ilginç genel kültür bilgileri
atlı tramvaylar zamanında tramvaylar iki atla çekilirken, şişhane yokuşunu çıkmak için takviye at kullanılır ve arada atlar dinlendirilirmiş. taksim'in fransız konsolosluğu civarında atların dinlendirildiği bu ahır ise dingo isimli bir ruma aitmiş.
işte giren çıkan belli değil anlamına gelen ''dingonun ahırı mı?'' deyimi buradan gelir.
ayrıca ''dingo'' her ne kadar anavatanı olmasa da avusturalya kıtasına ait yabani bir köpek türünün adıdır.
işte giren çıkan belli değil anlamına gelen ''dingonun ahırı mı?'' deyimi buradan gelir.
ayrıca ''dingo'' her ne kadar anavatanı olmasa da avusturalya kıtasına ait yabani bir köpek türünün adıdır.
devamını gör...
balkon
eski evlerde daha geniş olan şimdikilerde ise küçücük olan evin bir bölümü.
devamını gör...
yazarların kendine yakın hissettiği şirinler karakteri
somurtkan şirin.
devamını gör...
adına da derler seks
bestesi arif sami toker'e ait olan, sevil öztatlı tarafından seslendirilen bir acayip şarkı.
her ne kadar bazı şeyleri eleştirmek maksatlı yazılmış gibi görünse de, yine de insan böyle aklı başında bir besteciden nasıl çıkmış bu eser(!) hayret doğrusu diye düşünmeden edemiyor.
japone kollar yana açılır
göğüsler yana saçılır
herkesin gözü açılır
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
çıplaklar kampına döndü
görenin gözleri döndü
bu gidişle ocak söndü
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
seks bombası olmuş meğer
herkesin dilinde gezer
sosyete böyleymiş meğer
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
kalçaları bomba gibi
kollarıda asma kabak
gören gözler şaşı olur
amanın kadına bak
adına da derler seks
seks seks seks
kağıttan elbise moda
mini etek giymiş o da
yaşasın der en son moda
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
ne ferman dinler ne kadı
sosyetik çıkmıştır adı
cenneten mi gelmiş tadı
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
her ne kadar bazı şeyleri eleştirmek maksatlı yazılmış gibi görünse de, yine de insan böyle aklı başında bir besteciden nasıl çıkmış bu eser(!) hayret doğrusu diye düşünmeden edemiyor.
japone kollar yana açılır
göğüsler yana saçılır
herkesin gözü açılır
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
çıplaklar kampına döndü
görenin gözleri döndü
bu gidişle ocak söndü
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
seks bombası olmuş meğer
herkesin dilinde gezer
sosyete böyleymiş meğer
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
kalçaları bomba gibi
kollarıda asma kabak
gören gözler şaşı olur
amanın kadına bak
adına da derler seks
seks seks seks
kağıttan elbise moda
mini etek giymiş o da
yaşasın der en son moda
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
ne ferman dinler ne kadı
sosyetik çıkmıştır adı
cenneten mi gelmiş tadı
adına da derler seks
adına da derler seks
seks seks seks
devamını gör...
çocuk yaparak evliliği kurtarmak
(bkz: yapma işte bunu yapma)
devamını gör...
erkeklerin tahammül edilemeyen hareketleri
asla büyümemeleri
devamını gör...
ülkenin gayet güzel olduğu gerçeği
devamını gör...
derleme makalesi
(bkz: review article)
yazar, belirli konuyu alt başlıklarına ayrıştırıp, o alt başlıklarına dair bugüne değin yapılan tüm incelemeleri gözden geçirip derler. ayrıca, bugünden itibaren hangi yönde araştırmalar yapılması gerektiğine dair analizler ortaya konulmalı, böylece derleme makalesi tamamlanmış olur. çok emek ve süre gerektirdiği aşikar.
yazar, belirli konuyu alt başlıklarına ayrıştırıp, o alt başlıklarına dair bugüne değin yapılan tüm incelemeleri gözden geçirip derler. ayrıca, bugünden itibaren hangi yönde araştırmalar yapılması gerektiğine dair analizler ortaya konulmalı, böylece derleme makalesi tamamlanmış olur. çok emek ve süre gerektirdiği aşikar.
devamını gör...
meja (yazar)
sözlükte şu ana kadar, hakkında nickaltı yazarken en fazla zorlandığım memeli insan. (memeyi koyduk yine oraya. yakıştı gerçi.) entel demeye gönlüm el vermiyor. sısıısıs
tüm erkek klişelerine tepki olarak doğmuş. korkutuyor beni bazen yazdıklarıyla.
farklı hanımları keşfedip asılma ve yeşilay kolu olarak, sıkıcı olarak anılan kafa sözlükteki ilk günlerimde, uzun uzun yazdığı entryleriyle fiziğe düşkünlüğü sebebi ile "sevgilimden ayrıldım çok yalnızım blog kızı" sanmıştım onu. her 10 kızdan 4'ü gibi. itiraf edeyim bari.
sonradan "hımm bu bir şeyler diyor" deyip daha dikkatli okumaya başlıyorsunuz. az çok analiz yeteneği varsa, derin bir anlam görüyorsunuz bu hanımda. "merhaba hanım, sizde derin bir anlam var diyorsunuz", "hadi lennn oradan" diyor. o ara radyoda paralelde.
çünkü derin anlam falan yok. sabah rafadan yumruta yiyip diş fırçaladıktan sonra kahvaltıya devam eden gri çoraplı bir fırlama çünkü. belirsiz grili cisim. tüm renkleri toplamış ve kısa zaman dilimlerinde hepsine bürünebilecek kıvraklıktaki arsız bukalemun.
bir anlamıolduğu belliydi. dikkatli gözlerden kaçmadı. çektiği hikayede paralel olduğunu tahmin ettiğim tırt endişelerim olduğu için, onu 'kurtarayım' dedim. onu kurtarırsam, vicdanen daha rahat uyurum, daha önce, daha önceki acı çekenlere yaptığım tüm boktan işlerden arınırım dedim. egoizmimi konuşturdum yine. o benim vicdan azaplarımı temizleme süpürgem olacaktı. onun bundan haberi yoktu. onu çok mutlu edip gidecektim. "bak işte artık daha mutlusun hadi çüüz" diyecektim.
o da olmadı. vazgeçtim bu sabah tost yerken. (yağmur vardı gibi sabah. -yağmur yoktu vurgu olsun diye salladım aslında. çok az çiseledi mi sanki? neyse lan.)
labirent gibi birleştirmemizi buyurdu hanfendi acılarını. yazdıklarından. daha açık oldu. hemen anladım ruh halini. açılmak ertesi gün pişman eder. sanki ona karşı olumlu bir kaç söz söyleme baskısını oluşturur. aa aynı ben dedim. ben bunu yapamayacak kadar yorgunum da dedim. bu keşifler yerine meme ucu birleştirmeyi yeğlerim her zaman. dar bir zaman dilimi haricinde herhangi bir stabil konuya dahi 3 günden fazla dayanamıyorum. o kurtarıcı ben olamam dedim. 10 saniye sonra olurum dedim. kafada dönen fazlasıyla gereksiz yığın var. kimsenin kederinden van gogh resmi çıkaramam ben. renkli renkli ıyyy. defolsun bunlar. defol pis washall. gıcık. fizik daha iyi. gülücük fiziği ve kanunu.
defolmuyor hiç. öyle bir yerden karşısına çıkıyor ki insanın, "son noktada mı acaba" sorusu ve şüphesi ile başbaşa bırakıyor kişiyi.
son nokta genelde, -boşluk hissi- tanımına uydurduğum bir faz. mar adentro izlerken havada uçan piçin yaptığı gibi, her boka üstten bakılan ve "anlamsızmış lan karınca gibi görünen şu mavilik" denilen an boşluk hissidir. sıvı ve katı ve gaz ve kulak memesi kıvamı arası ütopik bir yer. solcu işi. entelce.
"yok canım, aslında canı sıkılıyor onun da, başka hiçbir amacı yok" diyorsunuz birden. buyur buradan yak. sadece stres atma doğrultularımız farklı ama onun da "bundan sonrası" için bazı kararları var ve bunlar sabit diyorsunuz. değişmez bu kesin. yapar bu yazar böyle şeyleri. aniden böyle hissettirir. çok seksidir, hiç acımaz. acıtmaz velhasıl,
meja şaşırtır.
meja'yı okumak için en uygun zaman dilimi sızmak üzere olup, "içimi döksem mi" dediğiniz gece 04.30 dilimdir. eskilere mesaj atmayı önleyerek, masal kıvamında uyutuyor hanfendi o ara.
meja belirsizdir. tam olarak tanımlanamayan uçan cisimdir.
meja'yla gün bitimi olur bazen. bazen huysuzlaşırım fazla ciddiye aldığı için. bazen eleştirip içimden paralelde gülümserim, bu kadar bunalttığı için. bazen takdir eder "bebeğim ısıt yatağı geliyorum sabaha" yazayım derim. hepsinden vazgeçer silerim. onu sabaha karşı rahat bırakırım. sessiz kalırım. kalmasam da sorun olmaz derim.
daha hakkında en ufak şey bilmememe rağmen, gece çirkefleşip sabah kusura bakma desem de anlar o beni derim. kaçış noktam oluverir bazen. "sus lan şeytan kafalı" yazıp kaçar, tamam bebeğim sustum der - derim. bu kadar telepati fazla derim.
"bu kadar telepati olunca bir kızla kesin ona açılmam lazım ince ince" derim.
"yok be bu çok hanfendi, uğraşılmaz" derim.
varlığı ile bana sağlayacağı en büyük fayda iyi hissettirmesi derim, aklımın almadığı bazı konularda akıl almak ve 458 dakika discordda konuşmak olur bunun derim. ne de olsa kafası çalışan bir karşı cins derim. canım derim. off derim. oyhş derim. derim de derim.
solcu olsam, sol yanım derdim. sol yanım falan değil. sabah kramp giren bacağım olabilir. çamaşır makinesinde unuttuğum mavi tişörtüm gibi. fazla tanıyorum ben bu yazarı gibi. -derim.
içmek lazım bununla. karşılıklı anlatmak lazım. süper ağlama terapisi olan hanım. ağlamam gerçi, hep yalan dolan bunlar. hadi eve gidelim derim. kızlar bazen sütyen takıyor çünkü nietzche diye konuyu dağıtan entellere dönerim. onu demek istemiyorum bu bağyana nedense. camideki ikizim falan olabilir, ondan. sısıısıs
bilmiyorum, şimdilik iyi böyle. hep iyi o. varlığı şans oldu, tesadüf oldu. rahatlatıyor. acaba şimdi ne hissetti diye düşündüğüm nadir dişilerden.
canımsın. canımsın.
tüm erkek klişelerine tepki olarak doğmuş. korkutuyor beni bazen yazdıklarıyla.
farklı hanımları keşfedip asılma ve yeşilay kolu olarak, sıkıcı olarak anılan kafa sözlükteki ilk günlerimde, uzun uzun yazdığı entryleriyle fiziğe düşkünlüğü sebebi ile "sevgilimden ayrıldım çok yalnızım blog kızı" sanmıştım onu. her 10 kızdan 4'ü gibi. itiraf edeyim bari.
sonradan "hımm bu bir şeyler diyor" deyip daha dikkatli okumaya başlıyorsunuz. az çok analiz yeteneği varsa, derin bir anlam görüyorsunuz bu hanımda. "merhaba hanım, sizde derin bir anlam var diyorsunuz", "hadi lennn oradan" diyor. o ara radyoda paralelde.
çünkü derin anlam falan yok. sabah rafadan yumruta yiyip diş fırçaladıktan sonra kahvaltıya devam eden gri çoraplı bir fırlama çünkü. belirsiz grili cisim. tüm renkleri toplamış ve kısa zaman dilimlerinde hepsine bürünebilecek kıvraklıktaki arsız bukalemun.
bir anlamıolduğu belliydi. dikkatli gözlerden kaçmadı. çektiği hikayede paralel olduğunu tahmin ettiğim tırt endişelerim olduğu için, onu 'kurtarayım' dedim. onu kurtarırsam, vicdanen daha rahat uyurum, daha önce, daha önceki acı çekenlere yaptığım tüm boktan işlerden arınırım dedim. egoizmimi konuşturdum yine. o benim vicdan azaplarımı temizleme süpürgem olacaktı. onun bundan haberi yoktu. onu çok mutlu edip gidecektim. "bak işte artık daha mutlusun hadi çüüz" diyecektim.
o da olmadı. vazgeçtim bu sabah tost yerken. (yağmur vardı gibi sabah. -yağmur yoktu vurgu olsun diye salladım aslında. çok az çiseledi mi sanki? neyse lan.)
labirent gibi birleştirmemizi buyurdu hanfendi acılarını. yazdıklarından. daha açık oldu. hemen anladım ruh halini. açılmak ertesi gün pişman eder. sanki ona karşı olumlu bir kaç söz söyleme baskısını oluşturur. aa aynı ben dedim. ben bunu yapamayacak kadar yorgunum da dedim. bu keşifler yerine meme ucu birleştirmeyi yeğlerim her zaman. dar bir zaman dilimi haricinde herhangi bir stabil konuya dahi 3 günden fazla dayanamıyorum. o kurtarıcı ben olamam dedim. 10 saniye sonra olurum dedim. kafada dönen fazlasıyla gereksiz yığın var. kimsenin kederinden van gogh resmi çıkaramam ben. renkli renkli ıyyy. defolsun bunlar. defol pis washall. gıcık. fizik daha iyi. gülücük fiziği ve kanunu.
defolmuyor hiç. öyle bir yerden karşısına çıkıyor ki insanın, "son noktada mı acaba" sorusu ve şüphesi ile başbaşa bırakıyor kişiyi.
son nokta genelde, -boşluk hissi- tanımına uydurduğum bir faz. mar adentro izlerken havada uçan piçin yaptığı gibi, her boka üstten bakılan ve "anlamsızmış lan karınca gibi görünen şu mavilik" denilen an boşluk hissidir. sıvı ve katı ve gaz ve kulak memesi kıvamı arası ütopik bir yer. solcu işi. entelce.
"yok canım, aslında canı sıkılıyor onun da, başka hiçbir amacı yok" diyorsunuz birden. buyur buradan yak. sadece stres atma doğrultularımız farklı ama onun da "bundan sonrası" için bazı kararları var ve bunlar sabit diyorsunuz. değişmez bu kesin. yapar bu yazar böyle şeyleri. aniden böyle hissettirir. çok seksidir, hiç acımaz. acıtmaz velhasıl,
meja şaşırtır.
meja'yı okumak için en uygun zaman dilimi sızmak üzere olup, "içimi döksem mi" dediğiniz gece 04.30 dilimdir. eskilere mesaj atmayı önleyerek, masal kıvamında uyutuyor hanfendi o ara.
meja belirsizdir. tam olarak tanımlanamayan uçan cisimdir.
meja'yla gün bitimi olur bazen. bazen huysuzlaşırım fazla ciddiye aldığı için. bazen eleştirip içimden paralelde gülümserim, bu kadar bunalttığı için. bazen takdir eder "bebeğim ısıt yatağı geliyorum sabaha" yazayım derim. hepsinden vazgeçer silerim. onu sabaha karşı rahat bırakırım. sessiz kalırım. kalmasam da sorun olmaz derim.
daha hakkında en ufak şey bilmememe rağmen, gece çirkefleşip sabah kusura bakma desem de anlar o beni derim. kaçış noktam oluverir bazen. "sus lan şeytan kafalı" yazıp kaçar, tamam bebeğim sustum der - derim. bu kadar telepati fazla derim.
"bu kadar telepati olunca bir kızla kesin ona açılmam lazım ince ince" derim.
"yok be bu çok hanfendi, uğraşılmaz" derim.
varlığı ile bana sağlayacağı en büyük fayda iyi hissettirmesi derim, aklımın almadığı bazı konularda akıl almak ve 458 dakika discordda konuşmak olur bunun derim. ne de olsa kafası çalışan bir karşı cins derim. canım derim. off derim. oyhş derim. derim de derim.
solcu olsam, sol yanım derdim. sol yanım falan değil. sabah kramp giren bacağım olabilir. çamaşır makinesinde unuttuğum mavi tişörtüm gibi. fazla tanıyorum ben bu yazarı gibi. -derim.
içmek lazım bununla. karşılıklı anlatmak lazım. süper ağlama terapisi olan hanım. ağlamam gerçi, hep yalan dolan bunlar. hadi eve gidelim derim. kızlar bazen sütyen takıyor çünkü nietzche diye konuyu dağıtan entellere dönerim. onu demek istemiyorum bu bağyana nedense. camideki ikizim falan olabilir, ondan. sısıısıs
bilmiyorum, şimdilik iyi böyle. hep iyi o. varlığı şans oldu, tesadüf oldu. rahatlatıyor. acaba şimdi ne hissetti diye düşündüğüm nadir dişilerden.
canımsın. canımsın.
devamını gör...
bermuda şeytan üçgeni
günümüzde hakkında bolca efsaneler olan bu ünlü bölgeye bir göz atalım.
-bermuda şeytan üçgeni, kuzey atlantik okyanusu'nun (kabaca) abd, bermuda ve büyük antiller adaları (küba, hispaniola, jamaika ve porto riko) ile sınırlı bir bölgedir.
-bermuda şeytan üçgeni'nin kesin sınırları evrensel olarak kabul edilmemiştir. toplam alanın yaklaşık değerleri 500.000 ile 1.510.000 mil kare (1.300.000 ve 3.900.000 kilometrekare) arasında değişmektedir. tüm yaklaşımlara göre, bölge belirsiz üçgen bir şekle sahiptir.
-bermuda şeytan üçgeni herhangi bir dünya haritasında görünmüyor ve abd coğrafi adlar kurulu, bermuda şeytan üçgeni'nü atlantik okyanusu'nun resmi bölgesi olarak tanımıyor.
-bölgede açıklanamayan olayların raporları 19. yüzyılın ortalarına kadar olsa da, “bermuda şeytan üçgeni” ifadesi 1964 yılına kadar kullanılmamıştır. ifade ilk olarak vincent gaddis'in one pulp(derginin ismi yanlış olabilir.) dergisinde ki makalesinde yer aldı ve bu ifade "yüzlerce gemi ve uçağı iz bırakmadan yok eden" üçgen bir bölgeyi tanımlamak için kullanıldı.
-ününe rağmen, bermuda şeytan üçgeni'nde kaybolma sıklığı fazla değildir. kayıplar bermuda şeytan üçgeni'nde atlantik okyanusu'ndaki diğer karşılaştırılabilir bölgelere göre daha sık görülmez.
ek: sözün özü, sıradan bir coğrafi bölge.
-bermuda şeytan üçgeni, kuzey atlantik okyanusu'nun (kabaca) abd, bermuda ve büyük antiller adaları (küba, hispaniola, jamaika ve porto riko) ile sınırlı bir bölgedir.
-bermuda şeytan üçgeni'nin kesin sınırları evrensel olarak kabul edilmemiştir. toplam alanın yaklaşık değerleri 500.000 ile 1.510.000 mil kare (1.300.000 ve 3.900.000 kilometrekare) arasında değişmektedir. tüm yaklaşımlara göre, bölge belirsiz üçgen bir şekle sahiptir.
-bermuda şeytan üçgeni herhangi bir dünya haritasında görünmüyor ve abd coğrafi adlar kurulu, bermuda şeytan üçgeni'nü atlantik okyanusu'nun resmi bölgesi olarak tanımıyor.
-bölgede açıklanamayan olayların raporları 19. yüzyılın ortalarına kadar olsa da, “bermuda şeytan üçgeni” ifadesi 1964 yılına kadar kullanılmamıştır. ifade ilk olarak vincent gaddis'in one pulp(derginin ismi yanlış olabilir.) dergisinde ki makalesinde yer aldı ve bu ifade "yüzlerce gemi ve uçağı iz bırakmadan yok eden" üçgen bir bölgeyi tanımlamak için kullanıldı.
-ününe rağmen, bermuda şeytan üçgeni'nde kaybolma sıklığı fazla değildir. kayıplar bermuda şeytan üçgeni'nde atlantik okyanusu'ndaki diğer karşılaştırılabilir bölgelere göre daha sık görülmez.
ek: sözün özü, sıradan bir coğrafi bölge.
devamını gör...
türk dizi tarihinin en orijinal karakteri
(bkz: kuzey tekinoğlu)
devamını gör...
rte'nin 2021'i şahlanış senesine döndüreceğiz açıklaması
at şahlandığında sıkı tutunmazsanız attan düşersiniz. kolu kanadı olmayan bu halka 2021 şahlanış senesi olacak derseniz akıbetini ancak deliler bilmez. hadi bakalım dört nala. deh.
devamını gör...
kazık temel
inşaat mühendisliğinde bir uygulamadır. vakti zamanında bu işle uğraşan bir firmada epey çalışmıştım, firmanın ismini söyleyince millet dalga mı geçiyorsun der gibi bakardı. ne iş yapıyorsunuz dediklerinde dünyaya kazık çakmakla meşgulüz diyordum, yalanda değildi hani.
kazık temel, üst yapı yükünün tamamını veya bir bölümünü zayıf zeminden derinlerdeki sağlam tabakalara aktaran temel sistemlerine denmekte olup diğer bir adı da derin temeldir. kazık temeller, yapıların temellerinde gevşek zeminli bölgelerin (dolgu , balçık, alüvyon , moloz gibi..) taşıma gücü değerleri düşük , zemin emniyet gerilmesi yapı yüklerini karşılamayan çürük zeminlerde uygulanır.
diğer adıyla derin temel, sağlam tabakalara iletme görevini yaparak zeminle yapı temeli arasında rijit bir bağlantı oluşturur. yani bir nevi gevşek zemin üzerinde olan yapıyı zeminin altındaki sağlam tabakaya çivileme görevi yapar. çakma ve foraj (sondaj) yolu ile yapılır.
çakıldıktan sonra, ağırlığın tek bir kazığın kendi başına destekleyebileceğinden daha geniş bir alana dağıtılması için her kazığın üzerine bir kazık başlığı yerleştirilir.
çakma kazığın foraj(sondaj) yoluyla yapılan kazıklara göre önemli bir avantajı, kazıklar çakılırken aynı zamanda, yerinden çıkan toprağın çakılan kazığın etrafında sıkışarak daha büyük miktarda sürtünme sağlaması, bu sürtünme ile yük taşıma kapasitelerini artırmasıdır.
biraz fazla teknik bilgiye boğmuş olabilirim. size bu uygulamanın kullanıldığı iki örnek vereyim, istanbulda iseniz hergün ya bunları görüyorsunuz ya da kullanıyorsunuz:
haydarpaşa tren istasyonu denize ahşap kazıkların çakılması ile yapılmıştır. 1908 de açılan haydarpaşa garı, her biri 21 metre uzunluğunda olan 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. bu kazıklar zamanında buharlı çekiçlerle (o zamanlar şahmerdan denirdi) yerine çakılmıştır.
diğeri de yeni galata köprüsü ; herbiri 2 metre çapında 75-80 metre uzunluğundaki 114 çelik kazık üzerine oturtulmuştur.
foraj yoluyla yapılan kazık (fore kazıkta denir):
çakma kazık:
kazık temel, üst yapı yükünün tamamını veya bir bölümünü zayıf zeminden derinlerdeki sağlam tabakalara aktaran temel sistemlerine denmekte olup diğer bir adı da derin temeldir. kazık temeller, yapıların temellerinde gevşek zeminli bölgelerin (dolgu , balçık, alüvyon , moloz gibi..) taşıma gücü değerleri düşük , zemin emniyet gerilmesi yapı yüklerini karşılamayan çürük zeminlerde uygulanır.
diğer adıyla derin temel, sağlam tabakalara iletme görevini yaparak zeminle yapı temeli arasında rijit bir bağlantı oluşturur. yani bir nevi gevşek zemin üzerinde olan yapıyı zeminin altındaki sağlam tabakaya çivileme görevi yapar. çakma ve foraj (sondaj) yolu ile yapılır.
çakıldıktan sonra, ağırlığın tek bir kazığın kendi başına destekleyebileceğinden daha geniş bir alana dağıtılması için her kazığın üzerine bir kazık başlığı yerleştirilir.
çakma kazığın foraj(sondaj) yoluyla yapılan kazıklara göre önemli bir avantajı, kazıklar çakılırken aynı zamanda, yerinden çıkan toprağın çakılan kazığın etrafında sıkışarak daha büyük miktarda sürtünme sağlaması, bu sürtünme ile yük taşıma kapasitelerini artırmasıdır.
biraz fazla teknik bilgiye boğmuş olabilirim. size bu uygulamanın kullanıldığı iki örnek vereyim, istanbulda iseniz hergün ya bunları görüyorsunuz ya da kullanıyorsunuz:
haydarpaşa tren istasyonu denize ahşap kazıkların çakılması ile yapılmıştır. 1908 de açılan haydarpaşa garı, her biri 21 metre uzunluğunda olan 100 ahşap kazık üzerine inşa edilmiştir. bu kazıklar zamanında buharlı çekiçlerle (o zamanlar şahmerdan denirdi) yerine çakılmıştır.
diğeri de yeni galata köprüsü ; herbiri 2 metre çapında 75-80 metre uzunluğundaki 114 çelik kazık üzerine oturtulmuştur.
foraj yoluyla yapılan kazık (fore kazıkta denir):
çakma kazık:
devamını gör...
ayın en çalışkan 10 yazarı hakkında ne dediler
günde üj bej tanım yaparak 25. sırada yer almışım. ancak bu durum beni derinden sarsmıştır. dilimde acı bir türkü;
“gayrı gider oldum gardaşlar...
gayrı haram bu sözlük bana
bu tanımlar, bu artı oylar...
haram bana....”
not: akşama yazarım.
“gayrı gider oldum gardaşlar...
gayrı haram bu sözlük bana
bu tanımlar, bu artı oylar...
haram bana....”
not: akşama yazarım.
devamını gör...
muharebe arama kurtarma
kısaca mak. türk hava kuvvetlerine bağlı elit birlik. gönüllü ve üstün yetenekli askeri personelden oluşur. eğitim ve elemelerinin çok zor olduğu söylenir. başlıca görevleri, risk seviyesi ne olursa olsun sınır hattının dışındaki çeşitli personel ve kişileri kurtarmak ve vatana dönüşünü sağlamaktır.
devamını gör...
insandaki en kötüsünü ben yaşıyorum kıyaslamaları
bir olay.
dert malum organ gibidir, herkes en buyugu kendisinde zanneder.
akil sagligini koruyabilmek adina, “en” olmak isteyen kisiye istedigini verip, usulca bulunulan yeri terk etmek gerekir. buyur agam sahne senin.
dert malum organ gibidir, herkes en buyugu kendisinde zanneder.
akil sagligini koruyabilmek adina, “en” olmak isteyen kisiye istedigini verip, usulca bulunulan yeri terk etmek gerekir. buyur agam sahne senin.
devamını gör...
araba koltuklarındaki başlık neden var sorunsalı
öncelikle işin anatomik yapısını açıklayalım efendim. boyun omurlarında birinci omur(bkz: atlas) ve ikinci omur(bkz: axis) birbiriyle eklem yüzü oluşturur bu ekleme de anatomide atlantoaksiyal eklem denir. bu eklem şöyle bir şekilde birbirine bağlıdır.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://i.imgyukle.com/2021/02/07/LEbJXn.jpg)
görüldüğü üzere axiste dişe benzer bir yapı vardır ve bu yapı atlas ile eklem yüzü oluşturmaktadır. bu eklemin hemen arkasından ise omurilik geçmektedir. şimdi ben bunları neden anlattım ? sebebiyle beraber bu koltuk başlığının neden olduğunu algılayabilmemiz için. sizler arabada iken varsayalım ki arkadan bir araç süratli bir şekilde size çarptı. çok aşırı şiddetli çarpmalarda kafanız adeta bir kırbaç misali önce geriye sonra ise öne doğru sallanır. bu aşırı şekilde oluşan sallantıdan dolayı axis'te bulunan diş benzeri çıkıntı sizin omuriliğinize zarar verebilir hatta boyundan aşağısının felç kalmasına neden olabilir. sizi bu tür yaralanmalardan koruyabilmek için araçlarınızdaki koltuk başlıklarınız vardır. eğer aracınızda koltuk başlığınız yoksa mutlaka taktırmanızı öneririm.
![kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel](https://i.imgyukle.com/2021/02/07/LEbJXn.jpg)
görüldüğü üzere axiste dişe benzer bir yapı vardır ve bu yapı atlas ile eklem yüzü oluşturmaktadır. bu eklemin hemen arkasından ise omurilik geçmektedir. şimdi ben bunları neden anlattım ? sebebiyle beraber bu koltuk başlığının neden olduğunu algılayabilmemiz için. sizler arabada iken varsayalım ki arkadan bir araç süratli bir şekilde size çarptı. çok aşırı şiddetli çarpmalarda kafanız adeta bir kırbaç misali önce geriye sonra ise öne doğru sallanır. bu aşırı şekilde oluşan sallantıdan dolayı axis'te bulunan diş benzeri çıkıntı sizin omuriliğinize zarar verebilir hatta boyundan aşağısının felç kalmasına neden olabilir. sizi bu tür yaralanmalardan koruyabilmek için araçlarınızdaki koltuk başlıklarınız vardır. eğer aracınızda koltuk başlığınız yoksa mutlaka taktırmanızı öneririm.
devamını gör...
inançsızlara hemen ateist damgası yapıştırmak
toplumda bulunan çok gıcık olduğum davranış*.bak güzel kardeşim bir sürü inançsızlık çeşidi var.kısaca özetlemek gerekirse:
ateizm: tanrı yoktur. dolayısı ile dinler de yalandır.
deizm:tanrı vardır fakat dinler yalandır.
agnostisizm: tanrının varlığı insan tarafından bilinemez.
panteizm: evrenin kendisi tanrıdır.
apateizm: tanrı var ya da yok çok ta nickimde!
daha var ama bunları bilsen yeter. hepsinin ortak yönü cehennemde yanacak olması.*
(bkz: ateşimiz bol olsun)
ateizm: tanrı yoktur. dolayısı ile dinler de yalandır.
deizm:tanrı vardır fakat dinler yalandır.
agnostisizm: tanrının varlığı insan tarafından bilinemez.
panteizm: evrenin kendisi tanrıdır.
apateizm: tanrı var ya da yok çok ta nickimde!
daha var ama bunları bilsen yeter. hepsinin ortak yönü cehennemde yanacak olması.*
(bkz: ateşimiz bol olsun)
devamını gör...
son zamanlarda normal sözlük'ün huzurunun bozulması
x sevenlerin zekası , yok sözlüğün azalarak bitmesi vs.
e be kardeşim bu kadar sahiplenecek kadar ne yaşadın bu sözlükte?
neymiş efendim hep forumsal başlıklar başlıklar açılıyormuş artık buraya girilmezmiş.
e girme o zaman. zorla kafana silah dayayıp sözlüğe girdiren mi var?
birde sözlükte sözlüğün küfürsüz olduğunu bile bile sözlüğe gelip sonra da "sansürcü sözlük" diye yaygara koparanlar var.
işin kötüsü yönetim bunlara karşı hiçbir şey yapmadı. nötr kaldı.
hepimiz şuraya işten/okuldan başka bir yerden gelip eğlenceli vakit geçiriyor, eğleniyoruz. yapayın lütfen.
t: sözlüğün huzurunu bozan yazarlara seslenme yazısı.
e be kardeşim bu kadar sahiplenecek kadar ne yaşadın bu sözlükte?
neymiş efendim hep forumsal başlıklar başlıklar açılıyormuş artık buraya girilmezmiş.
e girme o zaman. zorla kafana silah dayayıp sözlüğe girdiren mi var?
birde sözlükte sözlüğün küfürsüz olduğunu bile bile sözlüğe gelip sonra da "sansürcü sözlük" diye yaygara koparanlar var.
işin kötüsü yönetim bunlara karşı hiçbir şey yapmadı. nötr kaldı.
hepimiz şuraya işten/okuldan başka bir yerden gelip eğlenceli vakit geçiriyor, eğleniyoruz. yapayın lütfen.
t: sözlüğün huzurunu bozan yazarlara seslenme yazısı.
devamını gör...