her an ölmek ve gebermek istiyorum. insanlardan nefret ediyorum. o kirli düşüncelerinden ve beni dışlamalarından nefret ediyorum. ara ara kalbim ağrıyor böyle sanki iğne batırmışlar gibi. keşke ölsem de tüm bu boş hayat bitse.
devamını gör...
şu an benim hatam yüzünden 35kişinin ödeme alamama riski var. içim içimi yiyor ya düzelmezse diye. en büyük derdim bu, kimseye de diyemiyorum :(
devamını gör...
her an her şeyden korkuyorum. bakın öyle böyle değil. bu korku bana depresyon anksiyete okb hastalığına sebep oldu. hâlâ tedavi görüyorum ama geçmiyor. içimde her şeye karşı bir ikilem bir tereddüt var. yanlış anlaşılmasın ataerkilliği övmeyeceğim ama başınızda bir erkek olmayışı kötü bir şey. nasıl ki bir erkek en çok anneye bağlıysa ben de bir kız olarak babama bağlıydim. onun olmayışı beni her an bir güvensizlik içine sokuyor. bir şeyler ters gidecek ben toparlanmayacağım kimse bana yardım etmeyecek korkusu beni mahvediyor. o yüzden tanıştığım her insandan girdiğim her sınavdan okuduğum kitaplardan izlediğim filmlere kadar ya kötü çıkarsa ya hata yaparsam diye korkuyorum. saçma belki ama böyle işte. korkağın biriyim. umarım bir gün bunu yenerim ve hep olmak istediğim gibi cesur biri olurum.
devamını gör...
burda da söyleyemeyeceği dertleridir.
bu ne samimiyet!
devamını gör...
eşimle aileden yana şanssız olan iki insan olarak birbirimizi bulmuş olmamız büyük bir şans belki ama artık bizi istanbul'a bağlayan hiç kimsenin kalmadığını görmek çok acı... bir imkan olsa, istanbul'u terk etmek istiyoruz ama her şey o kadar pahalı ki güneye yerleşme fikri bile hayal oldu... mecburen, en zor günlerimizde bile yanımızda olmayan adı aile ama gerçekte aile olmaktan uzak insanlarla birlikte aynı şehirde yaşamak bile artık çok ağır geliyor...
devamını gör...
adı üstünde kimseye söyleyemediği dertler. burada da söyleyecek değiliz.
devamını gör...
dilin ucuna gelip söylenmeyen veya sorulmasın da cevaplamak zorunda kalmayayım diye kaçılan birkaç konu canımı sıkıyor. hâlbuki herkes biliyor nasıl bir karşılık vereceğimi. yine de söylemek/dile getirmek bile bir nezakettir, destek olmaktır. bilmiyorum, unutamayacağım galiba şu son birkaç haftayı.
devamını gör...
para kazanamıyor olmamın sebebi yaşadığım şehrin küçük ve kimsesiz olmasıdır.
gün içinde yaptığım işlerin 5'de birini yapanlar kazanabiliyor ama ben kazanamıyorum
ne bir arkadaşım var ne de bir yakınım
bu güne kadar etrafımda olan hiç kimseye karşı içten davranmadım (yazarlardan bahsetmiyorum)
bu yaşta birinin ev sahibi olması gerekiyor. huzuru anca orda bulurum
devamını gör...
seviyorum, söylemesem de sevdiğimi biliyor ama ne olacak bilmiyorum. sürünüp gidiyoruz.
devamını gör...
arkadaşlar ben aslında ofisin sahibiyim. ama bilirsiniz bizler hep böyle takılırız ki dost düşman belli olsun.
devamını gör...
size söyleyemediğim çok az şey var. onları da bir gün dökerim bence.
ama bugün değil.
devamını gör...
mahcup olma korkusu...
bir şeylere başarmak için adım atıp yoldaki engellerle savaşı kaybedersem anneme babama mahcup olmak.
benim en büyük derdim annem babam sanırım ama aynı zamanda en büyük şükür sebeplerim...
devamını gör...
herkez beni asosyal sanıyor oysaki değilim.
yalana tahammülüm yok.çıkarlarım için insan idare etmeyi bilmiyorum.hep bu yüzden kaybettim çevremde sayılı insan oldu
devamını gör...
duygusal ve iyi insanlar derdini kimseye söyleyemez kendi içine atar.
devamını gör...
dertler kimseye söylenmez zaten.
ya çözülür ya da alışılır.
söyleyerek çözülen dert görmedim ben. o psikoterapi saçmalıklarına da inanmıyorum kimse kusura bakmasın. 3000 tl verince epey bir hafifliyorsunuzdur da o hafifleme bu hafifleme değil hissetmeniz gereken.
söyleyecekseniz atalarımız gibi akan suya söyleyin alsın gitsin.
ya da modern zamanlarda yazın bir kağıda tek tek, sonra ateşe atın. yanarken de ‘hepiniz böyle kül olun gidin’ deyin.
şaman teyzeniz böyle buyurdu.
devamını gör...
nasıl ya?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yazıyorum
derin derin baktı gözlerime, öyle sıcak öyle içten. elimdeki kalem deftere takıldı sonra gözleri, biraz şaşkın bir eda ile sordu;

"ne yapıyorsun?"
"yazıyorum."
"ne yazıyorsun?"
"bilmem yazıyorum işte! öyle içimden ne gelirse… aklımdan, fikrimden ne akarsa yazıyorum işte, sadece yazıyorum."
"nasıl yani? yazar değil misin?"
"bilmem, hiç düşünmedim bunu. sadece yazıyor olduğumu biliyorum. öyle zaman oluyor ki sanki o an yazı yazmasam boğulacağım, ölecek gibi oluyorum. ama yazdığım an geçiyor hepsi. yazdıkça kendimi buluyorum. satırlar, kağıtlar dinliyor beni; acılarımı, hüzünlerimi, solup giden gülüşümü dinliyorlar. hissedebiliyorum, sarılıyorlar bana. onlarla konuşmak bana çok iyi geliyor. hatta sadece kağıtlarla değil kitaplarla da konuşurum ben. çevirdiğim her sayfada mutluluğu bulurum. müziğe sarılırım, sonra her bir notasında dans eder ruhum. bir anda umulmaz bir canlılık gelir bana. içimdeki küçük çocuk şenlenir bir anda."

bir an baktı öyle yüzüme boş boş, "deli sandı galiba beni," diye düşündüm içimden. sustu, ben de sustum. sadece baktık öyle birbirimize. acaba ne geçiyordu şu an aklından?

~
öylece bakakalmış, konuşurkenki ses tonuna takılmıştım. söyledikleri alıp götürmüştü beni buralardan. bir insan ancak bu kadar güzel anlatabilirdi duygularını. o an sımsıkı sarmak geldi içimden onu; ellerini tutup gözlerine bakmak sonra daha da sıkı sarılmak hiç konuşmadan. ona burada yanında olacağımı söylemek geldi içimden. ama yapamadım. çünkü o çoktan kaçmıştı insanlardan, soyutlamıştı kendini. sığınacak bir limanı vardı onun. kendini seviyordu ve en önemlisi insanlardan bir beklentisi yoktu. gözlerinin içi gülüyordu konuşurken. bazen melankolik bir havaya bürünüyordu ama anlıyordunuz hemen. o gülüşün arkasında saklı olanlara gıpta etmiştim. ona bakarken "bir insan ancak bu kadar güçlü olabilir!" diye düşündüm. onu anlamak için konuşmasını dinlemek şart değildi aslında, uzaklara dalan hülyalı bakışlarını yakalamak yeterliydi. sonra istemsizce, içindeki o küçük kız çocuğuna bir sevgi duyuyordu insan ve o anda başlıyordunuz onun için okumaya, ardından sesindeki melodiye takılıp kalıyordunuz.

*
sozumoki.com(havinmohul)
devamını gör...
aslında herkese anlatmaya çalıştım hatta anlattım da. ama beni o kadar dinlemediler ki derdimi hiç bir zaman anlamadılar. duyamadıkları için bilemediler. şimdi o kadar vazgeçtim ki derdimi anlatmaktan kim sorsa iyiyim diyorum. bazen kendi kendime bile iyiyim diyorum. çünkü bu dert benim. çünkü bu dert benim sonum.
devamını gör...
sorumsuz, gıcık, tuhaf ve umarsız bir insan olduğumu biliyorum. ama bunu size itiraf etmeyi düşünmüyorum. sonuna kadar inkar.
devamını gör...
100.
baslikta mantık hatası var.
kimseye söyleyemedigim bir derdim varsa eger ve buraya yaziyorsam birilerine soylemis oluyorum. o zamanda derdimi kimseye soyleyememe durumu ortadan kalkiyor. cunku buraya yazarak birilerine soylemis oluyorum.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"yazarların kimseye söyleyemediği dertleri" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim