden büyük köpeklerin her daim saldırdığı benim minik köpkem, ogle yemeklerinin kötü hatta berbat cikmasi, ara zam yapılmaması, borçlarım, ve tüm bunlara hassas olan minnoş kalbimin bugünkü ve süregelen mutsuzluk cvsi
devamını gör...
1453.
sorumluluklar. çok bunaldım be.
devamını gör...
1454.
devamını gör...
1455.
bi sivrisinek üç kere kondu üçüçünde de piçi yabıştıramadım 'amele sümüğü gibi'...
devamını gör...
1456.
yakın arkadaşım bizdeydi birkaç günlüğüne antalya'ya misafir olarak geldi. bugün sabah beşte uçağı vardı, neyse uğurlayıp uyudum. sabah kalktığımda evde kimsecikler yok, ses yok, hareket yok. kendi kendime dedim ki ya dionysos, kız daha 3 günlük buradaydı bu kadar alışamazsın resmen yokluğunu o kadar hissettim ki yatağını görünce ağlayacaktım. * bir de galiba istanbul'dan taşındığım için geride bıraktığım o güzel arkadaşlığımızı ve diğer arkadaşlıklarımı anımsattı. bilmiyorum ya çok üzüldüm, kalbim kırıldı.
devamını gör...
1457.
(bkz: bayıltan sivilce)
arkadaşlar evin içinde yunan trajedisi yazıyor ve oynuyorum. az sonra çetgipiti'yi eve davet edip rönesans stilinde tablo çizdirecem. sonuçları paylaşırım
arkadaşlar evin içinde yunan trajedisi yazıyor ve oynuyorum. az sonra çetgipiti'yi eve davet edip rönesans stilinde tablo çizdirecem. sonuçları paylaşırım
devamını gör...
1458.
1459.
#3681614
aynaya baktığım her gün olduğu gibi bugün de... bir süredir bu kadar derinlemesine de düşünmemiştim, düşününce daha çok mutsuz etti
aynaya baktığım her gün olduğu gibi bugün de... bir süredir bu kadar derinlemesine de düşünmemiştim, düşününce daha çok mutsuz etti
devamını gör...
1460.
spora başlayıp 3 kilo alan kaç kişi var dünyada acaba?
devamını gör...