bayram harçlıklarıyla alınan abur cubur. özellikle magnum dondurma.
devamını gör...

aynı ismi taşıyan, çok farklı türlerde iki güzel parça:



devamını gör...

anadolu'da birçok kartal, şahin, doğan vb. arabaların arka camında yazan yazıdır.
devamını gör...

abuk sabuk hediyeler getirmeleri.* az önce elime poşet tutuşturdular, "sana aldık." dediler. poşeti açtım, leopar desenini görmemle başımdan aşağı kaynar sular döküldü. bir de tüylü müylü bir şey.* "bana aldığınıza emin misiniz?" diye sordum. "evet, sana aldık." dediler. baygınlık geçirecektim, odama kapanana kadar zor tuttum kendimi.

hayaller hawaii gömlek veya kimono tarzı şeyler, hayat babaanne eşofmanı.*
devamını gör...

şehit öğretmen aybüke yalçın'ın sesinden tekrar tekrar dinlediğim türküdür.
devamını gör...

türkler geçmişten bu yana:
göktürk alfabesi, uygur alfabesi, arap alfabesi, kiril alfabesi, lâtin alfabesi kullanmışlardır.
latin alfabesi bugün de kullandığımız türkçe sesleri en iyi karşılayan alfabedir.
osmanlı türkçesi denilen türkçe bugünkü gibi okunur. sadece alfabe farklıdır. arap alfabesinde bulunmayan türkçe sesler bu alfabede benzer sesler ile karşılanmıştır. mesela vav hem o, ö, u, ü hem de v yerine kullanılmaktadır. ya da bizde bir tek "s" harfi varken bu alfabede peltek s, kalın s (sad) ve s vardır.

alfabeyi öğrenmek kolayken (malum ülkenin yarısı en azından kuran okumayı biliyor.) osmanlı türkçesi ile yazılmış metinleri okumak bu yüzden zordur. arapça g ve l harflerini yan yana konulduğunu düşünün, bu iki harfi (arapça bükümlü bir dil olduğu için) gel, gül, gol... şeklinde telaffuz edebiliriz. hangisi olduğu ise cümlenin akışından anlaşılır.

yukarıda saydıklarım ve okul sayısının da azlığı sebebi ile osmanlı devleti'nde okur yazar oranı da yüzde 10 civarında falan seyretmektedir.
bu konuda asıl endişe etmesi gerekenler ise bence dönemin aydınları idi. yani bir gecede cahil kalan onlardı ancak bu duruma karşı çıkmak yerine desteklemişlerdir ki alfabe değişmeden çok önce cumhuriyetten de önce dil devrimi gerçekleşmiş ve edebi dilde bulunan arapça-farsça sözcükler ve dilbilgisi kuralları atılmış, yazı dili ve konuşma dili ortak hala gelmiştir. kast ettiğim zaman dilimi de tanzimat dönemi ile cumhuriyet dönemi arasını kapsar yani ortalama 60 yıllık bir icraat.

en sonunda da 1 kasım 1928'de latin alfabesine geçilmiştir. 1935 yılındaki nüfus sayımında ise okur yazar oranı neredeyse yüzde 20'ye yaklaşmıştır. bu sebeple diyebiliriz ki dil devrimi ile hem kendimizi daha kolay ifade edebilir hale geldik hem de daha çok insan okur-yazar oldu. eğer ki atam ve diğer aydınlar bu devrimi gerçekleştirmeseydi muhtemelen şimdi de birçokları o mezar taşlarını okumayacaktı.
devamını gör...

huzurdur. en baba ortopedik yatak o hazzı veremez.
devamını gör...

eskiden yeterdim kendime
artardım bile
şimdi ne yapsam nafile! ...
ve
kim demiş 'can eskimez' diye
bu can tedirgin tende
can da eskimiş
ben de..

dizelerini yazan ve bir çok şiirine hayran olduğum usta şairdir kendisi.
devamını gör...

#177228 tanıma cevaben;
sadece büyüttüğü için saygı duymak zorunda değil bence kimse, hürmet duyulması gerekebilir ama her babaya da hürmet duyulmaz. saygı bazı emekler sonucu kazanılan şeydir benim için ve sadece büyürken yanında olmak bunun için yeterli değildir.

edit: babamla aram gayet iyi.
devamını gör...

en zor doktorluk, acil servis doktorluğudur. servise yetiştirilen acil durumdaki hastalar, ölüm kalım refleksiyle önceliğin kendilerine verilmesini isterler. yoğunluk nedeniyle yaşanan gecikmelere öfkelenen hasta yakınları da öyle.
bu öfkeli şahıslar sistemdeki aksamaların sebebi olarak da doktorlar ve sağlık çalışanlarını görüp, sağlık bakanlığı'nın gösteremediği çözümü doktorlardan bekler. gerçekleşmeyince de hakaretler, küfürler, psikolojik ve fiziksel şiddet, hatta linç görüntüleri gelmeye başlar. oradaki, belki de çiçeği burnunda gencecik doktorun o saate kadar kaç can kurtardığı, ağzına hiçbir şey koymadan aç, uykusuz ve bitap olduğu, o insan müsveddesi şuursuzların umurunda değildir.
devamını gör...

odasında perde kullanmayan yazar.

peki sayın cumhurbaşkanım, bu kadar şeffafsınız madem online listesindeki yuvarlaktan niye sizi dikizleyemiyoruz*.

ellere var da bize yok mi?

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

yürüyüş
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

baskanım ya ülkeyi yönetin ya da biz oraya toplanıp taşınalım
devamını gör...

neşeli insan.
neşeli insan seven insan.
o anlatsın ben güleyim
ben anlatayım o gülsün.
buraya bir argo koyasım geldi ama neyse ki geçti. *
devamını gör...

boğaziçi üniversitesi felsefe hocalarından yıldız silier'in kitabıdır. kitapta marx ve rousseau bağlamında özgürlük sorunu inceleniyor. aslında rousseau ve özellikle marx'ın fikirleri öne çıkarılarak burjuva özgürlük anlayışına eleştiri getiriliyor. bu özgürlük anlayışının bir yanılsama olduğu ifade ediliyor. rousseau "insan özgür doğar ama her yerde zincire vurulmuştur" demişti. rousseau doğa durumundaki insanın kendine yeterli, mutlu ve özgür olduğunu iddia ediyordu. uygarlık ise insanı bozmuştur. uygarlık ile birlikte doğa durumundaki insan zorunlu ihtiyaçlarının ötesine geçip açgözlü olmuştur. diğer insanlarla sürekli bir rekabet hâline giren insan özgürlüğünü ve mutluluğunu kaybetmiştir. rousseau doğal duruma dönmenin imkansız olduğunu bilmektedir, o bunun yerine ideal bir toplum tasavvur etmiştir. tamamen ütopik ve günümüzde pek çok bakımdan saçma sapan gelecek uygulamalara sahip bir toplumdur bu. özellikle eğitim anlayışı ilkeldir. çocuğu toplumdan ve uygarlıktan uzakta eğitmeyi amaçlayan fantastik bir fikir. marx'a daha yakın duruyor yıldız silier. rousseau uygarlığı, gelişme ve ilerlemeyi insan doğasını yozlaştırıcı buluyordu. oysa marx böyle düşünmez. ilerleme ve gelişmenin insanlığın geleceği için zorunlu olduğunu ifade eder. insanın özgürleşebilmesi için de uygarlığın nimetlerini olmazsa olmaz görür. marx'ın karşı olduğu şey kapitalist özgürlük anlayışıdır. dış müdahalelerin olmayışı yönündeki bir negatif özgürlük anlayışına karşı çıkar. ona göre pozitif özgürlük yani kişinin kendini gerçekleştirebilmesidir önemli olan. yoksa ekonomik veya başka bağlamlarda dış müdahaleden âzâde olmak değildir özgürlük. kapitalist toplumda işçiler kaçınılmaz olarak yabancılaşırlar. kendi emeklerine, ürünlerine, doğaya ve diğer insanlara yabancılaşırlar. bu durumda hakiki bir özgürlükten söz etmek mümkün değildir. kendisinin efendisi olamayan insan özgür de olamaz. liberal anlayışın yasalar önünde eşitlik anlayışı da yeterli değildir. özgürlük olmadan eşitlik de olamaz. bunlar birbirine bağlıdır. marx'a göre kapitalist sistem sadece işçilerin kol emeklerini değil aynı zamanda aydınların zihin emeklerini de sömürür. genel olarak insanların kafalarını da sömürür. bu çeşitli bağımlılık ilişkileri yani zincirler yoluyla olur. bu durumda da özgürlük bir yanılsamadan öteye gidemez.
devamını gör...

sussan olmuyor, susmasan olmaz.
devamını gör...

geçmişten günümüze efsane ders...

türkiye'de ilk dönem hocaları sağlam ve birikimlidir. türkan rado efsanesini dinleyerek büyüdüm. rahmetli babamın roma hocasıymış kendisi. neyse mevzu bu değil. bu dersin efsane olması tamamen hukuk öğrencisinin bilincine yerleştirilen algıyla ilgilidir. fakülteyi kazanırsınız ve mekana girdiğiniz andan itibaren roma geyikleri yürümeye başlar. ne kadar zor bir ders olduğundan, dersi alttan alan yığınlardan bahsedilir. tüm bu hikâyeler sizin roma hukuku dersine karşı 1-0 yenik başlamanıza sebep olur. böylece öğrencinin kafasına mitolojik ögeler yerleşmeye başlar. sanırsınız sentorlar zeus zeus nidalarıyla size saldırıyor. aslında öyle çok zor bir ders değildir. bahsettiğim algı öğrencinin direkt teslim bayrağını çekmesine sebep olduğu için işler biraz zorlaşır * roma hukuku dersini ciddiye aldığınızda üst sınıflar için kendinize birikim yapmışsınız demektir. hem hukuk tarihi açısından heybenizi doldurursunuz. hem kavramlara vakıf olursunuz hem de eşya ve borçlar gibi derslerde özellikle başarılı olursunuz. tabi notlarla ve fotokopilerle roma hukuku öğrenmeye çalışırsanız, yukarıda bahsettiğim negatif psikolojinin de etkisi ile bu derste başarılı olmanız biraz zorlaşır.

bir paragrafta latince terimler mevzusuna açayım; bu konuda biraz empati kurmanızda fayda var. size bu dersi anlatan insanlar bu terimlerin arasında tabiri caizse bir ömür geçiriyorlar. bu terimlerin var olduğu yüzlerce kitap ve binlerce metin okuyorlar. bunlar üzerine derinlemesine düşünüp, makaleler, ders kitapları kaleme alıyorlar. çoğu suç türünün ve hukuki kavramın ciddi ciddi tarihi incelemesini yapıp karşılaştırmalı bir şekilde öğrencinin anlaması ve öğrenmesi için hazır tepsi şeklinde önünüze getiriyorlar. bu okuma ve yazma disiplini sonrası ister istemez bu terimlere olan hakimiyet ve alışkanlık hayatlarının bir parçası halini alıyor. ha şu noktada bu tenkite katılırım; latince olarak kavram dile getirilip sonrasında kavramın içeriği hakkında bilgi verilmiyorsa haklısınız. ama aksi durumda söylediğim gibi empati yapmanızda fayda var. netice olarak size 1 sene onlara bir ömür *
devamını gör...

islamın en büyük düşmanı bile olsa, kimseden ümidi kesmemek gerektiğini, dün bizi kesen kılıçın yarın tersine dönebileceğini gösteren bir sahabedir.
hz. ömer'in onu komutanlıktan azletmesi, müslümanların, onun komutan olduğu ordunun yenilmeyeceği düşüncesine karşı bir adımdır. hz. ömer'inde gösterdiği yol üzere hiç kimseyi kusursuz, mükemmel göremeyiz.
devamını gör...

24 saati gecmeksizin birden fazla girilen tanima verilen adlandirmadir. bu kuralin temel nedeni baslik altlarinda cikabilecek karsilikli sozlu tartismalari onlemektir. silinen tanimdaki yazilanlarin ilk tanima eklenmesi zaten yazarlara tavsiye edilir bu format disi degildir. yapilan edit ustteki alttaki, sagdaki soldaki yazara cevap/ satasma niteligindeyse " basliktan bagimsiz cevap niteliginde tanim" olmasindan oturu yine silinir.

diyelim ki yine alttaki usteki, sagdaki soldaki yazar, diger flood yapan yazarin silinen tanimini baz alip yorum yapmissa eger "ilgili tanim silinmistir, dilerseniz taniminizi duzenleyin/silin" diye bildirim gecilir.

ekstra bu kural yazarlarin belirli/belirsiz araliklarla tanim girmesiyle (uplanmasiyla) basliklari sol akisa düşürmesine, dolayisiyla akisin inorganik bir sekilde sekillenmesine dolayli yoldan engellemektedir.
sonuc itibariyla her iki koşul icin de gerekli bir kuraldir...
ayrica; (bkz: bence fikirleri var sadece geniş düşünüyorlar)
devamını gör...

ilk yazdığım mesaja yaptığı geri dönüşle kalbimi fethetmiş pamuğum mod *. sadece yazarak sıcaklığını, samimiyetini bu denli güzel hissettirebilen çok az insan tanıdım sanıyorum ki... kitap konuşarak yakın olduğum insanlar benim için çok daha özel olmuştur her zaman, daha okuyacağımız, konuşacağımız çok şey var pamuğum...
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim