yazarların öğrenmek istediği dil
içimdeki çocuğun dilini öğrenmek istiyorum ya bazen çok ağlıyor, zırlıyor, boğuk boğuk konuşuyor, ne dediğini anlayamıyorum..
devamını gör...
herkesle iyi geçinen insan
'insanlarla öyle bir geçinin ki düşmanınız bile ölümünüze ağlasın'*rivayetini yanlış anlamış kişidir belki de.
zira “zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur..' sözü hep geçerliliğini korur.
zira “zulmün olduğu yerde tarafsızlık namussuzluktur..' sözü hep geçerliliğini korur.
devamını gör...
aborjinler
ilkel halde yüzyıllarca yaşayan avustralya yerlileri.
buzul çağdan önce asya ile avustralya arasında kara bağlantısı olmasıyla gruplar ve kabileler halinde avustralya’ya göç ederler. buzul çağının gelip çatması neticesinde eriyen buzullar karaları kaplayıp denizlerin oluşmasına neden olur. bu sebepten çok uzun bir süre avrupalı tüccarların gelişine kadar taş çağını yaşar aborjinler.
“aborjinler, neden diğer insanların doğum günü partilerini kutladıklarını bir türlü anlayamamışlardır. onlara göre yaşlanmayı sağlamak için bir gayret göstermeye gerek yoktur ve kendiliğinden olur. onlar, daha mükemmel olmayı kutlarlar. eğer geçen yıla göre daha iyi, daha bilge olunmuşsa, bu kutlanacak bir şeydir. ve bunu ancak sen bilirsin ve kutlama partisinin ne zaman olacağını kendin söylersin! "
marlo morgan - bir çift yürek.
buzul çağdan önce asya ile avustralya arasında kara bağlantısı olmasıyla gruplar ve kabileler halinde avustralya’ya göç ederler. buzul çağının gelip çatması neticesinde eriyen buzullar karaları kaplayıp denizlerin oluşmasına neden olur. bu sebepten çok uzun bir süre avrupalı tüccarların gelişine kadar taş çağını yaşar aborjinler.
“aborjinler, neden diğer insanların doğum günü partilerini kutladıklarını bir türlü anlayamamışlardır. onlara göre yaşlanmayı sağlamak için bir gayret göstermeye gerek yoktur ve kendiliğinden olur. onlar, daha mükemmel olmayı kutlarlar. eğer geçen yıla göre daha iyi, daha bilge olunmuşsa, bu kutlanacak bir şeydir. ve bunu ancak sen bilirsin ve kutlama partisinin ne zaman olacağını kendin söylersin! "
marlo morgan - bir çift yürek.
devamını gör...
geceye bir bilgi bırak
victoria döneminde anti sevgililer günü denilen bir gün vardı ve birbirlerinden hoşlanmayan insanlar birbirlerine içinde kaba şiirlerin olduğu olduğu mektuplar ve karpostallar yolluyordu.
devamını gör...
genç nesilin akıl sağlığını yitirmesi
araştırmaya konu olan ülkelerdeki gençlerin akıl sağlığını yitirmelerinin en büyük nedeni; covid salgını sebebiyle sosyalleşememeleriymiş. bizim ülkemizdeki gençlerin akıl sağlığını yitirmelerinin en büyük nedeni ise işsizliktir. binbir emekle okuyup mezun oluyorlar ama iş yok. akıl sağlığı buna nasıl dayansın.
devamını gör...
marifet sanılan şeyler
(bkz: ebeveyn olmak)
aynı evin içinde anne babasını özlediğini söyleyen öğrencilerim var benim. giydirmek, karnını doyurmak, her istediğini almak ebeveyn olarak sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi göstermez. asıl olan çocuğu sevmektir, ilgilenmektir, gözünden sakınmaktır. bazen çocuk sahibi olmak için çırpınan insanlara bakıyorum bir de "annemi özlüyorum" diyen öğrencimin ailesine bakıyorum, adaleti sorgulamak için ne kadar da doğru bir an diyorum sonra.
aynı evin içinde anne babasını özlediğini söyleyen öğrencilerim var benim. giydirmek, karnını doyurmak, her istediğini almak ebeveyn olarak sorumluluklarımızı yerine getirdiğimizi göstermez. asıl olan çocuğu sevmektir, ilgilenmektir, gözünden sakınmaktır. bazen çocuk sahibi olmak için çırpınan insanlara bakıyorum bir de "annemi özlüyorum" diyen öğrencimin ailesine bakıyorum, adaleti sorgulamak için ne kadar da doğru bir an diyorum sonra.
devamını gör...
dünyadaki zeki insan sayısının azalması
biyolojide kullanılmayan organlar körelir diye bir yasa vardır. işte bu durum beyin içinde geçerli. teknolojinin sürekli işimizi kolaylaştırması bizi bir düşünme tembelliğine götürmektedir.
telefonlar ekseninde düşünürsek bu cihazlar her şeyi bizim yerimize uyguluyor ve bize bir şey bırakmıyorlar. not defterinden, araştırmalarımıza kadar bunların hepsini kapsayan bir süreç söz konusu. bir süre sonra bu bizi aptallığa kadar götürecek gibi hissediyorum.
telefonlar ekseninde düşünürsek bu cihazlar her şeyi bizim yerimize uyguluyor ve bize bir şey bırakmıyorlar. not defterinden, araştırmalarımıza kadar bunların hepsini kapsayan bir süreç söz konusu. bir süre sonra bu bizi aptallığa kadar götürecek gibi hissediyorum.
devamını gör...
atforvendetta
dinlediğimiz playlist ile müzik zevkinin mükemmel olduğunu öğrendiğimiz yazar arkadaşımız.
not: başka arkadaşların şarkıları da varmış çalan listede, herkesin yüreğine sağlık.
not: başka arkadaşların şarkıları da varmış çalan listede, herkesin yüreğine sağlık.
devamını gör...
gargantua
kökeni 16. yüzyılda yazılan ve 2 devin maceralarının anlatıldığı the life of gargantua and of pantagruel adlı romana dayanan, "dev, aşırı büyük boyutlu şey" gibi anlamlarda kullanılan kelime. baş kahramanları baba dev gargantua ve oğlu pantagruel'dir.
yıldızlar arası adlı filmde temsili olarak modellenen kara delik de bu adı taşır. tıpkı masaldaki dev gargantua gibi her şeyi yuttuğu için bu ismi almıştır.

yıldızlar arası adlı filmde temsili olarak modellenen kara delik de bu adı taşır. tıpkı masaldaki dev gargantua gibi her şeyi yuttuğu için bu ismi almıştır.

devamını gör...
aşkın ömrü üç yıldır
bir frederic beigbeder kitabıdır.
aslında bir reklam yazarı olan frederic beigbeder bu romanında ve diğer romanında -onun ismini bilmiyorum şu an çünkü fiyatı artıkça ismi değişen bir kitaptı- roman edebiyatın içine reklam hileleri de katarak müthiş satış rakamlarına ulaşmıştır dünya çapında.
yazar kitabında -adı üstünde- aşka bir ömür biçme çabasında ve bu hayatta kalma süresini de üç yıl olarak belirlemiş. bunu kendine göre bazı kanıtlara dayandırarak yapıyor elbette. mantıklı olup olmadığına okuyunca karar verirsiniz.
ben üç yılın fazla olduğu görüşündeyim. iki insan birbirine aşıksa ve kavuşursa aşkın uzun sürme olasılığı da düşüyor gibi gelir bana hep. çünkü benim deneyimlediğim ve yorumladığım kadarıyla aşk kısa bir duygu yoğunluğu hali. bu söylediğimi aşkın olmadığını iddia etmek olarak almayın. ben sadece aşkın daha yoğun ve uzun süreli bir duyguya yerini bırakabileceğini söylüyorum.
ama tabii ki benim söylediklerim basılı bir kitap halinde olmadığı için çok da muteber değil. siz iyisi mi hayatını reklam yazarı olarak geçirmiş olan bir yazarın size aşkın son kullanma tarihini anlattığı kitabı okuyun.
ama son kullanma tarihinin geçtiğini düşündüğünüz aşklarınızı atmayın. daha yaşanır onlar.
aslında bir reklam yazarı olan frederic beigbeder bu romanında ve diğer romanında -onun ismini bilmiyorum şu an çünkü fiyatı artıkça ismi değişen bir kitaptı- roman edebiyatın içine reklam hileleri de katarak müthiş satış rakamlarına ulaşmıştır dünya çapında.
yazar kitabında -adı üstünde- aşka bir ömür biçme çabasında ve bu hayatta kalma süresini de üç yıl olarak belirlemiş. bunu kendine göre bazı kanıtlara dayandırarak yapıyor elbette. mantıklı olup olmadığına okuyunca karar verirsiniz.
ben üç yılın fazla olduğu görüşündeyim. iki insan birbirine aşıksa ve kavuşursa aşkın uzun sürme olasılığı da düşüyor gibi gelir bana hep. çünkü benim deneyimlediğim ve yorumladığım kadarıyla aşk kısa bir duygu yoğunluğu hali. bu söylediğimi aşkın olmadığını iddia etmek olarak almayın. ben sadece aşkın daha yoğun ve uzun süreli bir duyguya yerini bırakabileceğini söylüyorum.
ama tabii ki benim söylediklerim basılı bir kitap halinde olmadığı için çok da muteber değil. siz iyisi mi hayatını reklam yazarı olarak geçirmiş olan bir yazarın size aşkın son kullanma tarihini anlattığı kitabı okuyun.
ama son kullanma tarihinin geçtiğini düşündüğünüz aşklarınızı atmayın. daha yaşanır onlar.
devamını gör...
yazarların en köylü özelliği
yer sofrasını çok seviyorum, daha samimi ve doğal geliyor.
yemek masasının sıkış sıkışlığı ve kasılmışlığı yok.
bir de arada soğanın ortasına yumruk atıp öyle yiyorum.
soğan hassas noktamızdır, lütfen.
yemek masasının sıkış sıkışlığı ve kasılmışlığı yok.
bir de arada soğanın ortasına yumruk atıp öyle yiyorum.
soğan hassas noktamızdır, lütfen.
devamını gör...
sözlük yazarlarının favori normal sözlük yazarları
ay olsaydı eğer kesin mad men olurdu..
devamını gör...
ünlü olma şansınız olsa hangi yolla ünlü olurdunuz sorunsalı
voleybolcu kimliğimle.
türkiye kadın millî voleybol maçlarında dışarı kaçan topları toplamışlığım var iki/üç sene üst üste..
hayalim hep o sahada olmak olmuştur...
türkiye kadın millî voleybol maçlarında dışarı kaçan topları toplamışlığım var iki/üç sene üst üste..
hayalim hep o sahada olmak olmuştur...
devamını gör...
sözlüğün gizil işlevleri
düşüncelerimde ne kadar tutarlı olduğunu keşfettim , örneğin bir başlık görüyorum şunu yazayım diyorum sonrada dur baken ben bu başlığa yazmışmıyım diyip bir bakıyorum,tanımımı okuyorum aynı şeyi yazacakmışım,bu beni mutlu etti niyeyse.
devamını gör...
bir paris semtinin tüketilme denemesi
bir georges perec kitabıdır.
deliliğini edebiyat dehası ile maskelemeye çalışan, bazen ben şu an ne okuyorum hissi uyandıran, “bazen bunu neden anlattı ki şimdi?” türü ikiricikli sorularla sarhoş olmamıza neden olan ancak her zaman bir deli dahiyle sohbet ettiğiniz yanılsamasını yaratan perec bu kitapta da beklentileri tam olarak karşılamış.
dünyanın en ilginç roman fikirlerine ve isimlerine sahip roman yazarlarından biri olan perec daha önce “ bahçedeki gidonları kromajlı pırpır da neyin nesi” ve “ ücret artışı talebinde bulunmak için servis şefine yanaşma sanatı ve biçimi” isimli iki romanla dede korkut’tan sonra isim koyma konusunda en yetkin kişi olduğunu kanıtlamış, kayboluş kitabında hiç e harfi kullanmayarak da bize tek elini arkasına koyarak güreşmeyi teklif eden enişteyi hatırlatmıştır.
bu kitapta bir paris semtine manzaraya hakim bir kafeden bakan yazar gördüğü her şeyi yazarak bize anlatıyor. zamanın, insanların ve arabaların dışında hiçbir şeyin hareket etmediği üç boyutlu bir şehir tablosu koyuyor önümüze. başlarda ne yaptığını, ne yapmaya çalıştığını anlamıyor olsanız da zamanla alışmaya ve keyif almaya başlıyorsunuz.
deliliğini edebiyat dehası ile maskelemeye çalışan, bazen ben şu an ne okuyorum hissi uyandıran, “bazen bunu neden anlattı ki şimdi?” türü ikiricikli sorularla sarhoş olmamıza neden olan ancak her zaman bir deli dahiyle sohbet ettiğiniz yanılsamasını yaratan perec bu kitapta da beklentileri tam olarak karşılamış.
dünyanın en ilginç roman fikirlerine ve isimlerine sahip roman yazarlarından biri olan perec daha önce “ bahçedeki gidonları kromajlı pırpır da neyin nesi” ve “ ücret artışı talebinde bulunmak için servis şefine yanaşma sanatı ve biçimi” isimli iki romanla dede korkut’tan sonra isim koyma konusunda en yetkin kişi olduğunu kanıtlamış, kayboluş kitabında hiç e harfi kullanmayarak da bize tek elini arkasına koyarak güreşmeyi teklif eden enişteyi hatırlatmıştır.
bu kitapta bir paris semtine manzaraya hakim bir kafeden bakan yazar gördüğü her şeyi yazarak bize anlatıyor. zamanın, insanların ve arabaların dışında hiçbir şeyin hareket etmediği üç boyutlu bir şehir tablosu koyuyor önümüze. başlarda ne yaptığını, ne yapmaya çalıştığını anlamıyor olsanız da zamanla alışmaya ve keyif almaya başlıyorsunuz.
devamını gör...
birden fazla kitabı beraber okumak
farklı tarzdaki kitaplarla yapıldığında daha güzel olan eylem.
ben bunu daha çok 2-3 kitap arasında (10 ya da 15’er dakikalık periyotlarla) mekik dokuyarak yapıyorum. en heyacanlı yerinde diğerine geçmenin tarifi ise tam olarak; (bkz: zevk alınan ufak sapıklıklar)
bunu ilk defa denememe de vesile olan, vakti zamanında 2 filmi 10 dakikalık periyotlarla yayınlayan cnbc-e’dir. *filmde oluyorsa kitapta niye olmasın demiştim.
ben bunu daha çok 2-3 kitap arasında (10 ya da 15’er dakikalık periyotlarla) mekik dokuyarak yapıyorum. en heyacanlı yerinde diğerine geçmenin tarifi ise tam olarak; (bkz: zevk alınan ufak sapıklıklar)
bunu ilk defa denememe de vesile olan, vakti zamanında 2 filmi 10 dakikalık periyotlarla yayınlayan cnbc-e’dir. *filmde oluyorsa kitapta niye olmasın demiştim.
devamını gör...
donut
homer simpson'un çok sevdiği yiyecek.
aynı zamanda ingilizce öğrenenlere yardımcı olabilecek yapay zeka destekli bir uygulama/web sitesi. şöyle ki, websitesinde yazdığınız ya da konuştuğunuz cümledeki hatayı bulup düzeltiyor. android uygulamasında ise dilbilgisi, kelime bilgisi ve telaffuzla ilgili alıştırmalar, belli konularda kullanabileceğiniz sözcük öbekleri ve cümle kalıpları bulunuyor. uygulamayı konuşarak ya da yazarak da kullanmak mümkün. sınavlara yönelik pratik imkanları gibi farklı özellikleri de var, bir deneyip görülebilir.
donutlanguage.com/
aynı zamanda ingilizce öğrenenlere yardımcı olabilecek yapay zeka destekli bir uygulama/web sitesi. şöyle ki, websitesinde yazdığınız ya da konuştuğunuz cümledeki hatayı bulup düzeltiyor. android uygulamasında ise dilbilgisi, kelime bilgisi ve telaffuzla ilgili alıştırmalar, belli konularda kullanabileceğiniz sözcük öbekleri ve cümle kalıpları bulunuyor. uygulamayı konuşarak ya da yazarak da kullanmak mümkün. sınavlara yönelik pratik imkanları gibi farklı özellikleri de var, bir deneyip görülebilir.
donutlanguage.com/
devamını gör...
insanları yargıladığı gerekçesiyle birisini yargılamak
geri gelen mektup'a büyük ölçüde katılıyorum.
eleştirmek ile yargılamak arasında belirgin bir fark var.
eleştirmek tdk'da, bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit şeklinde tanımlanmıştır.
açıkça görüleceği üzere eleştiri, objektif bir şekilde değerlendirmeyi gerektirmektedir. objektif olabilmek için de meseleyi tartmak icap eder. tartmak'tan tartışmak
yargılamak ise meseleyi tarttıktan sonra ortaya çıkan negatif unsurlar sebebiyle o insanı zihnimizdeki menfi duygulara mahkum etmektir.
dolayısıyla bir kişiyi birilerini yargıladığı için yargılarsak biz de o kişinin durumuna düşmüş oluruz.
fakat nihayetinde insanız ne ölçüde bu idealizmi yaşatabiliriz orası tartışılır.
edit: ilk tanımda yargılamanın doğru veya yanlış olamayacağı yani tek bir yargılamanın varlığından bahsedebileceğimizi belirtiyor geri gelen mektup. ve bu yargılamanın yanlış olduğu sonucuna varılıyor. bu elbette insan ilişkileri için geçerli ve belki de olması gereken bir durum.
fakat bunun istisnasını takdir edersiniz ki mahkemeler eliyle yapılan yargılamalar meydana getiriyor. bu durumda adil bir yargılama, doğru bir yargılama örneği teşkil edecektir.
eleştirmek ile yargılamak arasında belirgin bir fark var.
eleştirmek tdk'da, bir insanı, bir eseri, bir konuyu doğru ve yanlış yanlarını bulup göstermek amacıyla inceleme işi, tenkit şeklinde tanımlanmıştır.
açıkça görüleceği üzere eleştiri, objektif bir şekilde değerlendirmeyi gerektirmektedir. objektif olabilmek için de meseleyi tartmak icap eder. tartmak'tan tartışmak
yargılamak ise meseleyi tarttıktan sonra ortaya çıkan negatif unsurlar sebebiyle o insanı zihnimizdeki menfi duygulara mahkum etmektir.
dolayısıyla bir kişiyi birilerini yargıladığı için yargılarsak biz de o kişinin durumuna düşmüş oluruz.
fakat nihayetinde insanız ne ölçüde bu idealizmi yaşatabiliriz orası tartışılır.
edit: ilk tanımda yargılamanın doğru veya yanlış olamayacağı yani tek bir yargılamanın varlığından bahsedebileceğimizi belirtiyor geri gelen mektup. ve bu yargılamanın yanlış olduğu sonucuna varılıyor. bu elbette insan ilişkileri için geçerli ve belki de olması gereken bir durum.
fakat bunun istisnasını takdir edersiniz ki mahkemeler eliyle yapılan yargılamalar meydana getiriyor. bu durumda adil bir yargılama, doğru bir yargılama örneği teşkil edecektir.
devamını gör...

