kütahya'nın tavşanlı ilçesinde geçen,iki yakın arkadaşın sinemaya olan tutkularına hayran kaldığım,yer yer güldüren ahmet uluçay filmi.

hayatın en acımasız taraflarından biri de,tutku denen şeyin herkeste olmayışı.
ne zaman birinin gözlerinde görsem o ateşi,dünyanın en ayrıcalıklı insanına dönüşüyor.
devamını gör...

"benim hastalığım yalnızca şu ki, tüm şehirde yirmi yılda sadece tek bir akıllı adam buldum, o da bir deli ! "
anton çehov - altıncı koğuş .
devamını gör...

ekşi sözlükte çaylak onay listesinde sürünenler bilir. adeta uzunun cehape zihniyetini eleştirirken ele aldığı doksanlardaki ssk, bağ-kur, sgk kuyruklarını aratmayan, bekledikçe beklediğiniz dünyanın belkide en boktan algoritmasıyla oluşturulmuş 50 bin kişilik bir listedir kendileri. kafa'yı buldum, birde bunu deneyelim.
devamını gör...

diş ağrısı
regl ağrısı
devamını gör...

ön edit: benden önce biri doldurmuş tüh *.

vay be bir burç başlığının ilk yazarı olmak da varmış hayatta. hayattaki başarı seviyem buradan görülebilir. neyse efendim gelin tanıtayım size bu kadını.

öncelikle başak burcu erkeğinde yazdığım yazı bunlar için de geçerlidir. evet gerçekten takıntılı, psikopat ve ruh hastasıdır. aksini söyleyen yalan söylüyordur. bir tane normali yoktur.

diğer bir noktaları kişiye göre değişir. sandığınız kadar temizlik hastası değiller efendim. içlerinde pasaklı olanları da vardır. ama hepsi titizdir. bir işi yapacaksa tam yapacaktır.

mükemmeliyetçidir ve bu yüzden hasta bile olabilir.

hepsi hastalık hastası değildir. içlerinde bu konuyu aşmış olanları da vardır ya da doğuştan takmayanları.

kesinlikle detaycıdırlar. bu sebeple bütünü görmek onlar için zordur.

kişisine göre değişir ama eleştirmeyi çok severken eleştiriye gelemez. dediğim gibi ikincisi kişiye göre değişir.

tutumludur derler evet olanları vardır.

çok iyi araştırmacı olurlar.

aynı zamanda duygusaldırlar ancak size bunu göstermezler asla. ketumluk burada başlıyor. soğuk rüzgarları hissettiyseniz biraz uzak durun. her şeyi içlerinde yaşarlar.

idealist insandırlar ve doğal kusur bulucudurlar.

asla mükemmel olduklarına inanmazlar hatta kendi haklarında iyi bir şey denildiğinde şaşırırlar. psikopatlar işte.

bir işi yarım yamalak yapacağım deseler de asla yarım yamalak yapmazlar. bir şekilde içgüdüsel olarak tam yapıyorlar.

şimdilik bu kadar gerisini de siz doldurun artık isterseniz.
devamını gör...

bazen gözlerimi kapatınca başlarına kötü olaylar gelmiş çocuklar, okuyamamış kadınlar, haksızlığa uğramış insanlar, yolsuzluklar, menfaati için her türlü insanı savunabilecek veya harcayacabilecek kişiler aklıma geliyor. bu düşüncelerin kaynağı türkiye'dir ve aklıma gelen spesifik bir olay da vermek istemiyorum çünkü üzülürüm.
devamını gör...

merhaba kafa sözlük sıradaki şarkı tüm sevenlerime gelsin iyi yayınlar :)
devamını gör...

valla ben kadın erkek fark etmez, insanın zeki olanını severim. çevremde tuttuğum insanlar hep zekidir.
devamını gör...

günaydın sözlükcüğüm. ışıl ışıl, masmavi, musmutlu bir gün dilemek isterim ancak hava bozmaya meyilli görünüyor. o yüzden bu sabah bu dilek köşede dursun ben de tüm sözlüğe sadece günaydın demiş olayım.
hmm, yok bu içime sinmedi.
güneşten daha parlak, mavinin en güzel tonlarında, mutluluktan yüz kaslarınızın ağrıdığı müthiş bir gün dilerim sözlükcüğüm.
bak bu içime sindi işte. hadi kaçtım ben*.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

1980 tarihli biyografisinin anlatıldığı kitap, 2002 yılında steven spielberg tarafından çekilmiştir.
filmde bir çok önemli isim oynamıştır bu isimlerden bazıları, tom hanks, christopher walken, amy adams, martin sheen ve nathalie baye'dir. abagnale'i ise; leonardo dicaprio oynamıştır. halen izlemeyen olduğunu sanmıyorum ama izlemeyen varsa izlesin.


peki kimdir bu abagnale; 16 yaşında anne-babasının boşanmalarına kızıp evi terk eden bir çocuk. terk ederken yanına bir çek defteri de alıyor. 1.80 boylarında iri yapılı olan bir çocuk kendisinin 20 li yaşlarda görünmesinin verdiği rahatlıkla, 16 olan yaşını kimlik belgesinde sahtecilik yaparak 26 yaşında yapıyor. o zamanları kuyrye olarak çalışan bu kişi, bu kadar çok çalışmasına ancak ; gelirinin bu kadar az olmasına sinirlenerek karşılıksız çekler yazıyor.
o artık karşılıksız çeklerin arananıdır ve polis onu aramaktadır.
miamiye kaçtığı bir sırada, aynen fildeki gibi, pilot pilotun çevresinde taş gibi hatunlar görünce yav bir pilot belgesi uydurabilirim diye düşündü.
düşündüğünüde yaptı arkadaşlar. pan am şirketinin pilotlarına bedava uçuş imkanı vardı; böylelikle dünyayı gezdi.
ayrıca bir pilot üniforması giyen birinin çeklerinden asla kimse şüphe etmez ve hemen nakde çevirebilirdi.
bu şekilde iki yıl geçiren bu gözü pek arkadaşımız, utahta frank adams oldu. sosyoloji profesörü olarak çalışmak istedi canı, hooop hemen bir diploma uydurdu. brigham young ünivertesi sosyoloji profesörü olarak işe girdi.
sonra canı avukat olmak istedi. baro sınavını geçmesi gerekiyordu onu da geçti. bu çok zor bişeymiş amerikada...
neyse sonra louisania başsavcılığana danışmanlık bile yaptı herif.
bitti mi? tabi ki hayır.
canı bir de doktor olarak çalışmak istedi. tanıştıralım:
georgia hastanesi çocuk doktoru, frank williams.
bu arada halaa karşılıksız çek imzalıyordu. bu bıraktığı izler 1969'da fransada yakalanmasına sebep olacaktır.
bu film burada biter dediğinizi duyorum ama bitti mi? tabi ki hayır.
fransa'dan amerika'ya sınırdışı edildiğinde uçaktan kaçtı. tekrar yakalandı kanada'ya kaçtı. yakalandı bida kaçtı,, yakandı bidaha kaçtı .....
en sonunda washingtonda bir polis arabası yanından geçerken iki polis onu yakaladı ve 12 sene ceza aldı.
ancak cezasını yatarken 4 yılda fbi, kendilerine danışmanlık yapması şartıyla ,şartlı edebileceği teklifiyle geldi.
fbi danışmanlığı, bankaların dolandırıcılığı öneleme danışmanlıkları yaptı ve bankalara güvenlik danışmanlığı ile ilgili şirket kurdu.
neden bilmem ama en sevdiğim suçlulardan biridir bu adam.
''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

kendini beğenmiş bir yazardır. böyle insanlar bayağı bir toksik olurlar. ekşide iyiymiş, hatırlatalım burası kafa sözlük.
zaten ekşi değil diye buradayız bana ne ekşide seviliyorsan.

burada da mı sevileceğini zannediyorsun? bu tavırların seni acayip soğutuyor haberin olsun. tanımlarında kendini beğenen yazar ben seni beğenmiyorum.
devamını gör...

keith ridgway kitabıdır.

lunaparklarda aynalarla dolu bir oda olur ya hani. içeri girdiğinizde başlarda kontrol sizdedir ama bir süre sonra nerde olduğunuzu şaşırmaya, yer yön duygunuzu yitirmeye, zaman algınızın dengesinin bozulduğunu hissetmeye başlarsınsız. bu kitap sizde böyle bir hissiyat uyandıracak.

bir gece kendi evinizden başka bir evde uyandığınızda çevrenize bakar ve bir süre etraftaki hiçbir şeyin tanıdık olmadığını fark edersiniz ya. pencereden görünen manalara sizin değildir, karşıdaki duvar da. kapı size yabancıdır, içinde uyanmaya çalıştığınız yatak da. sonra geceyi tam hatırlayamadığınızı fark edersiniz. öyle bir duygu saracak sizi kitabı bitirince.

ikinci, üçüncü dubleden sonra dünya daha renkli görünmeye başlar ya bazen. yavaş yavaş plastikleşmeye sonra hızla akışkan bir hal almaya başlar dünya diye bildiğiniz yer. insan suretleri şeytanlıklarından arınır, birinci geleneksel sırat koşusu hiç olmadığı kadar hızlı geçilir gibi olur ya, öyle bir heyecan dolacak içinize okuyunca.

gerçekle rüya öyle bir birbirine girecek ki kitabı okuyor musunuz yoksa kitabı bitirip üzerinde düşünmeye mi başladınız, anlamayacaksınız.

hawthorn ile child dedektiflik mesleğini hakkını veren bir ikili ama zihinsel yolculuklar fiziki takipten daha çok yer alıyor soruşturma yöntemleri arasında.

ilginç bir ikili sizi astral olmayan bir astral seyahate çıkarıyor.
devamını gör...

hmm mary jane çalıyorsunuz demek.
edit: çekme çekme çekme
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

benim canım yavrum ne kadarda misafirperver.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
annecim azcık sevebilir miyim? azcık öpüp koklayabilir miyim? minicik ısırabilir miyim? biraz yutsam azıcık küçücük lütfen.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ev kalabalık. bety ve casper ara ara görünüp genelde saklanıyorlar. kuşları görmediler bile. biraz tedirgin biraz meraklılar.

cokcok hep dibimizde. o da sevsin beni bu da sevsin beni modunda. ara ara kuşlara miyuvv atıyor. hayır annecim yemek değil o o kardeş diyorum. kabul ediyor gibi görünüyor ama yok inatla havayı kokluyor, koşturuyor belki bana verirler mi acaba diye hevesleniyor. ikna edeceğiz sanırım.
devamını gör...

“özür dilemek, sizin haksız olduğunuz anlamına gelmez. karşınızdaki insana verdiğiniz değerin egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.”
sigmund freud
devamını gör...

en sevdiğim çorbalardandır...
lakin yapımı uğraştırıcı olduğundan hazır alıyorum, tabii yerini tutmuyor.
devamını gör...

hayatına müdahale edilmesi.
devamını gör...

tavşan besleyen havuç da yetiştirmelidir.

oruç aruoba.
devamını gör...

deri ya da mukoza gibi yumuşak dokunun, ilaçlar, bazen de enfeksiyonlar nedeniyle verdiği tepkiler sonucunda ortaya çıkan ciddi hastalık. genellikle yoğun bakımda tedavi gerektiren ve bazı durumlarda ölümle sonuçlanan nadir bir hastalıktır.

hasta kişide önce gripte görülen, boğaz ağrısı, öksürük, eklem ağrısı gibi bazı reaksiyonlar ortaya çıkar. ardından deride mor ya da kırmızı döküntüler oluşur ve deri soyulur. bazen hasar o kadar büyük olur ki, vücudun başka bir bölgesindeki deri, hasarlı bölgeye nakledilebilir.

hastalık belirtileri gösteren kişinin, eğer varsa, kullandığı ilaçları hemen bırakması gerekir.
devamını gör...

"tarafsızlık ahlaksızlıktır"
- jean paul sartre
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim