nesrin sipahi
türk sanat müziği sanatçısıdır. tam adı, zehra nesrin sipahi'dir. 1934 doğumlu ve kırım türküdür. *
devamını gör...
yan kalbim
ezginin günlüğü'nün dargın mıyız albümünde yer alan en güzel şarkılarından birisidir.
başlığı bu vakte kadar neden açılmamış hayret?
"gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan"
spotify
başlığı bu vakte kadar neden açılmamış hayret?
"gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
gözlerim doluyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
ellerim donuyor aman, sen neredesin?
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
gözlerim dalıyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
herkes geliyor aman, sen neredesin?
seni diye tuttum kedimi, dizlerime yatırdım
seve seve tüylerini, uykulara götürdüm
çekmecemde resmin vardı, baka baka bitirdim
gözlerimde sana güller, papatyalar getirdim
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, külden adam olur san
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan
yan kalbim yan, kaçamazsın sevdadan"
spotify
devamını gör...
fyodor mihayloviç dostoyevski
"sen ne dersen de iki gözüm; toplumun yoksul insana saygısı yoktur."
dostoyevski
dostoyevski
devamını gör...
bir insandan vazgeçmek
sen çok seversin o başkasını sevdiğini söyler... onun gözlerine baktığında başkasını görmektense onu hiç görmemeyi tercih edersin
devamını gör...
galyalı locusta
evvela bu abla mevzuya şifacı olarak başlıyor. her türlü otun artısını eksisini deneyimleyerek bir köşeye ya da kafasına yazıyor. tabi yazdıkça kafada bambaşka düşünceler de oluşmaya başlıyor. bakıyor ki, otlar şifalı olduğu kadar aynı zamanda öldürücü, içindeki canavar ortaya çıkıveriyor. evvela işe rakiplerini elemekle başlıyor. şifacılara şifa verip onları bir güzel tahtalı köye yolluyor. anlatılanlara göre bu özellikleri yüzünden imparatoriçe agrippa'nın dikkatini çekiyor. mevzu bilindik, babayı tahttan indir, oğlu tahta geçir sefayı sür mantığının dışavurumu. aynı imparatoriçe hanım biraz gergin zira britannicus gibi bir rakip var ortada. güçlenir müçlenir maazallah diyor, o ipleri eline almadan fişi çekmek lazım gelir diye düşünüyor ve locusta'ya ulaşıyor. böylece biricik nero'nun tahta çıkması için bir plan yapıyorlar. burası da bayağı bilindik. önce imparator'u sarhoş et sonra daya zehirli mantarı şiarı ile hareket ederek işi bitiriyorlar. eh bu işten alınlarının akıyla çıkınca, bu seferde diyorlar ki, arkadaş şu britannicus'u da elimiz değmişken gönderelim tahtalı köye. ona da dayıyorlar zehri hem de umuma açık bir ziyafette yapıyorlar bunu. garibim britannicus şekilden şekle giriyor. nero denen zıpçıktı, ''ey ahali sakin olun kardeşim epilepsi nöbeti geçiriyor.'' diyerek maslahatı idare ediyor. bir iki saat içerisinde de britannicus hakkın rahmetine kavuşuyor.
e tabi hal böyle olunca nero bu locusta denen psikopatı yanından ayırmıyor. şifacılık (!) okulu bile açıyor bu seri katile. ha seri katil demişken bazıları bu kadının dünyanın ilk seri katili olduğunu iddia ederler. sonra bu hanım abla nero'nun başına bir şey gelirse kestirmeden kendini kurtarsın diye adama zehir seti hazırlıyor. hayat cidden garip etme bulma dünyası işte. tahta gelirken planlar tıkır tıkır işliyor lakin tahttan indirilirken tepetaklak oluveriyorlar. nero derdest edildiğin zehirleri yanına almayı unuttuğunu fark edip, orasını burasını hançerleyip babasının ve kardeşinin yanına gitmeye çalışıyor. locusta da önce halkın arasında sirk maymunu gibi dolaştırılıp aşağılandıktan sonra idam ediliyor.
tabi bu hikâyenin gerçekliğini tam olarak bilemiyoruz zira kimi tarihçilere göre imparator claudius'u çeşnicibaşı zehirlemiş. kimilerine göre doktoru agrippa ile anlaşıp işi bitirmiş. yani bu mevzu ile ilgili çeşitli tezler var. ancak bilinen şu ki; bu kadın bu işi yapmamış olsa dahi ruh hastasının önde gideni. bu mevzu tartışmaya kapalı.
e tabi hal böyle olunca nero bu locusta denen psikopatı yanından ayırmıyor. şifacılık (!) okulu bile açıyor bu seri katile. ha seri katil demişken bazıları bu kadının dünyanın ilk seri katili olduğunu iddia ederler. sonra bu hanım abla nero'nun başına bir şey gelirse kestirmeden kendini kurtarsın diye adama zehir seti hazırlıyor. hayat cidden garip etme bulma dünyası işte. tahta gelirken planlar tıkır tıkır işliyor lakin tahttan indirilirken tepetaklak oluveriyorlar. nero derdest edildiğin zehirleri yanına almayı unuttuğunu fark edip, orasını burasını hançerleyip babasının ve kardeşinin yanına gitmeye çalışıyor. locusta da önce halkın arasında sirk maymunu gibi dolaştırılıp aşağılandıktan sonra idam ediliyor.
tabi bu hikâyenin gerçekliğini tam olarak bilemiyoruz zira kimi tarihçilere göre imparator claudius'u çeşnicibaşı zehirlemiş. kimilerine göre doktoru agrippa ile anlaşıp işi bitirmiş. yani bu mevzu ile ilgili çeşitli tezler var. ancak bilinen şu ki; bu kadın bu işi yapmamış olsa dahi ruh hastasının önde gideni. bu mevzu tartışmaya kapalı.
devamını gör...
bedevi
bu savaş, bedevi uygarlığının geri dönüşünü hazırlıyor.
bedevi uygarlığı demekle neyi kastediyorum? bahçenizde bir gül varsa ve bu gülün önünden bir bedevi geçse, bedevi gülü koparır ama koklamaz, yemez ve alıp götürmez: yere atar. bir arazide bir çalı ya da bir bitki görse, onu kökünden söker ve atar. çölde bekçisiz bir ev bıraksanız, bedevi önce onun tahtalarını koparıp yakar, sonra evi her defasında biraz daha yıkar, taşlarını teker teker söker. çevremizdeki bu arazinin tamamı vaktiyle yunanlıların ve romalıların mermerden anıtlarıyla doluydu. ne oldu peki? bedeviler onları yaktı, anıtları yakıp kireç elde etti. geriye kalanları da çöl yuttu. bedevinin en iyi müttefiki kumdur: rüzgarların keyfine göre biçimlendirdiği sarı sonsuzluk, göçebelerin arı sütü. afrika'nın bu kıyısının doğal yaşamı: bedevi uygarlığı. sizin uygarlığınız geçicidir yalnızca. firavunlara ait rhakotis'ten başlayarak iskenderiye'nin otuz yüzyıllık tarihine bakacak olursanız, bu sürenin yalnızca on yüzyılının olaylarla geçtiğini zorlukla saptarsınız. geriye kalan süre bembeyazdır, çöldür. örneğin arapların fethinden bu yana, sizin rönesansınıza kadar olup bittiğini bildiğiniz nedir? çok az şey, yedi yüzyıllık sarı kum, bedevi uygarlığı. ve şimdi ben, bu uygarlığın geri gelişini görüyorum.
stratis tsirkas, başıboş kentler 3, iskenderiye
okuduğum en güzel bedevi tanımı olmakla birlikte, her akla gelişinde barbar kelimesinin altını çiziyor zihnimde.
devamını gör...
babanın normal sözlük nickini öğrenmesi
benimkini öğrense kalp krizi geçirir herhalde. hahaha.
devamını gör...
1 mayıs işçi ve emekçi bayramı
belkide bir işçinin tam kapanmadan dolayı bayram yapabildiği tek gün diyebiliriz. bir başka zamanda hiçbir işçi tatil yapamıyordu.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın romalılar! bigün yine çalışıyorum... bugün anlamsız bir huşu ve sakinlik var üstümde. yani şu an bulunduğum bina yansa alevler lavaboya ulaşmadan geçerim ayna karşısına saçlarımı tararım. bu sebeple bir milyoncudan saçma renk dönüşlü, genelde üç büyük takım renklerinde 1 liralık tarak alıp arka cebime koydum, ne oluuur ne olmaz! (bkz: swh) kısacası güzel bir hissiyat, tüm bıkkın dostlara buradan minnak minnak gönderiyorum bu histen. havada kapın ve sağlıcakla kalın.
devamını gör...
tuvaletteyken kedilerin yanımıza gelmesi
normal şartlarda kendini sevdirmeyen kedimin, ben tuvaletteyken dibimde bitmesi ve kucağıma oturması.
araştırmalarıma göre;
banyonun onlar için çok ilgi çekici olması ya da ailesi olarak gördüğü insanı, tuvalet esnasında savunmasız kaldığından dışarıdan gelen tehlikelere karşı korumak istemesi.
kaynak
araştırmalarıma göre;
banyonun onlar için çok ilgi çekici olması ya da ailesi olarak gördüğü insanı, tuvalet esnasında savunmasız kaldığından dışarıdan gelen tehlikelere karşı korumak istemesi.
kaynak
devamını gör...
suna no onna
woman in the dunes ismi ile de bilinen japon sinemasının efsane yönetmenlerinden hiroshi teshigahara'nın karanlık ve kasvetli bir filmi. kobo abe’nin kitabından uyarlanan ve abe'nin gerim gerim geren hikayesini beyaz perdeye ustaca yansıtan teshigahara ustalığını konuşturmuştur. filmin başrollerini eiji okada ve kyoko kishida oynar hatta oynamaz yaşarlar kyoko kishida'nın bu filmden sonra psikolojik destek aldığı bilinmektedir.
filmin konusuna gelecek olursak:
film, bir entomolojist olan niki'nin böceklerini araştırmak adına bir bölgeye gitmesiyle başlar. niki elinde tuttuğu asasını aradığı böcek türlerinden birini bulmak umuduyla kuma saplar. çok geçmeden kum renginde bir böceğe denk gelir. birçok denemenin ardından böceği yakalamıştır. böceği küçük cam tüpe atar. aslında bu kısmın filmin ana hikayesinin başlangıcı olduğunu çok sonradan anlarız. yakalayamadığı böceklerden ötürü zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan niki son otobüsü kaçırdığını fark eder. ona kalacak yer bulma konusunda yardım etmek isteyen bir adamın yardımıyla ıssız ve harabe bir eve yerleşir. ev bir çukurun ortasında yapayalnızdır. kumların ortasında, çürümüş olan eve inmek bir merdiven ile olmaktadır. evde film boyunca adını hiç duymayacağımız bir kadın ona ev sahipliği yapar. evin içerisine rüzgarlarla beraber sürekli kum dolmaktadır. niki yemeğe oturduğunda su içtiğinde hatta tuvalete gittiğinde dahi tepesinde sabitlenmiş bir şemsiye kuma bulanmasın diye onunla beraberdir. yüzlerine örtündükleri siyah kumaş ise gece uyudukları sırada ağızlarına kum girmesin diye olmazsa olmazlardandır. kumlu ve rüzgarlı geçen ilginç bir gecenin ardından niki yaşadıklarını anlamlandıracak ve anlayacaktır . niki hiç bilmediği bir yerde hiç tanımadığı insanlar tarafından alıkonulmakta ve kurtuluşu aramaya başlamaktadır.çığlıklarla yardım isteyen niki zamanla işin hiç düşündüğü gibi basit bir şey olmadığını çözmeye başlar.çünkü tek o değildir alıkonulan. kadına sorduğu hiçbir sorudan ne bir cevap ne de kadının desteğini alamaz.
kadının yemek masasında niki'ye söylediği kum her şeyi çürütür. sözü çok doğrudur. kum evleri eşyaları çürütürken aynı zamanda kadının umutlarını da çürütmüştür. kadının dünyası o çukurdaki virane ev ve kum küremek olmuştur. arada bir niki’nin oraya gelmesine sebep olan adamın ziyaretlerinde kadın değişik bir insan karşısına çıkar ama hepsi budur
1 ay 19 gün olur niki o çukura ister istemez alışmaya başlar. niki her başarısız kaçma deneyiminin ardından daha sakinleşmiştir. ama kadının kum küreme arzususunu bir türlü yenemez ve yukarıdaki adamın otoritesini aşamaz bir türlü . hep en başa döner. hep en başa döner. bu çaresizlik ve rutin hayat sırasında ,kadın ile erkek arasında cinsel çekimde olur. kadının bu cinsellikten beklentisi niki'yi yanlızlığına ve her şeyi olan evine ortak etmekken, niki'nin beklentisi kadını kendi tarafına çekip bu çukurdan çıkmaktır. bu çekimden faydalanmak isteyen köy sakinleri çukurun içerisinde duran ümitsiz niki ve her koşulu kabullenen kadının gözlerinin önünde birlikte olmalarının karşılığında dışarıya çıkmalarını izin verebileceklerini söylemişlerdir. tutsaklık hissinden bıkan ve özgürlüğüne kavuşmak için çıldıran niki aklına uymasada boyun eğmiş ve kadınıda ikna etmiştir.
kum her şeyi çürütür. aslında filmi özetleyen cümle budur. vicadanları bile.
filmin konusuna gelecek olursak:
film, bir entomolojist olan niki'nin böceklerini araştırmak adına bir bölgeye gitmesiyle başlar. niki elinde tuttuğu asasını aradığı böcek türlerinden birini bulmak umuduyla kuma saplar. çok geçmeden kum renginde bir böceğe denk gelir. birçok denemenin ardından böceği yakalamıştır. böceği küçük cam tüpe atar. aslında bu kısmın filmin ana hikayesinin başlangıcı olduğunu çok sonradan anlarız. yakalayamadığı böceklerden ötürü zamanın nasıl geçtiğini anlayamayan niki son otobüsü kaçırdığını fark eder. ona kalacak yer bulma konusunda yardım etmek isteyen bir adamın yardımıyla ıssız ve harabe bir eve yerleşir. ev bir çukurun ortasında yapayalnızdır. kumların ortasında, çürümüş olan eve inmek bir merdiven ile olmaktadır. evde film boyunca adını hiç duymayacağımız bir kadın ona ev sahipliği yapar. evin içerisine rüzgarlarla beraber sürekli kum dolmaktadır. niki yemeğe oturduğunda su içtiğinde hatta tuvalete gittiğinde dahi tepesinde sabitlenmiş bir şemsiye kuma bulanmasın diye onunla beraberdir. yüzlerine örtündükleri siyah kumaş ise gece uyudukları sırada ağızlarına kum girmesin diye olmazsa olmazlardandır. kumlu ve rüzgarlı geçen ilginç bir gecenin ardından niki yaşadıklarını anlamlandıracak ve anlayacaktır . niki hiç bilmediği bir yerde hiç tanımadığı insanlar tarafından alıkonulmakta ve kurtuluşu aramaya başlamaktadır.çığlıklarla yardım isteyen niki zamanla işin hiç düşündüğü gibi basit bir şey olmadığını çözmeye başlar.çünkü tek o değildir alıkonulan. kadına sorduğu hiçbir sorudan ne bir cevap ne de kadının desteğini alamaz.
kadının yemek masasında niki'ye söylediği kum her şeyi çürütür. sözü çok doğrudur. kum evleri eşyaları çürütürken aynı zamanda kadının umutlarını da çürütmüştür. kadının dünyası o çukurdaki virane ev ve kum küremek olmuştur. arada bir niki’nin oraya gelmesine sebep olan adamın ziyaretlerinde kadın değişik bir insan karşısına çıkar ama hepsi budur
1 ay 19 gün olur niki o çukura ister istemez alışmaya başlar. niki her başarısız kaçma deneyiminin ardından daha sakinleşmiştir. ama kadının kum küreme arzususunu bir türlü yenemez ve yukarıdaki adamın otoritesini aşamaz bir türlü . hep en başa döner. hep en başa döner. bu çaresizlik ve rutin hayat sırasında ,kadın ile erkek arasında cinsel çekimde olur. kadının bu cinsellikten beklentisi niki'yi yanlızlığına ve her şeyi olan evine ortak etmekken, niki'nin beklentisi kadını kendi tarafına çekip bu çukurdan çıkmaktır. bu çekimden faydalanmak isteyen köy sakinleri çukurun içerisinde duran ümitsiz niki ve her koşulu kabullenen kadının gözlerinin önünde birlikte olmalarının karşılığında dışarıya çıkmalarını izin verebileceklerini söylemişlerdir. tutsaklık hissinden bıkan ve özgürlüğüne kavuşmak için çıldıran niki aklına uymasada boyun eğmiş ve kadınıda ikna etmiştir.
kum her şeyi çürütür. aslında filmi özetleyen cümle budur. vicadanları bile.
devamını gör...
aşık olduğunu anlama yöntemleri
aslında çok zor değil.
normalde sevmediğin, katlanamadığın, tepki verdiğin detayları o kişi yaptığında sorun etmiyorsan, hatta ilginç şekilde sana sevimli geliyorsa, en yanlış gelen şeyler aslında o kadar yanlış gelmiyorsa, doğru ve yanlış kavramı iyice karıştıysa hayırlısı olsun.
ben mesela küçücük mesele nedenli kalabalıkların içinde bile kavga edebilen çiftler görüyorum, bahane olarak aşk ve tutkuyu gösteriyorlar, oysa tutku ve aşk böyle bir şey değil. gerçi bihter gibi ruh hastası karaktere bile ayyyy ne tutkulu sevdi diyen kalabalıktan çok bir şey beklemiyorum.
normalde sevmediğin, katlanamadığın, tepki verdiğin detayları o kişi yaptığında sorun etmiyorsan, hatta ilginç şekilde sana sevimli geliyorsa, en yanlış gelen şeyler aslında o kadar yanlış gelmiyorsa, doğru ve yanlış kavramı iyice karıştıysa hayırlısı olsun.
ben mesela küçücük mesele nedenli kalabalıkların içinde bile kavga edebilen çiftler görüyorum, bahane olarak aşk ve tutkuyu gösteriyorlar, oysa tutku ve aşk böyle bir şey değil. gerçi bihter gibi ruh hastası karaktere bile ayyyy ne tutkulu sevdi diyen kalabalıktan çok bir şey beklemiyorum.
devamını gör...
kunstkamera
tam adıyla kunstkamera antropoloji ve etnoğrafya müzesi. bu müze rusya'nın st petersburg kentinde bulunuyor. burada birçok kültüre ait envanter bulmak mümkün ama bu müzenin bir bölümü var ki onu diğer tüm müzelerden ayrı bir konuma taşıyor. anatomi bölümü. bu bölümde siyam ikizleri, anatomik bozukluğu olan birçok insan bedeni, anne karnında hayvan geni enjekte edilmiş tuhaf cenin örnekleri görmek mümkün.

kurucusu olan ı.petro tuhaf deneyler yaptırdığı gibi o dönem kendisine anatomik bozukluğu olan bebekler getiren rus kadınlarına para ödemeye başlamış,paraya ihtiyacın olan birçok kadın hamile kaldıklarında kendilerine bile isteye zarar vererek çocuklarında hasar oluşturmaya çalışmıştır.
bu müzede fotoğraf çekmek yasak ancak bir şekilde çekilen fotoğraflara internet üzerinden ulaşmak mümkün. yine de rahatsız olabilecekler için bu görselleri buraya eklemedim.

kurucusu olan ı.petro tuhaf deneyler yaptırdığı gibi o dönem kendisine anatomik bozukluğu olan bebekler getiren rus kadınlarına para ödemeye başlamış,paraya ihtiyacın olan birçok kadın hamile kaldıklarında kendilerine bile isteye zarar vererek çocuklarında hasar oluşturmaya çalışmıştır.
bu müzede fotoğraf çekmek yasak ancak bir şekilde çekilen fotoğraflara internet üzerinden ulaşmak mümkün. yine de rahatsız olabilecekler için bu görselleri buraya eklemedim.
devamını gör...
yazarların ilk izlediği yabancı dizi
cnbc-e’de çıkan diziler.
yarım yamalak izliyordum birçoğunu ama şöyle oturup baştan sona izlediğim the vampire diaries sanırım.
yarım yamalak izliyordum birçoğunu ama şöyle oturup baştan sona izlediğim the vampire diaries sanırım.
devamını gör...
ulaşılan en yüksek kilo ile şu anki kilo farkı
en fazla 52 kilo olmuştum şimdi de 48 kiloyum. aradaki fark 4 yani.*
alın şimdi bu ultra gereksiz bilgiyle naparsanız yapın.
alın şimdi bu ultra gereksiz bilgiyle naparsanız yapın.
devamını gör...
oneirataxia
hayali olan ile gerçekliği ayırt edememe durumu.
devamını gör...
bir telefonun kullanım ömrü
gittiği yere kadar.
#962608
#962608
devamını gör...


