nefret etmem için tanımam lazım, tanımam için yüzünü görmem, oturup beraber bir bardak çay içmem lazım.
dolayısıyla tanımadığım birinden nefret edemem.
ancak yazdıkları ile de kimseyi değerlendirmek doğru olmaz bence. çünkü bunu eğlenmek için yapıyor. sonuçta herkesin meşrepi farklı.
devamını gör...

yüz maskesi yapıp bir yandan da oje sürmektir. bazen dağınık olan bir kitaplığı düzenlemek, bazen ise hafif müzik eşliğinde yürüyüşe çıkmaktır. bana göre kişinin kendine ayırdığı vakitlerden oluşur. tüm evi temizledikten sonra vücudun o yorgunluğu atması için yeni değiştirilmiş temiz yastık ve çarşaflı yatağa girilip soluksuz uyku çekilmesidir. çok sevilen akıcı bir kitaba ayırdığın vakit veya kafa dağıtmak için yaptığın herhangi bir etkinliktir.
devamını gör...

sevgili kalbim!
neden hala apartman boşluğunun
gün ışığı görmeyen penceresinde
kuş sesleri beklersin?

(bkz: ali lidar)
devamını gör...

tam adı; “ırkı mahkemeye çıkarmak, amerika tarihinde hukuk ve adalet” olan zoe yayıncılık hukuk serisinden çıkmış kitap. eser, amerika tarihinde hukuk ve ırk ilişkisi bakımından yer edinmiş en önemli ve yüz kızartıcı davalar hakkında yazılmış 12 adet makaleden oluşmaktadır. annette gordon reed tarafından derlenen kitap, dilimize ertuğrul uzun tarafından çevrilmiş. kölelik ve ırk temelli ayrımcılığın uzun yıllar boyu yasal dayanak bulduğu amerika’da, mahkeme huzuruna gelen ayrımcılık davalarına yakından göz atmak isteyenlerin okuması gereken bu eserde yer alan makaleler sırasıyla şunlardır;

amistad davasının amerika’daki ırk ve hukuk ilişkisine etkisi- howard jones (köle tacirleri tarafından anavatanı afrika’dan zorla koparılıp amerika’ya getirilen siyahilerin ayaklanıp gemi mürettebatını öldürmesi ve sonrasında yaşananlar hakkında)

dred scott davası- xi wang (kendisinin ve ailesinin özgürlüğünü satın almak isteyen dred’in onurlu mücadelesi hakkında)

celila davası- annette gordon reed (yıllarca sahibinin tecavüzüne uğrayıp çocuk doğuran köle celila, bir gün âşık olur ve tecavüzü engellemek adına sahibini öldürür.)

ırk, kimlik, ulus: plessy v. ferguson- thomas j. davis (salt beyazlar için ayrılmış tren kompartımanlarına binip, inmeyi reddeden siyahi vatandaşın adalet arayışı)

jack johson v. amerikan ırk hiyerarşisi- denise c. morgan (dünyanın ilk siyahi ağır sıklet boks şampiyonu jack johson’ın ne isa’ya ne musa’ya yarandığı hikâyesi)

yirmi yıl süren bir dava: takuji yamashita’nın vatandaşlık mücadelesi- gabriel j. chin (avukatlık yapmasına izin verilmeyen takuji’nin eninde sonunda duvara astığı ruhsatın hikâyesi)

beyaz kadının sözü: scottsboro davası- p.j. ling (bir tarafta siyahi dokuz sanık, diğer tarafta tecavüze uğradığını iddia eden beyaz bir kadın)

korematsu v. birleşik devletler davası: 1944 ve 1983- roger daniels (ikinci dünya savaşında salt japon kökenli olduğu için amerika’da toplama kamplarında tutulanların hikâyesi)

brown v. eğitim kurulu davası- mark tushnet (abd yüksek mahkemesi 1954 yılında verdiği bir kararla abd’de okullarda uygulanan ırksal ayrımcılığı yasaklamıştır. abd tarihinde çok önemli bir olay olarak nitelenen bu karar, özellikle abd’nin güney bölgesinde yaşayan ve beyazların üstünlüğüne inanan bir kesim tarafından tepkiyle karşılanmıştır.)

ırklararası evliliği yargılamak: loving v. virginia- peter wallenstein (1958 temmuz’unda bir gece vakti yeni evli çift odalarına giren şerifin feneri ışığında uyanır. şerif çiftlerin kim olduğunu ve neden aynı yatakta birlikte uyuduğunu bilmek ister.)

ırk, pozitif ayrımcılık ve yüksek öğrenim davası: regents v. bakke- howard ball (üniversiteye girişte uygulanan ırk kotaları hakkında)

siyah ile beyaz: o.j. simpson davası- walter l. hixson (dream team adı verilen avukat ekibi tarafından savunulan ve eşini öldürmekten yargılanan eski amerikan futbolu yıldızı ve aktör o.j. simpson hakkında)
devamını gör...

on dokuz saniyelik bir kitaptır pierre charras’ın yazdığı…

sandrine ve gabriel ayrılmak ya da yola devam etmek konusunda verecekleri kararı bir oyunla süslemeye karar verirler ve gabriel 25 yıldır aşık olduğu karısı sandrine’i 17:43 metrosunun kapısında beklemeye karar verir. eğer sandrine gelirse ilişki sürecek eğer gelmezse bitecektir. roman işte tam burda başlar metro görünür ve 19 saniye içinde olanları anlatır charras ve sonrasını.
sarı montlu adamı örneğin ki bu adam sarı montuyla herkesin dikkatini çekerek görünmez olabileceğine inanan bir adamdır ve bunu da başaracaktır. sonra eşcinsel adamın bulduğu çantanın içindekilere duyduğu cinsel merakının sonuçlarını görürüz. metro kapısı kapanmadan önce son anda sarı montlu adamın yardımıyla metroya binen 16 yaşındaki kızın zihninde dolananları. huysuz adamın kadınlara sahip olmak için kurduğu hayalleri ve onlara dokunmaktan ne kadar nefret ettiğini, ve sandrine’i ve diğer kadını ve olanların şaşırtıcılığını.

tam işte sürpriz buymuş derken karşınıza çıkan diğer sürprizlerle hayranlık dozunuzu artıracak olan bu kitap fnac ödülünü bileğinin hakkıyla kazanmış bir şaheserdir. sizce “on dokuz saniye”de neler olabilir?
devamını gör...

istanbul'a gelinip istiklal'de yürünmez mi?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
daha sonra tekrar deneyiniz le aman sabahlar olmasın mode.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kahve... sevemedim gitti bir türlü. bazen içnek için zorluyorum kendimi veya ortama ayak uydurmak için ama yok, çaya ihanet etmiş gibi hissediyorum. çayın o mis kokusu buram buram burnuma gelince hemen yarım bırakıp kahveyi, ezelden ebede yarenime koşuyorum.
devamını gör...

anime olarak adlandırılan japon animasyonları, çizgi filmleri üreten stüdyodur.alanında birçok ilke imza atan, birçok çizere ve yapımcıya ilham olan hayao miyazaki, iş ortağı ısao takahata ile kurmuştur.başarıdan başarıya koşan adını duyuran bir stüdyo haline gelip büyük isimlerle -disney gibi- karşılaştırılmaya bile başlanmıştır.

çizmeyi ve çizenleri seven biri olarak, ghibli'nin özellikle çizimlerini hayranlıkla incelerim her gördüğümde.detayları sahnelerin arasında göze batmayacak şekilde harmanlayıp estetik bir şölen sunar.sanırım studio ghibli'yi kendisi yapan da bunlardır zaten: canlı sahneler ve göz yormayan ayrıntılar.son olarak, lütfen sizi gittikçe körleştiren ön yargılarınızı bir köşeye itip animelere bir şans verin.ghibli, yetişkin ve çocuklara aynı anda farklı mesajlar verebilen eserler koymuştur ortaya, tabi almasını bilene...

(dönüp bakıyorum da küçüklüğüm bu stüdyonun elinden çıkan filmler ile geçmiş...)
devamını gör...

ikinci el kitap satılabilen her yerde.
devamını gör...

çok doğru yazdıklarınız. ben dün de lozan antlaşması başlığı altına mahfi eğilmez'in lozanla ilgili yazısını okumasını istemiştim bir yazardan. lozan antlaşması süresiz bir antlaşma. cumhuriyetimizin de tapusu. yani türkiye cumhuriyeti varoldukça bu antlaşma devam edecek. üniversitede türkiye ekonomisi dersinde de işlemiştir bu konuyu. gizli antlaşma vs yok. madde madde okusun lozan antlaşmasının hükümlerini petrol, doğalgaz çıkacağına inanan yazarlar.
yakup kepenek- türkiye ekonomisi kitabını okumasını da öneririm yazarlara.
devamını gör...

yakın zaman trollemesi.işin aslı da kazın ayağı da öyle değildir. kadınlar hoşlandıkları erkeklere gülerler.
devamını gör...

her şey hazır. kendisini tam tekmil dedikoduya bekliyorum modu.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yumurta, süt, şeker, un karıştırıp kek yapmak ilk kimin aklına geldi merak ediyorum. hadi buldun, e bu kabarmıyor deyip kabartma tozunu kim buldu?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

"eğer ben dünya ve mars arasında eliptik bir yörüngede güneşin etrafında dönen çin seramiği bir çaydanlık olduğunu öne sürseydim ve bu çaydanlığın en güçlü teleskoplarımızla bile tespit edilemeyecek kadar küçük olduğunu ekleyecek kadar da dikkatli olsaydım, kimse bu görüşümün tersini kanıtlayamazdı. ama devam edip de bu savımın yanlışlanamaz nitelikte oluşundan dolayı insan aklının ondan kuşku duymasının kabul edilemez bir küstahlık olacağını söyleseydim, herkes haklı olarak saçmaladığımı düşünürdü. ancak, eğer böyle bir çaydanlığın varlığı eski kitaplarca onaylansaydı, her pazar günü kilisede kutsal gerçeklik olarak öğretilseydi ve okullarda çocukların beynine kazınsaydı, onun varlığından kuşku duymak bir gariplik belirtisi olarak görülür ve o kuşkuyu duyan kişiye yakınçağda bir ruh doktoruyla ya da daha önceki çağlarda bir engizisyon yargıcıyla bir randevu alınırdı."

"bir tanrı var mı?" isimli makalesinde russell böyle açıklamıştır çaydanlık görüşünü. russell'in burda eleştirdiği nokta, dinlerin yanlışlanamaz olarak kabul ettiklerinin yanlışlanmasını neden kuşkucuların yapması gerektiğidir. bertnard russell, tanrı'nın ispatının bilimin aksine bu fikri ortaya atanların görevi olduğunu anlatmak için böyle bir parodi oluşturmuştur.
devamını gör...

histerik kizlarin bos kaldiklarinda kisa bir sureligine hayatlarina dahil ettikleri arkadaslar. belki sen belki ben belki bakkal huseyin amca, karsindakinin olayini bilmiyosun sonucta. e duygular da zirve yapinca gordugun seyleri bile gormuyosun. kullanilip atilirlar, belki kullanildiginin farkinda bile olmadan atilirlar, kiz isin kilifini bulmustur. bol bol aci cekilir, sokaklarda davar gibi dolasilir, dunden kalma bi raki sisesine bir yumruk atilir. hayat olaganca acimasizligiyla devam eder.
devamını gör...

dağlarda bir çin lokantasıydık senle ben
müşterisiz
mütemadiyen ağlamaklı
için için eğlenceli
temiz...
çevresinde çizgifilm hayvanlarının oynaştığı
bir çin lokantasıydık dağlarda senle ben
bir tahta masa, iki iskemleyle sınırlıydı ülkemiz!

küçük iskender...
devamını gör...

23 nisan benim için bando takımıdır.
5 para ver 5 para ver, 5 para yoksa 10 para ver ritmi ile saatlerce bando çalardık. *
devamını gör...

an itibarı ile yeni literatüre girmiş bir söz.

cumartesi gecesi 00.00'dan önce uyuyanlar için söylenmekte.
devamını gör...

gomercan’ı hep takım elbiseler içinde, insan kaynaklarındaki kıza yürüyen, taze mühendis bir profilde hayal etmiştim.

öyle ki zincirlikuyu metro’da aldığı filtre kahveden, çalıştığı plazanın 18. katına kadar yalnızca 2 yudum alacak ve gün boyu o mug’la gezecek bir cimrilik vibe’ı da vermişti.

fakat profil resminde görüyorum ki, bildiğin kemılın kemıl olduğu günleri özleyen bizim gibi biri. umut sarıkaya falan da seviyodur hea bu, can gox da dinliyodur. *
devamını gör...

dershanenin açtığı ve istemeden dahil olduğum matematik grubuna dahilmişim. zaten şans ne zaman güler ki?
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim