banksy
eserlerinde kullandığı banksy takma adı dışında kimliği bilinmeyen sokak sanatçısı. çalışmalarında savaş karşıtlığı, tüketim çılgınlığı, hayvan hakları, çevre sorunları gibi konuları işler. gerilla sanatçı olarak adlandırılır. birleşik krallık başta olmak üzere pek çok ülkede eser vermiştir. kırmızı balonlu kız tablosu açık artırmayla rekor bir fiyata satıldığı anda banksy tarafından çerçevesine yerleştirilen bir düzenek nedeniyle tablo kendini imha etmiştir. sahip olma, hızlı tüketim, elde etme kültürüne bir eleştiri olarak "kırmızı balonlu kız"a da kimse sahip olamamıştır. banksy, parçalanmadan sorumlu olduğunu doğrulamış ve parçalanmış parçaya yeni bir isim vermiş: çöpteki aşk.

devamını gör...
üniversite mezunu olmayanlar yazar olarak alınmasın kampanyası
ilk tanımında sözlüğün kadınlarının güzelliğini değerlendiren ve sözlüğe kız için geldiğini beyan eden yazarın isteği.
devamını gör...
yazarların asla yapmam dediği bir şey
twitch yayıncılarını kesinlikle izlemem..
devamını gör...
online listesi isimlerin yanındaki yuvarlak sembol
sozluk’teki stalkerlarin isi kolaylassin diye biricik yazilimcimiz ve yoldaş’imizin dusundugu hede.
kim hangi basligi okuyor ogrenin, basliklarda sorf yapin diye yapilmistir, kullaniniz efenim*.
kim hangi basligi okuyor ogrenin, basliklarda sorf yapin diye yapilmistir, kullaniniz efenim*.
devamını gör...
flechazo
aynı zamanda "ok saplanması" anlamına gelir. eros'un okunu atıp sizi birisine aşık ettiği anı anlatır.
devamını gör...
goliath kurbağası
conraua goliath olarak da bilinen, kamerun ve gine'de yaşayan dünyanın en büyük kurbağası ünvanına sahip bir canlı. boyları 34 cm ve ağırlıkları yaklaşık 3.5 kg'a ulaşabilen bu canlıları diğerlerinden ayıran bir diğer önemli özellikleri ise ses keseciklerinin olmayışı. tek seferde 3 metre yükseliğe zıplayabiliyorlar ve bir kuluçka döneminde 10 bin kadar yumurta bırakıyolar. yavrularının güvende olması için yaklaşık 2 kilo ağırlığında taşları taşıyıp küçük göletler inşa ediyorlar.
goliath kurbağasının doğal avcıları arasında timsahlar, yılanlar ve koleksiyonculuk yapan insanlar var. nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan türlerden biri aynı zamanda.
goliath kurbağasının doğal avcıları arasında timsahlar, yılanlar ve koleksiyonculuk yapan insanlar var. nesli tükenme tehlikesi ile karşı karşıya olan türlerden biri aynı zamanda.
devamını gör...
evlenmek isteyip çocuk sahibi olmak istememek
bunlardan biride benimdir. içinde bulunduğumuz durumu, yaşama şartlarını, dünyanın , insanların daha da kötü olduğunu gördüğüm için ve bu hayat mücadelesinde yaşamak için bir neden bulmak oldukça zorken benimle aynı hayatı yaşamasın diye bu sorumluluğu almak istemiyorum.
devamını gör...
yazarların çikolata ile ilişki durumları
sadakat bağıyla bağlı ve diyabet bizi ayırana dek birlikteyiz*
devamını gör...
donunca hacmi artan madde
oksijen ve hidrojen atomlarından oluşan moleküllerden oluşan su.
soğuyan herhangi bir şey büzülür. atomların hareketini belirleyen şey sıcaklıktır. sıcaklık arttıkça atomların hareketleri de artış gösterir. bu daha çok yer ihtiyacı yani genleşme ile sonuçlanır. böylece hacim artar. su molekülü ise geometrisi nedeniyle istisnadır.

görselin kaynağı
moleküller, taşıdıkları pozitif ve negatif yüklerin, diğer moleküllerdeki negatif ve pozitif yükleri çekmesi nedeniyle aşağıdaki resimde olduğu gibi bağ yapmaya odaklanır ve böylece daha fazla yer tutarlar:

görselin kaynağı
suyun ayrıca canlılığı yakından ilgilendiren başka bir önemli özelliği de bulunur. katı su yani buz, sıvı suda batmaz. bunun sonucu, nehir, göl gibi su birikintilerinin yukarıdan dibe doğru buzlanmasıdır. eğer bunun tam tersi olsaydı ve buzlanma dipten yüzeye doğru gerçekleşseydi, bu tür yerlerde yaşayan canlılar hayatta kalamazdı.
ve son olarak; insan vücudunun %60 kadarı sudur. sadece akciğerler bazında incelediğinizde bu organın %83'ünün, kanı incelediğinizde ise kanın %90'ının sudan oluştuğunu görürsünüz. dünya yüzeyinin de %71'i yine sudan ibarettir.
edit: bizmut ve antimon için de aynı durumun varlığını hatırlatan kıronik'e teşekkürler. *
soğuyan herhangi bir şey büzülür. atomların hareketini belirleyen şey sıcaklıktır. sıcaklık arttıkça atomların hareketleri de artış gösterir. bu daha çok yer ihtiyacı yani genleşme ile sonuçlanır. böylece hacim artar. su molekülü ise geometrisi nedeniyle istisnadır.

görselin kaynağı
moleküller, taşıdıkları pozitif ve negatif yüklerin, diğer moleküllerdeki negatif ve pozitif yükleri çekmesi nedeniyle aşağıdaki resimde olduğu gibi bağ yapmaya odaklanır ve böylece daha fazla yer tutarlar:

görselin kaynağı
suyun ayrıca canlılığı yakından ilgilendiren başka bir önemli özelliği de bulunur. katı su yani buz, sıvı suda batmaz. bunun sonucu, nehir, göl gibi su birikintilerinin yukarıdan dibe doğru buzlanmasıdır. eğer bunun tam tersi olsaydı ve buzlanma dipten yüzeye doğru gerçekleşseydi, bu tür yerlerde yaşayan canlılar hayatta kalamazdı.
ve son olarak; insan vücudunun %60 kadarı sudur. sadece akciğerler bazında incelediğinizde bu organın %83'ünün, kanı incelediğinizde ise kanın %90'ının sudan oluştuğunu görürsünüz. dünya yüzeyinin de %71'i yine sudan ibarettir.
edit: bizmut ve antimon için de aynı durumun varlığını hatırlatan kıronik'e teşekkürler. *
devamını gör...
sokrates
diğer filozoflar bir yana, sokrates baba bir yana... çok severim. bir gün muhakkak antik yunan temalı dövmem olacak ve sokrates o dövmede yerini alacak.
felsefenin babası.
sokrates büstü.
ebelik yapan phaenarete ve heykeltıraş sophroniscus'un oğlu olarak, m.ö 469'da dünyaya geldi.
ardında hiçbir yazılı eser bırakmamış olmasına rağmen, düşünce tarihinde sokrates öncesi ve sonrası diye adlandırılacak kadar baş figürdür.
düşüncesi insan ve etik odaklıdır.
iyi bir eğitim almıştı. siyasete doğrudan atılmadı lakin vatandaşlık görevlerini layıkıyla yerine getirmiştir.
samos (440), potidaea (432), delio (424), amphipolis (422) muharebelerinde cesaret göstermiş, peloponnesos savaşları'nda piyade olarak görev yapmıştır.
babası vefat ettiğinde, kendine epey mallar kalmıştı lakin o tamamen felsefeye yöneldi ve sade bir yaşam sürdü. xanthippe ile evliydi ve 3 tane çocuğu vardı.
sokrates'in görünümü şöyle tasvir edilir; "tombulca bir adam, belirgin bir göbek, şişkin gözler, dolgun dudaklar ve dağınıklık." bir nevi yataktan yeni kalkmış gibi görünürdü sokrates. *)
ardında yazılı bir metin bırakmadığı halde, sokrates'i şu üç kişiden biliriz; tarihçi ksenophon, yazar aristophanes ve filozof platon.
ksenofon, sokrates'i, "bazı kaba özellikleri olan bilge." olarak tarif ederdi.
sokrates, yaşamının büyük bir bölümünü atina'nın meydanlarında geçirdi. zaten zaruri olmadıkça atina'dan dışarı adımını atmazdı. (savaş.)
birden yaşadığı tarihe ışınlansaydık şimdi, sokrates'i pazarlarda, palaestralarda ve bunun gibi halka açık alanlarda, bir tüccarla, köylüyle, zanaatkarla ya da aristokratlarla muhatap görürdük... sorgulayıcı şekilde uzun konuşmalar yapardı sokrates. - sokratik yöntem. -
bu yöntemle, annesinin mesleği karşılaştırılırdı. annesi ebeydi, işi doğurtmaktı. sokrates de bir ebe gibiydi, karşısındakinden istediği cevabı alana kadar ona sorular sorar, doğru düşünceye ulaşmasına çalışırdı. ki zaten ona göre gerçek olan, doğru olan, o kişinin ruhunda vardı, sadece bunun ortaya çıkması gerekiyordu...
bilgeliğe ulaşmanın ilk adımı, hiçbir şeyin bilinmediğini bilmek, cehaletin farkına varmaktır. bildiğini bilen biri, bir şey öğrenemez.
insan mutluluğu arzular ve tüm eylemlerini mutluluğa ulaşmak için yönlendirirdi. sokrates'e göre sadece erdemli davranış mutluluk getirirdi. ve erdemler içerisinde en önemli olan şey, bilgeliktir. bilgelik sahibi insan, tüm erdemlere sahiptir.
sokrates'e göre, cahiller mecburi olarak kötüdür. çünkü yanlış yaparlar, yanlışı da bilmediklerinden ötürü yaparlar. bilgelik sahibi kimse, yanlışı da bileceği için yanlış şeyler yapmaz. mesela aldatmak, cahil insan aldatır, bilge insan aldatmaz. bilgelik sahibi insan dürüstlüğü geliştirmenin derdine düşer.
bilgelik, erdem ve mutluluk ayrı tutulamayacak şeylerdir.
peloponnesos savaşları'ndan sonra, sokrates davranışları ve sorgulayıcı tavırlarıyla bir kesim için rahatsız edici ve tehlikeli konuma geldi. onu düzepüz dinsizlik ve gençleri yozlaştırmak ile suçladılar. - meletos. -
sokrates'in savunması.
jacques-louis david'in sokrates'in ölümü adlı tablosu. 1787. metropolitan sanat müzesi'nde sergilenmekte.
muhteşem savunmasına rağmen, baldıran zehri içmeye mahkum edildi. platon'a göre, ceza aldıktan sonra kaçma şansı sunuldu lakin istemedi. m.ö 399'da, 70 yaşındayken kendi eliyle, şarap içer gibi zehri içti ve vefat etti.
artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir.
felsefenin babası.

ebelik yapan phaenarete ve heykeltıraş sophroniscus'un oğlu olarak, m.ö 469'da dünyaya geldi.
ardında hiçbir yazılı eser bırakmamış olmasına rağmen, düşünce tarihinde sokrates öncesi ve sonrası diye adlandırılacak kadar baş figürdür.
düşüncesi insan ve etik odaklıdır.
iyi bir eğitim almıştı. siyasete doğrudan atılmadı lakin vatandaşlık görevlerini layıkıyla yerine getirmiştir.
samos (440), potidaea (432), delio (424), amphipolis (422) muharebelerinde cesaret göstermiş, peloponnesos savaşları'nda piyade olarak görev yapmıştır.
babası vefat ettiğinde, kendine epey mallar kalmıştı lakin o tamamen felsefeye yöneldi ve sade bir yaşam sürdü. xanthippe ile evliydi ve 3 tane çocuğu vardı.
sokrates'in görünümü şöyle tasvir edilir; "tombulca bir adam, belirgin bir göbek, şişkin gözler, dolgun dudaklar ve dağınıklık." bir nevi yataktan yeni kalkmış gibi görünürdü sokrates. *)
ardında yazılı bir metin bırakmadığı halde, sokrates'i şu üç kişiden biliriz; tarihçi ksenophon, yazar aristophanes ve filozof platon.
ksenofon, sokrates'i, "bazı kaba özellikleri olan bilge." olarak tarif ederdi.
sokrates, yaşamının büyük bir bölümünü atina'nın meydanlarında geçirdi. zaten zaruri olmadıkça atina'dan dışarı adımını atmazdı. (savaş.)
birden yaşadığı tarihe ışınlansaydık şimdi, sokrates'i pazarlarda, palaestralarda ve bunun gibi halka açık alanlarda, bir tüccarla, köylüyle, zanaatkarla ya da aristokratlarla muhatap görürdük... sorgulayıcı şekilde uzun konuşmalar yapardı sokrates. - sokratik yöntem. -
bu yöntemle, annesinin mesleği karşılaştırılırdı. annesi ebeydi, işi doğurtmaktı. sokrates de bir ebe gibiydi, karşısındakinden istediği cevabı alana kadar ona sorular sorar, doğru düşünceye ulaşmasına çalışırdı. ki zaten ona göre gerçek olan, doğru olan, o kişinin ruhunda vardı, sadece bunun ortaya çıkması gerekiyordu...
bilgeliğe ulaşmanın ilk adımı, hiçbir şeyin bilinmediğini bilmek, cehaletin farkına varmaktır. bildiğini bilen biri, bir şey öğrenemez.
insan mutluluğu arzular ve tüm eylemlerini mutluluğa ulaşmak için yönlendirirdi. sokrates'e göre sadece erdemli davranış mutluluk getirirdi. ve erdemler içerisinde en önemli olan şey, bilgeliktir. bilgelik sahibi insan, tüm erdemlere sahiptir.
sokrates'e göre, cahiller mecburi olarak kötüdür. çünkü yanlış yaparlar, yanlışı da bilmediklerinden ötürü yaparlar. bilgelik sahibi kimse, yanlışı da bileceği için yanlış şeyler yapmaz. mesela aldatmak, cahil insan aldatır, bilge insan aldatmaz. bilgelik sahibi insan dürüstlüğü geliştirmenin derdine düşer.
bilgelik, erdem ve mutluluk ayrı tutulamayacak şeylerdir.
peloponnesos savaşları'ndan sonra, sokrates davranışları ve sorgulayıcı tavırlarıyla bir kesim için rahatsız edici ve tehlikeli konuma geldi. onu düzepüz dinsizlik ve gençleri yozlaştırmak ile suçladılar. - meletos. -
sokrates'in savunması.

muhteşem savunmasına rağmen, baldıran zehri içmeye mahkum edildi. platon'a göre, ceza aldıktan sonra kaçma şansı sunuldu lakin istemedi. m.ö 399'da, 70 yaşındayken kendi eliyle, şarap içer gibi zehri içti ve vefat etti.
artık ayrılma vakti geldi çattı, ben ölmeye, sizler de yaşamlarınızı sürdürmeye gidiyorsunuz. hangisinin daha iyi olduğunu sadece tanrı bilebilir.
devamını gör...
yazarların en sevdiği yalan
çok iyiyim.
devamını gör...
bütün dandik üniversiteler kapatılmalıdır
katıldığım bir önerme. önemli olan çok üniversite açmak değil, istihdam yaratabilmek. şu an yığınla üniversite mezunu işsiz genç var. malum üniversitelerin niteliği de pek yok.
devamını gör...
çalar saat çalmadan önce uyanmak
alarm mı beni kuruyor ben mi alarmı anlam veremediğim, çoğu zaman alarmdan önce uyanıp alarmı kapattığım sorunsal.
devamını gör...
kendinden kaçmak
o kadar susamış
gölgen bile terk etmiş
perde iner hani
hint kumaşı misali
kaçıramazsın gözlerini
cesur değilim ben
o sayfaları yakmaya
hem istemem de
sarhoş olmayı yeğlerim ama...
gölgen bile terk etmiş
perde iner hani
hint kumaşı misali
kaçıramazsın gözlerini
cesur değilim ben
o sayfaları yakmaya
hem istemem de
sarhoş olmayı yeğlerim ama...
devamını gör...
birini gözünde çok büyütmek
birakabilirsin.org.
devamını gör...
keşke anıtkabir'in bir köşesinde mescid olsa
ya nalaka ne alakaaaa?! soyle bir gunde, bu atmosferde gercekten amaciniz halki tahrik etmekten, nefret uyandirmaktan baska birsey degil. orada da olmayiversin. sanki dersin bana 30 vakit namaza duruyor. orada da kilmayiver.
devamını gör...
çılgın bediş
1996 - 2001 tarihleri arasında çekilip yayımlanmış komedi ve gençlik dizisi.
kanal d'de başlayıp show tv'de son bulmuştur. ozan aydın, turgut yasalar yönetmenliğinde ve zeki keskin senaristliğinde çekilmiştir.
başrollerinde,
yonca evcimik
çiçek dilligil
selahattin taşdöğen
cenk torun
özden öğrük’ün 1976’dan sonra gırgır dergisinde çizmiş olduğu çılgın bediş karikatür karakterinden esinlenip çekilmiş bir dizidir.
gençleri ekranlara bağlayan dizi, lisede okuyan ve maceradan maceraya atılan, aşkları, ilişkileri diyaloglarıyla insanları eğlendiren arkadaş grubunun hikayesi. özellikle gençler tarafında favorilere eklenmiş bir dizidir. dönemin en sevilen dizilerinin arasına girmiştir.
dizide dikkat çeken bir çok karakter mevcut. bediş (yonca evcimik), deli dolu asi kızı canlandırıyor. oktay (cenk torun) , bediş'in aşkı. banu (sonay aydın), safinaz kılıklı bediş'in grubunun saftiriği. mükü (çiçek dilligil), grubun dikkat çekici güzeli. necmi dede (selahattin taşdöğen), müdire nazime hanım(ayten uncuoğlu), mefaret (ayten erman), orhan (sinan bengier) , canan (selma sonat) ve daha kimler kimler...
başak sayan, ercüment balakoğlu, gökhan mete, ahmet özuğurlu, dolunay soysert ve tuncer sevi gibi gibi...
o zamanlar çocuktum bizimde bir bediş grubumuz vardı. gördüğümüz çatlak çutlak halleri uyguluyor ailemizden sürekli fırça yiyorduk. anılar ah anılar. ne keyifli zamanlardı.
kanal d'de başlayıp show tv'de son bulmuştur. ozan aydın, turgut yasalar yönetmenliğinde ve zeki keskin senaristliğinde çekilmiştir.
başrollerinde,
yonca evcimik
çiçek dilligil
selahattin taşdöğen
cenk torun
özden öğrük’ün 1976’dan sonra gırgır dergisinde çizmiş olduğu çılgın bediş karikatür karakterinden esinlenip çekilmiş bir dizidir.
gençleri ekranlara bağlayan dizi, lisede okuyan ve maceradan maceraya atılan, aşkları, ilişkileri diyaloglarıyla insanları eğlendiren arkadaş grubunun hikayesi. özellikle gençler tarafında favorilere eklenmiş bir dizidir. dönemin en sevilen dizilerinin arasına girmiştir.
dizide dikkat çeken bir çok karakter mevcut. bediş (yonca evcimik), deli dolu asi kızı canlandırıyor. oktay (cenk torun) , bediş'in aşkı. banu (sonay aydın), safinaz kılıklı bediş'in grubunun saftiriği. mükü (çiçek dilligil), grubun dikkat çekici güzeli. necmi dede (selahattin taşdöğen), müdire nazime hanım(ayten uncuoğlu), mefaret (ayten erman), orhan (sinan bengier) , canan (selma sonat) ve daha kimler kimler...
başak sayan, ercüment balakoğlu, gökhan mete, ahmet özuğurlu, dolunay soysert ve tuncer sevi gibi gibi...
o zamanlar çocuktum bizimde bir bediş grubumuz vardı. gördüğümüz çatlak çutlak halleri uyguluyor ailemizden sürekli fırça yiyorduk. anılar ah anılar. ne keyifli zamanlardı.
devamını gör...
karınca
karıncalar.. karıncaların dünya üzerindeki nüfusları ile ilgili şehir efsanesi diyebileceğimiz düzeyde çokça bakış açısı bulunuyor. hemen hemen hepimiz duymuşuzdur; "dünyada bulunan tüm karıncaları tartmamız mümkün olsaydı eğer, karıncaların kütleleri dünyamızda yaşayan insanların kütlesiyle eş değer olurdu." şeklinde düşünceler dahi bulunmaktadır. bu düşünce çokça münazaraya konu olmuştur.
bu mevzu aslında büyük bir araştırmanın neticesi olarak ortaya çıkmış durumda. ve dünyadaki büyük üniversitelerde görev yapan bir çok profesör tarafından da bu düşünce kanıksanmış durumda. bu kanıyı karıncaların varlığının boyutunu hatırlatmak amacıyla bir kenara bırakalım. karıncaların her mevsime uygun yaşam koşullarına ayak uyduramadığı hepimizin malumu. özellikle yağışlı ve karlı havalarda ortalarda pek görünmezler. ülkemizde karıncalar yaz mevsimlerinde çalışmaya başlayan canlılardır. ve bu durum karıncalar için dezavantaj olarak görünmekte. ancak bu büyük olumsuz koşula rağmen dünya üzerindeki sayılarının çokluğunun sebebi, azimli, hırslı, taktiksel kurallara bağlı, ortak yaşama uygun, görev bilincine sahip olmalarından kaynaklıdır. karıncaların esasında sadece iç güdüsel hareket etmedikleri de ortada.
karıncaların şekerli maddeleri sevdikleri bilinen bir şey. nektar ve bitki sıvılarını özellikle ararlar. yapraklardaki bitlerin üretimi olan özüte asla karşı koyamazlar, bu onlar için büyük bir besin kaynağı ve anlaşılan oldukça da lezzetli. herhangi bir yerde yaprakların altına doğru akın eden karıncaları görürseniz eğer bilin ki yapraklar umurlarında değil. akın ettikleri şey yaprak bitlerinin ürettikleri özüttür. yapılan araştırmalara göre, karıncaların bu özüt üretimini yapan bitleri yuvalarına dahi götürdükleri görülmüştür. hatta karıncalar özüt üreten bitleri yuvalarına götürürler.
işin garibi şudur ki; bazı karıncalar buldukları bitkileri tüketmezler, onlarla beslenmezler. aksine çiftçilik ve tabiri caizse tarımla uğraşırlar. yaprak kesen karıncalar bulunur. bu karıncalar yaprağı adeta bir oduncunun, odunu kestiği gibi keserler. bunlardan daha kuvvetli olan karıncalar ise oduncu karıncaların kestiklerini yuvaya taşımakla meşgul olurlar. yuvalarına taşıdıkları bu yaprak parçalarını, tükürükleriyle çiğnerler. daha sonra dışkıları ile yoğururlar ve ortaya çıkan hamurumsu madde ile yuvalarındaki mantarları besler ve büyütürler.
şu anda dünya üzerinde tespiti yapılmış ve sınıflandırılmış olan 12 binin üzerinde karınca türü vardır. tespiti yapılanların dışında kalanların 2000 civarında olduğu, yani toplamda 14 bin tür karıncanın var olduğu tahmin edilmektedir. dünya üzerindeki hemen hemen her toprak parçasında karıncaların var olduğu bilinmektedir.
kaynakça:
1- tr.wikipedia.org/wiki/Kar%C...
2- www.bilimlebak.com/
3- www.olaganustukanitlar.com/...
bu mevzu aslında büyük bir araştırmanın neticesi olarak ortaya çıkmış durumda. ve dünyadaki büyük üniversitelerde görev yapan bir çok profesör tarafından da bu düşünce kanıksanmış durumda. bu kanıyı karıncaların varlığının boyutunu hatırlatmak amacıyla bir kenara bırakalım. karıncaların her mevsime uygun yaşam koşullarına ayak uyduramadığı hepimizin malumu. özellikle yağışlı ve karlı havalarda ortalarda pek görünmezler. ülkemizde karıncalar yaz mevsimlerinde çalışmaya başlayan canlılardır. ve bu durum karıncalar için dezavantaj olarak görünmekte. ancak bu büyük olumsuz koşula rağmen dünya üzerindeki sayılarının çokluğunun sebebi, azimli, hırslı, taktiksel kurallara bağlı, ortak yaşama uygun, görev bilincine sahip olmalarından kaynaklıdır. karıncaların esasında sadece iç güdüsel hareket etmedikleri de ortada.
karıncaların şekerli maddeleri sevdikleri bilinen bir şey. nektar ve bitki sıvılarını özellikle ararlar. yapraklardaki bitlerin üretimi olan özüte asla karşı koyamazlar, bu onlar için büyük bir besin kaynağı ve anlaşılan oldukça da lezzetli. herhangi bir yerde yaprakların altına doğru akın eden karıncaları görürseniz eğer bilin ki yapraklar umurlarında değil. akın ettikleri şey yaprak bitlerinin ürettikleri özüttür. yapılan araştırmalara göre, karıncaların bu özüt üretimini yapan bitleri yuvalarına dahi götürdükleri görülmüştür. hatta karıncalar özüt üreten bitleri yuvalarına götürürler.
işin garibi şudur ki; bazı karıncalar buldukları bitkileri tüketmezler, onlarla beslenmezler. aksine çiftçilik ve tabiri caizse tarımla uğraşırlar. yaprak kesen karıncalar bulunur. bu karıncalar yaprağı adeta bir oduncunun, odunu kestiği gibi keserler. bunlardan daha kuvvetli olan karıncalar ise oduncu karıncaların kestiklerini yuvaya taşımakla meşgul olurlar. yuvalarına taşıdıkları bu yaprak parçalarını, tükürükleriyle çiğnerler. daha sonra dışkıları ile yoğururlar ve ortaya çıkan hamurumsu madde ile yuvalarındaki mantarları besler ve büyütürler.
şu anda dünya üzerinde tespiti yapılmış ve sınıflandırılmış olan 12 binin üzerinde karınca türü vardır. tespiti yapılanların dışında kalanların 2000 civarında olduğu, yani toplamda 14 bin tür karıncanın var olduğu tahmin edilmektedir. dünya üzerindeki hemen hemen her toprak parçasında karıncaların var olduğu bilinmektedir.
kaynakça:
1- tr.wikipedia.org/wiki/Kar%C...
2- www.bilimlebak.com/
3- www.olaganustukanitlar.com/...
devamını gör...