geceye bir şiir bırak
senin hiç haberin olmasa
senin hiç haberin olmaz ki
başlar biter kendi kendine o türkü.
ben yağmura deli buluta deli
bir büyük oyun yaşamak dediğin,
beni ya sevmeli ya öldürmeli.
gülten akın “deli kızın türküsü”
senin hiç haberin olmaz ki
başlar biter kendi kendine o türkü.
ben yağmura deli buluta deli
bir büyük oyun yaşamak dediğin,
beni ya sevmeli ya öldürmeli.
gülten akın “deli kızın türküsü”
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
allah'ımmmmm miko ve cenk'in arka bahçesi, bu nedir buuuu? büyülendim ben... mest oldum.. harikasınız*
devamını gör...
güvenmek
defalarca aldatıldım, dostlarımdan leziz kazıklar yedim. kısacası güvenmemek için tonla nedenim var. ama biraz keriz olduğum için güvenmeden duramıyorum. şaka bir yana her insana bir şans vermek gerektiğine inanıyorum. ben güvenirim, eğer güvenimi boşa çıkarırsa bu onun problemi. bir şey kaybetmiş olmam, aksine kazanmış olurum. (aslında kazanmaya/kaybetmeye inanmıyorum ama başka nasıl açıklarım bilmiyorum.) o insanla ilgili bir fikrim olur. o fikre sıkı sıkıya bağlı da kalmam, çünkü herkes değişebilir. özetle ben güvenirim. tanımadığım insanlara da. açım diyene de yol param yok diyene de güvenirim. güvenimin boşa çıkması beni yaralamıyor çünkü. "ee olabilir" deyip devam ediyorum.bu vahşi hayat için fazla bebeğim ama aksini bırakın olmayı, hayal bile edemiyorum.
devamını gör...
sıradan zaferler
manu larcenet'in 2003 yılında çıkardığı çizgi romandır. 2004 yılında angoulême uluslararası çizgi roman festivalinde en iyi çizgi roman albümü ödülünü kazanmıştır.
2020'de çizgi roman okumaya başladığım kitaptır.
kitap sıradan zaferleri anlatmada iyidir. sıcak bir hikayesi vardır. ben polis şakasına çok gülmüştüm :)
2020'de çizgi roman okumaya başladığım kitaptır.
kitap sıradan zaferleri anlatmada iyidir. sıcak bir hikayesi vardır. ben polis şakasına çok gülmüştüm :)
devamını gör...
normal sözlük'ün büyümesi için gerekenler
başlık açacaktım lakin paralel sayılabilecek bir başlık olduğundan buraya yazayım.
buraya giren insanların %90'ından yaşım büyüktür, zira bunu ukalalıktan değil taaaa süperonline'lı zamanlardan verhul, maf, kernel32 falan mırc'ın zurna'sının tek olduğu equal'lı falan zamanlarına kadar bu internet kullanımında olmamdan söylüyorum.
neyse uzatmayayım, bu sözlüğün bir geleceği olduğunu düşünmüyorum, hamaset için söylemiyorum. en azından (bkz: sözlüğün ekşi sözlüğe dönüşmesinden korkmak) başlığını açan biri olarak, hiçbir zaman o seviyeyi görmeyecek olduğu için söylüyorum - umarım yanılırım.
sene olacak 2021 hala yazar adı altında insanlar sol tarafta admine methiye başlığı falan açıyor, admin ekibi de okuyup böbürleniyodur falan. neyse böbürlensinler mühim değil,
efendime söyliyim 3 başlığın 1'i kesin ekşiyle ilgili,
forum tarzı alttaki, üstteki başlıklar açılıp oralarda falan yazılıyor,
ciddi anlamda silinen tanım içerik falan oluyor şimdi yazmayacağım silinmesin diye,
insanları, hukuki sınırları içerisinde özgü bırakmazsanız, bu sözlük sadece yerinde sayar vesselam.
daha yazacaktım ama yeter kim okuyor ki burada yazılanı, sizler iko başlıklarında, alttaki-üstteki başlıklarında yazmayı seversiniz.
gecenin saat 3'ü bunları yazarken bile emek veriyorum bu unutulmasın.
buraya giren insanların %90'ından yaşım büyüktür, zira bunu ukalalıktan değil taaaa süperonline'lı zamanlardan verhul, maf, kernel32 falan mırc'ın zurna'sının tek olduğu equal'lı falan zamanlarına kadar bu internet kullanımında olmamdan söylüyorum.
neyse uzatmayayım, bu sözlüğün bir geleceği olduğunu düşünmüyorum, hamaset için söylemiyorum. en azından (bkz: sözlüğün ekşi sözlüğe dönüşmesinden korkmak) başlığını açan biri olarak, hiçbir zaman o seviyeyi görmeyecek olduğu için söylüyorum - umarım yanılırım.
sene olacak 2021 hala yazar adı altında insanlar sol tarafta admine methiye başlığı falan açıyor, admin ekibi de okuyup böbürleniyodur falan. neyse böbürlensinler mühim değil,
efendime söyliyim 3 başlığın 1'i kesin ekşiyle ilgili,
forum tarzı alttaki, üstteki başlıklar açılıp oralarda falan yazılıyor,
ciddi anlamda silinen tanım içerik falan oluyor şimdi yazmayacağım silinmesin diye,
insanları, hukuki sınırları içerisinde özgü bırakmazsanız, bu sözlük sadece yerinde sayar vesselam.
daha yazacaktım ama yeter kim okuyor ki burada yazılanı, sizler iko başlıklarında, alttaki-üstteki başlıklarında yazmayı seversiniz.
gecenin saat 3'ü bunları yazarken bile emek veriyorum bu unutulmasın.
devamını gör...
çocukluk
ne desem bilmiyorum. nerden başlasam, nasıl tanımlasam.
dünyanın en güzel şeyi mi sahiden? bir daha düşün, herkes için öyle mi? en masum, en saf, en yalansız, en temiz yıllar... pür neşe, coşku? ya mutluluk? kimimiz sağlıklı, huzurlu, olması gerektiği gibi çocukluklar yaşıyoruz evet. iyi ki de öyle. minnet! ama lanet olsun ki her çocuk bu kadar şanslı olamıyor. sanırım genel geçer bir tanım yapacaksak "yetişkinliğe erişebilenler için hayatlarının en önemli dönemi" diyebiliriz sadece. gerisi tamamen subjektif. iyi, kötü, travmatik, mutlu. dünyada ne kadar insan varsa o kadar çocukluk var. hepsinin ise tek bir ortak noktası : çocukluk hayatın kaynağı. insanlığın tabula rasa'sı.
şimdi gelelim benim bunları neden yazdığıma. dünkü yayının etkisinden çıkamadım hala. şu 2 saate yakın süre favori farelerimizi ve çizgi filmleri konuştukları, bizim de her çaldıkları şarkıyla "hay aklınızla bin yaşayın yaa" dediğimiz yayından bahsediyorum evet.* çok büyük bir keyifle çok da kısa olmayan bir yol giderek çocukluğuma gittim ve yayını dinledim, sonra da biraz daha oyalanıp yatmaya karar verdim. buraya kadar her şey çok süperdi aslında. yatmadan önce "bu gece çok güldüm yeaa" diyerek aynada kaz ayaklarımı kontrol edecek kadar çok eğlendiğim güzel bir gece geçirmiştim, mutlu mesut uyumam gerekiyordu. yattım, çok da uykum var. ama dalamıyorum bir türlü. bilim bakalım neden? bu çok süper gecede gittiğim çocukluğumdan kopup, kazık kadar haliyle yatağında yatmakta olan bana sirayet etmek üzere bir öcü arkadaşımız ziyaretime gelmek istemiş çünkü! allahın belası deprem fobim! 10 yaşımdan beri hayatımda olan, ancak çok sevdiğim ve güvendiğim insanlar tarafından deprem olacak mı bu gece soruma verilen hayır, olmayacak, kesinlikle olmayacak, güven bana vb. bir cevapla güç bela savuşturabildiğim benim sevgili travmam! bana bu cevabı verebilecek çok mükemmel bir insan seviyorum neyse ki. iyi ki. daldım uykuya. sabahsa yerinde yeller esiyordu korkularımın. geriye sadece yayının beni götürdüğü yerlerdeki mutlu anıların pozitifliği kalmış. çok harika! yazmam lazım bunu.
benim çocukluğum türlü zıpırlıklarla dolu. mutlu, pozitif bir çocukluk. dışa dönük, enerjik ve muzip bir çocuktum ben. yaramaz mıydım evet. ama bana anlattıkları hikayelerde de benim hatırladıklarımda da baskın olan hep büyümüş de küçülmüş, yaşına, boyuna bakmadan insanlara laf sokan bir tip. 4. sınıfa giderken 6. sınıfa giden bir çocuğa aşık olan kız arkadaşımın kırılan gururunu yerden toplamak için tenefüste ortaokulların katına çıkıp (sırf o kata çıkmak bile inanılmaz gelirdi bize o dönem) mezkur çocuğun sınıfına dalarak elimdeki meyve suyunu çocuğun üstüne dökmüş hiçbir şey demeye tenezzül etmeden çıkıp gitmiştim sınıftan bir keresinde. hayır cesursun anladık da salaksın be kızım. tek başına o sınıfa çıkıp ilgili eylemi gerçekleştirdiğinde çocuğa aşık olan ve reddedilenin sen olduğun düşünülecek haliyle, hiç bunu hesap etmiyor musun? etmiyorsun, biliyorum. sinirimden ağlamıştım kendimi ifade edeceğim diye. "hayır hayııır tolga'yı seven ben değilim!!!" hoş, bunu hesap edecek kişi olsan, düzenlenen paten yarışmasında en yakın rakibinde aranda en az 200 mt fark varken son 50 mt'de kaymayı bırakıp yeni izlediğin ve aşık olduğun cameron'un rose'lu jack'li sahnesini tek başına performe edeceksin diye ikinciliğe razı gelmek zorunda kalmazdın sen! yahu bu nasıl bir kendini bilmezlik. beylikdüzü'nde titanic vardı da biz mi binmedik?
neyse efendim 7'sinde neyse 70'inde de o insan.*
bu da böyle bir hanımdır.
dünyanın en güzel şeyi mi sahiden? bir daha düşün, herkes için öyle mi? en masum, en saf, en yalansız, en temiz yıllar... pür neşe, coşku? ya mutluluk? kimimiz sağlıklı, huzurlu, olması gerektiği gibi çocukluklar yaşıyoruz evet. iyi ki de öyle. minnet! ama lanet olsun ki her çocuk bu kadar şanslı olamıyor. sanırım genel geçer bir tanım yapacaksak "yetişkinliğe erişebilenler için hayatlarının en önemli dönemi" diyebiliriz sadece. gerisi tamamen subjektif. iyi, kötü, travmatik, mutlu. dünyada ne kadar insan varsa o kadar çocukluk var. hepsinin ise tek bir ortak noktası : çocukluk hayatın kaynağı. insanlığın tabula rasa'sı.
şimdi gelelim benim bunları neden yazdığıma. dünkü yayının etkisinden çıkamadım hala. şu 2 saate yakın süre favori farelerimizi ve çizgi filmleri konuştukları, bizim de her çaldıkları şarkıyla "hay aklınızla bin yaşayın yaa" dediğimiz yayından bahsediyorum evet.* çok büyük bir keyifle çok da kısa olmayan bir yol giderek çocukluğuma gittim ve yayını dinledim, sonra da biraz daha oyalanıp yatmaya karar verdim. buraya kadar her şey çok süperdi aslında. yatmadan önce "bu gece çok güldüm yeaa" diyerek aynada kaz ayaklarımı kontrol edecek kadar çok eğlendiğim güzel bir gece geçirmiştim, mutlu mesut uyumam gerekiyordu. yattım, çok da uykum var. ama dalamıyorum bir türlü. bilim bakalım neden? bu çok süper gecede gittiğim çocukluğumdan kopup, kazık kadar haliyle yatağında yatmakta olan bana sirayet etmek üzere bir öcü arkadaşımız ziyaretime gelmek istemiş çünkü! allahın belası deprem fobim! 10 yaşımdan beri hayatımda olan, ancak çok sevdiğim ve güvendiğim insanlar tarafından deprem olacak mı bu gece soruma verilen hayır, olmayacak, kesinlikle olmayacak, güven bana vb. bir cevapla güç bela savuşturabildiğim benim sevgili travmam! bana bu cevabı verebilecek çok mükemmel bir insan seviyorum neyse ki. iyi ki. daldım uykuya. sabahsa yerinde yeller esiyordu korkularımın. geriye sadece yayının beni götürdüğü yerlerdeki mutlu anıların pozitifliği kalmış. çok harika! yazmam lazım bunu.
benim çocukluğum türlü zıpırlıklarla dolu. mutlu, pozitif bir çocukluk. dışa dönük, enerjik ve muzip bir çocuktum ben. yaramaz mıydım evet. ama bana anlattıkları hikayelerde de benim hatırladıklarımda da baskın olan hep büyümüş de küçülmüş, yaşına, boyuna bakmadan insanlara laf sokan bir tip. 4. sınıfa giderken 6. sınıfa giden bir çocuğa aşık olan kız arkadaşımın kırılan gururunu yerden toplamak için tenefüste ortaokulların katına çıkıp (sırf o kata çıkmak bile inanılmaz gelirdi bize o dönem) mezkur çocuğun sınıfına dalarak elimdeki meyve suyunu çocuğun üstüne dökmüş hiçbir şey demeye tenezzül etmeden çıkıp gitmiştim sınıftan bir keresinde. hayır cesursun anladık da salaksın be kızım. tek başına o sınıfa çıkıp ilgili eylemi gerçekleştirdiğinde çocuğa aşık olan ve reddedilenin sen olduğun düşünülecek haliyle, hiç bunu hesap etmiyor musun? etmiyorsun, biliyorum. sinirimden ağlamıştım kendimi ifade edeceğim diye. "hayır hayııır tolga'yı seven ben değilim!!!" hoş, bunu hesap edecek kişi olsan, düzenlenen paten yarışmasında en yakın rakibinde aranda en az 200 mt fark varken son 50 mt'de kaymayı bırakıp yeni izlediğin ve aşık olduğun cameron'un rose'lu jack'li sahnesini tek başına performe edeceksin diye ikinciliğe razı gelmek zorunda kalmazdın sen! yahu bu nasıl bir kendini bilmezlik. beylikdüzü'nde titanic vardı da biz mi binmedik?
neyse efendim 7'sinde neyse 70'inde de o insan.*
bu da böyle bir hanımdır.
devamını gör...
sevilen şiirin en vurucu dizeleri
çünkü her insan öldürür sevdigini,
gene de ölmez insan.
gene de ölmez insan.
devamını gör...
ele verir talkını kendi yutar salkımı
başkalarına verdiği öğüdü kendisi tutmayan ve kendi verdiği öğüdün aksini yapan kişiler için kullanılan söz. "halka verir talkını kendi yutar salkımı" şeklinde de kullanılır.
devamını gör...
depresyona giren kişiye söylenmemesi gerekenler
boşver ya.
hayırlısı.
hayırlısı.
devamını gör...
kuşların vurulduğu zaman
1987 zülfü livaneli gökyüzü herkesindir albümündeki duygularımın çağladığı enfes şarkı
"dost diye bildigim yalvar yakar oldugum
yollarına öldügüm kuşların
vuruldugu zamandir şimdi"
"dost diye bildigim yalvar yakar oldugum
yollarına öldügüm kuşların
vuruldugu zamandir şimdi"
devamını gör...
eğlenmek için seks yapan kadın
seksi illa ki "ciddi olmalıyız, aşık olmalıyız, ölesine birbirimizi sevmeliyiz" tarzı duygulara bağlamayan ancak "eğlence" gibi belli bir kapsam içine sokmuş kadındır. tıpkı dünya genelindeki erkek mantığı gibi.
dünyadaki anlayışa bakarsanız seks, uyuşturucu, içki, kumar ve çılgın danslı eğlencelerle birlikte anılır. zihinlere sokulmaya çalışılan kötü bir yönlendirme...
oysa seks ciddi bir iştir. bir vecd halidir. kendinle her yönden uyumlu insanlarla yapılması güzel olur, ruhu ve bedeni arındırır.
dünyadaki anlayışa bakarsanız seks, uyuşturucu, içki, kumar ve çılgın danslı eğlencelerle birlikte anılır. zihinlere sokulmaya çalışılan kötü bir yönlendirme...
oysa seks ciddi bir iştir. bir vecd halidir. kendinle her yönden uyumlu insanlarla yapılması güzel olur, ruhu ve bedeni arındırır.
devamını gör...
şarkılarda geçen acımasız cümleler
hep kaçıp yeni bir adım atarken
dibine kadar çileye batıp çıkarken
içine atıp atıp yoluna basıp giderken
su gibi akıp geçer zaman.
dibine kadar çileye batıp çıkarken
içine atıp atıp yoluna basıp giderken
su gibi akıp geçer zaman.
devamını gör...
sözlük bostan olsa alınabilecek nick
aldım ya, daha ne yapayım dedirten başlık.
devamını gör...
koltuk altını tıraş eden erkek
hijyenini önemseyen erkektir. temiz olmak cinsel yönelim belirten bir şey değil. artık mağaralarınızdan çıkın da birazcık modernleşin bu nasıl bir kafadır ya? ben de bacaklarımı almıyorum, feminist miyim, lezbiyen miyim, neyim onu da söyleyin! kıldan tüyden meseleler hakkında harika çıkarımlarınız var ya yapın bir tane daha! yıllar ilerledikçe ülkemizdeki insanların kafaları geriliyor, bu nasıl iş yahu!
belki yazar arkadaş kendinden utanır da tanımını siler, burada kalsın.
edit: yıkansan da kokuyor kardeşim. bir çık dışarı 10 dakika geçmeden leş gibi kokuyorsun. alışmışsın pisliğe herhalde ondan alamıyorsun kokusunu. kıl almak almamak ayrı mesele, hijyene dikkat etmek ayrı mesele. sen errrrrrrkek adam olmak istiyorsan çöp gibi kokabilirsin, ama benden güneş kadar uzak ol lütfen.
belki yazar arkadaş kendinden utanır da tanımını siler, burada kalsın.
edit: yıkansan da kokuyor kardeşim. bir çık dışarı 10 dakika geçmeden leş gibi kokuyorsun. alışmışsın pisliğe herhalde ondan alamıyorsun kokusunu. kıl almak almamak ayrı mesele, hijyene dikkat etmek ayrı mesele. sen errrrrrrkek adam olmak istiyorsan çöp gibi kokabilirsin, ama benden güneş kadar uzak ol lütfen.
devamını gör...
normal sözlük atasözleri
kıblesi yoldaş olanın, kafası sözlükten çıkmaz.
devamını gör...
anne with an e
hafızamdan silinsede tekrar izlesem dediğim görsel şölenimsi dizi.
devamını gör...
queens of the stone age
queens of the stone age, 1996 yılında kurulmuş ve halen günümüzde eserler üreten amerikalı rock grubudur. kariyeri doğrultusunda riff-odaklı bir hard rock tarzı benimseyen grup, nine inch nails solisti "trent reznor", nirvana ile foo fighters üyesi "dave groshi", zz top üyesi "billy gibsons" ve "mark lanegan" başta olmak üzere birçok müzisyen ile çalışmıştır.
albümleri:
queens of the stone age (1998)
rated r (2000)
songs for the deaf (2002)
lullabies to paralyze (2005)
era vulgaris (2007)
...like clockwork (2013)
villains (2017)
albümleri:
queens of the stone age (1998)
rated r (2000)
songs for the deaf (2002)
lullabies to paralyze (2005)
era vulgaris (2007)
...like clockwork (2013)
villains (2017)
devamını gör...
balthazar
indie pop- indie rock tarzında müzik yapan belçikalı grup.
devamını gör...