affedin ama çok uzun olduğundan ilk tanımını okumadığım başlıktır.
filmi çıkarsa gelen kutuma portakal atın lütfen.
devamını gör...

“duygulanarak çizilen her portre, modelin değil, sanatçının portresidir” der oscar wilde.
#253966 çizime bakınca resimdeki kız kelimeleri olmayan bir şiir gibi...biraz daha dikkatli bakınca renkleniyor ve çıkıyor duru güzelliği...gizemli havası ve hüzünlü gülümsemesi… "bazen insan öyle özlenir ki; özlenen bilse, yokluğundan utanır diyor gözleri"… yankılandı, boynundaki tatlı ben için sevdiceğinin sözleri...ilk fark eden de o olmuştu gamzelerini...yanakları al al oldu, çizildi eşsiz portresi.
çizdiği resimler ile bizi bir hayal alemine götüren; özellikle dizi, filmler ve kitaplar ile ilgili bilgi verici tanımlar ile takip edilesi başarılı bir yazardır auroraaa. yurt içi ve yurtdışı sergilerini açarken haber ver bize saygıdeğer yazar.
devamını gör...

şaka maka iki gündür gündemde olan başlık. deprem olsa bu kadar konuşulmuyor ülkede ya. millet ne meraklıymış kardeşim ceyda'nın kızının regl olmasına? oldu olacak bide tampon mu kullansın ped mi kullansın onu tartışalım. bıktım midem bulandı yemin ederim.
devamını gör...

bazen genç werther'in acıları, bazen de martin eden.

not: martin eden'la alakalı açıklamayı sütlacımı yedikten sonra yapacağım. tabii bu sizin neden umrunuzda olsun değil mi? *
devamını gör...

nick seçimiyle beni epey güldürmüş 1.nesil yazar.
kıymeti bilinesice:)
devamını gör...

bazı insanlara çok yakışan aksesuar.
ben buna çok heveslendim ve gidip burnumu deldirdim. hem de ne kadar yakışacaktı, sanki kimliğimin tamamlayıcı parçasını keşfetmişim gibi. ama burnum sürekli hızmayı atıyordu, sanki kabul etmiyordu ve yara oldu.
bu kısa hevesim ve burnumdaki delik olaysız kapansın diye gece yatarken burnuma merhem sürüp sargı bezi yapıştırıp yattım bir süre. bir gece ansızın uyandım ve bir sigara yaktım. burnumdaki sargı bezi alev aldı. yanık palyaço burnumla 1 hafta gezerek bu pişmanlığın finalini yaptım.
devamını gör...

atatürkçü, kemalist ve ultra(!) vatansever vatandaşlar başlığa gelmiştir. kemalistlerle liboşları bir kefeye koyup güzel sallamışsınız. kemalizm her zaman bilim ve aydınlıktan yanadır. anti demokratlığa da karşıdır. gezi olaylarında da aynı şeyler oldu antrenmanlıyız biz.

tarih bilimi metodolojisi açısından ermeni soykırımı ayrıca incelenir ki incelendi gidip araştırırsınız. biz dersimi de kabul etmiyoruz bu twitter hesabı yarın dersim ile ilgili saçma bir twit atarsa tepkimizi koyarız. ama bu ülkenin üniversitelerine ve eğitim kurumlarına yapılan saldırıları asla unutmayız hafife de almayız. boğaziçi direnişinin de yine haklı dava olduğu için arkasında dururum.

daha dün fetönün badeledikleri vatan devlet düşmanı değil iki twit atan boğaziçililer devlet düşmanı olmuş. hadi oradan. ayrıca bu kesim genel olarak ermeni soykırımını ve dersimi kabul eder fakat kemalistler kabul etmez. yine de iyi anlaşırlar çünkü iki kesim de laik ve ilerlemecidir. genelde ekonomik ve birkaç tarihi konuda ayrışırlar.

biz solcularla ve bazı liberallerle aynı kültürdeniz evet sorun mu var? ayrıştığımız konularda tartışırız ama baskıya ve gericiliğe karşı yekvücut oluruz. hadi gidin az ötede şeriatçılık oynayın. bir sjw'nin attığı twit adına bilim yuvalarını sizin kucağınıza da kayyumunuzun kucağına da atmayız. buradan al bak tesettürlü bir kadın öğrenci. yine de kayyumun karşısında. akşam nihat hatipoğlu'na bağlan sor bakalım de ki " hocam haksız bir kayyumu savunmamak için dinsizlerle birlik olmak bizi dinden çıkarır mı?"
devamını gör...

#596348
her boy, her oba kendini insan görüyor dıştakileri insan olarak görmüyor.* kendi boyları dışındaki toplulukları aşağlayan isimler takılıyor, ötekileştiriliyor ve onlara insan gözüyle bakılmıyordu.
bundan dolayı başkalarını yemek çok eski dönemlerde gayet normal ve olağan bir şeydi. tıpkı hayvan eti yemek gibi. çünkü kendileri dışındakileri insan olarak görmüyorlardı.
bunun getirisi ile şekllenen değerler bütünü ve onun getirisi olan örfler de yamyamlığı doğuruyordu.
bize iğrenç gelen yamyamlık olayının temeli bunlara dayanıyor.

şuan bize yamyamlığın kötü ve inanılmaz aşağlık bir hareket olarak gelmesinin temel sebebi ise bağlı olduğumuz din veya başka değerler bütünüdür*. çünkü yamyamlık insan doğasına aykırı bir durum değildir.
nietzsche'nin söylediği gibi "ahlak, insanla doğanın arasına girmektir."

inandığımız değerler günümüzde yamyamlığın sebeplerini değişime uğrattı.
şuan bir insan insan eti yiyorsa bunun sebebi eski çağlardaki sebeplerle aynı değil tabiki.
mesela sovyetlerde 1921-1922 yılları arasında yaşanan kıtlık ölen insanların diğer insanlar tarafından yenmesine sebep oldu bunun sebebi eski çağlardakiyle aynı değil.
veya akli ve psikolojik bozukluklar sebebiyle öldürülen insanların katilleri tarafından yenmesi.
devamını gör...

gevrek, asfalya, trışkadan teyyare... yerel sözlerimiz....
devamını gör...

herkese kolay gelendir, ‘üzülme geçer’ derler genelde ama eskilerin şöyle bir lafı vardır ; ‘babası ölen adamın halinden, ancak babası ölen anlar’ o yüzden boş keseden sallamayın bence.
devamını gör...

akıl yürütme yöntemlerinden biridir.
devamını gör...

doğu akdeniz medeniyetlerinden biridir.

kendi dinlerini çok üstün görmeleri, bu dinin yalnızca kendilerine ait olduğunu düşünmeleri sebebiyle yahudilik ve musevilik fazla yayılamamıştır. en parlak dönemleri peygamber hz. süleyman dönemi olmuştur.

ayrıca tek tanrılı dine inanan ilk topluluk ibranilerdir.
devamını gör...

haliç
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


eyüpsultan
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

beyoğlu
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

bu da bizim semt
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

çoğunlukla beklenilmeyen bir anda, beklenilmeyen bir kişiden sarf edilen ve insanın en derin, en hassas yarasına iğneler batıran cümle.
devamını gör...

dalida - un po d'amore
devamını gör...

doktor ölüm lakaplı bu canavarı anlatması zordur. sözlük yazarı 10pele detaylı bir tanım yapmış. mutlaka okuyun. #1054041

mauthausen ölüm kampında binlerce kişiye tıbbi deneyler yaparak öldüren bir canidir. ek bir bilgi olarak şunu yazayım. bu kasabın soyadı “heim” ev, yuva, vatan anlamına gelir. “heim/atlos” ise vatansız anlamında türkçeye çevrilir.

bu cani, ikinci dünya savaşının sonunda tutuklanır. ancak bir fırsatını bulur ve kaçar. yazar 10pele nin tanımında belirttiği gibi mısır’a yerleşir ve kimliğini gizlemek için müslüman olur. yani binlerce kişiyi ırkçı düşünceleri yüzünden öldüren “heim” bir “heimatlos” olur. mısır’da ölür ama ölmek kelimesi bu cani için çok nahif kalır. gebermiştir.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

"bir fırtına tuttu bizi, deryaya kardı
o bizim kavuşmalarımız a yarim
mahşere kaldı."
devamını gör...

uzun zamandır gündemde. yalnızca yiğit özgür de değil; erdil yaşaroğlu, serkan altuniğne, selçuk erdem... tanınmış türk karikatüristlerin birdenbire yıllardır savunmadıkları telif haklarını savunmaya karar vermeleri olayı.

esasen son derece haklı oldukları davalarını o kadar kötü yönettiler, kötü niyetlerini o kadar belli ettiler ki; eh, neticede de haklıyken haksız duruma düştüler bile. birkaç farklı boyuttan bakmalı:

karikatür, bu insanların ekmek teknesi. hayatlarını sürdürebildikleri belki de yegane iş. bu bağlamda emeklerini savunarak sahip çıkmalarında hiçbir problem yok. sorun, bunu yaparken olabildiğince üstünkörü bir süreçle birlikte olabildiğince çok para koparabilmeye çalışmaları. böyle bir durumda yapılması gereken aslında çok basitti: ilgili sayfalara içerikleri kaldırmalarına yönelik talepte bulunmak. eğer karşılık alamazlarsa hukuki süreci başlatmak. onlar ne yaptılar? hiçbir uyarı, hiçbir istekte bulunmadan oldukça yüklü meblağlardan bahsedilen tazminat davaları açtılar. ve bunu yalnızca ticari amaç güden sayfalar için değil, hiçbir maddi çıkar gözetmeden kişisel sosyal medya hesaplarında paylaşım yapan insanlar için de yaptılar. bu çok büyük falso. yalnızca sevdiği, hoşuna gittiği, güldüğü, o anki ruh halini yansıttığını düşündüğü için bir karikatürü paylaşıveren insanlar birdenbire emek hırsızı oluverdiler.

kendilerinin ve karikatürlerinin bu kadar bilindik olabilmesinin sebebi de mevzubahis insanlar. bu insanlar sayesinde zaten bir avuç insanın aldığı mizah dergileri yeni okuyucular bulabiliyor ya da bu insanlar tarafından alınmaya devam ediliyordu. yani bu insanlar esasında onların emeklerini çalmıyor, tam aksine, reklamlarını yapıyorlardı. bir düşünün. hiç kimse karikatür paylaşmasaydı şimdiye kadar dijital mecralarda, kaç kişi tanıyacaktı o isimleri ve çizdikleri karikatürleri? yukarıda da yazdım, bir avuç ve giderek de azalacak olan mizah dergisi okuyucusu sadece. ama bak, şu an hayatında mizah dergisi almamış olan ben bile kendilerini ve eserlerini bilebiliyorum. kendileri için aslında çok büyük bir avantaj olabilecek bu durumu, bizzat kendi elleriyle yok etmek istediler.

karikatüristler, bütün bu hareketleriyle birlikte çok büyük antipati topladılar. işte o bir avuç insanı da kaçırdılar çoktan. gelecek zamanlarda kendilerinden ve karikatürlerinden kaç kişinin haberdar olacağını takip ederek bu saçmasapan hareketlerinin karşılığını almalarını zevkle izleyebilirsiniz. çünkü bu bir emek hırsızlığı davası değil artık; kendilerini sevenlerle, işlerini beğenenlerle giriştikleri ve her ne olursa olsun kaybedecekleri bir dava.

yazık kafalarına.
devamını gör...

farklı toplumlar arasındaki etkileşime denir efem... bu kültürler bir araya gelerek, başka topluluklara özgü öğeleri
kendi kültürlerinde birleştirir..işte buna kültürlenme diyoruz.
çıkar göster derseniz gösteremeyeceğim lakin, başka kültürlerle etkileşim japonlar için olmazsa olmazmış.
ilerlemenin yegane yolu olarak gördüklerini okumuştum özellikle de teknolojik işlerde.
devamını gör...

özellikle cüneyt arkın'ın olağan üstü filmiyle tanıdığımız bir destan... en azından bizim yaş grubunun.
bu destanda kahraman da, konu da ''at'' üzerine kuruludur.
yabana atılmamalıdır, çünkü; dünya edebiyatında ''büyük eserler'' arasında yer alır.
anadolu, azerbaycan, balkanlar, kırım ve kafkas, türkmen, özbek, uygur, kazak, karakalpak ve tacik gibi toplumlarda değişik versiyonları bulunmakta.

her türk destanında olduğu gibi at; kahramanın yardımcısı, yoldaşı, ve gerektiğinde yol göstericisi konumundadır. ruşen'in atı muhteşemdir. bir deniz aygırı sudan çıkarak, at sürüsü içinde bir kısrağı aşmasından doğar aşgar. bu sebeple muhteşemdir.
aşgar bir sürü destanda, ”atadan bidevdir anadan kühlan” sözleriyle tasvir edilmiştir. burada ki bidev; su aygırı'dır.

en iyi at yetiştiricisi olan ruşen ali'nin babasından bolu beyi, elindeki ''en iyi atı'' ister. baba söz namustur diyerek, elindeki en iyi atı bolu beyine gönderir. ancak, at çok çelimsiz görünmektedir ve bolu beyi kendine hakaret edildiğini düşünerek ruşen alinin babasının gözüne mil çektirir. at sürüleri elinden alınır.
ruşen ali'nin adı bundan gayri ''köroğlu''dur. elinde kalan iki şey vardır: kör babası ve ''aşgar''
40 gün karanlıkta, bakılır beslenir aşgar. ancak ahırın toplu iğne kadar bir noktası gün ışığı almıştır. .
çamur içinde koşturulmuş olan atın toynağı hiç çamur olmamaktadır. bu atın ayaklarının koşarken yere değmediğine delalettir. o gün ışığı girmese atın kanatları da çıkacaktır. (bkz: pegasus)
böylelikle zalım bolu beyine karşı köroğlu savaşırken, aşgar en büyük yardımcısı ve destekçisi olacaktır.

''
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel''
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim