ar. ön söz.

sıklıkla ibn haldun'un başlı başına bir kitabı olduğu yönünde yanılgıya düşülür. aslında yine ibn haldun'un bir eseri olsa da, kitabı değil, kitâbu'l-iber adlı kitabının ön sözüdür. gerçi zamanla müstakil bir eser olarak anılmaya başladığı, hatta kendisinin dahi bunu bu şekilde kanıksadığı da doğrudur.
devamını gör...

anket cami çıkışında mı yapılmış?
devamını gör...

- hiç terk ettim mi seni?
+ gitmeme izin verdin.
samuel beckett
godot'yu beklerken,
devamını gör...

çantaya 3 parça kıyafet alıp en yakın zamanda kalkacak otobüse atlamak.
devamını gör...

yok öyle bir şey arkadaşlar. hatta bazı insanlara karşı tamamen duygusuz ve acımasız olmalısınız ki sizi yaralayamasınlar. ve o içinizdeki muhtaç çocuğu kolay kolay göstermemelisiniz. o muhtaçlığı sezdikleri an size hak etmediğiniz şeyleri hissettirirler ve yine sizi suçlayarak işin içinden sıyrılmaya çalışırlar.
devamını gör...

bu ülkeye laiklik de cumhuriyet de kadın hakları da gökten zembille indi.

elin gavurunun 300 yıl boyunca vuruşa vuruşa, öle öle kazandığı hakkı daha dün padişaha el etek divan duran marabaya bedavaya şlink diye verirsen elbette tayyip olur herşey.
devamını gör...

çocuk yaşta evliliklere toplum ezbere karşı çıkmalıdır. neden mi?
çünkü 24 yaşında hede hödö olmuş, 16 yaşında evlendirilmiş, karşılıklı rıza gösterilmiş sözlerinin karşılığı, kimse boşuna zırvalamasın, tam olarak şudur;
16 yaşındaki çocukların çocuklukları ellerinden alınmış, beden dokunulmazlıkları hiçe sayılmış, en yerinde tabirle istismar edilmişler demektir. köşe yazısında ayrıntıyla yazıldığı gibi 14 yaşında! ya da birilerinin iddia ettiği gibi 16 yaşında olan çocuklara do-kun-ma-yacaksınız! bütün o pedofili hislerinizi de bir yerinize monte edeceksiniz ve bu kız çocuklarını rahat bırakacaksınız! bu suça karışmış herkesin, çocuklarının evlenmesine göz yuman, ses çıkarmayan, uygun gören aile fertleri ile birlikte o en ağır cezalara çarptırılmaları gereklidir, net! çünkü diğer türlüsü pedofilidir!
bu çocukların çocukları olmuşu, olmamışı vs gözetmeksizin kanunu uygulamak şarttır. neden mi? reşit olduğu halde çocukları olan, şiddet gören, tacize ve tecavüze uğrayan ama evliliğini devam ettirmek zorunda olan kadınlar yok mu?
reşit oldukları halde seslerini yeterince duyurabiliyorlar mı bize? tüm kadınların ayağındaki prangaları atabilmeleri için önce çocuk yaşta evliliklerin önlenmesi şarttır!
medeni kanunumuzu, yasalarımızı yok sayarak bu zihniyeti normalleştiren, görmezden gelen kişilere de suçu ve suçluyu övmek fiilini işlediklerini buradan ilan ediyorum.
benim içinse pedofili eğilimlerinizi bu kadar alenen savunabilmeniz midemi bulandırmakla kalmıyor, size bu yanlış eyleminizde ses etmeyen, sizin gibileri görmezden bu türlü yönetimleri de kınıyorum ve kimse kusura bakmasın ama böyle bir konuda böylesine tepkisiz tavır sergileyen bir yerde yazmaktan da artık imtina ederim.


muharrem sarıkaya tam olarak ne anlatmış okuyun;


çocuk gelin” yine sahnede
mevsimi gelmiş meyve gibi, her yıl bu dönem çiçek açtırılıp gündeme sokuluyor.

geçen yıl da yine bu dönemde gündeme gelince kadın örgütleri ayağa kalkmış, muhalefet liderleri de tepki gösterince çağla olmadan gündemden düşmüştü.

bu dönem tekrarı gelmez sanıyordum, ancak dün anladım ki ısrardan vazgeçmemişler.

sözünü ettiğim “çocuk gelinler” adı verilen, 14 yaşından küçük kızla evlenmiş olanlara verilen ceza…

talepleri bu durumda olanlara af getirilmesi…

ilginç olan da bunun için bütün partilerde yoğun çaba gösteren milletvekili bulunması.

bu dönem de çabalar yeniden baş göstermiş…

ilk haberi bu konuda türk ceza kanunu’na 2005’te çok önemli değişikliklerin gerçekleşmesine imza atan prof. dr. adem sözüer verdi.

“tbmm’de bu konuda yeniden yoğun çaba gösterenler var” dedi.

ne amaçlanıyor?

tck, 14 yaşından küçük çocukların, yaşıtları dışında, erginlik yaşını aşmış kişilerle cinsel ilişkiye girmesine ceza getiriyor.

ceza öyle hafif de değil, zorla ırza geçme veya alıkoyma biçiminde olursa artıyor…

küçük yaşta zorla evlendirilen veya hamile bırakılma durumuna göre de ceza çok yükseğe çıkıyor…
ortalaması 20 yıl…

getirmek istedikleri düzenleme ise zorla ırza geçme, cebir, tehdit, hile olmadan, küçük yaşta evlenmiş, evlilikleri devam eden ya da arada 15 yıldan fazla fark bulunmayan faillerin, mahkemeleri sonlandırılmak kaydıyla bir defaya mahsus olmak üzere cezalarında indirime gidilmesi.

evliliğin 5 yıl devam etme şartına bağlanması, bundan önce bozulması durumunda failin yeniden cezaevine girmesi…

geçen yıl da benzer düzenleme getirilmiş, başta ak parti’ye yakınlığı ile bilinen kadın dernekleri, kadın milletvekilleri ve muhalefet liderleri olmak üzere sert tepkiyle karşılanmıştı.

hatta iyi parti lideri meral akşener, partisinin grup yönetimine bir daha bu yönde kendileri ile görüşmeye gelmek isteyen olursa kapıdan geri çevirmelerini istemiş, bu düzenlemenin tbmm’den geçmemesi için elinden gelen çabayı göstereceğini beyan etmişti.

chp’den de benzer yönde tepki yükselince vazgeçilmişti.

tbmm’de zemin hazırlığı

ancak önceki hafta tbmm’ye gelen bir heyet bazı partilerin yine kapısını çalmış; milletvekillerinden destek bulmuş.

ak parti grup başkanvekili mahir ünal ile görüşmüş.

ünal da chp grup başkanvekili engin altay’ı arayıp, bu konuda ne düşündüklerini sormuş.

her iki grup başkanvekili ile de konuştum.

altay, “mahir ünal bey beni aradı, bu konudaki görüşümüzü sordu; ‘olumsuz’ dedim” açıklaması yaptı.

mahir ünal ise “tbmm’ye bir grup gelmişti; bu konuda destek arıyordu. chp’nin görüşünü sordum. bir girişim değil” dedi.
bu konuda herhangi bir çalışmalarının söz konusu olmadığını da kayda geçirdi.

pembe odada devam

ancak prof. dr. sözüer ve kadın derneklerinin düşüncesi farklı.

çünkü tbmm’de benim de sohbet ettiğim, ancak adının yazılmasını ısrarıma rağmen istemeyen etkin bazı isimler bu düzenlemenin çıkması gerektiği görüşünde.

daha önce benzer cümlelerine tanıklık etmiştim, bakışları değişmemişti.

anadolu’da küçük yaşta evliliklerin çok kalmadığı görüşünü yinelerken, yargıtay’ın bu konuda aldığı kararlara dikkat çekti.

bu konuda aktardıkları bir öykü de aslında durumun vahametini özetlemeye yeter:

“vali, kaymakam, emniyet müdürü, jandarma komutanı, hepsi düğüne gitmiş. üstelik takı da takmış. ne zaman ki çocuk dünyaya gelmiş, küçük yaşta evlilik nedeniyle dava açılmış, aradan geçen sürede kız reşit olmuş; erkek hapse atılmış. şimdi kocası hapiste, kendisi çocuk ile dışarda. bu arada bir çocuklarını da kocası hapiste iken pembe odadaki buluşmalarında yaptılar. deniliyor ki ırza geçme; zaten pembe odada onlara yasal hak verilmiş ne ırza geçilmesi… amacımız bu durumda olanlara bir defa ceza indirimi getirmek.”
geçen yıl 8 bin 154 çocuk gelin oldu

bu sözler mantıklı gelebilir, ancak bir kez önünü açtığınız zaman, kurtulabildiğini gören diğer çocuk gelinler döngüsünü çevirmeye devam ediyor.

aşağıdaki tablo bu durumu çok net ortaya koyuyor.

küçük yaşta anne olan kadın sayısı 2005’teki tck düzenlemesinden bu yana ciddi düşüş gösterse de istenilen seviyeye gelmiş değil.
geçen yıl 15 yaşından küçük 117 çocuk anne olmuş; 15-17 yaş arasında anne olan çocuk sayısı ise 8 bin 154…

bu toplumda hala çocuk gelinler devri sürüyor.

bunu da devletin resmi kurumu vatandaşlık ve nüfus işleri genel müdürlüğü verileri ortaya koyuyor.

hala diyorlar ki ne var bunda bir kez af olsun.

iyi de geçen yıl kendisi çocukken çocuk sahibi olan 8 bin 154 çocuk gelini bu durumda bırakanlar ne olacak?


kimse kalkıp demesin ki bir kereden ne olacak, vs. biz bunları çok duyduk, çook. dönün ensar'ı hatırlayın! hayaldi gerçek oldu. hakikaten, ne olmuştu ona?
burda bahsedilen yaş 14 ya, 14!
14 yaşında kimseyle evlenmek falan is-te-ye-mez-si-niz! nokta.

peşin not: istediğiniz kadar silin entry'lerimi pedofiliye, pedofili derim ben.
devamını gör...

öhm öhmm.

toplanın efenim. an itibariyle güzel yazarımızın doğum günü bugün. sözlüğü yakayım dedim ama berserk_gloria izin vermedi. utanırım ben dedi. nickaltıyla yetinelim.

doğum gününüz kutlu olsun efenim. nice yaşlara umarım her şey gönlüne göre olur. bastonu yollayacağım bu arada. birkaç gündür yoktum ama unutmadım.
devamını gör...

tr cane meryem. nedense meryemim veya meryemcim eserdeki duyguyu tam olarak vermiyor. meryem küresel bi isim olamadı zaten. ortadoğuya ait. o iki nehrin arasından çıktığı çok belli. kim bilir belki de meryemin çekiciliği yüzünden malum iki semavi din ortaya çıkmıştır?


monika jalili'nın montreal senfoni orkestrasıyla birlikte seslendirdiği hali daha bi güzeldir.



sözleri şöyledir

kırmızı ve beyaz çiçeğim, ne zaman geliyorsun?
küçük taç yaprağım, ne zaman geliyorsun?
dedinki: çiçekler açtığında geleceğim
dünyanın bütün çiçekleri açtı, ne zaman geliyorsun?

meryem'im, aç gözlerini, söyle ismimi
şafak vakti ve güneş doğdu
tarlaya gitme zamanı geldi
ah tatlı meryem

meryem'im, aç gözlerini, söyle ismimi
çık evden, yola koyul
omuz omuza, eski günlerdeki gibi
ah güzel meryem

yine sabah oldu ve ben hala uyanığım
keşke uyuyabilsem ve seni görsem rüyamda
hüzün tomurcukları büyüdü kalbimde
yürek nasıl baş eder bu acıyla
ah tatlı meryem

şimdi hasat zamanı, gel, beni terketme, sen benimsin
çalışmaya gidelim, buğday biçmeye
şimdi biçme zamanı, gel, beni terketme, sen benimsin
çalışmaya gidelim, gel, gel güzel meryem, tatlı meryem..
devamını gör...

'şarap' anlamına gelen almanca sözcüktür.
devamını gör...

ben tanım yapmayacağım, bir anısı var bende.
ofisteyiz, çalışırken şarkı dinleyebiliyoruz o zamanlar tabii *
her odada gereksiz bir arkadaş olur ya, o arkadaşlardan birisi de istek yapacak. atabarı diye bir şarkı (türkü de olabilir şimdi boşuna linç edilmeyeyim) var. arkadaşımız bunu istiyor bizden ama "ırgat" diyor. önce derin bir sessizlik oluyor, kaçamak bakışlar, göz kırpmalar, sonra senkronize şekilde seperetörün altına indirme kafaları. hemen ardından mail ile "o ne dedi yaa?, "ırgat mı dedi o?", o zaman daha whatsapp yok tabii. sonra artık burnunun ucuna kadar gelmiş gülme seslerini kaçıra kaçıra odadan çil yavrusu gibi dağılmak...*

tanım: **
tdk'ya göre rumca kökenli olup tarım, yapı işçisi anlamına gelir.
ayrıca mali müşavirler için hazırlanan masaüstü bir program ve yazılım adıdır.
devamını gör...

muhteşem bir detay değil mi?
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

10 bin tanımı geçen yüzlerce yazar olduğundan yoldaş ve panpişlerinin gözünden kaçtığımı düşünerek müracaatımı buraya bırakıyorum. illa modları öpmek mi lazım. nick altı tanımlarına tavrım belli ama benim de bir yalakalık potansiyelim vardır mutlaka. gerekiyorsa öpeyim. sadece kimi öpeceğimi gösterin.
ayrıca 8 binlere verilecek tişört, kitap hediye çeki işi n'oldu arkadaşlar. hediye çeki sizin olsun ama o tişörtü istiyorum. üstelik kafa sözlük tişörtü istiyorum. orada da sıra var sanırım. o iş için kimi öpüyoruz?
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

doğadan değişmeyi öğrendim. doğumdan ölüme, fırtınadan dingin gökyüzüne, çölden ormana, suskunluktan sese, ağıttan gülümsemeye, sevgisizlikten çok sevmeye anbean nasıl değişir insan ve ondan gelip ona gidecek olan bizler, toprak anamız, gökyüzü babamız, insan kardeşimiz, hala ne çok umut var bir gezegen için onu derinlerinde saklayıp durur.
devamını gör...

tüm gün 'susuzluk zor' diye gezecektir.
devamını gör...

seni döverim karma.
aslında bu başka bi bkz tabi ama moderasyon da beni döver. bununla idare edersiniz.
devamını gör...

istanbul'a at üstünde girerek ii. mehmed'i taklit eden fransız asker. son napoléonienne. fransa tarihinde 11. yüzyıldan beri verilen 340 mareşal rütbesinden birine sahiptir. aynı zamanda fransa milli kahramanıdır. fatih, iskender, napolyon gibi hükümdarlara özenen, savaştan savaşa koşan, çanakkale cephesine katılmayıp, istanbul işgaline konmaya çalışan ama başarısız olan askerdir.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

1884'te fransa'nın sömürgeci yayılım politikası doğrultusunda asya'da çin'e karşı, 1912'de fas'a karşı(kendisi de aslen cezayirlidir) ve i. dünya savaşında almanlara karşı savaşmış ve fransa'nın doğu ordu grubu tümgenerali olmuştur.

osmanlı hanedanlığının istanbul'u ingilizlere teslim etmesinden sonra paris'ten gelen emirle istanbul'a gitmiştir. 8 şubat 1919'da, d'esperey'i kurtarıcı olarak gören ermeniler, tertiplediği törenle sirkeci'den beyoğlu'ndaki fransız konsolosluğu önüne kadar ona kortej hazırlamıştır. d'esperey dolmabahçe'de kalacağını belirtip, halihazırda dolmabahçe'de ikamet eden vahdettin'in saraydan derhal çıkarılması emrini vermiştir. d'esperey çağının en başarılı komutanlarından biriydi. fransız üstaklı, onun savaşmadığı cephede komutanlık yapmasını istemedi ve 1920de rusya'ya, bolşeviklerle* savaşması için yolladı. sonrası malumunuz, 9 eylül 1922de izmir yunan işgalinden temizlendi. düşmanın elindeki izmir'in ankara'daki bir grup jakobenist tarafından ele geçirilmesi itilaf devletlerini şok etmiş, chanak crisis&çanakkale krizine neden olmuştu. müttefik masada bağımsızlık için çırpınan kanada cephesi, o krizde istanbul'da türklere karşı savaşmak istemediğini net bi tavırla belli etmiş, ingilizlerin eli zayıflamıştı. ankara'daki isyancılar ile savaşmak isteyen david lloyd george ne kendi ülkesindeki mecliste ne de uluslararası arenada savaş yanlısı bulamayınca istifa etmiştir. istanbul ise ankara hükümetine teslim edilmiştir. iki ay sonra çıkarılan iki maddelik saltanatın kaldırılması yasasıyla da vahdettin, ailesiyle birlikte malta ve fransa topraklarına sürülmüştür.
demokrasi ve cumhuriyet zihniyetinden yoksun asker d'esperey ise karadeniz'de başarısız olduktan sonra kuzey afrika fransız askeri sistemini birleştirmek maksadıyla müfettiş olarak atanmış, 1942'de ise ölmüştür.

ek: referans olabilecek içerikler 1 2
devamını gör...

2018 kore yapımı netflix de yayınlanmakta olan romantik dram kategorisinde olan dizi. 16 bölüm. her bölüm yaklaşık 1 saat 20 dk sürüyor. kore dizilerine göre biraz uzun bölümler evet.
başrollerde ise son ye-jin ve jung hae-ini görüyoruz. konu olarak hızlı bi özet geçip, diziyle ilgili bol spoilerli yorumlarıma geçeceğim.
kahve üreticisi bir firmada iç denetçi olarak çalışan yoon jin-ah, romantik ilişkileri hep sorunlu olan, itaatkâr tavırlı biri. en yakın arkadaşı ise, çocukluktan itibaren görüştüğü kyung-seon, onun tam bir destekçisi. aynı kahve üreticisine bağlı bir cafe işletiyor. vee kardeşi seo joon hee, oyun içerikleri üreten bir firmada tasarımcı olarak çalışıyor. yurt dışından dönmesi ile birlikte jin ah ile arasında gelişen romantik ilişkiyi anlatıyor.
özetle dizinin ana konusu bu. böyle baktığımızda biraz düz ve bayat bir hikaye gibi duruyor farkındayım. bende uzun süre netflix listelerinde görüp, konusuna bir türlü ısınamadığım için izlememiştim. fragmanlarında gösterilen bisikletli sahne sayesinde eğlenceli bulup izlemeye karar verdim açıkçası. konu basitçe aşk hikayesi, ama karakterlerin birbirlerine saygılı ve nazik yaklaşımları diziyi izlenir kılan en önemli unsuru.


jin-ah çok akıllı bir karakter değil ayrıca, itaatkâr olması, iş yerinde cinsel tacizi kabullenmesi ne sebebiyet veriyor. annesi ile ilişkisi bu yüzden çokta sağlıklı değil. eski sevgilisi ise, onu hep yanında kolay ve ulaşılabilir görüyor. bütün bunları tabiki jin-ah hayatına seo joon hee yi alması ile görüyoruz. joon hee ise aşırı iyi. bu kadar iyi insanlar gerçekte yok denilecek kadar üstelik. bu anormallikleri öyle de güzel normal göstermişler ki, sıkılıp bayılmadan izleyebiliyorsunuz. ilk 10 bölüm güzel, biraz sorunlu, biraz ilişki içi siddete yer verilerek biraz da şirket içi cinsiyet farklılıkları ve tacizi meşrulaştıran yönetimi konu alıyor. son 6 bölüm
ise içler acısı. kızını alelade bir insan ile evlendiremeyeceğini düşünen bir anne ile aşk hayatında, iş yerindeki taciz vakalarının gündeme gelmesi ise iş hayatında karmaşa başlıyor. mümkün olsa hiç izlemeden son bölümün son 40 dakikasını izlemeye geçerdim ama, arada olanları da merak etmiyor değilsin. buradan anlayacağınız gibi, son mutlu merak etmeyin.

birde dizinin müzikleri gerçekten çok güzel seçilmiş. sakin bir yapım olmasından mütevellit, eğer bu kadar güzel bir soundtrackı olmasa idi, muhtemelen takip edilmesi zor festival filmlerine dönerdi dizi. özellikle stand by your man şarkısının birden fazla versiyonunun dizi içerisinde sahne temposu ve konusuna göre yerleştirilmiş olması, çok sevdiğim şarkıya yeniden vurulmama neden oldu. iyi de oldu.

tavsiye eder miyim kısmına gelirsek, ağır dram sevmeyenler için doğru tercih değil. son 6 bölüm zorluyor gerçekten. sinir oluyorsun olan saçma durumlara. ama romantizmin içinde dram olmadan olur mu? aşkın birazda doğasında bu var diyorsanız, gönül rahatlığı ile izleyin efendim.

şuraya da dizideki sevdiğim şarkının bence en iyi olan versiyonunu bırakıyorum. iyi dinlemeler.

buradan
devamını gör...

tırnak çektirmektir. sezeryandan çok acıdı yeminle. her pansumanı da bir o kadar acıdı.
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim