otobiyografinize yazacağınız son cümle
güzel yaşadım, aklım kalmadı kalanlarda.
yaşatanlar sağ olsun.
ardımdan fatihayı okuyanlar sağ olsun.
yaşatanlar sağ olsun.
ardımdan fatihayı okuyanlar sağ olsun.
devamını gör...
ülkenin geri kalmışlık belirtileri
çöplerimizi ayrıştırmıyo oluşumuz en büyük belirtidir.
devamını gör...
george orwell
"bilinçlenene kadar asla isyan etmeyecekler, isyan edene kadar bilinçlenmeyecekler'' sözünün sahibi gazeteci, yazar ve gerilla...
devamını gör...
benimsin
cem yılmaz’ın yazdığı ömer faruk sorak’ın yönettiği ve gösterime girdiği 2004 yılından beri ciddi bir hayran kitlesine sahip olan ve kült mertebesine eriştiğini söyleyebileceğimiz gora filminde geçen enfes şarkıdır.
ceku’ya; dokuyan çocuğun kör olduğu ve bu çocuğun ameliyatı için ciddi bir para harcamasına neden olabilecek halıyı hediye etmeye gelen komutan logar, ceku tarafından reddedilince önce askeri vurup sonra dışarı çıkmak üzereyken orada duran arpı işaret ederek “ güzel numaraymış, bundan bir tane de ben alayım der.”
filmin ortasına doğru bir sahnede bu dediğini yaptığını ve arp çalmaya başladığını görürüz komutan logar’ın.
daha sonra ceku, komutan logar ile evlenmek zorunda kaldığında düğün başlamak üzereyken komutan logar bir şarkı çalmaya karar verir. komutanın sanatsal yeteneğini gözler önüne seren şarkı çok ciddi bir beğeniye neden olur. alkış.
eserin adı benimsin’dir elbette ve bu sesleniş elbette ki güzeller güzeli ceku’yadır. şarkının büyüleyici havası komutan logar için iyi bir gelecek getirmese de zihinlerimize kazıdığı melodisi asla unutulmayacaktır.
ceku’ya; dokuyan çocuğun kör olduğu ve bu çocuğun ameliyatı için ciddi bir para harcamasına neden olabilecek halıyı hediye etmeye gelen komutan logar, ceku tarafından reddedilince önce askeri vurup sonra dışarı çıkmak üzereyken orada duran arpı işaret ederek “ güzel numaraymış, bundan bir tane de ben alayım der.”
filmin ortasına doğru bir sahnede bu dediğini yaptığını ve arp çalmaya başladığını görürüz komutan logar’ın.
daha sonra ceku, komutan logar ile evlenmek zorunda kaldığında düğün başlamak üzereyken komutan logar bir şarkı çalmaya karar verir. komutanın sanatsal yeteneğini gözler önüne seren şarkı çok ciddi bir beğeniye neden olur. alkış.
eserin adı benimsin’dir elbette ve bu sesleniş elbette ki güzeller güzeli ceku’yadır. şarkının büyüleyici havası komutan logar için iyi bir gelecek getirmese de zihinlerimize kazıdığı melodisi asla unutulmayacaktır.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
ahahahaah mükkeeemmeel şarkı. harikasın gomercan!!*
devamını gör...
üçüncü sayfa radyo yayını
toplumun, istismar kültürünü diline ve yaşantısına nasıl yerleştirdiğini uzun uzun inceledik ve çocukların, çevreden gelecek olası kötü yaklaşımlara karşı savunmasız kalmasına sebep olacak yanlış aile tutumları ile ilgili detaylı bilgiler paylaştık. biz bu programda mabada mabad dedik arkadaşlar.
dilerim sevgili dinleyicilerimizde programın ardından yeni bilgiler edinmiş yeni yaklaşımlar geliştirmiş olur.*
dilerim sevgili dinleyicilerimizde programın ardından yeni bilgiler edinmiş yeni yaklaşımlar geliştirmiş olur.*
devamını gör...
normal sözlük kulüpsüzler kulübü
işte bu dediğim kulüp. hiç bir yere sığmayan biri olarak geldim. *
devamını gör...
z kuşağının hiçbir değer yargısının olmaması
hiç katılmadığım başlıktır.
tersini ispatlamak için birçok gerekçem var çünkü.konunun gelenek göreneklerle ilgili olduğunu da düşünmüyorum. z kuşağı ile çalışıyorum ve onları çok seviyorum.
herhangi bir kuşağı değersiz hale getirmek zaten mantığın kabul edemeyeceği bir şey.
özeleştiri ile başlamalı ve bize önceki kuşaklardan neler geldiğine bakmalıyız.biz neydik ve gelecek kuşağa ‘moruklar’ olarak ne teslim ettik?
bütün bir nesli ‘tiktokçu’ olarak nitelendirmek altın gibi yüreği, pırıl pırıl zihinleriyle karşılaştığımız gencecik canları yok saymaktır.
bir huzur evi ziyareti yapmıştık,kendilerinden 2 -3 kuşak öncesiyle oturup söyleşen onların gönüllerini hoş eden, onlar mutlu olsun diye bütün enerjilerini harcayan gençler gördüm.
engelliler merkezine okulun hep sorun kabul ettiği çocuklarla gittik, kırk kere öğütledik, aman bir sorun çıkmasın diye.sonuç : 20 den fazla çeşitli engelleri olan 10-30 yaş arası kimselerle harika vakit geçirdiler, onlara kek bile pişirdiler.iki grup da birbirinden zar zor ayrıldı.bu,okulda onlara verilmeye çalışanlardan çok daha eğiticiydi ve vicdaniydi.
ve elbette buraya yazmakla yetiştirmeyeceğim ülkemizde ve dünyada harika işler başarmış ‘z kuşağı’ gençlerimiz de var.
hemen her şeyde olduğu gibi ‘kötü’ örnekler buluyoruz. belki de sadece beklentimizi karşılamadığı için öyle etiketliyoruz, ne dersiniz?
tersini ispatlamak için birçok gerekçem var çünkü.konunun gelenek göreneklerle ilgili olduğunu da düşünmüyorum. z kuşağı ile çalışıyorum ve onları çok seviyorum.
herhangi bir kuşağı değersiz hale getirmek zaten mantığın kabul edemeyeceği bir şey.
özeleştiri ile başlamalı ve bize önceki kuşaklardan neler geldiğine bakmalıyız.biz neydik ve gelecek kuşağa ‘moruklar’ olarak ne teslim ettik?
bütün bir nesli ‘tiktokçu’ olarak nitelendirmek altın gibi yüreği, pırıl pırıl zihinleriyle karşılaştığımız gencecik canları yok saymaktır.
bir huzur evi ziyareti yapmıştık,kendilerinden 2 -3 kuşak öncesiyle oturup söyleşen onların gönüllerini hoş eden, onlar mutlu olsun diye bütün enerjilerini harcayan gençler gördüm.
engelliler merkezine okulun hep sorun kabul ettiği çocuklarla gittik, kırk kere öğütledik, aman bir sorun çıkmasın diye.sonuç : 20 den fazla çeşitli engelleri olan 10-30 yaş arası kimselerle harika vakit geçirdiler, onlara kek bile pişirdiler.iki grup da birbirinden zar zor ayrıldı.bu,okulda onlara verilmeye çalışanlardan çok daha eğiticiydi ve vicdaniydi.
ve elbette buraya yazmakla yetiştirmeyeceğim ülkemizde ve dünyada harika işler başarmış ‘z kuşağı’ gençlerimiz de var.
hemen her şeyde olduğu gibi ‘kötü’ örnekler buluyoruz. belki de sadece beklentimizi karşılamadığı için öyle etiketliyoruz, ne dersiniz?
devamını gör...
berserk_gloria
sayfayı fulleme olsaydı kessssinlikle sana yapardım sevgili yazar*, yazarlık hayatında başarılar diliyorum. devam etmen dileklerimle.
devamını gör...
masumiyet müzesi
orhan pamuk'un 10 yılda yazdığı muhteşem romanıdır. çıktıktan üç gün sonra en cok satanlar listesinde yerini alıyor.
yogun duygularla yaşanan yalnızlık ve ask hikayesi...okurken zorluk cektigim bırakmak istediğim yerler oldu bi yandan diyorum nasıl sevilir bu kadar bi yandan da sanki ben hissediyorum yaşadıklarını.
hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum
--- alıntı ---
yogun duygularla yaşanan yalnızlık ve ask hikayesi...okurken zorluk cektigim bırakmak istediğim yerler oldu bi yandan diyorum nasıl sevilir bu kadar bi yandan da sanki ben hissediyorum yaşadıklarını.
hayatımın en mutlu anıymış bilmiyordum
--- alıntı ---
devamını gör...
hiç büyük kadın yazar olmaması
(bkz: emily bronte) (bkz: charlotte brontë) (bkz: ursula k. le guin) (bkz: jane austen) (bkz: virginia woolf) (bkz: tezer özlü) ) (bkz: tomris uyar) (bkz: gülten dayıoğlu) (bkz: halide edip adıvar)
hepsini sayamam fakat araştırınca olduğunu görebilirsiniz hepsi de güzellik abidesi olan hanımefendiler değiller.
(bkz: google amca)
hepsini sayamam fakat araştırınca olduğunu görebilirsiniz hepsi de güzellik abidesi olan hanımefendiler değiller.
(bkz: google amca)
devamını gör...
kalınlığı yüzünden göz korkutan kitaplar
stefan zweig kitapları
devamını gör...
az bilinen görgü kuralları
çok yaşlı olmasına karşın saçları yapılı makyajlı bir kadın deniz kenarındaki yürüyüşünden dönerken yolun karşısına geçmek için kaldırımın kenarında durduğunda yalnız olduğunu görünce yanına yaklaşıp “bugün hoş bir hanımefendi koluma girip bir kaç adımda olsa zerafeti ile günümü güzelleştirdi diyebilmem için koluma girip karşı kaldırıma bana eşlik edermisiniz efendim?”
gülümseyerek “sizin gibi centilmenler kaldı mı?” deyip koluma girdi,araçları durdurup yolun karşısına geçince elime hafifçe vurdu,ben “rica ederim benim için zevkti” dediğim de gülüp “bunun teşekkür etmek olduğunu bilen kalmış bu devirde” dedi.
yardım ettiğiniz yaşlı bir insan elinize hafifçe vurur ise o teşekkür anlamına gelir bu,ülkemizde ve yurt dışında saraylı diye tabir edilen soylu insanlara has bir özelliktir.
aklnızda bulunsun.
gülümseyerek “sizin gibi centilmenler kaldı mı?” deyip koluma girdi,araçları durdurup yolun karşısına geçince elime hafifçe vurdu,ben “rica ederim benim için zevkti” dediğim de gülüp “bunun teşekkür etmek olduğunu bilen kalmış bu devirde” dedi.
yardım ettiğiniz yaşlı bir insan elinize hafifçe vurur ise o teşekkür anlamına gelir bu,ülkemizde ve yurt dışında saraylı diye tabir edilen soylu insanlara has bir özelliktir.
aklnızda bulunsun.
devamını gör...
35 yaşına kadar evlenmezsem seninle evlenirim
arkadaş çevresinde bir şekilde birbirine yanlayan ama arkadaşlığa sığmaz düşüncesiyle ortaya konan sözdür.
ne hikmetse biri o zaman değin beklerken diğeri evlenmiş olur.
ne hikmetse biri o zaman değin beklerken diğeri evlenmiş olur.
devamını gör...
itici gelen isimler
şeyma
devamını gör...
çaylaklardan mesaj bekleyen yazarlar veri tabanı
yakında çaylaklar toplanıp suikast planları yapmaya başlayacaklar diye düşündüren başlık. gözünüze kestirdiğiniz 1.nesiller varsa gelin yardımcı olayım sjsjsjsjs.
devamını gör...
stephen blumberg
5,3 milyon dolar değerinde 23.600 tane kitabı çaldıktan sonra yakalanan bibliyoman.
[ (bkz: bibliyomani) ]
çocukken, yıkılması kararlaştırılan victoria dönemine ait evlerin kapı kollarını, renkli cam parçalarını falan toplayıp biriktirirmiş blumberg. o dönemin mimarisine olan ilgisi önce o konuyla ilgili kitaplarla tanıştırmış onu. daha sonra da kitapları biriktirmeye, hatta çalmaya başlamış.
90'lı yıllarda tutuklandığında 71 ay ve 200.000 dolar para cezasına çarptırılmış. duruşmanın yapıldığı zamanlarda olaya müdahil olan bir doktor, blumberg'in gençlik dönemlerinde şizofrenik sanrılar gördüğünü ve çok defa hastaneye kaldırıldığını ortaya çıkarmış. biriktirdiği/çaldığı şeyleri, yapılması planlanan yıkımlardan korumak amacıyla çaldığını itiraf etmiş. blumberg, önemli ve nadir eşyalara, sıradan insanların erişmesinin hükümet tarafından engellediğine inanıyormuş ve bu planı boşa çıkarmak için, bu eşyaları "özgürleştirmeye" karar vermiş. yani tüm bu çalma olaylarının arkasında, varlığına inandığı bir komplo teorisi yatmaktaymış.
tutuklandıktan bir süre sonra serbest kalmış ama birkaç sene sonra da antika hırsızlığından yeniden tutuklanmış. bir şekilde yeniden çıkmış ve birkaç yıl sonra da bir evi soyduğu için tekrar tutuklanmış.
***
tutuklanan insanların psikolojik rahatsızlığı olduğu tespit edildiğinde salınmaları ilginç. bir insanı işlediği bir suçtan sonra, durumuna bağlı olarak ya tedavi edersin ya da mahkûm. bırakıp bırakıp başkalarına zarar vermesine sebep olanları da tutuklamak gerek bence.
[ (bkz: bibliyomani) ]
çocukken, yıkılması kararlaştırılan victoria dönemine ait evlerin kapı kollarını, renkli cam parçalarını falan toplayıp biriktirirmiş blumberg. o dönemin mimarisine olan ilgisi önce o konuyla ilgili kitaplarla tanıştırmış onu. daha sonra da kitapları biriktirmeye, hatta çalmaya başlamış.
90'lı yıllarda tutuklandığında 71 ay ve 200.000 dolar para cezasına çarptırılmış. duruşmanın yapıldığı zamanlarda olaya müdahil olan bir doktor, blumberg'in gençlik dönemlerinde şizofrenik sanrılar gördüğünü ve çok defa hastaneye kaldırıldığını ortaya çıkarmış. biriktirdiği/çaldığı şeyleri, yapılması planlanan yıkımlardan korumak amacıyla çaldığını itiraf etmiş. blumberg, önemli ve nadir eşyalara, sıradan insanların erişmesinin hükümet tarafından engellediğine inanıyormuş ve bu planı boşa çıkarmak için, bu eşyaları "özgürleştirmeye" karar vermiş. yani tüm bu çalma olaylarının arkasında, varlığına inandığı bir komplo teorisi yatmaktaymış.
tutuklandıktan bir süre sonra serbest kalmış ama birkaç sene sonra da antika hırsızlığından yeniden tutuklanmış. bir şekilde yeniden çıkmış ve birkaç yıl sonra da bir evi soyduğu için tekrar tutuklanmış.
***
tutuklanan insanların psikolojik rahatsızlığı olduğu tespit edildiğinde salınmaları ilginç. bir insanı işlediği bir suçtan sonra, durumuna bağlı olarak ya tedavi edersin ya da mahkûm. bırakıp bırakıp başkalarına zarar vermesine sebep olanları da tutuklamak gerek bence.
devamını gör...
kyk borcu saçmalığı
kyk'da saçmalık olan borç değil okula arabayla gelenlere burs çıkması rezaletidir. iş bulduktan sonra geri ödemeli olduğunu bile bile çektiğin krediyi paşalar gibi ödeyeceksin. burs çıkan zenginlerin ise böyle bir derdi yok.
devamını gör...
neden kaybederiz sorunsalı
herkesi kendimiz gibi sandığımız için kaybediyoruz. ben biraz da salaklıktan kaybediyorum.*
devamını gör...
