scabies
uyuz hastalığı olarak bilinen ve bazı dönemlerde yaygınlaşabilen hastalıktır.
etkenin sarcoptes scabiei'dir.
primer lezyonu,derinin stratum korneum tabakasinda açtığı tüneldir,bu tünelin ucunda vezikül bulunur.(vezikül perle)
klinikte genellikle gece kaşıntıları olur.
topikal(krem gibi) tedavi gece tüm vücuda uygulanır.
birinci seçenek tedavi permetrin krem uygulamasıdır.
norveç uyuzunun tedavisinde ise oral ivermektin kullanılır.
etkenin sarcoptes scabiei'dir.
primer lezyonu,derinin stratum korneum tabakasinda açtığı tüneldir,bu tünelin ucunda vezikül bulunur.(vezikül perle)
klinikte genellikle gece kaşıntıları olur.
topikal(krem gibi) tedavi gece tüm vücuda uygulanır.
birinci seçenek tedavi permetrin krem uygulamasıdır.
norveç uyuzunun tedavisinde ise oral ivermektin kullanılır.
devamını gör...
yalnızlık güzellemesi yapan tip
yalnızdır. ya da yalnız olmak istiyordur. kendinle başbaşa kalmak ve bu şekilde de bütün hissedebilmek çok güzel. ancak insan sosyal bir canlı. paylaşmadıkça gelişemiyoruz. şu pandemi zamanlarında sımsıkı sarılmayı bile özledim.
devamını gör...
osage
kendilerine wazhazhe diyen ama nasıl olduysa fransızların bu kelimeyi osage diye anlayıp kaydettiği, siouan dili konuşan bir kızılderili kabilesidir.
iroqoui saldırılarıyla ohio vadisinden batıya kaçtılar. bugünkü missouri, kansas civarlarında yaşamaya başladılar. bölgeye gelen fransızlarla kürk ticareti yapıp kanka oldular ve beraber ispanyollara karşı savaştılar. fransız ve kızılderili savaşında, ingilizleri destekleyen choctaw kabilesiyle savaştılar.
beyazlarla sıkı fıkı oldukları için sık sık salgın hastalık kaptılar ve çoğu öldü. amerikalılar geldikten sonra onlarla antlaşma yaptılar ve hiç savaşmadan topraklarının çoğunu sattılar. doğudan sürülüp topraklarına giren kabileler ve bölgedeki diğer kabilelerle son toprakları için savaştılar.
en sonunda amerikalılara son topraklarınıda satıp, bugün yaşadıkları oklahoma'daki bir rezervasyona yerleştiler.
tam herşey bitti artık savaşmadan yaşayacağız derken, 1920'lerde rezervasyon topraklarında petrol bulundu. toprakların yeniden satılması yada petrolü kimin çıkaracağı gibi konularda anlaşamadılar. 60 civarı kızılderili birkaç yıl içinde kim vurduya gitti. ama osage'ler topraklarını satmadılar ve o zamandan beri kabile üyeleri çıkan petrolün parasını yiyorlar. o yüzden amerikadaki zengin birkaç kabileden biri oldular.
iroqoui saldırılarıyla ohio vadisinden batıya kaçtılar. bugünkü missouri, kansas civarlarında yaşamaya başladılar. bölgeye gelen fransızlarla kürk ticareti yapıp kanka oldular ve beraber ispanyollara karşı savaştılar. fransız ve kızılderili savaşında, ingilizleri destekleyen choctaw kabilesiyle savaştılar.
beyazlarla sıkı fıkı oldukları için sık sık salgın hastalık kaptılar ve çoğu öldü. amerikalılar geldikten sonra onlarla antlaşma yaptılar ve hiç savaşmadan topraklarının çoğunu sattılar. doğudan sürülüp topraklarına giren kabileler ve bölgedeki diğer kabilelerle son toprakları için savaştılar.
en sonunda amerikalılara son topraklarınıda satıp, bugün yaşadıkları oklahoma'daki bir rezervasyona yerleştiler.
tam herşey bitti artık savaşmadan yaşayacağız derken, 1920'lerde rezervasyon topraklarında petrol bulundu. toprakların yeniden satılması yada petrolü kimin çıkaracağı gibi konularda anlaşamadılar. 60 civarı kızılderili birkaç yıl içinde kim vurduya gitti. ama osage'ler topraklarını satmadılar ve o zamandan beri kabile üyeleri çıkan petrolün parasını yiyorlar. o yüzden amerikadaki zengin birkaç kabileden biri oldular.
devamını gör...
misc radyo yayını
bu sefer kendime söz verdim, kaçırmayacağım bu yayını. sonra cenk'ten yayın kayıtlarını dileniyorum. bu gece arka bahçede canlı canlı dinleyeceğim.*
edit: misafir geldi dinleyemiyorum, yayından sonra dilenmeye gelirim yine*
edit: misafir geldi dinleyemiyorum, yayından sonra dilenmeye gelirim yine*
devamını gör...
koronavirüsün bize öğrettikleri
(bir düşünürün de işaret etmesiyle) içimizdeki virüsü göstermiştir, mesela şahsıma:
-ölüm haberlerine sevinerek bakıyorsak
-verilere, ölüm haberlerine çok bilmiş edayla bakıyorsak içimizdeki virüslü fikirleri sorgulamalıyız.
müspet(?) anlamda fikrim ise.
teknolojik ya da sanalda bazı gelişmeler yaşandı gibi. mesela(özel örnek) son dönem de sözlükler dahi çoğaldı vs. vs..
daha uzatılır ama yazımı burada sonlandırıyorum.
-ölüm haberlerine sevinerek bakıyorsak
-verilere, ölüm haberlerine çok bilmiş edayla bakıyorsak içimizdeki virüslü fikirleri sorgulamalıyız.
müspet(?) anlamda fikrim ise.
teknolojik ya da sanalda bazı gelişmeler yaşandı gibi. mesela(özel örnek) son dönem de sözlükler dahi çoğaldı vs. vs..
daha uzatılır ama yazımı burada sonlandırıyorum.
devamını gör...
fenerbahçe
hayatımdır, aşkımdır, tutkumdur.
her konuda her insana müsemma gösteririm.
her tartışmada sessiz kalabilirim.
gayet sakin bir kişiliğim vardır.
ama mevzu fenerbahçe ise orada duuur!
asla toz kondurmam.
her konuda her insana müsemma gösteririm.
her tartışmada sessiz kalabilirim.
gayet sakin bir kişiliğim vardır.
ama mevzu fenerbahçe ise orada duuur!
asla toz kondurmam.
devamını gör...
sözlük radyosunun yayına başlaması
açtım sago cezadan neyim var ki çaldı. ayrıca sagoyu cezayı bir araya getiren kafa sözlük detayı güzeldi. hayırlı olsun.
devamını gör...
oyunbozan
devamını gör...
aile evinde yazılı olmayan bir kural
bizim aile evinde yazılı olmayan birkaç kural var, onlarda;” çayı en küçük servis eder, bulaşıkları en küçük yıkar, kahveyi en küçük yapar ve yatakları en küçük serer.” resmen köle isaura ben...
devamını gör...
geceye bir sanat eseri bırak
ernes ve anneke robinson çiftinin oğlu matthew doğumu sırasında oksijensiz kaldığı için görme engelli ve boynundan aşağısı felçli olarak doğdu. doktorlar çocuğun birkaç saat yaşayacağnı düşünürken matthew 10,5 yaşına kadar mücadele etti ve yaşadı.
1999'da hayata gözlerini yuman küçük matthew için babası aşağıdaki mezarı tasarladı.

mezartaşı matthew’i simgeliyordu; çocuk tekerlekli sandalyesinden kalkmış ve cennete doğru elini uzatıyordu. insanlara umut aşılayan bu mezar taşı bir sürü kişi tarafından ziyaret edildi.
1999'da hayata gözlerini yuman küçük matthew için babası aşağıdaki mezarı tasarladı.

mezartaşı matthew’i simgeliyordu; çocuk tekerlekli sandalyesinden kalkmış ve cennete doğru elini uzatıyordu. insanlara umut aşılayan bu mezar taşı bir sürü kişi tarafından ziyaret edildi.
devamını gör...
birleşik türk devletleri
yazılan bir çok ülkenin asla istemeyeceği federasyondur. arkadaşlar, adamlar bizi sandığınız kadar sayıp sevmiyor, birçoğu rusya ile birleşmeyi daha çok ister.
devamını gör...
hazall
çok nazik ve tatlı bir şekilde mesajlarıma cevap vermekte, kendisine ilgi ve alakasından dolayı teşekkür ediyorum.
devamını gör...
coco jamboo
'96 yapımı mr. president şarkısı.
devamını gör...
samsun’da sokak ortasında eşi tarafından şiddete uğrayan kadın
adamın ülkücülüğüne dem vurulmuş twitter'da fakat kadına şiddetin faşisti, solcusu olmaz. kadına dünyanı dar eden, onun hayatına kast eden caniler her yerde. tüm bu caniliklere sebep olan şey ise iliklerimize kadar işlemiş olan erkeklik algısıdır. bu algı bizim en büyük düşmanımız önce bu algı ile mücadele etmek gerekir. bu yoz kültürden ve eril ahlaktan arınmanın yollarına kafa yormak gerekir. toplumsal olarak yapamıyorsak bile bireysel olarak bu işe baş koyup potansiyel canilikten insanlığa adım atmamız gerekir. kurtuluş yalnızca erkeklerin değişmesi ile olabilecek bir şey değil, kadın-erkek hep beraber bununla mücadele etmemiz gerekiyor. çünkü bu algının yeniden üretiminde kadınların da hatası var, nasıl olmasın ki hepimiz aynı leş toplumda doğup, büyüyüp, gelişiyoruz. selam olsun kendini bu algıdan uzak tutmayı başarıp insan olabilenlere.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının karalama defteri
yetmiş üç yaşındasın, kızının ölümünü gördün. akıl hastanesine kapatıldın. hayatını unuttun, ailen hatırında. diğer kızınla görüşmüyorsun, ayda yılda bir konuşuyorsun ama görüşmeden saymıyorsun onları. kızını meme kanserinden kaybettin. korkuyorsun. kendin için korkacak bir nedenin varmış gibi görünmüyor artık. korkularının da beterini yaşadın. böyle olsun istemezdin, bir şilte üzerinde dert ortağı bellediğin birine bir çırpıda hayatını anlatmak istemezdin. gıpta ile bakılan bir yerden tepe taklak düştün yere.
eğer hala yaşıyorsan, yetmiş altı. bir hayat bir şilteye sığarmış. bütün gökler senin olsun, bütün sabah denizleri senin. kabul et, bu senin bir yabancı olarak bir yabancıya bıraktığın hayatının, başka yabancılara yolculuğu olsun. balıkçılar ağlarını atmadan bir yolculuk. gün doğmadan, kilometreler süren bir yolculuk. eskimiş çerçevelerden gülümseyen insanlara bir yolculuk. ne zaman görsek, şaşıracağız.
kilometreler süren bir yolculuğa çıktığımda, vardığım yerde fark ettim hiçbir yere gitmediğimi. bir şilte üstünde, bir ömür artık. korkuyorsun. korkuyorum.
eğer hala yaşıyorsan, yetmiş altı. bir hayat bir şilteye sığarmış. bütün gökler senin olsun, bütün sabah denizleri senin. kabul et, bu senin bir yabancı olarak bir yabancıya bıraktığın hayatının, başka yabancılara yolculuğu olsun. balıkçılar ağlarını atmadan bir yolculuk. gün doğmadan, kilometreler süren bir yolculuk. eskimiş çerçevelerden gülümseyen insanlara bir yolculuk. ne zaman görsek, şaşıracağız.
kilometreler süren bir yolculuğa çıktığımda, vardığım yerde fark ettim hiçbir yere gitmediğimi. bir şilte üstünde, bir ömür artık. korkuyorsun. korkuyorum.
devamını gör...
yazarların başarı ölçütü
her gün yeni bir şey öğrenmek, her günümün bir önceki günden farklı olması...
devamını gör...
bostan korkuluğu
kuşların korkmadığını düşündüğüm makettir.
onun yerine iplere cd bağlayın ve bir çubuğa asın.
uzak duracaklardır. denendi ve onaylandı.
onun yerine iplere cd bağlayın ve bir çubuğa asın.
uzak duracaklardır. denendi ve onaylandı.
devamını gör...
odlar yurdu
azerbaycan’ın ateşler ülkesi anlamına gelen diğer adı ya da lâkabı. zengin doğalgazı ve petrolü sayesinde binlerce yıldır hiç sönmeyen ateşleri olduğu için bu ad takılmıştır. bu nedenle azerbaycan tarihte ateşe tapan mecusiler (zerdüştçüler) için de kutsal bir ülkeydi. ayrıca bakü’de bu adda bir üniversite de vardır.
devamını gör...
z kuşağı
kuşaklarla insanları genellemeye hiç katılmıyorum şahsen ki milattan önceki zamanlarda bile o zamanın genç nüfusuna söylenen şimdiki eleştirilerin benzerleri var ama tabii zaman çok değişiyor. her dönemin şartları çok farklı. birde coğrafya kaderdir meselesi var tabii :(
devamını gör...
aşk engel tanımaz
roger michell’in yönettiği julia roberts ve hugh grant’in oynadığı romantik komedi filmidir.

klasik bir zengin kız fakir oğlan filmidir. ülke çapında ünlü bir aktris ile gezi kitapları satan bir kitabevi sahibinin aşkını anlatır ki bence normal dünyada var olması imkansız gibidir.
film izlenmeye değer, bir romantik komedi için oldukça başarılı. müzikleri ise fevkaladenin fevkinde. müthiş bir soundtrack olduğunu düşündüğüm albümde iki şarkı özeldir benim için.
birincisi elvis costello abimizin söylediği she. şarkı aslında charles aznavour tarafından seven faces of woman dizisi için 1974 yılında seslendirilmiştir, sonrasında şarkıcı bu şarkıyı şekilden şekile sokup birçok versiyonda ve birçok dilde kullanmıştır. elvis costello ise şarkıyı mükemmel hale getirip bu film için seslendirmiştir.

ikinci şarkı ise bir zamanların ünlü boyband’i boyzone’dan ronan keating tarafından seslendirilen when you say nothing at all şarkısıdır ki bu şarkı kişisel tarihimde önemli bir yer tutardı bir zamanlar.
filmin gösterime girdiği zamanlar ciddi anlamda ilk aşkımı yaşamakta idim. kız arkadaşımla bu filme gitmeye karar verdik. baş başa ilk film seansı olacağı için heyecan veren bir andı. ve bizim bir şarkımız yoktu o güne kadar ve bunun eksikliğini yaşıyorduk. çünkü hikayemize mutlaka ama mutlaka bir soundtrack gerekiyordu.
film başladığında her şey gayet sıradan ilerlerken bir sahnede birden bu şarkı çalmaya başladı ve dönüp birbirimize baktık, o andan sonra bu şarkı ikimizin şarkısı oldu. hatta filmde julia roberts’ın yemek sahnesinde yaptığı bir saç stilini yapmaya başladı eski kız arkadaşım o filmden sonra ve söylemeliyim ki ona julia’dan daha çok yakışıyordu.

bu ergen romantizmi kısmını geçtikten sonra söyleyebilirim ki romantik bir atmosfer yaratmak için en ideal filmlerden biridir.

klasik bir zengin kız fakir oğlan filmidir. ülke çapında ünlü bir aktris ile gezi kitapları satan bir kitabevi sahibinin aşkını anlatır ki bence normal dünyada var olması imkansız gibidir.
film izlenmeye değer, bir romantik komedi için oldukça başarılı. müzikleri ise fevkaladenin fevkinde. müthiş bir soundtrack olduğunu düşündüğüm albümde iki şarkı özeldir benim için.
birincisi elvis costello abimizin söylediği she. şarkı aslında charles aznavour tarafından seven faces of woman dizisi için 1974 yılında seslendirilmiştir, sonrasında şarkıcı bu şarkıyı şekilden şekile sokup birçok versiyonda ve birçok dilde kullanmıştır. elvis costello ise şarkıyı mükemmel hale getirip bu film için seslendirmiştir.

ikinci şarkı ise bir zamanların ünlü boyband’i boyzone’dan ronan keating tarafından seslendirilen when you say nothing at all şarkısıdır ki bu şarkı kişisel tarihimde önemli bir yer tutardı bir zamanlar.
filmin gösterime girdiği zamanlar ciddi anlamda ilk aşkımı yaşamakta idim. kız arkadaşımla bu filme gitmeye karar verdik. baş başa ilk film seansı olacağı için heyecan veren bir andı. ve bizim bir şarkımız yoktu o güne kadar ve bunun eksikliğini yaşıyorduk. çünkü hikayemize mutlaka ama mutlaka bir soundtrack gerekiyordu.
film başladığında her şey gayet sıradan ilerlerken bir sahnede birden bu şarkı çalmaya başladı ve dönüp birbirimize baktık, o andan sonra bu şarkı ikimizin şarkısı oldu. hatta filmde julia roberts’ın yemek sahnesinde yaptığı bir saç stilini yapmaya başladı eski kız arkadaşım o filmden sonra ve söylemeliyim ki ona julia’dan daha çok yakışıyordu.

bu ergen romantizmi kısmını geçtikten sonra söyleyebilirim ki romantik bir atmosfer yaratmak için en ideal filmlerden biridir.
devamını gör...