2007-2020 yılları arasındaki nüfus artış hızını gösteren bir grafik.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

arkadaşlar öncelikle şunu belirtmek isterim ki hayvan düşmanı değilim, bazı hayvanları vicdansız insanlardan bile üstün tutarım lakin sokak köpekleri üzerinden ajitasyon yapmayı bırakıp toplatılmaları için bence acilen sosyal medyada kampanya düzenleyelim. tutmaz ama tutuncaya kadar uğraşalım derim. bakın sokak köpeklerinin yeri barınaklardır, sokaklar değil. ya da şehir dışıdır, şehir içi değil. şimdi bu çocuk sizin çocuğunuz da olabilirdi, hastanede o çocukla beraber siz de acı çekebilirdiniz. aileyi olsun, çocuğu olsun kendi yerinize koymanızı öneririm.

köpekler sokaklarda olduğu müddet biz bu olaylarla daha çok karşılaşacağız çünkü köpekler aç, köpekler çaresiz ve açlıktan millete saldıracak duruma geldiler. barınaklara gönderilse onlara orada en nihayetinde bakılır, sokaklarda kendileri de yıpranmazlar, insanlar da çekinmezler yani gezerken.

şu olayı cidden avrupa’da göremezsiniz ya, adamlar köpeklere karşı önlem almışlar bir de bizim ülkemize bak, hangi sokağa gitsek muhakkak 3-5 köpek nöbet bekliyor adeta. geceleri bile çekinir olduk bunlardan, özgürce gezemez olduk be. lanet olsun şu ülkenin düzensizliğine…
devamını gör...

sabahları tanımlarını okuyunca bünyede aşırı pozitif etki yapıp şok geçirilmesine sebep olabilen yazar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

dün gece attığım ciritler bu sabah düşmüş demek.
devamını gör...

her gece olduğu gibi ölümün provasını yapmaya gidiyorum. *
devamını gör...


sadece bir ya da birkaç kişinin değil, dünya üzerinde geniş bir topluluğun var olan bir bilgiyi tamamen yanlış hatırlıyor olması durumudur.ilk olarak 2010 yılında fiona broome adlı bir blogger tarafından ortaya atıldı. adını, nelson mandela’nın ölümünden alıyor.nelson mandela’nın 80’li yıllarda hapisteyken ölme efsanesinden doğuyor. 2013 yılında hayatını kaybeden mandela’nın ölüm haberi, pek çok kişiyi üzerken milyonlarca kişiyi de büyük şaşkınlığa uğratmış, “nasıl yani? yahu bu adam 80’lerde hapishanede ölmemiş miydi?” algısı oluşmuştu. aslında yıllardır yaşayan, hatta devlet başkanlığı dahi yapmış saygıdeğer birisi olan mandela, dünya nüfusunun büyük bir kısmı tarafından, 1980’li yıllarda hapishanede ölmüş olarak kabul ediliyordu.
monopolydeki adamın gözünde mercek hatırlamamız ama asla olmaması, mickey mouse un pantolon askisinin olduğunu hatırlamamız ama asla olmaması, volswagenin sembolünde v ve w harflerini birbirinden ayıran çizginin olmadığını hatırlasak da aslında olması da örnek verilebilir.
devamını gör...

israil'in güneyindeki su azlığı ve toprak sebebiyle tarım faaliyetlerinin yetersiz olduğu arava çölü'nde kurduğu tarım çiftlikleriyle avrupa ve amerika'ya tarım ürünleri* ihraç etmektedir.

arava çölü'nde kurduğu teknolojiyle toprağın sadece 30 santimlik bölümünde tarım faaliyetlerini sürdüren israil, sebze ve meyve ihracatının %66'sını sadece bu bölgeden karşılıyor. bölgeye kurulan güneş enerji panellerinde üretilen elektrik ile çıkarılan su arıtılarak tarımda da kullanılıyor. günlük üretilen elektrik enerjisiyle 3 bin litre tuzlu su arıtılıyor ve sulamanın tamamı damlama sistemiyle gerçekleştiriliyor.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

var olan gerçekliği kendi algısı ile dışa vurarak izleyen üzerinde duygusal , zihinsel etki bırakmak olarak ele alırsak eğitim, teknik ve çalışma ürünü olan hiper-realist resimleri sanat olarak adlandırabilir miyiz ?

bu resimler karşısında herhangi bir şeyi sorgulamayız, üzerine düşünmeyiz veya belirli bir duygusal aktarima girmeyiz, yeni bir tecrübe edinmeyiz. genelde "vay, ne güzel çizmiş ressam" der geçeriz . çünkü zaten bizim kendi tecrübemiz vardır konu ile ilgili . ışık, renk karakterler daha önce farkında olduğumuz, gördüğümüz şeylerdir . hatta bu tarz resimlere "çizmeye neden zahmet ettin fotoğrafını çekseydin " diyerek tepki bile verebiliriz.

bunca gerçekliçi çalışmanın aksine kübik bir resim size düşünsel anlamda daha fazla şey verebilir .

müzikte de yıllarca süren disiplinli çalışma ile bir enstrümanı iyi çalmak , hatta en iyi çalmak sanatçı yapar mı insanı ? zaten halihazırda olan bir eseri çalıyor olmak müzisyeni pikap (cd çalar ) seviyesinden bir tık üste getirir ancak.

eğitim ile ancak ensturmanı ( ses , saz, boya , fotoğraf makinesi .... ) iyi kullanmayı öğrenir insan. ruhunda sanat yoksa, yaptıklarına kendisinden bir parça koyamıyorsa replika olmaya mahkumdur tüm yaptıkları .
devamını gör...

şarkı seni bilinmedik alemlerde gezdirir. benim de yıllardır dinlemekten çok keyif aldığım etkileyici bir şarkıdır.
devamını gör...

başarmak için çok uğraşmak, birçok zorlukları yenmek için çabalamak.
devamını gör...

"küçükken sarışındım"ın üst seviyesi: küçükken japondum...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

t: david finkelhor'un 2010 yılında "gençler salak, bunlardan bir halt olmaz" vesaire gibi, mutlaka herkesin hayatında en az bir kere duyduğu yaşlı tutumunu tanımlamak için literatüre kattığı terim.

juvenile ve paranoia kelimelerinin birleşiminden meydana gelmektedir: juvenile* "gençlik, genç" paranoia da paranoya*. özetle, gençleri küçümsemek, gençlere karşı duyulan güvensizlik anlamına gelir.

ilgili makale

sıkıntı editi:
örnek diyalog:
mümtaz dede: "yaw, gençliğe bak yaw(haw haw), anasının babasının yanında yemek yiyor. bizim zamanımızda önce böyükler yer idi. biz de mal gibi ayakta onların yemeğini bitirmesini beklerdik."
ilgili genç: "..."
tabii sadece dedelerle teyzelerle alakalı değil, öğretmenler, akademisyenler vs. herkeste bir parça var. fakat şu durumu da yadsımamak lazım, gençlerin içinde de oldukça anti yaşlıcı olanlar var. kesin bunun da bir adı vardır.
devamını gör...

okumaktan keyif aldığım, yazım tarzını çok sevdiğim, yaptığı uzun tanımlarda görsellerle konunun anlaşılırlığını arttıran bir yazar.

sadece gezilerinden edindikleri değil, diğer başlıklardaki tanımları da onun ince zekası ile dokununca, okunması da o derece keyif veriyor.

ayrıca efendim:
#1696707
#1685311

bu tanımlarla ilgili sizden ayrı bir başlık talep ediyorum*. sözlükte varlığı sevindiren , yokluğu ise üzecek yazarlardan. yazıları ve kendisi daim olsun.
devamını gör...

bir metnin içeriğini özetleyen ve gösterge olarak kullanılan kelimedir. kılavuz kelime.
devamını gör...

ayna hücreleri olarak bu hücreler taklit yoluyla yeni beceri öğrenme konusunda görev alan hücrelerdir.
bu hücreleri yoğun olan insanlarda karşıdaki insanın niyetini de tahmin edebilme özelliği artmıştır.
devamını gör...

zerre faydası dokunmayan ve asla da dokunmayacak olan kimliksiz insan sürüsünün boktan dedikodularından çekinildiğinde kullanılan bir söz.
ahh şu sosyal varlık olayı olmayacaktı ki gör o zaman huzuru. ama yook ucunda ölüm olsa bile gruptan dışlanmama psikoloji ağır basacak illa. sanki taş devrindeyiz sanki vahşi hayvanlardan korunmak için penguenler gibi birbirimize sokulmamız lazım.

nurten teyzenin, hikmet dayının o 'bilge' dünya görüşüne kimse muhtaç değil. onay almamız da gerekmiyor. zaten insanın bi kendine sorması lazım ben kimim de ona buna nutuk çekiyorum neyim lan ben dünkü bok diye. *
devamını gör...

bende tavandan yaprak sarma toplamadan önce olmayan fobi*
devamını gör...

kendisiyle çelişen insan tipi. mütevazı insan herhangi bir şeyle, hele de kendisiyle hiç övünmez.

bu arada kelimenin doğru yazılışı mütevazıdır efendim. mütevazi ise paralel anlamına gelen, konuyla alakasız bir kelime.

başlık başa kalmaz umarım.

edit: başlık düzeltilmiş. teşekkürler.
devamını gör...

bir jorge luis borges kitabıdır.

bu kitap için biyografi demek doğru olur mu, sanmıyorum. bir romandır diyebilir miyiz, o da pek mümkün değil. anlatı, anı, deneme? hiçbir tanıma tam olarak uymayan bir kitap bu. biz iyisi mi bir jorge luis borges kitabı demekle yetinelim.

kimsenin hikayelerini yazmadığı, kimse onlardan bahsetmediği ve bu yüzden de kimsenin tanımadığı, hatırlamadığı onlarca, yüzlerce edebiyatçı öldükten sonra unutulup gidiyor. unutulmak bir edebiyatçı için gerçek ölümdür zaten.

jorge luis borges en azından böyle edebiyatçılardan bir tanesini unutuluşun tozlu, küflü varoluşundan alıp çıkartmış. evaristo carriego da jorge luis borges’in lazarus’u.

evaristo carriego 20. yüzyıl henüz başlamışken 29 yaşında hayatını kaybetmiş bir tango şiirleri yazarı. carriego öldüğünde borges on üç yaşında. ve o zaman gözleri şahin gibi gören bu çocuk büyüyünce evaristo carriego’yu sonsuz bir ölümün kollarından kurtarıyor yazdığı kitapla.

okurları ve edebiyat çevresi hiç tanınmayan bir yazar hakkında kitap yazmasını anlamsız bulsalar da borges, carriego üzerinden o dönemin arjantin’ini ve kendi çocukluk yıllarını anlatmakta kararlıdır ve öyle de yaparsan
devamını gör...

konumu, kolay yaşanan, pazarı çarşısı ucuz bir büyükşehir olması.
büyükşehir gibi ama çok da değil. *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim