mutlu olamayacağımı anladım.
devamını gör...

filozof beydaba'nın, hint hükümdar debleşem'e ülke yönetimine dair 14 konu hakkında anlattığı öğüt verici hikayelerden oluşuyor kitap. bilinen ilk fabl örneğidir. kelile ve dimne adında iki çakal üzerinden anlatılmaktadır hikayeler.
devamını gör...

medyanın belli bir gurubu, örneğin yoksulları haberleştirirken, izleyicide o grup hakkında nefret ve korku uyandıran bir dil ve semboller kullanmasına verilen addır.
devamını gör...

sınıf başkanlığı sınıftan bir kişiye verilen ve sınıf için sorumluluk sahibi olan öğrencidir. eskiden bu başkanlık için çok yarışlar olurdu ancak ya sınıfın en çalışkanı ya da hocanın en sevdiği öğrenci başkan olurdu. başkan olan kişinin her dediği yapılırdı ve gerçekten sınıfta ayrı bir yeri olurdu. öğretmenlerin ona görev vermesi bile bir ayrıcalık sayılırdı diğer tüm öğrencilerin gözünde.
devamını gör...

kendimi kötü hissettim fazlasıyla.alışmışız iyice sözlüğe.
devamını gör...

karma meslek lisesi ve erkeklerin sayıca fazla olduğu bir sınıfta okuyunca haliyle her günümüz olaylıydı. nöbetçi hocanın da yokluğunu fırsat bilip bölüm derslerinin dışında ki dersleri işlediğimiz sınıf parkedendi ve sınıfın kapisi da dandik çelik kapıdandı. ne yapsak da okul müdürümüzü şaşırtsak diye düşünürken birden "sınıfın çöp kovasının içine kağıt dolduralim yakalım da ısınalım " dedi biri. sıraları kenara çektik sınıfça, çöp kovasını ortaya koyduk." keşke yiyecek bir şeyler de olsaydı " dedi biri. tabi kimse de para da yok. oturduk kara kara yemek alacak parayı nasıl bulacağımızı düşünüyoruz. dedik bari sınıfın kapısını 2 sokak ötede ki eskiciye satalım, eskiciden aldığımız parayla da yol üstündeki ucuzcu donerciden yemek alır keyfimize bakarız dedik. elektrik -elektronik okumanın da vermiş olduğu el becerisinden dolayı,herkes takim çantasından tornavida pense ne kadar ıvır zıvır varsa çıkardı ve kapıya giriştik. 2 kişi koridorda gözetçilik yapıyor tabi. uzun uğraşlar sonucu kapıya zarar vere vere söktük. 25 kişinin arasından bir allahin kulu da çıkıp demedi ki "biz bu kapıyı okuldan nasil çıkaracağız?" diye. sınıfın zeka seviyesini düşünün. neyse, sınıfın penceresinden aşağı atalım nasıl olsa atacağımız yer çim çok ses çıkmaz dedik. bu arada eski lisemiz tarihi bir binaydi. önceden akil hastalarını da tedavi etmek amacıyla kullanılırken zamanla okul olmuştur. bu yüzden sınıfın penceresi tavana yakin yükseklikte ve geniştir. önce sınıfça herkes çelik kapiyi havaya kaldırmaya yardım etti tam sinif penceresinden atacağımız sırada, biri dedi ki" asagida biri varsa veya başka sınıfların beden dersi varsa yakalaniriz. en iyisi aşağıya telefonu olan 2 kişi insin baksin haber etsin " dedi. bu sırada bizim çöp kovası söndükce sınıftakiler mangal yapar gibi kağıt vs ne bulursa atmaya ateşi harlamaya devam ediyorlar. sınıfın ortasında yanan bir çöp kovası, camdan atılmayı bekleyen sınıf kapisi var. neyse aşağıya inen 2 arkadaş aradılar. "asagida kimse yok salın aşağıya emaneti" dediler. sınıfça abanıp aşağıya attığımız kapı güm diye yere düştü. oyle bir ses çıktı ki , tüm okulda bir sessizlik oldu size anlatamam. deprem olduğunu sanan mi dersin, sınıfın kapisi olmadığı için ve yanan çöp kovasından ötürü her yer dumanalti olduğu için yangın çıktı sanan mi dersin, üst kattaki öğrenciler panikle aşağıya inmeye çalışırken birbirini ezen mi dersin... ortalık bildiğin savaş alanı oldu.tabi bunun cezası da çok ağır oldu. yemek yemeden karnı doyan tek liseli bizdik.
devamını gör...

eskiden japonya'nın resmi dini olan fakat şu an milli dini olan animizimdir. (animizim: basitçe doğanın bir bütün olarak ve her varlığın teker teker maddi varlığının ötesinde bir de ruha sahip olduğunu kabul eden dini inanıştır.)
şintonun özellikleri:
dünyanın en eski dinlerinden biri olarak kabul görmektedir.
japonların gelenekleriyle iç içe geçmiş bir vaziyettedir bu sebeple zaten milli dindir.
politeizm anlayışını benimsemiş bir dindir tapılan tanrılara 'kami' denir (ör: doğa olaylarını temsil eden tanrıların var olması, kutsal sayılması)
şinto teriminin anlamı ise tanrıların yolu'dur.
şinto resmi din olma özelliğini 2.dünya savaşından sonra kaybetmiştir çünkü abd japonya'nın militarizmini ortadan kaldırmak için girişimlerde bulunmuştur ve başarılı olmuştur.
şu anda japonyada budizm hakimken bunun en önemli sebeplerinden biri ise şinto'nun hoşgörülü bir doğaya sahip olmasından kaynaklıdır. bu sayede iki inanç kaynağı kolayca kaynaşabilmiştir.
devamını gör...

ilk okulda sevdiğim kızın montunun üstüne asardım montumu ki onunki pislenmesin diye.
devamını gör...

cem karaca şarkısıdır.
devamını gör...

10 adet çeyrek altına denk gelen bir altındır.
devamını gör...

lisede kendi yerime arkadaşımı gönderdiğim olaydır. hayatımın hatasını yaptığımı sonradan anladım. kız, ben mezun olmadan önceki son günlerde o çocuk sen miydin diye şaşırdı. artık arkadaşım beni nasıl tarif ettiyse bilemiyorum. vekâleten teklif olmazmış. bizim zamanımızda öyle modaydı ne yapalım.
devamını gör...

balkonda uyumak keyifli değildir. asıl keyifli olan damda uyumaktır. yıldızları saya saya uykuya dalmak...
devamını gör...

can sıkıntısı başa bela.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

pink floyd olsun taştan olsun(bkz: swh)
devamını gör...

şıpsevdi
devamını gör...

rutinlerimiz. bir sebepten dolayı rutinlerimiz aksadığında anlıyoruz değerlerini. çünkü onlar hayatımızın bir parçası.
devamını gör...

istek parçamı çaldığınız için teşekkür ederim
şarkıyı tekrar dinlemek isteyen olursa diye bırakıyorum
devamını gör...

tek hücreli organizmalar bir araya gelerek yaşama şanslarını arttırdılar. çok hücreli organizma kendi varlığını devam ettirmeyi amaçlar, tek tek onu oluşturan hücreleri sallamaz. yine de bu birlik tek hücrelinin işine gelir.

bizim de insan olarak bilincimiz var ve tek tek hücrelerimizi düşünmüyoruz. kese yapınca ölü hücrelerle birlikte canlılar da gidiyor.

burun ameliyatı olup dokumuzun bir kısmını atabiliyoruz. veya kangren olmamak için bir uzvu kesebiliyoruz. hasta olunca antibiyotik alıp simbiyotik ilişki kurduğumuz bakterileri de yok edebiliyoruz. yani bizim için nihai amaç kendi varlığımızı devam ettirmek. halbuki her bir hücrenin kendi yaşam döngüsü, metabolizması var ve biz pek önemsemiyoruz, veya sadece bütünü etkilemesi açısından önemsiyoruz. beynimiz daha iyi çalışsın diye balık yağı içiyoruz örneğin.

insanlar da bir araya gelip topluluklar oluşturarak yaşama şanslarını arttırıyorlar. ancak bu defa oluşturulan toplum, kültür, yani bir üst ölçekteki sistem kendi varlığını korumaya çalışıyor. devlet de tek tek bireyleri önemsemez, feda edebilir, ancak kendi bütünlüğünü, geleceğini etkilediği ölçüde bireyleri önemser, toplumsal patlamanın olmaması için ihtiyaçlarını karşılar.

farklı kültürleri, yönetim modellerini doğadaki farklı canlılara benzetiyorum. kimisi daha esnek, koşullara uyum sağlıyor, kimisi soyunu devam ettiremiyor, yenileri oluşuyor.

devletlerin de üstünde bir sistem var olabilir. dünya üzerindeki tüm canlılığın cansız çevreyle bir bütün oluşturduğu ve canlılığın devam edebilmesi için çevre şartlarını etkilediğiyle ilgili james lovelock tarafından ortaya atılan bir hipotez, gaia hipotezi.

özetle bence devletle halk arasında karşılıklı çıkar ilişkisi var. devlete göre halk devlet için var ancak var kalabilmek için halkın ihtiyaçlarını da düşünmek zorunda.
devamını gör...

cem karaca, anıtkabir

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

görsel kaynağı
devamını gör...

queen bee adlı yazarın pavloğun göbeğinden yaklaşık 10 saat önce kayıt olduğunu farkettim. büyük ihitmalle moderatör hesabını ayrı açmak istemiştir uzatmaya gerek yok
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim