makyajını sil tecavüzden kurtul
kırmızın rujun hafifletici sebep olması geldi birden aklıma.çokta söylenecek söz yok ya neyse.
devamını gör...
01:53
2 dakika öncesi. aha 3 oldu
devamını gör...
kavak yelleri
dawson’s creek dizisinin türk versiyonudur. ülkede çokça tutmuştur, ilk sezon iyi gidip sonrasında bozan dizidir zannımca.
devamını gör...
ilk maaşla alınan şeyler
ben anneme, babama kıyafet almıştım. sanki öyle yapmam lazım gibi hissetmiştim.
devamını gör...
renkli mahlas alıp kendini üstün zannetmek
konuştuğum yazarlarda rastlamadığım durum.
devamını gör...
instagram biosuna yazılan tuhaf tanımlamalar
benim gözüme batan üç tip var;
1) feleğin sillesini yediğini düşünen, atarlı giderli şeyler yazanlar;
"cam gibi gençlerdik, kırdılar keskinleştik."
"sadece gülüşümü yakala, öfkem sana ağır gelir."
"sen vurursun dikiş atarlar, ben vururum toprak atarlar."
uuuvv korktum neyse devam edeyim:)
2) polyannacılık oynayanlar;
hayat şöyle güzel, kuşlar uçuyor, kendine yakışanı yap, küçük şeylerle mutlu olmalı insan gibi zırvalayanlar. e ablacığım ben seni tanıyorum. sen öyle küçük şeylerle mutlu olan biri değilsin ki senin motton bunlar olamaz. yapma komik oluyor.
3) bilmem kimin biricik eşi, berkecan'ın annesi, onu bırak bu gözler "kendi arabasının şoförü" yazanı gördü. ya ülke kendi arabasının şoförüyle dolu. şimdi burada amaç ne? kendilerine böyle mi hitap edilsin istiyorlar? mesela hastanede sıra kendilerine geldiğinde "kendi arabasının şoförü " diye mi çağırılmak istiyorlar anlamak güç.
ha bir de bir aralar, okuduğu anaokuluna kadar yazan can yaman beyefendisi vardı ona hiç girmeyeyim.
1) feleğin sillesini yediğini düşünen, atarlı giderli şeyler yazanlar;
"cam gibi gençlerdik, kırdılar keskinleştik."
"sadece gülüşümü yakala, öfkem sana ağır gelir."
"sen vurursun dikiş atarlar, ben vururum toprak atarlar."
uuuvv korktum neyse devam edeyim:)
2) polyannacılık oynayanlar;
hayat şöyle güzel, kuşlar uçuyor, kendine yakışanı yap, küçük şeylerle mutlu olmalı insan gibi zırvalayanlar. e ablacığım ben seni tanıyorum. sen öyle küçük şeylerle mutlu olan biri değilsin ki senin motton bunlar olamaz. yapma komik oluyor.
3) bilmem kimin biricik eşi, berkecan'ın annesi, onu bırak bu gözler "kendi arabasının şoförü" yazanı gördü. ya ülke kendi arabasının şoförüyle dolu. şimdi burada amaç ne? kendilerine böyle mi hitap edilsin istiyorlar? mesela hastanede sıra kendilerine geldiğinde "kendi arabasının şoförü " diye mi çağırılmak istiyorlar anlamak güç.
ha bir de bir aralar, okuduğu anaokuluna kadar yazan can yaman beyefendisi vardı ona hiç girmeyeyim.
devamını gör...
birini tanımanın en iyi yolu
arkadaşı küsken, sevgiliyi de ayrılınca tanırsın derler eskiler hep. sosyal medya da ise bir ortama girince hareketleri,hayvanlara karşı davranışı derler. bence birini tam tanıyamazsın ama beden dilleri kesinlikle insanı ele verir.
devamını gör...
honki ponkinin yeni mahlası
şu tanımında #959275 mecânin-i kütüp tamlamasıyla beni tanıştırmış, osmanlıca cahili olduğumu yüzüme vurmuştur.
kitap delisi anlamında kullanılıyormuş.
ayrıca sözlüğün mizahi yönü kuvvetli yazarlarındandır.
yani troll yazarlar yanlış anlamasınlar ama* onlardan çok daha komik çok daha troll tanımlara sahiptir.
şu tanımında ise #956828 gideceğinden bahsetmiş, umarım sözlükte yazmaya devam eder.
biz de keyifle okuruz.
kitap delisi anlamında kullanılıyormuş.
ayrıca sözlüğün mizahi yönü kuvvetli yazarlarındandır.
yani troll yazarlar yanlış anlamasınlar ama* onlardan çok daha komik çok daha troll tanımlara sahiptir.
şu tanımında ise #956828 gideceğinden bahsetmiş, umarım sözlükte yazmaya devam eder.
biz de keyifle okuruz.
devamını gör...
türev almak
meslek lisesi mezunu olduğum için üniversitede öğrendiğim keyifli matematik işlemi. integral gibi onu da sonradan tanıdım ama çok sevdim. matematik candır gerisi heyecandır.
devamını gör...
unutulmayan aşk-ı memnu replikleri
salak mısın cemile
devamını gör...
yeni anayasada 1921 ruhu
twitter'da yakın tarih hakkında çözümlemeleri ve doğru çıkarımlarıyla siyasi hamleleri yorumlayan con sinov, saray ittifakının yeni anayasa projesine hdp'nin niçin yeşil ışık yaktığını anlatmış. bilgiselini aşağıdadır;
"yeni anayasa tartışmalarından hemen sonra bakan "1921 ruhuyla taçlandıracağız" diyor akabinde hdp genel başkanı "1921 ilham alınabilir diye cevap veriyor. başka bir iktidar mensubu "herkesle oturur konuşuruz" diye pas veriyor.
bu 1921'in sırrı nedir? anlatayım.
1* iktidar ve hdp'nin 1921 anayasasına ilgi duymasının birbirinden farklı sebepleri var. fakat o konuya sonra geleceğim. önce 1921'in ne olduğunu öğrenmek gerekiyor.
atatürk, milli mücadele'ye başladığında en büyük hedefi ülkedeki tüm güçleri birleştirmekti.
2* atatürk bu nedenle devletin geleceğine yönelik fikirlerini açıklayarak farklı fikirlerdeki insanların kopup gitmesini istemedi. hatta cumhuriyet fikrini bile uzun süre dile getirmedi. çünkü milli mücadele'nin içinde saltanat yanlıları da vardı.
3* milli mücadele'nin içinde saltanatçılar, şeriatçılar, adem-i merkeziyetçiler, liberaller, türkçüler, sosyalistler hatta mandacılar bile vardı.
atatürk, tüm bu grupları, memleketin kurtarılması adına çevresinde tutmaya çalıştı. bu yüzden devleti şekillendirici adımlar atmadı.
4* atatürk bu politikasını o kadar katı uyguladı ki saltanatı, savaş sona erdikten sonra kaldırmak için harekete geçti. cumhuriyet'in ilanı için lozan'ın sona ermesini bekledi.
5* askeri mücadele bitinceye dek devleti şekillendirici ve yeniden dizayn edici adımlar atmayan atatürk, bu süreci "geçici bir yöntem" ile sürdürdü.
mesela, meclisin başkanı vardı ama bir devlet başkanı seçilmemişti.
6* işte, 1921'de kabul edilen teşkilat-ı esasiye kanunu, "devleti şekillendirme konusunda kapsamlı hükümler bulundurmuyordu.
23 maddelik anayasanın 14 maddesinde, yerel yönetimleri ve taşra teşkilatlarını düzenlenirken bakanların nasıl seçileceği konusu düzenlenmemişti.
7* 1921 anayasasının yerel yönetimleri güçlü tutması atatürk'ün geçici dönem için uygun gördüğü bir stratejiydi. bu sayede yerel yönetimler istanbul'a sıkı sıkıya bağlı olmadan ankara'ya tabi olacak yetkiye sahip oluyordu.
böylece ankara, anadolu'yu yanında tutabilecekti.
8* anayasa metnine baktığımızda yerel yönetimler için "muhtariyet" sözcüğünün geçtiğini görürüz ki hdp'yi amiyane tabirle "tav" eden nokta burasıdır.
hdp, "muhtariyet" kavramını yerel özerklik olarak yorumluyor ve 1921 anayasası'na göz kırpıyor.
9* devletlerin merkezi yönetimi kuvvetli oldukça yerel yönetimleri merkeze bağlı olur. fakat yerel yönetimlere verilen güç arttıkça artık adem-i merkeziyetten söz edilir.
hdp'nin temel hedefi türkiye'nin merkeziyetçi yapısının değiştirilmesidir. yerel özerkliktir.
10* haliyle hdp için 1921 anayasası demek, adem-i merkeziyetçilik demektir. yerel özerklik demektir.
devamında yerel yönetimlerin başkentten mümkün olduğunca bağımsız hareket etmek, kendi idari yapılanmalarını, meclislerini, bayraklarını hatta mümkünse ordularını oluşturmaktır.
11* özetlemek gerekirse, atatürk'ün 1921'de, dönemin şartlarında geçici olarak uyguladığı stratejik bir hamle, hdp için nihai ve kalıcı bir hedeftir.
hdp'nin 1921 anayasası söyleminden hemen sonra yeşil ışık yakması hiç şaşırtıcı olmadı.
12* hdp'nin niyeti amacı belli, peki iktidar neden 1921 anayasası söylemini kullandı?
işin orasını anlayabilmek için tarihe geri dönüp hikayeyi ileriye sarmak gerekiyor.
13* atatürk, milli mücadele'nin askeri ve diplomatik safhası sona erdikten sonra yukarıda bahsettiğim geçici dönemi sona erdirdi. ve devleti dizayn etmeye başladı.
cumhurbaşkanlığı getirildi. merkezi yönetim güçlendirildi. sıkı bir üniter devlet oluşturuldu.
14* devamında hilafet kaldırıldı. inkılaplar başladı. tarikatların faaliyetlerine son verildi. eğitim kurumları birleştirildi. dini işleri idare eden başkanlık kuruldu. ve devamında laiklik politikaları uygulanmaya başlandı.
türk milliyetçisi bir devlet dizayn edildi.
15* işte, iktidarın 1921 söyleminin ardında bu inkılapların yokluğu yatıyor. iktidar, söz konusu inkılapların yer almadığı, devletin henüz kemalist esaslara göre dizayn edilmediği bir anayasayı makbul kabul ediyor.
16* 1921 anayasasında kemalizm yoktur. inkılaplar yoktur. iktidarın 1921 söyleminin nedeni budur.
1921 anayasasında güçlü merkezi yönetim yoktur. kısmi adem-i merkeziyetçilik vardır. hdp'nin 1921 söyleminin nedeni budur.
17* hem iktidar hem hdp, yeni anayasayı devletin yeniden şekillendirilmesi ama "kendi istedikleri yönde" şekillendirilmesi için sürpriz sayılabilecek bir ortak payda buluverdi. böylece her haliyle ilginç bir paslaşmaya tanık olduk.
18* şimdi buradan herkese soruyorum:
iktidar, devleti yeniden şekillendirmek istiyor.
hdp, tüm stratejisini yerel özerklik için üzerine kuruyor.
peki, bu ülkenin milliyetçileri ve atatürkçüleri ne yapıyor? hedefleri nelerdir? programları nelerdir? çözümleri nelerdir?
bazı teknik kavramları detaya inip boğmamak adına, herkesin anlayabileceği yüzeysellikte yazmak durumunda kaldım.
politika çukurunda boğulup bir hdp'linin bir atatürkçü'ye atatürkçülük taslaması gibi saçmalıklara itibar edilmeyen günler dilerim.
bilgisel sona ermiştir."
"yeni anayasa tartışmalarından hemen sonra bakan "1921 ruhuyla taçlandıracağız" diyor akabinde hdp genel başkanı "1921 ilham alınabilir diye cevap veriyor. başka bir iktidar mensubu "herkesle oturur konuşuruz" diye pas veriyor.
bu 1921'in sırrı nedir? anlatayım.
1* iktidar ve hdp'nin 1921 anayasasına ilgi duymasının birbirinden farklı sebepleri var. fakat o konuya sonra geleceğim. önce 1921'in ne olduğunu öğrenmek gerekiyor.
atatürk, milli mücadele'ye başladığında en büyük hedefi ülkedeki tüm güçleri birleştirmekti.
2* atatürk bu nedenle devletin geleceğine yönelik fikirlerini açıklayarak farklı fikirlerdeki insanların kopup gitmesini istemedi. hatta cumhuriyet fikrini bile uzun süre dile getirmedi. çünkü milli mücadele'nin içinde saltanat yanlıları da vardı.
3* milli mücadele'nin içinde saltanatçılar, şeriatçılar, adem-i merkeziyetçiler, liberaller, türkçüler, sosyalistler hatta mandacılar bile vardı.
atatürk, tüm bu grupları, memleketin kurtarılması adına çevresinde tutmaya çalıştı. bu yüzden devleti şekillendirici adımlar atmadı.
4* atatürk bu politikasını o kadar katı uyguladı ki saltanatı, savaş sona erdikten sonra kaldırmak için harekete geçti. cumhuriyet'in ilanı için lozan'ın sona ermesini bekledi.
5* askeri mücadele bitinceye dek devleti şekillendirici ve yeniden dizayn edici adımlar atmayan atatürk, bu süreci "geçici bir yöntem" ile sürdürdü.
mesela, meclisin başkanı vardı ama bir devlet başkanı seçilmemişti.
6* işte, 1921'de kabul edilen teşkilat-ı esasiye kanunu, "devleti şekillendirme konusunda kapsamlı hükümler bulundurmuyordu.
23 maddelik anayasanın 14 maddesinde, yerel yönetimleri ve taşra teşkilatlarını düzenlenirken bakanların nasıl seçileceği konusu düzenlenmemişti.
7* 1921 anayasasının yerel yönetimleri güçlü tutması atatürk'ün geçici dönem için uygun gördüğü bir stratejiydi. bu sayede yerel yönetimler istanbul'a sıkı sıkıya bağlı olmadan ankara'ya tabi olacak yetkiye sahip oluyordu.
böylece ankara, anadolu'yu yanında tutabilecekti.
8* anayasa metnine baktığımızda yerel yönetimler için "muhtariyet" sözcüğünün geçtiğini görürüz ki hdp'yi amiyane tabirle "tav" eden nokta burasıdır.
hdp, "muhtariyet" kavramını yerel özerklik olarak yorumluyor ve 1921 anayasası'na göz kırpıyor.
9* devletlerin merkezi yönetimi kuvvetli oldukça yerel yönetimleri merkeze bağlı olur. fakat yerel yönetimlere verilen güç arttıkça artık adem-i merkeziyetten söz edilir.
hdp'nin temel hedefi türkiye'nin merkeziyetçi yapısının değiştirilmesidir. yerel özerkliktir.
10* haliyle hdp için 1921 anayasası demek, adem-i merkeziyetçilik demektir. yerel özerklik demektir.
devamında yerel yönetimlerin başkentten mümkün olduğunca bağımsız hareket etmek, kendi idari yapılanmalarını, meclislerini, bayraklarını hatta mümkünse ordularını oluşturmaktır.
11* özetlemek gerekirse, atatürk'ün 1921'de, dönemin şartlarında geçici olarak uyguladığı stratejik bir hamle, hdp için nihai ve kalıcı bir hedeftir.
hdp'nin 1921 anayasası söyleminden hemen sonra yeşil ışık yakması hiç şaşırtıcı olmadı.
12* hdp'nin niyeti amacı belli, peki iktidar neden 1921 anayasası söylemini kullandı?
işin orasını anlayabilmek için tarihe geri dönüp hikayeyi ileriye sarmak gerekiyor.
13* atatürk, milli mücadele'nin askeri ve diplomatik safhası sona erdikten sonra yukarıda bahsettiğim geçici dönemi sona erdirdi. ve devleti dizayn etmeye başladı.
cumhurbaşkanlığı getirildi. merkezi yönetim güçlendirildi. sıkı bir üniter devlet oluşturuldu.
14* devamında hilafet kaldırıldı. inkılaplar başladı. tarikatların faaliyetlerine son verildi. eğitim kurumları birleştirildi. dini işleri idare eden başkanlık kuruldu. ve devamında laiklik politikaları uygulanmaya başlandı.
türk milliyetçisi bir devlet dizayn edildi.
15* işte, iktidarın 1921 söyleminin ardında bu inkılapların yokluğu yatıyor. iktidar, söz konusu inkılapların yer almadığı, devletin henüz kemalist esaslara göre dizayn edilmediği bir anayasayı makbul kabul ediyor.
16* 1921 anayasasında kemalizm yoktur. inkılaplar yoktur. iktidarın 1921 söyleminin nedeni budur.
1921 anayasasında güçlü merkezi yönetim yoktur. kısmi adem-i merkeziyetçilik vardır. hdp'nin 1921 söyleminin nedeni budur.
17* hem iktidar hem hdp, yeni anayasayı devletin yeniden şekillendirilmesi ama "kendi istedikleri yönde" şekillendirilmesi için sürpriz sayılabilecek bir ortak payda buluverdi. böylece her haliyle ilginç bir paslaşmaya tanık olduk.
18* şimdi buradan herkese soruyorum:
iktidar, devleti yeniden şekillendirmek istiyor.
hdp, tüm stratejisini yerel özerklik için üzerine kuruyor.
peki, bu ülkenin milliyetçileri ve atatürkçüleri ne yapıyor? hedefleri nelerdir? programları nelerdir? çözümleri nelerdir?
bazı teknik kavramları detaya inip boğmamak adına, herkesin anlayabileceği yüzeysellikte yazmak durumunda kaldım.
politika çukurunda boğulup bir hdp'linin bir atatürkçü'ye atatürkçülük taslaması gibi saçmalıklara itibar edilmeyen günler dilerim.
bilgisel sona ermiştir."
devamını gör...
venezuela kaniş güvesi
venezuela'da bulunan bir çeşit güve. dr. arthur anker adlı bir kişi bu hayvanın fotoğrafını çekmiş, ancak bunun yeni bir tür mü yoksa zaten var olan bir türün üyesi mi olduğu, bu tek fotoğraf ile anlaşılamamış.
böyle şeylere karşı fobisi olanlar linke tıklamasın lütfen.
bence aşırı derecede sevimli bir şey.
böyle şeylere karşı fobisi olanlar linke tıklamasın lütfen.
bence aşırı derecede sevimli bir şey.
devamını gör...
pilav yapmanın incelikleri
103 tane inceliği yoktur kesinlikle.
devamını gör...
kendi açıklaması
yemek yapmayı çok severim. insanlara sofra kurmayı, sevdiklerimi beş temel duyularından hazza en çok odaklanmış olanıyla mutlu etmeyi. ama sadece birilerine yemek yapmak değil bana iyi gelen. üzgünken değilse de düşünmek istemediğimde, sinirli olduğumda, birilerinden kaçarken ya da sadece canım sıkıldığında da yemek yapmak, başka her şeye kıyasla en kestirme yolu benim rehabilitasyonumun. evet her şey. yerine bir şey koymayı çok denedim. ya da en azından bir alternatifini bulmayı. duşa girmek mesela. bisiklete binmek ya da. tatile gitmek bile. müzik dinlemek. film izlemek. uyumak. hemen hemen her şeyi denedim. ya çok geçici, kısa süreli sonuçlar veriyorlar ya da tamamen fiyaskoyla sonuçlanıyorlar. henüz bulamadım başka bir yolunu. sadece tek bir şeyim olması, bir yedeğe sahip olamamak kendimi yeterince güvende hissetmememe sebep oluyor. mutfağımdan uzaktayken elim kolum bağlı oluyor örneğin. mutlaka bir yolu daha olmalı kendimi rahatlatmamın.
tabi ki yine mutfağa girdim. bir sürü şey pişirdim. dolapta pişirilebilecek ne varsa. buzluktaki karides dahil. zaten spesifik bir şeyler düşünerek hareket etmiyorum rehabilitasyon yemekleri yaparken. elime ne gelirse. bu şunla olur, bir hamur yoğursam bakayım içine ne koyabilirim, meh peynirli istemiyorum, zaten onu mücvere rendelerim, tamam o zaman bunu açmaya çevireyim. aa çikolata vardı sufle yapayım. 6 cup sufleyi kim yiyecek senem, salla, soğuğunca kek olur, neyse ne. bunun gibi şeyler. kim yiyecek şimdi bunları diye düşünmek en küçük meselem. önem sıralamanı hatırla.
ben karamel sevmem. yılmaz bir karamelsevmezim hatta. herkes de bilir bunu. rüyamda koca bir karamelli dondurma kutusuyla babam hiç gelemediği evime geldi, söyledikleriyse herhangi bir alt anlam anlamama gerek olmayacak kadar açıktı. bir rüya değil de gözlerimi kapatmışım da düşünmüşüm gibi sanki. ben böyle rüyalar görmem. terapistler kızmasın ama rüyalara tamah da etmem. ama bilinç dışı olduğunuz, kendi kontrolünüzü sağlayamadığınız zamanlarda yediğiniz sözlü dayaklara kendiniz gibi cevaplar verememek çok ilginç bir deneyimmiş. sizi mutfağa sokan cinsten. bilemiyorum.
-ben karamelli dondurma sevmem baba. ben karamel sevmem.
-dondurma seversin ama. sevdiğin şeyleri sevmediğin şeylerle birlikte tüketmek çok yabancı olmasa gerek sana.
tabi ki yine mutfağa girdim. bir sürü şey pişirdim. dolapta pişirilebilecek ne varsa. buzluktaki karides dahil. zaten spesifik bir şeyler düşünerek hareket etmiyorum rehabilitasyon yemekleri yaparken. elime ne gelirse. bu şunla olur, bir hamur yoğursam bakayım içine ne koyabilirim, meh peynirli istemiyorum, zaten onu mücvere rendelerim, tamam o zaman bunu açmaya çevireyim. aa çikolata vardı sufle yapayım. 6 cup sufleyi kim yiyecek senem, salla, soğuğunca kek olur, neyse ne. bunun gibi şeyler. kim yiyecek şimdi bunları diye düşünmek en küçük meselem. önem sıralamanı hatırla.
ben karamel sevmem. yılmaz bir karamelsevmezim hatta. herkes de bilir bunu. rüyamda koca bir karamelli dondurma kutusuyla babam hiç gelemediği evime geldi, söyledikleriyse herhangi bir alt anlam anlamama gerek olmayacak kadar açıktı. bir rüya değil de gözlerimi kapatmışım da düşünmüşüm gibi sanki. ben böyle rüyalar görmem. terapistler kızmasın ama rüyalara tamah da etmem. ama bilinç dışı olduğunuz, kendi kontrolünüzü sağlayamadığınız zamanlarda yediğiniz sözlü dayaklara kendiniz gibi cevaplar verememek çok ilginç bir deneyimmiş. sizi mutfağa sokan cinsten. bilemiyorum.
-ben karamelli dondurma sevmem baba. ben karamel sevmem.
-dondurma seversin ama. sevdiğin şeyleri sevmediğin şeylerle birlikte tüketmek çok yabancı olmasa gerek sana.
devamını gör...
bildirim gelince kimin beğendiğine bakmak
inciğine cıncığına her şeyine bakıyorum. ince bağırsaktan girip kalın bağırsaktan çıkıyorum. beni oylayan bunu bilsin öyle oylasın sonra sapık mısın falan kabul etmem ona göre.
devamını gör...
harlan coben
zx80 ukdesidir.
1962 doğumlu abd'li yazar.
korku, gizem, polisiye gibi çeşitli türlerde romanlar yazmıştır. en sevdiğim serisi (bkz: myron bolitar) serisidir.
myron bolitar, coben’in çok fazla romanında kullandığı bir ana karakterdir. eski bir basketbol yıldızıdır. daha sonra serinin başka bir kitabında karşımıza çıkacak bir sebepten ötürü sakatlanıp kariyerini yarıda bırakmış, hukuk okumuş, spor menajerliği yapmak üzere bir şirket kurmuş ve önemli sporculara, ünlülere menajerlik yapmaya başlamıştır.
genelde serilerde de bu menajerliği esnasında menajerliğini yaptığı kişilerin başına gelen olaylar, yahut geçmişlerinden gelen bir takım mevzular üzerine olayların gelişmesini okuruz. ayrıca bu olayların çözümünde bolitar’a en yakın arkadaşı, kankası, çok varlıklı ve asil bir aileden gelen (bkz: windsor horne lockwood ııı) kısaca (bkz: win)’in çok kıymetli katkıları olduğunu ve zaman zaman bolitar'ın hayatını kurtardığını da belirtmeden geçemem. yan karakter olmasına rağmen kitaplarında en sevdiğim karakterdir.
genelde kurgusuna polis dahil etmediğinden, polisiye demek çok doğru olmaz ama kitaplarında muhteşem derecede zekice bir kurgusu vardır. her kitabında defalarca ters köşe olursunuz. son 50 sayfayı okurken heyecanlanır, bir polisiye sever olarak dünya dursa kitabı elinizden bırakamazsınız.
meraklısı için ilgili myron bolitar serisi sırasıyla aşağıdaki gibidir. yazılan sıra ile okumanızı şiddetle tavsiye ederim:
(bkz: oyun bozan)
(bkz: büyük vuruş)
(bkz: zor oyun)
(bkz: geri dönüş)
(bkz: yanlış bir adım)
(bkz: son detay)
(bkz: zaman tükeniyor)
(bkz: bana söz ver)
(bkz: kayıp)
(bkz: yüksek gerilim)
(bkz: home) ilgili kitabın türkçe çevirisini bulamadığımdan henüz okumadım.
mickey bolitar serisi (kim olduğunu söylersem okuyacaklara spoiler olur, o yüzden söylemeyeceğim ama yukarıdaki kitaplarla bağlantılı bir seridir.)
(bkz: sığınak)
(bkz: saniyeler kala)
(bkz: found) ilgili kitabın çevirisini bulamadığımdan okumadım.
haricinde okuduğum diğer tekil kitapları aşağıdaki gibidir.
(bkz: hoşça kal demeden)
(bkz: kimseye söyleme) bu kitabın fransız yapımı uyarlama bir filmi mevcuttur. filmi kitabı okuduktan sonra izlememe rağmen gayet başarılı buldum. ki, kolay kolay kitap uyarlamalarını beğenen bir okur/izleyici değilimdir.
(bkz: ihanetin 5 yüzü)
(bkz: başka şansın yok)
(bkz: karanlık fotoğraf)
(bkz: şantaj)
(bkz: orman) kitaplığımda var henüz okumadım. edinip okumya kıyamadığım tek kitabıdır. aynı yazarı seri olarak alıp, arka arkaya okumak en büyük keyfim olduğundan, olmayan kitaplarını edinip öyle okuyacağım.
(bkz: asla vazgeçme)
(bkz: kapan)
(bkz: geçmişle dans)
türkçe'ye çevrilmemiş diğer kitaplarını yazmadım. çeviriler gerçekleşir ve kitapları edinip okursam, tanımı editleyeceğim.
1962 doğumlu abd'li yazar.
korku, gizem, polisiye gibi çeşitli türlerde romanlar yazmıştır. en sevdiğim serisi (bkz: myron bolitar) serisidir.
myron bolitar, coben’in çok fazla romanında kullandığı bir ana karakterdir. eski bir basketbol yıldızıdır. daha sonra serinin başka bir kitabında karşımıza çıkacak bir sebepten ötürü sakatlanıp kariyerini yarıda bırakmış, hukuk okumuş, spor menajerliği yapmak üzere bir şirket kurmuş ve önemli sporculara, ünlülere menajerlik yapmaya başlamıştır.
genelde serilerde de bu menajerliği esnasında menajerliğini yaptığı kişilerin başına gelen olaylar, yahut geçmişlerinden gelen bir takım mevzular üzerine olayların gelişmesini okuruz. ayrıca bu olayların çözümünde bolitar’a en yakın arkadaşı, kankası, çok varlıklı ve asil bir aileden gelen (bkz: windsor horne lockwood ııı) kısaca (bkz: win)’in çok kıymetli katkıları olduğunu ve zaman zaman bolitar'ın hayatını kurtardığını da belirtmeden geçemem. yan karakter olmasına rağmen kitaplarında en sevdiğim karakterdir.
genelde kurgusuna polis dahil etmediğinden, polisiye demek çok doğru olmaz ama kitaplarında muhteşem derecede zekice bir kurgusu vardır. her kitabında defalarca ters köşe olursunuz. son 50 sayfayı okurken heyecanlanır, bir polisiye sever olarak dünya dursa kitabı elinizden bırakamazsınız.
meraklısı için ilgili myron bolitar serisi sırasıyla aşağıdaki gibidir. yazılan sıra ile okumanızı şiddetle tavsiye ederim:
(bkz: oyun bozan)
(bkz: büyük vuruş)
(bkz: zor oyun)
(bkz: geri dönüş)
(bkz: yanlış bir adım)
(bkz: son detay)
(bkz: zaman tükeniyor)
(bkz: bana söz ver)
(bkz: kayıp)
(bkz: yüksek gerilim)
(bkz: home) ilgili kitabın türkçe çevirisini bulamadığımdan henüz okumadım.
mickey bolitar serisi (kim olduğunu söylersem okuyacaklara spoiler olur, o yüzden söylemeyeceğim ama yukarıdaki kitaplarla bağlantılı bir seridir.)
(bkz: sığınak)
(bkz: saniyeler kala)
(bkz: found) ilgili kitabın çevirisini bulamadığımdan okumadım.
haricinde okuduğum diğer tekil kitapları aşağıdaki gibidir.
(bkz: hoşça kal demeden)
(bkz: kimseye söyleme) bu kitabın fransız yapımı uyarlama bir filmi mevcuttur. filmi kitabı okuduktan sonra izlememe rağmen gayet başarılı buldum. ki, kolay kolay kitap uyarlamalarını beğenen bir okur/izleyici değilimdir.
(bkz: ihanetin 5 yüzü)
(bkz: başka şansın yok)
(bkz: karanlık fotoğraf)
(bkz: şantaj)
(bkz: orman) kitaplığımda var henüz okumadım. edinip okumya kıyamadığım tek kitabıdır. aynı yazarı seri olarak alıp, arka arkaya okumak en büyük keyfim olduğundan, olmayan kitaplarını edinip öyle okuyacağım.
(bkz: asla vazgeçme)
(bkz: kapan)
(bkz: geçmişle dans)
türkçe'ye çevrilmemiş diğer kitaplarını yazmadım. çeviriler gerçekleşir ve kitapları edinip okursam, tanımı editleyeceğim.
devamını gör...
campeones
normal ve normal dışı olmak üzerine bir film. kimisi hayatta henüz anne karnında genler yüzünden, kimi çocuklukta hastalık yüzünden, kimi yetişkinlikte kazalar yüzünden normalin sınırları dışına çıkmış insanların hayata tutunma şekilleri, mücadeleleri ve takım ruhunu kazanmalarını anlatıyor ve normal insanların da yaşamdaki deneyimleri sebebiyle terk edilmelerini kimi zaman da takımların dışında kalmalarını. üzerimde bıraktığı tesir çok fazla oldu. uzunca bir süre düşündüm. hayatta kalmak, hayatın içinde olmak meselelerini hiç tatmamış bir insanım. dışlanmak ne demek bilmiyorum. böyle hisleri de tam olarak anlayamıyorum ama filmi izledikten sonra yüreğimde ve zihnimde bir değişime neden olduğunu ve bunu bana oldukça keyifli iki saat geçirterek kazandırdıklarını biliyorum. acıyan gözlere ya da merhamete değil de her birimiz gibi yalnızca sevginin iyileştiriciliğine ihtiyaçları var.
"ve birinci olmak önemli değil. birincilik tek başınadır, ikincilik ise çifttir." filmden alıntılanan bu söz belki de sürekli yarış halindeki normallere güzel bir mesajdır. ve de bir maç sırasında "biz onları mahvetmek değil, kazanmak istiyoruz." cümlesi, birçok zaman yalnızca kendi mutluluğumuz yeterli olacakken başkalarının da acı çekmesini, ezilmesini isteyen normal insana güzel bir atıf. ve son olarak seni seviyorum cümlesinin içini boşaltmadan ya da tersine içini çıkar gözetmeden doldurabildiğimiz anları seyredebildiğimiz bir film.
izleyin pişman olmayacaksınız.
"ve birinci olmak önemli değil. birincilik tek başınadır, ikincilik ise çifttir." filmden alıntılanan bu söz belki de sürekli yarış halindeki normallere güzel bir mesajdır. ve de bir maç sırasında "biz onları mahvetmek değil, kazanmak istiyoruz." cümlesi, birçok zaman yalnızca kendi mutluluğumuz yeterli olacakken başkalarının da acı çekmesini, ezilmesini isteyen normal insana güzel bir atıf. ve son olarak seni seviyorum cümlesinin içini boşaltmadan ya da tersine içini çıkar gözetmeden doldurabildiğimiz anları seyredebildiğimiz bir film.
izleyin pişman olmayacaksınız.
devamını gör...
taurin
yaşamsal öneme sahip bir tür aminoasit. bağışıklık sistemini güçlendirip bir çok işlev bozukluğunu gideriyor. daha da önemlisi kilo sorunu fazlasına çare oluyor. bu önemli maddeye yeterince sahip olabilmek için beyin, böbrek, karaciğer, kokoreç gibi sakatat ürünlerinden yemek gerekiyor.
devamını gör...