yemek yemeyi işkence haline getiren şeyler

bir önceki yemekle bu yemek arasında dilinizin yara olması.

yumurta kokulu bardak, kase, tabakta yemek/içmek zorunda kalmak.

yemeğin tadının alakasız ve hoş olmayan şeylere benzetilmesi, ama hani yemek aslında güzelken sırf damak tadına uymadı diye benzetenlerden bahsediyorum. çünkü sonra istemsizce o koku ve tadı almaya başlıyorum ve sonra zaten yediğimin tadı tuzu da kalmıyor. örneğin bir gün arkadaşımla * tatlı yerken benim tatlımı denemişti ve muhallebideki balkabağını çiğ balık tadına benzetti ve ben daha bir kaşık yeni almıştım. sonunu getirdim ama beynimle bir mücadele sonucu.

sofrada boğazınızın düğümlenmesi,
ağlayamamak, yutkunamamak,
masadan kalkamamak,
ve
o yemeği yemek zorunda olmak..
hadi buyrun... afiyetle...

yemekten kıl çıkması.
acı acı çalan telefon.

dışarıdan söylenen bir yemekse
net.
çok bozdu sektör.