tanrı'ya sorulacak tek soru
beni 16 gün sonrasına ışınlayabilir misin?
lütfen tanrım!
lütfen tanrım!
devamını gör...
şehzade ihticab
bir huşeng golşiri romanıdır.
çocukken bir gece bir akrabamıza misafirliğe gitmiştik. ben çok küçüktüm ama her anını hatırlıyorum olan biten her şeyin. gece yaşlılar ve çocuklar yattıktan sonra annemler, teyzemler ve aynı yaş grubundaki herkes oturup dedikodu yapmaya devam ettiler o gece. ben yatan ve uyuyan ekipte idim.
öyleyken, ben gecenin bir yarısı olduğunu düşündüğüm, halbuki daha geceyarısına yakın bile olmayan bir saatte aniden uyandım ve köy yerinin korkutucu karanlığında nerde olduğumu hatırlayamadım. ani bir tepki olarak her kahraman türk çocuğunun yapacağı gibi bağıra bağıra ağlamaya başladım. sonra yataktan el yordamı ile kalktım, yer yatağı olduğu için çok da zor olmadı hem kalkıp hem ağlamak.
bir süre sonra cama dokununca elim bu sefer cama vura vura bağırmaya başladım. ama yine bir tepki alamadım. uzatmayayım sonunda tahta kapıya ulaşıp açınca ışığı gördüm. annelerin olduğu odaya girince de herkesin şaşkın şaşkın bana baktığını fark ettim. olay basit bir salaklıktı faili olduğum. ama o kadar korkmuştum, o kadar kaybolmuş, terk edilmiş hissetmiştim ki anlatamam. işte bu kitabı okuduğum her sayfada aynı duyguları yaşadım.
okuduğum en tuhaf kitaplardan biri. kayboldum içinde. yolumu bulmakta o kadar zorlandım ki bir ara tamamen yitip gittiğimi hissettim. tam yok olmanın eşiğine geldiğim anlarda bir şekilde bir yol ya da yol olduğunu sandığım bir yere çıksam da bu sadece yeniden kaybolmak içindi.
tüm bunlara rağmen nedenini açıklayamayacağım, anlatmaya bile kalkmayacağım bir şekilde çok etkilendim kitaptan.
çocukken bir gece bir akrabamıza misafirliğe gitmiştik. ben çok küçüktüm ama her anını hatırlıyorum olan biten her şeyin. gece yaşlılar ve çocuklar yattıktan sonra annemler, teyzemler ve aynı yaş grubundaki herkes oturup dedikodu yapmaya devam ettiler o gece. ben yatan ve uyuyan ekipte idim.
öyleyken, ben gecenin bir yarısı olduğunu düşündüğüm, halbuki daha geceyarısına yakın bile olmayan bir saatte aniden uyandım ve köy yerinin korkutucu karanlığında nerde olduğumu hatırlayamadım. ani bir tepki olarak her kahraman türk çocuğunun yapacağı gibi bağıra bağıra ağlamaya başladım. sonra yataktan el yordamı ile kalktım, yer yatağı olduğu için çok da zor olmadı hem kalkıp hem ağlamak.
bir süre sonra cama dokununca elim bu sefer cama vura vura bağırmaya başladım. ama yine bir tepki alamadım. uzatmayayım sonunda tahta kapıya ulaşıp açınca ışığı gördüm. annelerin olduğu odaya girince de herkesin şaşkın şaşkın bana baktığını fark ettim. olay basit bir salaklıktı faili olduğum. ama o kadar korkmuştum, o kadar kaybolmuş, terk edilmiş hissetmiştim ki anlatamam. işte bu kitabı okuduğum her sayfada aynı duyguları yaşadım.
okuduğum en tuhaf kitaplardan biri. kayboldum içinde. yolumu bulmakta o kadar zorlandım ki bir ara tamamen yitip gittiğimi hissettim. tam yok olmanın eşiğine geldiğim anlarda bir şekilde bir yol ya da yol olduğunu sandığım bir yere çıksam da bu sadece yeniden kaybolmak içindi.
tüm bunlara rağmen nedenini açıklayamayacağım, anlatmaya bile kalkmayacağım bir şekilde çok etkilendim kitaptan.
devamını gör...
güne bir kadın yalanı bırak
devamını gör...
seni sevseydi
gözlerimden anlardı demek istediklerimi
"okur musun, gözlerimden akan kelimeleri? "
tomris uyar
"okur musun, gözlerimden akan kelimeleri? "
tomris uyar
devamını gör...
türkiye’de insanların sinirli olmasının nedenleri
her günü cahiliye dönemi simülasyonu içindeymiş gibi yaşadığımızdan olsa gerek.
devamını gör...
ne istediğini bilmek
büyük bir erdemdir, insanın içindeki farklı duygu ve istek mekanizmaları sürekli bir şeyler isteme halindedir. eğer insan bunların hepsini kabul edip her istek mekanizmasını eyleme çevirseydi, ondaki istek mekanizmasının hayvanlarınkinden farkı kalmayacaktı.
bundan dolayı insanın duygularından hangisini eyleme çevireceğine karar vermesi gerekir. insanın karakteri bu kararlar neticesinde şekillenir. mesela zevk ve huzuru birbirinden ayıramamış bir insan anlık zevkleri huzur zannedip daha kısa yoldan mutluluklar arar ise zaman geçtikçe elinde bir şey kalmayacaktır,
terbiyenin mânâsıda budur, kısa yol çoğu zaman doğru yol değildir. kişi ne istediğini çok iyi bilmeli, ihtimal ki kendisi için kötü olacak bir şeyi istiyordur.
insanı yaratan allah insanlara bu özelliğinden de bahsediyor.
" insan, şerri de hayrı istediği gibi ister. insan pek acelecidir! "
ve yed'u el insânu bi eş şerri duâe-hu bi el hayri ve kâne el insânu acûlen
وَيَدْعُ الإِنسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءهُ بِالْخَيْرِ وَكَانَ الإِنسَانُ عَجُولاً
isra 11
-
hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı seviyorsunuz.
kellâ bel tuhıbbûne el âcilete
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ
kıyâme suresi 20
bundan dolayı insanın duygularından hangisini eyleme çevireceğine karar vermesi gerekir. insanın karakteri bu kararlar neticesinde şekillenir. mesela zevk ve huzuru birbirinden ayıramamış bir insan anlık zevkleri huzur zannedip daha kısa yoldan mutluluklar arar ise zaman geçtikçe elinde bir şey kalmayacaktır,
terbiyenin mânâsıda budur, kısa yol çoğu zaman doğru yol değildir. kişi ne istediğini çok iyi bilmeli, ihtimal ki kendisi için kötü olacak bir şeyi istiyordur.
insanı yaratan allah insanlara bu özelliğinden de bahsediyor.
" insan, şerri de hayrı istediği gibi ister. insan pek acelecidir! "
ve yed'u el insânu bi eş şerri duâe-hu bi el hayri ve kâne el insânu acûlen
وَيَدْعُ الإِنسَانُ بِالشَّرِّ دُعَاءهُ بِالْخَيْرِ وَكَانَ الإِنسَانُ عَجُولاً
isra 11
-
hayır; siz çarçabuk geçmekte olanı seviyorsunuz.
kellâ bel tuhıbbûne el âcilete
كَلَّا بَلْ تُحِبُّونَ الْعَاجِلَةَ
kıyâme suresi 20
devamını gör...
kız istemeye gidecek damat adayına verilen şartlar listesi
sanki altın kaplama haspam..
müge anlı'nın dediği gibi "geldim gidiyorum şöyle bir kadın olamadım."
insanlar zaten yapacak belki, belki daha çoğunu yapacak ama böyle liste yapmak da nereden bakarsan görgüsüzlük.
gerçi sosyal medyada dolaşan her şeye %50 güvenim var ama olsun bu tarz insanların varlığını değiştirmez bu.
müge anlı'nın dediği gibi "geldim gidiyorum şöyle bir kadın olamadım."
insanlar zaten yapacak belki, belki daha çoğunu yapacak ama böyle liste yapmak da nereden bakarsan görgüsüzlük.
gerçi sosyal medyada dolaşan her şeye %50 güvenim var ama olsun bu tarz insanların varlığını değiştirmez bu.
devamını gör...
sözlüklerdeki islam düşmanlığı
siz kalkar mukaddesinizi kişilerle ve topluluklarla özdeşleştirir, sonrasında bu kişilerin/toplulukların ahlâka, âdaba ve vicdana mugayir yaklaşımlarının ve hareketlerinin eleştirilmesinin önüne geçmeye çalışırsanız, gördüğünüz şey islam düşmanlığı olur. oysa mukaddes dediğiniz şey kişilerden ve topluluklardan bağımsız bir olgudur. sizin onu kalbinizin en müstesna köşesine yerleştirmeniz ve ona zarar verecek tüm bu yaklaşımların karşısında herkesten önce tavır almanız gerekir. işte bunu yapmadığınız, islamı temsil yetkisini devrettiklerinizin sebebiyet verdiği tüm olumsuzluklar karşısında sustuğunuz için hiçbir şey düzelmiyor. üzerine birde insanları yaftalıyor ve suçluyorsunuz. bir örnek her şeyi açıklar sanırım; yıllarca fethullah gülen denen meczupla ilgili söylenenleri dikkate almadınız. insanlar tabiri caizse kendini yırttı. hayır dediniz. dine saldırıyorlar, islam düşmanlığı yapıyorlar, bunlar dinsiz, allahsız, kitapsız, ezanlarımızı susturmak istiyorlar dediniz. ne oldu? o meczup kalktı dine ve inananlara en büyük darbeyi vurdu. sustunuz kaldınız. ar etmediniz ve halen ortalıkta islam düşmanları şöyle, islam düşmanları böyle diye geziyorsunuz.
insanları sizin göremediğinizi gördükleri için din düşmanı ilan etmekten vazgeçmelisiniz. asıl düşmanca tavır budur. hiç bir konuda burnunuzdan kıl aldırmayıp sonrasında bunlar islama düşman diyerek bir yere varamazsınız. bakınız; tecavüz, taciz, ölüm ile sonuçlanan vakıalar kim tarafından ve ne şekilde meydana getirilirse getirilsin tepki gösterilmesi gereken şeylerdir. önce bunu idrak etmeniz lazım. elinizi vicdanınıza koyacaksınız ve kendinize şunu soracaksınız? bu rezilliklere alnı secdeye değmeyen biri ya da bir grup imza atsaydı neler söylerdiniz? bunun cevabı sizin inancınızın da insanlığınızın da turnusolü olacaktır. evet yeri geliyor bazı insanlar çok sert tepkiler veriyorlar. bu doğrudur ama önce iğne kendinize sonra çuvaldınız başkasına olmalı. siz kendi kapınızın önünü temizlemeden bu insanlara söz söyleme hakkına sahip misiniz? kaldı ki bu insanlar yıllardır ötekileştirilmenin, haklarının yenmesinin, hırsızlığının, talanın ve yalanın ortasında yaşıyorlar. yani bıçak kemiğe dayanmış durumda. fethullah denen meczup yüzünden binlerce insanın hayatı çalındı bu ülkede. nerelerdeydiniz? diye sorarlar adama/kadına. neden insanların bu konularda söylediklerine itibar etmediniz? derler.
önce bunlara kendi içinizde vicdanen yanıt verip sonrasında başkalarını suçlayınız. mukaddesinizin temsilini başkalarına devrettiğiniz müddetçe tüm bunlar yaşanmaya devam edecek. ve bu kısır döngü içerisinde en az suçlu olanlar sizi uyarmaya çalışanlar ve yaşananlar yüzünden tepkilerini ayarlamakta zorlanan insanlardır. birde bu açıdan bakmayı deneyin. belki yüzleşeceğiniz şey hoşunuza gitmeyecek ama inanın vicdanen ve düşünsel anlamda rahatlayacaksınız.
insanları sizin göremediğinizi gördükleri için din düşmanı ilan etmekten vazgeçmelisiniz. asıl düşmanca tavır budur. hiç bir konuda burnunuzdan kıl aldırmayıp sonrasında bunlar islama düşman diyerek bir yere varamazsınız. bakınız; tecavüz, taciz, ölüm ile sonuçlanan vakıalar kim tarafından ve ne şekilde meydana getirilirse getirilsin tepki gösterilmesi gereken şeylerdir. önce bunu idrak etmeniz lazım. elinizi vicdanınıza koyacaksınız ve kendinize şunu soracaksınız? bu rezilliklere alnı secdeye değmeyen biri ya da bir grup imza atsaydı neler söylerdiniz? bunun cevabı sizin inancınızın da insanlığınızın da turnusolü olacaktır. evet yeri geliyor bazı insanlar çok sert tepkiler veriyorlar. bu doğrudur ama önce iğne kendinize sonra çuvaldınız başkasına olmalı. siz kendi kapınızın önünü temizlemeden bu insanlara söz söyleme hakkına sahip misiniz? kaldı ki bu insanlar yıllardır ötekileştirilmenin, haklarının yenmesinin, hırsızlığının, talanın ve yalanın ortasında yaşıyorlar. yani bıçak kemiğe dayanmış durumda. fethullah denen meczup yüzünden binlerce insanın hayatı çalındı bu ülkede. nerelerdeydiniz? diye sorarlar adama/kadına. neden insanların bu konularda söylediklerine itibar etmediniz? derler.
önce bunlara kendi içinizde vicdanen yanıt verip sonrasında başkalarını suçlayınız. mukaddesinizin temsilini başkalarına devrettiğiniz müddetçe tüm bunlar yaşanmaya devam edecek. ve bu kısır döngü içerisinde en az suçlu olanlar sizi uyarmaya çalışanlar ve yaşananlar yüzünden tepkilerini ayarlamakta zorlanan insanlardır. birde bu açıdan bakmayı deneyin. belki yüzleşeceğiniz şey hoşunuza gitmeyecek ama inanın vicdanen ve düşünsel anlamda rahatlayacaksınız.
devamını gör...
hayat mı yorar insanlar mı sorunsalı
biri sağdan biri soldan vurur
devamını gör...
ülkelere sembol olan hayvanlar
tarih boyunca ülkeler ve milletler kendilerine sembol olarak çeşitli hayvanları seçmiştir. sanal ortamda ülkelerden bahsederken bu hayvanlar sembol olarak halen kullanılmaktadır.
abd - beyaz başlı kartal: uzun ömürlü ve güçlüdür. havada özgürce süzülür.
almanya – kara kartal: cesaret ve özgürlüğün sembolüdür.
avustralya -kanguru: kangurular geriye doğru hareket etmez. dişi kangurular hamileliğini duraklatabilir ve yavrusunun cinsiyetini belirleyebilir
azerbaycan - karabağ atı: bir dağ-bozkır yarış atı olan karabağ atı; iyi huylu, hızlı ve zariftir.
bhutan -takin: baş kısmı keçiye vücut kısmı ise ineğe benzeyen takin her türlü zorlu şartlarda varlığını sürdürür.
çin - panda: hem dayanıklı ve güçlü hem de dostluk ve barışın sembolüdür. eskiden ejderhayı sembol olarak kullanırlardı.
fransa - horoz: irade sahibidir ve liderdir.
guatemala - muhteşem quetzal kuşu: asalet, hürriyet ve bereketi simgeler.
hindistan - kaplan: gücü, çevikliği ve zarafeti ile dikkat çeker.
ingiltere - aslan: kraliyeti ve asaleti temsil eder.
iskoçya - tek boynuzlu at: efsanelerde geçen bu at masum ve güçlüdür.
ispanya - boğa: güçlü ve azimlidir.
israil – tilki: kurnazlığı ile ünlüdür.
kanada - kunduz: sakin ve çok çalışkandır.
kuzey kore – kanatlı at: efsanelerde geçen bu at hiç kimseye boyun eğmez, ehlileştirilmesi imkansızdır.
pakistan – markhor: burma boynuzlu keçi tehlikeli ve güçlülüğü ile nam sarmıştır.
rusya - bozayı: güçlü ve kurnazdır.
isveç - sığın: sığın; uzun bacaklı, attan ve mandadan daha iri bir geyik çeşididir. ihtişamlıdır ve saygı uyandırır.
türkiye - bozkurt: türeyiş destanı ve ergenekon destanı'nda geçmektedir ve ilk defa göktürkler'de bayrak olarak kullanılmıştır. bozkurtlar özgürlüğüne düşkün ve korkusuzdur. esarete asla boyun eğmezler.
yeni zelanda - kivi kuşu: çok meraklı ve araştırmacıdır.
abd - beyaz başlı kartal: uzun ömürlü ve güçlüdür. havada özgürce süzülür.
almanya – kara kartal: cesaret ve özgürlüğün sembolüdür.
avustralya -kanguru: kangurular geriye doğru hareket etmez. dişi kangurular hamileliğini duraklatabilir ve yavrusunun cinsiyetini belirleyebilir
azerbaycan - karabağ atı: bir dağ-bozkır yarış atı olan karabağ atı; iyi huylu, hızlı ve zariftir.
bhutan -takin: baş kısmı keçiye vücut kısmı ise ineğe benzeyen takin her türlü zorlu şartlarda varlığını sürdürür.
çin - panda: hem dayanıklı ve güçlü hem de dostluk ve barışın sembolüdür. eskiden ejderhayı sembol olarak kullanırlardı.
fransa - horoz: irade sahibidir ve liderdir.
guatemala - muhteşem quetzal kuşu: asalet, hürriyet ve bereketi simgeler.
hindistan - kaplan: gücü, çevikliği ve zarafeti ile dikkat çeker.
ingiltere - aslan: kraliyeti ve asaleti temsil eder.
iskoçya - tek boynuzlu at: efsanelerde geçen bu at masum ve güçlüdür.
ispanya - boğa: güçlü ve azimlidir.
israil – tilki: kurnazlığı ile ünlüdür.
kanada - kunduz: sakin ve çok çalışkandır.
kuzey kore – kanatlı at: efsanelerde geçen bu at hiç kimseye boyun eğmez, ehlileştirilmesi imkansızdır.
pakistan – markhor: burma boynuzlu keçi tehlikeli ve güçlülüğü ile nam sarmıştır.
rusya - bozayı: güçlü ve kurnazdır.
isveç - sığın: sığın; uzun bacaklı, attan ve mandadan daha iri bir geyik çeşididir. ihtişamlıdır ve saygı uyandırır.
türkiye - bozkurt: türeyiş destanı ve ergenekon destanı'nda geçmektedir ve ilk defa göktürkler'de bayrak olarak kullanılmıştır. bozkurtlar özgürlüğüne düşkün ve korkusuzdur. esarete asla boyun eğmezler.
yeni zelanda - kivi kuşu: çok meraklı ve araştırmacıdır.
devamını gör...
araplara çöl faresi demek
bu tarz söylemlerde bulunanlar; almanya'da bir vatandaş kendilerine ''pis türkler'' deyince ''almanya'da ırkçılık var'' diyerek gevelerler ama.
devamını gör...
hristiyanismail
ben olaya değişik bir yerden bakıyorum. arkadaşımız kaydolalı 3 ay olmuş olmamış. nickaltına tanım girmeyen yönetici, mod, kurucu kalmamış. nickaltına 217 tane tanım girilmiş.
ben bu yönden kıskandım sadece. başka diyecek bir şeyim yoktur hakim bey...
ben bu yönden kıskandım sadece. başka diyecek bir şeyim yoktur hakim bey...
devamını gör...
aziz varvara alekseyevna
herkesin sabırsızlıkla beklediği, ''ne zaman açıklanacak bu eş başkan?'' sorularının havada uçuştuğu kitap/edebiyat kulübünün değerli eş başkanı. sevgili alekseyevna, tekrardan tebrik ederim.
umarım hoş ve keyifli vakit geçiririz azizim.
umarım hoş ve keyifli vakit geçiririz azizim.
devamını gör...
şair evlenmesi
tanzimat dönemi'nin ilk yarısına ait bir eserdir ve edebiyatımızdaki ilk batılı tarzla yazılan tiyatrodur. ilklerin adamı ibrahim şinasi yazmıştır.
yazar bu eserinde görücü usulüyle yapılan evlilikleri kendi tarzıyla eleştirmiş, müştak bey karakteriyle görücü usulü evlilik yapıp pişmanlık duyan insanları örneklemiştir. konusu genel itibariyle şöyledir;
müştak bey, sevdiği kız ile nikâhlanmıştır lakin düğün gecesi odada yaşlı ve tabir-i caizse çirkin bir kadınla yan yana getirilmiştir ancak baş karakterimiz kabul etmemiş, kavga gürültü çıkınca imam çağrılmıştır. rüşvetle evlilikte yapılan yanlış düzeltilmiştir.
eserde ayrı ayrı birçok konuya eleştiri yapılıyor. göze çarpan ilk hicivler ise; görücü usulü evliliğin yanlışa sürüklenmesi ve imamın "parayla, rüşvetle" bunu düzeltmesi. burada o zamanın imamlarının * para uğruna dini umursamadığı, dini kullanarak para kazandıkları açıkça ifade edilmiş. şinasi ta o zaman franz kafka'dan daha güzel metafor kullanmış diyebiliriz. imam, günümüz insanı.
teknik açıdan kusurları var, dönemin özelliğinden mütevellit dili de biraz ağır ama güzel bir kaynaktan elde edip okursanız seveceğinizi düşünüyorum.
yazar bu eserinde görücü usulüyle yapılan evlilikleri kendi tarzıyla eleştirmiş, müştak bey karakteriyle görücü usulü evlilik yapıp pişmanlık duyan insanları örneklemiştir. konusu genel itibariyle şöyledir;
müştak bey, sevdiği kız ile nikâhlanmıştır lakin düğün gecesi odada yaşlı ve tabir-i caizse çirkin bir kadınla yan yana getirilmiştir ancak baş karakterimiz kabul etmemiş, kavga gürültü çıkınca imam çağrılmıştır. rüşvetle evlilikte yapılan yanlış düzeltilmiştir.
eserde ayrı ayrı birçok konuya eleştiri yapılıyor. göze çarpan ilk hicivler ise; görücü usulü evliliğin yanlışa sürüklenmesi ve imamın "parayla, rüşvetle" bunu düzeltmesi. burada o zamanın imamlarının * para uğruna dini umursamadığı, dini kullanarak para kazandıkları açıkça ifade edilmiş. şinasi ta o zaman franz kafka'dan daha güzel metafor kullanmış diyebiliriz. imam, günümüz insanı.
teknik açıdan kusurları var, dönemin özelliğinden mütevellit dili de biraz ağır ama güzel bir kaynaktan elde edip okursanız seveceğinizi düşünüyorum.
devamını gör...
oyun terapisi
oyun çağındaki çocuklar için kullanılan bir terapi şeklidir. çocuklar kendi duygularını kolayca açıklayamadıkları için bu yönteme başvurulur. bu sayede çocukların bastırılmış duyguları, eğer varsa psikolojik sorunları ve başa çıkmakta güçlük çektiği şeyler ortaya çıkmış olur.
terapide kural veya sınırlamalar mümkün olduğunca azdır. çocukların kendilerini rahat hissedecekleri bir alanın tasarlanmış olması önemlidir.
oyun terapisi, yönlendirici oyun terapisi ve yönlendirici olmayan oyun terapisi olmak üzere iki yaklaşıma sahiptir.
yapılan araştırmalarda oyun terapisi uygulanan çocukların %71'inde olumlu yönde bir değişim gözlemlenmiştir. başta tereddüt yaşansa da, çocuklar terapistleriyle daha fazla vakit geçirip iletişim kurdukça yani aralarındaki bağ güçlendikçe oyunlarda daha aktif ve konuşkan hale gelmektedir.
bir hocamız, çocukların oyun oynadıktan sonraki oyun alanını bir sonraki gelişlerinde aynı bulmaları için terapi sonrası farklı açılardan o alanın fotoğrafını çektiğinden, bir de terapi öncesinde tekrardan oyuncakları aynı şekilde yerlerine yerleştirdiğinden bahsetmişti. çocuklar o kadar zeki ki, hiçbir şeyi unutmuyorlar ve doğal olarak bir sonraki gelişlerinde kaldıkları yerden oyuna devam etmek istiyorlar.
terapide kural veya sınırlamalar mümkün olduğunca azdır. çocukların kendilerini rahat hissedecekleri bir alanın tasarlanmış olması önemlidir.
oyun terapisi, yönlendirici oyun terapisi ve yönlendirici olmayan oyun terapisi olmak üzere iki yaklaşıma sahiptir.
yapılan araştırmalarda oyun terapisi uygulanan çocukların %71'inde olumlu yönde bir değişim gözlemlenmiştir. başta tereddüt yaşansa da, çocuklar terapistleriyle daha fazla vakit geçirip iletişim kurdukça yani aralarındaki bağ güçlendikçe oyunlarda daha aktif ve konuşkan hale gelmektedir.
bir hocamız, çocukların oyun oynadıktan sonraki oyun alanını bir sonraki gelişlerinde aynı bulmaları için terapi sonrası farklı açılardan o alanın fotoğrafını çektiğinden, bir de terapi öncesinde tekrardan oyuncakları aynı şekilde yerlerine yerleştirdiğinden bahsetmişti. çocuklar o kadar zeki ki, hiçbir şeyi unutmuyorlar ve doğal olarak bir sonraki gelişlerinde kaldıkları yerden oyuna devam etmek istiyorlar.
devamını gör...
bir eylül akşamı
şu sıralar birine sevdalanma ey deli yüreğim yoksa dinlersin bu şarkıyı şarap eşliğinde. dedirten erkin koray şarkısıdır.
devamını gör...
bim sözlük olsa alınabilecek nickler
bimden daha ucuz marketim var bimde kimmiş.*
devamını gör...
bir öz eleştiri yap
negatif, gamlı, dertli, tasalı, aksi, gizemli, nobran, patavatsız insan sevemiyorum.
mevlana olamıyorum. herkese göre değilim.
mevlana olamıyorum. herkese göre değilim.
devamını gör...