kişinin kendini en özgür hissettiği an
açık denizde yüzerken.
devamını gör...
sagra special çeşmesi
sagra special çikolata satan dükkandı. şu an aktif satan var mı bilmiyorum ama doksanlarda zinciri vardı. çikolata kreması satılırdı ve çeşmeden çikolata akardı.
çocukken hansel ve gratel masalında çikolata evi arayan ben, o evin çimentosunu sagra special çikolata çeşmesinde bulmuştum.
(bkz: çarli ve çikolata fabrikası)
çocukken hansel ve gratel masalında çikolata evi arayan ben, o evin çimentosunu sagra special çikolata çeşmesinde bulmuştum.
(bkz: çarli ve çikolata fabrikası)
devamını gör...
evinizde bulunmasından en çok keyif aldığınız eşya
kahve makinesi.
devamını gör...
yalnızlığıma
bulutlar karalar bağlarken umutsuz günün seherinde,
radyoda bilmediğim bir dilde ızdırap veren bir şarkıyla tesadüfleşen duygularımı karşılıyorum.
hüzün sandalında sallana sallana ufka doğru uzaklaşan paslı,
kirli bir ruhun kalıntılarına sahibim yine.
içimde kopan fırtınalarda ararken ruh eşimi,
baygın kokusuyla musallaya yatırılmış
saçları yolunmuş bir papatyaya selam veriyorum.
ki ben ;
uzaktan, çok uzaktan,
uyumsuz cümlelerimin yüklemini paltomun cebine koyup,
sımsıkı usandığım, ama asla terketmediğim şehirlerde
sırılsıklam sevişirken yalnızlığımla,
şımarık çocuklar gibi şendim.
ki ben ;
lise bahçelerinde,
teneffüs zillerinin melodilerinde,
kampüslerin kuytularında,
derin uykularımda,
bir kumrunun özgür kanatlarına hasrettim.
yalnızlığıma...
radyoda bilmediğim bir dilde ızdırap veren bir şarkıyla tesadüfleşen duygularımı karşılıyorum.
hüzün sandalında sallana sallana ufka doğru uzaklaşan paslı,
kirli bir ruhun kalıntılarına sahibim yine.
içimde kopan fırtınalarda ararken ruh eşimi,
baygın kokusuyla musallaya yatırılmış
saçları yolunmuş bir papatyaya selam veriyorum.
ki ben ;
uzaktan, çok uzaktan,
uyumsuz cümlelerimin yüklemini paltomun cebine koyup,
sımsıkı usandığım, ama asla terketmediğim şehirlerde
sırılsıklam sevişirken yalnızlığımla,
şımarık çocuklar gibi şendim.
ki ben ;
lise bahçelerinde,
teneffüs zillerinin melodilerinde,
kampüslerin kuytularında,
derin uykularımda,
bir kumrunun özgür kanatlarına hasrettim.
yalnızlığıma...
devamını gör...
kitaplar ve sigaralar
george orwell’ın 7 adet denemesinden oluşan kitap.
orwell’ın romanlarına genelde aşinayız. her karakteri müthiş şekilde işlemesi ve düşünce dünyasını çok gerçekçi yaratmasından etkilendiğim bir yazar. önce romanlarını okudum ve sonra bu kitapla birlikte wigan iskelesi yolu kitaplarında onun bu karakterleri nasıl yarattığını daha iyi anladım. anladım ki yazar başka bir karakteri değil, birebir kendini anlatıyordu. bu iki kitapta da duygularını ve düşüncelerini açıkça bahsettiğinden, gözümün önüne onu temsil eden roman karakterleri geldi. onu daha iyi anlayacağım son 2 kitabı kaldı: katalonya’ya selam ve neden yazıyorum kitapları. bu kitaplardan sonra orwell hakkında detaylı bir yazı yazacağım ki bilinmeyen yönleri de bilinsin.
şimdi kitaba gelirsem, tek tek bölüm olarak incelediğimde:
1- kitaplar ve sigaralar: bu bölüm , sigara içmeyenlerin sigara içenlere söylediği, sigaraya vereceğimiz parayla neler alabileceğimiz muhabbeti üzerine çıkmış. kitaplara harcanan paranın atıl görünmesi, ‘bizim gibi adamlar bir kitaba 12,5 şilin veremez’ muhabbeti üzerine orwell oturup kitaplarına verdiği parayı , yıllık sigara masrafıyla karşılaştırıyor. kendisi aynı zamanda sağlam bir tiryaki notunu da düşeyim.
2- kitapçı anıları: aspidistra kitabındaki kahramanın çıkış hikayesi bu anılardan oluşuyor. tabi burada bundan bahsetmiyor. daha çok kitapçıda çalıştığı günlerden izlenimlerini paylaşıyor. aspidistra kitabında da ana karakter kitaçıda çalışan biri olunca, karakterin nasıl doğduğuyla ilgili çok düşünmeye gerek kalmıyor.
3- bir kitap eleştirmeninin itirafları: kendisi de aynı zamanda eleştirmen olan orwell’ın , kitap eleştirmenlerinin çalışma koşullarına ışık tutması var bu bölümde.
4- yazının korunması: eleştirinin ve sansürün bir yazarı nasış körelttiğinden ve yazma şevkini nasıl öldürdüğünden bahsediyor. bu bölüm gerçekten güzel ve ilginç bir bölüm. tolstoy için ilginç bir benzetmesi var mesela: iktidar fahişesi. yani yazılarının iktidarın menfaatleri doğrultusunda şekillendiğinden bahsediyor. şöyle de bir alıntı paylaşayım bölümle ilgili:
gerçekten gayri-siyasi bir yazın yoktur,özellikle de bizimkisi gibi doğrudan siya türden korkuların, nefretlerin ve sadakatlerin tüm insanların bilincinin yüzeyine yakın olduğu bir çağda.
5- ülkem sağ mı sol mu?: 1.dünya savaşı öncesi ve o dönemdeki savaşa ve siyasete bakış açısını anlatıyor.
6- yoksullar nasıl ölür?: yazarın bir dönem fransa’da hastalanıp, zatürreden dolayı hastanede yattığı ve hastane gözlemlerini anlatıyor. hastanenin parasız bir hastane olduğunu ve o dönemki tedavi yöntemleri ve sağlığa bakış açıları eleştiriliyor.
7- bizim de böyleydi sevinçlerimiz: en etkileyici bölümü buydu sanırım. orwell’ın çocukluğuna gidiyoruz burada. 8 yaşındayken seçkin bir özel okuldan burs kazanan orwell’ın bu okuldaki anılarından oluşuyor. zengin-fakir ayrımı okulda da baş gösteriyor. ayrıca papazın kızı kitabında ilk kez tanrı görüşünü bildirmişti ve bu bölümde de bilinenin aksine ateist olduğunu öğreniyoruz. bu bölümden uzun uzun orwell’dan bahsederken anlatacağım.
belki de romanlarından önce denemelerini okumak ,okuduğumuz kitapları daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. orwell’ın dilini sevenler için güzel bir kitap. düşüncelerinin nasıl şekillendiğini ve eric blair’den orwell’a nasıl dönüştüğünü daha iyi anlıyoruz.
orwell’ın romanlarına genelde aşinayız. her karakteri müthiş şekilde işlemesi ve düşünce dünyasını çok gerçekçi yaratmasından etkilendiğim bir yazar. önce romanlarını okudum ve sonra bu kitapla birlikte wigan iskelesi yolu kitaplarında onun bu karakterleri nasıl yarattığını daha iyi anladım. anladım ki yazar başka bir karakteri değil, birebir kendini anlatıyordu. bu iki kitapta da duygularını ve düşüncelerini açıkça bahsettiğinden, gözümün önüne onu temsil eden roman karakterleri geldi. onu daha iyi anlayacağım son 2 kitabı kaldı: katalonya’ya selam ve neden yazıyorum kitapları. bu kitaplardan sonra orwell hakkında detaylı bir yazı yazacağım ki bilinmeyen yönleri de bilinsin.
şimdi kitaba gelirsem, tek tek bölüm olarak incelediğimde:
1- kitaplar ve sigaralar: bu bölüm , sigara içmeyenlerin sigara içenlere söylediği, sigaraya vereceğimiz parayla neler alabileceğimiz muhabbeti üzerine çıkmış. kitaplara harcanan paranın atıl görünmesi, ‘bizim gibi adamlar bir kitaba 12,5 şilin veremez’ muhabbeti üzerine orwell oturup kitaplarına verdiği parayı , yıllık sigara masrafıyla karşılaştırıyor. kendisi aynı zamanda sağlam bir tiryaki notunu da düşeyim.
2- kitapçı anıları: aspidistra kitabındaki kahramanın çıkış hikayesi bu anılardan oluşuyor. tabi burada bundan bahsetmiyor. daha çok kitapçıda çalıştığı günlerden izlenimlerini paylaşıyor. aspidistra kitabında da ana karakter kitaçıda çalışan biri olunca, karakterin nasıl doğduğuyla ilgili çok düşünmeye gerek kalmıyor.
3- bir kitap eleştirmeninin itirafları: kendisi de aynı zamanda eleştirmen olan orwell’ın , kitap eleştirmenlerinin çalışma koşullarına ışık tutması var bu bölümde.
4- yazının korunması: eleştirinin ve sansürün bir yazarı nasış körelttiğinden ve yazma şevkini nasıl öldürdüğünden bahsediyor. bu bölüm gerçekten güzel ve ilginç bir bölüm. tolstoy için ilginç bir benzetmesi var mesela: iktidar fahişesi. yani yazılarının iktidarın menfaatleri doğrultusunda şekillendiğinden bahsediyor. şöyle de bir alıntı paylaşayım bölümle ilgili:
gerçekten gayri-siyasi bir yazın yoktur,özellikle de bizimkisi gibi doğrudan siya türden korkuların, nefretlerin ve sadakatlerin tüm insanların bilincinin yüzeyine yakın olduğu bir çağda.
5- ülkem sağ mı sol mu?: 1.dünya savaşı öncesi ve o dönemdeki savaşa ve siyasete bakış açısını anlatıyor.
6- yoksullar nasıl ölür?: yazarın bir dönem fransa’da hastalanıp, zatürreden dolayı hastanede yattığı ve hastane gözlemlerini anlatıyor. hastanenin parasız bir hastane olduğunu ve o dönemki tedavi yöntemleri ve sağlığa bakış açıları eleştiriliyor.
7- bizim de böyleydi sevinçlerimiz: en etkileyici bölümü buydu sanırım. orwell’ın çocukluğuna gidiyoruz burada. 8 yaşındayken seçkin bir özel okuldan burs kazanan orwell’ın bu okuldaki anılarından oluşuyor. zengin-fakir ayrımı okulda da baş gösteriyor. ayrıca papazın kızı kitabında ilk kez tanrı görüşünü bildirmişti ve bu bölümde de bilinenin aksine ateist olduğunu öğreniyoruz. bu bölümden uzun uzun orwell’dan bahsederken anlatacağım.
belki de romanlarından önce denemelerini okumak ,okuduğumuz kitapları daha iyi anlamamıza yardımcı olacaktır. orwell’ın dilini sevenler için güzel bir kitap. düşüncelerinin nasıl şekillendiğini ve eric blair’den orwell’a nasıl dönüştüğünü daha iyi anlıyoruz.
devamını gör...
attack on titan
4. sezon 8. bölüm üzdü ve sinirlendirdi. bu da bize izleyiciler olarak ne kadar bencil olduğumuzu gösteriyor. 6. ve 7. bölümlerde bu bölümde yaşanandan kat kat daha dramatik olaylar yaşandı ama hüzünden ziyade bir intikamdan alınan keyif vardı.
görüyoruz ki insanoğlu adalete sadık kalmak yerine, ilkelerle davranmak yerine bir öfke sarmalına giriyor ve şiddeti bir şekilde evirip çevirip meşrulaştırıyor.
naruto serisinde de benzer bir hikaye vardı. bir bölümde, kendi felsefesine sahip pain karakteri naruto'nun yaşadığı şehri yok eder. pain, savaş sarmalına girmiş ninja dünyasına barış getirmek istemektedir. bunu da savaş yolunu seçen devletlere savaşın ne olduğunu, acının ne olduğunu göstererek yapmaktadır. pain, bildiğin overpowered bir yan karakter, baş karakter naruto'ya şöyle söyler:
“i want you to feel pain, to think about pain, to accept pain, to know pain...
those who do not understand true pain can never understand true peace.”
sonuç olarak nefret döngüsünü bu şekilde kırabileceğini düşünür. naruto bunu kabul etmez, karşı çıkar ama net bir cevap bulamaz bu soruya.
sonuçta hepimiz adalet adına intikam peşinde koşan sıradan insanlarızdır.
görüyoruz ki insanoğlu adalete sadık kalmak yerine, ilkelerle davranmak yerine bir öfke sarmalına giriyor ve şiddeti bir şekilde evirip çevirip meşrulaştırıyor.
naruto serisinde de benzer bir hikaye vardı. bir bölümde, kendi felsefesine sahip pain karakteri naruto'nun yaşadığı şehri yok eder. pain, savaş sarmalına girmiş ninja dünyasına barış getirmek istemektedir. bunu da savaş yolunu seçen devletlere savaşın ne olduğunu, acının ne olduğunu göstererek yapmaktadır. pain, bildiğin overpowered bir yan karakter, baş karakter naruto'ya şöyle söyler:
“i want you to feel pain, to think about pain, to accept pain, to know pain...
those who do not understand true pain can never understand true peace.”
sonuç olarak nefret döngüsünü bu şekilde kırabileceğini düşünür. naruto bunu kabul etmez, karşı çıkar ama net bir cevap bulamaz bu soruya.
sonuçta hepimiz adalet adına intikam peşinde koşan sıradan insanlarızdır.
devamını gör...
günaydın sözlük
günaydın sözlük, günaydın diğerleri.
bu sabah no pic, no çay, no basmane.
sadece şarkı, adı "gözlerimi kapatacağım".
dimitra galani uyandırdı beni sağolsun bu sabah. şarkı başkası ile ünlenmiş ama dimitra öyle güzel söylüyor ki, kıyamadım.
θα κλείσω τα μάτια spotify
bu sabah no pic, no çay, no basmane.
sadece şarkı, adı "gözlerimi kapatacağım".
dimitra galani uyandırdı beni sağolsun bu sabah. şarkı başkası ile ünlenmiş ama dimitra öyle güzel söylüyor ki, kıyamadım.
θα κλείσω τα μάτια spotify
devamını gör...
konjenital diyafragmatik herni
diyafragmanın tam ya da kısmi yokluğuna bağlı olarak karıniçi organlarının diyafragma açıklığından göğüs boşluğuna çıkma durumudur.
devamını gör...
birhan keskin
kendisini çok sevdiğim ve instagram dmden sürekli olarak ulaşmaya çalıştığım değerli şair.
--- alıntı ---
o günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç
dünya için. rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli.
kıvrılıp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş,
limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum.
uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti.
ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele,
iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra,
içimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.
bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte
bıraktın, unuttum, unutuldum.
seni kırdığım yerden beni de kırdılar,
ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
o günden sonra kuracak güzel bir cümlem olmadı hiç
dünya için. rüyalarım tüller ve silahlardan bu yana sisli.
kıvrılıp giden dalgın bir yol, yolda eski bir taş,
limanda bağlı bir tekne, yosunlu bir halat gibi durdum.
uzağımda açık denizdi o yürüdü gitti.
ben kıyıda ıssız bir ev, ince boğazda gıcırdayan tahta iskele,
iskelede bir lastik, az ilerde turuncu bir şamandıra,
içimde kuzeyden bir hatıra aksiyle durgun suya vurdum.
bir siyah beyaz kare içinde, hepsi hepsi bir hatıra işte
bıraktın, unuttum, unutuldum.
seni kırdığım yerden beni de kırdılar,
ben hiçbir cümleyle ağlayamam artık seni.
--- alıntı ---
devamını gör...
islam'ı bilmeyen yazarların islam'ı kötüleyici başlıklar açması
e bileni de öldürüyorlar.
(bkz: turan dursun)
(bkz: turan dursun)
devamını gör...
kırk yaş üstü sözlük yazarları
ülkemizde sözlük yazarlığı kavramının mucidi ve bizzat ilk şahidi olan yazarlardır.
devamını gör...
perde asmak
eskiden nefret ederdim. büyüdükçe annem uğraşmasın yorulmasın diye keyifle asıyorum. ayrıca perde yıkandıktan sonra o odada sigara içmiyorum. (bkz: hayırlı evlat)
devamını gör...
go oyunu
trevanian, altı bölümden oluşan meşhur romanı şibumi (kitap)’ yi go oyununun aşamalarına oturtarak kurgulamıştır. sezgi ve denge felsefesiyle çin’ in antik çağlarından günümüze uzanan bu geleneksel oyun, şibumi romanıyla dünyada olduğu gibi ülkemizde de meraklısını arttırdı. oyuncuların bir araya geldiği dernekler kuruldu.
devamını gör...
türk dizi tarihinin en orijinal karakteri
(bkz: memduh başgan)
eğer paralel bi evrende gerçekse ve bir şekilde bu başlığı okuyo olsa; "ampır ampır konuşmayı bırakın" diyodur eminim şasdlka
eğer paralel bi evrende gerçekse ve bir şekilde bu başlığı okuyo olsa; "ampır ampır konuşmayı bırakın" diyodur eminim şasdlka
devamını gör...
türkiye’nin en iyi müzik grubu
manga.
devamını gör...
herkes hoşlandığı sözlük yazarını itiraf etsin etkinliği
(bkz: lucifer iş başında) sen şeytaan sen yılaan. (gülücük)
devamını gör...
twitter kızları
psikolojik sıkıntıları var birçoğunun. hayatımda hiç twitter kullanmadığım için oldukça mutluyum. burdan biri bana sen kesin twitter ünlüsüsün demişti. küfür etse daha az üzülürdüm.
devamını gör...
korona aşısı olmak istemeyen insan
aşı olduktan sonra eğer maskesiz mesafesiz çıkabileceksek tamam bana 10 tane saplayın. ama kalkıp 65 yaş üstünün nerdeyse hepsini aşılayıp ta onlara günde bir kaç saat dışarı çıkma izni veriliyor aşılı olanların aşısız olanlardan hiç bir farkı olmuyorsa aşının bir anlamı kalmaz benim için.
devamını gör...

