sigaranın kendiliğinden yandığı anlar
eski sevgiliyi yeni sevgilisi ile gördüğün o an. yerin dibine girmek istenilen anlardan biridir aynı zamanda.
devamını gör...
aamir khan
çok hızlı şekilde kilo alıp sonra yine hızlı bir şekilde kilo verip forma giren hintli aktör. 3 idiots filmi benim favorim.
devamını gör...
erkek arkadaşa alınabilecek en yaratıcı hediye
kitap yazmıştım kendilerine.
devamını gör...
para mutluluğu satın almaz
para somut olarak herşeyi satın alabilir gibi gözükse de soyut olanları satın alamayacak güçtür bana göre. para ancak mutluluğu biraz daha artırabilecek maddi değerler için bir araç olabilir yalnızca. hatta eskilerden kalan bir reklam aklıma geldi. "paranın satın alamayacağı şeyler vardır ve geri kalan herşey için *** card.". paranız olmadığında da mutlu olabilirsiniz ancak paranızla her mutluluğu satın alamazsınız. mesela bir çocuğun yüzündeki tebessümü, sevdiğinizin kollarındaki huzuru, bir şeyler başarmanın hazzını, bir manzara karşısındaki o güzelliği, kavuşmanın verdiği heyecanı, en kıymetlilerinizin gözlerindeki ışıltıyı, bir "özledim" mesajındaki o kalp atışlarınızı ve buna verebileceğim insanı gerçekten mutlu edecek hiçbir örneği satın alamazsınız. duyguları satın alamazsınız kısaca parayla. o yüzden mutluluk dediğiniz kavram sizin için neyse neye sığdırdıysanız ya da ne ile gösterebiliyorsanız, parayla satın alamayacağınız bu güzel duyguyu yaşamaya çalışın. hayat gerçekten çok kısa. mutlu olun ve mutlu etmeye bakın efenim.
devamını gör...
hala whatsapp'ı terk etmeyen yazar
tepeyi terketmeyen okçulardır.
devamını gör...
yağmur yağdığında yapılabilecek en iyi şey
eğer kapalı bir mekandaysan camı açıp toprak kokusunu içine çekmektir.
devamını gör...
reddedilme korkusu ile açılamamak
doğabilecek güzel bir ilişkinin önüne geçmektir. özgüvensizlikten kaynaklı. (bkz: seviyorsan git konuş bence)
devamını gör...
her konuda fikri olan insan
benimdir. her konuda fikrim vardır ama yeri gelmediği sürece söylemem. bir konuda fikrimin olması için bilgimin olması şart değil çünkü beynim var, sorgulayabiliyorum durumu, analiz edebiliyorum, değerlendiriyorum ki fikir çıkıyor.
bilmediğim konudaki fikrim de *bu konuda herhangi bi bilgim yok ama...* diye başlayan yorum. fazla mı abes?
bilmediğim konudaki fikrim de *bu konuda herhangi bi bilgim yok ama...* diye başlayan yorum. fazla mı abes?
devamını gör...
güne bir başkent bırak
ulanbator-moğolistan
devamını gör...
z kuşağı bir kanser türüdür
abilerim ablalarım z kuşağıyla alakadar açılan bir başlığa daha gönderi girmiştim ve sanıyorum ki orada kendimi anlaşılır bir şekilde ifade etmiştim. kendimi yinelemek istemiyorum. ama rica ediyorum genelleme yapmayınız. bizim kuşağımızda da kayda değer bir şeyler yapmaya çalışan birey sayısı küçümsenemeyecek kadar fazla. teknoloji çağına doğmuş olmamız da bizim suçumuz değil lütfen bunu da göz önünde bulundurun. hatta bu bir suç değil. geleceğin mesleklerinde bir tanesinin de youtuberlik veya tiktokerlik gibi şeyler olacağı internetin ya da görüntülü telefonların yeni yeni çıkmaya başladığı sıralarda bilinmese de bu tür teknolojilerin gelişmesiyle geleceğin meslekleri olacağı belliydi zaten. bir de bu yönden düşünü rica ediyorum. ve lütfen şunu da unutmayın, ileride sizin emekli olduğunuz mesleklerin başına bizler geçeceğiz. belki içimizden birisi cumhurbaşkanı bile olacak. üstelik bizim neslimizi kanser türü olarak adlandıran nesiller de bizim dünyaya gelmemizde aracı olan bir üst kuşak. yani sizin kuşağınız y kuşağı. bu durumda ben de siz y kuşağı büyüklerime şunu sormak istiyorum. madem bu kadar kötü görecektiniz z kuşağını, bu kanser türünü neden yaydınız? kendi kendimize mitoz bölünerek oluşmadık çünkü biz. hadi ben çocuk yapmadım diyorsanız da z kuşağından kardeşi olan birileri illa ki vardır. böyle yaftalamayın artık çok rica ediyorum. gençlerde yanlış gördüğünüz bir şey varsa bunu ona düzgünce söylemek bir büyük olarak sizin bir nevi göreviniz. böyle başlıklar açmak yerine bunun için uğraş gösterseniz inanın bir şey kaybetmezsiniz. hatta gördğünüz yanlışı düzeltmeye vesile bile olabilirsiniz.
teşekkürler.
teşekkürler.
devamını gör...
kişinin büyüdüğünü fark ettiği anlar
benim çocuk ruhumun verdiği cesaret ile, hiç sakınmadan, özgürce ve üzerine fazla düşünmeden yaptığım şeylerin, dedikodusu yapılmaya başladığından beri.
devamını gör...
kestane
kış aylarımın vazgeçilmezidir. en sinir eden kısmı pişirdikten sonra kestanenin içindeki ince kabuktan ayrılmamış olmasıdır. soba artık nostalji olduğuna göre fırınlama tekniğini anlatalım ki bahsettiğim sorunu yaşamayın.
fırınlamadan önce kestaneleri 2-3 dk kadar suda bekletip, sonra dış kabuğunu kuruluyoruz. sonrasında kabuğu delecek çizik veya çizikler atıyoruz. 200 dereceye önceden ısıtılmış fırına atıp kestanelerin büyüklüğüne göre 20 ile 30 dk arasında bekliyoruz, afiyetle yiyoruz.
kestanenin ağaç üzerinde nasıl göründüğünü hiç bilmeyen yazar arkadaşlarımız için bir görsel bırakayım, ilginç bulabilirler.
fırınlamadan önce kestaneleri 2-3 dk kadar suda bekletip, sonra dış kabuğunu kuruluyoruz. sonrasında kabuğu delecek çizik veya çizikler atıyoruz. 200 dereceye önceden ısıtılmış fırına atıp kestanelerin büyüklüğüne göre 20 ile 30 dk arasında bekliyoruz, afiyetle yiyoruz.
kestanenin ağaç üzerinde nasıl göründüğünü hiç bilmeyen yazar arkadaşlarımız için bir görsel bırakayım, ilginç bulabilirler.

devamını gör...
eski sevgilinin fotoğrafını saklamanın suç olması
devamını gör...
çığırtkan
herhangi bir çıkardan ötürü bir şeyin ya da kimsenin açıkça taraftarlığını ve savunuculuğunu yapan kişi.
devamını gör...
veda ederken söylenecek en güzel söz
ortada bir veda varsa, bırakılan taraf üzülür.
siz ne derseniz diyin karşı tarafın üzüntüsünü azaltamazsınız. bu yüzden kısa ve net olarak, "hoşça kal" demek kafidir zannımca.
yok efendim "sen şöyle iyisin şöyle mükemmelsin, benden daha iyilerine layıksın" gibi sözlerin hiçbir değeri yoktur.
o zaman o da size demez mi:
"madem öyleyim, neden bırakıyursun benii?" der tabii ki ve haklıdır.
ha eğer illa diyorsanız ben edebiyat parçalayacağım veda ederken, o zaman da oğuz atay konuşsun:
"şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim. gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
sonuna da bir "hadi eyvallah" eklediniz mi alın size mütüşlü bir veda mesajı.*
siz ne derseniz diyin karşı tarafın üzüntüsünü azaltamazsınız. bu yüzden kısa ve net olarak, "hoşça kal" demek kafidir zannımca.
yok efendim "sen şöyle iyisin şöyle mükemmelsin, benden daha iyilerine layıksın" gibi sözlerin hiçbir değeri yoktur.
o zaman o da size demez mi:
"madem öyleyim, neden bırakıyursun benii?" der tabii ki ve haklıdır.
ha eğer illa diyorsanız ben edebiyat parçalayacağım veda ederken, o zaman da oğuz atay konuşsun:
"şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için on bin kitap okumuş olmayı isterdim. gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda."
sonuna da bir "hadi eyvallah" eklediniz mi alın size mütüşlü bir veda mesajı.*
devamını gör...
everytime i die
arkadaşıma dinlettiğimde kulakları için saygı duruşunda bulunmamı istemişti, ben de hemen esas duruşa geçmiştim.
sonra bu şarkıyla neler yapılmaz ki, mesela kavgaya gidilir dedi. dedim ki kavga da neymiş savaşa bile gideriz.*
bir children of bodom şarkısı. ölüm temalı bir şarkı.
1960'da finlandiya'nın espoo şehrindeki bodom gölünde dört genç kamp yaparken saldırıya uğrar ve sadece bir genç sağ kalır.
grubun ismi de buradan gelmektedir.bodom gölü
şarkıda kirli bir okuyuş var ve müzikalite olarak çok iyi olduğunu söyleyebilirim. hatta o kadar iyi ki bu tarz şarkılara karşı ön yargımı kırmış bile olabilir.
bu kadar kirli okuyuş varken sözleri anlamakta ben zorlandım açıkçası sözlerini şöyle bırakayım:
"ow
oh
the faint blaze of the candle of my life
slowly dying like a fire in a pouring rain
no sparks of hope inside
no shooting stars on my sky
on broken wings, no flying high
another night, another demise
cadaverous wind blowing cold as ice
you'll let the wind blow out the light
'cause it gets more painful everytime ı die
out of strength to fight
ı cannot take another night
ı cannot take it no more
lust of light slips through my fingers
like blood on my arms
black candle wax has buried me
another night, another demise
cadaverous wind blowing cold as ice
you'll let the wind blow out the light
'cause it gets more painful everytime ı die"
sonra bu şarkıyla neler yapılmaz ki, mesela kavgaya gidilir dedi. dedim ki kavga da neymiş savaşa bile gideriz.*
bir children of bodom şarkısı. ölüm temalı bir şarkı.
1960'da finlandiya'nın espoo şehrindeki bodom gölünde dört genç kamp yaparken saldırıya uğrar ve sadece bir genç sağ kalır.
grubun ismi de buradan gelmektedir.bodom gölü
şarkıda kirli bir okuyuş var ve müzikalite olarak çok iyi olduğunu söyleyebilirim. hatta o kadar iyi ki bu tarz şarkılara karşı ön yargımı kırmış bile olabilir.
bu kadar kirli okuyuş varken sözleri anlamakta ben zorlandım açıkçası sözlerini şöyle bırakayım:
"ow
oh
the faint blaze of the candle of my life
slowly dying like a fire in a pouring rain
no sparks of hope inside
no shooting stars on my sky
on broken wings, no flying high
another night, another demise
cadaverous wind blowing cold as ice
you'll let the wind blow out the light
'cause it gets more painful everytime ı die
out of strength to fight
ı cannot take another night
ı cannot take it no more
lust of light slips through my fingers
like blood on my arms
black candle wax has buried me
another night, another demise
cadaverous wind blowing cold as ice
you'll let the wind blow out the light
'cause it gets more painful everytime ı die"
devamını gör...
tamer karadağlı'nın 1997 doğumlu sevgilisi
bundan bize ne olması¿ toplumsal normlara uygun görünmeyen ilişki olsa da hukuki açıdan hiçbir sakıncası olmadığından tek kelime etmeye hakkımız olmayan durumdur. başkalarının mutluluğunu, uygunluğunu konuşacak kadar vakit harcamayalım, bizler de mutlu olmaya bakalım. *
devamını gör...
söylemesi keyifli kelimeler
galat-ı meşhur,
farazi,
velev ki,
pek tabii.
farazi,
velev ki,
pek tabii.
devamını gör...