o gün yaptığı çizimlerin hepsini atıp bunu unutan non-iq gandalfgillerden...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çekişmeli bi maç olacağa benziyor. üst biter. kg var.
devamını gör...

doktor emmet brown'un m. mcfly'a " geçmişe gittiğinde yaptıklarınla zamanda kırılmaya sebep oldun", deyip çizimle anlattığı sahne. çocuk aklımla nasıl da kafama yatmıştı, "geçmişte yapılanlar değişirse, geleceğin de değişir" fikri.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ırkçılık, kesinlikle kabul edilemeyecek bir insanlık suçudur; o nedenle de bu insanlık dışı bakışın yayılmaması için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. farklı bir ırk, farklı bir canlı türü değildir. bütün ırklar insanlardan oluşur. bir ırk, topyekün olağanüstü ya da sevilmeyecek nitelikler taşıyamaz. böyle bir bakış, akıl, mantık işi değildir. sen de doğdun, senin de ten rengin var, senin de damarında altın değil kan akıyor. senin de aklın var, senin de kalbin var.

insanlar fiziksel olarak dahi benzersizken, topyekün bir ırkı nasıl bir akıl aynı kefeye koyabilir. dünyadaki insanlar içinde, bizi özel ve benzersiz olmaktan çıkaran ortak olan tek yanımız aynı türde canlılar olmamız. bu konuda da bir tek ırk değil, hepimiz biriz, hepimiz insanız. bir insan düşünün ki karşısındaki insanı sadece rengi , adı , dini , dili , ırkı gibi sebeplerden yargılayabiliyor.. bir insan düşünün ki karşısındaki adamın kim olduğunu bilmeden ne olduğunu düşünüyor ve ona göre de onu yargılıyor.. ben türküm , ben ermeniyim, ben rumum, ben rusum, ben almanım, ben amerikalıyım, ben ingilizim, ben fransızım ve daha niceleri.. bu şekilde konuşan adama demezler mi ben işe yaramaz sen insansın insan.. kaldı ki üzerinde yaşanılan dünya coğrafyasında insanlar sürekli yer değiştirmekte ve ırklar arasında arilik kalmamaktadır.. neyin ırkçılığından bahsedersiniz ki kendiniz bile o ırkın safkan bir üyesi değilken? neyin ırkçılığından bahsedersiniz ki kendiniz bile yaşadığınız toprağın tarihini bilmeden?
devamını gör...

öneri veren dostlar 400 bin lira nasıl kazanılır onu da tavsiye ederse memnuniyetle okurum dediğim başlıktır.
devamını gör...

6 yıllık saçma ve bin beşyüz kere ayrılıp barıştığımız bir ilişkide, bir seferinde, artık üşendik heralde kavga etmeye, konuşup anlaşarak ayrılmayı denerken, moda da yürüyoruz yavaş yavaş,
(yaşlar 24-32)
ben; noolucak sanki olmuyor işte, sonuçta ikimizde bulunmaz hint kumaşı değiliz..
x ; sen benim bulunmaz hint kumaşımsın......

o zaman çok etkilenmiştim, ayrılmamıştık o gün, beni yine ikna etmişti, ama şimdi anlıyorumki ağzı çok iyi laf yapıyormuş..
devamını gör...

ferdi tayfur ve canan perver'in başrl oynadığı 1978 yapımı filmin ismidir.
devamını gör...

"bir sigara istedim" adındaki yunanca bir şarkı, sigara hakkında. zaten gecenin bu köründe yanyana olduğumuz nerdeyse tek şey, sigara.

pantelis thalassinos söyler, sözleri yaklaşık şöyle der;*

"bir sigara istedim
şirket istemedim
yorgunum sıkıldım
kelimeler güzel.

nefes vermeyen ben
sigara istiyorum
ama lütfen
sigara içmek için yalnız.

sigara istedim
ateş istemiyorum, sahibim
elli yıldır yanıyorum
elli yıla katlandım.

elli yıldır yanıyorum
elli yıldır koşuyorum"

yanıyorum allahım söndürme beni
devamını gör...

ateş gibi yanan tip. kışın buz gibi soğukta bile pencere açmaya çalışır bu tipler. bunlardan biri de benim hatta.


tanım : her sınıfta bulunan insan tiplerini paylaştığımız başlıktır.
devamını gör...

istiklal marşı'nın ve safahat' ın şairi, hafız, fikir ve mücadele adamı, doğruluğun ve vefanın timsali mümtaz şahsiyet.
devamını gör...

latinceden türeyen bir sözcüktür. sonlardan kaçmak, korkmak, herhangi bir durumun sonunu öğrenmekten çekinmek, öğrenmek istememek anlamına gelmektedir.
devamını gör...

bir kedi tarafından sorulmuş olması muhtemel soru.
devamını gör...

türklerin mangal dediğine yabancılar barbekü diyor, bir farkı yok aslında... valla mangal, keyifli insanlarla birlikte yapıldığında benim açımdan gerçekten çok eğlenceli bir aktivitedir ama her şeyde sorun çıkartan insanlarla mangal yapmaksa tam bir işkence... her ikisini de tecrübe etmiş biri olarak artık kim neyi seviyorsa onlarla o aktiviteyi yapıyorum. mesela mangal seven yakın akrabalarla mangal yaptık, çok da eğlendik ama mangal sevmeyenlere de restoranda barbekü yaptırdık.. parasal açıdan bakınca pek fark yok, ikisinde de hemen hemen aynı masrafı yaptık..
devamını gör...

bunun stratosfere kadar yolu var. yılmak yok yola devam sinek kardeş. helal olsun.
devamını gör...

cumhurbaşkanı tarafından kullanımıyla epey popüler olan cümle. yine onun söylediğine göre malatyalı niyazi mısri'ye aitmiş.

burada nâdan, bilgisizlik, cahillik anlamına gelir.

yârân, aynı amaç etrafında toplanmış kişilerin oluşturduğu gruptur.

yani günümüz türkçesiyle, bilgisizliğini bırakmadan ideolojik kardeşlik istiyorsun.

kendisinden duymak da komiktir ayrıca.
devamını gör...

turgut uyarın kalpleri titreten şiiri.


ikimiz birden sevinebiliriz göğe bakalım
şu kaçamak ışıklardan şu şeker kamışlarından
bebe dişlerinden güneşlerden yaban otlarından
durmadan harcadığım şu gözlerimi al kurtar
şu aranıp duran korkak ellerimi tut
bu evleri atla bu evleri de bunları da
göğe bakalım

falanca durağa şimdi geliriz göğe bakalım
inecek var deriz otobüs durur ineriz
bu karanlık böyle iyi afferin tanrıya
herkes uyusun iyi oluyor hoşlanıyorum
hırsızlar polisler açlar toklar uyusun
herkes uyusun bir seni uyutmam bir de ben uyumam
herkes yokken biz oluruz biz uyumayalım
nasıl olsa sarhoşuz nasıl olsa öpüşürüz sokaklarda
beni bırak göğe bakalım

senin bu ellerinde ne var bilmiyorum göğe bakalım
tuttukça güçleniyorum kalabalık oluyorum
bu senin eski zaman gözlerin yalnız gibi ağaçlar gibi
sularım ısınsın diye bakıyorum ısınıyor
seni aldım bu sunturlu yere getirdim
sayısız penceren vardı bir bir kapattım
bana dönesin diye bir bir kapattım
şimdi otobüs gelir biner gideriz
dönmiyeceğimiz bir yer beğen başka türlüsü güç
bir ellerin bir ellerim yeter belliyelim yetsin
seni aldım bana ayırdım durma kendini hatırlat
durma kendini hatırlat.
devamını gör...

6. sınıfın yazında yaşadığım bir olaydır.

bilenler bilir bir zamanlar trt'de 19 mayıs günü ankara 19 mayıs stadyumunda gösteriler olurdu. senee, geçen sene. gösteri yapacak okullardan biri bizim okul, 3 sınıftan biri de bizim sınıf seçildi. neyse çalışma şöyle oluyordu: bizim ellerimize kare şeklinde dışı renklere boyanmış mukavvalar ve numaralar veriyorlardı. stadyuma gidiyorduk, aşağıdan bir adam hoparlörden şu numaralar kaldırsın dediğinde tak diye kaldırıyorduk. öyle indir kaldır şeklinde çalışıp dönüyorduk.

bir sorun vardı ki; 6. sınıfta benim boyum 1 metre civarında, kilom da 30 kg civarındaydı heralde. gerçekten çok ufak ve zayıf olduğumu hatırlıyorum. ben de lisede boy atanlardanım. o zamanlar çok küçüktüm ve bu kartonları bize 4 5 ayrı renkte veriyorlardı. hepsini taşıyamadığımız için boynumuza asıyorduk. diğer arkadaşlarımın bununla bir sorunları yoktu ama benim vardı. maalesef bunları boynuma taktığımda hem 4 5 tanesi ağırlık yapıyordu hem de diz kapağımdan daha aşağıya kadar iniyorlardı ve bunlarla yürümekte zorlanıyordum. yavaş yavaş, diz kapağımla ittirerek yürüyordum ya da ellerimle biraz havaya kaldırarak yürüyordum.

neyse 19 mayıs günü geldi, sabah istiklal marşından sonra biz yola çıkacağız. tüm okul toplanmış, biz de sırada en sağ taraftayız. neyse müdür bey anons geçti: "19 mayıs için stadyuma gidecek arkadaşlar sıra halinde otobüslete geçsin" dedi. en baştan yavaş yavaş yürümeye başladılar, tüm okulun önünden yürüyoruz. ben de yavaş yavaş, imparator penguenleri gibi yürüyorken bir anda, hayatım boyunca unutamayacağım, anlat istanbul'da altan erkekli'nin özge namal'ı fotoğrafçıyla bastığı sahneyle aynı derecede korkunç bir olay yaşandı.

her şey güzel giderken, öndeki yavşaklardan bir tanesi, sebebini anlamadığım bir şekilde koşmaya başladı. o koşunca hemen arkasındaki de koşmaya başladı, onun arkasındaki derken sıra hızla bana geliyordu ancak ben bir penguen gibi, diz kapaklarımla kartonlara vura vura ilerliyordum. ve o korkunç an geldi; önümdeki de koşunca aramızda bir boşluk oluştu. bu boşluğu gören arkamdaki kansız, sırtıma vurarak bana baskı yapmaya başladı: "koşsana lan şerefsiz" diyerek.

inanılmaz bir andı; koşamayacağımı biliyordum ama koşarsam başıma neler geleceğini kestiremiyordum. arkamda baskı vardı, solumdan tüm öğrenciler bizi izliyordu, sağımızda müdür kürsüden bizim gitmemizi ve konuşmasına devam etmeyi bekliyordu ve önümdekiyle aramız iyice açılmıştı. evet, o anda baskılara yenildim ve hayatımın en büyük hatasını yaptım; koşmaya karar verdim.

bir anda koşmaya çalışınca ayaklarım kartonlara takıldı ve ağırlığı vücudum kaldırmadı. ağırlık merkezinin yer değiştirmesi sonucu öne doğru yalpaladım, kendimi kurtarmaya çalışsam da olmadı ve yüz üstü yere yapıştım. tüm okul bana gülüyordu, hemen hocam gelip kaldırdı beni ama inanılmaz rezil olmuştum. o kadar utanıyordum ki sıyrılan avuç içlerimin acısını hissetmiyordum. sağa geçip yavaş yavaş devam ettim yoluma. arkamdaki şerefsizin kahkahası giderek uzaklaşıyor, arkadan gelenler de meraklı gözlerle bana bakıyorlardı.

o gün, hayatımın en kötü günlerindendi. o günden sonra herhangi bir etkinliğe katılmamaya dikkat ettim. bir deluğanlının özgüvenini iki kartona harcatmıştık.
devamını gör...

sadece kediye saldırmak için girmiş...sonra gitmiş...sonra özel olarak bir daha saldırmak için gelmiş...yav bu ülkede ne hannibal lecter'lar var. .araştırılmıyor...valla ne psikopatlarla yaşıyoruz haberimiz olmuyor....
devamını gör...

derin ve güzel uykuya hasret kalmaya neden olur. aşılması çok zor. gözlerin etrafı bile acımaya başlar ama asla erken saatlerde uyunmaz.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim