ninja kaplumbağalar (1987)
rönesans devrimi'nin 4 öncüsünü simgeler.
mavi bantlı kaplumbağa, leonardo: leonardo da vinci'yi,
turuncu bantlı kaplumbağa, michelangelo: michelangelo buonarroti'yi,
kırmızı bantlı kaplumbağa, raphael: raphael sanzio'yu,
mor bantlı kaplumbağa, donatello: donatello'yu temsil eder.
mavi bantlı kaplumbağa, leonardo: leonardo da vinci'yi,
turuncu bantlı kaplumbağa, michelangelo: michelangelo buonarroti'yi,
kırmızı bantlı kaplumbağa, raphael: raphael sanzio'yu,
mor bantlı kaplumbağa, donatello: donatello'yu temsil eder.
devamını gör...
sigara içmeyen insan
sigara ve içki "hiç" kullanmadığımı söylüyorum şaşırıyorlar. çok tuhaf birşeymiş gibi. şart mı benim bu zararlı pis şeylerin tadına bakmam? özentiliğinizi genellemeyiniz. mümkünse.
devamını gör...
en iyi haber kanalı ödülünü a haber'in kazanması
trajikomik bir olaydır.
devamını gör...
alttaki yazara bir mesaj bırak
fazla ciddiye alma bu hayatı. azıcık delilik her zaman iyidir. ve sevdiklerinle sevmediklerine farklı davran ki herkes yerini bilsin.
devamını gör...
kadın
dünyanın en güçlü varlığı
devamını gör...
epiktetos
fikirleri hayatımda önemli bir yer tutan saygı duyulası biridir. yaşadığı dönemde bir çok toplumda mağaralara çöp adamlar çizilirken o nasıl oldu da günümüzde bile ulaşılamayan yüksek düşünce gücüne ulaştı.
bana kılavuz olan fikirleri için 2000 sene öncesine, kendisine selamlar. fikirlerinle yaşamaktasın.
'' seçim seninse özgürsündür ve seçim seninse başka kimseyi suçlayamazsın.''
“mutluluk ve özgürlük, bir tek ilkenin açık seçik anlaşılması ile başlar: bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri kontrol edemeyiz.”
epiktetos
bana kılavuz olan fikirleri için 2000 sene öncesine, kendisine selamlar. fikirlerinle yaşamaktasın.
'' seçim seninse özgürsündür ve seçim seninse başka kimseyi suçlayamazsın.''
“mutluluk ve özgürlük, bir tek ilkenin açık seçik anlaşılması ile başlar: bazı şeyleri kontrol edebiliriz, bazı şeyleri kontrol edemeyiz.”
epiktetos
devamını gör...
ibb'nin mobil ekmek satışının yasaklanması
bu gerçekten pislikte en üst level olmalı!?
istiyorlar ki millete bunlardan başkası yardım etmesin, millet de bunlardan başkasına yanaşmasın. ama bu ekonomiyle çok zor be kuzum. millet çoğu şeyi unuttu artık, karnının doyup doymadığına bakacak.
istiyorlar ki millete bunlardan başkası yardım etmesin, millet de bunlardan başkasına yanaşmasın. ama bu ekonomiyle çok zor be kuzum. millet çoğu şeyi unuttu artık, karnının doyup doymadığına bakacak.
devamını gör...
hayata dair gülümseten detaylar
körüklü otobüse binen bir yolcunun, diğer yolculara söylediği cümle: "arka taraf da zeytinburnu'na gidiyor mu?"
devamını gör...
4 fakülteye dekan vekili olarak atanan rektör yardımcısı
şaşırtmayan bir durumdur. sek sek oynuyor artık fakülte ve üniversitelerde rektörler.
devamını gör...
boşanmış bir kadınla evlenmek
siz istiyorsunuz ki bütün kadınlar sizin malınızmış gibi kendilerini size saklasınlar ama siz dilediğinizle dilediğinizi yapın. yok öyle şey hadi abicim. boşanmışsa ne olmuş? bir tek seni mi sevip evlenmek isteyecekti?
hatta 2 kere evlenip boşanmışsa bile ne olmuş ya neee olmuşşş?! isterse evlenir isterse nişanlanır isterse sevişir isterse çocuğu olur n e o l m u ş?? sevmek sevilmek sevişmek her insan her cins içindir. aklımı kaçırıcam bu memlekette ben.
hatta 2 kere evlenip boşanmışsa bile ne olmuş ya neee olmuşşş?! isterse evlenir isterse nişanlanır isterse sevişir isterse çocuğu olur n e o l m u ş?? sevmek sevilmek sevişmek her insan her cins içindir. aklımı kaçırıcam bu memlekette ben.
devamını gör...
misc radyo yayını
gomercana babasını hatırlatmışım, ne güzel yayın oluyör. *
devamını gör...
yazarların en türk özelliği
türkçe konuşmak.
devamını gör...
çocukken yapılan salaklıklar
kafalarımızın biraz daha farklı şekilde çalışmasından dolayı yapılan salaklıklardır.
doksanlarda chicago bulls efes pilsen ile bir gösteri maçı oynamıştı ve bizim aramızda basketbol aşırı popüler olmuştu. arkadaşlarım basketbol formasının altına beyaz tshirt giyerek basketbol oynamaya gitmeye başladı ve bu çok moda oldu. ya benim babam evin tek çalışanı, formalar hem pahalı hem de bizi ülküalan pasajına götürüp forma alacak kimsemiz yok. ne yapayım diye düşünürken buldum. beyaz fanile giydim, üstüne de beyaz atlet, öyle gittim basketbol oynamaya. milletin kahkahası hala kulağımda çınlar.
doksanlarda chicago bulls efes pilsen ile bir gösteri maçı oynamıştı ve bizim aramızda basketbol aşırı popüler olmuştu. arkadaşlarım basketbol formasının altına beyaz tshirt giyerek basketbol oynamaya gitmeye başladı ve bu çok moda oldu. ya benim babam evin tek çalışanı, formalar hem pahalı hem de bizi ülküalan pasajına götürüp forma alacak kimsemiz yok. ne yapayım diye düşünürken buldum. beyaz fanile giydim, üstüne de beyaz atlet, öyle gittim basketbol oynamaya. milletin kahkahası hala kulağımda çınlar.
devamını gör...
ısırıkla sevgilinin koluna saat yapıp bu saatten sonra benimsin demek
ağzının orta yerine vurmakla suretiyle bitirilmesi gereken ilişkidir.
hem kolumu ısırıp can yakacak hem bu saatten sonra benimsin diyecekmiş.
seviyorsa akşam gelip istesin babamdan.
hem kolumu ısırıp can yakacak hem bu saatten sonra benimsin diyecekmiş.
seviyorsa akşam gelip istesin babamdan.
devamını gör...
şizofreni ile kişilik bozukluğu arasındaki fark
başlık sahibi güzel açıklamış, naçizane ben de ekleyecek olursam:
insanlar, sesli bir şekilde konuşmasa bile düşünürken içinden konuşabilir ve bu iki olayın gerçekleşmesi aynı zaman aralığında olur. fakat şizofrenide bu düşüncenin işlenmesi sürecinde zamansal bir bozukluk vardır. şizofreni hastaları içlerinde ses yaratsalar da duydukları sesin zamanlaması yanlıştır ve bu sesin, başka birisinin sesi olduğunu düşünürler. bu da beynin amygdala bölümündeki bir sorundan dolayı ortaya çıkar.
kişilik bozuklukları ise farklı nedenlerden ortaya çıkabileceği gibi kişinin günlük yaşantısını, insanlarla ilişkilerini etkileyebilecek farklı sonuçlar da doğurur.
insanlar, sesli bir şekilde konuşmasa bile düşünürken içinden konuşabilir ve bu iki olayın gerçekleşmesi aynı zaman aralığında olur. fakat şizofrenide bu düşüncenin işlenmesi sürecinde zamansal bir bozukluk vardır. şizofreni hastaları içlerinde ses yaratsalar da duydukları sesin zamanlaması yanlıştır ve bu sesin, başka birisinin sesi olduğunu düşünürler. bu da beynin amygdala bölümündeki bir sorundan dolayı ortaya çıkar.
kişilik bozuklukları ise farklı nedenlerden ortaya çıkabileceği gibi kişinin günlük yaşantısını, insanlarla ilişkilerini etkileyebilecek farklı sonuçlar da doğurur.
devamını gör...
beş hececiler
şiire birinci dünya savaşı ve milli mücadele yıllarında başlayan beş hececiler yine bu dönemde devamlılık ve ün sağlamışlardır. şiirlerinde anadoluyu ve anadolu insanının yaşamına yer vermişler ve bu etkiyle de eserlerini de daha çok günlük konuşma diliyle yazmışlardır.
ilk şiirlerinde aruz kullansalar da daha sonraları ağırlıkta olarak hece ölçüsü ve dörtlük tercih etmişlerdir. özellikle ziya gökalp'in etkisiyle milliyetçilik akımını benimseyen beş hececiler, eserlerinde kahramanlık, yiğitlik, memleket sevgisi gibi temaları sıkça işlemişlerdir. ayrıca cumhuriyet dönemi edebiyatına da etkileri büyük olmuştur.
beş hececiler sırasıyla;
halit fahri ozansoy (1891-1971):
-şiirlerinde aruzla başlayıp sonradan hece ölçüsüne geçmiştir. eserlerinde daha çok aşk, hüzün, ölüm gibi duygusal bir tema işlemiş ve ayrıca tiyatro, roman gibi eserlerini de edebiyatımıza katmıştır.
enis behiç koryürek (1895-1967):
-aruzla başlayıp ziya gökalp'in etkisiyle hece ölçüsüne yönelen şair, konularında işlediği kahramanlık, milli duygular gibi temaları efsanevi ve epik bir dille şiir ve eserlerine yansıtmıştır.
yusuf ziya ortaç(1895-1967):
-yine ziya gökalp' in etkisiyle hece ölçüsüne geçen yazar, eserlerinde türkçeyi iyi kullandığı için "üslup ustası" olarak anılmıştır. türk edebiyatı'nın önemli yazarlarından olmakla birlikte cumhuriyet dönemi edebiyatı' na da etkisi olmuştur. şiirin yanısıra fıkra, gezi yazısı, tiyatro gibi metinlere de öncülük etmiştir.
orhan seyfi orhon(1890-1972):
-diğer öncüler gibi hece ölçüsünü sonradan benimseyen yazar, bu ölçüyle gazel biçiminde şiirler de yazmıştır. şiirlerinde bireysel konuları ön planda tutup duru ve temiz bir üslup kullanmıştır. ayrıca mizah alanındaki eserleri bilinmektedir.
faruk nafiz çamlıbel(1898-1974):
-aruzu tamamiyle bırakmasa bile hece ölçüsünü de en az aruz kadar iyi kullanmıştır. şiir ve eserlerinde bireysel duygulara ek olarak memleket ve halk konularını da işlediğinden memleketçi edebiyat anlayışına da öncülük etmiştir. han duvarları şiiri en bilinen eserleri arasındadır.
ek olarak: yazarların isimleri aklımızda kalsın diye edebiyat öğretmenimiz of-hey! olarak kodlamıştı
ilk şiirlerinde aruz kullansalar da daha sonraları ağırlıkta olarak hece ölçüsü ve dörtlük tercih etmişlerdir. özellikle ziya gökalp'in etkisiyle milliyetçilik akımını benimseyen beş hececiler, eserlerinde kahramanlık, yiğitlik, memleket sevgisi gibi temaları sıkça işlemişlerdir. ayrıca cumhuriyet dönemi edebiyatına da etkileri büyük olmuştur.
beş hececiler sırasıyla;
halit fahri ozansoy (1891-1971):
-şiirlerinde aruzla başlayıp sonradan hece ölçüsüne geçmiştir. eserlerinde daha çok aşk, hüzün, ölüm gibi duygusal bir tema işlemiş ve ayrıca tiyatro, roman gibi eserlerini de edebiyatımıza katmıştır.
enis behiç koryürek (1895-1967):
-aruzla başlayıp ziya gökalp'in etkisiyle hece ölçüsüne yönelen şair, konularında işlediği kahramanlık, milli duygular gibi temaları efsanevi ve epik bir dille şiir ve eserlerine yansıtmıştır.
yusuf ziya ortaç(1895-1967):
-yine ziya gökalp' in etkisiyle hece ölçüsüne geçen yazar, eserlerinde türkçeyi iyi kullandığı için "üslup ustası" olarak anılmıştır. türk edebiyatı'nın önemli yazarlarından olmakla birlikte cumhuriyet dönemi edebiyatı' na da etkisi olmuştur. şiirin yanısıra fıkra, gezi yazısı, tiyatro gibi metinlere de öncülük etmiştir.
orhan seyfi orhon(1890-1972):
-diğer öncüler gibi hece ölçüsünü sonradan benimseyen yazar, bu ölçüyle gazel biçiminde şiirler de yazmıştır. şiirlerinde bireysel konuları ön planda tutup duru ve temiz bir üslup kullanmıştır. ayrıca mizah alanındaki eserleri bilinmektedir.
faruk nafiz çamlıbel(1898-1974):
-aruzu tamamiyle bırakmasa bile hece ölçüsünü de en az aruz kadar iyi kullanmıştır. şiir ve eserlerinde bireysel duygulara ek olarak memleket ve halk konularını da işlediğinden memleketçi edebiyat anlayışına da öncülük etmiştir. han duvarları şiiri en bilinen eserleri arasındadır.
ek olarak: yazarların isimleri aklımızda kalsın diye edebiyat öğretmenimiz of-hey! olarak kodlamıştı
devamını gör...
atatürk devrimleri'nin ne kadar önemli olduğu gerçeği
medeniyet düşmanı islamcıları hop hop hoplatan devrimlerdir.
bu devrimleri öyle baktım hımm güzel falan diye ya da okulda öğrendiklerinizle anlayamazsınız. maalesef muhalifi, kemalisti, solcusu da bu ilke ve inkılapların öneminden bihaber. şu ülkenin yüzde 25i gerçekten atamı anlasa bu durumda olmazdık, ama yok maalesef.
atam sandığımız kadar büyük bir adam değil, sandığımızdan çok daha büyük bir adam. herkesin bir gün seni anlaması dileğiyle
bu devrimleri öyle baktım hımm güzel falan diye ya da okulda öğrendiklerinizle anlayamazsınız. maalesef muhalifi, kemalisti, solcusu da bu ilke ve inkılapların öneminden bihaber. şu ülkenin yüzde 25i gerçekten atamı anlasa bu durumda olmazdık, ama yok maalesef.
atam sandığımız kadar büyük bir adam değil, sandığımızdan çok daha büyük bir adam. herkesin bir gün seni anlaması dileğiyle
devamını gör...
jiddu krishnamurti
tarzı, üslubu ve kendi felsefesine bakış açısı bakımından benzersiz bir düşünürdür. 1980'li yıllarda dünyada krishnamurti fırtınası esmiş, avrupada insanlar krishnamurti öğretilerini o günlerin entelektüelik seviyesi olarak belirlemişlerdir, hatta öyle ki krishnamurti'den haberi olmayanlara cahil gözülüyle bakılırdı. günlük felsefi konuşmalar krishnamurti bu konuda böyle diyor, şu konuda şöyle diyor şeklinde ceyran ederdi.
1875 tarihli okülist ve ezoterist bir kuruluş olan theosophical society tarafından 11 yaşında farklı aurasıyla, çocukluk yıllarından itibaren çevresindeki diğer çocuklardan farklı olmasıyla, hiçbir bencillik sergilemiyor, doğaya aşık, oluşuyla keşfedildi. theosophical society 1900'lü yılların elit entelektüelleri tarafından oluşturulmuş, bir nevi gizem araştırıcılarıydı, ve evren iki doğru unusuru doğru zamanda doğru yerde birleştirmişti.
krishnamurti okulda öğretmenlerinden, evde babasından dayak yedi, keşfedilişinden sonra ona eğitim veren theosophical society'nin önde gelen insanlarının ağır eğitimine tabi tutuldu. bu grup kendisini dünya öğretmeni olarak hazırlıyordu, kendisine çok önemli bir misyon biçilmişti. tüm dünyayı birleştirecek bir avatar, bir çeşit peygamber yetiştiriliyordu. birden fazla lisan öğrendi. kendisinin doğunun parlayan yıldızı, dünya öğretmeni olarak zamanının elit jet sosyetesine sunulduğu gün dünya öğretmeni olmadığını, bu rolü reddettiğini açıkladı.
"hakikat yolları olmayan bir ülkedir, ve ona herhangi bir metod ya da benzeri bir şeyle, hiç bir din hiçbir mehseple ulaşamazsınız. bu benim bakış açım, ve buna kayıtsız şartsız sadığım. hakikat limitsiz, şartlanmamış, herhangi bir yolla yaklaşılamaz, ne organize edilebilir ne de insanların izlenebileceği ya da mecbur bırakılabileceği belirli bir forma sokulabilir. bu olağanüstü bir eylem değildir, çünkü takipçi istemeyerek şunu belirtiyorum. birini takip ettiğinizde hakikati takip etmekten vazgeçersiniz. benim söylediğim ya da söylemediğim şeylere ilgil gösterip göstermemenizle ilgilenmiyorum. ben sadece dünyada tek bir şey istiyorum ve bunu sarsılmaz bir konsantrasyonla yapacağım. ben sadece bir tek şeyle ilgiliyim- insanı özgür kılmak. onu tüm kafeslerden, tüm korkulardan ve inşa edilmiş dinlerden, mezep, teori ve felsefelerden özgür kılmak tek arzumdur. " diyerek kendisine bağışlanan onca parayı, mülkleri - hollanda'daki beşbindönümlük arazi içindeki kaleyi - sahiplerine iade etti.
otorite olan ne varsa kaldırıp atan, yerine öz farkındalığı koyan, insanın öz-farkındalığa erşimeden yapacağı her davranışın, her seçimin, meditasyon dahil her eylemin boş ve anlamsız olduğunu anlattı. yaşam nedir? yaratım nedir? ölüm nedir? gibi zor sorular sordu ve cevaplarını aradı. zamanında onun söylediklerini anlayan hiçkimse olmamasına rağmen o yine de anlatmaya devam etti. hatta bir konuşmasında, o günlerin woodstock'tan çıkmış hippi gençlerine yine bir parkta konuşma yaparken, kendisini dinlememelerinden, takip etmemelerinden, anlamaya çalışmamalarından bıkıp çevresine bakınarak şöyle der "bunu takip edyor musunuz? hadi ama, gerçekten dinlemek istiyor musunuz?" sonra birden bire ciddileşip "olsun, siz dinlemeseniz bile bir gün bunu dinleyecek insanlar için anlatmaya devam edeceğim" der ve kimseyle ilglilenmemeksizin konuşmasını sonuna kadar sürdürür. ingilizcesi yeterli olmayanlar için kendisinin türkçe alt yazı hazırlanmış konuşmalarından birini bırakıyorum.
kuzey amerika başta olmak üzere, hindistan ve avrupada konuşmalar yaptı, bilimadamlarıyla tartıştı, tartıştığı bilimadamları arasında en meşhur olanı teorik fizikçi david bohm'dur. budist rahiplerle münazara etti bir çok kez ghandi'yle konuştu, özellikle gençere, öğrencilere seslendi. hindistanda onun öğretileriyla eğitim veren öğrencilerin tamamen özgür olarak eğitim aldığı bir okul kuruldu videolarından daha fazla banda alınmış ses kayıtları vardır, ve bir çoğu kitap haline getirilmiştir. tamamen vegan olarak sürdüğü ömrü pankreas kanseri nedeniyle doksan yaşında noktaladı.
1875 tarihli okülist ve ezoterist bir kuruluş olan theosophical society tarafından 11 yaşında farklı aurasıyla, çocukluk yıllarından itibaren çevresindeki diğer çocuklardan farklı olmasıyla, hiçbir bencillik sergilemiyor, doğaya aşık, oluşuyla keşfedildi. theosophical society 1900'lü yılların elit entelektüelleri tarafından oluşturulmuş, bir nevi gizem araştırıcılarıydı, ve evren iki doğru unusuru doğru zamanda doğru yerde birleştirmişti.
krishnamurti okulda öğretmenlerinden, evde babasından dayak yedi, keşfedilişinden sonra ona eğitim veren theosophical society'nin önde gelen insanlarının ağır eğitimine tabi tutuldu. bu grup kendisini dünya öğretmeni olarak hazırlıyordu, kendisine çok önemli bir misyon biçilmişti. tüm dünyayı birleştirecek bir avatar, bir çeşit peygamber yetiştiriliyordu. birden fazla lisan öğrendi. kendisinin doğunun parlayan yıldızı, dünya öğretmeni olarak zamanının elit jet sosyetesine sunulduğu gün dünya öğretmeni olmadığını, bu rolü reddettiğini açıkladı.
"hakikat yolları olmayan bir ülkedir, ve ona herhangi bir metod ya da benzeri bir şeyle, hiç bir din hiçbir mehseple ulaşamazsınız. bu benim bakış açım, ve buna kayıtsız şartsız sadığım. hakikat limitsiz, şartlanmamış, herhangi bir yolla yaklaşılamaz, ne organize edilebilir ne de insanların izlenebileceği ya da mecbur bırakılabileceği belirli bir forma sokulabilir. bu olağanüstü bir eylem değildir, çünkü takipçi istemeyerek şunu belirtiyorum. birini takip ettiğinizde hakikati takip etmekten vazgeçersiniz. benim söylediğim ya da söylemediğim şeylere ilgil gösterip göstermemenizle ilgilenmiyorum. ben sadece dünyada tek bir şey istiyorum ve bunu sarsılmaz bir konsantrasyonla yapacağım. ben sadece bir tek şeyle ilgiliyim- insanı özgür kılmak. onu tüm kafeslerden, tüm korkulardan ve inşa edilmiş dinlerden, mezep, teori ve felsefelerden özgür kılmak tek arzumdur. " diyerek kendisine bağışlanan onca parayı, mülkleri - hollanda'daki beşbindönümlük arazi içindeki kaleyi - sahiplerine iade etti.
otorite olan ne varsa kaldırıp atan, yerine öz farkındalığı koyan, insanın öz-farkındalığa erşimeden yapacağı her davranışın, her seçimin, meditasyon dahil her eylemin boş ve anlamsız olduğunu anlattı. yaşam nedir? yaratım nedir? ölüm nedir? gibi zor sorular sordu ve cevaplarını aradı. zamanında onun söylediklerini anlayan hiçkimse olmamasına rağmen o yine de anlatmaya devam etti. hatta bir konuşmasında, o günlerin woodstock'tan çıkmış hippi gençlerine yine bir parkta konuşma yaparken, kendisini dinlememelerinden, takip etmemelerinden, anlamaya çalışmamalarından bıkıp çevresine bakınarak şöyle der "bunu takip edyor musunuz? hadi ama, gerçekten dinlemek istiyor musunuz?" sonra birden bire ciddileşip "olsun, siz dinlemeseniz bile bir gün bunu dinleyecek insanlar için anlatmaya devam edeceğim" der ve kimseyle ilglilenmemeksizin konuşmasını sonuna kadar sürdürür. ingilizcesi yeterli olmayanlar için kendisinin türkçe alt yazı hazırlanmış konuşmalarından birini bırakıyorum.
kuzey amerika başta olmak üzere, hindistan ve avrupada konuşmalar yaptı, bilimadamlarıyla tartıştı, tartıştığı bilimadamları arasında en meşhur olanı teorik fizikçi david bohm'dur. budist rahiplerle münazara etti bir çok kez ghandi'yle konuştu, özellikle gençere, öğrencilere seslendi. hindistanda onun öğretileriyla eğitim veren öğrencilerin tamamen özgür olarak eğitim aldığı bir okul kuruldu videolarından daha fazla banda alınmış ses kayıtları vardır, ve bir çoğu kitap haline getirilmiştir. tamamen vegan olarak sürdüğü ömrü pankreas kanseri nedeniyle doksan yaşında noktaladı.
devamını gör...

