mucize
olağanüstü bir olayın meydana gelmesidir. mucize ile ilgili çok güzel bir olay var. " bir gün küçük bir kız bir eczaneye girip toplamış olduğu tüm parasını eczacıya verip mucize varmı, almak istiyorum der. eczacı gülerek mucizeyi ne için istiyorsun der küçük kız da kardeşimin başında şöyle bir şişlik var babam eğer bir mucize olmazsa öleceğini söylüyor ben kardeşimin ölmesini istemiyorum ona bir mucize almak istiyorum der. eczacı buna çok üzülür ve küçük kıza maalesef bizde mucize yok der. sonra küçük kızın arkasında olayı izleyen bir adam elini kızın omzuna koyarak şöyle der göster bakalım ne kadar paran var der sonra küçük kızın parasını sayar ve ooo tam da bir mucize alacak kadar paran var der ve hadi beni kardeşinin yanına götür de onu bir göreyim der sonra kızın evine giderler ve o adam küçük çocuğun başına bakar ve 2 gün sonra o küçük çocuğun ameliyatını ücretsiz yapar. ve bu yaşanmış gerçek bir olaydır o ameliyatı yapan ise ülkemizde olduğu gibi dünyada da ünlü iranlı beyin cerrahı prof. dr. madjid samii'dir.
devamını gör...
yengeç burcu
duygusal filan değiller, benciller..
erkeklerinin hepsi kız gibi, insanı göbeğinden çatlatır,
adaletsizler, net..
herkesin heryerde onlara ayrıcalık yapmasını isterler, herkesde mecbur sanırlar, öyle davranırlar, anlatamazsınızda, heryerde karın ağrısı, her yerde pürüz dür bunlar, herşey onların hakkı,
zaten non-stop size küsmüş olduklarından iletişim de kuramazsınız
ruhları zorbadır, şiddete en meyilli burç
aynı zamanda şiddete en çok kafa yoran burçtur, çünkü sadece fiziksel değil, psikolojik şiddetle en çok uğraşanlarda bunlardır,
cezaevlerindeki suçluların %90 ı
ruh hastalarının %90 ı tam hatırlamıyorum 99 da olabilir, bu hasta ruhlar hep yengeç burcudur, tesadüf değildir
tecrübeylede sabittir, verdikleri sözü tutmazlar, cimridirler, çünkü hep almak isterler, herkes hep beni düşünsün isterler..
öyle anaç filanda değildirler..
erkekleri feminen olur, karakterleri kadın gibidir..
kadını ayrı mız mız.. bir tane müdürüm vardı, 50 li yaşlarda dul, fal baktırmaya gidip gidip, falımda sen çıktın sen beni kıskanıyormuşsun derdi, benim kıyafetlerimin aynısından alıp giyerdi, bir dönem bir sevgilim olmuştu ama böyle, çiçekler filan işyerime gelirdi almaya, yakışıklıydı da, gitti reddettiği adamla görüşmeye başladı, çıkmaya başladı, getirdi benimle tanıştırırdı özellikle, bana çok aşık diye bana anlatırdı..
ömür törpüsü insanlar..
erkeklerinin hepsi kız gibi, insanı göbeğinden çatlatır,
adaletsizler, net..
herkesin heryerde onlara ayrıcalık yapmasını isterler, herkesde mecbur sanırlar, öyle davranırlar, anlatamazsınızda, heryerde karın ağrısı, her yerde pürüz dür bunlar, herşey onların hakkı,
zaten non-stop size küsmüş olduklarından iletişim de kuramazsınız
ruhları zorbadır, şiddete en meyilli burç
aynı zamanda şiddete en çok kafa yoran burçtur, çünkü sadece fiziksel değil, psikolojik şiddetle en çok uğraşanlarda bunlardır,
cezaevlerindeki suçluların %90 ı
ruh hastalarının %90 ı tam hatırlamıyorum 99 da olabilir, bu hasta ruhlar hep yengeç burcudur, tesadüf değildir
tecrübeylede sabittir, verdikleri sözü tutmazlar, cimridirler, çünkü hep almak isterler, herkes hep beni düşünsün isterler..
öyle anaç filanda değildirler..
erkekleri feminen olur, karakterleri kadın gibidir..
kadını ayrı mız mız.. bir tane müdürüm vardı, 50 li yaşlarda dul, fal baktırmaya gidip gidip, falımda sen çıktın sen beni kıskanıyormuşsun derdi, benim kıyafetlerimin aynısından alıp giyerdi, bir dönem bir sevgilim olmuştu ama böyle, çiçekler filan işyerime gelirdi almaya, yakışıklıydı da, gitti reddettiği adamla görüşmeye başladı, çıkmaya başladı, getirdi benimle tanıştırırdı özellikle, bana çok aşık diye bana anlatırdı..
ömür törpüsü insanlar..
devamını gör...
normal sözlük kelimelik turnuvası
bak bu olur işte. olursa katılırım.
devamını gör...
iki çocuğun kediyi bayıltana kadar dövmesi
geleceğin psikopatları. düzgün yetiştirin bebelerinizi ya da üremeyin. sizin insanlıktan nasibini almamış bebelerinizin ceremesini niye masum hayvanlar çekiyor?
devamını gör...
normal sözlük 800'ler kulübü
sözlüğün elit seviyesine yükselmiş burjuva kesiminin yer aldığı topluluktur. bu kulübe girenler yapılacak ilk genel konseyde, yüksek şura&hazirunun takdimiyle, (bkz: kafa sözlük liyakat nişanı) ve d&r dan hediye çeki takdim edilecektir. futbol derbisinde gol atmış futbolcu misali bundan sonra sözlük hayatına gerçek bir kafacı olarak devam edendir.
devamını gör...
amok koşucusu
psikolojik bir rahatsızlık olan amok hastalığı bir çeşit cinnet geçirme hali. karşısına çıkan her canlıyı öldürme isteği olan bir cinnet hali olan rahatsızlık, aniden ortaya çıkan ve şiddet eğilimi gösteren bir ruh hali olarak ortaya çıkıyor. 18 yy'da filipinler ve malezya'ya özgü bir delilik hastalığı. bu rahatsızlığı taşıyan kişiler de amok koşucusu olarak tanımlanmıştır. ordu'da ceren özdemir'in katiline de psikologlar amok teşhisi koymuştu.
devamını gör...
soba üzerine portakal kabuğu koymak
modern insanın en büyük probleminden biridir. kalloferin üzerine portakalı koyduğunda da aynı eski tadı-havayı elde edeceğine inanır.
devamını gör...
yabancı yayınları
penguen kitap’ın ithaki yayınları dışındaki ikinci markasıdır. ithaki yayınları’nda çizgi daha net olduğu için oraya daha popüler kitapları sokmamak adına açılmış ve bu doğrultuda yayın hayatına devam etmekte.
sokak kedisi bob kitabı ile yayın hayatı başlamıştır.
sokak kedisi bob kitabı ile yayın hayatı başlamıştır.
devamını gör...
güzelleme
“bak bunlar ellerin senin bunlar ayakların
bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
bak bu sensin çocuğum enine boyuna
bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
sabaha kadar koynumda yatmışsın
bak bende yalan yok vallahi billahi
sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
işe bak sen gözlerinde burda
gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
bak çocuğum kolların işte çıplak işte
bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
gözlerin sabahın sekizinde bana açık
ne günah işlediysek yarı yarıya
sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
bunların konuşması olur öpmesi olur
seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
vapurdaydık vapur kıyıdan gidiyordu
üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
uzanmış seni usulca öpmüştüm
hemen yanımızda balıklar gidiyordu.”
bir cemal süreya şiiri.
bunlar o kadar güzel ki artık o kadar olur
bunlar da saçların işte akşamdan çözülü
bak bu sensin çocuğum enine boyuna
bu da yatak olduğuna göre altımızdaki
sabaha kadar koynumda yatmışsın
bak bende yalan yok vallahi billahi
sen o kadar güzelsin ki artık o kadar olur
işe bak sen gözlerinde burda
gözlerinin ucu da burda yaşamaya alışık
iyi ki burda yoksa ben ne yapardım
bak çocuğum kolların işte çıplak işte
bak gizlisi saklısı kalmadı günümüzün
gözlerin sabahın sekizinde bana açık
ne günah işlediysek yarı yarıya
sen asıl bunlara bak bunlar dudakların
bunların konuşması olur öpmesi olur
seni usulca öpmüştüm ilk öptüğümde
vapurdaydık vapur kıyıdan gidiyordu
üç kulaç öteden istanbul gidiyordu
uzanmış seni usulca öpmüştüm
hemen yanımızda balıklar gidiyordu.”
bir cemal süreya şiiri.
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu
sözlüğe geldiği ilk zamanlarda dikkatimi çeken yazar. fakat pek konuşmuşluğumuz yoktu, karşılıklı okuduğumuz tanımlar sayesinde belki az da olsa fikir sahibi olmuştuk. yani en azından ben öyleydim.
nickaltına yazılan bunca güzel tanımı ne kadar hak ettiğini kulüpler açıldıktan sonra tam manasıyla anladım çünkü bu sayede kendisiyle iletişim içerisinde olduk. kibar, yardımsever, çalışkan gibi sıfatlar sıradan kalacaktır ve eminim onca tanımın içinde bunları yazan birçok yazar arkadaşımız vardır.
ben kendisine bana güvendiği için teşekkür etmek istiyorum. insan bazen kendisine bile güvenemiyor. bir başkasının güvenini kazanmak, daha doğrusu o kişinin size güven duyması o kadar değerli ki. teşekkür ederim umutlu'm. ayrıca nick'ini seven yazarlardan biri de benim ihihi.
nickaltına yazılan bunca güzel tanımı ne kadar hak ettiğini kulüpler açıldıktan sonra tam manasıyla anladım çünkü bu sayede kendisiyle iletişim içerisinde olduk. kibar, yardımsever, çalışkan gibi sıfatlar sıradan kalacaktır ve eminim onca tanımın içinde bunları yazan birçok yazar arkadaşımız vardır.
ben kendisine bana güvendiği için teşekkür etmek istiyorum. insan bazen kendisine bile güvenemiyor. bir başkasının güvenini kazanmak, daha doğrusu o kişinin size güven duyması o kadar değerli ki. teşekkür ederim umutlu'm. ayrıca nick'ini seven yazarlardan biri de benim ihihi.
devamını gör...
normal sözlük yazarlarının meslekleri
tercümanlık. biraz migreni tetiklediğini söylemeden geçemeyeceğim.
devamını gör...
spawn
bundan sonraki dönemlerde arada bir görünüp, arada bir kaybolacak yazar.
sevenleri bir şekilde ulaşır da, sevmeyenleri yokluğunda buraları sahipsiz sanarsa, o kötü..
sevenleri bir şekilde ulaşır da, sevmeyenleri yokluğunda buraları sahipsiz sanarsa, o kötü..
devamını gör...
sessizliğe hayranlık
bir abdulrazak gurnah kitabıdır.
abdulrazak gurnah 2021 nobel edebiyat ödülünü kazanan ve benim de bu sayede tanıdığım ve bundan biraz mahcubiyet duyduğum büyük bir yazar. zanzibar doğumlu olan yazar hayatının büyük bir çoğunluğunu iltica ettiği ingiltere’de geçirmiş ancak sömürge döneminde yaşadıklarını asla içinden atamamış.
sürekli bir yabancılık hissi yaşadığı kitaplarından açıkça belli olan yazar, ne ingiltere’ye ne de anavatanına ait olduğunu hissedebilmiş, tıpkı sessizliğe hayranlık romanının kahramanı ingilizce öğretmeni gibi.
bu öğretmen daha çocukken ayrıldığı ülkesine hep uzaktan bakarken kızı ve eşiyle bile arasında hep bir duvar oluşur. kendine o kadar yabancı hisseder ki ingiltere’de bir ingiliz olan eşi ve bu kültürde büyümüş kızı ile farklılıkları bile rahatsız edici boyutlara ulaşır.
sonra ülkesine dönmek icap eder iki haftalığına. ancak bu iki hafta kendini tüm dünyaya yabancı hissetmesi için yeterli olur.
kendi ülkene yabancı olmaya başladığında başka hiçbir ülke seni avutamaz. zamanla her yerin ve herkesin yabancısı olmaya başlar insan. ve içinden derin bir iç çekiş gibi sessizliğe hayranlık başlar.
abdulrazak gurnah 2021 nobel edebiyat ödülünü kazanan ve benim de bu sayede tanıdığım ve bundan biraz mahcubiyet duyduğum büyük bir yazar. zanzibar doğumlu olan yazar hayatının büyük bir çoğunluğunu iltica ettiği ingiltere’de geçirmiş ancak sömürge döneminde yaşadıklarını asla içinden atamamış.
sürekli bir yabancılık hissi yaşadığı kitaplarından açıkça belli olan yazar, ne ingiltere’ye ne de anavatanına ait olduğunu hissedebilmiş, tıpkı sessizliğe hayranlık romanının kahramanı ingilizce öğretmeni gibi.
bu öğretmen daha çocukken ayrıldığı ülkesine hep uzaktan bakarken kızı ve eşiyle bile arasında hep bir duvar oluşur. kendine o kadar yabancı hisseder ki ingiltere’de bir ingiliz olan eşi ve bu kültürde büyümüş kızı ile farklılıkları bile rahatsız edici boyutlara ulaşır.
sonra ülkesine dönmek icap eder iki haftalığına. ancak bu iki hafta kendini tüm dünyaya yabancı hissetmesi için yeterli olur.
kendi ülkene yabancı olmaya başladığında başka hiçbir ülke seni avutamaz. zamanla her yerin ve herkesin yabancısı olmaya başlar insan. ve içinden derin bir iç çekiş gibi sessizliğe hayranlık başlar.
devamını gör...
bir araya gelince muazzam olan şeyler
filtre kahve ve kek. tüketmeden önce bir süre bakıyorum bu ikiliye. çok yakışıyorlar.
devamını gör...
ben gene sana vurgunum
nükhet duru'nun seslendirdiği bu şarkı, yabancı müzisyen the weeknd'in 2014 yılında çıkardığı often şarkısında arka planda çalmaktadır.
devamını gör...
6 kelimelik hikayeler
yeryüzünde mülteciydi, yurt bellediği yüreklerden sürgün.
devamını gör...
hiroşima
nazım hikmet'in hakkında şiir yazdığı, 2. dünya savaşında oldukça büyük bir yıkıma uğrayan japonya şehridir.
--- alıntı ---
kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
--- alıntı ---
şiirin hikayesi
--- alıntı ---
kapıları çalan benim
kapıları birer birer.
gözünüze görünemem
göze görünmez ölüler.
hiroşima’da öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.
saçlarım tutuştu önce,
gözlerim yandı kavruldu.
bir avuç kül oluverdim,
külüm havaya savruldu.
benim sizden kendim için
hiçbir şey istediğim yok.
şeker bile yiyemez ki
kâat gibi yanan çocuk.
çalıyorum kapınızı,
teyze, amca, bir imza ver.
çocuklar öldürülmesin
şeker de yiyebilsinler.
--- alıntı ---
şiirin hikayesi
devamını gör...
mükemmeliyetçilik
mahveder insanı. başarmak istediklerini başaramaz çünkü en iyisi için iyiyi kaybetmiş olur. her yapılan işte bir kuşku, bir kaygı belirir insanın içinde. orta olmamalıdır mükemmeliyetçi insan için. olacaksa mükemmel olmalıdır, elinden gelenin en iyisi değil, en mükemmel neyse o olmalıdır. mükemmel olmayacaksa olmasın daha iyi dedirten, aşılması güç, uykudan eden bir özelliktir.
devamını gör...

