bazı ortamlara girildiğinde hissedilen ferahlık hissi
aydınlık, az eşyalı, açık renklerle boyanmış duvarı, havalandırılmış ve temiz evlere girildiğinde hissedilen ferahlık.
serin ve güneşli kış sabahlarında evden dışarı adım atıldığında karla karşılaşmakla hissedilen ferahlık.
içinde kavga gürültü olmayan evlerde sevgiyle ve anlayışla büyümüş insanların kalbinde ağırlanıldığı zaman hissedilen ferahlık.
serin ve güneşli kış sabahlarında evden dışarı adım atıldığında karla karşılaşmakla hissedilen ferahlık.
içinde kavga gürültü olmayan evlerde sevgiyle ve anlayışla büyümüş insanların kalbinde ağırlanıldığı zaman hissedilen ferahlık.
devamını gör...
mahallenin muhtarları
1992 - 2002 yılları arasında yayımlanmış 10 sezon sürmüş o kanal senin bu kanal benim gezmiş kendi çapında komedi, aile dizisi.
oğuz yalçın, filiz kaynak, avni kütükoğlu ve nursan esenboğa'nın yönetip kandemir konduk'un senaristliğini yaptığı hemen hemen her bölümde bölümün konusuyla alakalı şarkılar geçen bir türk dizisi.
eski mahalle kültürünü ve o mahalledeki insanların başlarından geçen olayları, kavgalarını, didişmelerini, atlattığı zorlukları, samimi duygularını konu alan kendi döneminde değerlendirilmesi gereken bir dizidir.
başrollerinde,
aydan burhan
erkan can
cihat tamer
ışık aras
goncagül sunar
esra akkaya
nedret özbek
leman çıdamlı
filiz taçbaş
benim hatırladığım kadarıyla bir muhtar bey (cihat tamer) ve onun muhtardan öte kızı fadime (aydan burhan) var mahallede.
çaycı temel (erkan can) ilk yıllarda koşturup durur fadime'nin peşinde. fadime istemez, naz yapar, süründürür sıkça. temel pek sebatkardır aşkı için uğraşır durur asla vazgeçmez.
fadime'yi ikna eder ve nişanlanırlar. tam düğün günü fadime hayallere dalar açık kalan ütüyü unutur ve yangın çıkar. kavuşamazlar iki sevgili, mutlu bir evlilik hayal olur.
mahalleye bir şirin taşınır. adı gibi şirin, hanım, kendi halinde fadime'nin aksine pek uysal. şirin (esra akkaya) üniversite okuyan yeğenleri için taşınır istanbul'a.
temel şirin'in pek beğenir ee karşılıkta bulur tabi. bu sefer engel şirin'in ablası melek olur. birazda böyle oyalanır temel sonra icazet alır ve evlenirler.
temel'i maymunu çaydanlık renk katar diziye. mahallede çeşit çeşit karakter vardır. değişik tipte bir sürü insan. bugün olsa izlenmeyecek bir dizi o zaman izlenmiştir ama gereksiz uzatılmıştır. tadında bırakılsa belki bugün hakkında bu kadar gev gev yapılmayacaktı. dönemin kendi çapında komik, saçma ama izlenen dizisi işte. ben tabi çocuktum tüm sezon'u izlediğimi sanmıyorum ama aklımda bayağı detayları kalmış. tabi bunun bir nedeni de tekrar tekrar tvde gösterilmiş olması.
akılda kalan bir diğer karakter mehpare (nedret özbek) 'annem annem' 'hakkım hakkım' deyişleriyle saf, temiz kalpli bir hanımcağız. abisi şoför ali, (yalçın gülhan) yengesi behiye (filiz taçbaş) annesi seher (leman çıdamlı) ile beraber yaşar. hakkı'sını da (nezih tuncay) unutmamak lazım. aşklarına annesi biraz karşı çıksada sonunda evlenirler.
çoğu insanın beğenmediği fakat benim o yıllar çocuk olduğum ve daha sonra hiç izlemediğim için anımsadığımda beni tebessüm ettiren bir dizi. eski mahalle kültürünü, dostluğunu getirir aklıma. dediğim gibi fazla uzun olması ve tekrar tekrar ekranlarda dönmesi biraz sıkmış olabilir.
ayrıca tam 4 kanal gezmiş bir dizidir. kanal 6'da başlayıp atv, kanal d ve star tv'ye geçmiş ve orada noktalanmıştır.
oğuz yalçın, filiz kaynak, avni kütükoğlu ve nursan esenboğa'nın yönetip kandemir konduk'un senaristliğini yaptığı hemen hemen her bölümde bölümün konusuyla alakalı şarkılar geçen bir türk dizisi.
eski mahalle kültürünü ve o mahalledeki insanların başlarından geçen olayları, kavgalarını, didişmelerini, atlattığı zorlukları, samimi duygularını konu alan kendi döneminde değerlendirilmesi gereken bir dizidir.
başrollerinde,
aydan burhan
erkan can
cihat tamer
ışık aras
goncagül sunar
esra akkaya
nedret özbek
leman çıdamlı
filiz taçbaş
benim hatırladığım kadarıyla bir muhtar bey (cihat tamer) ve onun muhtardan öte kızı fadime (aydan burhan) var mahallede.
çaycı temel (erkan can) ilk yıllarda koşturup durur fadime'nin peşinde. fadime istemez, naz yapar, süründürür sıkça. temel pek sebatkardır aşkı için uğraşır durur asla vazgeçmez.
fadime'yi ikna eder ve nişanlanırlar. tam düğün günü fadime hayallere dalar açık kalan ütüyü unutur ve yangın çıkar. kavuşamazlar iki sevgili, mutlu bir evlilik hayal olur.
mahalleye bir şirin taşınır. adı gibi şirin, hanım, kendi halinde fadime'nin aksine pek uysal. şirin (esra akkaya) üniversite okuyan yeğenleri için taşınır istanbul'a.
temel şirin'in pek beğenir ee karşılıkta bulur tabi. bu sefer engel şirin'in ablası melek olur. birazda böyle oyalanır temel sonra icazet alır ve evlenirler.
temel'i maymunu çaydanlık renk katar diziye. mahallede çeşit çeşit karakter vardır. değişik tipte bir sürü insan. bugün olsa izlenmeyecek bir dizi o zaman izlenmiştir ama gereksiz uzatılmıştır. tadında bırakılsa belki bugün hakkında bu kadar gev gev yapılmayacaktı. dönemin kendi çapında komik, saçma ama izlenen dizisi işte. ben tabi çocuktum tüm sezon'u izlediğimi sanmıyorum ama aklımda bayağı detayları kalmış. tabi bunun bir nedeni de tekrar tekrar tvde gösterilmiş olması.
akılda kalan bir diğer karakter mehpare (nedret özbek) 'annem annem' 'hakkım hakkım' deyişleriyle saf, temiz kalpli bir hanımcağız. abisi şoför ali, (yalçın gülhan) yengesi behiye (filiz taçbaş) annesi seher (leman çıdamlı) ile beraber yaşar. hakkı'sını da (nezih tuncay) unutmamak lazım. aşklarına annesi biraz karşı çıksada sonunda evlenirler.
çoğu insanın beğenmediği fakat benim o yıllar çocuk olduğum ve daha sonra hiç izlemediğim için anımsadığımda beni tebessüm ettiren bir dizi. eski mahalle kültürünü, dostluğunu getirir aklıma. dediğim gibi fazla uzun olması ve tekrar tekrar ekranlarda dönmesi biraz sıkmış olabilir.
ayrıca tam 4 kanal gezmiş bir dizidir. kanal 6'da başlayıp atv, kanal d ve star tv'ye geçmiş ve orada noktalanmıştır.
devamını gör...
her şeyden sıkılmış olmak
tükenmişlik sendromu.
devamını gör...
takipçisi olmayan yazar
benim çok az takipçim var. kim olduklarını bilmesem de mutluyum. az olsun seni anlayan olsun dediğim başlıktır.
edit: aylar sonra belirtmek isterim ki takipçilerim birazcık arttı. ancak hâlâ aynı fikirdeyim.
edit: aylar sonra belirtmek isterim ki takipçilerim birazcık arttı. ancak hâlâ aynı fikirdeyim.
devamını gör...
normal sözlük’ün artık bitmiş olması
devamını gör...
çocuğa kendi ismini vermek
dayımın aile geleneği olan saçmalık.
dedem kendi adını dayıma vermiş, dayım oğluna verdi, oğlu yani kuzenim de kendi oğluna koydu şu an. hayır nesilden nesile aktardıkları isim de hüseyin!
dedem kendi adını dayıma vermiş, dayım oğluna verdi, oğlu yani kuzenim de kendi oğluna koydu şu an. hayır nesilden nesile aktardıkları isim de hüseyin!
devamını gör...
kütüphanede ders çalışmak
insanın ders çalışma şevkini arşa çıkaran mekandır ama belirli bir saatten sonra insanın uykusunu getiriyor.
devamını gör...
türkiye bir mühendis kaybetti ama amerika bir bakıcı kazandı
hanımefendi için çok sevindim yalnız bir noktaya parmak basmam gerek, sınavda 200 puan alan tipler bile ''üniversite kazandım, bak mühendis oldum'' veya ''öğretmen oldum'' diye gezebiliyor. yapmayın.
çok sağlam bir mühendis olsan zaten orası seni mühendis olarak işe alırdı veya burda aç kalmazdın.
çok sağlam bir mühendis olsan zaten orası seni mühendis olarak işe alırdı veya burda aç kalmazdın.
devamını gör...
yusuf atılgan
özellikle aylak adam ve anayurt oteli isimli romanları ile tanınan güzide yazarımızdır.
bunların dışında bir de canistan isimli bir romanı vardır. canistan yazarın tamamlanmamış, üçüncü ve son romanıdır.
bodur minareden öte, eylemci ve ekmek elden süt memeden isimli hikaye kitapları vardır. ekmek elden süt memeden isimli kitabı çocuk kitabıdır.
bence oğuz atay romanlarını okumayı seven kişilerin romanlarını okuması gerektiği yazardır. öyle ki oğuz atay tutunamayanlar isimli eseri basıldığında ilk gönderdiği kişilerin başında yusuf atılgan geliyormuş diye bir bilgiye ulaşmıştım fakat kaynağına ulaşamıyorum şu anda.
bunların dışında bir de canistan isimli bir romanı vardır. canistan yazarın tamamlanmamış, üçüncü ve son romanıdır.
bodur minareden öte, eylemci ve ekmek elden süt memeden isimli hikaye kitapları vardır. ekmek elden süt memeden isimli kitabı çocuk kitabıdır.
bence oğuz atay romanlarını okumayı seven kişilerin romanlarını okuması gerektiği yazardır. öyle ki oğuz atay tutunamayanlar isimli eseri basıldığında ilk gönderdiği kişilerin başında yusuf atılgan geliyormuş diye bir bilgiye ulaşmıştım fakat kaynağına ulaşamıyorum şu anda.
devamını gör...
sanal olarak okunan 300 yıllık mektup
zarfına el değdirmeden, gelişmiş teknolojik yöntemlerle dış kısmından ve açılmadan okunan, rönesans dönemine ait olan mektup.
mektup, x ışını dediğimiz elektromanyetik dalgaların kullanıldığı bir yöntemle, zarfına el değdirilmeden okunmuş. elbette bir kenarından yırtılabilirdi ancak bu da mektuba zarar vereceği ve belki de okunmasını tamamen engelleyeceği için tercih edilmeyen bir yöntem.
mektubun jacques sennacques adlı bir adam tarafından pierre le pers adlı kuzenine gönderildiği ve 31 temmuz 1697'de yazıldığı görülmüş. içeriği pek de ilginç değil; bir defin izni isteğiymiş.

(görsel, webtekno. com'dan alıntıdır.)
***
bu güzel bilgi için urlalı'ya teşekkür ediyorum.
mektup, x ışını dediğimiz elektromanyetik dalgaların kullanıldığı bir yöntemle, zarfına el değdirilmeden okunmuş. elbette bir kenarından yırtılabilirdi ancak bu da mektuba zarar vereceği ve belki de okunmasını tamamen engelleyeceği için tercih edilmeyen bir yöntem.
mektubun jacques sennacques adlı bir adam tarafından pierre le pers adlı kuzenine gönderildiği ve 31 temmuz 1697'de yazıldığı görülmüş. içeriği pek de ilginç değil; bir defin izni isteğiymiş.

(görsel, webtekno. com'dan alıntıdır.)
***
bu güzel bilgi için urlalı'ya teşekkür ediyorum.
devamını gör...
tahrik olduğunuz en garip şey
yani garip mi bilmiyorum ama bir şeyler tamir etmesi. tornavida, pense falan. a-acayip nesneler bunlar. pense neye benziyor hiç gözümün önüne gelmiyor şu an mesela. ama adını biliyorum, yeter bence. ben zaten genel olarak yapılan işin kendisiyle değil yapanla ilgileniyor oluyorum. bilemedim. saçmalıksa da çok vurmayın e mi?
günlük anket seansımızın sonuna geldik.
günlük anket seansımızın sonuna geldik.
devamını gör...
bir öz eleştiri yap
fazla umursamaz görünüyorum, halbuki her şeyi o kadar umursuyorumki ...belki bunu farketseler daha az kırarlardı beni .ya gerçekten umursamaz olmalıyım ya da hislerimi belli etmeliyim.
devamını gör...
542 yazarın çevrim içi olması
an itibarıyla yoldaş benjamin franklin ve modlar:

devamını gör...
bir ailenin çocuğuna yapacağı en büyük kötülük
ağladığında derdini ailesine açabilecek cesareti, başına bir şey geldiğinde annem babam benim arkamda durur özgüvenini vermemek
devamını gör...
sami şekeroğlu
türkiye'nin ilk sinema profesörleinden ve arşivcilerindendir.
1937 yılında elazığ'da doğdu. ilk ve ortaokul eğitimini elazığ'da tamamladı. liseyi, o zamanlarda siyasi sebeplerden dolayı doğuya sürülen önemli isimlerinin toplandığı elazığ lisesi'nde okudu. burada aldığı eğitimin çok kaliteli ve kendisi için de çok değerli olduğunu her fırsatta dile getirir.
istanbul devlet güzel sanatlar akademisi'nde resim eğitimi aldı. eğitimi esnasında sinemaya olan ilgisi günden güne arttı ve 1962 yılında türkiye'nin ilk sinema kulübü olan kulüp sinema 7'yi kurdu. akademi'deki bazı hocaların, sinemanın sanat olmadığını düşündükleri için kulübe karşı çıkmasına rağmen sami şekeroğlu, akademi içinde küçük bir odada kulübü açık tuttu. bu hareketlerinden dolayı birçok kez de okuldan atıldı.
kulüpte, sinema tartışmalarının yanı sıra sami şekeroğlu'nun ve arkadaşlarının kendi çabalarıyla arşiv çalışmaları da başladı. unutulmuş, bakımsız kalmış filmlerin de peşinden giderek bir arşiv kurdu.
1967 yılında kulüp, türk film arşivi adını aldı. arşivin kuruluş amacı, “sinema sanatının sürekliliğini sağlamak ve sinemanın tarihsel gelişim çizgisine yararlı olabilmek için her türlü sinematografik belgeyi derleyip gelecekte de seyredilip incelenebilmesi için titizlikle korumak, bu amaca bağlı olarak öncelikle türk sinemasına ait ürünleri derlemek korumak, böylece ulusal bir sinema arşivi kurulmasını sağlamak film gösterileri düzenleyerek sinemanın gelişimini izlemek ve bu gelişimi sağlayan belli başlı yapıtlar üzerinde inceleme imkânını açmak, sinemanın tarihi, estetiği, sosyolojisi üzerine yayınlar yapmak, türkiye’de ve diğer ülkelerdeki sinema kuruluşlarıyla yukarıdaki amaçlar çerçevesinde işbirliği yapmak” şeklinde belirlendi.
ciddi bir büyüklüğe ulaşan arşivi, 1969 yılında karşılıksız olarak akademi'ye devretti ve devlet güzel sanatlar akademisi film arşivinin kurucusu oldu. bu devirle artık arşiv, bir devlet kurumu oldu.
1967'de fıaf'a(uluslararası film arşivleri federasyonu) üye olan arşiv, 1973'de yetkili ve asil üye mertebesine kabul edildi.
1974 yılında mimar sinan güzel sanatlar üniversitesinde, türkiye'deki ilk sinema eğitimini başlattı. yine sinema-tv merkezinde türkiye'nin ilk sinema müzesini kurdu. 1985 yılında toprak adamlar adında, hocası neşet günal'ı konu alan, deneysel bir belgesel film çekti.
bugün hala,84 yaşında, msgsü sinema-tv bölümünde, 1974 yılında balmumcu'da inşa edilen binada ders vermektedir. film arşivi ise yine aynı binada muhafaza edilmektedir.
1937 yılında elazığ'da doğdu. ilk ve ortaokul eğitimini elazığ'da tamamladı. liseyi, o zamanlarda siyasi sebeplerden dolayı doğuya sürülen önemli isimlerinin toplandığı elazığ lisesi'nde okudu. burada aldığı eğitimin çok kaliteli ve kendisi için de çok değerli olduğunu her fırsatta dile getirir.
istanbul devlet güzel sanatlar akademisi'nde resim eğitimi aldı. eğitimi esnasında sinemaya olan ilgisi günden güne arttı ve 1962 yılında türkiye'nin ilk sinema kulübü olan kulüp sinema 7'yi kurdu. akademi'deki bazı hocaların, sinemanın sanat olmadığını düşündükleri için kulübe karşı çıkmasına rağmen sami şekeroğlu, akademi içinde küçük bir odada kulübü açık tuttu. bu hareketlerinden dolayı birçok kez de okuldan atıldı.
kulüpte, sinema tartışmalarının yanı sıra sami şekeroğlu'nun ve arkadaşlarının kendi çabalarıyla arşiv çalışmaları da başladı. unutulmuş, bakımsız kalmış filmlerin de peşinden giderek bir arşiv kurdu.
1967 yılında kulüp, türk film arşivi adını aldı. arşivin kuruluş amacı, “sinema sanatının sürekliliğini sağlamak ve sinemanın tarihsel gelişim çizgisine yararlı olabilmek için her türlü sinematografik belgeyi derleyip gelecekte de seyredilip incelenebilmesi için titizlikle korumak, bu amaca bağlı olarak öncelikle türk sinemasına ait ürünleri derlemek korumak, böylece ulusal bir sinema arşivi kurulmasını sağlamak film gösterileri düzenleyerek sinemanın gelişimini izlemek ve bu gelişimi sağlayan belli başlı yapıtlar üzerinde inceleme imkânını açmak, sinemanın tarihi, estetiği, sosyolojisi üzerine yayınlar yapmak, türkiye’de ve diğer ülkelerdeki sinema kuruluşlarıyla yukarıdaki amaçlar çerçevesinde işbirliği yapmak” şeklinde belirlendi.
ciddi bir büyüklüğe ulaşan arşivi, 1969 yılında karşılıksız olarak akademi'ye devretti ve devlet güzel sanatlar akademisi film arşivinin kurucusu oldu. bu devirle artık arşiv, bir devlet kurumu oldu.
1967'de fıaf'a(uluslararası film arşivleri federasyonu) üye olan arşiv, 1973'de yetkili ve asil üye mertebesine kabul edildi.
1974 yılında mimar sinan güzel sanatlar üniversitesinde, türkiye'deki ilk sinema eğitimini başlattı. yine sinema-tv merkezinde türkiye'nin ilk sinema müzesini kurdu. 1985 yılında toprak adamlar adında, hocası neşet günal'ı konu alan, deneysel bir belgesel film çekti.
bugün hala,84 yaşında, msgsü sinema-tv bölümünde, 1974 yılında balmumcu'da inşa edilen binada ders vermektedir. film arşivi ise yine aynı binada muhafaza edilmektedir.
devamını gör...
septum deviasyonu
2 gün önce geçirdiğim anatomik bozukluğun operasyonudur. çocukluk döneminde burnumun kırılması sonucu nefesime hatıra bırakan dönemin sonlandırılması için nihayet cesaretimi toplayıp masaya yattım.
ameliyat öncesi standart stres varsa var yoksa yok. hepsi aynı. sadece dormicum sağolsun çok anınız olmuyor.
uyanma falan derken doktor anlatır: burnunda silikon tampon var. iki gün sonra onları alana kadar mutsuz olacaksın. aldıktan sonra tam iyileşmen bir ayı bulacak (doktorun anlattığı şekilde yazsam 10 paragraf süreceği için kısaltıldı).
yarın tamponlar alınacak. iyiki alınacak. sıfır nefes, yutamama, yutkunanama... hafif kan gelmesi. buğulu bakışlar.
bir de o entübasyon tüpünü yerleştirmek yerine boğazımı yırtarak vücuduma döşemeye çalışan anesteziste selam söyleyeceğim yarın, ağrıyan tek yerim boğazım.
tampon alındıktan sonra editlerim.
tamponların alınması: bugün tamponlar alındı. tampon alınırken ağrı, sızı olmadı. aksine tampon içeriden kayarken rahatlama hissediyorsunuz. tampon sonrası burnunuzdan aldığınız ilk nefesimde sağ sol burun deliğimde sanki iki soba borusu varmış gibi hava geldi. sonrasında aspiratörle temizlerken baya gözümden yaş aktı ama katlanılamayacak ağrı değil. ilk nefesi yarım saat içinde kaybettim. bunun olacağını söylemişti doktor. 1 ay sonra o ilk aldığım nefese çok yakın nefes alacağımı belirtti. değişiklikle tekrar editlerim.
erkek bireylere öneri: sakal bıyık varsa kesmenizi öneririm. zira burnunuzdan akan ifrazat komple burada kuruyor. sonra temizlenmiyor. ameliyata girmeden önce keserseniz rahat edersiniz. kökü sizde.
6. gün editi: iki burun deliğimden de ameliyat öncesine göre bariz daha iyi nefes alıyorum. iki gün önce kontrole gitmiştim. ödem olduğunu ve bir hafta kadar sonra ödemin de gitmesiyle çok daha rahat nefes alacağım söylendi. pazartesi günü tekrar kontrolüm var. bu süre zarfında burnu yıkamaya devam ediyorum ve içeriye nemli tutup kabuklanmayı azaltmak için nazalnem kullanıyorum. hala pıhtı geliyor yıkadıkça.
ameliyat öncesi standart stres varsa var yoksa yok. hepsi aynı. sadece dormicum sağolsun çok anınız olmuyor.
uyanma falan derken doktor anlatır: burnunda silikon tampon var. iki gün sonra onları alana kadar mutsuz olacaksın. aldıktan sonra tam iyileşmen bir ayı bulacak (doktorun anlattığı şekilde yazsam 10 paragraf süreceği için kısaltıldı).
yarın tamponlar alınacak. iyiki alınacak. sıfır nefes, yutamama, yutkunanama... hafif kan gelmesi. buğulu bakışlar.
bir de o entübasyon tüpünü yerleştirmek yerine boğazımı yırtarak vücuduma döşemeye çalışan anesteziste selam söyleyeceğim yarın, ağrıyan tek yerim boğazım.
tampon alındıktan sonra editlerim.
tamponların alınması: bugün tamponlar alındı. tampon alınırken ağrı, sızı olmadı. aksine tampon içeriden kayarken rahatlama hissediyorsunuz. tampon sonrası burnunuzdan aldığınız ilk nefesimde sağ sol burun deliğimde sanki iki soba borusu varmış gibi hava geldi. sonrasında aspiratörle temizlerken baya gözümden yaş aktı ama katlanılamayacak ağrı değil. ilk nefesi yarım saat içinde kaybettim. bunun olacağını söylemişti doktor. 1 ay sonra o ilk aldığım nefese çok yakın nefes alacağımı belirtti. değişiklikle tekrar editlerim.
erkek bireylere öneri: sakal bıyık varsa kesmenizi öneririm. zira burnunuzdan akan ifrazat komple burada kuruyor. sonra temizlenmiyor. ameliyata girmeden önce keserseniz rahat edersiniz. kökü sizde.
6. gün editi: iki burun deliğimden de ameliyat öncesine göre bariz daha iyi nefes alıyorum. iki gün önce kontrole gitmiştim. ödem olduğunu ve bir hafta kadar sonra ödemin de gitmesiyle çok daha rahat nefes alacağım söylendi. pazartesi günü tekrar kontrolüm var. bu süre zarfında burnu yıkamaya devam ediyorum ve içeriye nemli tutup kabuklanmayı azaltmak için nazalnem kullanıyorum. hala pıhtı geliyor yıkadıkça.
devamını gör...
istiskal
hoşnut olmadığını belli edecek tarzda soğuk davranmak, yüz vermemek anlamına gelen arspça sözcüktür. türkçesi kovumsamadır.
devamını gör...