"yüzü güzele 40 günde doyarsın da gönlü güzele 40 yılda doyamazsın" diye bir söz vardır. kimin olduğunu bilmesem de doğruluğundan şüphem yok. bir insanı güzel/yakışıklı diye sevmezsiniz, siz sevdiğiniz için öyle olur o. o yüzden de geçici güzelliklere bakmaya gerek yok. ha bir de şöyle bir şey vardır. siz onun ruhunu seversiniz, kalbinin güzelliğine vurulursunuz güzel/yakışıklı olması da tanrı'nın size verdiği bir hediye gibidir. sözün kısası sevdiğiniz insanın yanınızdaki duruşu değil yüreğinizdeki duruşu önemlidir aslında*.
devamını gör...

günaydın sözlük,
bugün çok koşuşturmalı geçecek... özü ile sözü bir olmayan insanlardan bezdim valla, umarım bugün onlardan birine denk gelmem inşallah, amin...
edit: denk geldim yine, dakika bir gol bir.
devamını gör...

sahilde güneşlenirken , kıyıya vuran dalgaların sesi . efektif olarak da atm'nin paranızı hazırlarken çıkardığı sesleri listeme alabilirim.
devamını gör...

siyasal islam kadar tehlikelidir. kendi gibi düşünmeyen herkese düşman bir güruhtur.
devamını gör...

istatistiklere göre 2016 tanım beğenmiş olduğum halde sadece 1618 beğeni almış olmamın getirdiği yasal alacaklılık durumudur. mahkemeye versem 2 yıl yatarı var.

hadi faizinden geçtim, ama o 398 oyu kim vermediyse çıksın ortaya.

başka alacak-verecek hesabı olanlar da varsa yazsınlar hesaplaşalım. bu dünyada ölüm var, vallahi kul hakkıyla gidersiniz ha.
devamını gör...

istanbul’da çalışan otobüs şöförüdür. yolda giderken psikolojim bozuldu deyip yolcuları indirmeye çalışmış.
buradan çıkarmamız gereken mesaj hayat uzun bir yoldur. yolculuktur. yolda başımıza böyle şeyler gelebilir. *

habere ve videoya ulaşmak için. buradan
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

bu benimdir. ama kime sorsam sen geçirmişsindir diyorlar. geçirmedim anlamıyorlar.
devamını gör...

milton katselas'ın yönetmenlğini yaptığı 1972 yılına ait sımsıcak şeker tadında tiyatral esintiler ile süslü romantizm komedi ve dram'ı içerisinde barındıran defalarca izlsenizde sıkmayan bir film. başrollerde ise deli dolu, umursamaz ve yaramaz rollerin efsane güzelliği goldie hawn ,edward albert, michael glaser ve eileen heckart yer almaktadır. eileen heckart bu filmdeki perfomansı ile en iyi yardımcı kadın oyuncu ödülünü almıştır.
filmimizin konusu:
doğuştan görme engelli müziğe yetenekli ve eski bir çocuk romanı yazarı olan annesinin kendisine çok düşkün olduğu adamımız don bu baskılardan sıkılıp kendi evine taşınır ama eve sürekli gelen en yakın arkadaşı ralph ve annesi sayesinde çok rahat edememiştir. sürekli balkonda otururken yan komşusu olan güzel bir kadın olan jill ile tanışır. aralarında arkadaşlık ile başlayan ilişki zamanla aşka dönecektir. aslında ilk zamanlar jill sürekli ron'un kendisini kestiğini düşünüyordur.

filmde efsane sahneler vardır jill'in ilk kez ron'un evine gelip bornozunu açtığı sahne başında komedi sonrasında ise hafif dram barındırır. bornozunu ron'un önünde açan jill ron'un tepkisizliği karşısında salakça bir ifade ile sorduğu sorular sonrasında ise ron'a aşık olması yavaş yavaş ne güzel sahnelerdir. bu arada öğrenmiş olduk edward albert abimizin sesi çok güzelmiş. goldie hawn ise bu filmde olabildiğine sevimli ve ponçiktir ısırasınız gelir.
devamını gör...

ilkokuldayken, doğa konulu kompozisyon istemişlerdi. ben şiir yazmıştım. ve bütün okulun önünde okutmuşlardı.
devamını gör...

f i n a l l y !
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

yoldas dedik, medine fukarasi cikti hahsjdahsj

hakli edit: ben bud iciyorum arkadaslar, kamyoncu olan yoldas’in ta kendisi hajsjsks
devamını gör...

italyancadan dilimize gelmiş bu kelime dolandırıcılık manası taşımaktaymış.
bizim yöremizde ise sevgili anlamında kullanılıyormuş.
pek hoşlanmam bu kelimeden, lakayt gelir bana. ileride sevgilim olursa ve bunu kullanırsa bir dur derim, o derece.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
çok basit bir ismi olan, ali şeriati kitaplarındandır. bu kitap isim olarak basit, hacim olarak küçük; ancak değindiği konunun keskinliği açısından çok büyük bir eserdir.

ilk etapta aydın ve entelektüel tanımlarını birbirinden ayıran ali şeriati, avrupalı aydın hareketinin başarılı olma nedenini tarihsel süreçte verdiği mücadele ile işlemiştir. bu mücadelede, aydın hareketin karşısında yer alan güç dengesini ve bu güç dengesinin karşısında yer alan aydın bireylerin, toplumsal zeminde nasıl kabul gördüğünü işlemiştir. ali şeriati, aydın insanın toplum ile uyumlu olmasının başarı sağlayacağına inanır. toplum; bahçedeki su, toprak ve gübre iken; aydın o bahçenin meyvesidir.

avrupalı olmayan toplumlarda, avrupalı aydını taklit eden taklitçi doğu aydınlarının, toplumsal zeminde karşılık bulamamasını değerlendirir. bu değerlendirmede; yine bahçe metaforunu işler. bu bahçede; toprak, gübre ve su mevcut değildir. kısır bahçenin içindeki meyve ağacı ise; avrupa aydının taklit eden doğulu aydındır . doğulu aydın kendi toplumunu tanımak yerine; avrupalı aydını taklit ederek başarılı olacağını düşünmüştür. bu sistemsel yanlış ; ideal toplumu oluşturmak yerine, toplumsal düzeyde mahkumiyeti getirmiştir.

avrupa toplumunda başarılı olan aydınlık hareketinin toplumsal parametreleri ile, avrupalı aydının, doğu toplumuna ihraç ettiği ve doğu halklarını avrupa toplumuna mahkum eden, toplumsal parametreyi iyi analiz eder.

avrupalı aydın düşünce, kendi toplumunda müreffeh bir dünya var ederken; avrupalı olmayan bütün toplumları, avrupalı düzene ve çıkara mahkum etmiştir.

çünkü; toplumsal düzeyde fikir ihraç etmek, toplumların biribiriyle olan farklılıklarını göz ardı etmektir. avrupa toplumunun ihtiyacı olan şey; 17. yüzyıl ruhban dini anlayışı ve roma döneminden kalma milliyetsiz bir toplum anlayışından kurtulmak iken; doğu toplumunda ruhban olmayan dini anlayışın, ve topluma şahsiyet kazandıran milli kimliği göz ardı etmek; doğu toplumunun yıkımına ve mahkumiyetine sebep olmuştur.
devamını gör...


arkadaşım badem ağacı
sen ağaçların aptalı
ben insanların
seni kandırır havalar
beni sevdalar
bir ılıman hava esmeye görsün
düşünmeden gelecek karakış..
açarsın çiçeklerini ..
bense hayra yorarım gördüğüm düşü...
bir güler yüz bir tatlı söz..
açarım yüreğimi hemen
yemişe durmadan çarpar seni karayel
beni karasevda
hemde bilerek kandırıldığımızı
kaçıncı kez bağlanmışız bir olmaza
koo desinler bize şaşkın
sonu gelmesede hiç bir aşkın
açalım yinede çiçeklerimizi
senden yanayım arkadaşım
havanı bulunca aç çiçeklerini
nasıl açıyorsam yüreğimi
belki bu kez kış olmaz
bakarsın sevdan düş olmaz
nasıl vermişsem kendimi son sevdama
vur kendini sen de bu güzel havaya


muhteşem dizelerin yazarıdır.
devamını gör...

cahit külebi'nin şiiri, (şiirin sonunda, şairin kendi ağzından hikayesi vardır).

senin dudakların pembe
ellerin beyaz,
al tut ellerimi bebek
tut biraz!

benim doğduğum köylerde
ceviz ağaçları yoktu,
ben bu yüzden serinliğe hasretim
okşa biraz!

benim doğduğum köylerde
buğday tarlaları yoktu,
dağıt saçlarını bebek
savur biraz!

benim doğduğum köyleri
akşamları eşkıyalar basardı.
ben bu yüzden yalnızlığı hiç sevmem
konuş biraz!

benim doğduğum köylerde
kuzey rüzgârları eserdi,
ve bu yüzden dudaklarım çatlaktır
öp biraz!

sen türkiye gibi aydınlık ve güzelsin!
benim doğduğum köyler de güzeldi,
sen de anlat doğduğun yerleri,
anlat biraz!

şairin kendi ağzından hikaye şiirinin hikayesi:


şiir benim daima kafamda uzun süre içide yaşayarak oluşur. ama hikaye şiirim birdenbire yazılmıştır. anadolu’da bir yerdeyiz. okul eve yakın, bitişik. eşim süreyya bir çocuk doğurdu, ali denen çocuğu. süreyya okuldan gelir terli terli emzirirdi ali’yi. yoksulduk, parasızdık. süreyyayla bir konuda tartıştık. sonra o okula dersine gitti. tarih öğretmeniydi. ben okuldan bazı belgeleri temize çekmek için getirdiğim ödünç daktiloyla oturdum bu şiiri yazdım. öyle daktiloya takılı kalmış.
*
hep aslında sahip olduğum şeye “değilim”, olan şeye “yoktur” diye yazmışım aslında. benim doğduğum köyler türkiye’nin en güzel ceviz ağaçlarını olduğu yerdi, ceviz tarlaları içinde doğdum desem yeridir. gülmesini de bilen insanların arasında yaşadım.
ama gerçekten de dudaklarım hep çatlak çatlaktır. hep krem almışımdır ömrüm boyunca!”
devamını gör...

ikide bir o görseli tanıma ait bir görsel zannediyorum. of!
devamını gör...

benimdir. zinaya yaklaşmaktan iyidir. sevgili de edinmem. hiç evlenmezsem bakir ölürüm.
devamını gör...

doğru telaffuzu "gangren" dir. doku, ekstremite kayıplarına neden olabilir. dolaşım yetersizliğinin yanında, bakteriyel toksinlerde sebep olabilir ki bu sistematik olarak en tehlikelisidir.
devamını gör...

seni arkadas olarak goruyorum.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim