tanımlanabilir olmayan bir kavramdır. ama tanımlanmaya değerdir de aynı zamanda. en azından uğraşmak gerekir. uğraşalım o zaman.

uzunca bir süredir dünya üzerinde bulunduğumu düşündüğüm için iç rahatlığıyla dünya hakkında fikir beyan etme şımarıklığını gösterebileceğimi düşünüyorum. ve gözlemlerimi uzmanlarla paylaşıp fikir alışverişinde bulunduktan sonra ortaya çıkardığım sonuçlara göre dünya bir deliler evidir.

zannettiğimiz gibi uzay boşluğunda üzerinde yaşam olan tek gezegen biz değiliz. bu kadar büyük bir karmaşa yaşamamızın nedeni de bu aslında. gezegenin babil kulesi gibi olmasının nedeni hepimizin farklı gezegenlerden evren konseyi kararıyla hiçbir işe yaramayan bu gezegene sürgün olarak gönderilmiş olmamızdır.

aklınızdaki bazı soruların cevap bulmaya başladığını hissediyorum. o zaman devam edeyim.

başka gezegenlerde uyum sağlayamayan, gerekli olgunluğa erişemeyen, toplum içinde yaşamayı beceremeyen, zihinsel gelişimini tamamlayamayan herkesi bu zavallı gezegene yolladılar. biz de genlerimizde olan kötülük hissinden de feyz alarak berbat bir gezegen ortaya çıkardık.

bu yüzden bizim delilik diye tabir ettiğimiz şey aslında tüm dünya ahalisinin genetik mirasıdır.

peki hepimiz bu delilikten mustarip isek neden hala içimizden bazılarına deli demeye devam ediyoruz?

çünkü doğamız gereği eksik yaratıklar olduğumuz için bir şekilde bir üstünlük duygusu yaşama derdindeyiz. herkesin zayıf olduğu bir toplumda birazcık kilolu olanlara şişman denir, herkesin şahin gözlerine sahip olduğu bir toplumda ise miyoplar kör sayılır. herkesin deli olduğu bir toplumda biraz daha ayrıksı olanlar deli sayılacaktır elbette.

delilik sahip olmadığımız ait olduğumuz bir kavramdır.
devamını gör...

bizim tercihimiz çay.
devamını gör...

normalde link butonu ile;
- ya basıldığında “gidilecek adres:” diyaloguna adres linkini ve peşi sıra “link için etiket girin:” diyaloguna tanımda turuncu renkte görünecek ve tıklandığında o adres linkine yönlendirecek kelimeyi tanımlayarak
- ya da tanımda “bu başlığa tanım gir…” çerçevesinde bir kelime seçilerek basıldığında “link için etiket girin:” diyaloguna tanımda turuncu renkte görünecek ve tıklandığında o adres linkine yönlendirecek kelimeyi tanımlayarak elde edilmesi gereken bir sözlük özelliğinin ya elle girilerek ya da sistem hatasından kaynaklı elde edilememesini gösteren bir sözlük uyarısı.
devamını gör...

2007'de yayınlanan, sean penn'in yazıp yönettiği biografik film. film, gazeteci jon kraukauer'in cristopher mccandless'ın hayatı üzerine yaptığı araştırmaları kapsayan, 1996'da yayımlanan into the wild kitabının beyaz perdeye uyarlamasıdır.

into the wild'ı ilk kez, ciddi anlamda başımı alıp gitmeyi düşündüğüm bir vakit seyretmiştim. lise 3'teydim. bütün hayatımda geçirdiğim en zor dönemdi belki de. küçüklüğümden beri dağcılık başta olmak üzere doğa sporlarıyla ilgilenen biriydim. biliyorum, başımı alıp gitsem, gerçekten gidebilirdim. kendimi şehirde, sosyetenin, toplumun içinde kaybolmuş hissediyordum. nereye gitsem, ne yapsam bir ait olduğum yeri bulamama hissi vardı içimde. hayatımda ilk kez, okulda kötü notlar alıyordum. arkadaşlarımın hepsinden giderek uzaklaşıyordum. bir liseliye göre inanılmaz derecede yalnızdım. artık hayat dayanılmaz bir hale gelmişti. doğanın, yabanın içinde tek başıma olduğum her an cennet gibi geliyordu. öte yandan, şehirde, insanların içinde geçirdiğim her an işkence gibi geliyordu.

işte hayatımın böyle bir döneminde ilk kez izledim into the wild'ı. cristopher mccandless'dan çok kendimi özdeşleştirdiğim bir karakter olmamıştır muhtemelen hayatımda. nereye gitsem bir ait olamama, kimle beraber olsam bir bağlanamama hissi içerisindeydim. nasıl anlatılır bu duygu bilmiyorum ama film açıklıyor aslında bu duyguyu: insanlarla geçirdiğim vakitten zevk alıyordum lakin kimse benim hayatıma yerleşemiyordu. insanlar, benim hayat yolculuğumda mola verdiğim yerlerdeki hancılar gibiydi adeta. hayatımdaki bütün insanları öyle ya da böyle bırakıp gidiyordum.

filmi seyrettikten sonra, internette insanların film üzerine ne dediklerine baktığımı hatırlıyorum. ekşide bir sürü insan, mccandless'la ergen, salak, bilmem ne diye dalga geçiyordu. o vakit çok önemli bir şey anladım. bakınız film, lord byron'ın şu şiiri ile başlar:
"there is a pleasure in the pathless woods,
there is a rapture on the lonely shore,
there is society, where none intrudes,
by the deep sea, and music in its roar:
ı love not man the less, but nature more"
her insan, kendini anlaşılmaz, yalnız hissedebilir bazen. lakin bazı insanların hayatı anlaşılmamakla geçer, ne yaparlarsa yapsınlar kendilerini yalnız hissederler. kimseye bağlanamazlar, hiçbir yuvaları yoktur. lakin doğada, insanların yalnızlık olarak gördüğü yabanda kendilerini bulurlar. hakikati bulurlar. yaban belki de beni kimsenin dinlemediği kadar dinlemiştir, kimsenin sevmediği kadar sevmiştir. hiçbir zaman olmadığı kadar tam ve bütün hissetmişimdir.

peki bunlara rağmen neden ben buradayım? neden halen başımı alıp gitmedim mccandless gibi? birincisi, mccandless'ın geçirdiği devrimi geçirmeye cürretim yoktu: mccandless'in, bir bakıma, macerasının nedeni ailesinin/toplumun ondan beklentilerine karşı çıkması ve kişisel bir devrim geçirmesiydi. ikincisi, into the wild bana bir şey farkettirdi: "happiness is only real when shared" (mutluluk sadece paylaşıldığında gerçektir). chris'in yolculuğunun amacı aslında kendini bulmak ve chris'in, bütün macerasından yaptığı çıkarım bu cümleyle özetleniyor. chris gibi toplumda kendine yer bulamayan biri olsam da, doğada gerçek anlamda kendimi bulsam da; hayatımın en güzel anları, en mutlu anları başkaları ile paylaştığım anlar. sean penn de film boyunca bunu göstermekte aslında: chris, doğada ne kadar huzur içinde olsa da, insanlarla geçirdiği anlarda bir tık daha mutlu. ben de belki insanlara bağlanmakta zorluk çekebilirim, belki kendimi insanların arasında kaybolmuş ve yalnız hissedebilirim ama dönüp baktığımda insanlarla, şu an çoktan unutup gittiğim insanlarla bile geçirdiğim anların ne kadar değerli olduğunu fark ediyorum.
devamını gör...

ben sadece incelemiyorum, uzun uzun konuşup kendimle dertleşiyorum. bana en iyi ben iyi gelirim.
devamını gör...

ülkemizin ciddi anlamda en büyük sorunlarından biri.

eskiden sahip olduğumuz herhangi bir elektronik gerecin yedek parçasının ya da tamirinin daha ulaşılabilir olduğunu düşünüyorum. şimdi de araştırınca birçok parçaya erişim mümkün ancak hem tamir hem yedek parçada fiyatlar o kadar dengesiz ki, çoğu insan "tamir edeceğime yenisini alırım" düşüncesiyle olanca elektronik atık meydana gelmesine sebep oluyor. şöyle bir evinize bakın, bozuk olduğu için kullanmadığınız ve "nasılsa bununla bir şeyler yaparım" dediğiniz irili ufaklı birçok plastik içerikli elektronik gerecin bulunduğunu göreceksiniz. evde bu tarz eşyaları tutmayı sevmiyorsanız kaç kere elektronik bir gereci çöpe gönderdiğinizi düşünün.

elektronik atıkların geri dönüşümüne yönelik çalışan birkaç özel girişim var ancak hiçbiri maalesef yeterli düzeyde değil, insanların bu tarz oluşumların varlığından bile haberi yok. geri dönüşüm çoğu belediyenin gündeminde kalıcı olarak yer almıyor, öyle ki elinizdeki kullanılmayan elektronik eşyayı gönderebileceğiniz bir işletme bulmak son derece zor. normal atıklarda bile organik, plastik, kağıt, metal, cam gibi atıkları ayrıştırma konusunu uygulamak imkansızken elektronik atıkların düşünülmesi herhalde ikinci planda kalmakta. gerçi "sıfır atık" gibi güzel bir düşünceyle yola çıkılan noktada çöp ithal ettiğimiz gibi kötü bir gerçeklikle karşı karşıyayız, insanlar bu nedenle hastalanıyor, bitkiler ve hayvanlar ölüyor. yaşayacak alanımız kalmıyor resmen.

bir şey yapmamız gerek ama ne?
devamını gör...

bir süre hırs yapıp sonra, fazla naz aşık usandırdığından ve ben de çabuk sıkılan bir insan olduğumdan mütevellit "amaan seninle mi uğraşacağım!" diyerek bıraktığım iş.
devamını gör...

sayılar yaklaşan bir şeyleri bildirir
sayılar bildirir uzaklaşan bir şeyleri
nedir yaklaşan bize
bizden uzaklaşan nedir

dünya savaşı: ı
dünya savaşı: ıı
14'ten 18'e, 39'dan 45'e 10 yıl 54 milyon ölü 49 milyon sakat
devamını gör...

rönesans:

palestrina - missa papae marcelli - ıv. sanctus-benedictus
allegri - miserere
martin luther - ein feste burg ist unser gott
palestrina - osculetur me
green sleeves
l'amor dona ch'ıo te porto
ıloidcam ja reimuidcam
le forze d'ercole, tu te parti gagliarda
falalalanlera - bartomeu cárceres
gagliarda el tu tu
hans leo hassler - trois entrées
hans leo hassler - cantate domino
michael praetorius - danses de terpsichore
marco facoli - napolitana
palestrina - missa papae marcelli - ııı. credo
hans leo hassler - ıntrada ıv
michael praetorius - danses de terpsichore

barok:

gottfried august homilius - ein hoher tag kömmt 1/2
fantini - seconda entrata ımperiale per suonare in concerto
antonio caldara - sinfonia in c-major
giuseppe torelli - sinfonia in c major g. 33, la serenissima
monteverdi - vespro della beata vergine - domine ad adjuvandum
plaudite tympana à 54 - heinrich biber
jean-baptiste lully - fanfare pour le carrousel royal
jean-baptiste lully - ıdylle sur la paix - air pour madame la dauphine
jean-baptiste lully - esprits empressés à nous plaire
pavanne de la guerre (attaignant)
tielman susato - pavane "battaille"
telemann - cantata 'saget der tochter zion: siehe dein heil'
marc-antoine charpentier - marche de triomphe et second air de trompette
johann joseph fux - turcaria - concentus musicum-instrumentale
water music: suite no. 1 in f major, hwv 348: ııı. allegro da capo
fantini - prima entrata ımperiale per suonare in concerto
gottfried reiche - abblasen
schmelzer - balletto a cavallo
georg gebel d. j. - weinachtsoratorium; jauchzet ihr himmel! erfreue dich erde!
pavel josef vejvanovský - xxıv ıntrada, virtuosi di praga
michael praetorius - volte du tambour
gottfried august homilius - ergreifet die psalter, ihr christlichen chöre 1/2
gottfried august homilius - ergreifet die psalter, ihr christlichen chöre 2/2
johann joseph fux - costanza e fortezza; act 1 sinfonia & chorus "ceda roma"
johann joseph fux - costanza e fortezza; act 3 chorus "guerra, guerra, valerio"
johann hermann schein - cantata 'halleluja! lobet den herrn'
jean-baptiste lully - te deum
händel - wassermusik ouverture
jeremiah clarke - prince of denmark
henry purcell - purcell march
johann sebastian bach - mass in b minor - et resurrexit
thomas arne - rule britannia!
thomas arne - rise, glory, rise
graupner - sinfonia in f for 2 horns, 3 timpani, 2 violins, viola, basso
zelenka - missa 'gratias agimus tibi' in d zwv 13; credo
händel - te deum for the victory of dettingen
händel - messiah - hallelujah
jean-baptiste lully - le bourgeois gentilhomme
krieger - neue musicalische ergetzligkeit - sei willkommen
weichlein - encaenia musices; sonata v
j. ıgnac linek - ıntradas for 4 trumpets, 2 horns & timpani in c
johan helmich roman - drottningholmsmusiken
jean-philippe rameau- les ındes galantes - chaconne
de la voye - suite en si bémol majeur
altenburg - concerto in c for 7 trumpets
stölzel - cantata 'das volk, so im finstern wandelt'
gottfried heinrich stölzel - te deum
jean baptiste lully - marche royal

klasik - rokoko:

rameau - acante et céphise - vive la race de nos rois
francois giroust - messe du sacre de louis xvı
monsigny - le roi et fermier - je ne sais à quoi me résoudre
otto nicolai - die lustigen weiber von windsor - als büblein klein an der mutterbrust
carl maria von weber - fürwahr ich bin kein kleines tier
wolfgang amadeus mozart - die entführung aus dem serail - o wie will ich triumphieren
leopold mozart - concerto for natural trumpet, 2 horns, strings & b.c. in d major
boismortier - suite extraite de daphnis et chloé - rigaudons
johann gottlieb naumann - te deum
rebel - les plaisirs champêtres - bourrée
haydn - te deum ın c major
wolfgang amadeus mozart - te deum
weber - der freischütz - jägerchor

romantik:

mahler - symphony no. 8
mahler - symphony no. 2
jean sibelius - valse triste
sibelius, symphonie no. 7
ludwig van beethoven - symphony no. 5 4th movement allegro
rossini - hymne à napoléon ııı et à son valliant peuple
felix mendelssohn- piano concerto no.1 in g minor
felix mendelssohn- hebrides overture
felix mendelssohn - song without words, op. 62 no. 6 "spring song"
giuseppe verdi - requiem - dies ırae e tuba mirum
giuseppe verdi - ıl trovatore - anvil chorus
ludwig van beethoven - symphony no. 9 "choral"

tavsiye ederim.
devamını gör...

temiz, güzel ahlaklı anlamına gelen arapça kökenli kelime.
devamını gör...

tebrik ediyorum onları. yaşıtları facebook’ta takılırken onlar sözlükte yazıyor.*

neyse şaka bir yana yaşa takılmamak lazım önemli olan burda insanların ne yazdığı.
devamını gör...

aklıma 'ceviz ağacı' şiirinin kulaktan kulağa yayılan, yanlış bilinen hikayesi gelir. piraye'yi beklerken polislerin gelmesiyle ceviz ağacında polislerden saklandığı söylenir ama gülhane parkı'nda o zamanlar ceviz ağacı yoktur ve böyle bir hikayede.. şiirde bahsettiği ceviz ağacı kendisidir aslında hayallinde orda olduğunu anlatır. 1951 de türk vatandaşlığından çıkartılıp, 2009 yılında 58 yıl sonra türk vatandaşlığına iadesi yapılmıştır.
devamını gör...

o insan ben oluyorum efenim. karşımdakini sevmediğimden, özlemediğimden, unuttuğumdan aramıyor değilimdir. telefonla konuşmak beni sıkar. heleki birde karşıdaki lafı uzatan cinstense, hiç çekilmez.
devamını gör...

en'li başlıklardan gına gelmesi.

en iyi sizsiniz tamam. bugün de egoları ölçtüysek artık sade de gelebilir miyiz?
ne zaman bitecek ben deme sevdanız?
a'dan z'ye (w) dahil yine en sevilesi,en takip edilesi, en iyisi sizsiniz okey.
hadi dağılalım ve konu bitsin. kilittt.
devamını gör...

yine birileri "şundan bundan memnun değilim tez engellene" tribine girmiş. kuzum sizi peynir ekmekle mi beslediler, hiç vitamin gitmedi mi beyninize? mennun olmadığınız her şeyin engellenmesini talep edemezsiniz saçmalamayın *q.

siyasal islamla peydah oldu bu durumda. giyimini beğenmedim tekmeleyem, cinsel yönelimini sevmedim öldürem, birbirlerinw sarılıyorlarmış tövbe estf kültürümüzde yoh ayıram, yazdıkları hoşuma gitmedi yönetime söyleyem engelletem... siyasal islamla hoşuna gitmediği ya da inancından dolayı kendisinin yapamadığı her şeyi karşı taraf için yasaklama talep etme hakkı doğdu, bu eldivenle sevdiğimin y/z kuşağı da ceviz kadar aklıyla hoşlanmadığı her şeyin yok edilmesi gerektiğini sanmaya başladı. bak evladım senin özgürlüğün başkasınınkinin başladığı yerde biter. hoşlanmadıysan okuma o yazarı, başlıklarını engelle geç.

kafa sözlük gelişmiyormuş, tabi gelişmez her sorunda çözüm olarak troller şöyle böyle diye ağlayıp kaçarsanız gelişmez. herkes bahseder ekşinin nasıl geliştiğini ve uzunca bir süre kaliteli bir ortamı olduğunu. neden sizce sivri zekalılar? hiç yok muydu böyle hoşlanılmayan başlıklar açanlar? vardı tabiki ama gündeme giremezdi o başlıklar çünkü aklı başında adamlar o başlığa yazmaz sol framede kaybolup giderdi. peki siz ne yapıyorsunuz hemen koşup başlık altında ağlıyor, başlığı besleyip gündemde tutuyorsunuz. ben aklı başında insanım belli bir iq seviyesine sahibim diyebilseniz zaten trolle engellenme talep etmez bireysel olarak desteklememe seçeneğine yönelirdiniz. az biraz akıllı olun ya, giden de defolsun gitsin hergün ağlamayın gidiyom gidiyom diye. yeter *mk.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

esasen trafiğin sağdan akması sebebiyle merdiven inerken, merdiven çıkarken, kaldırımda yürürken (otoban kenarlarındaki sol banket kuralını hariç tutarak) uyguladığımız, medeniyetin yazılmamış ancak aşağı yukarı herkesin bildiği (çoğu zaman uygulanmayan) kuraldır.

sağdan yürümek medeni insan olmanın ilk adımıdır. lütfen siz de uygulayınız, uygulatınız. *

(bkz: medeniyet 101)

edit: sevgili celebrant'ın entry'sine değinmemek olmaz. evet, elbette yürüyen merdivenlerdeki mantık farklı. sağda bekleriz, solda bekleme yapmadan yürürüz.
devamını gör...

dünyada en çok merak edilen ve çok sayıda araştırmanın da ana konusu olan en zengin kültürlerdendir kızılderili kültürü.
geleneğe göre,bir kızılderili kadın anne olduktan sonra,küçük çocuğunu önce sessiz ve sakin bir açıklık veya ormanlık alana götürür. burada çocuğunun gözlerini kapayarak,onun nitelikleri hakkında kendisinin yazdığı,oluşturduğu bir şarkıyı söyler ona. çocuk büyüdükten sonra,hayatta karşılaştığı zorluklar sırasında kendi kendisine bu şarkıyı söyleyerek bundan güç alır,beslenir.
bu oldukça etkileyici bir gelenektir.
devamını gör...

herkesin sırları vardır.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim