10 türk dizisinden 9’unun konusunun aynı olması
buna rağmen on insandan on birinin bu dizileri izlemesi
devamını gör...
patti smith
1975 yılının başlarında, arista records'a adının duyuran, sokaklarda ve yeraltının yüksek barlarında ve publarında sahne alan, herkesin "çok çirkin bir erkek!" dediği bu güzel kadın, arista records'tan john cale ile bir albüm anlaşmasına varmıştı.
her şey olduğundan daha hızlı ve daha güzel ilerliyordu. ama ortada çok büyük bir eksiklik vardı; şarkılar, sözleri ve besteleri!
elinde 2 adet şarkı bulunan patti, bir şekilde bunu 8'e çıkarması için john'dan baskı görüyordu. şarkı sözü yazmak ve bestelemek bir gecede yapılabilecek bir iş değildi.
patti'yi gerçekten yıpratacak ama bir o kadar da olgunlaştıracak bir nisan ayı ufukta görülmüştü.
nisanın ilk günü, evine kapanan patti, eline aldığı kalemi ve düşlediği rimbaud'u ile, ilk eserlerini vermeye başlamıştı. aklına bir arada en yakın dostlarından biri, nam-ı diğer çiçek adam geldi!
allan ginsberg!
allen'in patti üzerinde büyük bir etkisi vardı. savaş karşıtı olan bu çiçek adam, bizlere ilkokul rehberlik öğretmeni mottolarını hatırlatır cinsten şiirlere sahipti.
sahi, ne diyorlardı bize bu rehberlik öğretmenleri?
"sana taş atana sen gül at!"
şarkılarına savaş karşıtlığı, ufak tefek hipsterlıklar eklemeyi göz ardı etmeyen bu kadın, çıtayı biraz daha yükseltmeye karar vermişti. şimdi de sırada, en sevdiği şairin, en vurucu kısımları yer almaya başlayacaktı.
ne diyor patti?
"go rımbaud, go rımbaud!"
kimdi bu rimbaud?!rimbaud, bilindiği üzere sembolizmin en büyük şairlerinden, en katkı veren ruhlarından biriydi.
rimbaud'u bu kadar ilahlaştıran, şiirlerinin yepyeni bir edebiyat devrimine yol açması olarak görülebilir. bir anda, kansız ve acısız olan bu devrim, edebiyatın bazı akımlarının önünü kesmiş, bazılarını yok etmiş ve onların kalan ruhlarından da fazlası ile beslenmişti.
aynı zamanda kendisi ateşli bir paris komünü savunucusu, sessiz bir devrimci ve harika latince bilen cambaz idi.
ama genelde edebiyatla ilgilenmeyip bu adama denk gelenler için akıllarda en kalan kısım, kendisinden 10 yaş büyük olan verlain ile aşk yaşaması olabilir velhasıl.
sahi nerede kalmıştık? evet! patti ve rimbaud…
tarih 13 aralık 1975'i gösterdiğinde, patti ablaımızın ilk albümü çıkmış, bir anda amerika'nın hipster camiasını dolaşmış, underground kültürü talan etmiş ve patti kadar albüm de bir ikon haline gelmişti.
punk müziğin önünü açmış, edebiyat şöleninin dinlenme zevkine erişmesini sağlamıştı.
60 kuşağının önemli ikonlarından olan patti ablamızın, rimbaud hayranlığı öylesine büyüktü ki, jim morrison onun için "rimbaud'un reenkarne olmuş hali!" sözlerini, horses albümü ile boşa çıkarmamış, land, kimberly, elegie ve birdland şarkıları ile, adeta rimbaud'un düzelerine yakın şarkı sözleri ile bizlere edebiyatı dinletmeyi başarmıştı.
uzun lafın kısası, patti'nin ilk albümü olan horses, hala büyük başarısının gözardı edilmeyeceği bir dönemde olmaya devam ediyor.
dinleyelim, dinlettirelim.
her şey olduğundan daha hızlı ve daha güzel ilerliyordu. ama ortada çok büyük bir eksiklik vardı; şarkılar, sözleri ve besteleri!
elinde 2 adet şarkı bulunan patti, bir şekilde bunu 8'e çıkarması için john'dan baskı görüyordu. şarkı sözü yazmak ve bestelemek bir gecede yapılabilecek bir iş değildi.
patti'yi gerçekten yıpratacak ama bir o kadar da olgunlaştıracak bir nisan ayı ufukta görülmüştü.
nisanın ilk günü, evine kapanan patti, eline aldığı kalemi ve düşlediği rimbaud'u ile, ilk eserlerini vermeye başlamıştı. aklına bir arada en yakın dostlarından biri, nam-ı diğer çiçek adam geldi!
allan ginsberg!
allen'in patti üzerinde büyük bir etkisi vardı. savaş karşıtı olan bu çiçek adam, bizlere ilkokul rehberlik öğretmeni mottolarını hatırlatır cinsten şiirlere sahipti.
sahi, ne diyorlardı bize bu rehberlik öğretmenleri?
"sana taş atana sen gül at!"
şarkılarına savaş karşıtlığı, ufak tefek hipsterlıklar eklemeyi göz ardı etmeyen bu kadın, çıtayı biraz daha yükseltmeye karar vermişti. şimdi de sırada, en sevdiği şairin, en vurucu kısımları yer almaya başlayacaktı.
ne diyor patti?
"go rımbaud, go rımbaud!"
kimdi bu rimbaud?!rimbaud, bilindiği üzere sembolizmin en büyük şairlerinden, en katkı veren ruhlarından biriydi.
rimbaud'u bu kadar ilahlaştıran, şiirlerinin yepyeni bir edebiyat devrimine yol açması olarak görülebilir. bir anda, kansız ve acısız olan bu devrim, edebiyatın bazı akımlarının önünü kesmiş, bazılarını yok etmiş ve onların kalan ruhlarından da fazlası ile beslenmişti.
aynı zamanda kendisi ateşli bir paris komünü savunucusu, sessiz bir devrimci ve harika latince bilen cambaz idi.
ama genelde edebiyatla ilgilenmeyip bu adama denk gelenler için akıllarda en kalan kısım, kendisinden 10 yaş büyük olan verlain ile aşk yaşaması olabilir velhasıl.
sahi nerede kalmıştık? evet! patti ve rimbaud…
tarih 13 aralık 1975'i gösterdiğinde, patti ablaımızın ilk albümü çıkmış, bir anda amerika'nın hipster camiasını dolaşmış, underground kültürü talan etmiş ve patti kadar albüm de bir ikon haline gelmişti.
punk müziğin önünü açmış, edebiyat şöleninin dinlenme zevkine erişmesini sağlamıştı.
60 kuşağının önemli ikonlarından olan patti ablamızın, rimbaud hayranlığı öylesine büyüktü ki, jim morrison onun için "rimbaud'un reenkarne olmuş hali!" sözlerini, horses albümü ile boşa çıkarmamış, land, kimberly, elegie ve birdland şarkıları ile, adeta rimbaud'un düzelerine yakın şarkı sözleri ile bizlere edebiyatı dinletmeyi başarmıştı.
uzun lafın kısası, patti'nin ilk albümü olan horses, hala büyük başarısının gözardı edilmeyeceği bir dönemde olmaya devam ediyor.
dinleyelim, dinlettirelim.
devamını gör...
pame radyo yayını
pame'de bu hafta eski şarkılar boy gösterecek.
bugün 15 ağustos, yunanistan'da hem dini hem de kültürel anlamda kutlanan bir bayram. yazın paskalyası olarak anılan gün ise ülkede yaz döneminin en hareketli zamanları olduğundan pandemiye rağmen hayli renkli geçmekte. her yer kapalı olsa da restoranlar insanların sofra başında bir araya gelip eğlenmesi için açık oluyor. burada her bayramda olduğu gibi kutlamalara eşlik eden şarkılar ya geleneksel ya da geçmişte popüler olmuş şarkılar oluyor. bunu tıpkı bizdeki eski 45'liklerin ve yeşilçam filmlerinin bayramlarda veya özel günlerde daha çok tercih edilmesi gibi düşünebiliriz, bir tür nostalji arayışı aslında.

bu hafta, yunan müziğinin nostaljisini oluşturan 60'lı ve 70'li yılların dilden dile dolaşan popüler şarkılarının orijinal halleriyle yer alacağı program, dinleyenlerine bir tür "karşının radyosu" esintisi getirecek.
pame radyo yayını, saat 22:30'da sözlük radyosu'nda. bekliyoruz! *
blog.kafasozluk.com/
bugün 15 ağustos, yunanistan'da hem dini hem de kültürel anlamda kutlanan bir bayram. yazın paskalyası olarak anılan gün ise ülkede yaz döneminin en hareketli zamanları olduğundan pandemiye rağmen hayli renkli geçmekte. her yer kapalı olsa da restoranlar insanların sofra başında bir araya gelip eğlenmesi için açık oluyor. burada her bayramda olduğu gibi kutlamalara eşlik eden şarkılar ya geleneksel ya da geçmişte popüler olmuş şarkılar oluyor. bunu tıpkı bizdeki eski 45'liklerin ve yeşilçam filmlerinin bayramlarda veya özel günlerde daha çok tercih edilmesi gibi düşünebiliriz, bir tür nostalji arayışı aslında.

bu hafta, yunan müziğinin nostaljisini oluşturan 60'lı ve 70'li yılların dilden dile dolaşan popüler şarkılarının orijinal halleriyle yer alacağı program, dinleyenlerine bir tür "karşının radyosu" esintisi getirecek.
pame radyo yayını, saat 22:30'da sözlük radyosu'nda. bekliyoruz! *
blog.kafasozluk.com/
devamını gör...
geceye hayatta öğrendiğin bir şey bırak
“zengine hayırlı olsun derler, fukaraya nerden buldun derler müge abla.”
devamını gör...
durduk yere insanın aklına gelen replikler
aman ali rıza bey, ağzımızın tadı kaçmasın!
devamını gör...
mahlassızım
sohbet ederken tatlılığı karşısında eridiğim, çok kibar, düşünceli ve hoşsohbet bir yazarımızdır kendileri. *
tanımlarının güzelliğinden bahsetmeme gerek bile yok, verdiğim her artı kalbimin derinliklerinden kopup geliyor bilesin.*
seviyoruz seni sevgili yazar, tanımlarını heyecanla bekleyen bir kitle olduğunu unutma sakın.
edit : kendisi bi müzik olsa bu olurdu buradan
tanımlarının güzelliğinden bahsetmeme gerek bile yok, verdiğim her artı kalbimin derinliklerinden kopup geliyor bilesin.*
seviyoruz seni sevgili yazar, tanımlarını heyecanla bekleyen bir kitle olduğunu unutma sakın.
edit : kendisi bi müzik olsa bu olurdu buradan
devamını gör...
cinsel açlık
afrika’sı türkiye olan dünya.
devamını gör...
sözlük dergisi duyuruları
sevgili kafa sözlük yazarları, bugün dergimizi şereflendiren yazarımız cevizvaryersen ve yazısı bir garip hayal. kendisine bu güzel yazısı için teşekkür ediyoruz. bir solukta okunacak diğer güzel yazılara buradan ulaşabilirsiniz. umuyorum ki yazıları beğenir ve keyifle okursunuz.
siz de yazılarınızı [email protected] adresine göndererek yazınızı sözlük dergisinde yayınlayabilir ve sözlük dergisine katkı sağlayabilirisiniz.
siz de yazılarınızı [email protected] adresine göndererek yazınızı sözlük dergisinde yayınlayabilir ve sözlük dergisine katkı sağlayabilirisiniz.
devamını gör...
etli ekmek
hiç yemediğim bir yiyecektir.
ama tadının lahmacuna benzediğini düşünüyorum.
ama tadının lahmacuna benzediğini düşünüyorum.
devamını gör...
11 üniversiteye rektör atanması
devlet işinin karışmadığı yer kalmadığını gösteren hadiselerden biri.
siyaset önce dinde sonra eğitimde boy gösteriyor. hadi bakalım !
siyaset önce dinde sonra eğitimde boy gösteriyor. hadi bakalım !
devamını gör...
yolda yürürken durduk yere gülen insan
hayata dair mutlaka gülecek bir şeyler bulan insandır. iyi yapıyordur başka türlü çekilmez ki. *
devamını gör...
sizi niye damat olarak alalım diye soran kayınpeder
ardından kendinizi 5 sene sonra nerede görüyorsunuz diye soracak olan kayınpederdir.
devamını gör...
cesaretim olsa yaparım denen şeyler
bungee jumping
devamını gör...
türk dizisi klişeleri
devamını gör...
islam barış dinidir
ne yahudiler gibi sizden olmayan herkesi öldürün der, ne de hristiyanlar gibi sağ yanağına vurana, sol yanağını çevir der. karşıdaki insana nasıl davranacağı, karşıdaki insanın davranışlarına bağlıdır.
devamını gör...
muharrem ince’nin yeni parti logosu
''internet çağındayız amma nazar'a hala inanıyoruz, illümünati desteği olmadan var olamazdık'' subliminalini aldım*.
devamını gör...