koşullandırılmak istenilen mesâfedir. halbuki insan, sosyal bir varlıktır. zihin ve gönüllere sosyal mesâfeler konularak insan hastalıktan korunmaz ama yalnızlığını ve mutsuzluğunu arttırır. olması gereken, ''sosyal mesâfe'' değil; ''fizikî mesâfe''dir. fizikî mesâfe, insanlarla aramızdaki tatlı dilimizi, güler yüzümüzü, yardımlaşma duygumuzu, iyi temennilerimizi, birbirimize karşı hayır duâlarımızı, kısacası sosyalliğimizi ve insanlığımızı tüketmemelidir.
devamını gör...

berlin duvarı.
devamını gör...

keske herkes boyle nickalti acilisina nail olsa dedirten yazar. ***
devamını gör...

2005li olmak benim suçum değil. lütfen biraz anlayışlı olun.
devamını gör...

halkalı koca gözleriyle serçe gibi kuşları ve avlarını teshir ederek avlar, kafasının iriliği, ağır ve temkinli hareketleri, hep bakan gözleri ile zeus’u, koca kafası, avlanırken gösterdiği mahareti akıllı, hünerli ve marifet dolu yapısıyla zeus’un koca kafasından doğmuş olan athena’yı ve karanlığı delici ışık saçan gözleriyle ve ıssızlığı delen sesiyle göktaşını temsil etmiştir.

atina’nın ilk sikkesini m.ö. vı. yüzyılın ortalarında kullanmaya başladığı, basım için gerekli olan gümüşün atina’nın laurion madenlerinden sağlanmaya başladığı, artan tahıl ihtiyacını etkin bir biçimde karşılayacak olan paranın önemli bir sermayeye dönüştüğü, yüzyılın sonlarına doğru sikkelerin bir yüzünde athena’nın başının, diğer yüzünde ise tanrıça için kuş olan baykuş figürünün bulunduğu ve bu tasarımın üç yüzyıl boyunca hiç değişmediği ifade edilmiştir.

tanrıça athena’nın atribü hayvanı olması nedeniyle onunla birlikte tasvir edildiği sikkeler kadar aynı zamanda farklı dönemlerdeki ressamların eserlerinde de birlikte konu olmuşlardır. eunice pınney’in (1770-1849) yaptığı ve troia savaşı’nda achille ile hektor’un mücadelesini anlatan “hector and achilles” adlı tablosunda athena gökyüzündeki bulutların arasından atribü hayvanı baykuş ile birlikte olayı izlemektedir.

yunan mitlerindeki baykuş efsanelerine baktığımızda toplum için uygun olmayan hallerden dolayı kahramanların ceza olarak baykuşa dönüştürüldükleri görülmektedir. örneğin, nyktimene lesbos kralı epopeus’un kızıdır. babası ona aşık olmuş veya her ikisi bu tutkuyu paylaşarak birlikte olmuşlardır. kız, utancından insanlar içinde dolaşamaz hale gelmiş ve bir ormana sığınmıştır. athena’da kıza acıdığından görünmesin diye ışıktan kaçan ancak geceleri ortaya çıkabilen baykuşa dönüştürmüştür.

çin mitolojisinde baykuş kötülüğü çağrıştırır ve ölümün simgesidir. antik çin inanışlarına göre genç baykuşların annelerini yediklerine inanılmıştır. baykuş sesi ise anlamsal olarak birinin mezarının kazılacağı inancına karşılık gelmektedir.

ortaçağ avrupa’sında baykuşun cadılık ve uğursuzlukla ilişkilendirildiği, iskoçların gündüz bir baykuşla karşılaştıklarında başlarına bir uğursuzluğun geleceğine inandıkları, galliler tarafından ise ya başlarına kötü bir iş geleceği ya da bir kızın bakireliğini yitireceği belirtilmiştir.

anadolu mitolojisinde baykuş uğursuz olarak kabul edilmekte ve pek sevilmemektedir. kimin evinin yakınında baykuş öterse o evde birinin öleceğine o evin başına büyük bir felaket geleceğine inanılmıştır. baykuş ocak yıkan, yıkılan ocaklarda yuva kuran bir kuştur. bundan dolayı bir ürküntü ve yıkım simgesidir.

baykuşun bu uğursuz anlamı osmanlı zamanında da bilinen bir durumdur. öyle ki fetihten önce bizans’ın başkenti olan konstantinopolis’te bulunan imparatorluk sarayı, bizans’ın zayıf düşmesi ve latin istilaları nedeniyle kötüleşmiştir. sarayın kötü durumunu fatih sultan mehmed, farisi şair sadi’ye ait bir şiirin “kayser’in kasrında örümcek perdedarlık ediyor / efrasiyab’ın sarayında baykuş nevbet çalıyor” dizelerini söyleyerek ifade etmiştir.

anadolu arkeolojisinde eski tunç çağı ııı’te batı anadolu’dan yayıldığı düşünülen bir idol grubuyla karşılaşılmıştır. troya tipi idol olarak adlandırılan bu grup mermer idollerin genel özelliği baş ve boyunları daha da belirginleştirilmiş, kaş, göz ve burun detayları yiv şeklinde sık sık belirtilmiştir. troia’yı kazan alman arkeolog schliemann bu tip özelliğe sahip idollere “baykuş yüzlü idoller” adını vermiştir.

meksika ve kızılderili mitolojilerinde bazı kabilelerde bilgelik simgesidir. başka kabilelere göre de tehlikelere karşı koruyucu ve uyarıcıdır, yaklaşan ölümü veya iyi haber getiricidir. ayrıca o güç kaynağı ve güç vericidir. bazense ölüm ve hastalıklara neden olan yıkıcı ve art niyetli bir hayvandır. bu nedenle bazı kabileler ondan korkar ve saygı duyar.

mısır inanışlarına göre de keskin görüşlü avcı bir kuş olarak bilinir. ölümün ve matemin kuşu olduğu söylenir. hiyeroglifler dışında mısır sanatında pek fazla tasvirine rastlanmaz. baykuşun hiyerogliflerdeki kullanımı latin alfabesindeki “m” harfinin karşılığıdır.
devamını gör...

bir başka sözlükteki kendi yazımdan alıntıdır.

--- alıntı ---

1950'li yıllarda başlayıp 70'lere doğru sonlandırılan, bilinçaltını manipüle etme projesi. proje cia bilimsel istihbarat bölümü tarafından yürütülmüştür.

proje, liserjik asit dietilamid yani lsd dediğimiz halüsinojen yardımıyla deneklere istenileni yaptırma, cinsel taciz gibi farklı amaçlarla yürütülmüş ve bir işkence aracı olarak da kullanılmıştır.

gazeteci ve akademisyen stephen kinzer'a göre proje, ikinci dünya savaşı döneminde japonların ve nazilerin tesis ve toplama kamplarındaki insanları kontrol etmek amacıyla yaptıkları çalışmaların bir devamı niteliğindeydi. çoğu zaman deneklerin bilgisi ve izni olmadan yapılan bazı uygulamalara dayanıyordu.

projenin bir amacı, soğuk savaş döneminde sovyet ajanlarını sorgulamak ve zihin kontrol yöntemlerini onlar üzerinde uygulayarak bir ilaç geliştirmekti. hatta hafızayı silmek için bir alt proje daha tasarlanmış, ancak hiçbir zaman başlatılmamıştı.

richard helms'in imha ettiği belgelerden geriye kalanlardan birinden anlaşıldığına göre, deneyde deneklerin hareketlerini kontrol edememesine neden olan kimyasallar, alkol benzeri sarhoş edici malzemeler, işkenceye dayanma gücünü yükseltecek ilaçlar, görme ve işitme faaliyetlerini sekteye üreten maddeler ve bunlar gibi 20'ye yakın madde kullanılmıştı. başlangıçta gerçekten sorgulamaya yönelik çalışmalar zamanla taciz ve işkenceye dönüşmüştü.

daha sonra proje hakkında soruşturma başlatılmış, ama cia müdürü richard helms'in belgelerin çoğunu yok etmesi nedeniyle soruşturma sağlıklı şekilde yürütülememiştir. ancak daha sonra 20 bin kadar belgenin yok edilemediği gerçeği ortaya çıkınca, olayın boyutu da değişmiştir. cia yerli ve yabancı birçok insan üzerinde bu tür denemeler yaptığını itiraf etmiş, şahitlik yapan deneklerin ifadeleriyle de olay basına yansımıştır. deneylerin, bilimsel bakımdan yetkin olmayan ajanlarca yapılmış olması nedeniyle, bazı kişilerin ölümü, doğrudan projeyle ilişkilendirilmiştir.

her ne kadar günümüzde, bu ve benzeri deneylerin artık yapılmadığına ilişkin sözlü garantiler verilse de, benzer projelerin farklı ad ve kapsamlar altında yürütüldüğü düşünülmektedir.

--- alıntı ---
devamını gör...

goca gappe hera'nın oğludur. zeus bir kadına ihtiyaç duymadan athena'yı doğurmuştur. bunu kıskanan hera da bir erkeğe ihtiyaç duymadan doğurmak istemiş ve gariban hephaistos'u doğurmuştur. ama hephaistos çok çirkindir. bu duruma öfkelenen hera, oğlunu olympos'tan aşağı atar. dünyaya düşen tanrının ayakları da kırılır ve topal kalır. akhilleus'un annesi thetis bulur onu. sonra tanrıyı bir mağaraya gizler. kahramanımız orada demircilik sanatını öğrenir.

goca gappe'den intikam almak için ona altından bir taht yapar. ama tahtta sadece hephaistos'un çözebileceği görünmez zincirler vardır. hera hediyeyi memnuniyetle kabul eder, oturur oturmaz da tahta yapışır kalır. tanrılar ne kadar yalvarsalar da hephaistos, annesini çözmek istemez. olaya dionysos müdahil olur. tanrıyı sarhoş edip olympos'a getirir. hephaistos ancak bir şartla annesini serbest bırakacaktır. en güzel tanrıçayla evlenmek. çirkin tanrımız afrodit'le evlenir. ama güzeller güzeli afrodit rahat durmaz. savaşçı ares ile işi pişirir. sabah akşam sevişirler, zina ederler. bu iki aşığın seviştiğini güneş görür ve durumu hephaistos'a anlatır. aslında hephaistos karısını çok sever, bunu ona yakıştıramaz ama ne olur ne olmaz diye yataklarına örümcek ağı kadar hafif lakin demirden daha güçlü bir ağ gerer. "hanım ben bi ocağa kadar gidiyorum, geç geleceğim." der. afrodit de hemen aşığı ares'i yatağına alır. halbuki o gün işe gitmeyecektir hephaistos. karısını kandırmıştır. hemen eve dönüp ikisini yatakta basar. afrodit'le ares yerin dibine girmişlerdir utançtan. dahası hephaistos bütün tanrıları da çağırmıştır karısının rezilliğini görmeleri için. tanrılar bu iğrenç manzara karşısında utanırlar. poseidon aşıkları serbest bırakmasını ister. zinanın cezalandırılacağını düşünen hephaistos aşıkları serbest bırakır ama aşıklar ceza almaz. sinirlenen hephaistos insanları yaratır.

işte böyle garip bir tanrıdır hephaistos. yeraltındaki atölyelerinde kendi yarattığı, metalden işçiler çalışır. yunancada "angarya" manasına gelen robot'tur bu işçilerin adları.
devamını gör...

cenaze sahibinin gelen misafire hizmet etmesi zaten beni gerçekten kızdıran bir durum. neden böyle bir adet olduğunu anlamıyorum. insanların zaten acısı var, üzüntüsü var bir de yok ona pilav gitti mi buna ayran yetti mi diye uğraşmak zorunda kalıyorlar.
bu zaten gereksiz bir olayken bir de bu işi yüzsüzlüğe vardıranlar beni ekstra delirtiyor. insanlar onca üzüntü arasında pilav dağıtıyor. bir tane yüzsüz çıkıp "karabiber yok mu?" "ketçap alabilir miyim?" "ayran gelmeyecek mi?" diye saçmalıyor ya boğmak istiyorum boğmak. babaannem vefat ettiğinde 1 hafta boyunca kahvaltıdan akşam yemeğine kadar durup bir de çay bekleyen insanlar hatırlıyorum. biri gelip bana "güzel kızımın elinden bi kahve içecek miyiz?" demişti. bu nasıl bir yüzsüzlük gerçekten anlamıyorum.
devamını gör...

türk korona aşısıdır.
isim biraz çakma olmuş ama içine sirke koymadılarsa sorun yok.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birkaç yazar var ama söylemem bana ne.
devamını gör...

mutlaka devamı gelmeli dediğim video.
gece gece iyi güldüm. elinize sağlık. *
devamını gör...

age of mythology'de ra ana tanrılardandır, apollon ise ara tanrılardan. ana tanrı, ara tanrı mı? valla öyle yapmışlar, tövbe..
devamını gör...


türkiye'nin 81 ilinden, antalya'nın döşemealtı ilçesine getirilen, dokuma tezgahlarında kök boyalı iplerle dokunmuş halı ve kilimler, yıkanıp, kurutuluyor, onarımdan geçirildikten sonra tarlalara seriliyor.
tarlalarda görsel şölen
güneş altında mikroplardan arınması ve renginin pastele dönüşmesi için tarlalara serilen el dokuması halılar, görsel şölen oluşturuyor.


kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


dünyanın her yerine halı gönderiyorlar
ilçede halı ticaretiyle uğraşan halil börekçi, istanbul'da halı ticareti yaparak başladığı mesleğinde 50 yılı geride bıraktığını söyledi.
türkiye'yi karış karış gezerek el dokuması halı ve kilimleri topladığını aktaran börekçi, "insanların evlerinde kullanarak eskittiği halıları yeniden işleyerek yurt dışına pazarlıyorum. bu yolla ülkemize döviz girdisi sağladığım için mutluyum." dedi.
börekçi, güneş altında bekletilen halı ve kilimlerin kimyasallardan arındırıldığını, renklerinin solduğunu anlattı.
bir sezonda 5-6 bin civarındaki halının tarlalara serildiğini vurgulayan börekçi, "anadolu'nun herhangi bir köyünden aldığımız halıyı güneş altında tarlada beklettikten sonra steril havuzlarda yıkayıp, mikroplardan arındırıyoruz. tamamen organik hale getirdiğimiz halı ve kilimleri tekrar kullanıma hazır hale getirmiş oluyoruz. paketlediğimiz halıları dünyanın her yerine gönderiyoruz. en çok da abd'den müşterimiz var." diye konuştu


buradan
devamını gör...

böyle benzer başlıkları gördükçe aklımdan
" herkes ekmeğinde " diyorum.
hayırlı işler
devamını gör...

bir kitap inceleme, alıntılama ve listeleme uygulamasıdır.

bir dönem okuduğum kitapları listelemek ve kendi kişisel not defterim muamelesi yaparak beğendiğim alıntıları not etmek ve de okuduğum kitaplar aklımdan hiç silinmesin diye haklarında inceleme yazmak için kullandığım bir uygulama idi. şimdi artık sadece okuduğum kitapları işaretleyip yıllık bir liste elde etmek için kullanıyorum.

çünkü nadiren iyi bir kitap incelemesine rast gelmeye başladım. uygulamadaki neredeyse herkes okudukları kitapları ilginç, enterasan, güzel ya da etkileyici buluyor. okumamızı ya da okumamamızı salık veriyor. bunun dışında kitaplar ilgili anlatacak hiçbir şeyi yok hiç kimsenin.

bir de üstüne üstlük gül kokulu kalemleri ile bal gibi iletiler paylaşan bir ekip, bunun yanından maneviyatı yüksek olduğu için ellerinde güllü yasin kitabı ile cumayı hayırlayan bir başka ekip ve salya sümük bir romantizmin kollarında depresif bir acının sıcaklığına sığınıp kendini harap eden bir başka ekip var.

dolayısıyla bir edebiyat uygulaması olmaktan çıkıp amatör bir facebook hareketine döndüğü için uygulamayı arada bir girip okuduğum kitapları işaretlemek için kullanıyorum.

ama siz kullanın. kullanın ki kaleminiz hep gül koksun ve daim olsun.
devamını gör...

özgür irade konusu felsefenin temel taşlarından biridir ve 1900'lü yıllardaki gelişen bilimsel çalışmaları sebebiyle felsefeciler ve bilim adamları arasında süregelen bir tartışma konusudur.

özgür iradeyi tamamen materyalist bir bakış açısı ile yorumladığımızda her neden sonuç ilkesine bağlı olarak daha üst akıl tarafından tahmin edilebileceğini o sebeple de olmayacağı sonucuna varabiliriz..

tersinden bir bakış açısı ile de felsefi açıdan bakarsak bir insanın kendisini uçurumdan atıp atmaması yüzlerce parametreye bağlı olup o insanın kendisini o uçurumdan atıp atmamasının tamamen özgür iradesine bağlı olduğu sonucuna da varabiliriz..

özgür irade denkleminde kurulan bu eşitliği bozmak ise ruh varlığının görevidir ve de ruh varlığı olgusunu denklem dışı bırakarak bu konuya bir çözüm bulabilmek çok mümkün olmamaktadır..

bu bakımdan özgür irade ve kader konusu iki kardeşler gibi hareket ederler ve esasında benzer sonuçları vermektedirler..

bu bağlamda özgür irade ya da kader* hem vardır hem de yoktur...

olayı spiritüel boyuttan ele alırsak ruh varlığı madde dünyasına tekamül etmek * için gelmektedir ve tüm yaşadığı deneyimleri ile bazen hızlı bazen de yavaş bir şekilde gelişmektedir. bu bağlamda varlığın özgür iradesi tekamül etmesi ve kendi tekamül etme şartları ile sınırlıdır . daha basit bir anlatımla beşer varlığı uzay gemisine binerek şu aşamada ay ya da en fazla marsın ötesine geçemiyor. bu sebeple benim özgür iradem var ve ben satürn'e özgür iradem ile 5 sene sonra gideceğim diyemez, diyemeyiz bu mantığa aykırıdır.

ama ben insan varlığı olarak 10 sene içinde mars'a 50 sene içinde jüpiterin uydularına , 100 senede jüpitere , 200-250 sene içinde de satürn'e gideceğim derse ve bu doğrultuda çalışmaya başlarsa bunu özgür iradesi ile gerçekleştirmeye çalışabilir ve bu çalışmaya karar verip bu yolda devam etmeye başladığı anda da bu yol artık onun kadersel planına girmiş olmaktadır.

sonuç olarak evet tamamen özgür irade ile 3 boyutlu evren dahilinde hareket edebilecek yetimiz yok ama belli kararları da özgür irademiz ile vererek bir yön çizerek beşer varlıkları olarak gelişmeye ilerlemeye devam etmeye çalışıyoruz..
devamını gör...

hayatın bir gerçeği olan ve günlük yaşamda sıkça karşılaştığımız bu gerçeği neden sözlük olarak reddediyorsunuz acaba diye düşündürendir. hayır hayatınızda hiç mi küfür etmediniz? hiç mi küfür duymadınız? nedir bu iyi aile çocuğu tripleriniz?
devamını gör...

bir şeyi farkettim. belirtmeden geçemeyeceğim. 2020 mart ayından beri ne değişti? yine aynı yere geldik.
devamını gör...

33.

bir gençlik ölümü saklı kalsın ben de.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim