"bize hiçbir şey yapılmadı, yalnızca tam bir hiçliğin içine koyulduk, çünkü bilindiği gibi dünyada hiçbir şey insan ruhunu hiçlik kadar baskı altına alamaz."


stefan zweig'ın son eseri olan satranç, adeta onun hayata bir veda mektubudur. nitekim kendisi de artık dünyanın asla eskisi gibi olamayacağını düşündüğü için, dünyanın içinde bulunduğu savaş ve kaos hali karşısında duyduğu endişe ile hayatına son vermiştir.

belirtmiş olduğum gibi son eseri olduğu için, bu kitap aslında intihar eşiğinde bulunan yazarın ruh halini ortaya koyan bir eserdir.

kitap kısacık bir öykü olarak görünse de aslında içinde barındırdığı imgeler ile harika bir eleştiri, başkaldırı kitabıdır. kitap insanlığın ve insanlık onurunun faşizm ve otorite karşısındaki ezilişini sayfalar arasında ilmek ilmek işlemektedir.


yazar kitaptaki karakterler ile dünyanın içinde bulunduğu durumu harika bir şekilde simgelemiştir. kitapta satranç tahtası savaş alanını, dünya satranç şampiyonu mirko czentovic ise nazi otoritesi ve acımasızlığını temsil etmektedir. kitapta psikolojik işkence ile sorgulanan dr. b ise; insanlığı, hümanizmi, çekilen sıkıntıları, savaşların insanlık üzerindeki etkilerini simgelemektedir.


tüm bu bilgiler göz önüne alındığında satranç, dünya edebiyatı'nda yazılmış en etkili eserlerden birisidir. basit bir hikaye olarak görülmemeli, satır altları üzerine uzun uzun düşünülmelidir. satırlarıma son vermeden önce stefan zweig'ın aramızdan ayrılmadan önce bizlere bırakmış olduğu cümleler ile sizleri baş başa bırakmak istiyorum:


"özgür iradem ve açık bir bilinçle bu yaşamdan ayrılırken, son bir sorumluluk yerine getirilmeyi bekliyor: bana ve işimi yapmama huzurlu bir ortam sunan harika ülke brezilya’ya içten teşekkürlerimi sunmak. her yeni günle bu ülkeyi daha çok sevmeyi öğrendim, ruhsal anavatanım avrupa kendi kendini yok ettikten ve ana dilimin dünyası yok olduktan sonra, dünyanın hiçbir yerinde hayatımı bu kadar severek yeniden kuramazdım. ama altmışıncı yaştan sonra tam anlamıyla yeniden başlamak çok özel bir güç gerektiriyor. ve benim gücüm yıllar süren vatansız yolculuklardan sonra iyice tükendi. bu nedenle hayatımı doğru zamanda ve doğru bir şekilde sonlandırmamın iyi olacağına inanıyorum. ki hayatım boyunca tinsel uğraşım en büyük haz kaynağım ve kişisel özgürlüğüm en yüce değerim oldu. bütün dostlarımı selamlarım! hepsine uzun geceden sonra gelen tanın kızılllığını görmek nasip olsun! ben, her zamanki sabırsızlığımla önden gidiyorum.”
devamını gör...

yalnız kalma korkusuyla arkasından konuştuğu insanlarla takılma çabası.
devamını gör...

çok eminsin kendinden bagermam
geliyorum hemde tam hayatı sorguladığım andan
düşünce deryasında kendini soyutlamadan
yiğitlik mertebesiyle yükselişe geçilecekmiş,
hayatta inanmam.
devamını gör...

" olmayacak " denilenlere bir nevi inat olarak sonunun evliliğe kadar gitiği görülen durum.

gerçekten sadık bir insansanız ve karşınızdaki de öyle ise hiçbir şekilde sorun olmayan ilişki türüdür.
devamını gör...

saat 13.00'ten beri heyecanla beklediğim röportajdır. moderasyon ekibinden birilerini görmek çok mutlu etmiştir.
hate'in soruları yoldaş benjaminin silah zoruyla sorduğu hissiyatını uyandırmıştır zira hate'in röportaj boyuncaki tavrı (bkz: kamera arkası) ve duruşu akıllara şu sahneyi getirmiştir:

devamını gör...

dün geceden beri ben. bırakacağız bakalım..
devamını gör...

1988 yılı fransız yapımı yönetmenliğini
jean jaques annaud'un senaristliğini gerard brach'ın üstlendiği belgesel tadında doğa, macera, dram filmidir.

başrolünü ayılar paylaşıyor diyebiliriz. hatta filmdeki erkek ayı başka filmlerde de rol almıştır. bunun dışında oyuncuları tcheky karyo, jack wallace'dir.


bill (jack wallace) ve (tom) tcheky karyo
batı kanada'da avlanan iki avcıdır. kaar adında yetişkin erkek bir ayının peşine düşerler. onlar kaar'ı izlerken bir yandan minnak bir toprak kayması sonucu anasını kaybeder. beni ilk duydulandıran sahne burasıdır. açıkçası görüntü kalitesi çok kötü bir kayıttan izledim filmi ama bugün gibi hatırlıyorum. yavru aynının kayalar arasında sağa sola koşturup annesini kurtarmaya çalışmasını.

yavru ayıyla kaar'ın yolu kesişir. ve onu takip etmeye başlar yavru. kaar bundan hoşlanmaz ve onu kendinden uzaklaştırır. ama yavrunun başka bir çaresi yoktur bir yetişkin ayıya muhtaçtır bu yüzden uzaktanda olsa kaar'ı hep takip eder.

avcılar kaar'ı sıkıştırır ve yaralar. yavru ayı bunu fırsat bilip yaklaşır ve onu yalamaya başlar. o an kurulur bağları ki ben oradada ağladım. yediklerinden yavruya da ayırmaya başlaması artık onu kabul ettiği anlamına gelmektedir.

avcılar vazgeçmez ve kaar'ı tekrardan sıkıştırır. kaar onları bozguna uğratır ama avcılar eli boş dönmez oradan. yavruyu yakalar ve yanlarında götürürler. onu kullanarak kaar'ı yakalamayı planlarlar.

beklemeye koyulan avcılar bir anlık boşluğa düşer ve bu tom'la kaar'ın burun buruna gelmesiyle sonuçlanır. kaar tom'a hiçbir şey yapmaz. yavruyu almaya geldiği çok bellidir. ve tom bu durumdan çok etkilenir. bill'in kaar'ı vurmasını engeller ve sessiz bir anlaşmayla kaar uzaklaşır. burasıda benim içimden bir şeyler koparmıştı.

avcılar bu takipten vazgeçer ve yavruyu saklarlar. yavru oraya buraya koştura koştura kaar'ı aramaya başlar. oradaki heyecanı ah ki ah beni bu bile duygulandırmıştır. derken bir puma yavruyu kovalamaya başlar nefesler tutulur ha yakaladı ha yakalayacak derken korku doruktayken bir kükreme evet kaar'dır bu. puma kaçar. kaar'la yavru kavuşur. o an ah o an farklı farklı duyguları yaşatır insana.

kar yağar, kan bağı olmayan ama çok derin can bağları olan bu ufak aile kış uykusuna yatar.

benim için çok fazla duygulu bir filmdi. tam bir belgesel tadındaydı. dediğim gibi görüntü kalitesi pek iyi değildi ama verdiği duygu bana yetti.

yine insanlar ve insanların bu dünyayı sadece kendinin sanması. kendi tasarrufunda düşünüp hayvanların canına sırf zevk uğruna gözlerini bile kırpmadan kastetmeleri. biz çok garip varlıklarız gerçekten.
devamını gör...

komik mi bilmiyorum ama 5 yaşındaki erkek kuzenim bana yanaklarıma allık sürüp yüzümü biraz parlak parlak yaparsam çok daha güzel olacağımı söylemişti. bana o an komik gelmişti o malzemelerin adını falan söylemesi.

bir de halk otobüsündeyken* bir kız çocuğu vardı, babasından izin alıp çikolata uzatmıştım ve çocuk sapıkmışım gibi bana bakıp kabul etmemişti. bu da komikten çok üzen bir durumdu aslında ama sonradan güldüm
devamını gör...

1623-1662 yılları arasında yaşamış fransız matematikçi, fizikçi ve düşünürdür. binom açılımındaki katsayıları uygun bir tablo halinde tanıtmıştır. bu tabloya pascal üçgeni denir.
devamını gör...

reisin biden'i dize getirmesi sebebiyle amerigalıların gece herkesler uyurkene uzaydan uydudan attığı gısgançlık ışınının oluşturduğu yarıktır.
devamını gör...

#999206 tanımıyla dikkatimi çekmiş olan, müsaade almadan takip ettiğim*, nickaltıma yaptığı tanımıyla günümün güzelleşmesine katkısı olmuş yazarımızdır. mahlasını seçerken füruğ ferruhzad'ın green illusion şiirinden esinlendiğini düşünüyorum. gelen tabak bizde boş dönmez efendim. takipteyiz, elinize yüreğinize sağlık.
devamını gör...

kendinizi çekyattan atasınız geliyorsa bu bir depresyon belirtisidir.*
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

zaten alan kişi sayısı bir elin parmaklarını geçmiyor.

hepsi ile de az buçuk muhabbetimiz var, 10 numara beş yıldız insanlar.

altı üstü karma puan ile alınan bir özellik bu, daha fazlası değil. niye bunu alan kişi kendini üstün görsün ki?

bu yanlış bir düşünce bence.
devamını gör...

yaşadıkları hayatlar arasında uçurum bulunan gençler.

ekonomik anlamda:

20'li yaşlardaki isviçreli, hollandalı, alman, belçikalı, fransız gençler dünyayı gezip, farklı kültürleri tanırlarken 20'li yaşlardaki türk gençleri dünyayı gezen yaşıtlarını youtube videolarından izliyor.

20'li yaşlardaki norveçli, danimarkalı, isveçli, finlandiyalı gençler üniversite okurken harçlıkları ile araba, playstation, bilgisayar alabilirken 20'li yaşlardaki türk gençleri bunları da en fazla youtube videolarından izliyor.

20'li yaşlardaki avusturyalı, ingiliz, italyan, ispanyol gençler organik gıdalarla beslenebilir, kırmızı et yiyebilirken 20'li yaşlardaki türk gençleri avrupa'nın gümrükten sokmadığı bol hormonlu ve sağlıksız gıdalarla besleniyor, kırmızı eti ayda yılda bir görüyor.

20'li yaşlardaki irlandalı, estonyalı, litvanyalı, çek gençler arkadaşlarıyla çıkıp barda, pubda gönlünce içip eğlenip partileyebilirken 20'li yaşlardaki türk gençleri ayda yılda bir barda iki bira içebiliyor. gerçi yasaklar sebebiyle artık bunu da yapamıyor.

sosyal anlamda:

20'li yaşlardaki avrupalı kadınlar istediği saatte sokaklarda özgürce dolaşırken 20'li yaşlardaki türk kadınlar ne yazık ki yurdumuzun çoğu yerinde geceleri tek başına sokağa çıkamıyor.

20'li yaşlardaki avrupalı gençler istediği zaman özgürce protesto yapabiliyorken 20'li yaşlardaki türk gençler protesto yaptığı zaman fetöcü, terörist, vatan haini, bölücü yaftası yiyor, polis şiddetine maruz kalıyor.

20'li yaşlardaki avrupalı gençlerin hayatlarında siyaset çok küçük bir yer tutarken 20'li yaşlardaki türk gençlerin hayatlarının bir numaralı gündemi çoğu zaman siyaset. çünkü ahmet hamdi tanpınar'ın da dediği gibi "türkiye evlatlarına kendisinden başka bir şeyle meşgul olmak imkanını vermiyor."

20'li yaşlardaki avrupalı gençler festivallerde, bahar şenliklerinde dilediğince sosyalleşirken 20'li yaşlardaki türk gençlerin gidebileceği zaten az sayıda olan festival ve bahar şenlikleri her geçen gün birer birer yasaklanıyor.

aslında daha yazılacak çok şey var ama ben yazarken bunaldım. yazmak yerine bir görselle durumu özetleyeyim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

sırp yazar ivo andriç'in drina köprüsü adlı dönem romanında devşirildiği günü şahane betimlediği osmanlı sadrazamıdır. böylece sırp zangoç bayo olarak sessiz sedasız yaşayıp gidecekken osmanlı sadrazamı sokollu mehmed paşa olarak nâm salmıştır.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


çağının çok ötesinde çılgın projeleri vardı. sakarya nehrini sapanca gölüne, ordan da izmit körfezine kanallarla bağlayarak bugünkü kanal istanbul benzeri ama ondan hem daha ucuz hem de daha mantıklı olan çılgın projesi vardı.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ayrıca süveyş'e ilk kanalı açma fikri yine onundur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

don ve volga nehirlerini yine bir kanalla birleştirerek hazar denizini azak denizine bağlama fikri de onundur.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ancak bu projeler kendi döneminde gereksiz görüldüğü için ne yazık ki hayata geçirilmemişti. kendisinden yüzyıllar sonra kanal izmit(!) hariç hepsi başkaları tarafından gerçekleştirilmiş ve şu an onlar dünyayı yönetiyorlar.
devamını gör...

kendisine de söyledim bunu, bence sözlüğü çekilir ve güzel kılan ince detaylardan biri. en alakasiz başlıklarda bile tanımlarını okuyup gülebiliyorum. kaptırmayız kendisini, giderse de isyan bayraklarını çekeriz!!!
devamını gör...

psikolojik vakadır.

makarnayla beslenmeyi, kömür ile ısınmayı benimsemiş kişidir aynı zamanda.

bu kişilerde şöyle eğilimler gözlemlenir:
hiç geçmeyeceği köprü için gönüllü bağışçılık.

reisin zeka küpü oğlu istediği ülkede ultra lüks otellerde dolanırken bu tip insan bir tatil bile yapamaz.

ekonomi hakkında konuşursanız hemen cebinizdeki telefonu göstermenizi ister.

genelde kün feyekün felsefesini benimser.
benimser ama felsefenin ne olduğunu bilmez.

daha bir sürü özellik barındırır ama tanımlamak için bunlar kafi.

ulan ben de diyorum ki bir detayı unuttum.
aşağıda belli etti kendini.
(bkz: hayın vatan hayını) diye böğürmek.
devamını gör...

perde arkasında dönen çıkar ilişkilerini, ikiyüzlü kişileri gördükçe sinirleriniz zıplayarak izliyorsunuz. filmdeki ercen kesal imzasını çok başarılı buldum.
devamını gör...

eksi oy rica ederim.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim