kürtajın yasaklanması gerekliliği
kürtaj yasaklanıp, kürtaj olmak isteyen ve/veya olması gereken kişiler pahalı klinikler yerine merdivenaltı doktorlarına yönlendirilmelidir. pahalı büyük hastaneler değil küçük esnaf kazansın. (avm ler de acil yasaklanıp "ne alırsan 1 tl" ciler yeniden açılsın istiyorum ben de)
t: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaması gerekliliğini gösterir başlık örneklerinden birisi.
t: bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmaması gerekliliğini gösterir başlık örneklerinden birisi.
devamını gör...
kayıp zamanın izinde
kayıp zamanın izinde ya da orijinal ismi ile à la recherche du temps perdu, marcel proust tarafından ömrünün büyük bir kısmını ayırarak yazdığı bir eserdir. kendisi bu işe koyulduğunda sayfalara aktardığı cümlelerin, edebiyatın kilometre taşlarından birine dönüşeceğini biliyor muydu emin değilim fakat bu yedi ciltlik devasa eser her kelimesine kadar incelenmeyi hak ediyor. bir eseri incelemeden önce yazıldığı şartları ve yazarın iç dünyasını bilmekte fayda var . proust, çalkantılı bir zamanda doğdu ve hastalığından ötürü sıkıntılı bir hayat sürdü; bu hastalıktan ötürü zamanını geçirdiği yerlerin izlerini à la recherche du temps perdu'da sıkça görüyoruz. yüzbaşı dreyfus'un haksız yere suçlanması sürecinde , dreyfus davasının haklı tarafında yer aldı ve bu süreç onun karakterinin oturmasında büyük önem oynadı. dreyfus olayının izlerini 3.cilt olan le côté de guermantes'ta uzun uzun anlatmaktan kaçınmamıştır zaten.
kendisinin eşcinsel olduğunu ve eserlerine de bunu uzun uzadıya yansıttığını bilmekte fayda var , çünkü onu anlamazsak eserlerini anlamak mümkün olmayacaktır. 4.cilt olan sodome et gomorrhe'de eşcinsellik üzerine uzun ve derin incelemeler mevcut. ailesinde üst üste yaşadığı kayıpların etkilerini ise son ana kadar görmemiz mümkün olmuyor.
proust'u bir nebze anladığımızı düşünürsek eğer, gelelim edebiyatın yapı taşlarından biri haline gelmiş olan eseri à la recherche du temps perdu'ya . eser uzun ve yorucu cümlelerden oluşsa bile üstün betimlemeleri ile insanı kolundan tutarak kitabın içine çekmiş proust. aşk, hatırlamak,roman ve romancı ilişkisi, felsefe ve daha bir çok konuda altı dolu çıkarımların , aforizmaların ve derin anlamların olduğu uzun bir şiir okumak gibi hissettiriyor eser. adını koyamadığınız düşüncelerinizin bir şekilde burada betimlendiğini görüp keyiflenmemek elde değil. balzac ve bergson'un parmak izleri eserin her yanında görünüyor. taraflı bir bakış açısı olsa bile proust her açıdan dönemine ayna tutmuş. eseri orijinal dilinde okuyabilmek için fransızcaya hakim olmak gerek ama roza hakmen üstün bir iş çıkarmış. okumayı planlıyorsanız roza hakmen çevirsinden şaşmayın.yedi ciltten oluşan eserin her bölümü için bir kaç alıntı bırakma niyetindeyim.
--- alıntı ---
du côté de chez swann ( swann'ların tarafı)
geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. geçmiş zihnin hakimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacak duygunun) içinde gizlidir. bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
s.44
comme les hommes primitifs dont les sens étaient plus puissants que les nôtres, elle discernait immédiatement, à des signes insaisissables pour nous, toute vérité que nous voulions lui cacher.
p.17
à l'ombre des jeunes filles en fleurs (çiçek açmış genç kızların gölgesinde)
hayat, seven insanların daima bekleyebileceği mucizelerle doludur. (...) zaten hayatta ve hayatın çelişen durumlarındaki bütün aşka ilişkin olaylarda, en iyisi anlamaya çalışmamaktır; çünkü nasılsa acımasız ve beklenmedik olduklarından, mantık kurallarından çok sihirli kurallara göre belirlenir gibidirler.
s.67
la nature que nous faisons paraître dans la seconde partie de notre vie n'est pas toujours, si elle l'est souvent, notre nature première développée ou flétrie, grossie ou atténuée ; elle est quelquefois une nature inverse, un véritable vêtement retourné
p.42
le côté de guermantes (guermantes tarafı)
bir savaş alanı, yüz yıllar boyunca tek bir savaşın alanı olmamıştır, olmayacaktır. savaş alanı olmuşsa demek ki iyi bir savaş alanı olmasını sağlayan belirli coğrafi, jeolojik koşulları, hatta düşmanı engelleyecek kusurları ( mesela araziyi ikiye bölen bir nehir) içinde barındırmaktadır. bu yüzden savaş alanı olmuştur ve olacaktır da. herhangi bir oda resim atolyesi olmaz; herhangi bir yerde savaş alanı olmaz. bazı yerlerin kaderi savaş alanı olmaktır.
s.104
la vraie beauté est si particulière, si nouvelle, qu'on ne la reconnaît pas pour la beauté.
p.110
sodome et gomorrhe (sodom ve gomorra)
her gece yatağına külçe gibi yığılıp uyanıncaya, yataktan kalkıncaya kadar yaşamayan bir adam, uykuya ilişkin, büyük keşifler değilse de, en azından küçük yorumlar yapmayı aklından geçirebilir mi? uyuduğunun farkında bile değildir. uykuyu takdir edebilmek, bu karanlığı biraz aydınlatabilmek için, biraz uykusuzluk yararlıdır.
s.53
c'est de là que vient tout le mal: dieu est un homme.
la prisonnière ( mahpus)
...ama sevdiğimiz insanın uydurduğu öyküler bize acı çektirir ve bu yüzden de, yüzeysel bilgilerle oyalanacağımıza, insan doğasının derinine inmemize imkân verir. keder içimize işler ve sancılı bir merakla daha derinlere nüfuz etmeye zorlar bizi. buradan çıkan gerçekleri gizleme hakkını bulamayız kendimizde; bu yüzden de bu gerçekleri keşfetmiş, hiçliğe inanmış bir ateist, can çekişmekteyken, şanı şöhreti umursamadığı halde, son saatlerini, bu gerçekleri duyurmaya çalışarak harcar.
l'amour, dans l'anxiété douloureuse comme dans le désir heureux, est l'exigence d'un tout. ıl ne naît, il ne subsiste que si une partie reste à conquérir. on n'aime que ce qu'on ne possède pas tout entier.
p.67
albertine disparue (albertine kayıp)
ama zekamız ne kadar keskin olursa olsun, kalbimizde yer alan tek tek duyguları algılayamaz; çoğu zaman uçucu halde var olan duygularımız, onları ayrıştırabilecek bir olgu tarafından katılaştırılmadıkları sürece kendilerini belli etmezler.
s.10
on n'est que par ce qu'on possède, on ne possède que ce qui vous est réellement présent, et tant de nos souvenirs, de nos humeurs, de nos idées partent faire des voyages loin de nous-même, où nous les perdons de vue!
p.29
le temps retrouvé ( yakalanan zaman )
insanların anlattıklarını duymazdım, çünkü beni ilgilendiren, ne demek istedikleri değil, bunu nasıl söyledikleri, söyleyiş biçimlerinin ortaya koyduğu kişilikleri veya gülünçlükleriydi; daha doğrusu, beni asıl ilgilendiren şey, özel bir haz aldığım için daima araştırmalarımın özel hedefi olan, birden fazla kişiye özgü ortak özelliklerdi.
s.27
l'écrivain ne dit que par une habitude prise dans le langage insincère des préfaces et des dédicaces : " mon lecteur ". en réalité, chaque lecteur est, quand il lit, le propre lecteur de soi-même. l'ouvrage de l'écrivain n'est qu'une espèce d'instrument optique qu'il offre au lecteur afin de lui permettre de discerner ce que, sans ce livre, il n'eût peut-être pas vu en soi-même. la reconnaissance en soi-même, par le lecteur, de ce que dit le livre, est la preuve de la vérité de celui-ci, et vice versa, au moins dans une certaine mesure, la différence entre les deux textes pouvant souvent être imputée non à l'auteur mais au lecteur. l'auteur n'a pas à s'en offenser, mais au contraire à laisser la plus grande liberté au lecteur en lui disant : " regardez vous-même si vous voyez mieux avec ce verre-ci, avec celui-là, avec cet autre. "
--- alıntı ---
kendisinin eşcinsel olduğunu ve eserlerine de bunu uzun uzadıya yansıttığını bilmekte fayda var , çünkü onu anlamazsak eserlerini anlamak mümkün olmayacaktır. 4.cilt olan sodome et gomorrhe'de eşcinsellik üzerine uzun ve derin incelemeler mevcut. ailesinde üst üste yaşadığı kayıpların etkilerini ise son ana kadar görmemiz mümkün olmuyor.
proust'u bir nebze anladığımızı düşünürsek eğer, gelelim edebiyatın yapı taşlarından biri haline gelmiş olan eseri à la recherche du temps perdu'ya . eser uzun ve yorucu cümlelerden oluşsa bile üstün betimlemeleri ile insanı kolundan tutarak kitabın içine çekmiş proust. aşk, hatırlamak,roman ve romancı ilişkisi, felsefe ve daha bir çok konuda altı dolu çıkarımların , aforizmaların ve derin anlamların olduğu uzun bir şiir okumak gibi hissettiriyor eser. adını koyamadığınız düşüncelerinizin bir şekilde burada betimlendiğini görüp keyiflenmemek elde değil. balzac ve bergson'un parmak izleri eserin her yanında görünüyor. taraflı bir bakış açısı olsa bile proust her açıdan dönemine ayna tutmuş. eseri orijinal dilinde okuyabilmek için fransızcaya hakim olmak gerek ama roza hakmen üstün bir iş çıkarmış. okumayı planlıyorsanız roza hakmen çevirsinden şaşmayın.yedi ciltten oluşan eserin her bölümü için bir kaç alıntı bırakma niyetindeyim.
--- alıntı ---
du côté de chez swann ( swann'ların tarafı)
geçmişi hatırlama gayretimiz nafile, zihnimizin bütün çabaları boşunadır. geçmiş zihnin hakimiyet alanının, kavrayış gücünün dışında bir yerde, hiç ihtimal vermediğimiz bir nesnenin (bu nesnenin bize yaşatacak duygunun) içinde gizlidir. bu nesneye ölmeden önce rastlayıp rastlamamamız ise tesadüfe bağlıdır.
s.44
comme les hommes primitifs dont les sens étaient plus puissants que les nôtres, elle discernait immédiatement, à des signes insaisissables pour nous, toute vérité que nous voulions lui cacher.
p.17
à l'ombre des jeunes filles en fleurs (çiçek açmış genç kızların gölgesinde)
hayat, seven insanların daima bekleyebileceği mucizelerle doludur. (...) zaten hayatta ve hayatın çelişen durumlarındaki bütün aşka ilişkin olaylarda, en iyisi anlamaya çalışmamaktır; çünkü nasılsa acımasız ve beklenmedik olduklarından, mantık kurallarından çok sihirli kurallara göre belirlenir gibidirler.
s.67
la nature que nous faisons paraître dans la seconde partie de notre vie n'est pas toujours, si elle l'est souvent, notre nature première développée ou flétrie, grossie ou atténuée ; elle est quelquefois une nature inverse, un véritable vêtement retourné
p.42
le côté de guermantes (guermantes tarafı)
bir savaş alanı, yüz yıllar boyunca tek bir savaşın alanı olmamıştır, olmayacaktır. savaş alanı olmuşsa demek ki iyi bir savaş alanı olmasını sağlayan belirli coğrafi, jeolojik koşulları, hatta düşmanı engelleyecek kusurları ( mesela araziyi ikiye bölen bir nehir) içinde barındırmaktadır. bu yüzden savaş alanı olmuştur ve olacaktır da. herhangi bir oda resim atolyesi olmaz; herhangi bir yerde savaş alanı olmaz. bazı yerlerin kaderi savaş alanı olmaktır.
s.104
la vraie beauté est si particulière, si nouvelle, qu'on ne la reconnaît pas pour la beauté.
p.110
sodome et gomorrhe (sodom ve gomorra)
her gece yatağına külçe gibi yığılıp uyanıncaya, yataktan kalkıncaya kadar yaşamayan bir adam, uykuya ilişkin, büyük keşifler değilse de, en azından küçük yorumlar yapmayı aklından geçirebilir mi? uyuduğunun farkında bile değildir. uykuyu takdir edebilmek, bu karanlığı biraz aydınlatabilmek için, biraz uykusuzluk yararlıdır.
s.53
c'est de là que vient tout le mal: dieu est un homme.
la prisonnière ( mahpus)
...ama sevdiğimiz insanın uydurduğu öyküler bize acı çektirir ve bu yüzden de, yüzeysel bilgilerle oyalanacağımıza, insan doğasının derinine inmemize imkân verir. keder içimize işler ve sancılı bir merakla daha derinlere nüfuz etmeye zorlar bizi. buradan çıkan gerçekleri gizleme hakkını bulamayız kendimizde; bu yüzden de bu gerçekleri keşfetmiş, hiçliğe inanmış bir ateist, can çekişmekteyken, şanı şöhreti umursamadığı halde, son saatlerini, bu gerçekleri duyurmaya çalışarak harcar.
l'amour, dans l'anxiété douloureuse comme dans le désir heureux, est l'exigence d'un tout. ıl ne naît, il ne subsiste que si une partie reste à conquérir. on n'aime que ce qu'on ne possède pas tout entier.
p.67
albertine disparue (albertine kayıp)
ama zekamız ne kadar keskin olursa olsun, kalbimizde yer alan tek tek duyguları algılayamaz; çoğu zaman uçucu halde var olan duygularımız, onları ayrıştırabilecek bir olgu tarafından katılaştırılmadıkları sürece kendilerini belli etmezler.
s.10
on n'est que par ce qu'on possède, on ne possède que ce qui vous est réellement présent, et tant de nos souvenirs, de nos humeurs, de nos idées partent faire des voyages loin de nous-même, où nous les perdons de vue!
p.29
le temps retrouvé ( yakalanan zaman )
insanların anlattıklarını duymazdım, çünkü beni ilgilendiren, ne demek istedikleri değil, bunu nasıl söyledikleri, söyleyiş biçimlerinin ortaya koyduğu kişilikleri veya gülünçlükleriydi; daha doğrusu, beni asıl ilgilendiren şey, özel bir haz aldığım için daima araştırmalarımın özel hedefi olan, birden fazla kişiye özgü ortak özelliklerdi.
s.27
l'écrivain ne dit que par une habitude prise dans le langage insincère des préfaces et des dédicaces : " mon lecteur ". en réalité, chaque lecteur est, quand il lit, le propre lecteur de soi-même. l'ouvrage de l'écrivain n'est qu'une espèce d'instrument optique qu'il offre au lecteur afin de lui permettre de discerner ce que, sans ce livre, il n'eût peut-être pas vu en soi-même. la reconnaissance en soi-même, par le lecteur, de ce que dit le livre, est la preuve de la vérité de celui-ci, et vice versa, au moins dans une certaine mesure, la différence entre les deux textes pouvant souvent être imputée non à l'auteur mais au lecteur. l'auteur n'a pas à s'en offenser, mais au contraire à laisser la plus grande liberté au lecteur en lui disant : " regardez vous-même si vous voyez mieux avec ce verre-ci, avec celui-là, avec cet autre. "
--- alıntı ---
devamını gör...
en iyi ikililer
(bkz: cenk erdem)
devamını gör...
çıldırma sebebi başlıklar
cinsiyetçi olanlar.
bir din ya da düşünce tarzını kötülemek amacıyla açılanlar.
ayrıştırıcı başlıklar.
bir din ya da düşünce tarzını kötülemek amacıyla açılanlar.
ayrıştırıcı başlıklar.
devamını gör...
her boş vakitte okumak insanı ahmaklaştırır
alman filozof arthur schopenhauer'in 'okumak, yazmak ve yaşamak üzerine' adlı yapıtında savunduğu tez.
içeriğe biraz değinirsek salt yazar ağzıyla ve onun fikirleriyle tahayyül edersek bu bizi kısıtlar. dar bir kafa ve ezbercilikten öteye gidemez.
günümüzde (hele ülkemizde) bir lüks olsa gerek , televizyon hadi neyse de
içeriğe biraz değinirsek salt yazar ağzıyla ve onun fikirleriyle tahayyül edersek bu bizi kısıtlar. dar bir kafa ve ezbercilikten öteye gidemez.
günümüzde (hele ülkemizde) bir lüks olsa gerek , televizyon hadi neyse de
devamını gör...
yazarların yakın gelecekteki hayali
bol bol gezmek ülke ülke şehir şehir.
devamını gör...
280 kişinin aynı anda aynı sayfaya bakması
milyarlarca insanla aynı gökyüzüne baktığımız için pek şaşırmadığım durumdur.
devamını gör...
ekşi sözlük'ten gelen yazarlar
bilgi sızdırmak amaçlı değil bizden olmaya gelmişlerse ‘merhaba’ demek isterim .
devamını gör...
popülizm
günümüz siyasetinde sıklıkla uygulanan bir terim.
devamını gör...
yayladağ lokumu
sözlüğü tanımlarıyla renklendirdiği gibi satranç takımımızı da varlığıyla renklendiren kafa sözlük yazarı.. keyifli sözlükler dilerim!
şu an çalan bu parça da benden size gelsin efenim.*
şu an çalan bu parça da benden size gelsin efenim.*
devamını gör...
kafa sözlük
arada sırada bu başlığa gelip bir şeyler yazıyorum çünkü daha çiçeği burnunda bir sözlük, bazı eleştirilere ihtiyaç var ehehe
gördüğüm kadarıyla sözlükteki eksiklik “bilen insan eksikliği”. yani sözgelimi picasso başlığına girince sahiden picasso’ya hakim birilerinin fikirlerini okumak istiyor insan. yani burada tabii ki makale okumuyoruz ama adı üstünde sözlük. bir şeyler de öğreniyor olmayı bekliyorum kendi adıma. şimdilik hiç görmedim bana bir şey düşündüren, öğreten entry. varsa yoksa geyik. yalnızca eğlenceli bir forumdaymışım gibi hissediyorum. cümlenin sonuna olandır yapandır diye ekleyince tanım olmuyor yani.
ps: yaptığım eleştiriler benden bağımsız değiller. yazdıklarımda bilgilendirici bir şeyler de yazmaya çalışıyorum fakat dediğim gibi eleştirilerim benden bağımsız değiller.
gördüğüm kadarıyla sözlükteki eksiklik “bilen insan eksikliği”. yani sözgelimi picasso başlığına girince sahiden picasso’ya hakim birilerinin fikirlerini okumak istiyor insan. yani burada tabii ki makale okumuyoruz ama adı üstünde sözlük. bir şeyler de öğreniyor olmayı bekliyorum kendi adıma. şimdilik hiç görmedim bana bir şey düşündüren, öğreten entry. varsa yoksa geyik. yalnızca eğlenceli bir forumdaymışım gibi hissediyorum. cümlenin sonuna olandır yapandır diye ekleyince tanım olmuyor yani.
ps: yaptığım eleştiriler benden bağımsız değiller. yazdıklarımda bilgilendirici bir şeyler de yazmaya çalışıyorum fakat dediğim gibi eleştirilerim benden bağımsız değiller.
devamını gör...
montrö boğazlar sözleşmesi
ikinci dünya savaşı öncesi sömürü imparatorluklarına karşı mustafa kemal atatürk önderliğinde verilen diplomatik mücadelenin en büyük kazanımlarındandır.
feshi tartışmalarının 24 mart 2021'de gündeme getirilmesi, sürecin tamamı incelendiğinde farkına varılabilen en korkunç artırımcılık* adımlarından malesef sadece bir tanesidir. tartışma konusu yapılmasına son derece haklı olarak yükseltilen seslerin önce kısılmaya çalışılıp, ardından siyasete alet edilmesiyse üzücü olmasının yanı sıra, geleceğe ufak bir pencere açıldığında görülebilecekler yönünden acı vericidir.
feshi tartışmalarının 24 mart 2021'de gündeme getirilmesi, sürecin tamamı incelendiğinde farkına varılabilen en korkunç artırımcılık* adımlarından malesef sadece bir tanesidir. tartışma konusu yapılmasına son derece haklı olarak yükseltilen seslerin önce kısılmaya çalışılıp, ardından siyasete alet edilmesiyse üzücü olmasının yanı sıra, geleceğe ufak bir pencere açıldığında görülebilecekler yönünden acı vericidir.
devamını gör...
kadın olduğu için bir yazara artı oy vermek
uykum var.
devamını gör...
unutulmayan magazin olayları
hande ataizi’nin magazinlerden kaçmaya çalışırken tuvalet penceresine sıkışması.
çağla şikel’in o dönemki sevgilisine tostumu yedim, seni bekliyorum diye mesaj atması.
çağla şikel’in o dönemki sevgilisine tostumu yedim, seni bekliyorum diye mesaj atması.
devamını gör...
zağanos paşa
fatih sultan mehmet'e yakınlığıyla bilinir .fatih sultan mehmet'in istanbul' un fethinin ardından sadrazamlığa getirdiği devlet adamıdır. fetih de önemli rol oynamıştır.
devamını gör...
sigma (yazar)
tanımlarını beğenerek okuduğum, fikirleri ile aydınlatan, sohbeti tatlı, sevdiğim yazarımdı. çaylak olduğunu öğrendim ve üzüldüm.
ha gene seviyorum, ama işte üzüldüm.
formatların gücü adına demek.
müstehcenlikte artı sonsuza giden, içinde sadece belden aşağı olan tanımları engelleye engelleye bitiremiyorum kendi halinde ufuk açan tanımlar formata takılıyor.
bir alemsin sözlük.
ha gene seviyorum, ama işte üzüldüm.
formatların gücü adına demek.
müstehcenlikte artı sonsuza giden, içinde sadece belden aşağı olan tanımları engelleye engelleye bitiremiyorum kendi halinde ufuk açan tanımlar formata takılıyor.
bir alemsin sözlük.
devamını gör...
geceye bir şiir bırak
baktım gülüşünden güzel şiir olur
sevdim gitti...
sen yüzüne sürgün olduğum kadın,
madem sevmiyorsun
o zaman sahip çık gözlerine...
dönüp,
dolaşıp,
değmesinler gözlerime.
belki de konuşuyordur gözlerin,
ama ben gözce bilmiyorum ki...
sessizce biliyorum,
usulca biliyorum,
masumca biliyorum...
sahi sarkıntılığa girer mi acaba
ayrılırken gözlerimin sana sulanması?
dökmeye niyetim yok içimi...
zor sığdırdım zaten.
özledim.
söyleyeceklerim bu kadar...
kısa ve derin.
bu arada
" kimse benimle oynamıyor " diye ağlayan çocuk
sen büyü hele,
ne oyunlar oynayacaklar seninle,
ve bugün bir kez daha anladım.
adamlığı kadınlardan öğrenecek erkek çok...
cemal süreya *
sevdim gitti...
sen yüzüne sürgün olduğum kadın,
madem sevmiyorsun
o zaman sahip çık gözlerine...
dönüp,
dolaşıp,
değmesinler gözlerime.
belki de konuşuyordur gözlerin,
ama ben gözce bilmiyorum ki...
sessizce biliyorum,
usulca biliyorum,
masumca biliyorum...
sahi sarkıntılığa girer mi acaba
ayrılırken gözlerimin sana sulanması?
dökmeye niyetim yok içimi...
zor sığdırdım zaten.
özledim.
söyleyeceklerim bu kadar...
kısa ve derin.
bu arada
" kimse benimle oynamıyor " diye ağlayan çocuk
sen büyü hele,
ne oyunlar oynayacaklar seninle,
ve bugün bir kez daha anladım.
adamlığı kadınlardan öğrenecek erkek çok...
cemal süreya *
devamını gör...
uyurken yastığa sarılmak
yapmazsam uyuyamam, adeta bir anne şefkati gibi, kendimi huzurlu ve güvende hissetmemi sağlıyor , bu sayade şıpdadanak uykuya huzur içinde dalabiliyorum.
çift yastık , kalp kalp kalp.
çift yastık , kalp kalp kalp.
devamını gör...
murat soner
youtubeda kaliteli bir şekilde dizi ve film eleştirerek kendi emeği ile yükselen kişidir.
devamını gör...