carrefour'dan 50 tl'ye aldığım ve uzun süre keyifle kullandığım kulaklığım. şimdi 70tlden başlıyor. fiyatına göre çok kaliteli bir ürün. bassları benim çok hoşuma gidiyor, o fiyata göre çok iyi. uzun süre kulakta kalınca ağrı yapıyor ama. kullanıcı puanım 7/10. 3 puanı nereden kırdın sayın yazar derseniz kulağı ağrıtması derim.

edit: bana uzun süre yol arkadaşlığı eden, fiyatına göre ve benim çok da anlamama rağmen mükemmel bass verdiğini düşündüğüm bu güzel kulaklığımın ömrü çok kısa bir süre önce son buldu. hem de kendisine emanet ettiğim kardeşim tarafından... neyse canı sağ olsun.

kardeşim sağ olsun yerde bırakmış, sandalyeyi çekerken de fark etmemiş, garibim kulaklık onlarca kilo yükün altında kalarak yamulmuştu.

ama harbiden güzel kulaklıktı kendisi. bana uzun süre yol arkadaşlığı etti. düşürmelerime, spordayken kulağımda uzun süre durması ve ter yemesine rağmen bana mısın demedi. dayandı da dayandı yani. böyle bir sonu hak ettiğini düşünmüyorum.

ayrıca 50 liraya aldığım, daha sonra 70 liralara kadar çıkan bu kulaklık şimdilerde yüz liradan aşağı fiyatta satılmıyor. yine de harika bir fiyat/performans ürünü olduğunu düşünüyorum.
devamını gör...

tahtakale= istanbul/fatih'te bir semtin adı. taht-el kale'den gelmektedir. kale altı demektir. bugün istanbul üniversitesinin yer aldığı bölgede zamanında sur ile çevrili bir osmanlı sarayı var imiş. etrafının sur ile çevreli olması sebebi ile "kale" yakıştırması kullanılmış. tahtakale semti de "sarayın altı, kale altı" adlandırmasıyla günümüze bu şekilde ulaşmış.
devamını gör...

ay yüzlü sevgili demiş hayyam rubayilerde.
devamını gör...

onca kadın neden her hafta toplanıp hunharca kısır yer hiç anlamadığım ama zevkle katıldığım aktiviteydi o yıllarda. orada konuşulanlara kulak kabartip, özellikle alçak tonda konuşulanları dinlemek için can atardım.eskinin dedikoduları bile güzeldi. ah ne tehlikeli oyunlar bunlar.
velhasıl keyifliydi. komşu çocuklarıyla oynanan oyunlar , pasta börek kısır üçlüsüne gömülmek, bol dedikodu çok cazip gelirdi.
bir de bunun babaanneyle büyüyorsan mevlüt toplantıları olanı vardır. orada herşey daha sükunet içinde, sonu tavuklu pilav, ayran ve pilava bulaşmış tulumba tatlısı eşliğinde biter , her yer gül suyu kokardı.
devamını gör...

uzun süredir kalemi elime almıyorum işi gücü sebep edip. içimden kendime kızıyorum 'ne güzel çiziyorduk, çizmeye çalışıyorduk!'. eskilerden belki 2 sene öncesinden bir resim.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

istanbul'un balat ilçesinde bulunan kahvesi gerçekten diğer kahvelerden farklı olan güzel mini mekan. her balat'a uğradığımda kahvesini içmeden gitmem. sahibiyle muhabbetimizde kullandığı kahve çekirdeğini özel yurt dışından getirdiğini hatırlıyorum. türk kahvesi ve filtre kahvesi gerçekten başarılı,gidip tatmanızı tavsiye ederim.

biraz öznel olacak ama bir eleştirim de var. anlaşılır bir şey yalnız sahibinin amacı genel olarak müşterilere kahveyi vereyim daha sonra hızlı bir şekilde içsinler gitsinler sirkülasyon oluşsun düşüncesinde ve bunu her uğradığımda şahit oluyorum. tabi ki para kazanacak yalnız kendimde bariz hissetmedim ancak bazı anlara tanık oldum.
ama tabi ki kalitenin hakkını vermek lazım,gerçekten başarılı. bildiğim çok güzel bir kahve yapan yer var,gelmek ister misin? sorusuna harika bir şekilde yanıt verecek yerdir kendileri. gidip tattıktan sonra her zaman görüşünüzü benimle paylaşabilirsiniz.*

mekanın görüntüsü için tık tık
devamını gör...

yetenek sahibi olmadan da bu ülkede para kazanabileceğini gösteren şahsiyet.
devamını gör...

oğlum o senin yengen yengen demek istediğim başlık.
devamını gör...

türk dil kurumu sözlüğüne göre halk ağzında ışıltı, parıltı anlamına gelen sözcüktür.

ilk çıktığı zaman hemen alıp okumaya başladığım yaşar kemal ustanın dört kitaptan oluşan bir ada üçlemesi kitabının ikinci kitabı olan karıncanın su içtiği isimli kitabında rastlamıştım bu sözcüğe.

bugün al gözüm seyreyle salih kitabını okurken aklıma geldi yeniden ve ben şuna bir tanım yazayım dedim ve bunu içimden geçirir geçirmez de usta kitabın 34.sayfasında bir kez 35. sayfasında ise iki kez daha kullandı sözcüğü. böyle olunca da bir tanım yazmak farz oldu.

denizden bahsettiği her kitabında kullanıyor usta bu sözü. bu kitapta da denizin, güneşin ve balıkların kayalara düşürdüğü ipiltiden bahsediyor büyük yazar.

kelimenin bu kadar aklımda kalmasının nedeni ise kitabı okuduğum gün arkadaşlarımla bir kafede oturup scrabble oynamamdır. bir yerde, allah’ın işi elimdeki harfler tam bu sözcüğü yazmaya uygundu ve kelimenin üç katını almamam için hiçbir neden yoktu. oyun arkadaşlarımın özgüvenli cehaleti dışında. ama ben yazdım yine de cehalet savaşçısı bir öğretmen adayı olarak.

arkadaşlarım “ aşortmen” yazarak büyük puanlar toplamak peşinde oldukları için kabul etmediler benim sözcüğümü. oyunu da kaybettim zaten. beni üzen oyunu kaybetmek değildi. yumuşak g harfinden bahsederken boğulur gibi “ğııııı var mı” diyen insanların yaşar kemal’den öğrendiğim bir sözcüğü saymamaları idi.

çıkışta üçünü de konur sokaktaki küçük imge kitabevine sokup sözlükten gösterdim ama oyunu kaybettiğimle ve entel olarak yaftalandığımla kaldım.

umarım bu yazıyı okurlar ve aşoetmenlerine düşen ipilti gözlerini alır.
devamını gör...

(bkz: gregor samsa)
devamını gör...

ay veya güneş tutulmalarına fobim var.
1999'dan beridir tutulmalardan tırsıyorum.
aman bizden uzakta tutulsun.
devamını gör...

bu yazarın yeri bende çok baska.* sözluge ilk geldigim dönemlerde tanisikligimiz, eski dosttur yani...oldukca vefalıdır ayrica. hayata bakisi, durusu, naifligi ve saygisiyla kendini bende cok farkla bir yere koydu. nicedir de kendisinin halini hatirini sormuyorum, kusuruma bakmasin mesguliyetlerime versin. bir de hep var olsun...
devamını gör...

çocukları varsa sürekli çocuklarını övmeleri; anladık aq hepinizin çocuğu bir dahi, bir tony stark...
devamını gör...

kavuşamayınca aşk oluyor derler ya gercekten de oyle. bazen en buyuk engel gururun oluyor. ezip gecemiyorsun çünkü ya buna degmezse diye düşünüyorsun. gerçi üç gunluk dünya. en fazla ne kaybedebilirizki?
devamını gör...

meryem suresinde isa'nın annesi bakire meryem'den uzun uzun bahsederken 28. ayette birden bire "ey harun'un kız kardeşi" şeklinde bir giriş yapar. halbuki harun ve musa'nın kardeşi olan meryem ile isa'nın annesi olan meryem farklı kişilerdir. hatta aralarında 1500 yıl falan var. burada açıkça muhammed'in tarihi bir olaydan bahsederken kişileri karıştırdığı görülüyor.

garanik hadisesi olarak geçen olayda muhammed peygamber, o sıralar halen putperest olan kureyş kabilesinin desteğini almak için kabe'deki 3 büyük putu öven ayetler (necm 19-20-21) okumuş ve bunun üzerine müşrikler de secde etmiş fakat bir grup mümin putlara tapılmasını kabul etmeyince ortalık karışmış bunun üzerine ayetlere tekzip getirilmiş ve muhammed'in şeytan tarafından yanıltıldığı için bu ayetleri okuduğu ifade edilmiştir.

kuran'daki miras ayetleri matematiksel olarak hatalıdır. mirasçıların paylarını topladığınızda çoğu zaman 1'den büyük bazen de 1'den küçük çıkar, nadiren 1'e eşit çıkar. bu hata daha ilk zamanlar farkedilmiş ama kimse ağzını açıp da bu hatalıdır diyememiş fakat sorun öylesine içinden çıkılmaz bir hal almış ki çok geçmeden daha hz. ömer'in halifeliği sırasında (muhammed'in ölümünden bir kaç yıl sonrası) avliye yöntemi denen bir yöntemle sorun giderilmeye çalışılmış. fakat bu yöntemin sorunu kuran'da vadedilen oranları değiştirmesidir. yani aslında kuran'ın apaçık emrine karşı gelmektedir. öte yandan matematiğin de şakası yoktur.

hz muhammed'in pek çok eşi var. sayıları tam bilinmiyor fakat cariyeleri hariç en az 9 evlilik yaptığı düşünülüyor. 16 diyen de var. bütün eşlerin bir sırası var, her geceyi farklı biriyle geçiriyor. eşleri içinde en çok bildiğimiz ve bence çok ilginç bir karakter olan ayşe biraz inatçı, sözünü asla sakınmıyor. muhammed ile daha fazla gece geçirmek için ayrıcalık istediğinde bir anda ahzab 51 suresi iniyor: "(ey muhammed) onlardan (yani karılarından) diledigini geriye bırakır, diledigini öne alabilirsin..." yani kişiye özgü ve cimayla ilgili bir ayet iniyor?!?!

peygambere helal kılınan kadınlar muhteviyatlı ahzab 50 inince ise hz. ayşe dayanamıyor ve "görüyorum ki rabbin senin keyfine koşturuyor" diyor. ahzab 50 o günün standartlarına göre bile skandal bir ayet: "ey peygamber! mehirlerini verdigin eşlerini , allah'ın sana ganimet olarak verdiği cariyeleri, seninle beraber hicret eden amcanın kızlarını, halalarının kızlarını, dayının kızlarını, teyzelerinin kızlarını ve peygamber nikâhlamayı diledigi takdirde -müminlerden ayrı, sırf sana mahsus olmak üzere- kendisinin mehrini peygambere hibe eden mü'min kadını almanı helâl kılmışızdır..”

peygamber, cariyesi mariya ile cima halindeyken eşlerinden biri ve aynı zamanda hz. ömer'in de kızı olan hafsa tarafından basılır. olay hafsa'nın evinde ve hatta hafsa'nın yatağında gerçekleştiği için hafsa hakarete uğramış hisseder ve bu olaydan sonra deyim yerindeyse çarşı karışır. hz muhammed bir daha mariya ile yatmayacağına dair hafsa'ya yemin eder, olayı da kimseye anlatma der ama hafsa gidip ayşe'ye anlatır. hz muhammed eşlerini terkeder. onları boşadığı dedikodusu yayılır. bunun üzerine bir anda tahrim suresi'nin ilk beş ayeti iner. kaynak: taberi, camiu’l-beyân, 28/102

peygamber evlat edindiği zeyd'in karısını beğenir. zeyd bunu anlayınca durumu kendine yediremez ve karısını boşar. normalde o günün arap toplumu için bile yuh denebilecek bir girişim olan kendi evladının hanımıyla evlenme olayının önünü açmak için ahzab 37 iner.

pek çok ayette "allah'a andolsun ki" diyerek allah kendine and içer: meryem 68, mearic 40, nahl 56, nahl 63. bu ayetlerin apaçık bir insan tarafından söylendiği ortadadır.

hicr 72'de allah peygambere and içmektedir: “resulüm! ömrüne yemin olsun ki gerçekten onlar, sarhoşlukları içinde bocalayıp duruyorlardı”

kuran'da kimin konuştuğu belli değil. bazı yerlerde allah konuşuyor. bazı yerlerde "o" diyor. bazı yerlerde muhammed konuşurken bazı yerlerde biz diyor?!?!

kaf 1 "şanı yüce kur’an’a yemin olsun!" diye başlar. fakat ortada henüz bir kuran yoktur. ayetlerin toplanıp ciltlenmesi ve kuran adının verilmesi çok sonraları olduğundan bu ayet ciltleme sırasında eklenmiş olabilir.

pek çok ayette gündüze, geceye, güneşe, aya, göğe, şafağa yemin etmektedir. allah niçin bunlara yemin etmektedir ki?

kuran sayısız yerde yemin ediyor, bazen yeminler yetmiyor olacak ki pekiştirme ihtiyacı hissediyor: "nasıl, bunlarda bir akıl sahibi için yemin var değil mi?" (fecr 5)

tevbe 30: "yahudiler üzeyir allah’ın oğludur dediler, hıristiyanlar da "mesih (isa) allah’ın oğludur" dediler. bunlar, daha önceki inkârcıların söylediklerine benzer biçimde ağızlarından çıkan sözlerdir. allah onları kahretsin! (gerçeklerden) nasıl da yüz çeviriyorlar!" bu ayette allah, "allah onları kahretsin" diyor?!?

kalem ve müdessir surelerinde velid için pek çok kereler sövüyor. soysuz diyor, aşağılık diyor, piç diyor, kaba saba diyor, saldırgan diyor. peki kim bu velid? acaba o mu? evet ta kendisi: halid bin velid. müminlerin yenilmez komutanı. aslında babasından bahsediyor ama ayette oğlundan da bahis var. kendisi olmasa bu kadar yayılamayacak olan, mükemmel bir askeri kariyeri olan, islami perspektiften bakınca çok değerli ve mübarek bir şahıs olması gereken halid bin velid'in islam sancağını zaferlere taşıyacağını önceden göremiyor allah ve babasına küfrediyor!

ay, güneş, dünya ve bunların hareketlerine dair son derece kafa karıştırıcı bilgiler vermektedir. bırakın sıradan bir insanı, eğitimli bir insanın dahi bu ayetleri okuyup bütünlüklü bir sonuca ulaşması imkansızdır. zaten ayetlerin tefsiri konusunda her kafadan ayrı bir ses çıkmaktadır. muhammed'in astronomi bilgisinin kulaktan dolma olduğu barizdir.

sperm ve yumurta hücrelerinin kaynağını yanlış vermektedir. (tarık 5-7)

göğü tıpkı antik filozoflar ve pagan dinlerindeki gibi tasvir etmektedir. yani dik duran ve düşmeyen bir kubbe gibi. hacc 65 "görmüyor musun ki, allah yeryüzündekileri ve o’nun emriyle denizde akıp giden gemileri sizin hizmetinize verdi! kendi izni olmadıkça yerkürenin üzerine düşmemesi için göğü tutan da o’dur."

bakara 62'de yahudilere ve hristiyanlara korkmasınlar, onlar da doğru yolda derken diğer pek çok ayette bu dedikleriyle çelişiyor. örneğin ali imran 85, tevbe 30, maide 64

nahl 101'de açıkça ayetlerin değişebileceğinden bahsediyor. bu da haliyle pek çok ayetin değiştirilmiş olabileceğine işarettir.

pek çok ayette göğü ve yeri 6 günde yarattığından bahsediyor. burada klasik savunma orada zaman algısı farklıdır şeklinde. peki bir de şu ayetlere bakalım:
mearic 4: “melekler ve ruh, miktarı ellibin yıl süren bir gün içinde ona çıkar”
hacc 47: “..muhakkak ki, rabbinin nezdinde bir gün sizin saymakta olduklarınızdan bin yıl gibidir.”
secde 5: “allah, gökten yere kadar her işi düzenleyip yönetir. sonra (bütün bu işler) sizin sayageldiklerinize göre bin yıl tutan bir günde o'nun nezdine çıkar.”

fussilet 9-10'da sabit dağlar yerleştirdiğinden bahsediyor fakat dağlar sabit değildir, jeolojik oluşumlardır.

anlayın diye arapça indirdik diyor. zaten araplara inen bir kitap için neden bunu söylüyor? evrensel bir dinse o zaman neden arapça indiriyor?

kamer suresi ayın yarılmasından bahseder. ne var ki islam alimleri 1400 yıldır bu işin içinden çıkamamıştır. ayeti herkes farklı yorumlamakta ve bir sonuca varılamamaktadır. kuran'da bunun gibi yüzlerce ihtilaflı ayet vardır. mezhepler de zaten böyle doğmuştur. birinin ak dediğine diğeri kara demektedir. oysa ki kuran bizzat kendi ifadesiyle apaçıktır. hiçbir yardımcıya da ihtiyacı yoktur. pratikte ise bir satırlık ayetler paragraflarca süren tefsirlerle açıklanmaktadır. üstelik her mezhep ve mezheplerin de her kolu kendi bildiğince açıklamaktadır.

ahzab 53'te zırt pırt peygamberin evine gelip de çok oturmayın der. peygamber kendisi söylemekten çekindiği için allah'a söyletiyor.

kuran'da 29 ayet sadece harflerden oluşmaktadır. evet bildiğiniz harfler. yani kelime, cümle falan yok. elif lam mim (e-l-m) ya da ya sin (y-s) gibi. bunların ne olduğuna dair bugüne kadar doyurucu bir açıklama yapılmış değil. kimileri bunları allah ile elçisi arasında şifreli bir mesajlaşma olarak kabul ediyor. kimilerine göreyse bunlar hz muhammed'in sara krizlerine girdiği sırada ağzından çıkan anlamsız sözler. bu konuda bir kanıt yok fakat her konuda soru sormaktan çekinmeyen, gusül nasıl alınır bize göstersene diye hz ayşe'nin kapısına bile giden müminlerin bu harflerin anlamlarını bir kere bile sormaması ilginç.

kuran'da en sık geçen ve tekrardan ibaret olan ayetlerin sayısı yaklaşık 2 bin. toplam 6 bin küsür ayet olduğunu düşünürsek çok fazla boşluk doldurma var diyebiliriz. "her şey kuran'da anlatılamazdı, bu bir biyoloji ya da astronomi kitabı değil" diyenler için üzerinde düşünülmesini gerektirecek kadar büyük bir sayı.

bunların haricinde kuran'da pek çok gramer hatası var, arapça bilmediğim için o konulara girmek istemedim.
devamını gör...

küçük dert: 500 avroluk rozet*
büyük dert + çözüm: 5000 avroluk rozet.

t: yeni bir sektör yaratmak için güzel bir fırsat başlığı.
devamını gör...

bu bir serçe ukdesidir.
üzümün olgunlaşmadan hemen önceki ekşi meyvesine verilen isimdir efem.
çocukken gorukla ''terleme'' yapardık.
bir tasın içine konulan goruk ve tuz ağzı, hava geçmeyecek şekilde sıkıca kapatılır. sallanarak terlemesi sağlanır. kıvama gelen goruklar, kaşıklana kaşıklana yenir.
üzümü bol olan evler, nar ekşisi yerine goruk ekşisi de yaparlar. goruğun suyu çıkana kadar ezilir. kıvama gelip koyulaşana kadar kaynatılır içine tuz atılır.
nar ekşisinden daha ekşi ve keskin oluyor. ama tecrübesiz birinin aradaki farkı anlayacağını anmıyorum.
nimet nimet.
devamını gör...

cözülemeyen sudoku ukdesi.

sıkça sorulan soruların kısaltmasıdır. ingilizcesi frequently asked questions'dır. onun kısaltması da faq'dır.
devamını gör...

normal fardan daha az enerji tüketerek yayalara ve diğer araçlara aracın çalıştığını belli etmek ve aracınızı görünür kılmak.
devamını gör...

ağrılar şekeri olur
kor gibi acının
kül olur soğukların
anlaşılmaz bunca yıl nasıl
güneşe aldandığın
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim