herkes hoşlandığı sözlük yazarını itiraf etsin etkinliği
daha fazla içimde saklayamıyorum, aman yarabbi ne büyük aşk.
(bkz: immortel)
terketmedi sevdan beni.
(bkz: immortel)
terketmedi sevdan beni.
devamını gör...
kalbinizi en çok kıran cümle
cümle bile değil kelimedir.
(bkz: yapmasaydın)
o kadar uğraş, didin emek ver bir işi halletmek için ve sonunda küçük çaplı zafer kazan, sırf o şahıs için;
aptal çocuğu gelsin hararetli bir tartışma anında yapmasaydın desin.
değer verdiğim insanın nankörlüğünün bu denli pişkince ağzından dökülmesi kalbimi çatır çutur kırıyor.
o sırada kafamda canlanan ise eli ile göğsüme uzanıp, kalbimi yerinden söküp, yere atıp, üstünde hunharca debelenmesi oluyor.
(bkz: yapmasaydın)
o kadar uğraş, didin emek ver bir işi halletmek için ve sonunda küçük çaplı zafer kazan, sırf o şahıs için;
aptal çocuğu gelsin hararetli bir tartışma anında yapmasaydın desin.
değer verdiğim insanın nankörlüğünün bu denli pişkince ağzından dökülmesi kalbimi çatır çutur kırıyor.
o sırada kafamda canlanan ise eli ile göğsüme uzanıp, kalbimi yerinden söküp, yere atıp, üstünde hunharca debelenmesi oluyor.
devamını gör...
e.t. metodu
popüler japon yazar haruki murakami’nin roman yazmak için kullandığı ve genç yazarlara bir tavsiye niteliğinde ortaya koyduğu metoddur.
metod ismini elbette steven spielberg’ün yayınlandığı zaman büyük ilgi çeken ve kült filmler arasında sayılan filmi e.t.’den almıştır.
sevimli bir uzaylı olan e.t.’nin tek derdi gezegenine geri dönebilmektir. filmin bir sahnesinde e.t. içinde bulunduğu depoda bulduğu alet edevat, kullanılmayan eşya ve artık eline ne geçtiyse onunla bir iletişim cihazı yapar ve gezegeni ile iletişime geçmeye çalışır.
haruki murakami de zihnimizdeki depoda biriken anı parçalarının önemli olup olmadığına bakılmazsınız doğru bir yöntem ve özgün bir üslupla bir araya getirildiğinde ortaya iyi bir roman çıkartılabileceğini anlatır.
işlevsiz, gereksiz ve önemsiz görünen bir anı parçası bir roman içinde yeri doldurulamaz bir önem kazanabilir. neden hafızanızda bulunduğunu bile bilmediğiniz bu anı romanın anlatımında kilit bir rol oynayabilir.
ben de uzun zamandır yazı yazarken bu yöntemi kullandığımı fark ettim. ele aldığım konuların ne olduğu çok önemli değil benim için. ya da aynı yazı içinde kullandığım konuların birbiriyle ilgili olmaları önemli değil. önemli olan benim anlattıklarımdan keyif almam ve sonunda birbirinden bağımsız görünen konuları birbirine bağlayabilmem.
murakami ile aynı şeyleri düşündüğümü öğrendiğimden beri bisikletle uçan e.t. kadar huzurlu ve umutlu hissediyorum kendimi.
metod ismini elbette steven spielberg’ün yayınlandığı zaman büyük ilgi çeken ve kült filmler arasında sayılan filmi e.t.’den almıştır.
sevimli bir uzaylı olan e.t.’nin tek derdi gezegenine geri dönebilmektir. filmin bir sahnesinde e.t. içinde bulunduğu depoda bulduğu alet edevat, kullanılmayan eşya ve artık eline ne geçtiyse onunla bir iletişim cihazı yapar ve gezegeni ile iletişime geçmeye çalışır.
haruki murakami de zihnimizdeki depoda biriken anı parçalarının önemli olup olmadığına bakılmazsınız doğru bir yöntem ve özgün bir üslupla bir araya getirildiğinde ortaya iyi bir roman çıkartılabileceğini anlatır.
işlevsiz, gereksiz ve önemsiz görünen bir anı parçası bir roman içinde yeri doldurulamaz bir önem kazanabilir. neden hafızanızda bulunduğunu bile bilmediğiniz bu anı romanın anlatımında kilit bir rol oynayabilir.
ben de uzun zamandır yazı yazarken bu yöntemi kullandığımı fark ettim. ele aldığım konuların ne olduğu çok önemli değil benim için. ya da aynı yazı içinde kullandığım konuların birbiriyle ilgili olmaları önemli değil. önemli olan benim anlattıklarımdan keyif almam ve sonunda birbirinden bağımsız görünen konuları birbirine bağlayabilmem.
murakami ile aynı şeyleri düşündüğümü öğrendiğimden beri bisikletle uçan e.t. kadar huzurlu ve umutlu hissediyorum kendimi.
devamını gör...
yaşam boyu gelişim
bireyin anne karnından (döllenmeden itibaren) başlayıp yaşam boyu süren gelişim ve değişimini inceler. gelişim, sadece çocukluktan ergenliğe olan ve belli bir süre sonra sonlanan bir durum değildir. gelişim psikolojisini sadece fiziksel gelişmelerin son bulmasıyla sınırlayamayız. gelişim, yaşam boyu sürer.
yaşam boyu gelişim'i incelerken sigmund freud, erik erikson, jean piaget, lev vygotsky, burrhus frederic skinner, albert bandura gibi psikologları ve onların kuramlarını da araştırmak gerekir.
aynı isimde bir kitap da bulunmaktadır. o kitabı okumadığım için öneride bulunamayacağım fakat sağlıklı bireyler yetiştirebilmek ve insanların davranışlarının altındaki nedenleri bir nebze de olsa görebilmek için yaşam boyu gelişim hakkında araştırma ve okumalarda bulunulması gerektiği taraftarıyım. özellikle anne babalar, çocuklarını istemeden de olsa deneyip yanılarak yetiştirmek yerine önceden araştırmalar yapıp daha dikkatli ve bilinçli yetiştirmeye çalışırlarsa çok daha sağlıklı bir davranış içerisinde bulunmuş olacakları düşüncesindeyim.
ayrıca, bu dönem aldığım en keyifli ders diyebilirim. şu an gebelik ile 6 yaş arasını inceliyoruz ve birçok şey öğreniyorum, öğrendiklerim bebekleri-çocukları ve davranışlarını ele aldığından beni tatlılık krizine sokuyor çoğu zaman.
yaşam boyu gelişim'i incelerken sigmund freud, erik erikson, jean piaget, lev vygotsky, burrhus frederic skinner, albert bandura gibi psikologları ve onların kuramlarını da araştırmak gerekir.
aynı isimde bir kitap da bulunmaktadır. o kitabı okumadığım için öneride bulunamayacağım fakat sağlıklı bireyler yetiştirebilmek ve insanların davranışlarının altındaki nedenleri bir nebze de olsa görebilmek için yaşam boyu gelişim hakkında araştırma ve okumalarda bulunulması gerektiği taraftarıyım. özellikle anne babalar, çocuklarını istemeden de olsa deneyip yanılarak yetiştirmek yerine önceden araştırmalar yapıp daha dikkatli ve bilinçli yetiştirmeye çalışırlarsa çok daha sağlıklı bir davranış içerisinde bulunmuş olacakları düşüncesindeyim.
ayrıca, bu dönem aldığım en keyifli ders diyebilirim. şu an gebelik ile 6 yaş arasını inceliyoruz ve birçok şey öğreniyorum, öğrendiklerim bebekleri-çocukları ve davranışlarını ele aldığından beni tatlılık krizine sokuyor çoğu zaman.
devamını gör...
multitap
dinlemeyeli çoook uzun zaman olmuş. buraya şarkılarından birkaçını bırakıyorum.
devamını gör...
mevlana celaleddin-i rumi
mevlananın hain olduğunu bilmeyen bir çok insan var.
anadolu moğol işgalindeyken, bu adam moğollar allahın duasını kazandılar, onlar çok zulüm gören topluluktu, şimdi allah onları tam tersi haline getirdi, allahın yazdığı kadere karşı çıkamayız diyen bir insan.
sözleri ve yazdığı her eser şirk barındırır. müşriktir.
anadolu moğol işgalindeyken, bu adam moğollar allahın duasını kazandılar, onlar çok zulüm gören topluluktu, şimdi allah onları tam tersi haline getirdi, allahın yazdığı kadere karşı çıkamayız diyen bir insan.
sözleri ve yazdığı her eser şirk barındırır. müşriktir.
devamını gör...
murphy kanunları
bir filmin en güzel sahneleri genellikle kesilmiş sahnelerdir, şeklinde örneklenebilecek yasalar bütünü.
devamını gör...
rotigotin
parkinson hastalığı tedavisinde transdermal kullanılan ergot türevi olmayan dopaminerjik ajandır.
devamını gör...
çocuğunuzun nasıl bir insan olmasını isterdiniz sorusu
"dürümünüz nasıl olsun efendim?" sorusunu bana hatırlatan başlık.*ebeveyn olunca çocuğum benim istediğim gibi biri olsun diye diretince her şey daha da kötü oluyor. öncelikle ebeveyni tarafından yargısız kabul ve koşulsuz sevgi ile beslenen çocuk, zaten iyi biri olacaktır.
devamını gör...
evliliklerde kadının aldatmasının daha çok ses getirmesinin nedeni
erkek aldatınca oo diyen çoğunluğun kadın aldatınca ooooooo demesi. bana göre sebebi kadının erkeğe ait görülürken ,erkeğin daha bağımsız sayılması.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu ile dünyadan uzak
ses aç sözlük, uçan yayın!
devamını gör...
hüsmen dayı
beyaz'ın sevimli ve komik tiplemesi.trakya şivesi,elinden düşürmediği trabzon ekmeği, pantolonu tontişliğini zirveye taşır.unutulmayan repliği ise:ben filinta gibiyim de televizyonda şişman çıkiim.radyoda normalim aslında...
devamını gör...
günün şiiri
mapus damı bana çok şey öğretti
ama en çok sabretmeyi
yalnızken kalabalık olmayı
kalabalıktayken de kendimle kalmayı
ve sürekli kavga edip
durmadan kendimle barışmayı
hiç gocunup yüksünmeden
ihanetlere katlanmayı
beş metrede beşbin metreyi yürümeyi
ve duvarların darlığında
dünyaları dolaşmayı
ve hepsinden de çok
bütün yuvarlakları yüreğimde bileyip sivriltmeyi
insan olmayı insan olmayı
devamını gör...
çocuksuz çiftlere yapılan anlamsız baskılar
çocuksuz da mutlu olunabileceğine bir türlü ikna edilemeyen kişiler tarafından yapılır. ikna etmek için sarf edilen cümleler hep benzer şeylerdir: çocuk evin neşesi, yaşınız geçiyor, çocuğun olsa böyle düşünmezdin, aman ne olacak sanki çocuk bu büyür gider, bak yaşıtlarınız hep çoluk çocuk sahibi...bu liste daha sürer gider.
devamını gör...
çeyiz düzmek
çok saçma denmiş ancak ben aynı fikirde değilim. eğer çeyiz derken kastımız, züccaciye tarzı mutfak eşyası ise; insanların alım gücü olmadığı için yavaş yavaş,dişinden tırnağından artırdıkca alabildiği şeylerdir. ben de en az üç kız evlendirebilecek kadar çok olan çeyizimi alan anneme yıllarca soylendim durdum. "heves ettiğim hiç bir mutfak eşyasını evde olduğu için alamıyorum, keşke benim zevkime göre seçseydik" diye. ancak şimdilerde ekonomik durumlar, sürekli yenilenen zamlar ile birlikte tüm eşyalarımın daha da bir uzerine titriyorum kirilmasinlar diye. bu nedenle baba evinde iken alabiliyorlarsa bırakın alsınlar. evliliğin ilk yıllarını taksit ödemekle geçirmemiş olursunuz. hem
ne güzel demiş cemil meriç; "insanlar sevilmek, eşyalar kullanılmak içindir. " yemek tabaklarınızin annenizin zevkini yansıtıyor olması, size değer veren, sizi seven, size bir yadigar bırakan anneniz olduğunu gösterir. annesiz olsaydınız bunun ne büyük bir nimet olduğunu daha iyi anlardınız. alt tarafı bir tabak takımı ve inanın sevdiğiniz insanla evliyseniz tabaktaki desen umrunuzda bile olmaz.
ceyizin diğer ana unsuru olan el işleri danteller mevzusu ise biraz karışık. bu biraz tarz ve tercih meselesi. örneğin annelerin ördüğü salon takımı dantelleri kasnaklara geçirip ucuna püsküller takıp duvar süsü yapanlar,birleştirip pareo ya da çanta yapanlar var. yine orada bir el emeği söz konusu. iğne oyalarindan küpe, kolye yapıp sığacık'ta dünyanın parasına satanlar varken, sizin ceyizinizde bulunan bir iğne oyasını ipek bir fulara takip bir düğünde kullanmanız da şık bir tercih olabilir.
her bir modelin bir hikayesi, her bir modelde kullanılan rengin bir anlami varken ve yazılı olmayan kültür mirasını oluştururken tüm evi ikea'dan donatmak bana biraz özenti geliyor açıkçası. ne yazık ki bir zamanlar üniversitede olan nakış ogretmenligi ve çiçek örgü dokuma bölümleri insanımızın teknoloji bağımlısı olması nedeniyle yavaş yavaş azaldı ve kapandı. internette rahibe işi, antep işi, telkari, gümüş kırma gibi aramalar yaptırırsanız bu işlerin halen yaygın olduğunu,artık bir gereklilik değil rafine bir zevk meselesi olduğunu görebilirsiniz. ha bu arada çarşaf ve havlu kenarına dantel olayına ben de tamamen karşıyım. *
ne güzel demiş cemil meriç; "insanlar sevilmek, eşyalar kullanılmak içindir. " yemek tabaklarınızin annenizin zevkini yansıtıyor olması, size değer veren, sizi seven, size bir yadigar bırakan anneniz olduğunu gösterir. annesiz olsaydınız bunun ne büyük bir nimet olduğunu daha iyi anlardınız. alt tarafı bir tabak takımı ve inanın sevdiğiniz insanla evliyseniz tabaktaki desen umrunuzda bile olmaz.
ceyizin diğer ana unsuru olan el işleri danteller mevzusu ise biraz karışık. bu biraz tarz ve tercih meselesi. örneğin annelerin ördüğü salon takımı dantelleri kasnaklara geçirip ucuna püsküller takıp duvar süsü yapanlar,birleştirip pareo ya da çanta yapanlar var. yine orada bir el emeği söz konusu. iğne oyalarindan küpe, kolye yapıp sığacık'ta dünyanın parasına satanlar varken, sizin ceyizinizde bulunan bir iğne oyasını ipek bir fulara takip bir düğünde kullanmanız da şık bir tercih olabilir.
her bir modelin bir hikayesi, her bir modelde kullanılan rengin bir anlami varken ve yazılı olmayan kültür mirasını oluştururken tüm evi ikea'dan donatmak bana biraz özenti geliyor açıkçası. ne yazık ki bir zamanlar üniversitede olan nakış ogretmenligi ve çiçek örgü dokuma bölümleri insanımızın teknoloji bağımlısı olması nedeniyle yavaş yavaş azaldı ve kapandı. internette rahibe işi, antep işi, telkari, gümüş kırma gibi aramalar yaptırırsanız bu işlerin halen yaygın olduğunu,artık bir gereklilik değil rafine bir zevk meselesi olduğunu görebilirsiniz. ha bu arada çarşaf ve havlu kenarına dantel olayına ben de tamamen karşıyım. *
devamını gör...
kadınların sarışın ve mavi gözlü erkek takıntısı
bahsedilen türk kadını ise katılmadığım önerme . türk kadını esmer kirli sakallı erkeklerden hoşlanır .
devamını gör...
sıkıntıdan yapılanlar
yiyorum genelde .abur cubur olsun .tatlısı olsun.belli bir zaman sonrası neye sıkıldığını unutabilirsin gerçi.
devamını gör...