unutmak iyilestirmez, kaldi ki unutulmaya şartlanmis her durum ya ciddi bir yaraya ya da travmaya evrilir. tam tersi unutulmasi gereken meseleyle yuzlesilmesi gerekir. hissettirdigi o baskin aci hissi ancak bu sekilde hafifleyebilir. yuzlesirsin, canin yanar ama kabullenirsin. kabullenince de iyilesmeye yonelik adimlar atilmaya baslar.
sonuc itibariyla ne diyoruz; degisim icin farkindalik gerek...
devamını gör...

teyzelerim annemin yarısı değil tamamı gibi. halam da beni tanımıyor işte.. fark bu.
devamını gör...

abi yiyor içiyor ana yemekti tatlıydı hiç kilo almıyor ben su içsem alıyorum.
devamını gör...

"a smooth sea never made a skilled sailor"
~franklin d. roosevelt
devamını gör...

aramıza hoşgeldiniz arkadaşlar. ortalama 20 senedir metal müzik dinliyorum, dinleyeceğim de. hell yeah *
devamını gör...

(bkz: kafa sözlük'ün bitmesi) sözlük bitemedi gitti. şu iki başlığı birleştirin bari, bitişimizde ayrı gayrı olmasın!
devamını gör...

pisa italya
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

mesela dayınızı ya da bir tanıdığınızı araya koyup hatır ile bir kamu kurumunda işe başladınız.

engelli park alanına parkettiniz.

ya da ücret ödemediğiniz ve herkese ait olan yolun bir kenarına duba koyup buraya park yapılmaz diyerek orayı sahiplendiniz.

buraya belki de hepimizin yaptığı ve normal karşıladığı binlerce örnek yazabiliriz.

aslında hepimiz öyle ya da böyle namussuzluk yapmışızdır. tek bir noktaya odaklanmayalım. kesinlikle bacak arasında değildir. davranıştadır.
devamını gör...

metal camiasindaki en iyi bögüren vokallerden birisi, bugun kizimin aglarken nasil bögürdügüne dair bir ornekleme yapayim derken tanistim kendisiyle

devamını gör...

öncelikle buyrunuz
farsça hem (-deş -daş) ekinin derde eklenmesiyle oluşmuş birleşik kelime. yani derde ortak olan kişilerden ziyade dertleri aynı olan kişilere hemdert denir.
her insanın dünyayı algılayışı farklıdır. bu farklılık kişinin karakteri ve doğumundan beri yaşadıklarıyla ilgilidir. çocukken izlediğimiz çizgifilmden tutun test kitabında okuduğumuz paragrafa kadar her şey karakterimizde eser miktarda da olsa bir değişme meydana getirir. bizi bugünkü biz haline getiren milyonlarca değişken var. haliyle yolda gördüğümüz bir ağaç dahi bizim için yanımızdakilerle birebir aynı şeyi ifade etmiyor. aynı şekilde herkesin dert algısı da farklı. bizim için mühim sayılabilecek bir dert başkası için bahsi geçmesi bile lüzumsuz olabilir. yani dertlerin dert olmasının sebebi bilfiil biziz. şöyle ki dertlerin tohumu ne kadar dışarıdan atılsa da bittiği yer yine bizim derunumuz. tanpınar da saatleri ayarlama enstitüsü kitabında bu konuyla alakalı olabilecek şunları diyor:
"çünkü her insanın hayatında hiçbir muhayyillenin icat edemeyeceği kadar aksaklık vardır, ve bu aksaklıklar o insanla beraber yetişmiş, büyümüş şahsi, nevi kendine mahsus şeylerdir."
şahsi ve nevi kendine mahsus; dertlerimiz için de denilebilecek en doğru betimlemelerden sanırım. bu perspektifte bakınca insanların anlaşılma çabası ne kadar da beyhude geliyor.
yazmaya başlayınca gayriihtiyari konuyu çok dağıttım, ana konuya dönüp toparlamaya çalışayım. tekrar kısa bir tanım yapmak gerekirse dert ortağı bizim derdimizle dertlenene, hemdert ise bizden bağımsız olarak bizimle aynı derdi çekenlere denir. derdimize ortak bulmak nispeten kolaydır. arkadaşlarımız, sevdiklerimiz, dostlarımız derdimize ortak olabilirler. ama bu derdi ne kadar anlayıp içselleştirebilirler. dert ortağı dinler, konuşur, teselli vermeye çalışır. hemdert ise bizimle aynı dertten muzdarip olana denir. aynı sıkıntıyı çeken değil, görülen sıkıntının içimizde aynı derdi meydana getirdiği kişi hemderdimiz olur. birazcık somutlastırmak için örnek veriyorum; sıkıntı parasızlık olsun birinin derdi açlığı birinin derdi muhtaçlığı ise onlar hemdert değillerdir. hatta her ikiside muhtaciyetten dert çekseler dahi hemdert olmayabilirler ki nitekim muhtaçlık algıları farklı olabilir. insanların belki de en büyük ihtiyaçlarından biri anlaşılmak, anlayabilecek tek kişi ise hemdertleri. hemderdimiz var mıdır varsa karşılaşmak mümkün müdür işte orası bilinmez.
devamını gör...

ray harryhausen'ın 1963 yılında çektiği mitolojik kült film. filmin en güzel tarafı uçan, kaçan, hoplayan, zıplayan tanrıların ortada arzı endam etmemesi. ray abi tanrıları olması gerektiği gibi ağırbaşlı, efendi, oturmasını kalkmasını bilen varlıklar olarak tasvir etmiş. bu yüzden de özellikle kendisinden sonra çekilen yunan mitolojisi temalı filmlere pek benzemez. bu yüzden de oyunculuklar ciddi anlamda önem taşır. tabi yapım yılını da göz önünde bulundurmanız lazım. bazı sahnelerde sesli gülebilirsiniz zira mitolojik yaratıkları, günümüzün görsel efekt katkısına sahip olmadan, filmin içerisine oturtabilmek haliyle biraz zor olmuş. o yüzden de tam filmi huşu içinde izlerken bir anda gülme krizine girebiliyorsunuz ama o kadar kusur kadı kızında da olur. hele bir sahne var ki, ipucu olmaması açısından anlatmayacağım, sesli gülmeniz garantidir diye düşünüyorum.

bu mitolojik hikâyenin rodoslu appolonios tarafından milattan önce üçüncü yüzyıl sularında yazıldığı düşünülüyor. birde 2000 yılında film yeniden çekilmiş ama onu izlemedim. daha doğrusu izleme gereği görmedim. söylenenlere göre beklentiyi karşılamamış. denk gelirse bir gün izlerim herhalde. özetle mitolojik öyküleri ve özellikle eski filmleri seviyorsanız, oturun izleyin aksi taktirde zaman kaybetmenize lüzum yok kuvvetle muhtemel sizi boğar *
devamını gör...

neşeli günler filminde, şener şen'in oynadığı ziya karakterinin sürekli olarak; olmamış olayları yaşamış gibi anlatmasından dolayı filmde yer alan repliktir. halen günümüzde arkadaş muhabbetlerinde kullananlar vardır.
devamını gör...

(bkz: noluyo arkadaşım)
devamını gör...

31 ağustos 1985 doğumlu türk şarkıcı ve besteci ve diş hekimi.
neredeyse bütün şarkılarının sözü ve müziği ve yönetmenliği kendisine ait olan, her şarkısı kısa metrajlı film tadı veren, işini en iyi şekilde yapan, albümüne annesinin adını * verecek kadar güzel bir insan. çukur isimli şarkısında da babasının fotoğrafı vardı sigara tablasında. o sıralar babası vefat etmişti sanırım... ne kadar duyarlı bir insan olduğunu bir kez daha anlamıştım... asıl adı fatih karaca...
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yıllarca o'nun gibi bir vücuda sahip olmak için uğraşmıştım sonunda başardım.
devamını gör...

kahkül sevdam beni bitirdi bitirdi. çocukken önce bebeklerin* üzerinde deneyip sonra kendime yapmışlığım var. bir de 2 yıl önce bu zamanlarda yapmıştım. hayır saçım hem geç uzuyor hem de alnım dar. neden böyle bir işe girişiyorum ben de anlamış değilim.

yamulttuktan sonra kuaföre gidiliyor ve kuaför sizle bir güzel dalga geçiyor.
devamını gör...

+affınıza mağruren, yazdığınız son tamımla alakad...
-sevgilim var yazmazsan sevinirim.
+hanımefendi ne alaka, tanımda demişsiniz ki avus..
-yazma!


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilk bölümünden beri izlediğim dizide fark ettiğim şey. fakirlerin psikolojik sıkıntısı bile olamıyor maalesef.
devamını gör...

bireyin önceden öğrendiği şeyleri
kendi kültürü kendi alışkanlığı haline getirmesi anlamına gelen aristotales'in eserlerinde geçen kelime.
devamını gör...

gece mideden gelen kazınma seslerine fit bir vücut için aldırış etmeksizin uykuya kendini telim etme halidir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim