ekmek almaya gittiğim, sayılsın dediğim başlık.
devamını gör...

gerçek adı eunice kathleen waymon olan, caz, blues, soul, r&b ve folk müzik türlerinde unutulmayacak eserlere sahip sanatçıdır.

ilk albümünü yaptığı 1958 yılında, ispanyolca 'kız' anlamına gelen nina kelimesi ile hayranı olduğu oyuncu simone signoret*ten esinlenerek bildiğimiz sahne adı olan nina simone olarak tanınmaya başlamıştır.

1964 yılında philips şirketi işbirliğiyle seslendirdiği "don't let me be misunderstood" şarkısı kesinlikle muhteşem.
devamını gör...

kıskançlığın da bir sınırı var dediğim kanlı olay.

sen git 21. yüzyılda yaşa, sonra da gel sırf mesaj attı diye bir insanın hayatını söndür... haber sitesindeki yorumlar da cabası sanırım.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


yukaridaki görseller, norveç'in svalbard adasinda bulunan kıyamet ambarı (svalbart global seed vault) olarak bilinen bir depoya ait. depo, olasi dogal felaketler ya da nukleer silah tehlikesi dusunulerek, dunyadaki tum bitki tohumlarinin saklanmasi amaciyla tasarlanmis. deponun tasarim maliyeti 9 milyon dolar olup, basta amerika, norvec, kanada gibi ulkelerce senelik 150 bin dolar kadar da ekstra mali fon saglanmaktaymis.
tohumlarin zarar gormeksizin saklama suresi ise yaklasik 200 yılmış.
devamını gör...

tutanlara kolaylıklar dilerim. ve dışarda umarım erzurumlu bir dayıya sigara içerken yakalanmam. durduk yere başına bela almasın.
devamını gör...

birileriyle sohbet ederken 'ne' yerine dediğim sözcüktür.
devamını gör...

bir ara iyi geliyordu. şimdiler de iyi mi değil mi anlayamıyorum. kafam karışıyor... bazen iyi ki diyorum , sonra neden ki diyorum.
devamını gör...

tek yönlü ele almış konuyu yazar arkadaş. "ben anneyim, kutsalım ben" diye evde oturup yaşamını çoçuklarına feda ederek, çalışmayan, okumayan, düşünmeyen, kendini geliştirmeyen, sormayan, sorgulamayan cennette arz-ı endam edeceğini zannederek sisteme kendini köle eden kadınları kast ediyor olmalısınız.

hem anne olup hem diğer saydıklarımı yapanlara, ki böyle bir çok kadın var "hamileliğiniz, doğumunuz, uykusuz geceleriniz, birazcık bile yedirebilmek için kırk takla atmanız, iyi bir insan yetiştirebilmek için ve onu hayata hazırlayabilmek için yıllarca çabalamanız bir hiçtir, diyemezsiniz.

ben ne kutsal olmak için, ne de cennet ayaklarımın altına serilsin diye çocuk yetiştirmem, sıradan bir anneyim, fakat bu anneliği değersiz kılmaz.
devamını gör...

selam dostum ben buradayım bir şeye ihtiyacın olursa sadece birkaç adım uzaktayım sesi.
devamını gör...

okul okurken karnemin sorulmasını sevmezdim. şu aralar kaç para kazanıyorsun sorusu çok sinir bozmaya başladı.
devamını gör...

bryan stevenson'ın gerçek hayattaki mahkûmları anlattığı kitabıdır. her şey 1989 yılında avukat bryan'ın, ağır ceza almış, müebbet hapis cezası yemiş, haksız yere hapise atılmış, çocuk suçlular ve adil yargılanma hakkı elinden alınmış mahkûmları savunmak amacıyla; eji (eşit adalet insiyatifi) isminde kâr amacı gütmeyen kuruluşu kurmasıyla başlamıştır. bu kuruluşu kurmaya stajyerliğinde baktığı bir davayla karar veren bryan; kendisini en çok etkileyen davaları merhamet adlı kitabında anlatmıştır.

kendisi de bir siyahi olan bryan, o zamanlarda yaşanan ırkçılığın da fazla olmasından dolayı genelde siyahi mahkûmlara yardım etmiştir. ama eji her ırktan ve cinsiyetten insanlara yardım etmektedir.

bryan'ı en çok yoran davası haksız yere hüküm giyen walter mcmillian'ın davasıdır. hem bryan'ın kariyerine yeni başlamasından dolayı, hem de walter'ın dosyasında ki delil eksikliklerinden dolayı bryan idam cezasını, müebbet hapis cezasına çevirmek için çok çabalamıştır. tabi bunda walter'ın siyahi olmasınında büyük payı vardır. çünkü o dönemdeki ırkçılıktan dolayı, siyahi mahkûmların davasında sonuç değişikliği görülmüş şey değildir. ama bryan'ın da pes etmeye niyeti yoktur. kitap çoğunlukla walter üzerinde dönse de başka davalara da yer verilmektedir.

bir çocuk mahkûmun davasını okurken iş yerindeydim ve çocuk öyle bir söz söyledi ki ben göz yaşlarımı tutamadım.

kitapta yapılan her şey tüm gerçekleğiyle gözler önüne serildiği için bir çırpıda okuyabilirsiniz. çok fazla terimsel kelime kullanılmadığı için anlaması da gayet kolay. ayrıca kitabı okurken sizde temyiz sonuçlarını heyecanla bekliyor, 'acaba ne oldu?' diye merak ederek, kendinizi sayfaları çevirirken buluyorsunuz. gerçek hayat hikayelerini seviyorsanız okumanızı şiddetle tavsiye ederim.

son olarak kitabın son sayfasında eji'nin internet adresi bulunmakta. insanlara yardım eden bu kuruluşun hâlâ devam etmesi de mutluluk verici. ben bu tanımı yazarken, belki eji şu anda bir mahkûma yardım ediyordur. sizce de merhamet en güzel duygu değil mi?
devamını gör...

kendini kurtarmak için başkasını ateşe atmayı tercih edenler. benciller.
devamını gör...

her gün içten içe söylediğim cümledir. bazen tamamen izole bir hayat istiyorum ama pek cesaret edemiyorum.
devamını gör...

eğer bir gün kitap yazarsam giriş cümlesi "bu bir giriştir" olacak.
devamını gör...

recep tayyip erdoğan' ın 100 yıl yaşaması.
devamını gör...

alınabilecek verimi en yüksek seviyeye çıkarmak için belli bir yaşa kadar okunması ertelenen kitaplardır. karamazovlar veya kayıp zamanın izinde bunlara örnek olarak sayılabilir
devamını gör...

ekşi sözlük'te gullusu isimli yazarın fark ettiği rezalettir.


olayın kısa özeti: gece vakti elimde telefonum boş boş takılırken bir posta bildirimi geldi ve kitapyurdu hesabımdan puanlarımın harcanması yoluyla alışveriş yapıldığını (bilenler bilir kitapyurdu'nun puan sistemi var, bu sistemi kullanarak bedava kitap veya eşya satın alabiliyorsunuz) fark ettim. daha sonra alışverişi yapan kişi kendi adresini ve telefon numarasını kargo adresi olarak girdiğini fark edip hemen iletişime geçtim.

18 yaşında bir çocuktu, kısaca hesabıma bir telegram grubunda rastladığını söyledi. ben de hemen grubu bulup adminiyle iletişime geçtim ve bu yaptığının yanlış olduğunu ve paylaşımın durdurulmasını talep ettim fakat kabul etmeyip şöyle bir mesaj yazdı.

sanırım şimdilik 10.000'e yakın hesabı patlattılar ve telegram üzerinden olmasa bile başka yerlerde paylaşacaklardır. işin tuhaf yanı kendilerini robin hood moduna sokmuş olmaları.

şikayet edeceğimi öğrenince murat seyman isimli birisi arayıp bazı şeyler yazdı: kanıt 2

telegram gruplarının profili kanıt 3

kitapyurdu hesaplarının paylaşımının yapıldığı post kanıt 4

hesapların ve şifrelerin görüntüsü kanıt 5

en son baktığımda kitapyurdu paylaşımını kaldırmışlardı ( belki benim hesabımda gözükmüyordur) ancak cezasız kalmamaları için bugün ilk işim siber suçlara şikayet etmek olacaktır. insanların özel bilgilerinin, şifrelerinin bu şekilde paylaşılması doğru bir hareket değil ve artık sabrımız kalmadı bunlara.

şifreler ve epostaları kanıt olarak bilgisayarıma indirdim, dileyen olursa mesaj atsın patlamış mı diye kontrol edeyim. ama bence kitapyurduna üye olan herkes şifresini değiştirsin. kredi kartlarımızın kayıtlı olduğu bir yerin daha iyi korunmasını beklerdim şahsen.


başlık burada yazarın izni ile açılmıştır.
devamını gör...

pikachu’nun elektrik şokuyla devam eden yayın
devamını gör...

"rastgele yürürken aklına geleyim sızlasın için."

-cemal süreya.
devamını gör...

genel merkezi istanbul'da bulunan uluslararası savunma danışmanlık inşaat sanayi ve ticaret askeri danışmanlık faaliyetleri diye geçen 28 şubat 2012 tarihinde kurulan şirket.
ordudan emekli olmuş askeri personellere istihdam sağlandığı söyleniyor.

kurucusunun adnan tanrıverdi'nin ''mehdiye ortam hazırlıyoruz'' dediği şirket. tek amacı da iktidarın devamını temin etmek. boşuna demiyorduk bu ülkeyi kolay kolay bırakmayacaklar diye.

adnan tanrıverdi hakkında korgeneral, askeri uzman ve siyasetçi ismail hakkı pekin: '' tsk'da görev yaptığı sürede dini kendi amaçlarına alet eden uygulamalar içinde olmuştur. istanbul maltepe'deki tugay komutanlığı sırasında kışlanın içerisine dini sokmuş, kendine oraya bir grup kurmaya çalışmış kışla içinde toplu namaz kıldırdığı bilgiler doğrultusunda kızak bir göreve çekilerek emekli edilmiştir. ''

adnan tanrıverdi hakkında emekli tümgeneral ahmet yavuz: '' atatürk düşmanı, cumhuriyet düşmanı bir adamla yoluna devam edenler bu ülkeyi bu felaketten kurtaramaz.''

gazeteci can dündar 2015 yılında sadatın gönderdiği silahların türkmenlere değil, (bkz: ışid)e gönderildiğini söylemişti. ve o haberden dolayı 27.5 yıl hapis cezasına çarptırılmıştı. gazetecinin iddialarını en önde inkar edip vatan haini ilan eden (bkz: sedat peker) bu sabah yayınladığı videosunda (bkz: 30 mayıs 2021 sedat peker'in 8. videosu) bir nevi itiraf etmiş ve silahların kendisi üzerinden (bkz: el nusra) terör örgütüne gönderildiğini söylemiştir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim