zaman tüneli

fakiri, fakirliğe razı etmeyi deniyormuş. allah ıslah ede.

kaybettiğini kabullendiğinde.

tanıyıp çok sevdiğim bi kişi var.
tanıyıp çok sevdiğim ve saygı duyduğum, konuşması, gülmesi her şeyiyle içimi neşeyle dolduran, güldüren, ağlatan her haliyle bambaşka sevilesi bi kişi var.
tanıyıp durduk yere aşırı sevesimim geldiği çok tatlı ama gerektiğinde minik bi cadı olabilen bal küpü bi kişi var.
tanıyıp zaman zaman çok özlediğim, bazen hiç aklıma gelmeyen sanırım onun da pek umrunda olmadığım bi kişi var.
tanıyıp keşke tanımasaydım dediğim bi kişi var.
tanımadan çok sevdiğim, okurken çok eğlendiğim bi kaç kişi var.

sanırım onlar da kendilerini biliyorlar ve iyi ki varlar.

the cranberries - what's on my mind

yazar olmuşsun ama adam olamamışsın kardeş denilecek tipler var.

özel hayatın gizliliğinden şöyle okkalı bir ceza kitlense ne güzel olur demi.

valla bu şuursuzluk, bu kalitesizlik, bu işgüzarlık mide bulandırıcı.

mahalleyi bk götürüyo yoldaş.

biz bunları hep söyledik, yine söylüyoruz.

nazan öncel - aşk beklemez

türkiye'nin görebileceği en büyük tefecilerden biridir.
amerika'da ilk okuduğu üniversitede öğrencilerin harçlıklarını çıkardığı kantini, yönetimle konuşarak devralmış (hangi parayla?) part time çalışan öğrencilerin tamamını işten çıkarmış ve kantini kâra geçirmiş. bunu da övüne övüne anlatır. iyi halt etmişsin, bir ekosistemin içine s*çmışsın deyince de bunu diyen öğrenciyi salondan çıkartacak kadar demokrattır.
finansbank'ı satarken karşı taraf on yıl (yanlış hatırlamıyorsam) bankacılık yapmayacağına dair madde koymuştu sözleşmeye. ama alışmış döt tövbeye gelmezmiş, tefeciliği çok sevmiş ki, on yılı beklemeden fibabank'ı kurdu. finansbank kendisindeyken türkiye'de bankacılık sektöründe bir ilk olarak finansbank cumartesi günleri de çalışmaya başlamıştı. en sonunda rekabet kurulu işe el attı da bu uygulamadan kurtuldu banka emekçileri.
kendisinin ve tüm birinci dereceden akrabalarının mal varlıklarına el konulmasını gerektiren biridir.

çok rahat yazdığım bir yer. kaldı ki, ben her yerde çok rahat yazıyorum. sağolsunlar hiçbir kural bazan bana işlemezken, bazan çok sert cezalar yiyorum.

raddeyi aşmam, kendi itliğim.

zaman zaman satın alıp kapatmak gibi düşüncelerim olmuyor değil. selam desem 1 milyon der. h.s. a.
yok 5 milyon. ölü yatırım olur.

hata yapmadığı seçimi yazsa daha kolay ve kısa olurmuş sanki... (bu nası bi kombo kardeeşş. :)

#3815222 no'lu tanimdan anladigim kadariyla buradaki alengirli iliskileri farkli platformlara da tasiyacak kadar suursuzlari barindan gruptur. harbiden hic mi isiniz gucunuz yok ya?

şu sıralar kafayı fena halde taktığım grup. aslında çok dinleyen biri değilim ama açtığım zaman da kolay kolay kapatmıyorum. gece bitene kadar da dinleyeceğim. benim favori parçam parabola. şu sıralar ise özellikle lateralus kafayı taktım. şarkıda hep bir gerilim akışı var ama dinlerken hipnotize ediyor. rahatlıyor nedensizce.

amaçlarımıza hizmet etmesinin yanına ''bedavaya'' katılabildiğimizi de eklemek istedim.

insan boşluktayken bir uğraşı, bir farklılık esasen bir dert arar ya bende kendime dert olarak bunu seçtim, kahve makinesi almalı mıyım?

peşinen fikrim bu gerçek bir ihtiyaç değil, bu geçici ve zararlı, özenti bir heves, konumuz espresso makinesi.

çok para verip akıllı, teknolojik ve tam otomatik makine aldık diyelim. düzenli temizlik ve bakım yapmalı, makineyi sık sık kullanmalı, aldığımız kahveyi de bayatlamadan tüketmeliyiz.

tam otomatik makine alırsan o makinenin esiri oldun demektir düşünmen, ilgilenmen gereken bir meta sahibisin, o da senin sahibin. sen ona bakarsan o da sana bakıyor. kireçlenir, tıkanır, kokar yoksa.

bundan vaz geçtim, wifi la bağlandığın, uygulama üzerinden kahve yapan, güncelleme alan bir kahve makinesi olmamalı sanki ya? ben geri kafalı yada teknoloji kullanamayan, anlamayan biri değilim, bu cihazlara bu kadar özellik yüklemek baya israf değil mi?

ayrıca benden akıllı kahve makinesi olsun istemiyorum, i wish i was special you are so fuckin special sözleri bana bir kahve makinesini hatırlatmamalı, hayır.

sonra baktım kollu yarı otomatik cihazlar var, ben ona kol dedim ama belki de adı bacaktır, bakmadım adına. kahve doldur, tak çevir, düğmeye bas , kahve dökülsün, sonra yanındaki çubukla süt yada kahveni ısıt, köpürt. burada bir atraksiyon, bir eğlence, bir olaya dahil olma, elini kirletme, lezzetini katma falan var.

daha hiç kullanmadım ama bununla kahve yapmak bana baya erkeksi geldi, doldur sok tak çevir çıkar tak tak vur dök sil çubukla süt köpürt oha resmen seks bu, ahahaha, yok daha neler.

sizlerin de fikrini alayım 2.elde ilana koyup elden çıkarmaya karar verdiğimde bana en az kaybettirecek özentilik için ne tavsiye edersiniz.

"böyledir bizim sevdamız.."
yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek...!

bazıları midemi bulandırıyor.
bazıları daha fazla midemi bulandırıyor.
bir kısmı rezil.
bir kısmı daha da rezil.
ve bunlar bir diğerinin rezilliğinin, kendi rezilliğini kapatabilecek bir perde olabileceğini sanıyor.
oysa ki her birinizin ne mal olduğunu görüyoruz.
rezil, seviyesiz, hadsizsiniz.

kendi halinde olan arkadaşlar bağışlasınlar.

sözlük ben o an ne istersem odur.

#3815303
bazen bana bile atıyorlar.
ben de onlara çiçek falan atıyom.
bakmayın sakin durduklarına, en az dahliver kardeşim kadar ardan ahlaktan uzak kimseler onlar da :d