kurt vonnegut
hakkında tanım yapmamın imkansız olduğu, büyük yazar diyerek gücünü küçümsemenin ayıp olduğu ve kitaplarını övmenin beyhude bir çaba olduğu gerçeklerinin elimizi kolumuzu bağladığı übermensch’dir.

kurt vonnegut hakkında yazı yazarken yazdığınız her şeyin boş olduğunun bilincinde olmalısınız zira o yazılması gereken her şeyi yazmış, söylenmesi gereken her şeyi söylemiş, dünya üzerindeki görevini tamamlayıp edebiyat tanrıları arasındaki yerini almıştır.
kendisi ile aynı dünya üzerinde tam yirmi beş sene yaşamış olmanın verdiği muhteşem duygu ile eğer bir gün ölürsem ve eğer öteki dünya diye bir yer varsa nereye gideceğimi umursamayacağım.

kurt vonnegut okunur ve ona hayran olunur. paldır küldür yuvarlanmanıza neden olacak muhteşem bir hikaye de yazmıştır, sizi bir kedi beşiğinin içine hapsedip dünyayı sorgulamanıza neden olacak bir roman da. mezbaha no: 5’te dünyanın nasıl bir kesimevi haline gelebileceğini galapagos’ta ise nereye doğru evrildiğimizi anlatmıştır.
daha fazla hakkında konuşup hayranlığımın saçmalamama neden olmasına izin vermeyeceğim. çünkü bu üstinsan ile ilgili bir şeyler yazmaya her başladığımda kalemimden haddinden fazla coşkulu cümleler dökülüyor o yüzden kurt vonnegut ile ilgili son sözüm:

so it goes...

kurt vonnegut hakkında yazı yazarken yazdığınız her şeyin boş olduğunun bilincinde olmalısınız zira o yazılması gereken her şeyi yazmış, söylenmesi gereken her şeyi söylemiş, dünya üzerindeki görevini tamamlayıp edebiyat tanrıları arasındaki yerini almıştır.
kendisi ile aynı dünya üzerinde tam yirmi beş sene yaşamış olmanın verdiği muhteşem duygu ile eğer bir gün ölürsem ve eğer öteki dünya diye bir yer varsa nereye gideceğimi umursamayacağım.

kurt vonnegut okunur ve ona hayran olunur. paldır küldür yuvarlanmanıza neden olacak muhteşem bir hikaye de yazmıştır, sizi bir kedi beşiğinin içine hapsedip dünyayı sorgulamanıza neden olacak bir roman da. mezbaha no: 5’te dünyanın nasıl bir kesimevi haline gelebileceğini galapagos’ta ise nereye doğru evrildiğimizi anlatmıştır.
daha fazla hakkında konuşup hayranlığımın saçmalamama neden olmasına izin vermeyeceğim. çünkü bu üstinsan ile ilgili bir şeyler yazmaya her başladığımda kalemimden haddinden fazla coşkulu cümleler dökülüyor o yüzden kurt vonnegut ile ilgili son sözüm:

so it goes...
devamını gör...
aynı nehirde iki kez yıkanılmaz
herakleitos değişmeyen tek şey değişim yasasıdır demiş ve bu yasaya logos demiştir. her şey akıyor ve bir nehirde iki defa yıkanılamaz diyerek desteklemiştir.
devamını gör...
onur akın
1967 ahlat doğumlu özgün müzik sanatçısı.
devamını gör...
yagami light (yazar)
#1632024
l kardeşimiz zekiydi ama bir hatası vardı. işine duyguları karıştırdı. tabii yagami light yani ben de şimdi sevilmeyecek gibi değilim ama ne yaparsın yani dünyanın kurtulması adına birtakım fedakarlıklarda bulunduk. kıymetimiz bilinmedi.
watashi wa seigidesu!*
l kardeşimiz zekiydi ama bir hatası vardı. işine duyguları karıştırdı. tabii yagami light yani ben de şimdi sevilmeyecek gibi değilim ama ne yaparsın yani dünyanın kurtulması adına birtakım fedakarlıklarda bulunduk. kıymetimiz bilinmedi.
watashi wa seigidesu!*
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
benimle muhabbeti olup bana dair kötü düşünceler barındıran ve bunu öfkelendiğinde olur olmadık kelimelerle ifade eden insanları sevmiyorum.
iyiymiş, beni seviyormuş taklidi gibi geliyor ve hiç samimi değil.
insanlara ya da çevremize karşı daima sevgi barındıramayız bu olağandır. bir davranışını sevmediğimizi belirtebilriz konuşarak hallolur ya da hiç hoşlanmıyorsak şahsından onla iletişim kurmayız.
içinde ona dair kötü hisler besleyip patlamanın da gereği yoktur. karşındakine dürüst olan kişi bunu yapmaz.
iyiymiş, beni seviyormuş taklidi gibi geliyor ve hiç samimi değil.
insanlara ya da çevremize karşı daima sevgi barındıramayız bu olağandır. bir davranışını sevmediğimizi belirtebilriz konuşarak hallolur ya da hiç hoşlanmıyorsak şahsından onla iletişim kurmayız.
içinde ona dair kötü hisler besleyip patlamanın da gereği yoktur. karşındakine dürüst olan kişi bunu yapmaz.
devamını gör...
reply 1988
yönetmenliğini shin won-ho'nun yaptığı ve senaryosunu lee woo-jung'un yazdığı bir dizidir. 20 bölüm olup bir bölümü yaklaşık bir buçuk saattir. başrollerini lee hye-ri, ryu jun-yeol, go kyung-pyo, park bo-gum ve lee dong-hwi paylaşır.
dizi temel olarak 1988 yılında seoul'ün ssangmun-dong mahallesinde yaşayan duk-seon, jung-hwan, sun-woo, taek ve dong-ryong isimli 5 arkadaşın ve ailelerinin hikayelerini konu alır. tüm bunların yanında gelecekte grup içinden 2 arkadaş evlenir, dizinin bir diğer konusu da budur. arkadaşlık, aşk ve aile kavramlarının işlendiği bir dizidir.
duk-seon, ailenin ortanca çocuğudur. arkadaş grubundaki tek kızdır. okulunda 999. olup dışa dönük, neşeli bir karakterdir. ileride yakın arkadaşlarından biriyle evlenir.
jung-hwan, ailenin küçük oğludur. dışarıdan soğuk ve havalı durur, duygularını göz önünde yaşamaktan hoşlanmaz.
sun-woo, tek çocuktur. annesi ve kardeşiyle yaşamaktadır, sıcak kanlıdır. onun için ailesi ve arkadaşları önceliklidir. aynı zamanda okulda sınıf başkanır, örnek öğrenci profili çizer.
taek, go oyunu üstadıdır. ülkedeki en iyi go oyuncularından biridir. babasıyla yaşar. arkadaşlarına göre sosyal becerileri gelişmiş değildir. sakin bir yapısı vardır.
dong-ryong, grubun en sosyal üyesidir. dans etmeyi ve film izlemeyi sever, şakacı ve neşeli bir kişiliği vardır.
dizi ile ilgili spoiler içermeyen görüşlerim aşağıdadır.
eğer canınız sıcak bir gençlik/aile dizisi izlemek istiyorsa öneririm. bu diziyi 3 kelime ile tanımlayacak olsam sıcak, samimi ve gerçek olarak tanımlardım. dizi size tam olarak bunları vadediyor ve bu vaadi yerine getiriyor.
öncelikle bu diziyi ikinci izleyişim ve ilk izlediğimden daha çok keyif aldığım nadir bir dizi oldu, her detay özenle işlenmiş. gerek soundtrackleri olsun, gerek dönem içindeki göndermeleri olsun ilk izlediğimden daha büyük keyif aldığımı belirtmek isterim. dizinin hikayeleri işlerken seçtiği yolda bir kez olsun "keşke şöyle olsaydı, şurası eksik olmuş, şurada sana gıcık oldum, şurada bu oldu" gibi şeyler demiyorsunuz. çünkü olayları öyle güzel bağlamışlar ki "demek ki bu yüzden bu oldu" diyorsunuz. size 80'li yılları sonuna kadar yaşatıyor.
arkadaşlık ilişkileri diziyi izlerken en imrendiğim şey oldu. her bölüm "keşke böyle arkadaşlarım olsa" diyerek izledim. bu arkadaşlık ilişkileri 5 arkadaşın dışında, arkadaşların aileleri arasındaki arkadaşlık ilişkilerine de hayran kalmamak elde değil. aslında çok farklı altyapıdan gelen 5 aile ama aralarında bunu birbirlerine asla hissettirmiyorlar. mesela tamamen atıyorum çok zengin bir arkadaş borç verirken veya yardım ederken farketmeden bile rencide etmiyor. belki tam anlatamadım bu olayı ama anladığınızı düşünüyorum zira bu durum benim çok hoşuma gitmişti.
arkadaşların hikayelerine tanık olurken grup içinde duk-seon ile kimin evlendiğini tahmin etmeye çalışmak da beyninizin arka tarafında güzel bir beyin jimnastiği oluyor. ilk izlediğimde merak, ikinci izlediğimde o sevgiye yavaş yavaş tanık olmak büyük keyif verdi.
dizinin bence tek eksik yönü o dönem ki popüler kültür öğelerinin -dergilerin, televizyonda gösterilenlerin vs.- görsel olarak* sansürlenmesiydi. belki de sansür netflix'ten kaynaklıydı bunu tam olarak anlayamadım ama merak ettim açıkçası sansürlü yerlerde neler gösterdiklerini.
finali güzeldi, bitmesi gerektiği gibi tadında bittiğini düşünüyorum. sıcak, samimi ve gerçek bir dizi arıyorsanız öneririm. puanım 9/10.
yönetmen shin won-ho ve senarist lee woo-jung'un birlikte çalıştığı diğer diziler için*:
reply 1997*
reply 1994*
prison playbook
hospital playlist
not: eğer bu diziden sonra reply 1994'ü izlemek isterseniz 18. bölümde reply 1994'e dair spoiler* içerir. eğer bu konuda çok hassassanız bölümün fragmanını atlamanızı öneririm. spoiler yemek benim için sıkıntı olmadığından ilk izlediğimde de bunu bilerek izledim. ikinci izleyişimde ablamlarla beraber izlediğim için bu sahneleri atladım.
dizi temel olarak 1988 yılında seoul'ün ssangmun-dong mahallesinde yaşayan duk-seon, jung-hwan, sun-woo, taek ve dong-ryong isimli 5 arkadaşın ve ailelerinin hikayelerini konu alır. tüm bunların yanında gelecekte grup içinden 2 arkadaş evlenir, dizinin bir diğer konusu da budur. arkadaşlık, aşk ve aile kavramlarının işlendiği bir dizidir.
duk-seon, ailenin ortanca çocuğudur. arkadaş grubundaki tek kızdır. okulunda 999. olup dışa dönük, neşeli bir karakterdir. ileride yakın arkadaşlarından biriyle evlenir.
jung-hwan, ailenin küçük oğludur. dışarıdan soğuk ve havalı durur, duygularını göz önünde yaşamaktan hoşlanmaz.
sun-woo, tek çocuktur. annesi ve kardeşiyle yaşamaktadır, sıcak kanlıdır. onun için ailesi ve arkadaşları önceliklidir. aynı zamanda okulda sınıf başkanır, örnek öğrenci profili çizer.
taek, go oyunu üstadıdır. ülkedeki en iyi go oyuncularından biridir. babasıyla yaşar. arkadaşlarına göre sosyal becerileri gelişmiş değildir. sakin bir yapısı vardır.
dong-ryong, grubun en sosyal üyesidir. dans etmeyi ve film izlemeyi sever, şakacı ve neşeli bir kişiliği vardır.
dizi ile ilgili spoiler içermeyen görüşlerim aşağıdadır.
eğer canınız sıcak bir gençlik/aile dizisi izlemek istiyorsa öneririm. bu diziyi 3 kelime ile tanımlayacak olsam sıcak, samimi ve gerçek olarak tanımlardım. dizi size tam olarak bunları vadediyor ve bu vaadi yerine getiriyor.
öncelikle bu diziyi ikinci izleyişim ve ilk izlediğimden daha çok keyif aldığım nadir bir dizi oldu, her detay özenle işlenmiş. gerek soundtrackleri olsun, gerek dönem içindeki göndermeleri olsun ilk izlediğimden daha büyük keyif aldığımı belirtmek isterim. dizinin hikayeleri işlerken seçtiği yolda bir kez olsun "keşke şöyle olsaydı, şurası eksik olmuş, şurada sana gıcık oldum, şurada bu oldu" gibi şeyler demiyorsunuz. çünkü olayları öyle güzel bağlamışlar ki "demek ki bu yüzden bu oldu" diyorsunuz. size 80'li yılları sonuna kadar yaşatıyor.
arkadaşlık ilişkileri diziyi izlerken en imrendiğim şey oldu. her bölüm "keşke böyle arkadaşlarım olsa" diyerek izledim. bu arkadaşlık ilişkileri 5 arkadaşın dışında, arkadaşların aileleri arasındaki arkadaşlık ilişkilerine de hayran kalmamak elde değil. aslında çok farklı altyapıdan gelen 5 aile ama aralarında bunu birbirlerine asla hissettirmiyorlar. mesela tamamen atıyorum çok zengin bir arkadaş borç verirken veya yardım ederken farketmeden bile rencide etmiyor. belki tam anlatamadım bu olayı ama anladığınızı düşünüyorum zira bu durum benim çok hoşuma gitmişti.
arkadaşların hikayelerine tanık olurken grup içinde duk-seon ile kimin evlendiğini tahmin etmeye çalışmak da beyninizin arka tarafında güzel bir beyin jimnastiği oluyor. ilk izlediğimde merak, ikinci izlediğimde o sevgiye yavaş yavaş tanık olmak büyük keyif verdi.
dizinin bence tek eksik yönü o dönem ki popüler kültür öğelerinin -dergilerin, televizyonda gösterilenlerin vs.- görsel olarak* sansürlenmesiydi. belki de sansür netflix'ten kaynaklıydı bunu tam olarak anlayamadım ama merak ettim açıkçası sansürlü yerlerde neler gösterdiklerini.
finali güzeldi, bitmesi gerektiği gibi tadında bittiğini düşünüyorum. sıcak, samimi ve gerçek bir dizi arıyorsanız öneririm. puanım 9/10.
yönetmen shin won-ho ve senarist lee woo-jung'un birlikte çalıştığı diğer diziler için*:
reply 1997*
reply 1994*
prison playbook
hospital playlist
not: eğer bu diziden sonra reply 1994'ü izlemek isterseniz 18. bölümde reply 1994'e dair spoiler* içerir. eğer bu konuda çok hassassanız bölümün fragmanını atlamanızı öneririm. spoiler yemek benim için sıkıntı olmadığından ilk izlediğimde de bunu bilerek izledim. ikinci izleyişimde ablamlarla beraber izlediğim için bu sahneleri atladım.
devamını gör...
insana mutluluk veren sıradan olaylar
duş alıp yeni yıkanmış pijamaları giyip yeni yıkanmış nevresimlerin serili olduğu bir yatakta uyumak.
devamını gör...
the owl house
10 ocak 2020'de gösterime giren disney channelın çizgi dizisidir.
çizgi dizi dehşet şekilde (bkz: gravity falls)'a benziyor. sevmemin nedenlerinden biri de bu aslında.
ana karakterlerimizden biri olan (bkz: luz noceda), yaz kampına gitmek yerine yanlışlıkla başka bir dünyaya açılan portaldan geçer ve (bkz: edalyn clawthorne) ile (kısaca (bkz: eda)) karşılaşır. eda'nın dikkatini çekmeyi başaran luz'a (luz'un isteği üzerine) cadılık dersleri vermeye başlar.
dizinin konusu en basit ve sade şekilde bu kadar anlatılabilir.
dizimizin başrolleri ve seslendirmenleri:
(bkz: luz noceda) seslendiren; (bkz: sarah nicole-robles)
"iyi cadı: azura" kitabının bir baykuş tarafından çöpten çalınmasıyla baykuşun peşine düşerek farklı bir dünyaya açılan portala giren kızımız. yapımcı tarafından onaylanmış bir bilgi olarak karakterin (bkz: biseksüel) olduğunu söyleyebilirim.
(bkz: edalyn "eda" clawthorne) seslendiren; (bkz: wendie malick)
neredeyse herkes tarafından aranan suçlu bir cadı. ilk başlarda luz'a itici ve soğuk davransa da kısa süre geçtikten sonra luz ile samimi olmuştur ve ona cadılık dersleri vermektedir.
(bkz: king), (bkz: kral) seslendiren; (bkz: alex hirsch)
en sevdiğim karakterdir. aşık olacak derecede seviyorum kendisini. aşırı tatlı değil mi *.
ismi ve türü belli olmayan aşırı tatlı ve şirin bir iblis. kendisini ilk gördüğümde maskeli bir kedi zannetmiştim. eda'nın ev arkadaşı ve luz'un sihir öğretmenidir.
luz karakterinin biseksüel olması çoğu haber sayfalarında haber başlığı olmuştur. o başlıklar:
campaign türkiye.
bantmag.
wannart.
gmag.
veee tabii ki homofobik haber sayfalarının başlıkları da bu:
referans medya.
yeni akit.
sapkınlığın yuvası olan disney'den yeni ahlaksızlık! bu çizgi filme dikkat! "türkleri savaşarak yıkamazsınız ama..." akit yine bildiğimiz gibi.
neyse efenim. izleyin izlettirin güzel bir çizgi dizi.
(karakterler hakkında bazı bilgiler için kaynak : wikipedia).
çizgi dizi dehşet şekilde (bkz: gravity falls)'a benziyor. sevmemin nedenlerinden biri de bu aslında.
ana karakterlerimizden biri olan (bkz: luz noceda), yaz kampına gitmek yerine yanlışlıkla başka bir dünyaya açılan portaldan geçer ve (bkz: edalyn clawthorne) ile (kısaca (bkz: eda)) karşılaşır. eda'nın dikkatini çekmeyi başaran luz'a (luz'un isteği üzerine) cadılık dersleri vermeye başlar.
dizinin konusu en basit ve sade şekilde bu kadar anlatılabilir.
dizimizin başrolleri ve seslendirmenleri:
(bkz: luz noceda) seslendiren; (bkz: sarah nicole-robles)
"iyi cadı: azura" kitabının bir baykuş tarafından çöpten çalınmasıyla baykuşun peşine düşerek farklı bir dünyaya açılan portala giren kızımız. yapımcı tarafından onaylanmış bir bilgi olarak karakterin (bkz: biseksüel) olduğunu söyleyebilirim.
(bkz: edalyn "eda" clawthorne) seslendiren; (bkz: wendie malick)
neredeyse herkes tarafından aranan suçlu bir cadı. ilk başlarda luz'a itici ve soğuk davransa da kısa süre geçtikten sonra luz ile samimi olmuştur ve ona cadılık dersleri vermektedir.
(bkz: king), (bkz: kral) seslendiren; (bkz: alex hirsch)
en sevdiğim karakterdir. aşık olacak derecede seviyorum kendisini. aşırı tatlı değil mi *.
ismi ve türü belli olmayan aşırı tatlı ve şirin bir iblis. kendisini ilk gördüğümde maskeli bir kedi zannetmiştim. eda'nın ev arkadaşı ve luz'un sihir öğretmenidir.
luz karakterinin biseksüel olması çoğu haber sayfalarında haber başlığı olmuştur. o başlıklar:
campaign türkiye.
bantmag.
wannart.
gmag.
veee tabii ki homofobik haber sayfalarının başlıkları da bu:
referans medya.
yeni akit.
sapkınlığın yuvası olan disney'den yeni ahlaksızlık! bu çizgi filme dikkat! "türkleri savaşarak yıkamazsınız ama..." akit yine bildiğimiz gibi.
neyse efenim. izleyin izlettirin güzel bir çizgi dizi.
(karakterler hakkında bazı bilgiler için kaynak : wikipedia).
devamını gör...
5 dakikada duş alınır mı sorunsalı
su tasarrufu için duş 5 dakikada alınmalıdır argümanı üzerinden yürüyeceğim.
evet duş 5 dakikada rahat rahat alınabilir. çünkü askerde iken banyo süremiz 5 dakika idi. en başta bu süreyi bilerek hareket edince 5 dakikada bal gibi de duş alınıyor.
ikincisi duşu beş dakikada alıyorum deyip musluğu açıp 5 dakika beklerseniz yine bir sürü su israfı olur.
en iyisi bir kova bir de tas alın, kovayı doldurun, sabun bezi (keseyi) ıslatıp vücudunuzu sabunlayın, bu esnada su akmadığı için su israfı sıfır olur. sonra da kovadaki su ile durulanın. böyle yaparsanız bir kova (yaklaşık 20 litre ) su ile duş alabiliyorsunuz.
evet duş 5 dakikada rahat rahat alınabilir. çünkü askerde iken banyo süremiz 5 dakika idi. en başta bu süreyi bilerek hareket edince 5 dakikada bal gibi de duş alınıyor.
ikincisi duşu beş dakikada alıyorum deyip musluğu açıp 5 dakika beklerseniz yine bir sürü su israfı olur.
en iyisi bir kova bir de tas alın, kovayı doldurun, sabun bezi (keseyi) ıslatıp vücudunuzu sabunlayın, bu esnada su akmadığı için su israfı sıfır olur. sonra da kovadaki su ile durulanın. böyle yaparsanız bir kova (yaklaşık 20 litre ) su ile duş alabiliyorsunuz.
devamını gör...
elminster the wise
anket ve forum başlıklarından uzak duran, bilgi içeren başlıkların canavarı, anladığım kadarıyla müzik zevkimizinde uyuştuğu yazar, klavyen keskin olsun, takipteyim dikkat et:)))
devamını gör...
hayat
ve aslında hayat dediğin
yaşayabildiğin kadar güzeldir...
-can yücel
yaşayabildiğin kadar güzeldir...
-can yücel
devamını gör...
kendine mesaj atamama sonucu oluşan bunalım hissiyatı
konuşman gereken tek kişiyle konuşamamak.
devamını gör...
öz güveni yüksek çocuk yetiştirmenin incelikleri
saygi duymaktan gecer oncelikle . fikirlerine, hayallerine, beklentilerine... koruma icgudusuyle bastirmamak gerek. anne babalar ne yazik ki bunun dozunu cogu zaman kacirabiliyor.destek olunmasi gerek aldigi kararlara. ızin vermek gerek yurumesine, kosmasina, hayati tanimasina, kendi yolunu bulmasina... kabullenmek gerek ozellikle anne babadan farkli bir birey olmasini.
devamını gör...
kafa sözlük
yeni katıldığım. beni de bağrına basmasını beklediğim oluşum.
devamını gör...
var olduğu bilinmeyen ülkeler
devamını gör...
sen bir aysın
#115221
tıpkı sayın yazar gibi, benim de "sen bir ayısın" şeklinde okuyarak biri bana şarkı mı yazdı lan diyerekten gelip hüsrana uğrayarak terk-i diyar eylediğim başlık.
(bkz: hoçça ğalın ğidiyom ben)
tıpkı sayın yazar gibi, benim de "sen bir ayısın" şeklinde okuyarak biri bana şarkı mı yazdı lan diyerekten gelip hüsrana uğrayarak terk-i diyar eylediğim başlık.
(bkz: hoçça ğalın ğidiyom ben)
devamını gör...
fikirler besindir metaforu
çerez tabağındaki antep fıstığını seçmek gibi.
istediğimizden istediğimiz kadar yiyebiliriz o zaman.
yaşasııın!
edit: bu metafordan benim haberim yok, saçmalama len diyen olursa silebilirim.
istediğimizden istediğimiz kadar yiyebiliriz o zaman.
yaşasııın!
edit: bu metafordan benim haberim yok, saçmalama len diyen olursa silebilirim.
devamını gör...
normal sözlük bahar etkinliği
"kitabı çeki geçtim, dün girdiğim ama hâlâ kategorilendirilmemiş bilgi başlığım var. onu gereken yere alsak mı acaba?" cevabını verdiğim etkinlik.
gerçekten şu kategori işinin bir düzene girmesi gerek. geride kalıp ilgili kategoriye girmemiş başlıklarım var mı bilmiyorum, tek tek bakmadım hepsine elbette. fakat varsa da bunları bir bir arayıp bulup bildirmek yerine kendimiz yapabilsek bu işi çok iyi olurdu.
belki troll başlıkların, başlık sahibi tarafından olmadık kategorilere yerleştirilmesini engellemek için yapılmıyor bu ama bizim başlıklar da güme gidebiliyor. moderatörlere binen yük de cabası... birkaç kez mesaj attım sağ olsun ilgilenip gereken yere koydular başlıkları ama işte her zaman her başlığın peşinden de koşacak değiliz hiçbirimiz.
gerçekten şu kategori işinin bir düzene girmesi gerek. geride kalıp ilgili kategoriye girmemiş başlıklarım var mı bilmiyorum, tek tek bakmadım hepsine elbette. fakat varsa da bunları bir bir arayıp bulup bildirmek yerine kendimiz yapabilsek bu işi çok iyi olurdu.
belki troll başlıkların, başlık sahibi tarafından olmadık kategorilere yerleştirilmesini engellemek için yapılmıyor bu ama bizim başlıklar da güme gidebiliyor. moderatörlere binen yük de cabası... birkaç kez mesaj attım sağ olsun ilgilenip gereken yere koydular başlıkları ama işte her zaman her başlığın peşinden de koşacak değiliz hiçbirimiz.
devamını gör...
normal sözlük'te küfrün yasak olması
başlık sayesinde yol göstericilerimizi, kendisini küfürsüz muhteşem ötesi ifade edebilen yetenekleri görmüş olduk elhamdürilla. sözlüğün ortasına küfürlü bir fav bırakasım var ama tutuyorum kendimi.
t: kural olduğu için söz söylemenin anlamsız kaldığı; lakin bir kural olarak varlığını sorgulamanın normal olduğu, beğenenlerinin olduğu kadar beğenmeyenlerinin de olduğu ve beğenmeyenlerinin nedense linç noktasında garip karşılandığı ilginç bir durum.
t: kural olduğu için söz söylemenin anlamsız kaldığı; lakin bir kural olarak varlığını sorgulamanın normal olduğu, beğenenlerinin olduğu kadar beğenmeyenlerinin de olduğu ve beğenmeyenlerinin nedense linç noktasında garip karşılandığı ilginç bir durum.
devamını gör...