gül gibi bir sorunumuz daha olmuş. vatandaşı olmasan hakikaten eğlenceli ülke. yahu kadın, soyadı bu, adı üstünde. çocuk hangi adamın soyundan geliyorsa onun soyadını alacak elbette. baba değişince soyu da mı değişiyor.

--- alıntı ---

eşinden ayrılan ve çocuklarının velayeti kendisine verilen kadın, yeniden evlendi. kadın çocuğuna yeni eşinin soyadını vermek için mahkemeye gitti, dava kabul edildi. yargıtay "türk hukuk sisteminde böyle bir uygulama yok" diyerek kararı bozdu. yerel mahkeme kararında direnirse dava yargıtay genel kurulu'na gidecek.

--- alıntı ---

kaynak: www.memurlar.net/haber/9488...
devamını gör...

sabahattin ali.
devamını gör...

“aramızda allah’ın kendilerine lütufta bulunduğu kimseler de bunlar mı?” demeleri için onların bir kısmını diğerleriyle işte böyle imtihan ettik. allah şükredenleri bilmez mi?
enam suresi 53.ayet
devamını gör...

atatürkçülüğün bu ülkeyi ileri götürdüğü doğru. ama rahmetli atatürk'ün fikirleri geçmişte kalmıştır ve dolayısıyla kemalizm artık gerici bir ideolojidir. kemalist arkadaşlar bana kızmasın.

edit: atatürk'ün "sözlerim bilimle çelişirse bilimi seçin" diye bir sözü yok.
devamını gör...

siz sedat peker’in paylaşacağı yeni videoyu beklerken... bu güzel kız, ayşe begüm onbaşı. 18 yaşında. jimnastikte dünya şampiyonu oldu.
mafya babası olmadığı için duymadınız.

kendisi jimnastikçidir. ve çok güzeldir.
devamını gör...

hasan izzettin dinamo'nun milli mücadele yıllarını detayları ile aktardığı 8 ciltlik (5 cilt olarak yeniden basılmıştır) romanı. 1918 kasımının cumayı cumartesiye bağlayan gecesinde enver paşanın kaçışı ile başlıyor roman. her şeyin gerçek olduğu bir kurgu tezatlığı okurken insanın hem geçmişe detaylı bir yolculuk yapmasını sağlıyor hem de günümüzde içi boşaltılmış olan pek çok kavramın o yıllarda bir şeyler ifade etmesinin altında eziyor. tarihin gerçek figürleri öyle güzel resmediliyor ki hasan izzattin dinamo tarafından, onlarca karakter ve isim bulunsa bile sanki gerçekten her yüzü görmüş herkes ile tanışmışım gibi kafam karışmamış yabancılık çekmemiştim okurken. dinamo bana bizanslı vakanüvis leo the deacon'u anımsatıyor bu eserden ötürü çünkü deacon kendi gözlemleri üzerinden tarihi aktarmaya gayret etmiş, içinde bulunmadığı bir savaşı pek yansıtmamıştı tarihi yazarken. hasan izzettin dinamo deacon gibi tarihi tamamen kendi gözlemleri ve analizleri ile hikayeleştirip oldukça akıcı bir dil ile aktarıyor. tarihi figürlerin bakış açısından olayları aktarırken mümkün mertebe sebep-sonuç ilişkisi kurup ruh hallerini tasvir ediyor ve bu durum gerçeğe en yakın olanı okuyucuya sunmasına olanak sağlıyor. mustafa kemal atatürk'ün hayatına dair ve savaş yıllarında yaptığı zekice, kararlı ve yerinde hamlelerini; yaşadığı zorlukları, yapılan fedakarlıkları daha detaylı ve gerçekçi bir biçimde okuma olanağına da sahip oluyor okuyucu aynı zamanda. kıymeti bilinmemiş, göz ardı edilmiş muhteşem bir eser. devamında hasan izzettin dinamo kutsal barış adında 7 ciltlik (4 cilt olarak yeniden basılmıştır) bir eser daha yazıp yayımlıyor aynı zamanda. "bu sağır ve dilsiz insan kalabalığından hangi yaşatan umuda yönelebilirdi?" sorusunun cevabı niteliğinde okunması gereken bir eser.




hele softalığa, gericiliğe karşı ateş püskürüyorlardı. gericilerin, her türlü ilerlemenin ve gelişmenin önünü kestiğini ve eski düzeni, istibdadın her biçimini desteklediklerini yakından biliyorlardı. yarın da ilk safta karşılarına çıkacak en azılı düşmanların bu gericilik ve gericiler olacağını da seziyorlardı. s.379

dayan­mak, dayanmak, bütün memleketin üzerine yürüyen karanlık felaket dalgalarına karşı dayanmak gerek. her şeyi yitirmedik daha! her şey yitmedi. s.26

enver paşa: "sizin için orduda daima vazife mevcuttur.fakat sofya ataşemiliterliğinde kalmanız daha mühimdir."
mustafa kemal: "vatanın müdafaasına ait fiili vazifelerden daha mühim ve ulu vazife olamaz.arkadaşlarım ateş hatlarında bulunurken ben sofya'da ataşemiliterlik yapamam! "
s.488

vahidettin, bu çok önemli öneriden çok hoşlanmıştı. onun istediği de bundan başkası değildi. osmanlı tahtını rakipsiz olarak , tıpkı dedeleri, fatih, yavuz,kanuni gibi yönetmek biricik düşüncesi, idealiydi. ne var ki henüz güçsüzdü. ortamsızdı, örgütsüzdü. talat'la enver'in üzerine bindikleri ittihat ve terakki ejderhası, onu bir lokmada yutabilirdi. enver'i başkumandan vekilliğinden kaldırıp atmak , bütün ordunun dizginini eline almak, çok şanlı bir davaydı. yalnız bunun kurmay başkanlığına mustafa kemal'i getirmek de aynı tehlike ile baş başa kalmak, burun buruna gelmekten başka neydi ki? mustafa kemal, askerlik bilgisi ve görüşüyle, yüksek zekâsı ve seçkin kişiliğiyle onun silik varlığını ezecek, meydandan silecek ve yerine o geçecekti. bu tehlikeyi düşünüp durmasa mustafa kemal onun için çok sağlam payanda direklerin den biri sayılırdı. s.111

enver paşa,onu (atatürk) gölgelemek için çanakkale'nin en kötü savaş bölgesine vermişse de o,burada çanakkale destanının altın sayfalarını yaratmış,hiç olmazsa istanbul'u kurtarmıştı.şimdiyse yalnız bir şehri değil,koca bir türkiye'yi kurtaracaktı. s.374


devamını gör...

yazarın başına gelen talihsiz olay.
sözlükte bir kişinin ne kadar aşağlık olabileceğini göstermiştir. adamın aldığı nickten dolayı hakaret etmek nedir?
devamını gör...

izel&çelik&ercan-dönmelisin.
devamını gör...

saçmalama hakkınızı rezil olmadan kullanmanıza yarar.
devamını gör...

uzak diyarlara dalıp götürüyor bu yayın beni. hayır korkuyorum geri dönemem diye. neyse cem babanın sesiyle kendime geldim şimdi.
devamını gör...

eyluling zaten canım moderatorumdu, şimdi daha da tatlış olduğunu gösterdi.
hatei sözlükte çok görmemiştim gayet başarılı buldum. sunum güzeldi, moderator edasında derli topluydu. sanada helal sevgili hate

bazı arkadaşlar anonimlik tercih ettiklerini iletmişler ama moderasyonda böyle düzgün tatlış insanların olduğunu bilmek bence çok güzel.

bide anonim kalindikca beklenti çok yükseliyor, sonra ssg gibi biri çıkıyor karşınıza, daha hayal kırıklığı olmazmı?*
devamını gör...

''yazdıklarına dikkat et ! sorumluluğun artıyor !'' uyarısını vicdanlarda hissettirmesi gereken, aynı zamanda düşünce ve birikiminin daha çok insana ulaştığını fark ettirdiği için mutluluk vesilesi olan bir sözlük bildirimidir.
devamını gör...

orhan gencebay-bir teselli ver
devamını gör...

şu göğüs kafesimi genişleten umudum var oldukça, güzel günlere olan inancım hiç bitmeyecek…
-can yücel-
devamını gör...

sıra, nöbet gibi bir manaya gelen öz türkçe bir kelime olup batı anadolu' da özellikle afyon yöresinde çok uzun zamanlar öncesinden beri dost, aile üyeleri yada yakın arkadaşların bir araya gelerek sırayla evlerde, köy odalarında yada açık havada bağ ve bahçelerde eğlenme, sohbet etme ve bilgi edinme amaçlı yapılan toplantılarıdır.
gezekler; tarihte aile ve arkadaşlık bağlarının güçlenmesinde etkili bir rol oynamıştır. kimi gezekler dini bilgi edinme ve maneviyatı güçlendirme, kimileri de güncel sohbetler edilerek, oyunlar oynayıp türküler söylemek şeklinde gerçekleşen gezeklerdir.
gezekler 8 - 10 yada 15 kişilik gruplar halinde yapılır ve köylerde gerçekleşen gezeklere ferfene denilir.
akraba gezekleri, akrabalık bağlarını güçlü tutmak amacıyla akraba bireylerin belli aralıklarla bir araya gelmedisidir, bu buluşmalarda sohbet edilir varsa evlilik çağına gelmiş bireylere uygun eş adayları vs durumları görüşülür, varsa ileler arasındaki anlaşmazlıklar çözülür, tatlıya bağlanırdı.
dost gezekleri genelde iki haftada bir yapılır, her gezekte olduğu gibi temel amaç sosyalleşmek sosyal bağları güçlü tutnak olurdu.
gezekler büyük çoğunlukla yemeli içmeli yapılır, bunlar da çerez, çekme helva veya ziyafet tarzı olurdu.
dost gezeklerinde kişiler yeteneklerine göre türkü, saz çalma, oynama gibi özelliklerini icra eder, buna bazı yöresel oyunlar, bilmeceler, gülmeceler eşlik ederdi. genellikle bu gezekler akran yaş grupları arasında gerçekleşirdi.
dini gezekler ve diğer sosyal amaçlı gezeklerde büyük saygı ve disiplin çerçevesinde, yaşa ve bilgiye saygıyı esas alarak yapılırdı.
sünnet, hadis, kuran gibi konularda bilgi alışverişinde bulunulur, ilahiler söylenirdi. arada ara verilip dinlenilir, ikram edilen çaylar içilir, yiyecekler yenirdi.
özetle gezekler, basit görünen ama aslında toplumdal hayatta bir çok işlevi olan çok önemli bir sosyal ve toplumsal kaynaşma unsurudur.
devamını gör...

ortaokul zamanında sevdiğimiz kişilerle elden ele kağıt yollayarak haberleşirdik. hiç unutamıyorum, bana yazan arkadaşımı hoca yakaladı, kağıdı açtı ve tüm sınıfın önünde yazdığı şeyi sesli okudu. tek yazdığı şey "seni seviyorum" gibi sevgi içeren bir cümleydi. arkadaşıma bağırmaya başladı ve kime yolladığını sordu, arkadaşım önce söylemedi, öğretmen arkadaşımın yüzüne bağırarak yaptığının terbiyesizce bir şey olduğunu söyleyerek aşağıladı arkadaşımı. o gün ayağa kalkıp o lafların aynısını öğretmene söylemediğim ve arkadaşımı korumadığım için hala pişmanım. o arkadaşım uzun bir süre korkudan ve tüm sınıftan duyduğu utançtan dolayı benimle konuşmaya korkmuştu. sevgiden bile bu kadar tiksinen, dayanamayan insanları öğretmen diye sundular hayatımıza, bu ruh hastaları acılarını hep bizden çıkardı. hayatımda bana çok şey katmış iyi öğretmenlerim çok oldu. ancak bu ruh hastalarının bende yarattığı travmaları hiçbir zaman unutmadım. el kadar çocuğuz, bahsettiğimiz sevgililik tamamen masum bir arkadaşlıktı sadece, el ele bile tutuşmaya utanıyor ve korkuyorduk.

bu olayları çocukluk yaşımda yaşayıp tepkisiz kaldığım için artık hiçbir şeye tepkisiz kalmıyorum. eden bulur diye geçiştirmiyorum, konuşmam gereken ve tepkimi göstermem gereken her yerde sonuna kadar hakkımı savunuyorum. bu bana zarar veriyor mu ? evet. ama daha sonradan kendimi veya başka birisini korumadığım için pişmanlık hissetmememi sağlıyor.
devamını gör...

la culture n'est pas un luxe mais un devoir imperieux.

(kültür, bir lüks değil, zorunlu ihtiyaçtır) .
devamını gör...

düşünce özgürlüğü falan ayaklarını bir geçelim. kimse sizin terbiyesizce küfürlerinizi duymak zorunda değil.
normal olan şeyleri saçmalık olarak adlandırmaktan vazgeçtiğimiz zaman o ilkellikten biraz da olsa çıkabileceğiz galiba.
devamını gör...

yoros kalesi, istanbul'da anadolukavağı sırtlarında, doğu roma döneminden kalma ve eski dönemlerde kutsal sayılan bir kaledir. adının antik çağ tanrılarından zeus'un sıfatı olan "uygun rüzgarlar" anlamına gelen ourios'tan geldiği iddia edilir. "dağ" anlamındaki oros'tan geldiği de düşünülmektedir. kalenin deposunda tutulan 661 tarihî eser 2 şubat 2015'te çalınmıştı.
tarihi kaleyi ziyaret eden bazı ziyaretçiler, duvarlara sprey boyalarla yazılar yazdı. kalenin içinde çöplerin oluşturduğu kirlilik göze çarparken, meşrubat kutuları, cam şişeler ve plastik atıkların fazlalığı tarihi alanın hoyratça kullanıldığını gösteriyor.kaynak haber ve video
sadece bu kaleye değil birçok tarihi esere yazı yazanlar madem ki yazı yazmaya meraklısınız sanal ortamda yazın. kalenin eski bir videosu.
devamını gör...

anlaşılan o ki, en az bir hafta bunun geyiği dönecek. başlık enflasyonu ile karşı karşıya kalacağız. sözlük normal lakin tepkiler bildiğiniz anormal. azıcık nefes alsanız yahu. espri kasacağız derken normal sözlüğü bile anormal sözlüğe çevirdiniz. bravo valla. şu isim dalgası geçene kadar kabuğumuza çekilsek iyi olacak. yalnız bu arada az değilsiniz köftehorlar, isim değişince, yoldaştan deklarasyon gelince hepiniz nasılda damladınız dc'den sözlüğe. kaos lazım size kaos. yoldaş ayda bir sözlüğün adını değiştirsin de sizi zinde tutsun bari *
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim