yazarların itiraf köşesi
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298
başlık "mırmır" tarafından 14.11.2020 21:09 tarihinde açılmıştır.
5521.
bazen düşünüyorum "bütün bunlara değer miydi?" diye.
devamını gör...
5522.
burada ciddi tanımlar yazarken o kadar ciddiyetsiz bir hal tavır içinde oluyorum ki...
"rönesanstaki edepsizlikler bla bla bla" yazarken altta (bkz: kendrick lamar) çalıyor mesela ve duramıyorum durduğum yerde. deliriyorum keyiften o an.
hayatı yaşarken de öyleyim aslında. ciddi bir konu konuşulurken beynimde yankılanan muazzam senfoni orkestrası umut sarıkaya karikatürlerine eşlik ediyor. hmmm evet haklısın, diyorum. ciddiyetsizlik değil bu. öngörülür olana bir onay mekanizması geliştirmek. *) öte yandan dinlemediğim kimleri haklı buldum kimbilir. o da onların sorunu.p
ay dinlediklerim de ciddiye alınacak şeyler demiyorlar zaten.) izledik bu sinemaları.yine izleriz.*
arp getirmiş öğrencim bugün. hey youşarkısına adapte etmem lazım. ama canım istemiyor şimdi kdalkffdf
keşke aslolanı keşfedene dek olanaksız ve sürekli çelişkiler içeren mantıksal öğeler çerçevesinde hoppidik hoppidik dönebilseydik. ben gönlümü daima yaratıma açarım. arzulu ve eksik.
bazı yaşamların çok ucuz olduğunu görüyorum mesela karşıdan bakınca. %30 falan yaşıyorlar. ben %65'de intihar edileceğini zannediyordum küçükken. yaşamında kendi yaşamlarının %30'u olanların kolları,ipleri birkaç da düğmesi eksiktir bana göre. kansız bir çıtırtının eşlik ettiği yarı uyanık bir uyuşukluk hali gibi. oysa yaşam ne hoştur yaaaa.)) oh.
hepiniz hoş,ince ve esprilisiniz.
ve kendimi sevimli buluyorum. her zaman.
"rönesanstaki edepsizlikler bla bla bla" yazarken altta (bkz: kendrick lamar) çalıyor mesela ve duramıyorum durduğum yerde. deliriyorum keyiften o an.
hayatı yaşarken de öyleyim aslında. ciddi bir konu konuşulurken beynimde yankılanan muazzam senfoni orkestrası umut sarıkaya karikatürlerine eşlik ediyor. hmmm evet haklısın, diyorum. ciddiyetsizlik değil bu. öngörülür olana bir onay mekanizması geliştirmek. *) öte yandan dinlemediğim kimleri haklı buldum kimbilir. o da onların sorunu.p
ay dinlediklerim de ciddiye alınacak şeyler demiyorlar zaten.) izledik bu sinemaları.yine izleriz.*
arp getirmiş öğrencim bugün. hey youşarkısına adapte etmem lazım. ama canım istemiyor şimdi kdalkffdf
keşke aslolanı keşfedene dek olanaksız ve sürekli çelişkiler içeren mantıksal öğeler çerçevesinde hoppidik hoppidik dönebilseydik. ben gönlümü daima yaratıma açarım. arzulu ve eksik.
bazı yaşamların çok ucuz olduğunu görüyorum mesela karşıdan bakınca. %30 falan yaşıyorlar. ben %65'de intihar edileceğini zannediyordum küçükken. yaşamında kendi yaşamlarının %30'u olanların kolları,ipleri birkaç da düğmesi eksiktir bana göre. kansız bir çıtırtının eşlik ettiği yarı uyanık bir uyuşukluk hali gibi. oysa yaşam ne hoştur yaaaa.)) oh.
hepiniz hoş,ince ve esprilisiniz.
ve kendimi sevimli buluyorum. her zaman.
devamını gör...
5523.
bu entryi sana yazarken elimde bir kahve değil çay var; çünkü kahveyi geçen hafta döktüm dizüstü bilgisayarıma. yani şu an bu satırları sana ofiste insanların ne yapıyor bu yürüyen felaket sesleri eşliğinde yazıyorum. ama olsun, aşk için mekân fark etmez. senin güzelliğin zaten tüm mekanları “hipster-friendly” kılıyor.
öncelikle belirtmek isterim ki ben sıradan biri değilim. evet, kabul ediyorum: kelim, göbekliyim, çirkinlerin selam durduğu bir kumandanım. ama içimde öyle bir iç dünya var ki, paulo coelho görse yeni kitap yazmama gerek yokmuş deyip inzivaya çekilir.
ben seni ilk gördüğümde, kalbimdeki spotify listesi “lo-fi sad beats to cry and love to” moduna geçti. sen yazdın , ben düşündüm. bu kadın kesin fular takan erkek sever dedim ve hemen eve gidip annemin eski masa örtüsünü boynuma sardım. şu an fularım bir tık halıflex gibi ama ruhu entel, hissi fransız, göbek türk.
aşkımız bence çok popi olurdu sözlükte. yani birlikte vegan festivallerine gitsek, sen seramik atölyelerinde poz verirken ben arkada badem sütlü latte yapmaya çalışsam. sonra birlikte bir kitap kafe açar, ama hiç kitap satmayız. çünkü sadece cool görünmek için açmışızdır. işte böyle bir şey hayal ediyorum, seninle. vizyon meselesi şekerim.
senin güzelliğin o kadar yoğun ki, baktığımda bir an kendimi nietzche zannediyorum ama sonra aynaya bakınca tekrar şerruh oluyorum. olsun. felsefeye de bir katkım olmuş oluyor.
mehtap gibi gözlerin, wi-fi’si çekmeyen bir dağ evinde bile bana internet varmış hissi veriyor. seninle karşılıklı favlaşmak bile yeter.
kısacası, ben seni kafamdaki ütopyaya aldım. orada herkes crocs terlik giyiyor ben ise takunya o şişkin ayak parmaklarıma olmuyor terlik ama sen yine de güzelsin.
bu entryi burada bitiriyorum, çünkü ofisteki kızlar vah zavallı bu entryinin gittiği kıza modunda bana bakıyorlar.
her zaman senin, entelektüel fular delikanlın,
şerruh "şiir gibi göbek" karabiber
hiç bir sözlük kadını tanımıyor olmama rağmen yazdım.
açılmak isteyenler kullanabilirler.
öncelikle belirtmek isterim ki ben sıradan biri değilim. evet, kabul ediyorum: kelim, göbekliyim, çirkinlerin selam durduğu bir kumandanım. ama içimde öyle bir iç dünya var ki, paulo coelho görse yeni kitap yazmama gerek yokmuş deyip inzivaya çekilir.
ben seni ilk gördüğümde, kalbimdeki spotify listesi “lo-fi sad beats to cry and love to” moduna geçti. sen yazdın , ben düşündüm. bu kadın kesin fular takan erkek sever dedim ve hemen eve gidip annemin eski masa örtüsünü boynuma sardım. şu an fularım bir tık halıflex gibi ama ruhu entel, hissi fransız, göbek türk.
aşkımız bence çok popi olurdu sözlükte. yani birlikte vegan festivallerine gitsek, sen seramik atölyelerinde poz verirken ben arkada badem sütlü latte yapmaya çalışsam. sonra birlikte bir kitap kafe açar, ama hiç kitap satmayız. çünkü sadece cool görünmek için açmışızdır. işte böyle bir şey hayal ediyorum, seninle. vizyon meselesi şekerim.
senin güzelliğin o kadar yoğun ki, baktığımda bir an kendimi nietzche zannediyorum ama sonra aynaya bakınca tekrar şerruh oluyorum. olsun. felsefeye de bir katkım olmuş oluyor.
mehtap gibi gözlerin, wi-fi’si çekmeyen bir dağ evinde bile bana internet varmış hissi veriyor. seninle karşılıklı favlaşmak bile yeter.
kısacası, ben seni kafamdaki ütopyaya aldım. orada herkes crocs terlik giyiyor ben ise takunya o şişkin ayak parmaklarıma olmuyor terlik ama sen yine de güzelsin.
bu entryi burada bitiriyorum, çünkü ofisteki kızlar vah zavallı bu entryinin gittiği kıza modunda bana bakıyorlar.
her zaman senin, entelektüel fular delikanlın,
şerruh "şiir gibi göbek" karabiber
hiç bir sözlük kadını tanımıyor olmama rağmen yazdım.
açılmak isteyenler kullanabilirler.
devamını gör...
5524.
ruhuma iyi gelene mi koşayım, bunun olası hayal kırıklıklarıyla yine mi başa sarayım yoksa gamsız vicdansız bir adam olup tüm duygularımdan arınmış bir şekilde ruhsuz hazlara mı koşayım bilmiyorum.
ikincisini yapamam ben, cıks yapamam!
ikincisini yapamam ben, cıks yapamam!
devamını gör...
5525.
çocukken izlediğim çizgi filmleri arada sırada izliyorum hala. yemek yerken ne izlesem diye düşünürsem aklıma ilk ya bunlar ya da kemal sunal filmleri geliyor hatta.
taş devri, richie rich, scooby doo, jetgiller ve tom&jerry favorilerim.
edit: bi de adını hatırlayamadığım beyaz horozlu bir çizgi film vardı, hala arıyorum. bulabilsem her gün saatlerce izlerim onu mesela. 90larda çocuk olanlar bilir. sevgiler.
taş devri, richie rich, scooby doo, jetgiller ve tom&jerry favorilerim.
edit: bi de adını hatırlayamadığım beyaz horozlu bir çizgi film vardı, hala arıyorum. bulabilsem her gün saatlerce izlerim onu mesela. 90larda çocuk olanlar bilir. sevgiler.
devamını gör...
5526.
hayvan gibi libidom var, üstün kafkas genlerimden gelen bir doyumsuzluk ile birleşiyor ama bunu çok güzel gizliyorum gizlemediğim noktada da çok dürüst davrandığım için ayıplanamıyorum çünkü bizim insanımız aşırı düz bir şekilde katıksız dürüstlük karşısında ne olacağını bilmiyor
devamını gör...
5527.
etrafa sevimli gülücükler atıp sakin görünüyorum ama içimde korkunç bir öfke ve nefret var . inşallah geçer.
devamını gör...
5528.
çok uzun yazıyorsunuz, okumaktan sıkılıyorum.
devamını gör...
5529.
yardım etmeye çalıştığım birinin arkamdan konuştuğunu öğrendim.
al sana itiraf.
boşuna yordun beni bebeğim.
al sana itiraf.
boşuna yordun beni bebeğim.
devamını gör...
5530.
bazen kalbimi çıkarıp yoğurup yoğurup sertleştirip geri koymak istiyorum.
dün işten sonra güzellik uykusuna yatmıştım. iyi de uyumuşum. sonra rüyamda hastalardan birini gördüm. yaşlı bi amca. detay hatırlamıyorum. kalbimde bir sızıyla uyandım.
niyeyse bana malum oluyor böyle şeyler, adamcağız rahmetli olmuş. nur içinde yatsın. ölüme alışmak garip bi duygu.
dün işten sonra güzellik uykusuna yatmıştım. iyi de uyumuşum. sonra rüyamda hastalardan birini gördüm. yaşlı bi amca. detay hatırlamıyorum. kalbimde bir sızıyla uyandım.
niyeyse bana malum oluyor böyle şeyler, adamcağız rahmetli olmuş. nur içinde yatsın. ölüme alışmak garip bi duygu.
devamını gör...
5531.
günaydın sözlük başlığına yazanları ayrı seviyorum. ne bilim bana samimi, sıcak insanlar geliyorlar. onlarla büyük bir kahvaltı sofrasında buluşmak ve günaydınlaşmak* istiyorum. çok güzelsiniz ya.. ya da ben çok ponçik bir insan oldum.
günaydın sözlük başlığına her gün bakmama sebep olan ve bana günlük anılarıyla pozitiflik aşılayan günaydın dostlarıma selam olsun. benden çıka çıka böyle bir itiraf çıkar. dibine kadar günaydın be..
edit: #1718474 aman allahım ben daha önce neler itiraf etmişim..
günaydın sözlük başlığına her gün bakmama sebep olan ve bana günlük anılarıyla pozitiflik aşılayan günaydın dostlarıma selam olsun. benden çıka çıka böyle bir itiraf çıkar. dibine kadar günaydın be..
edit: #1718474 aman allahım ben daha önce neler itiraf etmişim..
devamını gör...
5532.
son 2,3 aydır o kadar yorgun ve bitkinim ki. içimde dinmeyen bir acı ve bitmeyen pişmanlıklar silsilesi... belirli bir yaşa kadar çoğu kız çocuğu gibi babasının prensesiydim. sonra nasıl olduysa aynı evde sürekli tartışan iki yabancıya döndük. uzun zamandır bu durum devam ederken farklı şehirlerde yaşamamızla iyice uzaklaşmıştık birbirimizden. hiçbir zaman sevgisini çok ifade edebilen bir adam olamadı ama içten içe beni çok sevdiğini hep bilirdim. geçen gün yine saçma sapan bir sebepten dolayı kavga ettik. dayanamadım çat diye aradım. önce kızdım, sonra üzüldüm ve dakikalarca ağladım. sadece "seni çok seviyorum ve seni çok özledim baba" diyebildim. "ben de seni çok seviyorum kızım, ne olursa olsun sen benim hep biricik kızımsın, gözbebeğimsin. ben sana hiç kıyabilir miyim?" dedi. ben daha çok ağladım. başka hiçbir şey söyleyemedim ama bir bilsen baba. birçok şeyden o kadar pişmanım ki. ve tekrar söylüyorum, küçük kızın seni çok seviyor...
devamını gör...
5533.
merdivene kafamı vurdum demin, tamam çok da yaratıcı bi an değildi ama tuvaleti ararken merdivenle öpüşmek son isteklerimden biridir. uyku sersemliği de yok normaldim. salakljk gibi
devamını gör...
5534.
insan mutluluğa da mutsuzluğa da alışıyor. ikisi de çok tehlikeli.
devamını gör...
5535.
benim daha kendime itiraf edemediklerim var burada herkese nasıl söyleyeyim?!
bu da bir itiraf bence.
bazen de neden ben diye yakınıyorum ağrı, acı, üzüntü çekerken. halbuki neden ben olmayayım, hayat herkese adil mi sanki!
bu da bir itiraf bence.
bazen de neden ben diye yakınıyorum ağrı, acı, üzüntü çekerken. halbuki neden ben olmayayım, hayat herkese adil mi sanki!
devamını gör...
5536.
yaşanıp biten şeyleri özlüyorum
devamını gör...
5537.
daha yapmadım bunu itiraf edeyim. halledince yine itiraf edicem buraya allahın izniyle.
devamını gör...
5538.
son zamanlarda kendimden daha da nefret ediyorum.
dışarıdan bakınca nefret edilecek biri gibi gözükmediğimi de biliyorum aslında, keşke kendimi sadece dışarıdan bir gözle bakan biri gibi görebilseydim.
ama asıl duygularımın, kalbimden geçen şeylerin. kaçmaya çalıştığım tüm şeylerin farkındayım ve bu beni kendimden soğutuyor. kendimi tanıdıkça kendimden daha da uzaklaşıyorum.
o kadar önemli bir konu da değil aslında. kendimi o kadar önemli bir konu olarak göremiyorum, kafaya takılacak binbir problem varken bu konu üzerinde kafa yormak garip geliyor ama kendimi durduramıyorum işte.
tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan çıkar konusu bile daha önemli gibi ama neyse işte.
umarım sadece kendimi tanıdığımı zanneden birinin tekiyimdir.
böyle deyince de bok gibi birisiymişim gibi anlattım kendimi. öyle değilim aslında ama insanlara yansıtamadığım her şeyin sinirini kendimden çıkartan pasif agresif birisiyim desem daha doğru olur.
bu da bir diğer itiraf olsun, pasif agresifin kelime karşılığıyım ve iğrenç bir durum.
sadece agresif kalsaydım bile olurdu ama pasif eklenince o pasiflik kusma hissiyatı yaratan duygular uyandırıyor.
üçüncü itiraf, insanlara duygularını belli etmekten korkan ve asıl duygularını belli edemediği için gereksiz patlamalar yaşayan biriyim.
daha kötüsü ise asıl sorunun üzerini örtmek için başka şeyleri problemmiş gibi görebiliyorum.
dördüncü itiraf, bu yazdığım şeylerde bile kendimle alakalı asıl problemi itiraf edemedim. asıl problem kendimle yaşadığım sorunlar ya pasif agresiflik falan değil. sadece bunları kelimelere dökerek anlatabilmek daha kolay asıl probleme göre.
dışarıdan bakınca nefret edilecek biri gibi gözükmediğimi de biliyorum aslında, keşke kendimi sadece dışarıdan bir gözle bakan biri gibi görebilseydim.
ama asıl duygularımın, kalbimden geçen şeylerin. kaçmaya çalıştığım tüm şeylerin farkındayım ve bu beni kendimden soğutuyor. kendimi tanıdıkça kendimden daha da uzaklaşıyorum.
o kadar önemli bir konu da değil aslında. kendimi o kadar önemli bir konu olarak göremiyorum, kafaya takılacak binbir problem varken bu konu üzerinde kafa yormak garip geliyor ama kendimi durduramıyorum işte.
tavuk mu yumurtadan çıkar yumurta mı tavuktan çıkar konusu bile daha önemli gibi ama neyse işte.
umarım sadece kendimi tanıdığımı zanneden birinin tekiyimdir.
böyle deyince de bok gibi birisiymişim gibi anlattım kendimi. öyle değilim aslında ama insanlara yansıtamadığım her şeyin sinirini kendimden çıkartan pasif agresif birisiyim desem daha doğru olur.
bu da bir diğer itiraf olsun, pasif agresifin kelime karşılığıyım ve iğrenç bir durum.
sadece agresif kalsaydım bile olurdu ama pasif eklenince o pasiflik kusma hissiyatı yaratan duygular uyandırıyor.
üçüncü itiraf, insanlara duygularını belli etmekten korkan ve asıl duygularını belli edemediği için gereksiz patlamalar yaşayan biriyim.
daha kötüsü ise asıl sorunun üzerini örtmek için başka şeyleri problemmiş gibi görebiliyorum.
dördüncü itiraf, bu yazdığım şeylerde bile kendimle alakalı asıl problemi itiraf edemedim. asıl problem kendimle yaşadığım sorunlar ya pasif agresiflik falan değil. sadece bunları kelimelere dökerek anlatabilmek daha kolay asıl probleme göre.
devamını gör...
5539.
kuryenin, kargonun, teslimat görevlisinin, taşınma sırasında eşya taşıyan adamın vs asansörü olmayan binada üst kata çıkıp inmeyi istememesini hadi bir nebze anlayabiliyorum. ama asansör varsa lütfen o asansörle gel kapıma be adam.
bakın sırf kupondan koddan indirimden falan yararlanmak için üçe böldüğüm siparişin hepsini aynı kurye getiriyor, apartmanın kapısında otomattan bana diyor ki "abi yukarı çıkmayıp asansöre koysam olur mu". kral sana sipariş başına 25 kağıt para verdim ben. zaten bana geldiğinde başka atacağın 2 paketin parasını aldın, lütfen gel o üst kata. yemeğimi asansörün zeminine koyma kurye kardeş. beni üzme olur mu.
hadi kahve içelim deyip de kahveyi bana yaptıran, bardağını dışarı taşıttıran iş arkadaşımla bu kurye aynı gözümde vallahi bak. çok seviyorum ikisini de ama dövesim geliyor.
bakın sırf kupondan koddan indirimden falan yararlanmak için üçe böldüğüm siparişin hepsini aynı kurye getiriyor, apartmanın kapısında otomattan bana diyor ki "abi yukarı çıkmayıp asansöre koysam olur mu". kral sana sipariş başına 25 kağıt para verdim ben. zaten bana geldiğinde başka atacağın 2 paketin parasını aldın, lütfen gel o üst kata. yemeğimi asansörün zeminine koyma kurye kardeş. beni üzme olur mu.
hadi kahve içelim deyip de kahveyi bana yaptıran, bardağını dışarı taşıttıran iş arkadaşımla bu kurye aynı gözümde vallahi bak. çok seviyorum ikisini de ama dövesim geliyor.
devamını gör...
5540.
çok yalnız hissediyorum.
daha doğrusu yalnızım.
eskiden bir şekilde başa çıkıyordum ama yaş aldıkça daha çok zorlanmaya başladım
daha doğrusu yalnızım.
eskiden bir şekilde başa çıkıyordum ama yaş aldıkça daha çok zorlanmaya başladım
devamını gör...
1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11
12
13
14
15
16
17
18
19
20
21
22
23
24
25
26
27
28
29
30
31
32
33
34
35
36
37
38
39
40
41
42
43
44
45
46
47
48
49
50
51
52
53
54
55
56
57
58
59
60
61
62
63
64
65
66
67
68
69
70
71
72
73
74
75
76
77
78
79
80
81
82
83
84
85
86
87
88
89
90
91
92
93
94
95
96
97
98
99
100
101
102
103
104
105
106
107
108
109
110
111
112
113
114
115
116
117
118
119
120
121
122
123
124
125
126
127
128
129
130
131
132
133
134
135
136
137
138
139
140
141
142
143
144
145
146
147
148
149
150
151
152
153
154
155
156
157
158
159
160
161
162
163
164
165
166
167
168
169
170
171
172
173
174
175
176
177
178
179
180
181
182
183
184
185
186
187
188
189
190
191
192
193
194
195
196
197
198
199
200
201
202
203
204
205
206
207
208
209
210
211
212
213
214
215
216
217
218
219
220
221
222
223
224
225
226
227
228
229
230
231
232
233
234
235
236
237
238
239
240
241
242
243
244
245
246
247
248
249
250
251
252
253
254
255
256
257
258
259
260
261
262
263
264
265
266
267
268
269
270
271
272
273
274
275
276
277
278
279
280
281
282
283
284
285
286
287
288
289
290
291
292
293
294
295
296
297
298