porno izleyen kadın
toplumda sadece erkeklerin yaptığı bir eylemmis gibi lanse edilir. fakat kadın erkek farketmeksizin herkes izlemistir ve izliyordur. bir kadının porno izlemesi bana asla garip gelmez.
devamını gör...
mütemadiyen
aksamadan, sektirmeden, ara vermeden, sürekli, duraksız anlamına gelen sözcüktür. birkaç kez kullanıldığında kolayca anlaşılan ve cümlelerinize derinlik katan hoş sesli bu kelimeyi siz de sevin siz de mütemadiyen kullanın.
devamını gör...
yazarların itiraf köşesi
ölürse bir çok kişinin sevineceği bir akrabam var .
devamını gör...
siyasi islam diye bir şey varsa en büyük örneği istiklal marşıdır
sert yorumlar isteyen yazar beyanı.
istiklâl marşını kişinin kendi içgüdülerine ve ideolojik düşüncelerine göre yorumlamak kimsenin haddine değildir. ne demek, ne anlatmak istediği bellidir.
-siyasal islam (islam değil siyasal islam) bu ülkenin başına gelmiş en kötü şeyler listesinde ilk beşe girer.
istiklâl marşını kişinin kendi içgüdülerine ve ideolojik düşüncelerine göre yorumlamak kimsenin haddine değildir. ne demek, ne anlatmak istediği bellidir.
-siyasal islam (islam değil siyasal islam) bu ülkenin başına gelmiş en kötü şeyler listesinde ilk beşe girer.
devamını gör...
me11isho (yazar)
doviz kuru gibi yazar. niye boyle bir benzetme yaptim, cunku sozluge kayit olali daha bir hafta olmus, yazar an itibariyle 27 takipci ve 2000 uzeri karma puan elde etmis ( zalımın oglu rozette almis) bu hizli yukselisin tek rakibi olsa olsa dolar olur, euro olur...bu arada sayin yazar benim gozumde gizli bir forvetten otesin, sen sozlugu ele gecirmek istiyor falan olabilir misin? "komik moderator seniii" deyip gecme beni, gozum uzerinde, buyuk resmi gordum ben!
devamını gör...
ot gibi yaşadığı halde günlük tutan birey
ot gibi yaşama tabirini kullanan ama ot kadar faydası olmayan insanların, tekdüze yaşayan insanların günlük tutmalarına laf ettiği başlıktır. insan istediğinde yazar, istediğinde çizer. kimse kimsenin hayatına karışmamalı..
devamını gör...
kavgaya aldırmayıp dürümü yiyen dayı
adam yayılıp keyif yapıyor da sanki gamsız diyorlar. çok saçma. ne bileyim sigara içip tip tip baksa belki o zaman adama gamsız demekte haklı olabilirler ama şu durumda mümkün değil. ya haber değeri olsun diye olayı abarta abarta anlatıyorlar ya da açın halinden anlamıyorlar. açsam ve ayaküstü bir şeyler yiyorsam dünya umurumda olmazdı.
devamını gör...
kalbin acıyınca sığındığın şeyler
kadim dostlarıma tabiki.
biri karanlık biri de en yakını olan yalnızlık.
biri karanlık biri de en yakını olan yalnızlık.
devamını gör...
fahrettin altun'un tweet'lerini rt'leyen hesaplar
fake hesaplar günahtır.
devamını gör...
mirkelam
anacığım sayesinde şarkılarıyla tanıştığım ve çok sevdiğim sanatçıdır. asıl adı fergan mirkelam'dır. bir aralar tarkan'a kafa tutarken gizemli bir şekilde (?) ortadan kaybolmuştur. sabancıların damadı olmuştu en son.
(bkz: koşan adam)
(bkz: koşan adam)
devamını gör...
halil dervişoğlu
8 aralık 1999 hollanda, rotterdam doğumlu futbolcu. ingiltere championship ekiplerinden brentford'da forma giyiyor ve aynı zamanda türkiye u21 milli takımı için mücadele ediyor. şuan satın alma opsiyonu ile birlikte galatasaray ile anlaştığı haberleri var. bakalım bekleyip göreceğiz.
devamını gör...
tüketim psikolojisi
tüketim psikolojisini anlayabilmek için tüketim davranışına bakmak gerekir.
tüketim çılgınlığının yani aşırı tüketim davranışının sebebi bireylerin bencilliği ya da bitmek bilmeyen tüketim isteği değildir. bireyleri incelerken buna dikkat etmek gerekir.
''fazla tüketildiği için mi fazla üretiliyor yoksa fazla üretildiği için mi fazla tüketiliyor,'' hala bir tartışma konusudur lakin kapitalizm denen, bireyin iç dünyasını bilen bir canavar olduğu da su götürmez bir gerçektir. zaten birçok propaganda ustası ve ürünlerini pazarlamak isteyenler freud'dan, bireyin iç dünyasını anlayabilmek için yararlanmış, onun kitaplarını okumuştur.
sigmund freud'un ''bilinç dışı'' kavramı burada da karşımıza çıkar. freud, unutmaların, dil sürçmelerinin, kazaların ve rüyaların tesadüf olmadığını dile getirir. bunlar içimizdeki arzu, nefret gibi duyguların ortaya çıkmasına olanak sağlar. tüketim de öyledir. ''diğer insanların gözündeki ben''i değiştirmek ister tüketici. reklamlar da buna oynar zaten.
reklamlar öyle bir oyun oynar ki, asla sınırını bilmez. ürünü pazarlamak için cinsiyetçilik yapar. kadını bir dondurma reklamına ya da araba reklamına koyuverir. arabanın özelliklerini sıralayan bir reklamdan ziyade kadınların olduğu bir araba reklamındaki arabanın satılması daha kolaydır. çünkü tüketme davranışı hislerle olur ve bilinçdışına hitap eder. bilinç dışına hitap eden ürünün alınması daha kolaydır. gerçi sadece kadınlar değil, bir bisküviyi neden kolları kaslı ve yarı çıplak bir erkek yapar ki mesela? bisküvi yapımı ile kaslı vücut birbiriyle tamamı ile alakasızdır.
tüketimi bir ''anlam'' aracı olarak gören de vardır. mesela hafta sonu ikea gezmek bir anlam mıdır?
fight club (film)'da da bahsedildiği gibi, eşyaya sahip oluyoruz derken onun bize sahip olması hayatın anlamı olabilir mi?
bir de şey var mesela ''ölmeden önce görülecek 10 yer'' ya da ''ölmeden önce yapılacak 10 şey'' listeleri. 10 yer değil 1000 yer de görsen hayatın anlamına ulaşamazsın oysa. hayatın anlamı, insan ilişkilerinde gizlidir bir bakıma.
tüketim çılgınlığının yani aşırı tüketim davranışının sebebi bireylerin bencilliği ya da bitmek bilmeyen tüketim isteği değildir. bireyleri incelerken buna dikkat etmek gerekir.
''fazla tüketildiği için mi fazla üretiliyor yoksa fazla üretildiği için mi fazla tüketiliyor,'' hala bir tartışma konusudur lakin kapitalizm denen, bireyin iç dünyasını bilen bir canavar olduğu da su götürmez bir gerçektir. zaten birçok propaganda ustası ve ürünlerini pazarlamak isteyenler freud'dan, bireyin iç dünyasını anlayabilmek için yararlanmış, onun kitaplarını okumuştur.
sigmund freud'un ''bilinç dışı'' kavramı burada da karşımıza çıkar. freud, unutmaların, dil sürçmelerinin, kazaların ve rüyaların tesadüf olmadığını dile getirir. bunlar içimizdeki arzu, nefret gibi duyguların ortaya çıkmasına olanak sağlar. tüketim de öyledir. ''diğer insanların gözündeki ben''i değiştirmek ister tüketici. reklamlar da buna oynar zaten.
reklamlar öyle bir oyun oynar ki, asla sınırını bilmez. ürünü pazarlamak için cinsiyetçilik yapar. kadını bir dondurma reklamına ya da araba reklamına koyuverir. arabanın özelliklerini sıralayan bir reklamdan ziyade kadınların olduğu bir araba reklamındaki arabanın satılması daha kolaydır. çünkü tüketme davranışı hislerle olur ve bilinçdışına hitap eder. bilinç dışına hitap eden ürünün alınması daha kolaydır. gerçi sadece kadınlar değil, bir bisküviyi neden kolları kaslı ve yarı çıplak bir erkek yapar ki mesela? bisküvi yapımı ile kaslı vücut birbiriyle tamamı ile alakasızdır.
tüketimi bir ''anlam'' aracı olarak gören de vardır. mesela hafta sonu ikea gezmek bir anlam mıdır?
fight club (film)'da da bahsedildiği gibi, eşyaya sahip oluyoruz derken onun bize sahip olması hayatın anlamı olabilir mi?
bir de şey var mesela ''ölmeden önce görülecek 10 yer'' ya da ''ölmeden önce yapılacak 10 şey'' listeleri. 10 yer değil 1000 yer de görsen hayatın anlamına ulaşamazsın oysa. hayatın anlamı, insan ilişkilerinde gizlidir bir bakıma.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
sen kalacaksın kimse bilmeyecek
ve kimseler görmeyecek seni,
yaşayacaksın gözlerimde.
| özdemir asaf
ve kimseler görmeyecek seni,
yaşayacaksın gözlerimde.
| özdemir asaf
devamını gör...
13 mayıs 2021 normal sözlük bayramlaşması
büyüklerimin ellerinden, küçüklerimin gözlerinden öpmeyeceğim virüs var malumunuz. göksel’in dediği gibi öyle uzaktaaaan, uzaktan...
nerede o eski bayramlar temalı,
buyrunuz efsane;
iyi bayramlar ahali! *
nerede o eski bayramlar temalı,
buyrunuz efsane;
iyi bayramlar ahali! *
devamını gör...
the last samurai
*2004 şubat’ında piyasaya çıkmış savaş* filmi. malum her savaş aynı zamanda bir dramdır da aslında.
filmin başrolünde tom cruise oynuyor. ona japon oyuncu ken watanabe ve shin koyamada eşlik etmiş. iyi ki de etmiş. bu sayede harika bir film çıkmış ortaya.
filmi hiç izlemediysem 50 defa izlemişimdir. ilk izlediğimde, kimliğimi bırakarak kiraladığım orjinal* film cdsinden izlemiştim. nasılsa haftasonu bende diye üç dört defa izlemiştim.*
daha sonra defalarca izleyerek japon disiplini ve azmini takdir ettim. japonların eskiyi ve yeniyi bir arada tutmalarını hep hayranlıkla karşılamışımdır. günümüzde bu kadar modern ve gelişmiş bir toplum yaratmak sadece çalışmayla olmaz.
sadece çalışmak bir şeyler inşa etmenizi sağlar ama temeliniz sağlam değilse inşa ettiğinizin ömrü de uzun olmaz. onun için, geçmişin ışığında geleceğin peşinden koşmak gerekir. *
sadece koşmak da yetmez. yeni değerler var ederken bir diğer yandan varolan değerlerin korunması ve muhafazası da çok önemli. bir değeri var ederken mevcut değerleri örselemeden devam ettirmek gerek çünkü.
filmde mevcut değerlerin varlığı ve kıymeti vurgulanır, eski ile yeninin birlikte de güzel yaşayabileceği savunulur. hem savunulan mevcut değerler öyle üstün körü inanılmış dogmalara veya kulaktan dolma duyumlara dayanmaz.
öylesine güzel, sürükleyici bir anlatım ve akış yakalanmış ki geleneksel değerlerin mükemmelliği ve doğanın samuraylık geleneğiyle kusursuz uyumu izleyiciyi filme hayran bırakır.
her izlediğimde apayrı bir keyif ve tad alarak izler yeni bir detay farkederim.
neyse filmin içeriğine girmeden pazarınızı güzelleştirecek bir film önerimin sonuna geldim. iyi seyirler dilerim.
beyazperde.com dan konusunu alıntılayarak tanımıma son vereyim.
amerikan ordusunda, ukala ve aynı zamanda da kıdemli bir kaptan olarak bilinen nathan algren, 1870’lerde japonya’dan bir teklif ve davet alır. kendisinden, japon imparatorluğu’nun ilk ordusuna askeri eğitim vermesi talep edilmektedir. her ne kadar modern savaş yöntemleri açısından gelişim gösterseler de samuray kültürü de hem devam etmekte hem de önemsenmektedir. ancak algren, başına gelen bir kaza sonucu, samurayların lideri tarafından kurtarıldığı vakit, esas samuray kültürüyle tanışır ve bundan ziyadesi ile etkilenir. bir samuray savaşçısı gibi hareket etmeyi öğrenmesi onu son derece önemli bir kararın eşiğine taşıyacaktır. başrolde tom cruise’un oluşu filme ekstra bir cazibe katıyor.
filmin başrolünde tom cruise oynuyor. ona japon oyuncu ken watanabe ve shin koyamada eşlik etmiş. iyi ki de etmiş. bu sayede harika bir film çıkmış ortaya.
filmi hiç izlemediysem 50 defa izlemişimdir. ilk izlediğimde, kimliğimi bırakarak kiraladığım orjinal* film cdsinden izlemiştim. nasılsa haftasonu bende diye üç dört defa izlemiştim.*
daha sonra defalarca izleyerek japon disiplini ve azmini takdir ettim. japonların eskiyi ve yeniyi bir arada tutmalarını hep hayranlıkla karşılamışımdır. günümüzde bu kadar modern ve gelişmiş bir toplum yaratmak sadece çalışmayla olmaz.
sadece çalışmak bir şeyler inşa etmenizi sağlar ama temeliniz sağlam değilse inşa ettiğinizin ömrü de uzun olmaz. onun için, geçmişin ışığında geleceğin peşinden koşmak gerekir. *
sadece koşmak da yetmez. yeni değerler var ederken bir diğer yandan varolan değerlerin korunması ve muhafazası da çok önemli. bir değeri var ederken mevcut değerleri örselemeden devam ettirmek gerek çünkü.
filmde mevcut değerlerin varlığı ve kıymeti vurgulanır, eski ile yeninin birlikte de güzel yaşayabileceği savunulur. hem savunulan mevcut değerler öyle üstün körü inanılmış dogmalara veya kulaktan dolma duyumlara dayanmaz.
öylesine güzel, sürükleyici bir anlatım ve akış yakalanmış ki geleneksel değerlerin mükemmelliği ve doğanın samuraylık geleneğiyle kusursuz uyumu izleyiciyi filme hayran bırakır.
her izlediğimde apayrı bir keyif ve tad alarak izler yeni bir detay farkederim.
neyse filmin içeriğine girmeden pazarınızı güzelleştirecek bir film önerimin sonuna geldim. iyi seyirler dilerim.
beyazperde.com dan konusunu alıntılayarak tanımıma son vereyim.
amerikan ordusunda, ukala ve aynı zamanda da kıdemli bir kaptan olarak bilinen nathan algren, 1870’lerde japonya’dan bir teklif ve davet alır. kendisinden, japon imparatorluğu’nun ilk ordusuna askeri eğitim vermesi talep edilmektedir. her ne kadar modern savaş yöntemleri açısından gelişim gösterseler de samuray kültürü de hem devam etmekte hem de önemsenmektedir. ancak algren, başına gelen bir kaza sonucu, samurayların lideri tarafından kurtarıldığı vakit, esas samuray kültürüyle tanışır ve bundan ziyadesi ile etkilenir. bir samuray savaşçısı gibi hareket etmeyi öğrenmesi onu son derece önemli bir kararın eşiğine taşıyacaktır. başrolde tom cruise’un oluşu filme ekstra bir cazibe katıyor.
devamını gör...
hayatı güzelleştiren ufak detaylar
dolapta dondurma kabı içinden çıkan sarma, montun cebinde unutulan para, radyoyu açtığınızda sevdiğiniz bir şarkının çalıyor olması not konulmuş hediye kitap, mutsuz olunduğunda bunu anlayıp sebepsizce size sarılan dost
devamını gör...
şimdiki maymunlar neden insan olmuyor sorunsalı
zamane maymunu , nerede o eski maymunlar .
devamını gör...
1 mayıs 2021 yeni fakülteler kurulması
(bkz: mahlas tanım başlık uyumu)
yeminle bıhtım yav!!!
eğitimi mahvettiler, şimdi de helvasını kavuruyorlar.
yeminle bıhtım yav!!!
eğitimi mahvettiler, şimdi de helvasını kavuruyorlar.
devamını gör...
en ilginç evcil hayvan isimleri
turşu.
devamını gör...
dünyanın en samimiyetsiz cümlesi
''yaa canım bu kadar basit bir şey için kendini neden üzüyorsun?''
devamını gör...