benide heyecanlandıran ve süpriz bir program süpriz bir ekip olmuş. şimdi sevgili (bkz: robnaja) bana;” koş gel rapunzel topumu kestiler.” dese yalınayak koşar giderimki ben. hâl böyle olunca benim cağnım arkadaşım ve pek sevdiğim, değerli (bkz: cenk'in arka bahçesi) bir yayın yapacakta ben gelmeyeceğim. aşkolsun. baktım yer kalmamış, tüm koltuklar kapılmış. taburemi alıp geliyorum ben de. bulduğum boşluğa konuşlanırım artık.
devamını gör...

annemle dertleşirken 1-2 dakika sonra onu susturmaya calisiyorum aglarim diye. onun önünde aglamaktan cok korkuyorum. kimsenin önünde aglamak istemiyorum. baskasinin önünde aglamaktan nefret ediyorum.
devamını gör...

kendisini kliplerinde pek göstermeyen şarkıcı. (bkz: cheap thrills(şarkı)) isimli şarkısıyla tanıdığım sanatçıdır. kliplerinde çoğunlukla dansçısı (bkz: maddie ziegler) rol almaktadır.
devamını gör...

ben bunu iltifat olarak aldım.
joker eleman dedikleri çalışanlardan olduğum için sevdiğim bir arkadaşımın annesi bana zamanında isviçre çakısı demişti. * *


vikipedi der ki;
bir bıçağın yanında çeşitli araçlardan oluşan bir çakı türüdür. 1890'lardan bu yana victorinox ve wenger şirketleri tarafından isviçre ordusu için üretildiklerinden bu adla anılmaktadırlar. konserve açacağı, makas, tornavida gibi çok sayıda aracı içerebilirler.
kaynak
devamını gör...

olumsuz duyguların içimizde birike birike şelale olması sonucu patlamak.
devamını gör...

1 kere girdiğim ve 1 kere daha gireceğim sınavdır.

yükseköğretim kurumları sınavı'nın (yks) ilk basamağıdır.

2 yıllık bölümler için tyt sınavına girmek yeterlidir.

bilgiden çok okuduğunu anlama becerisi isteyen bir sınavdır.

40 türkçe, 40 matematik, 20 sosyal bilimler ve 20 fen bilimleri sorusundan oluşur.
devamını gör...

20 yaşında ölmüştüm, şimdi gömülme zamanım...
devamını gör...

3.

küçük kız annesinin elinden sıyrılıvermişti hızla. uçup giden balonunun arkasından küçük bacaklarının el verdiği son hızla koşuyor bir yandan da 'balon, balon...' diyerek bir feryat koparıyordu. sahilin arnavut kaldırımlarından yola fırlamısına ise çok az bir zaman kalmıştı. ilk anda ne olduğunu anlayamayan kadın ise koşmaya başlamıştı ama içimden asla yetişemeyecek diye geçirdim. zaman donmaya başlar ya bir an, bende hızlanıyordu. ne olduğunu bile anlamadan banktan hızlıca kalkıp küçük kızı kolundan tutup sertçe kucağıma aldım panikle. o esnada yanımızdan hızla bir araba geçti. zaten bu yolda insanlar neden bilmem hız düşürüp denizi selamlamak yerine bir telaş gaza basa basa geçer. hep yakalamak zorunda oldukları, o bir başka ana yetişmeye çalışırlardı.
kadın yanıma geldi. çocuğunu bağrına bastığı an ağlamaya başladı. bir yandan içini çeke çeke ağlıyor bir yandan da bana bakıyordu. çantamdan su çıkardım, verdim. çocuğunu asla bırakmadan bir dikişte içti. 'iyi misiniz?' soruma, 'kusura bakmayın çok korktum, çok...' yanıtını verdi. hala daha kesik kesik nefesler alıyor, arada bir iç çekip sakinleşmeye çalışıyordu. birkaç dakika sonra kendine geldi, teşekkür etti, ben de biraz önce kalktığım banka bırakıverdim kendimi.
hiç kimse benim için bu kadar korkmamıştı sanırım bu hayatta. ya da bir anne şefkati ile sarmalanmamıştım hiç. üşüdüğümde yorganlara sarılmış, korktuğumda yine onların altına gizlenmiştim. peşinden koştuğum bir balonum bile olmamıştı. balon almasını isteyeceğim, bunu istiyorum diye şımaracağım biri de. daha küçücük bir veletken bile koca bir adam olmak zorundaydım. çünkü yalnızsanız; ağlayacak omzunuz, teselli edeniniz yoksa ağlamak bile anlamsızdı. alamayacağınız oyuncakları, oynayamayacağınız oyunları da düşünmek küçük kalbinizi acıtmaktan başka bir işe yaramıyordu. bu yüzden koca bir adama dönüşüyor, mızmızlanmamayı çok çabuk öğreniyordunuz.
öğrendim ben de. hayatta kalmak için masum yanımı gömdüm derinlere; mücadeleci, küçük bir adama dönüştüm. ve sevilme isteğimi karşılayamayacak da olsa ortamlarda en neşeli, en eğlenceli kişi oldum ki insanlar biriktireyim hayatta. ve çalıştım, çok çalıştım. çünkü biliyordum ki büyüdüğümde de elimden tutacak kimsem olmayacaktı.
benimle yola çıkan birçok insan dağıldı gitti hayat karşısında. kimi kayboldu, kimi mücadeleyi bıraktı, kiminden haber alamaz olduk. geriye bir elin parmaklarını geçmeyecek kadar az insan kaldı o eskinin küçük, bugünün koca adamlarından.
boğazıma o bildik yumru oturdu yine. acının vücutta dirilme hali ya da vücudun acıya direnme hali. hangisi, bilmiyorum. ama ne zaman geçmişi düşünsem ne zaman canım yansa yüreğim küçük bir çocuğunkine dönüşür, boğazımda bu his belirir.
"ahhh be anne!.. bir çocuğun yükünü taşımadı da mı kalbin ben hep böyle yalnız, ben hep eksik kaldım?"
devamını gör...

kimse söylemeden:

allahın rahmeti ve bereketi.
devamını gör...

karma inanışının güzel türkçemizde vücut bulmuş halidir.

(bkz. eden bulur is a bitch)
devamını gör...

dino buzzati'nin yazdığı varoluşçu felsefe severlerin mutlaka okuması gereken efsanevi roman. buzzati 1940 yılında yazmıştır. benim için bu kitap yalnızlığın, umudun, yaşamın anlamı sorusunun kitabıdır. yaşamak için bir nedeni olan hemen hemen bütün nasıllara katlanır demiş ya nietzche işte buzzati'nin bu kitabındaki kahramanlarımıza aynen bunu yaşatmıştır. hayata dair her şey var bu kitapta: yanlış karar, direniş, umut, yalnızlık (dibine kadar), özlem, acı, ölüm, hayal kırıklığı, yaşam.. her şey dedim ya. kitabı alıp okumaya başladığınızda kendinizi o tatar çölü'nde sanki o bastiani kalesi'nde hissedeceksiniz. o askerlerle nöbet tutacak o subaylarla konuşacaksınız. hayatın anlamı üzerine sizi düşünmeye zorluyor yazar ve kahramanlar. neden yaşıyoruz, yaşama amacımız ney diye sordurtuyor. kitabı okurken bir şekilde özdeşlik kurup artık benim de kendi kalemden çıkmam lazım dedirtiyor, sizi o güvenli limandan, o konfor alanından çıkamamanın ne kadar tahribata uğratabileceğini, konfor alanından çıkabilmenin ise sizi nasıl geliştirip değiştirebileceğini hissediyorsunuz. okuyucuya kendi hayatını sorgulatıyor. ben ne yapmalıyım dedirtiyor. gerçekten benim için böyle oldu ve her istediğinde konfor alanından çıkan başına binbir olumsuzluk gelmesine rağmen iyi ki çıkmışım diyen benim için mükemmel bir içe dönüş ve kendime şükran duymamı sağlayan bir kitap oldu. varoluşu sorgulatan mutlaka size yeni kararlar aldıracak olan bir kitap.
devamını gör...

eric hofferın yazdığı bir kitaptır.
kesin inançlı insanları siyasileri fanatikleri liderleri objektif bir şekilde ele almıştır. dinler tarikatlar nasıl çalışır bize ne yapmak ister hepsini son derece objektif bir şekilde incelemiştir.
bu kitap ödevim olduğu için yeni tanıştım ve yeni tanıştığım için çok utandım çünkü inanılmaz bir eser herkesin okuması şiddetle tavsiye edilir.
hayatta bize sorular sormamızı sağlayacak bilgiler analizler içeren bir şaheser.
pdf olarak okudum ve bilgisayarın başından kalkamadım.
her bölümde vay be nidaları attım.
eric hoffer bu kitabı yazarken amelelik yapıyormuş dinlendiği vakitlerde yazmış kitabı gerçekten çok ilginç bir olay.
kitapta ilgimi çeken en önemli detay ise kitle hareketleri ve umut flörtleşmesiydi umudun insanlar için tek yol olduğu insanlara inanma rahatlığı sağladığı çok acı ve gerçek şekilde gözler önüne sunuluyor.
birkaç alıntı ekleyip bu eser hakkında yazımı bitireyim.

rejimlerin kendi ecelleriyle ölmeye bırakıldıkları yerlerde sonuç, çoğunlukla toplu bir uyuşukluk ve içtimai çöküntüdür.

hayal kırıklığına uğramış kişilerin aklından sızan tatsız salgı, her ne kadar bir korku ve kötü düşüncenin eseriyse de, hoşnutsuz kişileri bir araya birleştirmekte çok uygun bir yapıştırıcı madde vazifesi görür.

dinsiz kişi inanç sahibi kişidir. dinsizlik onun için dindir.
devamını gör...

benim bu. genelde kendi dillerinde karşılık verirler. sohbet ehli ise halini hatrını da sorarız elbet.
devamını gör...

638 yılında gerçekleşen kuşatma. kuşatma, günümüzdeki kahramanmaraş'ı almak adına hulefâ-yi raşidin * ve bizans impatorluğu arasında gerçekleşmiştir. müslümanlar bu olaydan birkaç yıl önce bizans imparatoru herakleios'a karşı zafer elde ettikten sonra suriye * civarını ele geçirdiler. bu sayede, heraklios'un, suriye fethi girişimleri de başarısız oldu. ardından gayri-müslim araplar, emesa'yı kuşattılar. müslümanlar belirgin bir savaş yapmak yerine savunma stratejisini uyguladılar. hz. ömer'in emriyle müslümanlardan bir ordu, yukarı mezopotomya'ya saldırdı. gayri-müslim araplar da, emesa kuşatmasını kaldırmak zorunda kaldılar.

bu olaydan bir süre sonra, hz. ömer, yukarı mezopotomya işgali başlattı. ve yukarı mezopotomya'nın batı bölgeleri ele geçirildi. bu sırada hz. ebu ubeyde, hz. iyaz bin ganem'in komutasına girmesini hz. ömer'den talep etti. hz. ömer bunu kabul etti. hz. iyaz bin ganem de, emesa'ya geldi. hz. ebu ubeyde, anadolu'da * tarsus'a kadar olan bizans topraklarına saldırmak için birçok bölümden oluşan bir sefer başlatır. ki bu bölümlerin ikisine, hz. halid bin velid ve hz. iyaz bin ganem komuta etmektedir.

hz. halid bin velid, maraş'taki antik kent olan germanicia kentini ister. müslüman ordusu, bir bizans birliğinin bulunduğu şehri kuşatmayı başarır. bizans birliği, yardım beklemeksizin, birliğin ve bir de halkın affedilmesini şart koşarak, cizye şartları altında şehri teslim ederler. yani, şehir kan dökülmeden fethedilir. bazı kaynaklarda maraş'ta müslümanların birçok, hatta daha önce eşi benzeri görülmemiş ganimetler elde ettiği geçer.

hz. halid bin velid, döneminin süper güçleri olan bizans ve sasanilere karşı artık büyük zaferler elde etmişti. hatta bazı kaynaklara göre, 100'den çok savaşa katılmış ve hiç yenilgiye uğramamıştır. anadolu'da kahramanmaraş'a kadar uzanan fetihler yapmıştır. iran ve ırak'ı 3 yıl içerisinde, islam devletine bağlamıştır. dolayısıyla artık kendini kanıtlamıştır. bu kuşatmadan sonra da, artık kendini tamamıyla kanıtlamış olan hz. halid bin velid, hz. ömer tarafından görevden alınmıştır.

hatta bazı kaynaklara göre, hz. ömer, hz. halid bin velid'i, insanların onu aşırı büyüttüklerini, hatta allah'ı bırakıp ona tevekkül edeceklerinden korktuğu için görevden alınmıştır. yine bazı kaynaklarda, hz. halid bin velid'in, hz. ömer'e zarar vermesi için arkadaşları tarafından kışkırtıldığı yazılıdır. hz. halid bin velid oldukça güçlüydü. fakat böyle bir şey yapmamış, artık siyaset işlerinden uzak durmuş ve 642 yılında vefat etmiştir.
devamını gör...

güzel kızım - mia
devamını gör...

iftara az kaldı yazı tura atın, yetişmeyecek.
devamını gör...

en sevilen kişi oldum da istediğim kalpte olamadım.
devamını gör...

(bkz: mona lisa tablosunun çok abartılması) mona lisa tablosuna bile dil uzatabilecek başlıklar bütünü. uzak durun, prim vermeyin.
devamını gör...

pek muhterem din kardeşlerimizden! olan suriyeli bir namussuz artığının yaptığı hayvanlık.
yanından geçip gidenlere ise acıyorum. bir tane adam gibi adam varmış ki vurmuş iki tane.
hükümetin başımıza bela ettiği bu arap artıklarının bilmem kaçıncı vukuatı bu. ülkemde suriyeli istemiyorum deyince kabahatli oluyoruz. yeryüzünden kazınması gerekenler işte bunlardır.
yazık, şu hale yazık.

twitter
devamını gör...

trigonum suboccipitale olarak adlandırılan özel bir üçgendir.
üst dış yanını m.obliquus capitis superior
alt dış yanını m.obliquus capitis inferior
orta iç kısmını m.rectus capitis posterior majör oluşturur.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim