zaman tüneli

tramvay cücesi.

sokakta elini tutmayı bırakır mesela, bir anda avucun boş kalır.

nihat hatipoğlu.

manifest ne la?

ben suezayım.

beni neden sevmedin?

başlıyore.....

hep merak etmiştim…
bir taraftan yemeği karıştırırken, diğer taraftan buğulu camdan dışarıyı izleyen kadınlar ne düşünürdü?
aynı pencereden kaç kere aynı yere dalıp giderlerdi..
düşünmekten çok dayanırlarmış belki de..
taşmayan tencereler gibi,
ses etmeyen kalplerle..
kaşık dönerken aynı ritimle
içlerinden geçenleri sustururlarmış..
o cam bir sınır değil biriktirme alanıymış..
gitmedikleri yollar,
söylenmeyen sözler,
“şimdi sırası değil” diye ertelenmiş kendileri
oraya yapışırmış..
tencere kaynar, hayat susarmış..

artık merak etmiyorum.. aynı mutfaktayım.. yemeği karıştırıyorum..

ben kıvırcık aliyim.

stephen king (bkz: the dead zone)

ecö dün bi ortamın ruh hâlini anlatırken "boş ders gibi" dedi.
çok hoşuma gitti.
unuttuğum bir histi.
ta diplerden çıktı geldi.

deneyimli bir dinleyici tavrıyla başımı hafifçe öne doğru eğdim ve kaş altından bakıyorum:'' dün söylemişti belki yarın gelirim diye''. emmim doğru demiş; ''kadının belkisi kesin dir'' diye... gülücüklü gamzem var benim.

başka bir başlıkta bunu koymuştum da seneler oldu. efsaneyi hatırlayalım. *

ne leylâ'sı?

alohaaaaaa herkese.
geç olmakla birlikte bir beş on dakika sonra yayında olacağım arkadaşlar.
ne biçim efsane sorular soracağım demiyorum.
belki kelime oyunu oynarız.
şöyle oluyor...
ben beş tane rastgele kelime veriyorum. kelimelerin geçtiği kısa doğaçlama bir şeyler karalıyoruz birlikte ve okuyoruz efendim.
hatta siz de verebilirsiniz kelime. denerim yani bir şeyler yumurtlamayı.
dinlemek için buradan
katılım için başlık altından yaldır yaldır yazınız efenim.

insanın arzusunu devam ettirmesi için farketmeden devam ettirebildiği tutumdur. insan her zaman elinden kayıp gidene yada olmayana arzu duyar.bu sebeple geçmiş yaşantıya istediği taraftan bakar. belkide burada asıl göremediğimiz özlemin kendisidir, özlem tek kişiliktir.duyulan özlem geçmişte silinmiş kişiye değil orada insanın özdeşleştiği duyguyla alakalıdır.

bir zaman sonra insan bu duyguları karşısındaki kişiden kaynaklı olduğu değil de kendisinin verdiğini anlayabilmeli.

ezberleyemem sadece shitpost.

(bkz: göte göt demek)