bırak başlık açmayı, insan şunu düşünmeye utanır inanın. bunun trollüğü de olmaz ayrıyeten. yapmayın arkadaşlar.
devamını gör...

türkiye 'ye has bir şey değildir belki de. zira, belki 'zengin' veya 'sosyetik' çevreden bahsederseniz böyledir ancak, orta halli, fakir ve kırsal kesim için bu kesinlikle geçerli değildir ülkemizde. zira, bugün özellikle yaz aylarında, çocuk çalışanlar görürsünüz etrafınızda, 11-12 yaşında çocuklar, konfeksiyonlarda, berberlerde, kasaplarda, marketlerde, araba tamircilerinde zibil gibidir. kimisi yaz ayını değerlendirsin diye gönderilir oralara, kimisi hakikaten para kazansın diye. bu çocukların mı sorumlulukları yoktur acaba?

peki kırsal kesim? 12-13 yaşından itibaren para kazanacağı bir işte çalışmaya mecburdur bu çocuklar. bu çocukların sorumluluklarını ebeveynleri mi yüklenmiştir acaba?

hadi onları geçtim, orta halli kesimin çocukları, daha 11-12 yaşında bir sınav, bir gelecek telaşına girmiyor mu bu ülkede? onlar sorumluluk almıyor mu? bunlar mı özgüvensiz yetişiyor, sen, ben, o, biz, siz, onlar??

çocukların özgüvensiz yetişmesi, ilgiden dolayı olmaz, ilgisizlikten, sevgisizlikten veya yokluktan olur. aile içinde mutluluk, sevgi yoksa, aile için çocuk sadece bir çocuksa, evlat değilse veya çocuğun anne veya babası yoksa, o çocuğun özgüvensiz bir birey olması daha yüksek bir olasılıktır..
devamını gör...

arkadaşlar, buraya yazdığınız isimler zaten öne çıkan, bir şekilde kendini buraya tabir-i caizse kabul ettirmiş yazarlardır. birçok kişi kendini yazmış, onlara laf yok ama diğerleri neden öne çıkanları yazmış ki? kimse alınıp küsmesin; sonuçta genel bir eleştiri yapıyorum. eğer yazılacaksa gerçekten keşfedilmesi gereken yazarlar yazılmalı.

mesela birkaç gün önce keşfettiğim; yedinci dem, eniyisipencere, la luna, ohrmazd, brave, pancharatnam, düsünengözlük, _mor, kafa sözlük yazarı, revolversiz ittihatçı gibi yazarlara hemencecik bir göz atın bana kalırsa.

önceden takip ettiğim; onistanbul, revolutionary girl utena, güneş, muris, urlalı, stuff, gorgeous, legal torbacı, blackeyes gibi yazarları da keyifle okuyabilirsiniz. kanımca bunlar sizi hem güldürecek hem düşündürecek, hem hüzünlendirip hem sevindirecek nadide yazarlar. okuyun, okuyun. ondan sonra yaparız dedikodularını. *

kızgın edit: yani aklıma gelmese kimse demeyecek mars una nocte'yi unuttun, diye. onu da okuyun, okuyun, okuyun. şey yani rica ediyorum. *
devamını gör...

özgüven,

bir odaya girip herkesten daha iyi olduğunu düşünmek değildir.
o odaya girip kendini kimse ile kıyaslama ihtiyacı duymammaktır.

dolores cannon
devamını gör...

(bkz: deli konuşuyor konuş deli)
devamını gör...

sonuna kadar haklı olduklarını düşünüyorum. gitme imkanı olsa kaç kişi kalır bu leş ülkede allasen?
devamını gör...

(bkz: klaus mikaelson) maşşallah şuna bak.
devamını gör...

davete katılan erkeklerin, sigara içilen odaya giderken üzerlerine koku sinmesin diye giydiği cekettir. ilk çıkış noktası bu şekilde olmuştur. eskiden fransa'da "smoking jacket" olarak bilinen bu ceket, daha sonraları ise "smoking" olarak anılmaya başlanmış. biz de dilimize "smokin" olarak almışız.

smokin, tuxedo kumaşından dikilir. bu ceketlerde tuxedo kumaşının tercih edilme sebebi ise; kapalı ortamlarda sigara ve yağ gibi kötü kokuları içine çekip, açık havada kokuyu dışarı verecek şekilde işlenmiş olmasıdır.
devamını gör...

kafa sözlüğe hoş geldin dediğim haklı serzeniş. geldiğimden beri bunun hakkında yazdım başlıklar açtım ama hala aynı. hayır 300 kişi online tamam diyorum yazmıyorlar da hiç mi oylamaz insan? sonra bu 300 kişi gerçekten var mı o an deyince kabahat bende oluyor.
devamını gör...

insanlığın genel sorunu.
kendileri höt höt olduğu için tepenize çıkmaya müsaittirler. herkese hak ettiği gibi muamele edilmesi gerekiyor.
devamını gör...

nullum magnum ingenium sine mixtura dementiae fuit.
hiçbir deha yoktur ki içine biraz delilik karışmamış olsun.

t: lucius annaeus seneca'nın sözünü paylaştığım başlık.
devamını gör...

"sen cabbarsın" diyor da olabilir.*
devamını gör...

hollywood sinema endüstrisinde 1922 ile 1966 yılları arasında uygulanan uygulanan sansür yönetmeliğidir.

yönetmelik aslında sansürden çok bir otosansür uygulaması sayılır çünkü yapımcılar tarafından kurulan amerika film yapımcıları ve dağıtıcıları derneği tarafından üretilen ve uygulanan bir yönetmeliktir.

yönetmelik ismini william harrison hays’den alır. aslında bir bakıma türkan şoray kanunlarına benzer bu yasalar. hays, siyasi bağlantıları güçlü olan, fazlasıyla milliyetçi ve de bağnazlık derecesinde dindar bir adamdır. ve hollywood’u yola getirmekte kararlıdır.

hays yönetmenliğine göre hollywood’un bir bebek kadar masum filmler yapması gerekmektedir. yönetmelikteki maddelerin büyük çoğunluğu cinsellik üzerinedir. buna göre bir kadının ya da erkeğin çıplak görünmesi, sevişme sahnelerinin olması, eşsinsellikle ilgili herhangi bir anıştırmanın dahi olması, erotik çağırışım yapacak dans ya da kıyafetlerin bulunması yasaktır.

bunun dışında hristiyanlığın yasakladığı kürtaj gibi sahnelerin ve dini ya da rahipleri küçümseyecek bölümlerin olması da yasaklanmıştı.

ayrıca yasaca suç sayılan herhangi bir eylemin gösterilmesi, amerika’ya karşı isyan uyandıracak ya da saygısızlık sayılacak sahneler bulunması, korku ya da nefret uyandıracak her türlü sahne ve elbette çocuğa yönelik şiddet sahneleri da sansür kapsamasına girmekte idi.

saf ve temiz bir sinema isteyen hays filmlerin isimlerinin de yönetmeliğe uygun olmasını istiyordu. bu yönetmeliğe uymamak yasal bir yaptırım ile sonuçlanmıyordu ancak dernek tarafından bir tür mobbingle karşılık buluyordu.

eminim hays birkaç saat netflix izleseydi kahrından ölürdü.
devamını gör...

ne gerek vardı niye yaptınız beni.
devamını gör...

kesinlikle izlenmesi gerektiğini düşünüyorum.
insan olduğumuzu unuttuğumuz bu çağ'da
bizlere insan olduğumuzu hatırlatacak bir belgesel.
"sabah kalktığında hiçbir yerin ağrımıyorsa bu da mutluluktur."
buradan
devamını gör...

(bkz: ben aslında yoğum)
devamını gör...

denk gelince mutluyuz. gelmezse de canı sağ olsun.
devamını gör...

kişisel ve yemek kokuları haricinde; ıslak bırakılıp, rutubetlenmiş paspas ile silinen zemin kokusu üzerine iğrenç koku tanımıyorum. defalarca silsen, tüm gün havalandırsanda kokusu ortamdan uzun süre çıkmaz.
devamını gör...

gülüşü güzel insandır. en savunmasız olduğumuz an gibi gelir bana gülüşler. yüreğimiz tüm çıplaklığı ile serilidir, o anda. ve güzel gülenler, yüreğinde bir parça iyiliği taşıyan insanlardır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim