ekşi sözlükte gördüm .
başıma bir iş gelir , sosyal medyadan adalet arama gerkirse lazim olur diye de üye oldum.
devamını gör...

hem terk etmiş hem de terk edilmiş biri olarak yaziyorum buraya.
terk etmenin vicdan azabi, kirmadan nasil ayrilacagini bilememek,ya pisman olursam, ya beni oyle seven baska birini bulamazsam, kadinsan ve terk ettigin karsi cinsinse zarar görmekten korkmak gibi iğrenç kaygıları var bu olayın. terk edildiğimi hatırlıyorum da en fazla bir sure aci çekip sonrasinda kendi hayatima koyuldum. suanda da birini terk etmeye çalışıyorum buraya dokesim geldi tum kaygilarimi. oyle işte be sözlük, terk etmenin kaygisi bir başka oluyor...
devamını gör...

mor ve ötesi- cambaz
devamını gör...

dilimize fransızca'dan geçen alfabe kelimesinin türkçe karşılığı.
devamını gör...

aslında herkeste aynı olan, sanılandan daha karmaşık bir süreçtir.

öncelikle öğrenmek hakkında bilinmesi gereken en önemli nokta, öğrendiğinizi uygulamazsanız öğrenmemiş sayılırsınız. bu uygulama şekli; bilgilerinizi paylaşarak olarak olabilir veya herhangi bir bölüm sonu testi çözerek olabilir; ama kesinlikle bilgiyi kullanacağınız günü beklemek değildir. bu süreçte üzerinde en ufak tereddüt bırakmaması gereken konu ise; bilginin paylaştıkça artacağıdır.

peki nasıl daha iyi öğrenilir ? zeka ne kadar önemlidir bu süreçte ? bilgilerinizi uygularken izlenebilecek yöntemler nelerdir ? yıllardır içinde bulunduğum öğrenme süreci hakkında sadece kendi tecrübelerime dayanarak bu sorulara cevap vereceğim. öğrenme sürecini başarıyla tamamlayan insanlar, bir araya geldiklerinde hepsinin aynı yollardan geçtiğini görmek çok şaşırtıcıdır. yani siz diğer başarılı insanlarla karşılaştığınızda onların da aynı karın ağrılarını çektiğini duyduğunuzda çok şaşırırsınız. bana göre, altını çiziyorum bana göre; çok zeki insanlar hariç, öğrenme süreci herkes için aynıdır, disiplinden disipline ya da kişiden kişiye göre değişiklik göstermez.

yıllarca bir şeyi ezberlemenin yanlış olduğunu düşündüm, ama sanılanın aksine ezber öğrenmenin en büyük parçasıymış. kendimden örnek verecek olursam; sürekli bak bu buradan çıkıyor, şu işlemleri yapar çıkarırım, sadece bunun buradan çıktığını bilsem yeter dedim, bu sefer de şu sorunla karşılaştım. karşımdaki insan çok ileri seviye bir şey anlattığı zaman, beynimin köşelerinden bir takım bilgiler çıkarıyorum ve bu burdan geldi, şu burdan geldi, diye yorumlarken konuyu kaçırıyorum. yani önce öğreneceğiniz şeyi ezberleyip daha sonra öğrenmeniz, öğrenmenin en güzel yöntemidir. sanırım bunu yapanlar sürekli ezberliyor diye eleştirdiğimiz; doktorlar, veterinerler vs.. varmış bir bildikleri, ezberlenen bilginin üzerine bilgi koymak çok daha kolaydır ve ezberledikten sonra bilginin içine girmek çok daha eğlencelidir. insanın ezber yeteneği de en hızlı gelişen özelliklerinden biridir.

diğer önemli nokta ise çalışma tekniğinizdir. bunun en etkili yöntemi de pomodoro tekniğinidir. ne kadar salakça gözükse de uygularken napıyorum lan ben deseniz de, diğer öğrenme tekniklerine göre en fayda sağlayanı budur. ben bunu 33 dakika çalışmaya 8 dakika dinlenme şeklinde uyguluyorum. işin en önemli kısmı ise; 8 dakikalık sürede rahatlayarak, 33 dakikada öğrendiklerinizi düşünmenizdir, bu düşünce çok yoğun olmamalı, sakince düşünmelisiniz. örnek verecek olursam, sonsuz boyut diyip duruyor kitabınızda, 8 dakikalık sürede bu sonsuz boyut kafanızda resimlendirmelisiniz. tam bu sırada bilgi kafanıza oturacaktır.

ayrıca yapılan en büyük hatalardan bir diğeri ise sadece tek bir konu üzerine çalışmaktır. bu bir süre sonra o çalıştığınız tek bir konuyu bile kullanmakta yetersiz olmanıza sebebiyet verecektir. bu bilgisizliğinizden değil, beyninizi kullanış şeklinizin yanlış olmasından kaynaklanır. bu yüzden bir konuda daha çok çalışmayı seçseniz bile, yanına başka konular da koymalısınız. flüt çalmayı öğrenin mesela, ama bu ikisini eş zamanlı yapın. mesela bir biyoloji alanındaysanız, matematik soruları çözün. özellikle sayısal alanlarda okuyanlar bu hatayı çok yapıyor, bunun sonucunda öğrenmesi çok basit olan şeyleri kompleks yöntemlerle öğremeye çalışıyor ve bir süre sonra tıkanıyorlar.

en büyük yanılgılardan birisi de öğrendim sanmaktır. bilgiyi nerede çıkarıp kullanacağınız bilmek, öğrenmenin en önemli parçasıdır. zaten bu oluşmadıysa henüz öğrenmiş sayılmazsınız. tekrar ediyorum bu öğrenmenin en büyük parçasıdır. eğer bir şeyi öğrenmişseniz uygulamaktan çekinmezsiniz çünkü bu sizin işinizi kolaylaştıracaktır bu yüzden uygulamaktan çekiyorsanız öğrenmiş sayılmazsınız.

öğrenmeyi hızlandırmanın bir çok güzel yöntemi vardır. birincisi hayal gücü öğrenme aşamasındaki en önemli silahınızdır. bunu şu şekilde düşünün; bizim atalarımızın derdi bir denklemi ya da bir formülü aklında tutmak değildi, avlanırken takip ettiği yolu aklında tutmak üzerine gelişmiş beyinleri vardı. günümüzde biz de aslında aynı böyle çalışıyoruz. öğrendiklerinizi hayal edin, saçma sapan nesnelere benzetseniz de hayal etmeyi sürdürün. bu sayede kafanızın içindeki bilgileri en derinden alıp getirmek yerine sadece o resmi kafanızda canlandırırsanız o size her şeyi hatırlacak büyük zahmetten kurtaracaktır. ikinci hızlandırıcı süreçse; fiziksel aktivitedir. bu gerçekten garip bir şey, kolumla bacağımla öğreniyorum sanki. bunu öğrendikten sonra yapmalısınız, öğrenmenizi ne kadar hızlandırdığınızı deneyimlediğinizde vazgeçemeyeceksinizdir. üçüncüsü ise ödüldür, kendinize ödül vermeyi bilmelisiniz, çok çalışan insanlarda gördüğüm genelde dinlenirken bile ruh gibi olduklarıdır, bu da çok büyük yanlış. fiziksel aktivite, ödüle benziyor gibi gözükse de sanırım ikisinin çalışma mekanizması farklı, yani kendinize ödül olarak fiziksel aktivite vermeyin bu çok işe yaramıyor, yani mesela sevişmek fiziksel aktivite değil ödüldür, yürüyüşe çıkmak ödül değil fiziksel aktivitedir. bu ayrım çok saçma bir ayrım gibi dursa da kendinizi geçiştirmemenizi sağlar.

zekanın başarıyla alakası olmadığı konusu tamamen yalan, bazı insanlar hiç efor harcamadan bir şeyleri öğrenebiliyorlar, adam hayal kurarak öğreniyor var mı ötesi. bunu sizden daha zeki insalarla aynı ortamda bulununca anlayabilirsiniz. kabullenmek tek çözümdür. buradaki motivasyonumuz, öğrenmeyi sevmemiz olabilir ancak.

genelde yapılan yanlışlardan biriyse bir konuyu tekrar tekrar okumak veya tekrar tekrar yazmaktır. yazmak en güzel öğrenme yöntemlerinden biri bu tartışmasız bir gerçek, fakat tekrar tekrar yazmak hatadır. bir kere yazdıktan sonra yazdıklarınızı, yazdıklarınıza bakmadan hatırlamaya çalışmalısınız ve ne kadar hatırladığınıza göre sadece eksikleriniz üzerine yoğunlaşmalısınız.

bir öğrenme sürecindeki diğer büyük hatalardan biri ise, ürüne odaklanmaktır. mesela dikkat edin, öğrenmeyi seven adamın ağzından "sınavda bunu sorar mısınız hocam" gibi saçma sorular duymazsınız. öğrenmeyi bilen insan ise gidecek hocasına ödev vermediği için sitem edecektir. öğrenme sürecine odaklanmanız, ürüne odaklanmaktan daha büyük başarılar elde etmenizi sağlayacaktır. ayrıca insanlar öğrenmeden saygınlık bekliyorlar, bu böyle olmaz. saygınlık en sonda gelecek süreçtir. size ne kadar saygı gösterileceği, öğrenme sürecini ne kadar başarılı geçireceğinizle ilintilidir, bu da öğrenmeye odaklanmanızı gerektirir.

öğrenme sürecinde benim en çok zorlandığım konu ise; olaylar arasında geçiş yapmak, hala zor geliyor. örneğin; akşam kahve içmeye çıktıysam, dönüp çalışmaya odaklanamıyordum. dikkat ettiğim kadarıyla bunu başarabilen insanlar gerçekten başarılı oluyorlar, mesela bazı arkadaşlarım içip evlerine dönüp çalışmalarına devam edebiliyorlar. bu özelliğinizi geliştirmeniz öğrenme hızınızı çok arttıracaktır. size stres atmanız için imkanlar sağlayacaktır.

şunu da unutmayın, bir şeyi öğrenmek, diğer düşüncelerinizi bile değiştirecektir. aslında yaptığınız tüm salaklıklar bilgisizliğinizden kaynaklanır, o yüzden ne kadar çok öğrenirseniz o kadar yerinde kararlar vermeye başlarsınız.

son olarak; soru veya sorun çözme tekniği herkeste farklılık gösterebilir. burada benim dikkat ettiğim her zaman işe yarayan bir yöntem ise; zor olandan başlamaktır. zor olanı 'çözememek' bakış açınızı geniş bir perspektifte tutmanızı sağlar. zoru genelde çözemezsiniz, hemen arkasına kolayı alın. bunu yapmak daha geniş düşünmenize yardımcı oluyor, kolaylardan başlamaksa daha dar bir bakış açısına itiyor sizi.
devamını gör...

dostoyevski'nin iki yüz yıl önce, toplumca hor görülmüş, sosyal becerileri düşük, biraz kendini beğenmiş, hayatımızda hepimizin tanıdığı ancak umursanmayan, her konuda kendisinin haklı olduğunu düşündüğü ezik bir tipi anlattığı harika romanı.

kitapların altını çizme huyunuz var ise kaleminizin bitebileceğini düşündüğüm, bir sürü derslerle dolu kitap. kitapta beşinci dereceden memur kahramanımız sanki sizlerle konuşuyor, sürekli dert yanıyor gibi yazılmış, monologlarla dolu kısa romandır.
devamını gör...

hiroşimada öleli
oluyor bir on yıl kadar.
yedi yaşında bir kızım,
büyümez ölü çocuklar.

nazım hikmet ran
devamını gör...

(bkz: ne verirsen elinle o gelir seninle ey kafadarlar)
bu mutlu günümüzde hepinizi bekliyoruz! *
devamını gör...

latin amerikalı, yazar ve gazeteci.
2015 yılında aramızdan ayrıldı.
2,3 yıl kadar önce açık radyo'da her sabah açılışı eduardo galeano metinleri ile yaptıkları bir dönem vardı ve çok keyifliydi.
yaşadığı çağa tanıklık eden dürüst çıkarımları ile evrensel olarak sevilen bir insandı.


alarm: bisikletler!

"dünyadaki kadınların eşit haklara ulaşması yolunda bisikletin yaptığını ne başka bir şey ne de başka bir kimse," yaptı diyordu susan anthony.
mücadele arkadaşı elizabeth stanton da şöyle diyordu:
"biz kadınlar oy kullanma hakkına doğru pedal çeviriyoruz."

philippe tissié gibi bazı doktorlar bisikletin düşük ve kısırlığa sebep olabileceği konusunda uyarırken, bazı meslektaşları bu edepsiz aletin ahlaksızlığı teşvik ettiğini, zira mahrem yerleri seleye sürtündükçe kadınların zevk aldıklarını savunuyorlardı.

gerçek şu ki, bisiklet yüzünden kadınlar kendi başlarına çıkıp dolaşıyor, evden uzaklaşıyor ve özgürlüğün tehlikeli zevkini tadıyorlardı. ve yine bisiklet yüzünden, pedal çevirmeyi engelleyen o bunaltıcı korse elbise çıkıp müzedeki yerini alıyordu.

kadınlar isimli kitabından
devamını gör...

burada yazar orada çaylak diye ayırmam sizleri. sadece biraz anne baba minvalinde bir duygusallık yaşayabilirim çünkü 18 yaşında olan birisi en iyi ihtimalle ben 8-9 yaşındayken doğdu. insan ister istemez ben 18 yaşındayken e kayabiliyor ruh hali ama dediğim gibi içeriğiniz düzgünse yazarsınızdır bizden farksızsınızdır.
devamını gör...

galat-ı meşhur,
farazi,
velev ki,
pek tabii.
devamını gör...

otomata jeton atıyorsunuz sonra iki saat içinde evinize geliyor.
(bkz: denendi onayalandı)
o seni buluyor.
devamını gör...

orijinal ismi "los angelas confidential" olan, curtis hanson'ın yönettiiği, başrollerini, kevin spacey, james cromwell ve russell crowe'un paylaştığı, 1997 abd yapımı polisiye film. film 1950'li yıllarda los angelas polis departmanında olan bir takım yolsuzlukları ele almış ve sistemi acımsızca eleştirmiş desek yanılmış olmayız.
devamını gör...

ilhami algör’ün fakat müzeyyen bu derin bir tutku isimli kısa romanını kitaplıkta görmemle aklıma gelen nickname. yıllar önce okuduğum kitabın arka kapağında yazanlar oldukça etkileyicidir. "böyle olmasını istemezdim ama hep olurdu.dünyanın bütün kizilderilileri yenilir, spartakus kaybeder, gün batarken sararir, kuslar döner, sadri alisik denilen hergele, her filminde ağlardı. o agladikca ben de aglardim. nedenimi bilmez aglardim.ağladıkça sadri'ye kıl kapar gıcık olurdum. üçüncü şahıs olarak kalisina, hep gidici kadinlari sevişine, bu gidiciliklerin bir mecburiyet gibi durusuna, sadri'nin bu mecburiyetlere, giden kisinin ozgurlugu olarak bakip, ona ihanet etmemek icin kendine ihanet edisine."
devamını gör...

sözlük için isabetli ve yakışan bir isim olmuş "kafa".
devamını gör...

karma puan nedir, ne işe yarar ? gibi soruların da cevabını taşıyan uygulamadır.

karma puan, yazarın sözlükte gerçekleştirdiği eylemlerden skor üreten bir algoritmadır.
yazarların aldıkları (+) oylar, favorilenme miktarı, takip edilme sayıları, açtığı başlığa ne kadar tanım girildiği, tanım sayısındaki kelime adetleri ve online olma süreleri gibi eylemler yazarın karma puanını belirleyen başlıca detaylardır.

bilinenin aksine, kısa ve çok tanım girmenin karma puana olumlu yönde etkisi çok sınırlıdır.

kafa sözlük kraliyet k'arması haftalık periyotlar ile düzenli olarak sürecektir.

pazar günü 23.59'da başlayıp, yine pazar günü 23.59'da bitecektir. bu 1 haftalık arada, en çok karma puanı toplayan yazarımız d&r 25 tl hediye kodunun da sahibi olacaktır.

aynı yazarımız 3 hafta üst üste 1. kabul edilmez. böyle bir durumda, üçüncü haftadaki 2.sırayı paylaşan yazarımız 1. olarak kabul edilir.
yönetici ve moderasyon kadrosu, puan sıralamasında gözükse de kraliyet k'armasından muaf olarak kabul edilir.
yönetici ve moderasyon ekibinin yazarlara attığı (+) oy ya da favorinin karma puana etkisi diğer yazarlar ile aynı birimdedir.

online olarak sıralamayı aşağıdaki linkten takip edebilirsiniz.

kafasozluk.com/stats/weekly...
devamını gör...

budizmdeki karma yasası sırf bunun için uydurulmuş olabilir. maalesef o kast sistemini hala ayakta tutabiliyor.
devamını gör...

hayır diyebilmenin rahatlığının farkında olmayan insandır. ek olarak bence insanlara hayır demek hem kendinize hem karşıdakine saygı belirtisidir zira gönülsüzce evet dediğiniz işi baştan savma yapacağınızdan yapmasaydın daha iyiydi dedirtme ihtimaliniz yüksektir.
devamını gör...

tabi o vakte kadar ohooo. bi çıkıyosun aga kucağında bitane, karnında bitane. merhaba kemal diyor oğluma senin adını verdim sksksjkjskksjkjs.
devamını gör...

samimiyeti kuran da, bozan da cumleler degil niyettir.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim