30 yaşından sonra insanın zevklerinin değişmesi
her insanda olmasa da birçok insanda gerçekleşen durum.
bu nedenledir ki çok genç yaşlarda evlenmek, dövme yaptırmak, meslek seçimi gibi tüm hayatınızı etkileyecek olan, kalıcı ya da yarı kalıcı işlerden mümkün olduğunca uzak durmanız gerekir. zira günün birinde aceleyle verdiğiniz birçok karar başınıza dert olacaktır. "büyük sözü dinle" lafının çıkış noktası da burasıdır.
bu nedenledir ki çok genç yaşlarda evlenmek, dövme yaptırmak, meslek seçimi gibi tüm hayatınızı etkileyecek olan, kalıcı ya da yarı kalıcı işlerden mümkün olduğunca uzak durmanız gerekir. zira günün birinde aceleyle verdiğiniz birçok karar başınıza dert olacaktır. "büyük sözü dinle" lafının çıkış noktası da burasıdır.
devamını gör...
apartman boşluğunun yayından kaldırılması hakkında
çok uzadı artık bence. başta konu özelden çözülebilecekken sırf kaos için başlık açılması saçmaydı bir kere. umalım da bu son başlık olsun konuyla alakalı. ben bile sıkıldım.
devamını gör...
şövalye ölüm ve şeytan
albrecht dürer’e ait bir gravürdür.

sanatla uzaktan yakından ilgisi olmayan insanları bile büyüleyebilecek güzellikte bir eserdir. sanatçı gravürü kırk iki yaşındayken 1513 yılında bitirmiştir ve bu eser sanat ve teoloji dünyasını derinden etkilemiştir.
simgelerle dolup taşan bir gravürdür ve esin kaynağı konusunda muhtelif bilgiler vardır. bir tanesine göre bu 23. mezmurda geçen:
“ karanlık ölüm vadisinden geçsem bile kötülükten korkmam. çünkü sen benimlesin.”
gravürü bakınca gerçekten de ölüm ve şeytanın arasında yolculuk yapan şövalyenin kendinden emin ve korkusuz bir şekilde yolculuk yaptığı net bir şekilde görülmektedir. inancına olan güveni ile ne ölümden ne de şeytandan korkmaktadır.
diğer bir iddia ise erasmus’un bir pasajından esinlenilmiş olabileceğine dairdir:
“zor ve kasvetli göründüğü için erdem yolundan caydırılmayasınız diye... ve sürekli olarak üç haksız düşmanla -et, şeytan ve dünyayla- savaşmanız gerektiğinden, bu üçüncü kural size önerilecektir: hades'in boğazlarındaymışsınız gibi üzerinize gelen tüm o hayaletler ve hayaletler, virgil'in aeneas örneğinden sonra boşuna sayılmalıdır… arkanıza bakmayın.
aslında bu parça da mezmurda anlatılana benzer bir hikayeyi anlatmaktadır. et, şeytan ve dünya gravürde neredeyse aynen yer almaktadır.
üçüncü bir iddia ise andrea del verrochio’ya ait atlı bartolomeo colleoni heykelinden ilham alınmış olabileceğine dairdir.

gravürde ölüm elinde bir kum saati tutarak insan hayatının kısa ve sonlu olduğunu anlatır. şeytan şövalyenin ardında kalmıştır. korkusuz şövalye inancını simgeleyen bir zırh ile korunmakta ve zırh ışıl ışıl parlamaktadır.
görkemi tartışılmaz bir gravürdür ve insanda stendhal sendromuna neden olabilir.

sanatla uzaktan yakından ilgisi olmayan insanları bile büyüleyebilecek güzellikte bir eserdir. sanatçı gravürü kırk iki yaşındayken 1513 yılında bitirmiştir ve bu eser sanat ve teoloji dünyasını derinden etkilemiştir.
simgelerle dolup taşan bir gravürdür ve esin kaynağı konusunda muhtelif bilgiler vardır. bir tanesine göre bu 23. mezmurda geçen:
“ karanlık ölüm vadisinden geçsem bile kötülükten korkmam. çünkü sen benimlesin.”
gravürü bakınca gerçekten de ölüm ve şeytanın arasında yolculuk yapan şövalyenin kendinden emin ve korkusuz bir şekilde yolculuk yaptığı net bir şekilde görülmektedir. inancına olan güveni ile ne ölümden ne de şeytandan korkmaktadır.
diğer bir iddia ise erasmus’un bir pasajından esinlenilmiş olabileceğine dairdir:
“zor ve kasvetli göründüğü için erdem yolundan caydırılmayasınız diye... ve sürekli olarak üç haksız düşmanla -et, şeytan ve dünyayla- savaşmanız gerektiğinden, bu üçüncü kural size önerilecektir: hades'in boğazlarındaymışsınız gibi üzerinize gelen tüm o hayaletler ve hayaletler, virgil'in aeneas örneğinden sonra boşuna sayılmalıdır… arkanıza bakmayın.
aslında bu parça da mezmurda anlatılana benzer bir hikayeyi anlatmaktadır. et, şeytan ve dünya gravürde neredeyse aynen yer almaktadır.
üçüncü bir iddia ise andrea del verrochio’ya ait atlı bartolomeo colleoni heykelinden ilham alınmış olabileceğine dairdir.

gravürde ölüm elinde bir kum saati tutarak insan hayatının kısa ve sonlu olduğunu anlatır. şeytan şövalyenin ardında kalmıştır. korkusuz şövalye inancını simgeleyen bir zırh ile korunmakta ve zırh ışıl ışıl parlamaktadır.
görkemi tartışılmaz bir gravürdür ve insanda stendhal sendromuna neden olabilir.
devamını gör...
alice in absurdland
sağlıklı insan, ödem ve pastirmalicorek (işte kendi nickaltımı bile gkbzlıyorum işler bu noktaya kadar geldi) karşıtı kişi*
oysa ki sen de burger king'i mcdonalds'ı sevseydin çok farklı olabilirdik.
şaka maka seviyorum kız seni be. çok konuşmadık etmedik ama ısındım ben sana. dedim ki limonlum bu kızı savunduysa vardır bir bildiği dedim. sana bir çemen uzatıyorum zeytin dalı niyetine. al kokla kokla birazcık sağlıksız beslen. come to the dark side.
oysa ki sen de burger king'i mcdonalds'ı sevseydin çok farklı olabilirdik.
şaka maka seviyorum kız seni be. çok konuşmadık etmedik ama ısındım ben sana. dedim ki limonlum bu kızı savunduysa vardır bir bildiği dedim. sana bir çemen uzatıyorum zeytin dalı niyetine. al kokla kokla birazcık sağlıksız beslen. come to the dark side.
devamını gör...
poynting vektörü
adını ingiliz fizikçi john henry poynting'den alan, bir elektrik alanına ait enerji akısının büyüklüğünü ve yönünü veren vektör.

burada;
e, elektrik alanı
b, manyetik alan
μ0, vakumun (ya da uzay boşluğunun) manyetik geçirgenliğidir.

burada;
e, elektrik alanı
b, manyetik alan
μ0, vakumun (ya da uzay boşluğunun) manyetik geçirgenliğidir.
devamını gör...
normal sözlük merdumgiriz tarikatı
neden gün içinde merdumgiriz kelimesinin aklıma geldiği anlaşıldı şimdi.
devamını gör...
bir zevksizlik abidesi olarak cem karaca dinleyen tip
bir başlığa küfür etseydim buna ederdim. ha tanımın afedersiniz ta a.... k...
devamını gör...
ikinci bir mustafa kemal'in kurtuluş savaşı başlatamayacağı gerçeği
değil mustafa kemal, peygamber gelse yine olmaz.
devamını gör...
yaşın geldi evlen
kalıplaşmış anne cümlelerinin favori repliklerinden biridir.
mezun olmuş, işini eline almış, onların deyimi ile "eli ekmek tutmuş" evlat için sıradaki hedef başının bağlanmasıdır. radarlar çocuğun müstakbel eşi için açık olmakla beraber yaşı gelen evlat da "evlen artık, yaşın geldi, ne zaman evleneceksin de biz torun göreceğiz" baskılarına maruz kalır.
"aşka sabır ve yürek gerek anne" diyemezsiniz, gelir anne terliği.*
mezun olmuş, işini eline almış, onların deyimi ile "eli ekmek tutmuş" evlat için sıradaki hedef başının bağlanmasıdır. radarlar çocuğun müstakbel eşi için açık olmakla beraber yaşı gelen evlat da "evlen artık, yaşın geldi, ne zaman evleneceksin de biz torun göreceğiz" baskılarına maruz kalır.
"aşka sabır ve yürek gerek anne" diyemezsiniz, gelir anne terliği.*
devamını gör...
müslümanların en büyük hataları
- inandıkları dinin kitabını yani kuran’ı okumak yerine hacı, hoca, sarıklı şarlatanların sözlerine inanmaları en büyük sorunları bence.
- bir de fark ettiğim büyük sorunlardan birisi hadislere, sünnetlere ve rivayetlere sahip çıktıkları kadar ayetlere sahip çıkmamaları. mesela “cuma namazına giderken camiye sağ ayak ile giriniz” tarzı bir hadisi ya da rivayeti ya da sünneti canla başla yaşatmaya devam ederlerken, “kul hakkı yemeyiniz” konulu ayet pek de umurlarında olmuyor çoğunun.
- hoşgörü dini olan islamiyete mensup bireyler olarak çok fazla hoşgörüsüz davranmaları. bencil olmaları.
- ikiyüzlü olmaları konusu kişiye göre değişir fakat bir çok konuda karşı çıktıkları durumları “kendi cemaatlerinden, tarikatlarından biri yapınca” yapan bizdense sorun yok diyerek doğru saymaları büyük sorunlardan biri.
- bir de en büyük sorun var ki o da kula kulluk etmek mevzusu. birilerini çok yüksek ve yüce görmek durumu. bu durum da beraberinde “islamda yeri olmayan” tarikatlari ve cemaatleri getiriyor.
- bir de fark ettiğim büyük sorunlardan birisi hadislere, sünnetlere ve rivayetlere sahip çıktıkları kadar ayetlere sahip çıkmamaları. mesela “cuma namazına giderken camiye sağ ayak ile giriniz” tarzı bir hadisi ya da rivayeti ya da sünneti canla başla yaşatmaya devam ederlerken, “kul hakkı yemeyiniz” konulu ayet pek de umurlarında olmuyor çoğunun.
- hoşgörü dini olan islamiyete mensup bireyler olarak çok fazla hoşgörüsüz davranmaları. bencil olmaları.
- ikiyüzlü olmaları konusu kişiye göre değişir fakat bir çok konuda karşı çıktıkları durumları “kendi cemaatlerinden, tarikatlarından biri yapınca” yapan bizdense sorun yok diyerek doğru saymaları büyük sorunlardan biri.
- bir de en büyük sorun var ki o da kula kulluk etmek mevzusu. birilerini çok yüksek ve yüce görmek durumu. bu durum da beraberinde “islamda yeri olmayan” tarikatlari ve cemaatleri getiriyor.
devamını gör...
helios (yazar)
sozluk’un sabah polisi, sahane isler yapan gorevdasim, pisicim. cak*.
devamını gör...
yanlış bellek ve yanlış bilgilendirme etkisi
hatırladıklarınızın doğru olduğunu ve değişmediğini düşünüyor musunuz? eger öyleyse, muhtemelen yanılıyorsunuz. birisi" kendi gözlerimle gördüm" dediğinde insanlar buna inanmaya meyillidir. bununla birlikte, bir olaya tanıklık etmeniz ile bir başkasına anlatmanız arasında, özellikle de konuyla ilgili bir kişi size yönlendirici sorular yöneltiyorsa, hatırladıklarınızda büyük değişkenlikler olabilir.
profesör elizabeth loftus bir olayı sahneleyip farklı kişilere olay hakkında sorular sorduğunda genellikle hepsinin farklı anlatımlarda bulunduğunu fark etti.
görgü tanığı hataları mahkemeler için ciddi sorunlar oluşturabiliyor. 1973'te bir davada 17 tanık, polis memurunu vuran kişi olarak bir adamı teşhis etti. daha sona ortaya çıktı ki adam, suç mahallinin yakınında bile değildi.
loftus şöyle açıklıyor:" bir olayı tecrübe ettiğimizde yaptığımız şey, belleğimizde onu depolayıp ileride başka bir vesileyle depoladıģımız şeye dönerek onu olduğu gibi okumaktan ibaret değildir. aksine, hatırlama ya da tanıma sırasındı, olayı birçok kaynaktan gelen bilgileri kullanarak yeniden oluştururuz. bunlar hem olayın orijinal algısını hem de olaydan sonra çıkarılan sonuçları içerir. zamanla bu kaynaklardan gelen bilgiler bütünleşir, böylece tanık, belirli bir detayı nasıl bildiğini söyleyemez. artık sadece birleşmiş bir belleği vardır." başka bir ifade ile, beyin, olaya dair gerçek deneyimini alır ve olanı açıklayacak makul bir hikaye oluşturur. daha sonra başka bilgiler veya öneriler gelirse beyin, belleği yeni girdilere uyacak şekilde yeniden yapılandırabilir. loftus, tanıkları sorulan soruların onların hatırladığı şeyi değiştiriyor gibi göründüğünü fark etti ve bunun ne derece kolay olabileceğini bulmak için bir deney yaptı.
100 öğrenciye zincirleme bir araba kazası içeren kısa bir film izletti. filmi gördükten sonra öğrenciler, altı kritik soru içeren bir anket doldurdular: sorulardan üçü filmde görülen, üçü de görülmeyen şeylerle alakalıydı.
deneklerin yarısı için sorulan kritik soru " kırık bir far gördünüz mü?" biçiminde sunuldu. diğer yarısı için ise "kırık farı gördün mü? "şeklinde soruldu. ikinci soru, filmde gerçekten görülmüş olsun olmasın, kırılmış bir cam olduğu anlamına gelir.
"kırık far" grubunun %15'i ; " kırık bir far" grubunun ise %7'si var olmayan bu ögeyi gördüklerini söyledi. başka bir deyişle "kırık bir far"dan, "kırık far"a geçmek, aslında öğrencilerin %8'inin anılarını değiştirmiş gibi görünüyordu.
lotus, sorudaki diğer küçük değişikliklerin nicel kararları etkileyip etkilemeyecegini bulmak için, başka bir öğrenci grubuna da benzer bir film gösterdi ve arabaların birbirlerine " çarptıklarında" ya da "tosladıklarında"ne kadar hızlı oldukları sordu. bir hafta sonra, filmde öyle bir şey olmamasına rağmen, kırık camı görüp görmedikleri soruldu. arabaların" tosladığı" yüklemiyle soru sorulan öğrencilerin içinde kırık camı gördüğünü söyleyenlerin sayısı, arabaların "çarptığı " yüklemiyle soru sorulan öğrencilerin içinde kırık camı gördüğünü söyleyenlerin sayısının iki katını geçiyordu.
bu deneyden de" filmle ilgili hatıraları küçük cümle değişiklikleri içeren sorular tarafından açıkça değiştirilebiliyor" çıkarmını yaptı.
lotus son olarak şu sonuca vardı:
görgü tanıkları sadece hız değil, aynı zamanda zaman ve mesafe konusunda da isabetli tahminlerde bulunulamıyor. buna rağmen mahkemelerde her zaman nicel kararlar vermek zorunluğu ile karşı karşıyalar. kaza araştırmacıları, polis memurları, avukatlar, muhabirler ve görgü tanıklarının sorgulanması gereken diğerleri, kelimelerin alttan alta taşıdıkları ince telkinleri göz önünde bulundurmaya çalışmalıdır. bir görgü tanığını sorguladığınızda elde ettiğiniz, gördükleri olmayabilir.
profesör elizabeth loftus bir olayı sahneleyip farklı kişilere olay hakkında sorular sorduğunda genellikle hepsinin farklı anlatımlarda bulunduğunu fark etti.
görgü tanığı hataları mahkemeler için ciddi sorunlar oluşturabiliyor. 1973'te bir davada 17 tanık, polis memurunu vuran kişi olarak bir adamı teşhis etti. daha sona ortaya çıktı ki adam, suç mahallinin yakınında bile değildi.
loftus şöyle açıklıyor:" bir olayı tecrübe ettiğimizde yaptığımız şey, belleğimizde onu depolayıp ileride başka bir vesileyle depoladıģımız şeye dönerek onu olduğu gibi okumaktan ibaret değildir. aksine, hatırlama ya da tanıma sırasındı, olayı birçok kaynaktan gelen bilgileri kullanarak yeniden oluştururuz. bunlar hem olayın orijinal algısını hem de olaydan sonra çıkarılan sonuçları içerir. zamanla bu kaynaklardan gelen bilgiler bütünleşir, böylece tanık, belirli bir detayı nasıl bildiğini söyleyemez. artık sadece birleşmiş bir belleği vardır." başka bir ifade ile, beyin, olaya dair gerçek deneyimini alır ve olanı açıklayacak makul bir hikaye oluşturur. daha sonra başka bilgiler veya öneriler gelirse beyin, belleği yeni girdilere uyacak şekilde yeniden yapılandırabilir. loftus, tanıkları sorulan soruların onların hatırladığı şeyi değiştiriyor gibi göründüğünü fark etti ve bunun ne derece kolay olabileceğini bulmak için bir deney yaptı.
100 öğrenciye zincirleme bir araba kazası içeren kısa bir film izletti. filmi gördükten sonra öğrenciler, altı kritik soru içeren bir anket doldurdular: sorulardan üçü filmde görülen, üçü de görülmeyen şeylerle alakalıydı.
deneklerin yarısı için sorulan kritik soru " kırık bir far gördünüz mü?" biçiminde sunuldu. diğer yarısı için ise "kırık farı gördün mü? "şeklinde soruldu. ikinci soru, filmde gerçekten görülmüş olsun olmasın, kırılmış bir cam olduğu anlamına gelir.
"kırık far" grubunun %15'i ; " kırık bir far" grubunun ise %7'si var olmayan bu ögeyi gördüklerini söyledi. başka bir deyişle "kırık bir far"dan, "kırık far"a geçmek, aslında öğrencilerin %8'inin anılarını değiştirmiş gibi görünüyordu.
lotus, sorudaki diğer küçük değişikliklerin nicel kararları etkileyip etkilemeyecegini bulmak için, başka bir öğrenci grubuna da benzer bir film gösterdi ve arabaların birbirlerine " çarptıklarında" ya da "tosladıklarında"ne kadar hızlı oldukları sordu. bir hafta sonra, filmde öyle bir şey olmamasına rağmen, kırık camı görüp görmedikleri soruldu. arabaların" tosladığı" yüklemiyle soru sorulan öğrencilerin içinde kırık camı gördüğünü söyleyenlerin sayısı, arabaların "çarptığı " yüklemiyle soru sorulan öğrencilerin içinde kırık camı gördüğünü söyleyenlerin sayısının iki katını geçiyordu.
bu deneyden de" filmle ilgili hatıraları küçük cümle değişiklikleri içeren sorular tarafından açıkça değiştirilebiliyor" çıkarmını yaptı.
lotus son olarak şu sonuca vardı:
görgü tanıkları sadece hız değil, aynı zamanda zaman ve mesafe konusunda da isabetli tahminlerde bulunulamıyor. buna rağmen mahkemelerde her zaman nicel kararlar vermek zorunluğu ile karşı karşıyalar. kaza araştırmacıları, polis memurları, avukatlar, muhabirler ve görgü tanıklarının sorgulanması gereken diğerleri, kelimelerin alttan alta taşıdıkları ince telkinleri göz önünde bulundurmaya çalışmalıdır. bir görgü tanığını sorguladığınızda elde ettiğiniz, gördükleri olmayabilir.
devamını gör...
başkalarının mutsuzluğundan mutlu olmak
harry potterdaki ruh emicilerden pek bir farkı yok.
devamını gör...
şimdi ananı laciverde boyadım 1000. entrisini giriyor
düğüne yemekli olduğu için gidiyorum, bilmem anlatabildim mi? *
pide ve ayran... bana hatırlattığı şey;
"kuryeci kız yüzünden gıdaklamaya başlayacaksın, bugün kavurmalı pide ye, üzeri kaşarlı olandan..."
edit: bugün de tavuk söyleyecek iki gözümün çiçeği. ey kuryeci kız, nelere kadirsin?!
pide ve ayran... bana hatırlattığı şey;
"kuryeci kız yüzünden gıdaklamaya başlayacaksın, bugün kavurmalı pide ye, üzeri kaşarlı olandan..."
edit: bugün de tavuk söyleyecek iki gözümün çiçeği. ey kuryeci kız, nelere kadirsin?!
devamını gör...
genç kıza lüks bir sitenin asansöründe tecavüz girişimi
siz insan misiniz ya. videoyu az önce izledim, izledigimden beri elim ayağım titriyor. şu şey diyenler vardı ya kendinizi hastalıklı erkeklerden koruyun uzaklaşın diyen tipler vardı ya. onlar bir gelsin şu videoyu izlesin allah rızası için. ben neden kendimi gördüğüm her bir erkek tanesinden korumak zorundayım neden. şu kadın neden bunu yaşıyor bir aciklayin ya. yemin ederim dilime gelen öyle cümleler var ki işte gel gör ki küfür yasak. ben anlamıyorum, ben sizin böyle beyniniz yerine uckurunuzla düşünmenizi gerçekten anlamıyorum. bir insana asansörde tecavüz etmek isteyecek kadar nasıl uckursuz şerefsiz olabilirsiniz ben anlamıyorum.
kadınların hayatı zor deyince, abartiyorsunuz diyorsunuz ya. bu videoyu bir izleyin. bütün hayatın kahrını çeken biziz aslında. ta dogdugumuzda başlıyor kadın olduğumuz için dislanmamiz. sonra evleniyoruz orda devam ediyor zorluklar. evin bulaşığı çamaşırı temizliği yemeğini yapıyoruz. regl ağrısı çekiyoruz her ay. kıldı tuydu ağda acısı cekiyoruz. ilişkiye giriyoruz acı çekiyoruz. hamile kalıyoruz 9 ay o bebeği karnimizda taşıyoruz. karnimizda bebek varken evin işleri devam ediyor tabi. o bebeği binbir acıyla doğuriyoruz. tüm bu acıların yanında sokakta yürüyüşümüze dikkat ediyoruz çünkü mazallah kivirtiriz başımıza bir şey gelince tahrik indirimi alır karşı taraf. saat kaçta disarida olduğumuza dikkat ediyoruz çünkü başımıza bir şey gelirse gazetede boy boy yazar gece vakti dışarda gezen kadın diye. e ne giydigimize dikkat ediyoruz çünkü başımıza bir şey gelirse ama oda bunu giymiştiii dersiniz biliyoruz. çantamızda biber gazı taşımak durumundayız çünkü eğer siz bir şey yapmaya kalkarsanız tek güvencemiz bir biber gazı. başkasından da medet umamiyoruz çünkü malum siz ölüp gitseniz sizi adamdan sayıp yardım etmek isteyen içeriyi boyluyor.
bir daha ölçüp biçin bakalım. daha nice sayamadığım şeyler var. kimin hayatı daha zor. bir de ölçüp biçerken videodaki kadının çaresizliğini de gözünüzün önüne getirmeyi unutmayın.
t: iğrenç ötesi bir olaydır.
kadınların hayatı zor deyince, abartiyorsunuz diyorsunuz ya. bu videoyu bir izleyin. bütün hayatın kahrını çeken biziz aslında. ta dogdugumuzda başlıyor kadın olduğumuz için dislanmamiz. sonra evleniyoruz orda devam ediyor zorluklar. evin bulaşığı çamaşırı temizliği yemeğini yapıyoruz. regl ağrısı çekiyoruz her ay. kıldı tuydu ağda acısı cekiyoruz. ilişkiye giriyoruz acı çekiyoruz. hamile kalıyoruz 9 ay o bebeği karnimizda taşıyoruz. karnimizda bebek varken evin işleri devam ediyor tabi. o bebeği binbir acıyla doğuriyoruz. tüm bu acıların yanında sokakta yürüyüşümüze dikkat ediyoruz çünkü mazallah kivirtiriz başımıza bir şey gelince tahrik indirimi alır karşı taraf. saat kaçta disarida olduğumuza dikkat ediyoruz çünkü başımıza bir şey gelirse gazetede boy boy yazar gece vakti dışarda gezen kadın diye. e ne giydigimize dikkat ediyoruz çünkü başımıza bir şey gelirse ama oda bunu giymiştiii dersiniz biliyoruz. çantamızda biber gazı taşımak durumundayız çünkü eğer siz bir şey yapmaya kalkarsanız tek güvencemiz bir biber gazı. başkasından da medet umamiyoruz çünkü malum siz ölüp gitseniz sizi adamdan sayıp yardım etmek isteyen içeriyi boyluyor.
bir daha ölçüp biçin bakalım. daha nice sayamadığım şeyler var. kimin hayatı daha zor. bir de ölçüp biçerken videodaki kadının çaresizliğini de gözünüzün önüne getirmeyi unutmayın.
t: iğrenç ötesi bir olaydır.
devamını gör...
güne bir başkent bırak
devamını gör...
pentagram'ın şişirilmiş bir balon olması
başlığa ait ilk tanım "courageux" tarafından 04.04.2021 12:58 tarihinde girilmiştir.
başlık açıp kaçıyorsunuz ama oradaki i simgesine tıklayınca başlığı kimin açtığı gözüküyor.
devamını gör...
charlie chaplin
nam-ı diğer şarlo. gerçek adı charlie spencer chaplin.
ingiliz asıllı oyuncu. popüler sinemasının başlangıcı kabul edilen bir deha.
benim de profil fotoğrafımdaki şahsiyet.
kendisine benzeyenler yarışmasına üç kere katılıp üçünde de elemeyi geçemeyen bir efsane.
kendisinin buradan görebileceğiniz fotoğrafı ile filmlerindeki siması arasında dağlar kadar fark olduğu için jüri üyelerini suçlamamak doğru olsa gerek.
ingiliz asıllı oyuncu. popüler sinemasının başlangıcı kabul edilen bir deha.
benim de profil fotoğrafımdaki şahsiyet.
kendisine benzeyenler yarışmasına üç kere katılıp üçünde de elemeyi geçemeyen bir efsane.
kendisinin buradan görebileceğiniz fotoğrafı ile filmlerindeki siması arasında dağlar kadar fark olduğu için jüri üyelerini suçlamamak doğru olsa gerek.
devamını gör...

