ay lütfen sen aşık olma ne olur dedirten açıklamadır. aşık olduğunuz milletin 20 yıl şeyine koydunuz daha da koymaya devam ediyorsunuz…

herkes mi öldürür sevdiğini arkadaş? *
devamını gör...

divan şiirinin olmazsa olmazıdır. önce divan şiiri için çok kısaca:

birkaçı dışında çoğu divan şairimizin sadece bir divanı vardır. koskoca nedim, dasdaracık bir cildin içinde başlar ve biter. eğer bu divan’ın da sık sık tekrarlanan bölümlerini, padişah ya da vezire yaranmak için sulandırılmış kısımlarını çıkarırsanız ya da sırf biçime uygun gelsin diye şişirilmiş bölümlerini saymazsanız, geriye birkaç beyit, birkaç dize kaldığını görürsünüz. bu durum çoğu divan şairi için aynıdır.
'divan şiiri'ne adını veren divanlar, kasidelerle (-->padişah ya da vezire yaranmak için sulandırılmış kısımlarla) başlar. bu kasidelerin de çeşitleri ve divana konulma sıraları vardır. bir divan şairinin iyi bir şair olup olmadığı ise kendisinin de en çok önemsediği 'gazel'lerine bakarak anlaşılır. sözlük yazarlarının divan şiirini örneklemek için seçtiği beyitlerin neredeyse tamamı 'gazel' beyitleridir.

şimdi bu ön açıklamalardan sonra, 'mazmun'a yeniden dönecek olursak; ortak islam kültürü içinde, kalıp ölçülerle ((gbkz: aruz)), kalıp nazım şekilleri ile ve ortak hayal dünyası içinde 'özgün' şiire rastlamak cidden zordur.
kurallar, yüzlerce yıl öncesinden belirlenmiş, sınırlar çizilmiştir.

yukarıda sözünü ettiğimiz 'gazel'ler divan şiirinde şairlerin, özgünlüklerini, yaratıcılıklarını, yeteneklerini konuşturacakları, gösterecekleri tek alandır diyebiliriz. gazellerin ana teması bilindiği gibi 'aşk'tır. bu aşk, dünyevi bir aşk da olabilir, ilahi bir aşk da. her ne olursa olsun, 'aşk' anlatılacağı zaman, anlatılacak bir sevgili de var demektir. öyleyse 'sevgili' divan şiirinde nasıl anlatılır?

mazmunlarla. evet, mazmun dediğimiz, her hayali önceden belirlenmiş benzetmelerin oluşturduğu mazmunlarla.

-namık kemal'in tanzimat şiiri'nde yenilik yaparken eleştirdiği ve belirttiği gibi- eğer şairlerin anlattıkları kağıda resim olarak çizilse, karşılaşılacak 'sevgili' bir 'gulyabani' gibidir: çirkin ve korkunç, kesinlikle gerçek olmayan.

nedir en çok kullanılan mazmunlar; kaş, yay gibidir, kirpik oktur, gözler ateş saçar, boy öyle uzundur ki, selvi ağacı yanında halt etsin, bel kopacak kadar incedir, saçlar ya yılandır ya hristiyan keşişlerinin cübbelerine bağladıkları kuşaktır, dinden çıkarır, ağız zaten yoktur........bu böyle devam eder.

konu çok uzun ve kapsamlı. oysa amacım bilimsel bir makale oluşturmak değil, yalnızca bu konudaki düşüncelerimi sizlerle paylaşmak, ey sevgili okur. bu nedenle, bu konuya ilişkin, 'namık kemal'in divan şiiri üzerine düşüncelerini irdeleyen bir yüksek lisans makalesi'ni de şuraya bırakayım ve aradan çekileyim.
buradan
devamını gör...

ya kapatıp çıkın ya da ortalığı düzeltin efendim.
devamını gör...

....im gülsün dünyam gülsün..
devamını gör...

sürekli kürk mantolu madonna ya da şeker portakalı'ndan bahsetmemesi.
devamını gör...

sabahtan beri 3-5 başlığa denk geldim z kuşağı ile ilgili. naptı bu z kuşağı size, annenize mi sövdüler nedir sorun canlarım.
devamını gör...

belki de geçmez sayın yazar.
çağırma bence.
hem de birini bulmuşken.
acıların yazarına selam olsun.
devamını gör...

yürüyüştür. yıllardan bu yana benim bıkmadan yaptığım en güzel şey. hem fiziksel, hem psikolojik çok faydası var.
devamını gör...

berbat bir durum şahsen benim akrabaların ya sen daha iyi bilirsin şimdi bu siyasi şeyde ne diyorsun erken seçime gidilir mi yada ekonomi nasıl düzeltilir gibi.okuduğunuz bölümle doğru orantılı bence ha bir sırf sormak için "haksız mıyım kızım sen okumuş insansın" sözünden sonra haksızsın katiyen diyemezsiniz.
devamını gör...

durduk yere aglayabiliyorum
devamını gör...

arkasında çok az ama muhteşem eserler bırakmış olan büyük yazar yusuf atılgan’ın anayurt oteli isimli romanında otelci zebercet’in bekleyip durduğu kadındır.

zebercet’i çok etkileyen ve hatta sonunda zebercet’in ölümüne neden olduğunu söyleyebileceğimiz yirmili yaşlarının ortalarında, uzun sayılabilecek bir boyda olan; göğüslü, saçları ve kaşları kara, uzun kirpiklerin sahibi, gergin yüzlü esmer kadındır.

arkasında bir havlu bırakmıştır ki bu çok önemlidir bekleyen için. sonuçta bu kadar hayran olunan ve gelecek diye beklenen kadının tenine değmiştir o zaman, bir ihtimal kadının kokusu da vardır üstünde.

bir hafta sonra döneceğini söyleyen kadın asla dönmez. zebercet bekler gecikmeli ankara treniyle gelen kadını ama o gelmez. çay bardağının kenarında bıraktığı ruj izini almak için bile dönmez. biz biliriz ki eğer birisi geleceğini söylemişse beklemek farzdır.

gizemi kendinden menkul bu kadının kahverengi paltosuna sarılıp gelmesine beklerken bir başka gizem daha kurcalar insanın aklını: acaba çayı tek şekerli mi içmektedir kadının ve zebercet’in bıyığı var mıdır gerçekten?

kesin olan şey şudur ki ankara’dan gecikmeli bir trenle geliyorsa kadın, mutlaka güzeldir. ankaradan gelen her kadın güzeldir. ankara’ya hiç gitmemiş olsa bile.
devamını gör...

legal kölelik.
devamını gör...

ikisinin döneminde ne parmak izi ne dna vardı. akıl, zeka, dikkat, sezgiyle bulunuyordu katiller.
devamını gör...

beni evlatlık mı aldınız ya bu evde hiç bi istediğim olmuyor
nazan: merak etme zekai evlatlık almış olsak daha seçici davranırdık

abi neden kaçıyoruz ya, kim bunlar
geçmişimden kaçıyoruz ulvi, görmedin mi adamlardaki kırmızı bülten tavrını, ajan lan bunlar.
iyi de türkçe konuşuyorlardı
sen de türkçe sus ulvi.

ulvi: ben naptım, ayı gibi evlendim. hatta bebem bile olacak ya. inşallah zenci olur bebem.
cevahir: ??
ulvi: bakma öyle ortaam. onlar çok yetenekli oluyo cevo ya. valla.
cevahir: lan malaka, bebeğin zenci olursa senin yeteneksiz olduğun ortaya çıkar.
devamını gör...

30 ekim 1918 mondros mütarekesi ile başlayıp 11 ekim 1922 mudanya mütarekesi ile sona eren dönemde milli mücadele aleyhinde yayın yapan basına verilen isimdir.
artin kemal olarak da bilinen ali kemal’in başını çektiği mütareke basınının linkte pdf formatında orijinal metni yer alan mondros mütarekesi’ne yandaş gazetelerinde attığı bazı başlıklar...
vakit: “memleket artık barış ve huzura kavuştu.”
ikdam: “allah’ın yardımıyla ateşkes yapıldı.”
tasvir: “çevresi çiçeklerle bezenmiş, üstünde güneş doğan bir barış.”

işgal altındaki istanbul basınının bir bölümü kuva-yi milliye ile mustafa kemal paşa'ya söver, işgalci devletlere vıcık vıcık yağ çeker.
‘‘mütareke şartlarını tamamen icra edip iyi niyet göstermemiz gerekir. fakat bütün bunlar, kuva-yi milliye denilen maskaralık ortadan kalkmadan mümkün olmaz’’ derler.

o dönemi yaşayan dünya gazeteler birliği altın kalem özgürlük ödülü sahibi ahmet emin yalman şöyle anlatır:
“gazetelerin çoğu yabancı parası alıyor ve karşılığında memlekette fitne ve karışıklık çıkarıyor, yabancıların emellerine bilerek ya da bilmeyerek alet oluyorlardı. o sırada bir yabancı devletten, bir yabancı banka ve şirketten para almak, bir gazetenin tıpkı satış gibi, ilan gibi normal gelir kaynaklarından biri sayılıyordu.”

milli mücadele aleyhtarı hain, satılık, işbirlikçi kalemleri olan bu yayın organlarına atatürk “bizans basını” demiştir. bir ülkede halkı kandıran bir medya varsa, o ülkenin başka bir düşmana ihtiyacı yoktur.

günümüzde halk için değil, emperyalist güçlerin çıkarlarına dönük yayın yapan basına mütareke basını denilmektedir.
baştan sona 'algı' ve yalan haberle dolu malum medya son günlerde ekranlarda “tencere dibin kara, seninki benden kara” türü kapışmalar yapmaktadır.
“joe biden beni seç” tarzı tribünlere oynayan mütareke basınının günümüzdeki temsilcilerinin tarihten ders almaları gerekir.
dersaadet isimli yurtsever bir gazete 1920 yılında anadolu’daki milli harekete duyduğu güveni şu resimle halka anlatmıştır

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

öküzleriyle tarla süren köylü oğluna seslenir: “oğul! bugün yeni bir devre giriyoruz; artık geçmiş günleri unutmak ve yüreğin acılarını dağlamak için sabanı sürmeye başla ve her gecenin bir sabahı olduğunu unutma.
diğer görüntülerde ise sevr’i imzalayan osmanlı heyeti, fransız, ingiliz ve italyan delegeleri ile imza işleminin yapıldığı salon resmedilmektedir.

"gazetecilikte gerçeği söylemek ve şeytanı utandırmaktan daha yüksek bir yasa olamaz" - walter lippmann.
devamını gör...

davranışların nasıl kazanıldığını veya davranışların nasıl değiştiğini belirtmek üzere öğrenme kuram'larının kullanımıdır.
devamını gör...

kedi yok ama köpek bırakalım biz de
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

cebeci ışıklarda sana da bir yer vardır illaki cabbarcığım, diyerek dahil olduğum başlığımsı.

yahu insanın içinden bir anda koşmak gelir, eğlenmek gelir, bağırmak gelir, ağlamak gelir ne bileyim yüksek bir yerden denize atlamak falan gelir.

travesti olma isteği nedir kardeşim? nasıl bir çevrede büyüdün sen? ya da ne kullanıyosun?*
devamını gör...

sahilde denize vuran dalga gece saatleri
devamını gör...

şu zamana kadar başlığının açılmamış olmasına şaşırdığım, 90'lı yıllara damga vuran ve aktif kariyerine devam eden ingiliz elektronik müzik devidir. elektronik müziği baştan aşağı değiştiren bir oluşumdur. adının hakkını veren nadir gruplardan birisidir. kurucusu liam howlett'tir. grubun frontman'ı keith charles flint ise 2019 yılında aramızdan ayrılmıştır. pek çok film müziğini bestelemişlerdir. örnek olarak:
firestarter - charlie'nin melekleri
you will be under my wheels - hızlı ve öfkeli - tokyo drift
en beğendiğim konserleri olan rock am ring 2009 görüntüleri için (müzik türüne rağmen bir elektronik müzik grubunun böylesine bir konserde sahne alıyor olması zaten başlı başına yeterli bir göstergedir.)
the prodigy'in büyüklüğünü anlamak için ise, şarkılıarını bestelerken samplelar ile nasıl oynandığını gösteren şu videoyu da izlemenizi tavsiye ederim.
edit: aynı zamanda türkiye'de de konser vermişlerdir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim