vitriol
simyacıların felsefe taşını aramalarını simgeleyen “visita ınteriora terrae rectificando ınvenies occultum lapidem” sözündeki kelimelerin baş harflerinden oluşan kelime. yaklaşık anlamı “yerin merkezini ziyaret et, orada gizli taşı bulacaksın.” dır.
devamını gör...
kitap alıntıları
bulduğun şey, saf maddeden yapılmışsa hiçbir zaman çürümeyecektir ve oraya bir gün geri döneceksin. bir yıldız patlaması gibi bir anlık ışıktan başka bir şey değilse o zaman geri dönüşünde hiçbir şey bulamayacaksın. gene de en azından bir ışık patlaması görmüş olacaksın. yalnızca bu bile, yaşamış olmanın zahmetine değer.
simyacı.
simyacı.
devamını gör...
profiline kendi fotoğrafını koyan sözlük yazarı
benim. sevdiğim bir foto. yüzüm de görünmediği için tanıyan çıkmaz diye düşünüyorum.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydıııın güzel dostlarım. *
uzun zaman sonra enerjik ve mutlu olduğum bir sabah. bolca dinlendim ve güzel bir şekilde döndüm sözlüğe. hep melankoli hep melankoli nereye kadar?*bütün gününüzün güzel geçmesi dileğiyle...
uzun zaman sonra enerjik ve mutlu olduğum bir sabah. bolca dinlendim ve güzel bir şekilde döndüm sözlüğe. hep melankoli hep melankoli nereye kadar?*bütün gününüzün güzel geçmesi dileğiyle...
devamını gör...
anormal sözlük haber ajansı
- naptık
- neyi
- tamamladık galiba
- neyi la neyi... he turnuvayı
- evet turnuvayı
- saat kaç
- yarımı geçti
- yani
- ne yani hee anlatayım o zaman
28.03.2021 tarihinde arenada 32 cesur yüreğin birbirine kılıç çekip vezir savaşına tutuşarak başlayan (bkz: kafa sözlük online satranç turnuvası) 04.04.2021 saat 22.30 itibari ile tamamlanmıştır. podyumda yer alan oyuncularımızın plaketlerini vermek için yoldaş benjamin franklin e gönderdiğimiz posta güvercinin göçe mi gitti nere gitti sorunsalı ile uğraşırken güvercinin şato girişinde vurulduğu tarafımıza sızan haberler arasında ama olsun umut fakirin ekmeği sloganı ile devam ediyoruz.
neler gördük neler duyduk..
inandık mı?
tahtayı kıran mı istersiniz.. hamleleri çift ekranda kasparov* a oynatan mı istersiniz.. son dakika turnuvadan çekilen mi istersiniz.. hepsine tanıklık ettik. son olarak ise bahis oranlarında ciddi bir kazanç sağlamak üzereyken kale içindeki şiddetli geçimsizlik sonucu senden nefret ediyor olabilirim gerçekten de mahlasını "sizden" diyerek değiştirip üçüncülük müsabakasından, birinci olamayacaksam hiç olmam kardeşim nidaları ile turnuvadan çekildiğini tarafımıza mancınık ile gönderdiği elçimiz ile iletti.
üzüldük mü biraz düşündük sonra üzülmediğimizi anlayarak sekülerlesen çılgın hafız a gönderdiğimiz posta güvercininin hava şartlarına aldırış etmeden ulaşması sayesinde üçüncülük müsabakasında yer almasının gerektiğini kendisine ilettik. sağ olsun venedik dükünün boş muhabbetini çekeceğime gelip piyon tokatlarım diyerek katılım sağladığı müsabakada gondorov a tüm kıskaçları, tüm kızgın yağ kazanlarını hunharca boşaltmasına rağmen podyumda 4.lük kürsüsünde kendisine yer buldu.
turnuva başından beri sessizliğe bürünen undisputed kendisine yatırdığı bahsin karşılığını omerta ile girdiği ve izleyenlerin hiç bitmeyecek sandığı meydan savaşından piyonları perişan, kaleleri harap, vezirleri ağlatıp, şahları kaçırıp podyumda 1.lik kürsüsüne çıkarak almış bulunmaktadır. kendisini tebrik ediyor ve bir sonraki oyunlarda da aramızda yeniden yer almasını temenni ediyoruz
demeyi çok isterdim..
nasıl yukarıda yazılan hikaye çok tatlış dimi.. bence de tatlış.. insanlar bir şeyler için mücadele ediyor. zaman ayırıyor. işin sonu keyif almak yerine iç burukluğuna gidiyor.. kimseye ukrayna da tatil vaat etmedik. yada biskolata erkekleri ile dolu bir maldivler tatili de.. kitap la hediye kitap küçük bir şey ama zihin açar beyin geliştirir diye düşündük yani düşünmüşler ben sonradan dahil oldum. ve yanımıza kâr kalacak tek iş eğlence idi. ama maalesef kafa olarak 15. yüzyıldan 21. yüzyıla ışınlanmak gerek diye düşüp, oğlum sinek küçükte mide bulandırır sözünü es geçemeyerek istemeden de olsa finallere var hakemi tahin ettik. biraz para verdik ama hakkı olanların haksızlığa uğradığı.. haksız olanların ise haklı statüsünden faydalandığını padişah fermanı ile anlamak yerine dış mihraplardan destek alarak çözme gereği duyduk. ve gerçekten üzüldük. yani ben üzüldüm sizi bilmem.. kimin ne yaptığı yada kimin ne yapamadığı önemli değil. eğlenceyi kaçırdık.. ama bundan da bir ders çıkarttık. ve bu bize bir sonraki turnuvalar için idare edecek kadar tecrübe edinmemize mahal verdi.
velhasıl kelam geleneksel olmasını ve tüm basın ve yayın organlarında yer almasını temenni ettiğimiz (bkz: kafa sözlük online satranç turnuvası) nın podyum sıralaması var hakemlerinin analizleri sonucu şu şekildedir.
1. gondorov
2. sekülerlesen çılgın hafız
25. 0330 *
bu süre zarfında bizlere katlandığınız için yapımda ve yayında emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz. kimse kusura bakmasın yada baksın yazılanları yanlış yorumlayanlar bir daha okuyabilir yada portakal atabilirsiniz emin olun keyifle soyup yerken bir dilimde size ikram edeceğiz..
bir sonraki turnuvada görüşmek üzere.
- neyi
- tamamladık galiba
- neyi la neyi... he turnuvayı
- evet turnuvayı
- saat kaç
- yarımı geçti
- yani
- ne yani hee anlatayım o zaman
28.03.2021 tarihinde arenada 32 cesur yüreğin birbirine kılıç çekip vezir savaşına tutuşarak başlayan (bkz: kafa sözlük online satranç turnuvası) 04.04.2021 saat 22.30 itibari ile tamamlanmıştır. podyumda yer alan oyuncularımızın plaketlerini vermek için yoldaş benjamin franklin e gönderdiğimiz posta güvercinin göçe mi gitti nere gitti sorunsalı ile uğraşırken güvercinin şato girişinde vurulduğu tarafımıza sızan haberler arasında ama olsun umut fakirin ekmeği sloganı ile devam ediyoruz.
neler gördük neler duyduk..
inandık mı?
tahtayı kıran mı istersiniz.. hamleleri çift ekranda kasparov* a oynatan mı istersiniz.. son dakika turnuvadan çekilen mi istersiniz.. hepsine tanıklık ettik. son olarak ise bahis oranlarında ciddi bir kazanç sağlamak üzereyken kale içindeki şiddetli geçimsizlik sonucu senden nefret ediyor olabilirim gerçekten de mahlasını "sizden" diyerek değiştirip üçüncülük müsabakasından, birinci olamayacaksam hiç olmam kardeşim nidaları ile turnuvadan çekildiğini tarafımıza mancınık ile gönderdiği elçimiz ile iletti.
üzüldük mü biraz düşündük sonra üzülmediğimizi anlayarak sekülerlesen çılgın hafız a gönderdiğimiz posta güvercininin hava şartlarına aldırış etmeden ulaşması sayesinde üçüncülük müsabakasında yer almasının gerektiğini kendisine ilettik. sağ olsun venedik dükünün boş muhabbetini çekeceğime gelip piyon tokatlarım diyerek katılım sağladığı müsabakada gondorov a tüm kıskaçları, tüm kızgın yağ kazanlarını hunharca boşaltmasına rağmen podyumda 4.lük kürsüsünde kendisine yer buldu.
turnuva başından beri sessizliğe bürünen undisputed kendisine yatırdığı bahsin karşılığını omerta ile girdiği ve izleyenlerin hiç bitmeyecek sandığı meydan savaşından piyonları perişan, kaleleri harap, vezirleri ağlatıp, şahları kaçırıp podyumda 1.lik kürsüsüne çıkarak almış bulunmaktadır. kendisini tebrik ediyor ve bir sonraki oyunlarda da aramızda yeniden yer almasını temenni ediyoruz
demeyi çok isterdim..
nasıl yukarıda yazılan hikaye çok tatlış dimi.. bence de tatlış.. insanlar bir şeyler için mücadele ediyor. zaman ayırıyor. işin sonu keyif almak yerine iç burukluğuna gidiyor.. kimseye ukrayna da tatil vaat etmedik. yada biskolata erkekleri ile dolu bir maldivler tatili de.. kitap la hediye kitap küçük bir şey ama zihin açar beyin geliştirir diye düşündük yani düşünmüşler ben sonradan dahil oldum. ve yanımıza kâr kalacak tek iş eğlence idi. ama maalesef kafa olarak 15. yüzyıldan 21. yüzyıla ışınlanmak gerek diye düşüp, oğlum sinek küçükte mide bulandırır sözünü es geçemeyerek istemeden de olsa finallere var hakemi tahin ettik. biraz para verdik ama hakkı olanların haksızlığa uğradığı.. haksız olanların ise haklı statüsünden faydalandığını padişah fermanı ile anlamak yerine dış mihraplardan destek alarak çözme gereği duyduk. ve gerçekten üzüldük. yani ben üzüldüm sizi bilmem.. kimin ne yaptığı yada kimin ne yapamadığı önemli değil. eğlenceyi kaçırdık.. ama bundan da bir ders çıkarttık. ve bu bize bir sonraki turnuvalar için idare edecek kadar tecrübe edinmemize mahal verdi.
velhasıl kelam geleneksel olmasını ve tüm basın ve yayın organlarında yer almasını temenni ettiğimiz (bkz: kafa sözlük online satranç turnuvası) nın podyum sıralaması var hakemlerinin analizleri sonucu şu şekildedir.
1. gondorov
2. sekülerlesen çılgın hafız
25. 0330 *
bu süre zarfında bizlere katlandığınız için yapımda ve yayında emeği geçen herkese çok teşekkür ederiz. kimse kusura bakmasın yada baksın yazılanları yanlış yorumlayanlar bir daha okuyabilir yada portakal atabilirsiniz emin olun keyifle soyup yerken bir dilimde size ikram edeceğiz..
bir sonraki turnuvada görüşmek üzere.
devamını gör...
almanya denince akla gelenler
adolf hitler,
alman çikolatası,
modern talking,
bayern münih,
kapalı hava ve yağmur.
alman çikolatası,
modern talking,
bayern münih,
kapalı hava ve yağmur.
devamını gör...
kastamonu'da ceset yiyen ayının tekrar ortaya çıkması
çaresizlik anında en zararsız kötülüğü yapmış hayvandır, gidip hane halkına ya da evcil hayvanlarına saldırmamış. her geçen gün yaşam alanları daralan bu hayvanların ne yapması bekleniyor anlamıyorum. bütün doğa tahribatlarının yanında bireysel olarak da insanlık bu hayvanlara başka çare bırakmıyor malesef. ormanda bulduğunuz meyve ağacınındaki meyveleri tek bir meyve kalmayana kadar toplarsanız, mantar avına çıkıp bulduğunuz bölgedeki yenilebilir mantarları tek bir numune bırakmayacak şekilde toplarsanız, su kaynaklarını borulardan geçirip köyünüze kadar kapalı taşırsanız, köstebek, fare gibi kemirgenlere tarım zararlısı deyip soyunu ilaçla ve tuzakla kurutursanız, dini gerekçelerle yemediğiniz domuzu anlamsız bir şekilde sadece yok etmek için öldürürseniz bu hayvanlar ölmüş ninenizi de yer dedenizi de.
bir de mezarda mikro organizmalar, böcekler ve larvalar tam olarak haberdeki ayının yapmaya çalıştığını yapıyor, yani artık bu dünya ile ilişkisi sadece fiziki varlığından ibaret olan bedeni yiyorlar, çok korkunç bir durum değil yani. bu hayvanın fotoğrafını çekmek için haftalarca ormanda ateş bile yakmadan kamp yapan insanlar var çoğu zaman elleri boş dönüyorlar, insandan ölesiye korkan bu hayvanlar bu kadar çaresiz olmasa değil insanın yaşadığı yere, ayak bastığı yere bile yaklaşmaz.
bir de mezarda mikro organizmalar, böcekler ve larvalar tam olarak haberdeki ayının yapmaya çalıştığını yapıyor, yani artık bu dünya ile ilişkisi sadece fiziki varlığından ibaret olan bedeni yiyorlar, çok korkunç bir durum değil yani. bu hayvanın fotoğrafını çekmek için haftalarca ormanda ateş bile yakmadan kamp yapan insanlar var çoğu zaman elleri boş dönüyorlar, insandan ölesiye korkan bu hayvanlar bu kadar çaresiz olmasa değil insanın yaşadığı yere, ayak bastığı yere bile yaklaşmaz.
devamını gör...
fanconi sendromu
böbreğin proksimal tübülünün total disfonksiyonudur.
çocukta sistinozis, yetişkinde multiple myelom en sık neden olarak karşımıza çıkar.
wilson hastalığı,tenofovir,sisplatin gibi ilaçlar da neden olabilmektedir.
klinik tabloda poliüri(çok idrara çıkma)polidipsi(çok su içme)
idrar sodyumu yükselir (geri emilemez)
aminoasidüri(geri emilemez)
glukozüri(idrarla glukoz atılımı),hipokalemi,bikarbonat kaybı,hiperkloremi,hipoürisemi tablosu oluşur.
tanı bikarbonat yükleme testiyle konulabilir.
idrarda glukoz ve aminoasit görülmesi de önemli ipucudur.
çocukta sistinozis, yetişkinde multiple myelom en sık neden olarak karşımıza çıkar.
wilson hastalığı,tenofovir,sisplatin gibi ilaçlar da neden olabilmektedir.
klinik tabloda poliüri(çok idrara çıkma)polidipsi(çok su içme)
idrar sodyumu yükselir (geri emilemez)
aminoasidüri(geri emilemez)
glukozüri(idrarla glukoz atılımı),hipokalemi,bikarbonat kaybı,hiperkloremi,hipoürisemi tablosu oluşur.
tanı bikarbonat yükleme testiyle konulabilir.
idrarda glukoz ve aminoasit görülmesi de önemli ipucudur.
devamını gör...
minamoto tametomo
tarihte efsane olarak nitelendirilen üç samuraydan birisidir. kılıç üstatlığının yanı sıra ok kullanma konusunda da inanılmaz yetenekliydi. hatta tametomo ok ve yay kullanma konusunda samurayların en büyük efsanesi olarak kabul ediliyordu.
anlatılanlara göre tametomo sol kolu sağ kolundan 15 cm uzun doğmuştu. bu sayede yayı daha geriye çekerek oku daha güçlü bir biçimde çok uzaklara gönderebiliyordu.
1170 yılındaki savaş sırasında sol kolundaki tendonların hasar görmesi sonucunda bir daha ok atmaz hale geldi. aynı zamanda yenilen tarafta bulunmasından mütevellit esir edildi.
esareti kabul etmedi ve seppuku yaparak yaşamına son verdi. bu kararı onun buşido'ya ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir.
bir diğer samuray efsanesi için (bkz: miyamoto musashi)
anlatılanlara göre tametomo sol kolu sağ kolundan 15 cm uzun doğmuştu. bu sayede yayı daha geriye çekerek oku daha güçlü bir biçimde çok uzaklara gönderebiliyordu.
1170 yılındaki savaş sırasında sol kolundaki tendonların hasar görmesi sonucunda bir daha ok atmaz hale geldi. aynı zamanda yenilen tarafta bulunmasından mütevellit esir edildi.
esareti kabul etmedi ve seppuku yaparak yaşamına son verdi. bu kararı onun buşido'ya ne kadar bağlı olduğunu göstermektedir.
bir diğer samuray efsanesi için (bkz: miyamoto musashi)
devamını gör...
bir laptopu on seneden fazla kullanmak
12 yıldır kullanan beni mutlu eden başlıktır. demek ki teknolojik fakirlik çeken bir ben değilim dedirtmiştir.
devamını gör...
hayatın gerçekleri
aynı anda birileri doğuyor, birileri ölüyor, kimisi mutlu kimisi de asla mutlu olmayacağını düşünüp hayatın kendisine ayrılan sürenin sonuna gelmesini bekliyor.
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
gökyüzünde sirius bulutları görüyorsanız 1 - 2 güne yağmur geliyordur.
devamını gör...
gereksiz edebiyatı yapılan şeyler
ben alkol alıyorum
ben sigara içiyorum
benim dövmem var
ben oruç tutuyorum
ben ateistim
ben osmanlı torunuyum
.
.
.
gibi devam eden edebiyatlardır. yaşam biçiminize , din hakkında görüşlerinize , hayattaki tercihlerinize anlam yüklemeyi bırakın.
ben sigara içiyorum
benim dövmem var
ben oruç tutuyorum
ben ateistim
ben osmanlı torunuyum
.
.
.
gibi devam eden edebiyatlardır. yaşam biçiminize , din hakkında görüşlerinize , hayattaki tercihlerinize anlam yüklemeyi bırakın.
devamını gör...
seri artı oy veren yazarın amacı
geçen en sevdiğim yazar sütlaç sevmiyorum diye yazmış ben seviyorum diye beğenmedim tanımını. nasıl dokundu bana bilemezsiniz affet beni sayın yazar..
yine bir yazarımız yazım yanlışım çok diye beğenemiyormuş bazı yazdıklarımı çok üzgündü mesaj attığında affet dedim düzelttim tanımımı, beğenince rahatladı o da.bizde durumlar bu.. bunlar okuyan sericiler..
yine bir yazarımız yazım yanlışım çok diye beğenemiyormuş bazı yazdıklarımı çok üzgündü mesaj attığında affet dedim düzelttim tanımımı, beğenince rahatladı o da.bizde durumlar bu.. bunlar okuyan sericiler..
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
#1144106
bu girinin ardından "neden?" ya da "nasıl yani?" diye düşünenler olacaktir. ben de bunun sebebini açıklayayım:
hindistan'da gerçekten de ineğe tapılmaz. fakat dini olarak kutsal olan bazı canlılar vardır: maymun, kaplan, fare ve inek gibi. fakat bu canlılardan en kutsalinin inek olduğu kabul edilir.
çünkü hindistan'da bir rivayete göre 300 milyondan fazla tanrı vardır. her durumla ilgili ayrı bir tanrı vardır. bu nedenle çok fazla bulunmaktadır. ayrıca tanrılar arasında da aynı hinduizm'deki kast sisteminde olduğu gibi olceklendirme vardır. yani birinci sınıf tanrılar, ikinci sınıf tanrılar vb gibi.
( tanrılar arasındaki sınıfsal farklar ne işe yarar derseniz, halk daha alt sınıf tanrılara tapar. üst sınıf tanrılarla ancak brahman gibi çok dindar olan kişiler muhatap olabilir. halk bu üst sınıf tanrılara ulaşamaz. bu noktada alt sınıf tanrıların işlevi halk için bir tapınma aracı olmasıdır. )
konumuza tekrar dönelim. ineğe tapmiyorlar ama en kutsal hayvan kabul ediyorlar dedik, ayrıca çok fazla tanrıları olduğundan bahsettik. işte bu çok tanrılı dindeki en üst düzeydeki tanrı "brahma"dır. ve brahma bir ineğin vücudunda hayat bulur. bu nedenle inek kutsal kabul edilir.
yani görünürde tapılan şey inek gibi dursa da aslında taptıkları şey brahma'dır. gösterilen saygı ineğe değil brahma'nın ruhuna karşıdır. çünkü brahma evreni yaratmıştır ve evrende var olan her şeyin mutlak sahibidir. ineğin her bir uzvu da brahma'nın ruhuna ait sembolik bir parçadır.
ek: ayrıca inekleri kesmemelerinin ve inek eti yemeklerinin sebebi yalnızca sembolik olarak ona tapiniyor olmaları değil. hinduizmde ineğin kutsallığı şu 5 ürünü insanlığın yararına sunmasindan dolayidir:
1) süt
2)peynir
3) tereyağı
4)idrarı ( şifa niyetine içiyorlar )
5) gübresi. ( dışkısi yakacak olarak kullanılıyordu.)
hinduizm'e göre bu mükemmel hayvanı kesip tek seferde etinden faydalanmak yerine verdiği ürünlerden daha uzun sürede ve daha çok insan faydalanabilirdi.
bu girinin ardından "neden?" ya da "nasıl yani?" diye düşünenler olacaktir. ben de bunun sebebini açıklayayım:
hindistan'da gerçekten de ineğe tapılmaz. fakat dini olarak kutsal olan bazı canlılar vardır: maymun, kaplan, fare ve inek gibi. fakat bu canlılardan en kutsalinin inek olduğu kabul edilir.
çünkü hindistan'da bir rivayete göre 300 milyondan fazla tanrı vardır. her durumla ilgili ayrı bir tanrı vardır. bu nedenle çok fazla bulunmaktadır. ayrıca tanrılar arasında da aynı hinduizm'deki kast sisteminde olduğu gibi olceklendirme vardır. yani birinci sınıf tanrılar, ikinci sınıf tanrılar vb gibi.
( tanrılar arasındaki sınıfsal farklar ne işe yarar derseniz, halk daha alt sınıf tanrılara tapar. üst sınıf tanrılarla ancak brahman gibi çok dindar olan kişiler muhatap olabilir. halk bu üst sınıf tanrılara ulaşamaz. bu noktada alt sınıf tanrıların işlevi halk için bir tapınma aracı olmasıdır. )
konumuza tekrar dönelim. ineğe tapmiyorlar ama en kutsal hayvan kabul ediyorlar dedik, ayrıca çok fazla tanrıları olduğundan bahsettik. işte bu çok tanrılı dindeki en üst düzeydeki tanrı "brahma"dır. ve brahma bir ineğin vücudunda hayat bulur. bu nedenle inek kutsal kabul edilir.
yani görünürde tapılan şey inek gibi dursa da aslında taptıkları şey brahma'dır. gösterilen saygı ineğe değil brahma'nın ruhuna karşıdır. çünkü brahma evreni yaratmıştır ve evrende var olan her şeyin mutlak sahibidir. ineğin her bir uzvu da brahma'nın ruhuna ait sembolik bir parçadır.
ek: ayrıca inekleri kesmemelerinin ve inek eti yemeklerinin sebebi yalnızca sembolik olarak ona tapiniyor olmaları değil. hinduizmde ineğin kutsallığı şu 5 ürünü insanlığın yararına sunmasindan dolayidir:
1) süt
2)peynir
3) tereyağı
4)idrarı ( şifa niyetine içiyorlar )
5) gübresi. ( dışkısi yakacak olarak kullanılıyordu.)
hinduizm'e göre bu mükemmel hayvanı kesip tek seferde etinden faydalanmak yerine verdiği ürünlerden daha uzun sürede ve daha çok insan faydalanabilirdi.
devamını gör...
camdaki kız
doğduğun ev kaderindir, masumlar apartmanı, kırmızı oda'daki pek çok yaşam öyküsü ile aylardır bir terapi odasının anahtar deliğinden bakar gibiyiz.
camdaki kız da bu kervanın son üyesi olarak yerini aldı. 15 dk kadar izledim ve benim için sıkıcı ve rahatsız edici.
bekaret ve iffet kavramları ile kafayı bozmuş tiplere gerçekten ihtiyaç olduğunu sanmıyorum. bu ülkenin bazı yerlerinde bakire değil diye öldürülen, yaralanan, sokaklara atılan kadınların hepsine özür borçlular, bu kadar kör gözüm parmağına konuyu işledikleri için.
bu tarz dizilere prim vererek 3. sayfa haberlerine yeni malzemeler çıkarmak doğru değil. o yüzden ben burada ayrılıyorum. daha fazla dayanamayacağım.
camdaki kız da bu kervanın son üyesi olarak yerini aldı. 15 dk kadar izledim ve benim için sıkıcı ve rahatsız edici.
bekaret ve iffet kavramları ile kafayı bozmuş tiplere gerçekten ihtiyaç olduğunu sanmıyorum. bu ülkenin bazı yerlerinde bakire değil diye öldürülen, yaralanan, sokaklara atılan kadınların hepsine özür borçlular, bu kadar kör gözüm parmağına konuyu işledikleri için.
bu tarz dizilere prim vererek 3. sayfa haberlerine yeni malzemeler çıkarmak doğru değil. o yüzden ben burada ayrılıyorum. daha fazla dayanamayacağım.
devamını gör...
attack on titan
anlık 3. sezon 18. bölümdeyim
levi bebeğim eğer o enjektörü armine vurmazsan diziyi bırakıyorumm
armine vurdu tamamdır
o zaman şuana kadar yorumlamamı yapayım.
attack on titan yani orijinal adıyla shingeki no kyojin hajime adlı bi abimizin çizdiği manga/animedir.
anime şuana kadar akıcılık, karakter gelişimi, verdiği mesajlar, merak uyandırma vs açısından efsane gidiyor. özellikle 3. sezon resmen farklı bi boyuta taşıdı. anime ilk bölümlerinden itibaren sizi sürekli bi bilinmezliğe atıp elinize bi kutu kibrit veriyor. bebek adımlarıyla sırlar açığa çıkıyor resmen ama buna rağmen azıcık bile sıkılmıyor insan.
gerçi ben
krallığa darbe yapıp insan insana savaştıkları kısımda bi tık sıkıldım
savaş sahneleriyse gerçekten ayrı bir güzel ama karakterlerin iç seslerini, şok olmalarını, plan yapmalarını ve çevresindekileri ikna etme süreçleri ne kadar izleyicinin heyecanını arttırsada bana fazla zaman harcıyorlarmış gibi geldiği için savaşın artık diye ekrana bağırmamak için zor duruyorum.
neyse gözümde birkaç damla yaşla 3.sezonu bitirmeye gidiyorum. 4.sezonu da bitirince editlerim.
edit: birazcık unutmuşum burayı ama olsun devam edelim. en spoilersız anlatmaya çalışacağım. 3. sezonun son bölümüne kadar bilinmeyen çoğu şey yavaş yavaş açığa çıkıyor. buraya kadar armin ve jean karakter gelişimlerinde ilk sırayı alıyor benim için. eren'in ilk bölümden beri intihara meyilli olması beni biraz deli ediyordu tamam onu öyle sevdik ama insan azıcık akıllanmaz mı? akıllanmaaz. tamam dev oluyorsun anladık, özelsin, güçlüsün hepsi kabulüm ama azıcık düşün be diyordum da demez olaydım 4. sezonda kendisine bu kadar düşünme manyak olursun dememiş kimse. en azından artık kararsız değil. doğruluğu tartışılır ama artık ne istediğini biliyor ve bunun için her şeyi yapmaya hazır.
4. sezon 1. bölümü izlediğimde sanki 2. dünya savaşını izliyormuş gibi hissettim. başta bi nereye düştüm, ne izliyorum ben dedim. 4. sezonda artık anime 3 arkadaş maceralarından, silah arkadaşı, hadi erenin mabadını kurtaralımdan çıkıp bambaşka bir boyuta geldi. anime resmen büyüdü son sezonda.
levi bebeğim eğer o enjektörü armine vurmazsan diziyi bırakıyorumm
armine vurdu tamamdır
o zaman şuana kadar yorumlamamı yapayım.
attack on titan yani orijinal adıyla shingeki no kyojin hajime adlı bi abimizin çizdiği manga/animedir.
anime şuana kadar akıcılık, karakter gelişimi, verdiği mesajlar, merak uyandırma vs açısından efsane gidiyor. özellikle 3. sezon resmen farklı bi boyuta taşıdı. anime ilk bölümlerinden itibaren sizi sürekli bi bilinmezliğe atıp elinize bi kutu kibrit veriyor. bebek adımlarıyla sırlar açığa çıkıyor resmen ama buna rağmen azıcık bile sıkılmıyor insan.
gerçi ben
krallığa darbe yapıp insan insana savaştıkları kısımda bi tık sıkıldım
savaş sahneleriyse gerçekten ayrı bir güzel ama karakterlerin iç seslerini, şok olmalarını, plan yapmalarını ve çevresindekileri ikna etme süreçleri ne kadar izleyicinin heyecanını arttırsada bana fazla zaman harcıyorlarmış gibi geldiği için savaşın artık diye ekrana bağırmamak için zor duruyorum.
neyse gözümde birkaç damla yaşla 3.sezonu bitirmeye gidiyorum. 4.sezonu da bitirince editlerim.
edit: birazcık unutmuşum burayı ama olsun devam edelim. en spoilersız anlatmaya çalışacağım. 3. sezonun son bölümüne kadar bilinmeyen çoğu şey yavaş yavaş açığa çıkıyor. buraya kadar armin ve jean karakter gelişimlerinde ilk sırayı alıyor benim için. eren'in ilk bölümden beri intihara meyilli olması beni biraz deli ediyordu tamam onu öyle sevdik ama insan azıcık akıllanmaz mı? akıllanmaaz. tamam dev oluyorsun anladık, özelsin, güçlüsün hepsi kabulüm ama azıcık düşün be diyordum da demez olaydım 4. sezonda kendisine bu kadar düşünme manyak olursun dememiş kimse. en azından artık kararsız değil. doğruluğu tartışılır ama artık ne istediğini biliyor ve bunun için her şeyi yapmaya hazır.
4. sezon 1. bölümü izlediğimde sanki 2. dünya savaşını izliyormuş gibi hissettim. başta bi nereye düştüm, ne izliyorum ben dedim. 4. sezonda artık anime 3 arkadaş maceralarından, silah arkadaşı, hadi erenin mabadını kurtaralımdan çıkıp bambaşka bir boyuta geldi. anime resmen büyüdü son sezonda.
devamını gör...
gönül
gönül çalamazsın aşkın sazını
ne perdeye dokun ne teli incit
eğer çekemezsen gülün nazını
ne dikene dokun ne gülü incit.
ne perdeye dokun ne teli incit
eğer çekemezsen gülün nazını
ne dikene dokun ne gülü incit.
devamını gör...
yapılması bedava olan güzel şeyler
gülümsemek.
devamını gör...