(bkz: bak bunu burdan alın)
devamını gör...

22 ekim’de çıkacak filmi için yeni karakter posterleri yayınlanmış ve hepsi birbirinden güzel!
şahsen en beğendiğim posterler, barın harkonnen ve piter de vries oldu. bu filmle ilgili her detaya bayıldım şu ana kadar.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

''yolun geri kalanında camdan dışarıyı seyrettim. bina,ağaç,araba,araba,minübüs,boş arsa,minibüs... her şeyi en ince ayrıntısına kadar inceleyerek gördüğüm şeylerin içinde bir düzen bulmaya çalışıyordum.yeterince dikkatli bakarsam belki de dünyanın parçaları bir araya gelip anlayabileceğim bir bütün oluşturur umuduyla yapıyordum bunu.''

yıllar önce okuduğum ilk lgbt temalı kitaptı kendisi. ismi ilgimi çekmişti öncelikle:kurtlara söyle eve döndüm.
aşk insanı büyütür; önce hissettirdiği tarifsiz mutluluk sonra kaybetmenin verdiği derin acıyla.. demiş yazarı carol rifka brunt.

kitabın konusuna gelecek olursa, june isminde bir baş karakterimiz var. ailesi ve ablası greta'yla birlikte olağan yaşantasına devam eden. june kafası atınca ormanın derinliklerine kaçıp sakinleşmeye çalışan bir kız. neyse , june'nun bir de dayısı var finn. kızımız çokca hayran dayısına ve çok seviyor onu. ressam olan finn kurtlara söyle eve döndüm isminde bir tablo yapıyor.
bir süre sonra aids olan dayısı ölüyor ve derinden sarsılıyor tabii ki june. daha sonra dayısının neden aids olduğunu araştırmaya başlıyor. dayısının toby adında bir sevgilisi olduğunu öğreniyor. nefret ediyor tabii toby'den.
dayısının cenazesinden sonra june'a bir paket geliyor. içinden kurtlara söyle eve döndüm tablosu ve bir not çıkıyor. notta june'un toby'ye çok iyi bakmasını ve onları çok sevdiği yazıyor. finn aynı şeyi toby'ye de yazıyor ve ona da june'a çok iyi bakmasını tembihliyor. june toby'den başlangıçta nefret etse de dayısı için onu tanımak istiyor ve ikisinin finn'in ardından dostlukları başlıyor. toby finn'i ne kadar sevdiğini, yaşadıkları güzel anları anlatıyor june'a ve tabloya yeni eklemeler yapıyorlar zaman içinde.


june ve toby'in dostluğu devam ederken toby'nin bedeni de yavaş yavaş zayıflamaya ve hastalanmaya başlıyor ve toby ölüyor. june'da toby ve finn'in küllerini karıştırarak onların aşkını ölümsüzleştiriyor.
devamını gör...

yaratıcı ile bir olmak değildir. yaratıcı nın özünde (fena, fani ) yok olmaktır.

"yok olmak" (fena) muttakilerin özelliğidir.
"onlara bir iyilik dokunduğunda, nasıl tepki verirlerse; kötülük dokunduğunda da aynı tepkiyi verirler." yani iyiliğe ve kötülüğe karşı aynı hal üzerinde olurlar. hallerinde bir değişiklik göremezsiniz.
devamını gör...

zaman...
beklerken çok yavaş,
korkarken çok hızlı,
kederliyken çok uzun,
sevinçliyken çok kısadır.
devamını gör...

sigarayı zorunlu ihtiyaçtan saymışlardır umarım. yoksa mevzu çıkar.
devamını gör...

biraz da muhafazakarlık gibidir.
devamını gör...

uyuma saati azalır. zamanın kısıtlı olduğunu anlayıp daha çok şey öğrenmek için daha az uyur insan.
devamını gör...

1972 yılında gerçeklesmis bir garip olay.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
buradan
devamını gör...

benimde dahil olduğum tiptir.

marmara çocuğu olarak gece vakti denize baktığımda karşıda ışıklar gözükmezse bir tarafım eksik kalır.
devamını gör...

bir insanı sevmekle başlar her şey, der sait faik ama sonra şöyle devam eder o cümleler; burda her şey bir insanı sevmekle bitiyor. şüphesiz denizdeki balığı öpecek kadar ince düşünceli bir adama bu cümleleri yazdıran senin benim yaşadığımız dünya. ardından bu havada ölünür mü hiç diye söylenilen 'durgun deniz bakışlı' öykücü. yky'den çıkma şimdi sevişme vakti ve diğer şiirleri'nde o ve ben isimli bir şiiri var ki durup düşündürüyor insanı dakikalarca, umulmadık kadar korkak olan en çirkin yanımı törpüleyip sevgiye inancımı baki kılıyor; çoğu zaman insanlar sevmekten pek bir şey anlamadığımı düşünse bile. şiirden bahsedip yazmamak olmaz hem zaten şüphesiz yazmasam deli olacaktım.*


sana koşuyorum bir vapurun içinden
ölmemek, delirmemek için.
yaşamak; bütün adetlerden uzak
yaşamak.

hayır değil, değil sıcak
dudaklarının hatırası
değil saçlarının kokusu
hiçbiri değil.
dünyada büyük fırtınanın koptuğu böyle günlerde
ben onsuz edemem.
eli elimin içinde olmalı.
gözlerine bakmalıyım
sesini işitmeliyim

beraber yemek yemeliyiz
ara sıra gülmeliyiz.
yapamam, onsuz edemem
bana su, bana ekmek, bana zehir
bana tad, bana uyku
gibi gelen çirkin kızım
sensiz edemem.

devamını gör...

sekiz tane bacağı olan kafadanbacaklı. bunu bilenler bu kafadanbacaklıların üç tane kalbe sahip olduğunu bilmezler. bu üç kalp, o ahtapotlara has mavi kanı koca kafalarına ve bacaklarına pompalayıp dururlar.
devamını gör...

--- alıntı ---

istanbul'daki osmanlı bankası merkez şubesinin 26 ağustos 1896 günü bir grup ermeni devrimci federasyonu üyesi ermeni tarafından ele geçirilmesi eylemidir.

eylemin amacı avrupa ülkelerinin ve özellikle rusya'nın dikkatini çekerek osmanlı devleti'ne karşı müdahale etmelerine yol açmaktı. eylemi planlayan pastırmacıyan karekin efendi uluslararası finans dünyasında önemli bir rol oynayan osmanlı bankası'nın bu amaca hizmet edecek en uygun yer olduğunu düşünmüştü. 26 ağustos 1896 günü saat 13:00'de papken siuni'nin liderliği altında 26 ermeni el bombası, dinamit ve tabancalarla birlikte osmanlı bankası'na girdiler. güvenlik güçleriyle çatışmaya giren ermeni işgalcilerden papken siuni dahil 9'u hemen öldü. bunun üzerine eylemin planlamacısı olan karekin pastırmacıyan (karo) işgalcilerin başına geçti.

işgal istanbul'da ermeniler ve müslümanlar arasında çatışmalara yol açtı. bankanın müdürü olan sir edgar vincent işgalin başlangıcında banka binasından kaçarak rus elçiliğinden işgalcilerle arabuluculuk yapmasını istedi. rus elçiliğinden gönderilen ermeni asıllı tercüman maksimov işgalciler ve yıldız sarayı arasında bir anlaşma sağladı. bu anlaşmaya göre işgale son vermeleri karşılığında işgalcilere ülkeyi serbestçe terketmeleri güvencesi verildi. işgalciler sir edgar vincent'in yatıyla rıhtımdan ayrıldılar. oradan fransız messagerie maritime vapuruna binen işgalciler hiçbir zarar görmeden marsilya'ya ulaştılar.

pastırmacıyan karekin efendi daha sonra 1908 yılında tekrar istanbul'a geri dönerek 1908-1912 osmanlı meclis-i mebusanı'nda erzurum'u temsil etmiş, 1915 yılında van isyanına katılmış, 1918 yılında ise ermenistan'ın abd elçiliğini yapmıştır.

--- alıntı --- buradan
devamını gör...

kendi derdini anlatmak isterken nasıl olduğunu anlamadan onu derdini dinlemeye başladığını farkettiğin insandır
devamını gör...

ernest hemingway tarafından kaleme alınan müthiş bir romandır.

hemingway nobel edebiyat ödülü sahibi dünyaca ünlü ve ilginç bir adamdır. intihar ederek hayatına son veren ernest hemingway, bunu mutsuz olduğu, acı çektiği için değil, güzelliğini yitirmemek için yapmıştır. artık zamanın dolduğunu düşündüğünde kendi işini kendi bitirmek istemiştir.

kardeşi hemingway’in ölümü için şunları söylüyor;
“…ertesi sabah, yedi sularında, en son olumlu işini gördü. başka birinin sözü ya da davranışı yüzünden şerefinin lekelendiğini anlayan bir samurai gibi, ernest de vücudunun kendisine ihanet ettiğini hissetti. buna göz yummaktansa, silâhını doldurdu, sonra eğilerek bu en gözde tüfeğinin dipçiğini salonun döşemesine dayadı ve geride duran horozları indirmenin bir yolunu buldu”

hemingway bu hacimsiz romanda insanın doğayla olan mücadelesini anlatıyor ama bunu yaparken çok vurucu cümleler seçiyor. artık yaşlanmış olan balıkçı santiago -ki bu isim incil’e bir göndermedir ve “acı çekmenin” sembolüdür, hatırlarsan eğer simyacı’daki çobanın adı da santiago idi- yanından ayrılmayan ve onun balıkçıların en büyüğü olduğuna inanan küçük manolin’in yardımıyla balık avlamayı sürdürmektedir. çocuğu mahçup etmemek için çok büyük bir balık yakalamanın peşindedir.

bir gün çocukla vedalaşıp yola çıkar ve çok büyük bir balık takılır oltasına ve böylece uzun sürecek bir mücadele başlar. yaşlı adam gücü yettiğince balıkla mücadele eder ve uzun uğraşlar sonucu balığı kayığa bağlamayı başarır. yaşlı adam bu yakalama-kaçma, ölüm-kalım mücadelesin her safnasında balığa sonsuz bir sevgi ve saygı duymaktadır. der ki. “seni seviyorum balık ama gün bitmeden seni öldürmüş olacağım.” aklından geçen düşüncelerden biri oldukça manidardır santiago’nun. yıldızları öldürmek zorunda olmayışımızı büyük bir şans sayar santiago. balığı kardeşi gibi görür ama yine de onu öldürmek zorundadır çünkü işler böyle yürür. bu mücadele asırlardır sürüp gitmiştir ve devam edecektir elbette. ama santiago’nun balığa olan sevgisi görülmeye değerdir.

yaşlı adam tam 84 gündür balık tutmamıştır, o yüzden de küçük çocuk artık onunla balığa çıkamamaktadır. bunun nedeni elbette ki ailesidir. çocuk yaşlı adamın teknesinde olmayı çok istemektedir. o yüzden balığı yakaladığında santiago durmadan “keşke çocuk da burda olsaydı.” der.

5 gün süren mücadele esnasında yaşlı adam bir “şampiyon” olduğunu göstermiştir ancak zafer kazanmak o kadar kolay değildir. kanın kokusunu alan köpek balıkları, balığa üşüşürler. santiago onlarla da mücadele eder, hatta birkaç tanesini haklamayı da başarır. ancak 5 günün sonunda karaya vardığında balkıtan geriye kalan sadece kılçıklardır. “yendiler beni manolin” der yaşlı adam. bu mücadele de kaybeden kimdir, kim kazanmıştır, ortadan bir zafer ya da hüsran var mıdır? bu soruların cevapları size kalmış ama bu roman okunmalıdır.

“ben başka şeylerle ilgiliyim, iyi bir yaşam sürüyorum, ama yazıyorum, çünkü yazmazsam yaşamın geri kalan yanından tat alamıyorum. gücümün yettiğince iyi yazmak, yaşadıkça öğrenmek istiyorum. bir yandan da tadını çıkardığım bir yaşam sürüyorum, gerçekten de tadına doyulmaz bir yaşam.” diyor bu enfes romanın yazarı. işte bu yüzden okunmalıdır. balıkçı yıldızları öldürmek zorunda olmadığımız için mutludur, işte bu yüzden okunmalıdır. manolin yaşlı adama olan inancını hiç kaybetmiyor işte bu yüzden…

“yaşlı adam ve deniz” birkaç kez filme alınmıştır. 1958 yılında john sturges filmi çekmiştir. 1990 yılında tv dizisi olarak yayınlanan romanda yaşlı adam santiago’yu anthony quinn oynamıştır. 1999 yılındaysa aleksandr petrov en iyi kısa film oscar’ı alan ” the old man and the sea” yi çekmiştir.

hemingway ” benim amacım gördüklerim ve hissetiklerim en basit ve en iyi şekilde kağıda geçirmektir” der, oku ve karar ver hemingway bunu başarmış mıdır?
devamını gör...

uğur yücel'e göre çekildiği dönem türkiye'ye gelen seks ve porno filmleri furyası sırasında gösterime girdiği için beklenen gişeyi yapamamış.
devamını gör...

internet yavaşlayınca mobil veri açmak.
devamını gör...

leonardo da vinci'nin 1500 yılı civarında tamamladığı düşünülen, latince'de ''dünyanın kurtarıcısı'' anlamına gelen, isa'nın sağ eliyle kutsama işareti yaptığı, sol eliyle kristal bir küre tuttuğu büyüleyici tablo.
sevgili yazar tutankamonun laneti'ne son derece katılıyorum. bir garip tablo bu. değişik bir havası var, insanı büyülüyor. küre detayına bayıldığımı ben de eklemeden geçemeyeceğim. küre dünyayı temsil ediyormuş.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
bu tabloyu bir de nft olarak satışa çıkardılar. nft versiyonunda isa kristal küre yerine dolar banknotları tutuyor. eserin yine 450 milyon dolara satılması bekleniyormuş. ilginç. çok da yorum yapmadan hemen haberi buraya bırakıyorum.

eserle ilgili ayrıntılı bilgi için kaynak
devamını gör...

geçmişle bugün arasında neler vardı! işe yaramaz çalışmalar, hayal kırıklığı, büyük fedakarlıklarla kazanılmış şöhret, peşinden tutkuyla koşulan ve sonra yitirilen mal mülk, ağır ağır tükenen aşk ve tutku, bir sürü buluşma ve zor ayrılık, genel ve özel her şeyle mücadele etme, bulanık sulara sürüklenen berrak hedefler, yalnızca çaresiz ve kör bir mahkumiyetle son bulan özgürlük ve kendini bulma mücadelesi.
devamını gör...

bir gün kavuşma fikri.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim