göze giren kirpik.
devamını gör...

bebekler nasıl parmaklarını emiyorsa yavru filler de hortumlarını emiyormuş efendim, ben böyle bir tatlılık görmedim!
fotoğrafa 5 saniye bakınca yavru fil sahiplenme formu doldurmaya başlıyorsunuz.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

-gözün kaç derece?

mesleğimi yapan herkes körleşmeye başladığından illaki duyuyorum bu soruyu. ya da "ay guzum allah yardımcınız olsun, emeğiniz boşa gitmesin..." falan.
devamını gör...

rammstein'in alışılmış ritminin dışında, yine de güzel bir klibe sahip şarkı. almanca sensiz anlamına gelmektedir.

devamını gör...

osmanlı devleti döneminde uzak eyaletlerden yılda bir defa toplu olarak alınan ve istanbul'a getirilen verginin adıdır.
devamını gör...

geniş omuzlu bir hanımefendinin uzun saçlarının arasına bıraksam ruhumun sağanak yağmurlarını.
hiç düşünmesem kim ne der diye.
devamını gör...

o kadar üzüldüm ki ya, anlatamam o kadar üzüldüm ki. yarım saat bile tahammül edemedim, en sevdiğim ve komple ezberimde olan 3 oyundan biriydi, yeri çok farklıydı bende. ecem erkek kötü bir oyuncu değil ama evimizin gül’ü, aynı zamanda seren’i olamamış maalesef. bitiremedim de zaten. aniden lise hayatına geçildi. nerede o “e vallahi izzet hala ben karışmak istemedim ama annem haklı, babam ticaretten hiç anlamıyor. bu devirde iğdeye para yatırılır mı kim ne yapsın iğdeyi? bugüne kadar iğdeden para kazanan olmuş mu ki babam kazansın? bu gidişle elde avuçta ne varsa batıracaklar, kendilerini düşünmüyorlarsa bari benim istikbalimi düşünsünler!” şeklindeki upuzun ilk cümlen, nerede o şebnem sönmez’in “dedi!”si... baktım ağlak mualla’yı da “recaiii, kaçtı bakayım senin numaran, recai recai recai” şeklinde ağlatmadı, dedim hatıralarım daha fazla üzülmesin. kapattım.

çok üzgünüm gerçekten. inat gibi de 1999 yapımı olan o güzelim oyun hiçbir yerde yok. bende dvd’si vardı kaybetmişim oradan oraya taşın derken. bana bir şeyhler oluyor kaldı bir, bari onu bize bırakın artık. daha önce de belirtmiştim, #558531 ne nazif’i be, şaban etmez bu yapım.
devamını gör...

uganda'da siyah kadınlar sanki sulu patates yemeği yapıyor gibi olgunlaşmamış yeşil muzdan yemek yapıyorlar. kırmızı olanı ise aşırı tatlıdır.
devamını gör...

birilerinin ankara'da sosyal bilimlerdeki araştırmaları merkeze alacak bir devlet üniversitesi açalım diyip yakın yıllarda açtığı türkiye'nin ilk ve tek sosyal bilimler üniversitesi.
https://www.asbu.edu.tr/tr
devamını gör...

öncelikle kahveniz taze olmazsa ne yaparsanız yapın o kahve köpüklü olmaz .
ben eskiden köpüklü kahve yapamazdım *. artık yapıyorum çok da güzel oluyor.
cezveye önce kahveyi koyuyoruz, ölçünün bir parça fazlası olacak miktar. sonra yeter miktarda soğuk ya da normal su.
topak kalmayana kadar güzelce karıştırıyorum. sonra ocağa alıp bir daha hiç karıştırmıyorum.
ateş çok kısık da olmayacak çor harlı da olmayacak. kaynaması çok uzun sürerse kahve pişiyor ve köpük yine kaçıyor.
ben bu şekilde yapıyorum, çok uzun zamandır köpüksüz kahve yapmadım.
yine de yapamıyorsanız bir makine alıp işi kökten çözün.*
devamını gör...

ideolojik şiirleri pek ilgimi çekmese de geri kalan şiirlerinde dudak uçuklatacak kadar iyi olduğunu düşünürüm hep size bir şiirini bırakıyorum. nasiplenirsiniz:

erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
avuçlarımda camdan bir parça gibi kalbimi sıkıp
parmaklarımı kanatarak
kırasıya,
çıldırasıya...
erkek kadına dedi ki:
- seni seviyorum,
ama nasıl?
kilometrelerce derin, kilometrelerce dümdüz,
yüzde yüz, yüzde bin beşyüz
yüzde hudutsuz kere yüz...
kadın erkeğe dedi ki:
- baktım
dudağımla, yüreğimle, kafamla;
severek, korkarak, eğilerek,
dudağına, yüreğine, kafana.
şimdi ne söylüyorsam
karanlıkta bir fısıltı gibi sen öğrettin bana...
ve artık
biliyorum:
toprağın
yüzü güneşli bir ana gibi
en son, en güzel çocuğunu emzirdiğini...

fakat neyleyim
saçlarım dolanmış
ölmekte olanın parmaklarına
başımı kurtarmam kâbil
değil!
sen
yürümelisin,
yeni doğan çocuğun
gözlerine bakarak...

sen
yürümelisin,
beni bırakarak...

kadın sustu.

sarıldılar

bir kitap düştü yere...
kapandı bir pencere...

ayrıldılar...

nazım hikmet - bir ayrılış hikayesi
devamını gör...

--! spoiler !--

sigara zehirmiş kuzen.

--! spoiler !--
devamını gör...

fakirlik.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ilk defa 1880 yılında, fransız nörolog jules cotard tarafından kapsamlı olarak tanımlanan, hastanın kendisini ölü olarak tabir ettiği bir psikolojik rahatsızlıktır. genellikle kaza veya büyük travmatik olaylardan sonra gelişir. hasta çürümüş olduğunu dahi düşünebilir.

cotard'a gelen ilk hasta orta yaşlı bir kadın olan matmazel x'ti. beyninin, organlarının olmadığına, kendisinin ölü olduğuna inanıyordu. doktor vakayı not etti ve cotard sendromu'nu tanımlayan vaka gözlemlenmiş oldu. en sonunda matmazel x açlıktan öldü. çünkü mide, ağız gibi yeme sistemlerinin çalışmadığına inanmıştı.

cotard bu durumu “delire de negation” yani "yok sayma hezeyanı" olarak adlandırmıştır. sendroma çok nadir rastlanır. aynı zamanda şiddetli depresyon, psikomotor gerilik, anksiyete belirtileri ile ilişkilidir. hasta halisülasyon görür, dünyayı yok kabul eder ve diğerlerinin onun ölü olduğuna inanması için intihara kalkışabilir.

(bkz: jules cotard)
devamını gör...

doğuşu, gelişimi ve çöküşü açısından tam bir ak partidir.
2008 top noktalarıydı, ben de pek keyif alarak yazar çizerdim. 2011'e kadar yine fena değildi, ana akım medyada kendine ciddi yerler bulmaya başlamıştı.
bu döneme kadar açılın ben ekşi sözlük yazarıyım nidalarıyla az ekmek de yemedik hani.
sonraları sözlük gitgide büyüyen ve ciddi rakamlara ulaşan dijital reklam pastasından daha çok nemalanmak istedi, yazar kadrosunu genişletip arama motorlarından daha çok ziyaretçi kazanıp bannerlarının reklam değerini arttırmak istedi. büyümeyi de
e hali ile büyüdükçe de kalite düştü. vasıfsız aptal saptal yazarlarla doldu taştı sözlük. sonra trollere müsade edildi, cinsiyetçi başlıklar, ırkçılık o bu derken şimdi tamamen rezil rüsva bir halde. aykut kocaman ersun yanal sözlükteki en büyük bilimsel tartışma halini aldı.
parayla tanım satın alan mankenler, oyuncular, şirketler, her başlıkta fink atan marketing hesapları falan cidden kusası geliyor artık insanın.
devamını gör...

yaklaşık 15 ülkede "yurtta sulh cihanda sulh" sözünün yer aldığı anıtlarının dikildiği büyük lider, fikir adamı.
devamını gör...

beni tanıyan herkes bilir ki içli köfte için kurşun atar kurşun yerim.
neyse efendim bir gün yapayım dedim aman allahım o kadar sert oldu ki al türk silahlı kuvvetleri'ne top tüfek diye ver.
o günden sonra daha da denemedim annem yapar ben yerim.
kurşun meselesi hâlâ geçerli o ayrı.
devamını gör...

akrabalık.
devamını gör...

olur iban verebilirim.
alttaki yazar yemek yapmayı bilmiyor.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim