kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
ölü ozanlar derneğini izleyenler bilir ki "siz hissetmiyor olabilirsiniz ama biz hissediyoruz " diye bir cümle geçer bu başlığa verilebilecek en iyi cevaptır (bkz: ölü ozanlar derneği)
devamını gör...

yazın ısparta'nın merkez nüfusundan daha kalabalık olan yer.

fotoğraflarda gözüktüğü kadar mor olmasa da bahçeye girdiğiniz an hissedilen lavanta kokusu çok hoş. giderken mutlaka canlı renkli veya beyaz kıyafet tercih edin. ayrıca üstünüzü değiştirmek isterseniz köylülerin yaptığı giyinme kabinleri de var. bir de fotoğraf çekilirken arılara dikkat.
devamını gör...

çocukluğum, gençliğimdir. bahar ayından ekim ortasına kadar sürekli zaman geçirdiğim mekandır. çekirdek satan amaçlardan çekirdek alıp çitlemedim mi, turfanda kayısı çağlası satan amcalardan çağla alıp orada yemedim mi? içinde zaman zaman ping pong oynadık, halısahaya maç yapmaya gittik. parkurunda yürüdük koştuk. düğün salonunun yanındaki semavercide gözleme yedik, çay içtik. kurtuluş parkı benim için gözbebeğidir. ankara'nın havasıdır.
devamını gör...

neden yıldıralım ki? çocuk bu, merak ediyor. dünyayı öğrettiklerimiz ile öğreniyor. 3-8 yaş arası çocuğun belki de en önemli gelişim dönemi. çocuk kendini ve etrafını keşfediyor. bu dönemde doğruları öğretmezsek dünyayı yanlış bir bakış açısı ile algılar. sakince cevap verin.
devamını gör...

transeksüel bireylerin cinsiyet değiştirme süreci oldukça uzundur. kimlik değiştirmenin de gerçekleşmesi için işlemlerin devlet hastanelerinde, mahkeme işbirliğiyle gerçekleşmesi gerekir. öncelikle en az altı ay süre ile bir psikiyatr ile görüşülür fakat bu süreçte psikiyatr değiştiğinde süreç muhtemelen yeniden başlayacaktır. psikiyatr ile görüşme süreci iki yıla kadar çıkabilir. bu görüşmeler ışığında cinsiyet değiştirme ameliyatının yapılıp yapılamayacağına karar verilir.

sonrasında yoğun bir hormon tedavisine başlanır ve bu süreçte alkol, sigara kullanılması kesinlikle önerilmez. uyum ameliyatları riskli olmasının yanında türkiye'de yalnız birkaç büyük şehirde gerçekleştirilir.
devamını gör...

bir hücrenin (özellikle nöronlar ve kas hücrelerinin, gelin biz buna excitable hücreler diyelim genel olarak) gelen uyarıya cevap verebilmeleri için aşmaları gereken eşik değer.

nöron üzerinden konuyu anlatacağım. altındaki fizyolojik mekanizmayı bilirseniz patofizyolojisini de anlamak daha kolay olur. nöron (ya da halk arasındaki ismiyle sinir hücresi) bir uyartıyı alıp ileten hücrelerdir, saçaklı bir sürü kolun yanında uzun bir tane daha özel bir kola daha sahiptir (multipolar nöron şeklini çiziyorum şu an size). şöyle bir şey
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
somaya (hücre gövdesi) bitişik olan kısa ve çok sayıda olan hücre çıkıntılarının her biri dendrit olarak isimlendirilirken uzun olan tek kol akson olarak isimlendirilir, bu da bizim konuyu öğreneceğimiz olayların geçtiği yer olacak.

bir nörona elektriksel sinyal ulaştığı zaman dendritten hücreye giriş yapar, hücre gövdesini geçer, daha sonra aksondan geçerek akson ucundan hücreyi terk eder. elektriksel sinyalden kastımız şehirlerarası enerji nakil hatları gibi elektrik taşınımı değil, membran depolarizasyonu denen olaydan bahsediyoruz. şurada görsel olarak görebilirsiniz ama teknik detaylarına gireceğim birazdan.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

resting fazda hücrelerin membran potansiyeli -70mv değerdedir. membran çift tabakalı bir yapıda olduğu için hücrenin içi ve dışındaki iyon konsantrasyonu birbirinden farklıdır. resting faz için konuşursak hücre içinde k+ (potasyum) iyonları fazlayken dışarıda na+ (sodyum) iyonları fazladır. bunun baş sorumlusu membranda yerleşik olan na+/k+ voltage-gated iyon kanallarıdır. bu pompalar, içeri aldığı her 2 potasyum başına 3 sodyumu dışarı atar. 10 potasyumu içeri aldığında içerideki net yük +10 olacakken dışarıya attığı 15 sodyumdan dolayı dışarısı +15 olacaktır değil mi, işte bu sebeple hücre içi dışından daha negatif yüklüdür (ayrıca bu pozitif yüklerin negatif counterpart iyonları falan da var), bu yüzden -70mv olarak resting membran potansiyeli bulunur (ki biz bu voltaj farklılığının bulunmasına polarizasyon diyoruz). siz "neden sıfır değil, hadi sıfır değilse neden negatif?" sorusunu sormadan bunu cevaplamış oldum böylece.

konumuza geri dönelim. membranda bulunan bu na+ pompaları, ilgili hücreye bir uyartı (stimulus) geldiği zaman aktifleşir, voltaja bağlı olarak açılır ve içeri küçük bir miktar na+ iyonu girmesine sebep olur. her bir pompa açılıp içeri iyon girişini sağladığında bölgesel olarak membran potansiyeli artar (-70mv resting fazından yukarı doğru çıkar. örneğin -60mv olsun) (ki biz buna depolarizasyon diyoruz).

uyartının soldan geldiğini düşünelim, en önce en soldaki voltage-gated kanalımız açılacak, bölgesel olarak bir voltaj değişikliği olacak ve sağındaki 2. pompa aktifleşecek, o da içeri aldığı iyonlar sayesinde ortamı daha yüksek voltaja sebep olacak, 3. olarak yine sağındaki kanal açılacak. neden, çünkü bir süre boyunca bu açılan kanallar açık kalmaya devam eder, o yüzden zaten açık olan kanalı bir daha açamazsınız. bu da bize iletimin tek yönlü olmasını sağlar. "neden tek yöne gidiyor, ya ulaşacağı yöne gitmez de hücrenin içinde yolunu kaybederse sinyal?" sorusunu da böylece cevapladık. ilk iki adımı şu şekilde çizdim (evet bunu ben çizdim), devamını anladınız varsayıyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu iletilen sinyal sonunda ne olacağını anlatmayacağım fakat hücrenin binbir emekle oluşturduğu bu voltaj gradiyenti görüldüğü üzre yok oldu. hücre içi na+ doluşmasıyla hücrenin iç yükü negatiften pozitife kadar çıkar, bu da fizyolojik dengenin (homeostasis) yeniden kurulmasını gerektirir. bu durumda devreye k+ pompaları girer, hücre dışına bütün k+ iyonlarını pompalar. hücrenin başlangıçtaki halinin tam tersini oluşturur gibi düşünün (na+ dışarıda k+ içerideydi, hatırlayın). dışarıdaki fazla potasyum iyonlarını hücre içine yine bu en başta bahsettiğim na+/k+ voltage-gated kanalları alır, her aldığı 2 k+ başına da 3 na+ dışarı atar. böylece başlangıçtaki denge tekrar sağlanmış olur (ki biz buna repolarizasyon diyoruz).

şimdi olayların en en en başına dönelim. uyartı hücremize geldi (bir molekülün hücre membranındaki ilgili bölgeyle etkileşmesine binaen başlayan değişiklikler silsilesi, daha doğrusu bu silsileyi başlatan ilk taş bizim uyartı dediğimiz), bir membran potansiyeli değişimi başlattı, dendritten akson başına kadar geldi. eğer eşik değeri geçerse bu sinyal akson boyunca iletilir (bu yukarıda anlattığım iyon değişimi mekanizmasıyla), eğer eşik değerin altında kalırsa iletim gerçekleşmez. görsel olarak göstermek gerekirse şöyle bir durumdan bahsediyorum.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

şekilde gördüğünüz "trigger zone" bölgesinde belli bir membran depolarizasyonu gerçekleşmiş olmalı, membran yükü belirli bir değerin üstüne çıkmalı. eğer o değeri aşamıyorsa gelen uyartı hücre içinde sönümlenir ve bütün olay orada biter, değeri aşıyorsa nöron ateşlenir ve akson boyunca iletim gerçekleşir. işte saatlerdir dil döktüğüm aksiyon potansiyeli bu eşik değerdir.

elim değmişken bir minik örnek vereyim patofizyolojiye dair. ms ya da multipl skleroz hastalığını duymayan kalmamıştır artık sanıyorum. en başta verdiğim nöron figürüne tekrar bakalım,
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
dikkatinizi çekmek istediğim nokta aksonu saran "myelin sheath" yazan kapsüller. her kapsül aslında bir hücre, isimleri de "(gbkzl: schwann hücresi)". kendileri aldığınız kesite bağlı olarak şöyle görünür.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
fark edeceğiniz üzre bir aksonu çubuk gibi düşünürsek etrafını tamamen saran bir hücreden bahsediyoruz. schwann ve akson arasındaki boşluk (ve bu boşluğun içeriği) iyon değişimine izin vermediği için aksonal iletimde sinyal iletimi bu bölgeleri pas geçer. ne zaman ki bu schwann hücrelerinin başına bir iş gelir, parçalanır ya da ölürlerse altlarındaki akson açığa çıkar, bu da aksonun elektrik iletimini düzgün yapamayacağı anlamına gelir. sonucunda da çeşitli klinik tablolar ortaya çıkar.

kindred ile tıp101 dersimizin ilkini tamamladınız. sertifika için 1'e, ana menü için 0'a basınız, operatöre bağlanmak için lütfen bekleyiniz.
devamını gör...

alo erzincan, erzincan orda mısın? napıyorlar orda, mum söndü mü oynuyorlar yoksa?
devamını gör...

kimse vazgeçilmez değildir..
devamını gör...

"diggat et bebeyim" repliğiyle tanıdığım mehmet reisin sevgilisi. ikisi de çok iyi niyetli insanlardı. kendi halinde kendi hayatını çeken bir youtuber dı. bi ara patladı ve herkes onu izlemeye başladı ancak sadece dalga geçmek için. kendisi de sonra video çekmeyi bırakmış zaten. umarım mutludur.
devamını gör...


kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, bir kimsenin “bir yere gitmek” veya “bir yerde kalmak” özgürlüğünden mahrum edilmesidir. yani, fail tarafından mağdurun serbestçe hareket etmesinin engellenmesidir.

kişiyi hürriyetinden yoksun kılma suçu, diğer adıyla hürriyeti tahdit suçu, kişi özgürlüğü ve güvenliğini koruyan bir suç olarak tck md.109’da “hürriyete karşı suçlar” bölümü altında düzenlenmiştir.

kişiyi hürriyetinden yoksun bırakma suçu, bireylerin kendi istekleri ve serbest iradeleriyle hareket etme özgürlüğünü güvence altına alan bir suç tipidir.

bir kimseyi hukuka aykırı olarak bir yere gitmek veya bir yerde kalmak hürriyetinden yoksun bırakan kişiye, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.

kişi, fiili işlemek için veya işlediği sırada cebir, tehdit veya hile kullanırsa, iki yıldan yedi yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.
buradan
devamını gör...

türk resmine batılı anlamda figür'ü getiren ilk ressam 'dır
devamını gör...

alarm çalmadan uyanmak ve tekrar uyumak.
devamını gör...

faydalı fakat yiptaticidir. bilgi ve fikir bombardımanına maruz kalmaktir. yanıt veremeyip susmak, gozyaslarini içine akitmaktir. zor zanaattir.
devamını gör...

biz z kuşağı çocuklarıyız, bizden önceki kuşakların yanlış seçimlerinin sonuçlarını çekiyoruz, hobilerimiz yok edildi yaşıtlarımız ülke ülke dolaşırken biz şehir dışına bile çıkamaz olduk. düzgün bir bilgisayar almak hayal oldu, on yaşındaki çocukluğunu yaşaması gereken çocuklar bilgisayar alabilmek için merkez bankası başkasının faiz kararını bekler oldu. yine aynı çocuklar bisiklet sürmesi, futbol oynaması gerekirken oturup başka ülkelerde alınan maaşları konuşur oldu, siz aslında bizi şımarık zannederken biz çok daha erken olgunlaştık gelecek kaygısıyla yoğrulduk atanamadık intihar ettik, atanamıyorlarsa öğretmenlik okumasın doktor olsun dediniz herkesin doktor olmasını beklediniz tarihe ve sanata olan ilgimizi yok saydınız. suçlu hep biz olduk ama kimse bu kadar özel üniversite açılmasına neden izin veriliyor neden her şehre devlet üniversite açıyor, köklü üniversitelere neden nitelik kazandırmıyoruz diye sormadı, bölüm istihdam planlamasını yapacak olan bizler değildik, bu kadar işsizliğe rağmen doğru düzgün bir planlama bile yapılmadan binlerce öğrenci alındı her bölüme, niteliksiz binlerce kişi yetişti, hepsi işsizliği ertelemek içindi. mezun olur olmaz karın tokluğuna iş bulabilenler şanslı sayıldı. biz z kuşağı çocuklarıyız sizin döneminizdeki gibi mezun olduktan sonra ev araba alma hayalleri kuramıyoruz, bugün sıfır araba almak için bile en büyük lüks haline geldi. biz de isterdik hobilerimizi gerçekleştirelim piyano çalalım, tenis oynayalım güzel bisiklet yollarında bisikletimizi sürelim, ortaokulu liseyi özelde okuyamayanların çok az şansı oldu hep. ilkokulda 45 kişilik sınıflarda eğitim gördük, bilişim çağında olmamıza rağmen ortaokullarda bilişim laboratuvarlarımız yok olanların bilgisayarları da milattan kalma. biz de isterdik insan gibi yaşamayı güzel hayaller kurmayı, kurdurtmadılar. siz her z kuşağını tiktokta gördüklerinizden ibaret sandınız, gelecek kaygısıyla yanıp tutuşan dil çalışan staj bulmak için çabalayan kendini geliştirmek isteyen gençleri göremediniz. biz z kuşağı çocuklarıyız geleceğimiz elimizden alındı.
devamını gör...

yaşlanmayan, hayatını eğlenceye adamış, ileride olmak istediğim, rutkay aziz'in hayat verdiği avrupa yakası karakteri. idolümsün bülent abi.
devamını gör...

bodrum da bir müze.
giriş 14 tl ve hafta sonu kapalıdır.
dünyanın 7 harikasından biri.
maussollos tarafından, kendi adına hayatta iken yapımına başlanmış ve ölünce karısı ve kız kardeşi tarafından yapımına devam edilmiştir.
devamını gör...

aşk demeyelim ona çünkü aşk bir kere olur. hoşlanma diyelim, sevgi diyelim.

gelelim konuya. henüz üniversiteye başlamadığım için bilemeyeceğim bir durumdur. eğer başlarsam ve olursa editlerim.

bir öğretmenin şöyle derdi : 'üniversite kantinini görmeden kimseye söz vermeyin'.
devamını gör...

atamın yanına düzgün insanlar gitse yeterli onlara ihtiyaç yok. buradan 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramınızı kutluyorum.
devamını gör...

(bkz: ahlaki çöküş).
devamını gör...

milattan sonra 1997'de adana'da bilge kösebalaban, yiğit vural ve saygın çığşar tarafından kurulmuştur.
aynı araç içinde giderken aracım direğe çarparak kaza yapması sonrası bi sigara yakıp grup ismini bu şekilde kararlaştırmışlar.
hem ingilizce hem de türkçe beste yaparlar.
grup, 2 dili de çarpıştıran bu isimde karar kılmıştır.
arada kafaları kaçmış dağılmışlardır.
milattan sonra 1999'da özgür peştimalci ve bilge kösebalaban tarafından yeniden kurulmuştur.
milenyum sonunda alex tintaru gruba katılmıştır.
2001'de katılmış olduğu (bkz: roxy müzik günleri) nde yapılan yarışmada birinci olmuştur.
sonrası kopuk uçurtma gibi gelmiştir..
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim